ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yungas road
-
bolivya'da bulunan, dünya literatüründe '' road of death '' olarak geçen, her yıl yüzlerce kişinin ölümüne yol açan, yüksek dağların yamaçlarında iki aracın yan yana geçemeyeceği kadar dar olan patikada herhangi bir koruyucu bariyer olmadan büzük içe kaçmış şekilde seyahat edilmesine olanak tanıyan sırat köprüsüdür.
3.600 metre yükseklikte bulunan bu ölüm yolunda turizm yapılıyor, ticaret yapılıyor, köylüler kullanıyor hadi tüm bunlar geçtim ulan yol gidiş geliş ya la. bari tek yön yap da içe doğru zıçma durumunu yaşamasın insanlar. bir giden bir daha geri gelmesin. zaten gidip gelme de hayatta kalma olasılığı yüzde ellilerde olan bir yol.
ben izlerken gerildim, video bittiğinde ise resmen nefesimi tuttuğumu farkettim. oha lan!
bir miktar da olsa (bkz: şirince) yoluna benzettim keratayı.
edit: günde ortalama 1 kişinin öldüğü bilgisine ulaşmış bulunmaktayım.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- bes yil sonra kendinizi nerede goruyorsunuz?
- 5 yıl sonrayı inanın bilmiyorum,ama 5 milyar yıl sonra gunes sistemi, andromeda galaksisi icine cekilerek yok olucak, dunyadan geriye sadece bir gaz, toz ve gazete kagidi bulutu kalacak. şimdi sizi, 5 dakikalığına da olsa, yaptığımız bu mülakatın anlamsızlığı, komikliği ve gündelik dertlerimizin zavallığı üzerine düşünmeye davet ediyorum. otherwise i' ll release the cobra.
7. koğuştaki mucize'yi izlemeyen efsane yazarlar
-
duygu sömrüsü sevmeyen yazarlardır. fragmanına bile dayanamadım. duygu sömrüsünden ibaret bir film olduğu çok belli. tek amaç ağlatmak. bunun üzerine kurulu bir filme benziyor. hayatta izlemem.
edit: ne çok mesaj geldi. arkadaş yönetmen bu kadar savunmamıştır. filmin nasıl bir film olduğunu anlatmaya çalışanları anlarım da sırf filmi sevmedim diye küfredenleri anlamıyorum. sanki filmi beğenenlere küfretmişim gibi davranmışlar. arkadaş bir filmin fragmanının bende uyandırdığı izlenimi yazdım. tümüyle kişisel bir tercih. sen beğenebilirsin. içtenlikle saygı duyarım. siz de beğenmeyenlere saygı duyun.
tayyip coffee
-
hiç gitmeseniz bile başkalarının içtiği kahvenin ücretini ödüyor olabilirsiniz, dikkat etmek lazım.
balkon demirinin tadını bilmek
-
eskiden şöyle, balkon döşemesine kadar inen balkon demirleri olurdu. doksanların çocukları çok net hatırlayacağı bir detay olduğuna eminim.
evde canı sıkılan çocuklar olarak, balkonun ucuna oturur, ayaklarımızı demirlerden geçirir aşağıyı izlerdik; sokaktan geçen tek tük araçlar, satıcılar, top oynayan çocuklar... hatta bu oturuşumuza kimi zaman da elimizdeki üflemeyle köpük yapan oyuncaklar eşlik ederdi. oturmanın sonu da çoğu zaman kafayı demire yaslamayla bittiği için, iyi kötü her çocuk o demiri tatmıştır diye düşünüyorum.
daha sonra balkonların tabanları yükseltildi, şimdi de balkonlar komple yok oldu, fransız balkon denilen garabete geçildi. şimdiki çocukların arasa da bulamayacağı bir detay olarak mazide kaldı balkon demiri tadı.
emrah serbes
-
kendisi şunları söylemiştir;
"bugün tayyip erdoğan gidiyor hülya avşar'la görüşüyor. kardeşim sen magazin muhabiri misin? senin hülya avşar'la ne işin var? gel benimle görüş. biraz yüreğin varsa gel benimle görüş. öyle üç bin beş yüz korumayla otobüsün üstünden üfürmeye benzemez. ben on beş gündür sokaktayım. gelsin benimle görüşsün. biraz yüreği varsa... buradan söylüyorum; gelsin benimle görüşsün! gaz kapsülleri cebimde. benim arkadaşım, gaz kapsülüne vole atmış adam, daha yere inmeden. biz böyle çocuklarla direniyoruz. ben tayyip erdoğan'a ne derdim onunla görüşseydim biliyor musun? 'önce delikanlı ol' derdim. neden delikanlı ol derdim biliyor musun? delikanlı adam yalan söylemez. yalan söylüyor. delikanlı adam yalan söyler mi? yakışır mı lan senin kasımpaşalı olmana? gel burada görüşelim. ben onunla konuşurum her zaman. ama görüşemez ki, yüreği yok. yüreği varsa gelsin benimle görüşsün."
süngerbob'un sürekli mutlu olmasındaki temel sebep
-
ulan evi var, işi var. işinde başarılı. yemeği iş yerinde yiyor, kıyafeti hep sabit, alışveriş masrafı yok. kadın bulayım da evleneyim çoluk çocuk yapayım derdi yok. en yakın arkadaşı patrick ile komşular. her gün birlikte takılıyorlar. mahalle baskısı yok. kirli siyasetçiler yok.
bu ibne mutlu olmasın da kim mutlu olsun?
yaran sevgili diyalogları
harvard kantininde profesörle kavga etmek
-
harvard değil odtü.
nasa değil tübitak.
amerikalı değil türk.
afro değil barzo.
profesör değil burhan kuzu.
halk bankası'nın 1 milyar dolar değer kaybetmesi
-
çalmasalardı olmazdı.
ağlayacağına çalandan hesap sor.
geri al o parayı.