• 1734’de, romanlarına konu ettiği söylenen charlotte cradocak ile evlendi. siyasi yanı ağır basan taşlamaları ile dikkatleri üzerinde topladıysa da, parlamentoda kabul edilen bir sansür yasası, fielding’in bu tür eserlerle para kazanmasına engel oldu.samuel richardsonun roman tarihinin kilometre taşlarından olan pamela sı yayınlandığında,romanının parodisi niteliğindeki “shamela” ile yanıt verdi richardson’a.
    1742’de bir romanın nasıl yazılması gerektiğine örnek olmak üzere joseph andrews u tamamladı. buradaki joseph tipi, richardson’un kadın kahramanı pamela’nın erkek kardeşi olarak tarif edilmişti. bir kurmaca metinden bir başka kurmacaya yaptığı gönderme ile, fielding, daha modern romanın şafağında bugünkü post-modern metinlere örnek teşkil edecek bir denemeye girişti.
  • onsekizinci yüzyılda yaşamış ingiliz yazar. en önemli eserleri joseph andrews ve tom jones'dur. yazdığı picaresqueleri bol bol komedi unsuru içerir.
  • samuel johnson'un pamela adlı eserinden kendine bol bol ekmek çıkarmış, işini bilen yazardır.(bkz: joseph andrews) (bkz: shamela)
    jane austen tarafından şekillendilirilecek olan, günümüzde "ironi" olarak tanımladığımız kullanımın, (ingiliz edebiyatı için)temellerini atmış insandır. yazdıklarının altını boşaltması kendisini delicesine sevilir kılar. anlatımında kullanıdığı 3. şahıs'ın durumu ve olayları anlatmak yerine, delicesine yorumlar yapması ; eğlenceli bir okuma yapmanızı sağlar. ek olarak; romanda 3d olayının da gelişiminde yadsınamaz bir katkısı vardır.
    tek kusuru, (mali açıdan olduğu göz önüne alınırsa, o dönem için anlaşılabilir) tom jones ve joseph andrews örneklerinde görüldüğü üzere olay zincirini pek fazlaca uzatmasıdır.
  • elimde joseph andrews (kader yolu olarak çevirmiş altın kalem) kitabını tuttuğum yazar...

    onsekizinci yüzyılda yaşamış ve okuduğum kısma kadar rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki; ironinin kralını yapmış ve yapmakta... en önemli eserleri joseph andrews ve tom jones.

    bazı yerlerde, olayların gereksiz uzatıldığını düşünüyorum ancak yine de okunmaya değer bir klasik. zaten zannımca herkes klasikleri okumalı !
  • fielding 1748'de, londra'daki bow street hukuk mahkemesi'ne yargıç olarak atandı. rüşvet yoluyla varlık sahibi olan daha önceki yargıçların tersine, çok dürüst çalışan fielding hiçbir zaman zengin olamadı. londra'da hırsızları yakalamak amacıyla özel bir polis ekibi kurdu. halkla polis örgütü arasında yakınlık ve işbirliği sağlamak üzere the covent garden journal adlı bir gazete çıkardı. fielding 1749'da en önemli yapıtı sayılan "tom jones"u yayımladı. romanda olaylar bir aşk öyküsü çevresinde gelişir ve mutlu bir sonla biter. sevgililerin, gülünç, kötü ya da acınası karakterlerin yer aldığı bu roman, 18. yüzyıl ingiltere'sindeki kent ve taşra yaşantısını son derece canlı ve başarılı bir biçimde yansıtır. 1754'te gut hastalığı yüzünden portekiz'e giden fielding, "the journal of a voyage to lisbon" (lizbon yolculuğu) adlı yapıtında, deniz yolculuğunun dehşetini ve 18. yüzyılda tıbbın korkunç uygulamalarını dile getirdi. fielding aynı yıl portekiz'de öldü ve lizbon' da gömüldü.
  • “tutkular, insan çehresinde daima benzer biçimde yeterince iz bırakır.”

