ingiliz edebiyatı
-
sanki zamanında her eve bir yazar kampanyası düzenlenmiş gibi, yazalım belki işine yarayıverir birinin birgün biryerde vesaire.
(bkz: geoffrey chaucer)
(bkz: ben jonson)
(bkz: thomas wyatt)
(bkz: edmund spenser)
(bkz: sir philip sidney)
(bkz: john ford)
(bkz: thomas middleton)
(bkz: cyril tourneur)
(bkz: john webster)
(bkz: george chapman)
(bkz: thomas dekker)
(bkz: philip massinger)
(bkz: francis beaumont)
(bkz: john fletcher)
(bkz: john donne)
(bkz: george herbert)
(bkz: henry vaughan)
(bkz: thomas traherne)
(bkz: abraham cowley)
(bkz: richard crashaw)
(bkz: robert herrick)
(bkz: thomas carew)
(bkz: richard lovelace)
(bkz: andrew marvell)
(bkz: lancelot andrewes)
(bkz: jeremy taylor)
(bkz: robert burton)
(bkz: thomas browne)
(bkz: izaak walton)
(bkz: thomas hobbes)
(bkz: john milton)
(bkz: george etherege)
(bkz: william wycherley)
(bkz: william congreve)
(bkz: george farquhar)
(bkz: thomas shadwell)
(bkz: john vanbrugh)
(bkz: john dryden)
(bkz: samuel butler)
(bkz: john bunyan)
(bkz: alexander pope)
(bkz: jonathan swift)
(bkz: joseph addison)
(bkz: richard steele)
(bkz: daniel defoe)
(bkz: john gay)
(bkz: horace walpole)
(bkz: thomas gray)
(bkz: lord chesterfield)
(bkz: samuel richardson)
(bkz: fanny burney)
(bkz: henry fielding)
(bkz: tobias smollett)
(bkz: laurence sterne)
(bkz: joshua reynolds)
(bkz: david garrick)
(bkz: edmund burke)
(bkz: oliver goldsmith)
(bkz: james boswell)
(bkz: richard brinsley sheridan)
(bkz: james thomson)
(bkz: edward young)
(bkz: william collins)
(bkz: robert burns)
(bkz: william blake)
(bkz: anne radcliffe)
(bkz: charles maturin)
(bkz: james macpherson)
(bkz: thomas chatterton)
(bkz: william wordsworth)
(bkz: samuel taylor coleridge)
(bkz: john keats)
(bkz: percy bysshe shelley)
(bkz: lord byron)
(bkz: mary wollstonecraft shelley)
(bkz: robert southey)
(bkz: leigh hunt)
(bkz: thomas moore)
(bkz: walter savage landor)
(bkz: william hazlitt)
(bkz: charles lamb)
(bkz: thomas de quincey)
(bkz: jane austen)
(bkz: walter scott)
(bkz: maria edgeworth)
(bkz: edward bulwer-lytton)
(bkz: thomas love peacock)
(bkz: william makepeace thackeray)
(bkz: emily brontë)
(bkz: george eliot)
(bkz: george meredith)
(bkz: anthony trollope)
(bkz: thomas hardy)
(bkz: samuel butler)
(bkz: robert louis stevenson)
(bkz: lewis carroll)
(bkz: benjamin disraeli)
(bkz: george gissing)
(bkz: elizabeth gaskell)
(bkz: wilkie collins)
(bkz: lord tennyson)
(bkz: robert browning)
(bkz: elizabeth barrett browning)
(bkz: rudyard kipling)
(bkz: francis thompson)
(bkz: alice meynell)
(bkz: christina rossetti)
(bkz: lionel johnson)
(bkz: dante gabriel rossetti)
(bkz: christina rossetti)
(bkz: william morris)
(bkz: coventry patmore)
(bkz: algernon charles swinburne)
(bkz: a.e. housman)
(bkz: gerard manley hopkins)
(bkz: arthur symons)
(bkz: ernest dowson)
(bkz: oscar wilde)
(bkz: john millington synge)
(bkz: william butler yeats)
(bkz: sean o'casey)
(bkz: george bernard shaw)
(bkz: john masefield)
(bkz: alfred noyes)
(bkz: walter de la mare)
(bkz: hilda doolittle)
(bkz: richard aldington)
(bkz: herbert read)
(bkz: d. h. lawrence)
(bkz: arnold bennett)
(bkz: william henry hudson)
(bkz: john galsworthy)
(bkz: henry james)
(bkz: h. g. wells)
(bkz: joseph conrad)
(bkz: siegfried sassoon)
(bkz: wilfred owen)
(bkz: ford madox ford)
(bkz: t. s. eliot)
(bkz: james joyce)
(bkz: virginia woolf)
(bkz: dorothy richardson)
