hesabın var mı? giriş yap

  • düsünce özgürlügüne ilginc bir yaklasimi var:

    "düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü
    söyleyememek değil hiç düşünememiş olmaktır."

  • hakkında küçük bi nüansa dikkat çekmek istiyorum, tarihe not düşülsün, ileride baktıkça hatırlansın diye.

    gezi olaylarında "polise taş ve molotof ile saldıran göstericilere polis müdahale etti" (ortada molotof kokteyli olmadığı, ve tarihin en medeni eylemlerinden biri olduğu halde) şeklinde haber yapan sevgili türk medyasının mısırdaki müdahaleleri yayınlama şekli:

    "güvenlik güçleri, biber gazı ve plastik mermi kullandı. mursi taraftarları ise kendilerini taş ve molotofkokteyleriyle savunuyor."

    yorum yapmaya değmezsiniz.

  • yakışıklı, zengin, kültürlü erkeğin adı soyadı kombinlenmeden asla söylenemez..

    necmi bıngıllıoğlu ile yaşadığım her şey çok özeldi..
    haydar nevizade senin için ne ifade ediyor?
    necdet folloşlugil ile aramda hiç bir şey yok..!

    gibi gibi.. mesela "necmi ile yaşadığım her şey çok güzeldi".. olmuyor işte.. o etkiyi vermiyor.. adamlar haklı tabii..

  • yıllardır yaptığı programlarda akit gazetesi çalışanlarını onur konuğu olarak ağırlayan bir kiralık maşadan beklenen davranıştır.hata bardakçı'da, ne işin var orada ?

  • bakanlığın sol kol önerisi herkesin sağ elini kullandığı varsayımıyla yapılmış dolayısıyla eksik bırakılmış düşüncesiz bir ifade. oysa söylenmek istenen şey, istenmeyen etki oluşabilir ve bunun takibi için kişinin aktif olarak kullandığı el olmayan tarafı daha makuldur. kişinin işini kolaylaştırır.

    of abi ya of

  • mehmet demirkol'un bugünkü programında açıkladığı olay.

    https://youtu.be/hwiwuyfjt1y?t=220

    btk'ya göre abone sayıları 2 milyon civarında: görsel
    galiba demirkol spor paketini kastediyor. son derece normal bir durum. başlıca sebepleri şunlar olabilir:

    - türkiye liginin hem oyun hem de yönetimsel olarak rezil rüsva hali
    - bein sports'un aşırı kazık fiyatları
    - kaçak yayınların artması
    - iptv'nin uygun fiyatı ve yayın çeşitliliği
    - bein sports'un üst üste kaybettiği yayın hakları
    - ve en önemlisi ülkedeki ekonomik çöküş

  • 2010 kpss kopya skandalını ortaya çıkaran biri olarak söylüyorum bu ülkede kopya çekilmediğine, ösym sonuçlarının değiştirilmediğine inanan saftır.

    2010 yılını anlatayım size, ilk tc'ler bana facebook gruplarımda rizeli bir kadının yazdığı özel mesajla geldi. nimet çubukçunun şubat atamasında sadece 10 bin okul öncesi alma kararından sonra herkes susunca örgütlenme eksikliği olduğunu fark ettim ve facebook grubu kurarak örgütlenme ve hakkımızı alma amacıyla ilk paylaşımlara başladım. o zaman gruplar 50 bin sınırına sahipti, iki 50 bin bir tane de 20 binlik grup vardı elimde. yani toplam 120 binlik kpss mağduru vardı elimde, burada o gruplarda olanlar vardır o grubun admini şahsım oluyor :) neler yapmıştım? öncelikle türkiye'deki tüm gazeteci, köşe yazarı, tv gazete yöneticileri, milletvekilleri de dahil toplam 1600 küsür mail topladım ve kendi yazdığım metni gruplardaki arkadaşlara mail olarak attırdım. çoğu gazete haber yapmaya başlamıştı. murat bardakçı köşe yazısında bizden bahsediyor, artık mail atmayın diye yalvarıyordu çünkü günde en az 4 bin mail atılıyordu, bir nevi spam saldırı modunu açmıştık. mecliste dahi bizden ilk defa o zamanlar bahsedilmeye başlanmıştı çünkü bu mücadele ilkti. giderek daha da sertleşmeye, nimet çubukçu'nun görevini kötüye kullandığı üzerine metinler yazmaya başladım. mail dışında ücretsiz faks gönderme yöntemini de gruba anlattım, artık faks da çekmeye başlamıştık. öyle ki meb basın açıklaması yaparak, fakslardan dolayı çalışamaz hale geldiklerini, bazı internet siteleri (bana ait siteyi kastediyor) hakkında asılsız iddialardan dolayı soruşturma açacaklarını söylüyordu.

