• popüler kültürle vakti zamanında ilgilenmiş kişidir kendisi. popüler kültürü oluşturan kimselerin işçi sınıfı ve fakirler olduğunu düşünür; ki bundan nefret eder. reklamlardan, televizyondan, radyodan daha doğrusu tüm kitle iletişim araçlarından nefret eder; çünkü bunların alt sınıfa hitap ettiğini düşünür. bunun dışında kültürün ve yönetimin elit sınıfın elinde olması gerektiğini düşünür. "fakir hak ettiği için fakirdir." görüşünü savunur. toplumun sosyal statüsünde eleştirilmesi gereken bir durum yoktur diye düşünür. herkes hak ettiği yerdedir. işçi sınıfı için tatil kavramının olmaması gerektiğini savunur, çünkü tatilleri olursa kitlesel hareketler devam eder, artar. bunlara örnek olarak sinema gösterilebilir, bu alt sınıfın tükettiği sinema toplumun kültürünü tehlikeye düşürecektir fikrine sahiptir. bu yüzden hem işlerin sürekliliğinin aksamaması, hem de eğlence kavramının gelişmemesi bakımından tatillerin olmaması gerektiğini düşünür. çok tepkili biriymiş. matthew arnold'ın da takipçisidir kendisi.
  • matthew arnold'un* öncülüğünü yaptığı, dinin 19.yy'da silinip gitmesiyle ortaya çıkan boşluğu, edebiyat ile doldurma girişiminin kalıntılarından birisi. lakin leavis, matthew arnold'un bagajında kazara bulunmuş bir ceset gibidir kanımca. practical criticism yöntemi ile tarihsel ve sosyolojik arkaplanı bir kenara iterek edebi metinlerin sadece kendisini incelemeye çalışır. american new criticism'e de dayanak olmasına şaşmamak gerek; etliye sütlüye bulaşmadan organik topluma hız verme hevesiyle yola koyulur leavis. "status quo'yu devam ettireyim, işe ideolojiyi karıştırmayayım" anlayışıyla da böylece son derece ideolojik bir yöntemi benimser. sınıf çatışmasına yol açmayan, uslu uslu yerinde oturan ve sözünü dinleyen toplum yaratma çabasının oyuncularındandır. ayrıca leavis okuluna ait olan bu sadece ve sadece metni inceleme hevesinin, metnin canına ot tıkadığı da söylenebilir; t.s. eliot'un tabiriyle, metni inceleyeyim derken yer yer "limon sıkma okulu" haline gelmiş olsa da günümüzde anglo-amerikan geleneği hala yoğun bir şekilde leavis etkisi altında bulunuyor.
  • terry eagleton (bkz: eleştirmenin görevi) isimli eserinde kendisini bol bol anmaktadır. cambridge'te esen leavisçi terörden muzdariptir eagleton. aslında muzdarip demek yanlış olabilir çünkü eagleton da armut toplamıyor. işçi çocuğu olarak burada yaşadığı memnuniyetsizliğin intikamını yazarak almış. bu elitist tavrı ve düşünceyi aşındırmak ve yıkmak horolop şorolop adamların işi değildir hasılı. ne demiş şair " yıkmak, kutsal kini yürekli olmanın"
  • "f. r. leavis'in deyişiyle, lawrence, "a great poet-novelist"tir (büyük bir şair-romancı). hiçbir açıdan benzemediği çağdaşı virginia woolf gibi, lawrence da şiirle düzyazı arasına konulan o gereksiz sınırları silmiş, romanlarını ve öykülerini bir şair anlatımıyla yazmıştır." mina urgan - d. h. lawrence
hesabın var mı? giriş yap