(bkz: e. m. forster)
(bkz: lytton strachey)
(bkz: aldous huxley)
(bkz: evelyn waugh)
(bkz: katharine mansfield)
(bkz: elizabeth bowen)
(bkz: wyndham lewis)
(bkz: george orwell)
(bkz: w. h. auden)
(bkz: christopher isherwood)
(bkz: stephen spender)
(bkz: c. day lewis)
(bkz: c. p. snow)
(bkz: henry green)
(bkz: ivy compton-burnett)
(bkz: joyce cary)
(bkz: lawrence durrell)
(bkz: robert graves)
(bkz: edwin muir)
(bkz: louis macneice)
(bkz: edith sitwell)
(bkz: william empson)
(bkz: frank kermode)
(bkz: f. r. leavis)
(bkz: kingsley amis)
(bkz: anthony burgess)
(bkz: william golding)
(bkz: doris lessing)
(bkz: iris murdoch)
(bkz: muriel spark)
(bkz: anthony powell)
(bkz: richard hughes)
(bkz: john osborne)
(bkz: harold pinter)
(bkz: tom stoppard)
(bkz: david storey)
(bkz: arnold wesker)
(bkz: dylan thomas)
(bkz: samuel beckett)
(bkz: hugh macdiarmid)
(bkz: ted hughes)
(bkz: seamus heaney)
(bkz: margaret drabble)
(bkz: john fowles)
(bkz: david lodge)
(bkz: julian barnes)
oha :(bkz: william shakespeare)
(bkz: charles dickens) -
bunu okuyan (lisansi, masteri, doktorasi, artik her neyiyse, isteyerek okuyanindan bahis eylemekteyim) insanlar ikiye ayriliyor:
birinci grup kendini kralice zanneden, shakespeare okuyunca aristokrat oldum sanan, gundelik hayatta da britanya haberlerini kacirmayan, "ayh little britain da pek komik" diye gezinen arkada$lardan olu$uyor. bu tip arkada$lar yuzunden ingiliz edebiyati masteri yapan bendenizin surekli olarak ingiltere kralicesinin donundan tut da londradaki $ehir hayatina dair ayrintilar bilmem beklenmekte, bu da beni katil olmaya an be an yakla$tirmakta.
zira ikinci bir grup daha var, ingiliz edebiyatini hem edebiyat hem ingilizce diye okuyan arkada$lar. bu grup ingiliz kulturu degil de edebiyat kismina merakli, hatta olabildigince teoriyle ugra$mak isteyen $ahislar. welsh prensesi kim diye sorunca bilmiyorlar genelde, ama birazcik lacan, uc be$ derrida okuyorlar. zira odak ingiliz degil de edebiyat kisminda. teoriyle yeterince sevi$irseniz onun uzerinden divan edebiyati veya sartre da okuyabilirsiniz insanlari bunlar. ben bu gruptanim. "ortmen mi olcan" yahut "shakespeare'i orjinalinden mi okuyon vay be" sorulari kadar "little britain ne komik di mi :)))))" yorumlarindan da fenalik gecirebiliyoruz.
(degil) -
ingiliz edebiyatı sadece ingiliz yazarlardan oluşan bir edebiyat değildir. irlandalılar (mesela en büyükleri james joyce), iskoçlar (walter scott), galler'den (dylan thomas), amerika'dan (henry james), polonyalı (joseph conrad) gibi ingilizce yazan yazarlar da ingiliz edebiyatı kapsamında ele alınırlar. burada önemli olan hangi millete ait olduğu değil, handi dilde yazdığıdır. ancak buradan ingilizce yazan tüm yazarlar ingiliz edebiyatı dahilindedir anlamını çıkarmak büyük bir hata olur. zira dilin yanında kültürü de yansıtması gerekir. mesela türk olduğunu bildiğimiz mevlana türk edebiyatı kapsamında ele alınmaz. çünkü eserlerini farsça yazmıştır, fars kültüründen ve tarihinden faydalanmıştır. dolayısıyla da iran edebiyatına dahildir. bu ingiliz edebiyatı için de geçerli bir durumdur.
ingiliz edebiyatı dünya edebiyatına yön veren edebiyatlardan biridir. hatta bu konuda görkemli fransız edebiyatıyla dahi yarışabilir. özellikle klasik dönem tiyatrosu (shakespeare, marlowe), romantik dönem şiiri (shelly, byron vb) ve modern roman (james joyce, virginia woolf vb) ingiliz edebiyatının zirve dönemleridir.