    tabi ki korkmadım, bakanın haksız bir karar alarak yüzbinlerce kişinin planına, hayatına müdahale ettiği, yaptım oldu gibi bir yönetim sergilediği ortadaydı. haklıydım ve bakan da bunun farkındaydı. ben korkuyorsam o da korkmalıydı ki korktuğunu anlayınca daha fazla üzerine gitmeye başladım. metni hukukçu bir arkadaşla daha da sert bir şekilde baştan yazdım. sendika başkanlarını da maillere, fakslara dahil ettim. hatta özelden bana tüm milletvekillerinin (tayyip erdoğan dahil) sendika başkan ve yardımcılarının kişisel telefon numaralarının olduğu bir dosya geldi. 120 bin kişi içinden ilginç fikirler, dosyalar gelmeye başlamıştı biraz korksam da yılmadım. gruptan sadece sendika başkanlarının telefonlarını paylaşmaya başladım. herkes arasın, derdini anlatsın, baskı oluştursun derken sonuç olarak kpss'den bir gün önce, evet sınavdan bir gün önce nimet çubukçu atama yapmak zorunda kaldı. atama tarihinde bir ilk gerçekleşti, başarmıştık.

    1600 mailin içinde kendi mailim de vardı, bu mailler yıllarca kullanıldı. polisler, sağlıkçılar herkes kullandı bu mailleri. hatta ihbar adı altında da ilginç mailler geliyordu. toplu maillerin içinde kendi mailim de olduğu için bana da geliyordu özetle...

    böyle bir ortamda kpss'den bir gün önce atanmış olsak da gruplar hala aktifti. atanamayan arkadaşlar için hala mücadele veriyordum. 2010 kpss bitmiş herkes sonuçları heyecanla bekliyordu. sonuçlar açıklandı, kimsenin kpss sonucuyla ilgili bir itirazı yoktu, kim nereden bilecekti kopya çeken en az 2500 kişi olduğunu. (benim tahminim) herkes puanlarını değerlendiriyordu gruplarda.

    derken özelden bir mesaj geldi bana. rize'den bir kadın, bir arkadaşının sınavdan bir ay önce çalışmaya başladığını, eşinin de aynı şekilde olduğunu, eşinin dershanede öğretmen olduğunu (malum fetö dershanesi) ve eğitim bilimlerinde full çektiklerini, gy-gk'dan da sadece 3 yanlışları olduğunu, puanlarının da 97 olduğundan bahsediyordu. tabi ben aşırı derecede heyecanlanmıştım. arkadaşlarının tc'sine ulaşıp ulaşamayacağını sordum. akşam misafirliğe gideceklerini söyledi, orada almayı deneyeceğini söyledi. heyecanla bekledim. saat 22 gibi arkadaşının tc'sini gönderdi. v.ş adlı şahıs bu zamana kadar full çekilememiş eğitim bilimleri sınavında 120 sorudan 120 doğru cevap yapmış, gy-gk'dan sadece üç yanlış (onlar da güncel soruları) yapmış ve türkiye genelinde 600 küsuruncu (tam sayıyı hatırlayamıyorum) olmuştu. önümdeki ekrana bir süre bakakaldım. her şey full ama sıralama 600, burada bildiğiniz büyük çaplı bir kopya olayı vardı ya hasır altı edecektim ya da doğru bildiğim şeyi yapacaktım. bu olayı 120 bin kişilik grupta açığa çıkarırsam çok büyük bir yankı yapacağını zaten biliyordum. henüz yeni atanmış, aday memurdum ve işimden, mesleğimden olma ihtimalim çok yüksekti. ancak facebook'da anonim bir hesabım vardı, ayrıca facebook'un o zamanlar devlet ile bilgi paylaşımı da yoktu. böyle bir gündem, örgütlenme ilkti zaten. korkarak ekran görüntüsünü, kişi bilgisini gizleyerek grupta sonucun ekran görüntüsünü paylaştım. dakikalar içinde yüzlerce yorum, özelden onlarca mesaj gelmeye başladı. çoğu ekran görüntüsü paylaştığım kişinin tc'sini istiyordu. bu arada rizedeki tcyi gönderen kadın panik oldu, ona güvence vererek tc'yi de paylaştım. grupta kargaşa o derece üst seviyedeydi ki, paylaştığım postun altında dava açmalar, küfürler havada uçuşuyordu. tc'nin olduğu postu 5 dk sonrs kaldırdım, korkmuştum.