    “insanoğlunun hilekâr, düzenbaz ve sadece kendi çıkarlarını düşünen kısmının sürekli başkalarını etkileme çabası yüzünden, dünya büyük bir maskeli baloya dönmektedir. insanların çoğu sahte kisve ve kılıklar altında gizlenirken, gerçek yüzünü göstererek davranan çok az sayıda insan herkes için hayret ve alay konusu olur.

    ancak, maskeli kişi, girdiği kılık ne kadar kurnazca olursa olsun, bulunduğu yaş, mertebe ve duruma ne kadar yabancı durursa dursun, titiz bir gözlemcinin dikkatinden kaçamaz. çünkü ister istemez sahteliği ele veren tabiat daima bir yolunu bulup kendini göstermek ister. ister kardinal olsun, isterse rahip yahut hakim, kimse içindeki ayyaşı, kumarbazı veya zamparayı uzun süre saklayamaz.”
  • joseph andrews adlı eserine hayran kaldığım ingiliz yazar.
  • "romanları, oyunları, yergileri, siyasi makaleleriyle ingiliz kültür hayatının en önemli ve ilginç karakterlerinden biridir. gayet verimli bir oyun ve hiciv yazarıyken sansür yüzünden yazmaya ara vermiş, hukuk öğrenimi görerek yargıç olmuştur. yargıçlığı sırasında da yazmayı hiç bırakmayan fielding'in ilk romanı 1741 yılında yayımlanmıştır. yazar 1742 yılında yayımlanan joseph andrews ile büyük bir ün kazanmıştır. çağdaşı samuel richardson'un pamela romanına nazire olarak kaleme aldığı eser, bugün dahi hiciv romanının şaheserlerinden biri sayılır. fielding, joseph andrews'da kendine has akıcı, özgün, yenilikçi üslubuyla ingiliz toplumunun çeşitli sınıflarının yozluğunu keskin bir ironiyle ortaya koymuştur."
  • "kendisine ısrarla tarihçi diyen ve yüz yirmi yıl önce ölme mutluluğuna erişerek, bugün hayatta olan biz küçük insanların ancak koskoca bacakları altında dolaştığımız dev yazarlar arasına katılmış bulunan büyük romancı, kitabının en taklit edilemeyecek ve kendisinin en sevdiği kısımlarının, birbirini izleyen fasıllarla yazdığı başlangıç bölümleri -özellikle de bu bölümlerdeki konu dışı uzun sözler- olduğunu söyler; yazarımız buralarda, sanki iskemlesini sahnenin önüne çekmekte ve o güçlü, güzel ingilizcesinin tüm rahatlığı içinde bizlerle sohbet etmektedir. ne var ki, fielding zamanında günler daha uzundu (çünkü para gibi, zamanın ölçüsü de ona duyulan ihtiyaçtır); o yılların yaz aylarında öğleden sonraları bol bol vakit olur, kış gecelerinde ise saatler çok yavaş ilerlerdi. dünyaya geç gelmiş geçmiş bulunan biz tarihçiler, romanlarımızda fielding'i örnek alıp ağır ağır onun izinden yürüyemeyiz; öyle davranırsak, bizlerin sohbeti kulağa, portatif bir iskemlenin üstündeki bir papağan kafesinden konuşurmuş gibi, sığ ve yapmacık gelecektir. en azından ben, kaderin belli birkaç kişi için örgünü ağları bir bir çözerek, bunların nasıl dokunduklarını, iplerin nasıl iç içe geçtiklerini göstermek amacıyla o kadar çok şey yapmak zorundayım ki, elimdeki ışığın tüm gücünü ortak bir ağın üstünde toplamam, hayat denen şeyin tüm ilginç yönlerine yaymaktan kaçınmam gerekiyor."

    george eliot, middlemarch
hesabın var mı? giriş yap