(bkz: avrupa edebiyatı/@kafkaesque) -
'şimdilik' kaydıyla:
(bkz: a clockwork orange /@hanging rock) - roman
(bkz: brave new world /@hanging rock) - roman
(bkz: caroline norton /@hanging rock)
(bkz: charlotte bronte /@hanging rock)
(bkz: dr. jekyll and mr. hyde /@hanging rock) - roman/film uyarlaması
(bkz: women in love /@hanging rock) - roman/film uyarlaması
(bkz: hamlet /@hanging rock) - tiyatro
(bkz: james joyce /@hanging rock)
(bkz: julius caesar /@hanging rock) - tiyatro/film uyarlaması
(bkz: lord of the flies /@hanging rock) - roman
(bkz: macbeth /@hanging rock) - tiyatro
(bkz: memoirs of a survivor /@hanging rock) - roman
(bkz: mrs. dalloway /@hanging rock) - roman
(bkz: never let me go /@hanging rock) - roman
(bkz: robert browning /@hanging rock)
(bkz: t. s. eliot /@hanging rock)
(bkz: the magus /@hanging rock) - roman
(bkz: the marriage of heaven and hell /@hanging rock) - şiir
(bkz: the remains of the day /@hanging rock) - roman
(bkz: the rime of the ancient mariner /@hanging rock) - şiir
(bkz: ulysses /@hanging rock) - roman
(bkz: virginia woolf /@hanging rock)
(bkz: william shakespeare /@hanging rock)
(bkz: wuthering heights /@hanging rock) - roman
ayrıca;
(bkz: shakespeare a life /@hanging rock) - biyografi
(bkz: utopian literature /@hanging rock) - edebiyat eleştirisi
edit: eklemeler yapıldı -
evvel zaman içinde, angıllar sakson iken, ben deyim yüzlerce, sen de binlerce norman bugünkü fransa'nın kuzeyindeki normandiya bölgesinden ingiltere'ye geldiler. tarih 1066'yı gösteriyordu, başlarında william diye bir adam vardı. yalanım varsa iki gözüm önüme aksın, bu william'ın o zamanlardaki adı piç william idi, fakat ingiltere'yi fethedince adı fatih'e çıkacaktı.
nedeni nasılı uzun, adına (bkz: bayeux tapestry) yahut bayeux duvar halısı denen bir uzunca halıda bu normanların ingiltere'yi nasıl fethettikleri film şeridi gibi anlatılıyor. (ah, size bayeux halısının neden kıymetli olduğunu uzun uzun anlatabilsem, fakat viran olası hanede evlad u iyal var) imdi bu normanların aslı viking'tir, fakat yerli fransızlarla karışıp, normanca denen bir çeşit fransız dili konuşur olmuşlar. ingiltere'ye geldiklerinde, bu dili getirdiler işte.
normanlar o gazla ta iskoçya'ya ve irlanda'ya varana dek britanya'yı işgal ettiler. ingiltere'ye kaleler kurdular, o kalelere kurulup, fakir anglo-saksonları tebaa edip çalıştırdılar.
ingilizce'nin cermenik yapısındaki ilk büyük kırılma böyle yaşandı, alttaki keltçe etkisinden de büyük: fransızca sözcükler ve bazen gramer kuralları ingilizceye girmeye başladı. fakat şöyle bir durum vardı: soylular norman fransızcası konuşuyor, sıradan halk evrilmeye başlayan o zamanın ingilizcesini konuşuyorlardı. bu daha sonra azınlık soylular da ingilizce konuşmaya başlayıp ingilizce yerli yerine oturduğunda ingilizceye fransızcadan geçen sözcükler bu tarihi bölünmüşlüğü bize gösterir oldu. sözgelimi koyun, inek için kullanılan isimler öz hakiki ingilizce (sheep, cow) kalırken, bunların etleri fransızca sözcüklerle anıldı: mutton koyun eti, veal dana eti. zira fakir, ingilizce konuşan halk bu hayvanları yetiştiriyor, fransızca konuşan soylular yiyebiliyordu. yine ingiliz hukukunda care and attention (ilginize ve ilginize), null and void (geçersiz ve geçersiz) gibi saçma ikilemeler bu yüzden çıktı: kelimelerden biri yargıçlar anlasın diye fransızca, diğeri halk anlasın diye ingilizcedir.