    bu arada sürekli mesajlar gelmeye devam ediyordu. bir kişi tc yi ona da göndermemi, eşiyle istanbul'da yaşadığını, bir tane küçük çocuklarının olduğunu, ücretli öğretmen olduklarını, yıllardır kpss'ye çalıştıklarını, kpss sonucu açıklandığında bunalıma girdiğini ve o gecenin sabahı intihar etmek için pencereye çıktığını son anda vazgeçtiğinden bahsetti. bu konuyu gündeme taşımam için yalvarıyordu. (buralarda ola ki okursa umarım atanmış ve güzel bir hayatın vardır kardeşim) müthiş sinirlenmiştim, gözlerim dolmuştu. gözümü kararttım, tc'yi tekrar paylaştım. yarım saat kadar durdu, bu arada ilginç bir şey oldu. özelden birkaç farklı kişi başka tc'ler göndermeye başladı. resmen birbirlerini ispiyonlamaya başladı fetöcüler. işte böyle şerefsiz bir oluşumdu bu. tc'leri ve ekran görüntülerini benim gruptan sildim, herkesi memurlar.net'de açtığım başlığa çağırdım. elimde tam 8 tc vardı, hepsini açık bir şekilde forumda paylaştım. orada da başka tc'ler gelmeye başladı, toplam 23 tc elde ettik. ispiyonlama devam ediyordu ancak artık iş bizden çıktı, memurlar net başlığı silmişti fakat 120 bin kişilik grup tc'leri elde etmişti. tc'ler 1600 adresli maillerle tüm medya ve milletvekillerine gönderilmeye başlanmıştı bile. sonrası artık gündeme bomba gibi düştü, tüm ulusal kanallarda haber olmuştu.

    dönemin ösym başkanı, çok saygı değer şahıs! kopya olmadığını iddia etti, aklımızla dalga geçer gibi. v.ş haberlere dahi çıktı kendi emeğiyle kazandığını söylüyor, iftira atan kişilere dava açacağından bahsediyordu,eşiyle boy boy fotoğraflarıyla birlikte.karşı algı başlamıştı bile. neyse ki tepkiler çığ gibi büyüdü. ancak yaşanan süreçte sadece eğitim bilimleri iptal edildi. sadece eğitim bilimlerinde kopya çekildiği açıklandı ancak gy-gk da da kopya çekildiği ayan beyan ortadaydı. ortada çok büyük şerefsizlik vardı!

    eğitim bilimleri sınavı sanırım bir ay sonra tekrar yapılmıştı, tc'si elimizde olan şerefsizlerin bir çoğu sınava girmedi. gy-gk'dan zaten full çekmişlerdi, en kötü memurluğu garantilemişlerdi. bazı salaklar da eğitim bilimlerine tekrar girdi, bir önceki sınavdan full çeken ya da bir yanlış yapanlar 40 yanlış, 50 yanlış yaptılar hepsinin sonucunu gözlerimizle gördük. isimleri her şeyi elimizdeydi, bu fetö artıkları gy gk dan full çektikleri için atandılar. bunların peşlerini bırakmadık, en azından atandıkları okulların gruplarına hırsız olduklarını yazdık, sınav sonuçlarını paylaştık. o haberlere çıkan, bize dava açacağını söyleyen v. ş. bile sınava girmişti yüzsüz pezevenk. eşiyle birlikte 40 tan fazla yanlış yapmışlardı. ama tepki göstersek de olay kapandı. yüzsüzce atandıkları okullarda çalıştılar. bunlar sadece 23 kişi değildi arkadaşlar, en az 2500-3000 kişi bu sınavdan kopya çekti. aklını kullanıp şu soruyu da yanlış yapayım ne olur ne olmaz diyen, eğitim bilimlerinde 1-2 yanlış yapan kişilerin sıralaması 1300'lerdeydi. kopyanın boyutunu hayal edin.

    ösym başkanı sonraki sınavlarda tabi ki sonuçları şifreli yayınlamaya başladı. kopya kesinlikle çekildi, çekilmeye devam etti. kimse beni sonraki sınavların temiz olduğunu ikna edemez. kopya her zaman bu ülkede çekilir arkadaşlar. ülkede kontrol mekanizması yok. seçtiğimiz milletvekilleri ki onları siz seçmiyorsunuz parti liderleri seçiyor, işte sırf bu yüzden milletvekillerini siz seçmediğiniz için milletvekilleri bir dahaki seçimde seçilebilmek için halka değil parti başkanına çalışıyor. partiye zarar verecek usulsüzlükleri asla gündeme getirmiyor. çoğu da gücü elde edip servetine servet katıyor. böyle ahlaksız bir sistemde kıçı kırık bir sınavın sorularına bir milletvekilinin ulaşamayacağını düşünmek saflık olur.

    fetö ortaya çıktıktan sonra, bu öğretmenlerin, memurların hemen hepsi hapsi boyladı. bu şerefsizler, hırsızlar, kul hakkı yiyen adiler ektiklerini biçtiler. devletin her organına bu tür hırsızlık, kul hakkıyla yerleştiler ancak adalet geç de olsa yerini buldu bir nevi. ancak tüm bunlara rağmen hala sistemi elinde bulunduranların adil bir yarışta çocuğunu, akrabasını yarıştıracağını düşünen aptaldır! çünkü burası cumhuriyet ülkesi değil hamhamriyet ülkesidir.

    edit: çok fazla özelden mesaj geldi, aynı dönemde gruplardan bir çok arkadaş mesaj attı. toplu cevap vermek istedim, yetişmem imkansız. hepinizin teşekkürlerini kabul ediyorum :) hepinizi kucaklıyorum, öpüyorum. asıl ben teşekkür ederim arkadaşlar, o dönemde fetönün ne kadar çirkin bir yapılanma olduğunu ve devletin içine nasıl nüfuz ettiklerini sizlerin sayesinde resmen ilk kez, birlikte ispatladık. yaptığımız şey anlayanlar için çok önemliydi. 2016 yılına kadar tam 6 yıl boyunca anlamadılar. halbuki sistemi nasıl ele geçirdiklerini ilk biz gözler önüne sermiştik. mevcut iktidarın bu süreçte nasıl davrandığını biliyoruz, 2016'ya kadar ne istedilerse vermişlerdi. kimin hakkını kime vermişlerdi? şeffaf, adil ve kontrol mekanizması güçlü, yönetenlerin ahlaklı ve halka biat edecekleri bir sistem için oyunuzu kullanırken lütfen oy vereceğiniz partiyi iyi seçin. ve partilerin seçtiği milletvekillerini seçtiğinizi de unutmayın, milletvekillerini seçmediğimiz bir sistem içerisindeyiz. biz bu sistemi hak etmiyoruz. buradan bu gazla mevcut sistemi tasfiye etmek için gruplaşalım mı? sistemi hak ettiğimiz gibi değiştirelim! şaka şaka :) anında indirirler, oy kullanarak yapacağız bunu başka yolu yok. swh

  • nasıl çıksın aq. şu akplilerin sorduğu 20 sorunun 5 tanesini arka arkaya chp’li gençler tayyibe sorsa, adamın kalbi göğüs kafesinden çıkıp uzaydaki tesla uydusunun yanında yerini alır.

    dil altı hapı falan kurtarmaz.

    kılıçdaroğlu her soruya rafael nadal kuvvetiyle cevap verdi. özellikle bazı cevapları tabelayı kıracak hızdaydı (etkinlik ve hedefe varma anlamında).

  • muhteşem yüzyıl başlığında, bire bir hatırlamamakla birlikte, şu mealde bir entry vardı:

    “şehzade mustafa halk tarafından o kadar seviliyordu ve vefatı halk arasında öyle üzüntüye sebep olmuştu ki, tüm yurtta uzun yıllar aileler çocuklarına mustafa ismini vermeye devam ettiler. ve bir gün o mustafalardan biri, selanikli yetim mustafa, tüm osmanlı hanedanından şehzade mustafanın ahını soracaktı”.

    filmde ali rıza efendi’yi mehmet günsür’ün canlandırdığını görünce aklıma bu entry geldi.

    tanım: yetim mustafa’nın, şehzade mustafa’nın ahını sorma ve şanlı türk milletine ata olma sürecini anlatan film.

  • senaryosunu yazdığı dizide bütün kadınları ilk görüşte kendisine aşık olacak şekilde yazmasından, büyük edebi laflar edip sanatçı triplerine girmesine rağmen vücudunu kullanarak para kazanan , lise mezunu tüm yüz estetik , platin saçlı, kendinden 20 -25 yaş küçük bir kadınla ilişki yaşamasından ve kendisini eleştiren herkese tehditvari yaklaşmasından anlaşılacağı üzere. güzel bir pakedin içine girmiş egolu , sığ bir kişilik taşıyordur.