işte tam bu esnada, chaucer diye bir adam çıktı ortaya, geoffrey chaucer. herkeslerin norman fransızcası konuştuğu saray çevresinde nihayet o, yüksek kültür ürünü bir ingilizce eser kaleme aldı: canterbury hikayeleri. bu eserle birlikte ingilizce bir yazı dili oldu, (bkz: latincenin ölme sebebi/@nostalgiaman) artık yavaş yavaş muteber bir dil haline gelecekti. dante italyanca için ne yaptıysa, chaucer de ingilizce için öyle yaptı.
canterbury hikayeleri ingilizce, biraz kırsal kokan hikayelerdir. eğlencelidir de, bir bölümde örneğin kahramanımız cehennemde gezgin keşişlerin (friar) yerinin neresi olduğunu merak eder. birebir chaucer deyimiyle onların yeri "şeytanın göt deliğinin ta içinde, oğul vermiş arı gibi"dir.
chaucer'in 14. yüzyılda yaşadığını aklınıza getirin. ingilizce en son ve büyük, cermenik akrabalarıyla karşılıklı anlaşılabilirliğini bayağı yitirecek kadar büyük dönüşümünü geçirdikten sonra ilk adamakıllı ingilizce eser onunkidir. esasen ingiliz edebiyatı, chaucer öncesi veraset daha gölgeli olduğu için, çok taze bir edebiyattır diyelim.
bütün tarihini anlatacaktım ama sıkıldım. shakespeare üstadın kimi sonelerinde bugünkü yazımla kafiye hatası var gibi duruyor. ama yok, güzel bir çalışmayla shakespeare dönemi telaffuzunu diriltmişler, bir de orijinal telaffuzla sahnelemeye başlamış eşşoleşşekler, izleyin: https://www.youtube.com/watch?v=gplppht7n9s -
tarihsel olarak 8 döneme ayrılır;
1- eski ingiliz, diğer adıylaanglosakson dönemi ( 450-1066 )
2- orta ingiliz, diğer adıyla orta çağ dönemi ( 1066-1485 )
3- elizabeth, diğer adıyla rönesans dönemi ( 1485-1625 )
4- puritan, diğer adıyla restorasyon dönemi ( 1625-1700 )
5- augustan, diğer adıyla klasik dönem ( 1700-1800 )
6- romantik dönem ( 1800-1837 )
7- victoria dönemi ( 1837-1900 )
8- 20. yüzyıl, diğer adıyla modern dönem ( 1901-2000 ) -
mum ışığı etkisinde gelişen edebiyat türüdür.. orta çağ karanlığını bir nebze aydınlatan, resim ve mimariyle paslaşan, henüz tıp bilimi iskelet sistemi üzerinde günahtır - ölüye saygısızlıktır diye çalışamazken insan doğasının dibine 10 metreye kadar tüpsüz dalma girişimlerinde bulunmuştur..
ha nedir, zerre hazetmemiştim şu zamana kadar.. bir charles dickens ızdırap, bir oscar wilde tuğla gelmişti gözüme; kendimi yeraltı edebiyatının kollarına bırakmıştım.. ta ki "dur ulan.. yıllarca hor gördük, ezdik, sıra arkadaşlarımıza ezdirdik, yapmadığımız pislik kalmadı.. aah, çok ahını aldık! peki sorarım kendime, hiç oturup da dinledim mi? kulak verdim mi?" diyene kadar..
pek şahane.. çoğu dünya klasiklerinden olduğu için sahaflarda da gırla, gani ve ucuz.. koca kitapları okumaya üşenenler ve benim gibi bir müddet hazzetmeyenler için bir blog adresi de vereyim;
http://greatliterania.com/
(wordpress hala kapalı mı bilmiyorum, çatır çatır giriyorum ben) -
tamam belki adamların yemek kültürü diye bir şeyleri yok kabul. burunları da havada kabul. kadınları da soğuk kabul. memleketleri de hep yağmurlu kabul. ama adamların ebebiyatı da dünya ülkelerinde en çok okutulan edebiyat hani ister kabul et ister etme! adamlar iyi.
-
afyon bağımlısı yazarlar özellikle romantik dönemi çok etkilemiştir.
ingiliz edebiyatı'nda romantikler ve afyon bağımlılığı -
bıktıran derstir, bıktıran bölümdür. evet, insana çok şey katıyor fakat eğitim sırasında insanı mahvediyor. uykusuz gecelerimin hesabını kim verecek?!
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap