• osmanlı döneminde 1500'lerin sonuna doğru başlayıp 1600'lerin ortasına kadar süren, anadolu’yu sosyal ve ekonomik anlamda kasıp kavurmuş ayaklanmalar ve şekavet (eşkıyalık) silsilesidir. ismini hicri 924, miladi 1518’de bozok türkmenlerinden olup tokat'a bağlı turhal kasabasına gelen celal isminde (bozoklu celal-şeyh celal) bir dirlik sahibinin yani tımarlı sipahinin yirmi bin kişiyle başlattığı meşhur ayaklanmadan almaktadır, ancak dini nitelik taşımaktan çok sosyal saiklerle meydana gelmişlerdir. uzun vadeli etkileri açısından osmanlı'nın dönüm noktalarındandır.

    (bkz: bozoklu celal/@songulyabani)

    celali isyanları birçok açıdan bir sebep değil sonuçtur. daha kanuni sultan süleyman döneminde, hem tarım üretimini bozulması hem de iran seferi akabinde cezalandırma amacıyla toprakları ellerinden alınan binlerce sipahinin şehzadelerin sancakları altında birikmeye başladığı (yevmliler) sipahi kriziyle inceden baş gösterdiği söylenebilir. (konuyla ilgili mustafa akdağ'ın* "yeniçeri ocak nizamının bozuluşu" adlı makalesine bakılabilir. hemen akabinde iş güç kaygısıyla medreselere yığılan ve bunca suhtenin* artışıyla her biri atanamamktan mülhem geçim kaynaklarından yoksun, medrese odalarında toplu halde yaşayan bekar kitlelerinin de silaha sarılıp eşkıyalığa başlaması celaliler devrinin iyiden iyiye habercisi olmuştur. nitekim bu istihdam, yolsuz kalma sorunu 1600'lere dek sarkacak, bu sefer de kapısız, paşasız kalan leventler, sekbanlar, sarıcalar, bölükbaşılar şekavet yoluna sapacaklardır. bir yandan celalil olan binlerce kişilik eşkıya çeteleri, bir yandan onları bastırmaya gönderilen ordularla anadolu korkunç bir çalkantıya sahne olmuş, kuyucu murat paşa'nın kanlı tedbirleriyle ancak önü alınabilmiştir. nitekim 1610'lardan sonra şehirleri vuran on binlerce kişilik celali toplukları (isyan eden paşalar haricinde) görülmemişse de eşkıyalık sürmüştür. bu eşkıyalık faaliyetlerini büyük bir depremin ardından yaşanan artçı sarsıntılar olarak nitelendirebiliriz. çünkü toprak sistemi ve iskan muazzam bir darbe almıştır. toprakların sahipsiz kalması ve vergi kontrolü için arazilere iltizama verilmeye başlamıştır ki bu sonradan "mahalli hanedan"ların, derebeylerinin önünü açacaktır. mültezimlik yoluyla köylüye hakkim olan ayanlar, toprağını terkeden çiftçilerin ve leventlerin emirleri altında toplanmasıyla güç kazanmış, yerel otorite haline gelmişlerdir.

    celali isyanlarının çıktığı dönem sadece anadolu değil, tüm akdeniz havzasında yaygın bir eşkıyalık artışı görülmüştür. bunun sebebi nedir peki? şuradaki yazımdan alıntılayacağım: kemal tahir, eşkıyalık mitosuna yaşar kemal’in ince memedinden tam tersi yönden yani efsanevi değil de daha gerçekçi bir noktadan bakan romanı rahmet yolları kestide, karakterlerinden bektaş emmi’ye şöyle bir söz söyletir: “eşkıya devri hükumetin hasta olduğu sıradadır. aslında hükumet kısmı bir vakit ölmez, arada bir hastalanır. insan gibi canım! hükumeti sıtma tuttuğu zaman eşkıya başkaldırır. sulfato yutup yahut ki bir zorlu dedeye sıtmasını bağlatıp dirildi mi hükumet, bu kez marazlanmak eşkıya sürüsüne düşer.”

    işte osmanlı’nın, hatta akdeniz coğrafyasının, kabaca 1600’ler başı ile 1800’lerin başı arasında böyle bir sıtma dönemi vardır. öncesinde celalilerin, sonrasında ayan denilen derebeylerinin türediği, balkanlarda haydukların çoğaldığı, “dağlı eşkıyası”nın da balkanları kasıp kavurduğu, şehirlerde de yeniçeri zorbalarının “şehir eşkıyalığı” yaptığı bir devirdir bu. sam white, "osmanlı’da isyan iklimi-erken modern dönemde celali isyanları" araştırmasında dünyanın küçük çapta bir buzul çağına girdiği içi iklim yüzünden zaten kırılgan olan akdeniz’de tarım üretimi sıkıntıya düştüğünü, ekonominin tepe taklak olması akabinde vurgunların, çetelerin, eşkıyalık vakaları arttığını anlatır. fernand braudel de “ıı. felipe dönemi’nde akdeniz ve akdeniz dünyası” adlı çalışmasında başlı başına bir bölümde, devrin akdeniz bölgesindeki eşkıyalık olgusunu ele alır. “sefalet ve haydutluk” başlığını taşıyan bölümde haydutluk ve eşkıyalık vakalarının artışını, devletlerin tedbirlerini anlatır. braudel’in şu tespiti dikkat çekicidir: “karışıklık, ayaklanma, isyan, serseri ve haydutların korkutucu artışları, tekrarlanan eşkıya saldırıları, çoğu zaman kulakları sağır edici nitelikte olan bütün bu gürültüler 16’ncı yüzyıl biterken artan ve gelecek yüzyılla birlikte büyümeye devam edecek olan sefaletteki şaşırtıcı artışı anlatmaktadırlar.”

    sencer divitçioğlu, "oyun teroisinde bağlamında celali isyanları (1596-1611)" başlıklı makalesinde, celali fırtınasını iki oyun çerçevesinde değerlendirmiştir: eşkıya ve eşkıya karşıtı. varsayım olarak her birinin iki hakkı olduğunu yazıp eşkıyanın sekban bölükleri* ve celali stratejisi*, eşkıya karşıtlarının ise "il eri"* ve "ordu-yi hümayun"* stratejileri olduğunu ifade eder. celali isyanlarını bu bağlamda stratejileri uyuşmayanın karşı tarafa geçmesi hareketlilikleriyle açıklamakta, özetlemektedir. çünkü o dönemde eşkıyayı tepelemeye gönderilenin eşkıyalığa geçmesi de, eşkıya olanın devletin kolu kanadı haline gelmesi de sık sık görülmüştür.

    sıklıkla 20. ve 21. yüzyılın kavramlarıyla açıklanmaya çalışılıp farklı ideolojilerin meşrebince kah sosyal devrimci kah devşirmelere direnenler olarak anılan celaliler, aslında büyük oranda geçimlerini temin etmeye çalışan kalabalıklarla mansıp arayan kılıç sahiplerinden mürekkeptir. william j. griswold, the great anatolian rebellion 1591-1611 adlı eserinde (türkçeye "anadolu'da büyük isyan 1591-1611" adıyla çevrildi) başlıklı araştırmasında celali isyancılarının amacının rant ve devlette kapı bulabilmek (kapılanmak, kapulanmak) olduğunu, canbuladoğlu gibi bir-iki istisna haricinde hiçbir celali reisinin kendi devletini kurmayı amaçlamadığını ifade eder. nitekim mustafa akdağ da gerek "celali isyanlarının başlaması" makalesinde gerek türk halkının dirlik ve düzenlik kavgası üst başlığını taşıyan celali isyanları isimli araştırmasında celali bölüklerinin ortaya çıkışıyla başlayan "anadolu'nun iktisadi ve sosyal nizamını kemiren, her sene binlerce insanın öldürülmesine sebep olan büyük silâhlı mücadele" olarak tanımlamıştır.

    osmanlı ricalinin celalilere yönelik "kurdu basmaya kurt gibi köpek gerek" yaklaşımının politik bir hamle mi yoksa zaafiyet kaynaklı zoraki bir adım mı olduğu halen tartışmalıdır. karen barkey, bandits and bureaucrats (türkçeye eşkıyalar ve devlet: osmanlı tarzı devlet merkezileşmesi adıyla çevrildi) eşkıyalara makam verilmesini bir tür manipülasyon ve strateji olarak ele almıştır. yine bununla bağlantılı olarak suraiya faroqhi de "devletle başa çıkmak-osmanlı imparatorluğu'nda siyasal çatışmalar ve suç 1550-1720" çalışmasında osmanlı'nın bu şekilde yerel güç odaklarına tavizler vererek , siyasi ademimerkezileşmeye olanak sağlayarak 1770 sonrasındaki gaileleri atlatabilmesini sağlayan bir esnekliğe kavuştuğunu ifade eder. osmanlı elitinin kimi devlet fonksiyonlarının özelleştirebilmesinin devletin eyleme geçme kapasitesini arrtırdığını söyleyen faroqhi, yerel iktidar odaklarının kaynaklarının ancak bu şekilde harekete geçirilebileceğini belirtir. diğer yandan nasıl ricalin 1500'lerin sonunda 1600'lerin başında "iti ite kırdırmak" mantalitesiyle kapıkulu sipahilerine karşı yeniçeri zorbalarının önünü açmaları yeniçerilerin şehir eşkıyalığının artıp dizginlenemez hale gelmelerine yol açmışsa, taşrada da ayanların, yerel hanedanların palazlanmalarının önünü açmıştır. bir açıdan bakıldığında bu merkezi ve otoriter bir devlet yapısına engel olmuştur ancak diğer yandan çetelerin, çıkar odaklı grupların daha pervasızlaşmasına yol açmıştır.

    bozoklu celal isyanı ve benzeri inanç temelli türkmen isyanları kanuni sultan süleyman döneminde gerçekleşmiştir, bu mahiyete pek girmeyen "celali isyanları" dönemi ise kabaca 1596 ile 1610'lar arasındadır. bozoklu celal ilk olmasından mülhem isyanlar adını verdiği için, 1590'larda da bolu sancağı'nda, osmanlı-iran askeri yolu üzerinde faaliyet gösteren köroğlu adlı celali bölükbaşı da adaşı olan efsanevi köroğlu misali ünlenmiştir. kendisi eşkıyalığa başlamadan önce eşkıyaya karşı toplanan il erlerlerinden oluşma levent bölüklerinden birinin başına geçmiş, bolu ile gerede arasında 1581'den itibaren iki yüz kişiyle bolu-gerede yöresinde soyguna başlamış, böylece köroğlu ruşen'in şahsiyeti, türk dünyası'nda goroğlu-köroğlu olarak bilinen eşkıyanın hikayelerine karışmıştır. (bu konuda daha detaylı bilgi için olgay söyler'in "türk destan geleneği ve anlatmalarında köroğlu" adlı makalesine bakılabilir. celali köroğlu, şakavet yoluna sapıp yol kesen ilk celali reislerinden olduğu için hayatı bu efsanevi şahıs ile birleşmiş, başka bölükbaşıları da zamanla sancağı altında toplanmıştır. köroğlu haricinde izmir yöresinde faaliyet gösteren demircioğlu, malatya ve sivas taraflarında 250 atlısıyla dolaşan kiziroğlu mustafa bey gibi bazı celali önderleri de bu şekilde isimleriyle köroğlu destanlarına dahil edilmişlerdir. kiziroğlu öyle nam salmıştır ki, ölümünden sonra onun yerine geçip malatya'da ayaklanan kelp ilyas oğlu ali, namını "kiziroğlu'nun adamı" olarak yaymıştır. asıl büyük çaplı celali ayaklanmaları ve soygunlar 1596'dan sonra artmaya başlamıştır. bunu haçova meydan muharebesi kaçkınlarının cezalandırılmasına dayandırsalar da sebeplerden sadece bir tanesidir, yegane etkeni değildir.

    neticede anadolu'da köyler, mezralar boşalıp büyük şehirlere yığılmalar olmuş, üretim ve nüfus dengesi altüst olmuştur. uzun sonuçlarından biri de osmanlı merkezi otoritesinin uğradığı zafiyettir. anadolu'da ve rumeli'de ayanlar derebeyine dönüşerek yerel güç odakları halini almışlar, mahalli hanedanlarla devlet içerisinde devlet konumuna gelmişlerdir. istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde de yeniçeri zorbaları (istanbul'da bunlarla birlikte boğaz yamakları, bekarlar, baldırı çıplaklar vs.) şehir eşkıyalığıyla ortalığı kasıp kavurmuş, günümüz yeraltı dünyasının ilk temellerini atmışlardır.

    mevzunun folklor boyutu boyutuyla ilgili olarak; meşhur köroğlu'nun celali isyanlarıyla alakası için ali yakıcı'nın "halk anlatılarında yer alan köroğlu tipleri ve âşık köroğlu’nun bu tipler arasındaki yeri" adlı makalesine, serdar erkan'ın "anadolu sahası köroğlu havaları: karşılaştırmalı bir deneme" adlı makalesine, çağatay uluçay'ın celali isyanları döneminden üç eşkıya türküsünü ele aldığı "üç eşkıya türküsü" makalesine bakılabilir.

    konuyla alakalı reşad ekrem koçu'nun dağ padişahları adlı eseri okunabilir. yine celaliler konusunun meraklısı için ayaküstü okumalık ilgili dia* maddelerini de şöyle sıraladım:

    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "celali isyanları" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/celali-isyanlari
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "abaza hasan" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/abaza-hasan
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "katırcıoğlu mehmed paşa" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…oglu-mehmed-pasa
    -halil inalcık’ın yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "haydaroğlu mehmed" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…aydaroglu-mehmed
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "abaza paşa" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/abaza-pasa
    - ömer işbilir’in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "kuyucu murad paşa" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…uyucu-murad-pasa
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "kalenderoğlu mehmed" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…enderoglu-mehmed
    -feridun emecen'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "ma‘noğlu fahreddin" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…ahreddin-manoglu
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "canbolatoğulları" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/canbolatogullari
    -mücteba ilgürel'in yazdığı tdv islam ansiklopedisi'ndeki "karayazıcı abdülhalim" maddesi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…azici-abdulhalim

    celali isyanları ve kurguda işlenmesi (videonun altında daha detaylı bir kaynakça mevcut meraklısı için)

    (bkz: eşkıya/@songulyabani)
    (bkz: celali/@songulyabani)
    (bkz: dağ padişahları/@songulyabani)
    (bkz: ayan/@songulyabani)
  • "sultanum, türkmen'e önem veresun. devlet yıkmış, devlet kurmuş bir kavimdir. devletunun devletu olmadığınu anlayunca yıkar yenisini kurar."

    nizamülmülk selçuklu sultanı melikşaha söylemiştir 1000 sene önce. türk ülkesini yöneten kim varsa aklından çıkarmasın bunu...
  • osmanlı yönetiminden illallah demiş türkmenlerin zıvanadan çıktığı nokta
  • bir kısmı zorbalıktan, bir kısmı çaresizlikten deliren anadolu insanının çıkardığı isyanlardır.

    torunları ise bugün tuğralı doblo ile "biz osmanlı torunuyuk" diye geziyor.
  • anadoluda buyuk toprak sahipligine dayali guclu bir feodalizmin oturmasini onlemis ayaklanmalar. avrupa ile ekonomik acidan rekabet edebilmek amaciyla buyuk toprak sahipligini yerlestirmeye calisan osmanli yonetimine karsi, toprak serfi olmak istemeyen ozellikle asker kokenli turkler cift bozup daga cikarak balkanlarin iclerine kadar uzanan bir bolgede isyanlar cikarmaya basladi. bu donemde marmara bolgesinin ihtiyaci olan irgat ve cobanlar anadolu yerine cogunlukla balkanlardan temin edilmistir. turkmen/kizilbas unsurlar one cikmasina karsin ozunde daha cok sosyo-ekonomik temelli ayaklanmalardir.
  • ruhları sad olsun!

    osmanlı denen aile şirketinin yıkımını en az 15-20 sene erkene çekmiş, ailenin anadoluyu sömürme sistemi olan tımar sisteminin anasını bellemiştir!

    helal olsun dedelerime :)
  • bir değil birden çok daha fazla sayıdaki isyanı ifade eder dolayısıyla doğrusu celali isyanları olmalıdır. terim olaraksa biri genel biri özel anlamı iki anlamı vardır. birincisi tımarlı sipahilerin isyanları diğeriyse aynı dönemde gerçekleşen, aynı nedenlere dayanan suhte` :medrese öğrencisi`, levend (polis, zabıta), iloğlanı (bir tür jandarma), reaya isyanlarının tamamı.

    anadolu halkıysa bütün bu olan bitene büyük kaçgunluk adını vermiştir. öyle ya askeri` :sipahiayaklanıyor. polisi :levend` ayaklanıyor, bunlara karşı düzeni sağlasın diye örgütlenen iloğlanları (jandarma diyelim) ayaklanıyor, üniversite öğrencileri ayaklanıyor en son köylü de ayaklanıyor. yani ortada ayaklanmamış bir toplumsal sınıf kalmamış. işte celali isyanları budur. yoksa bozoklu celal bey "mehdiyim" diyerek bir kısım sipahiyi kandırdı gaile çıkardı değil mesele.

    (bkz: büyük kaçgunluk/#30891489)
  • batılıların muhteşem dedikleri kanuni sultan süleyman'ın devlet yönetiminden anlamaması ve sağlam bir devlet sistemi kuramaması sebebi ile patlak vermiş ve neredeyse osmanlı'nın çöküşüne sebep olmak üzereyken güç bela bitirilmiş isyanlar sürecidir.

    ilki yavuz sultan selim zamanında (1512-1520) başlamış ve 1. ahmet dönemi (1617 )sonuna kadar devam etmiştir. 4. murat ve sultan ibrahim zamanında kısmen kişisel ayaklanmalar olsa da bastırılmıştır.

    genellikle mezhep ayaklanması dense de aslı öyle değildir. devlete isyan etmeyen kimse kalmamıştır. asker isyan etmiş, polis isyan etmiş, jandarma isyan etmiş, üniversite öğrencileri isyan etmiş, hakim, vali, kaymakam isyan etmiş, etmiş oğlu etmiştir. olan gariban halka olmuştur. eşkıya gelmiş halkın malını, karısını, kızını zapt etmiş, devlet gelmiş kalan malları zapt etmiştir. ülkede devlet otoritesi kalmamış, eşkıya düzeni hakim olmuştur. kanuni'nin veziri halkın açlıktan dağdaki yabani otlarla karnını doyurduğunu rapor etmiştir. kimi kaynaklar ise aç kalan halkın komşularının çocuklarını yemeye başladıklarını söyler. (anadolu'da yamyamlık) bir yüzyıl boyunca anadolu'da anarşist bir düzen hakim olmuştur. gelen giden halkı ezmiş, sömürmüş, buna dayanamayan halk sonunda çareyi anadolu topraklarını terk etmekte bulmuştur. tarihte buna büyük kaçgun (1600-1610) denir. ( bu topraklarda bin yıldır yaşıyoruz diyen azınlıklar büyük göç sonrası anadolu'ya dışarıdan getirilip yerleştirilen kişilerdir.)

    vezir nizamülmülk selçuklu sultanı melikşaha şöyle demiştir: "sultanım, türkmen'e önem veriniz. türkler devlet yıkmış, devlet kurmuş bir kavimdir. devletinin kendi devleti olmadığını anlayınca yıkar yenisini kurar." nitekim türkleri ikinci plana atan selçuklu, babai isyanları sonucu yıkılmış ve yerine osmanlı kurulmuştur. 1920'de de düşmanla anlaşma yapıp kendini satan osmanlı'yı yıkıp türkiye devletini kurmuşlardır.
  • bazı arkadaşlar 100 yıldan fazla süren bir isyanlar sinsilesini 3-5 kılıç artığı,çapulcunun yaptığını söylemekle çok büyük bir cehalet örneği göstermiş olsalar da esasen celali isyanlar köylünün malına çökmek isteyen 3-5 eşkiyanın çıkardığı hadiselerden çok ama çok fazlasıdır.
    osmanlı devlet maliyesinin ve tımar sisteminin bozulması,küçük çaptaki feodal beylerin yerini büyük feodal beylerin ve saray bürokratlarının alması,osmanlı devletinin içinde bulunduğu mali güçlükleri daha fazla vergi alarak çözmeye çalışması ve köylüden orantısız vergilerin alınması ve bu vergilerin toplanmasındaki zorbalık ancak en önemlisi hukuksuzluk, adaletsizlik ve liyakatsizlik celali isyanlarının temelini oluşturur. mesela o dönemde anadolu'daki tımarlar ve zeametlerin çoğunun saraydan torpilli ve türk soyundan olmayan devşirmelere verilmesi isyanların başka önemli bir sebebiydi. halbuki tımar ve zeamet anadolu'da türklere özgü bir dirlikti ve var olmalarının önemli bir dayanağıydı.o dönemde devşirme vezirlerin,beylerbeyi ve sancak beylerini kendi soylarından gelenlere vermesi ve bunların arasında türkçe bile bilmeyen,islamiyet'in temel koşullarından haberi olmayanların liyakatsizliklerinin, yolsuzluklarının türkler arasında çok tepki uyandırdığı bilinmektedir. türklerin sadece reaya olarak görülmesi de isyanın temelinde önemli bir yer teşkil eder.
    isyana katılan kitle yozlaşmış sistemin yoksullaştırdığı ve görmezden geldiği köylüler,göçebeler,osmanlı ordusundan çıkarılmış veya kapusuz kalmış eski askerler,tımarları ellerinden alınmış sipahiler de vardı.buradaki dikkat edilecek husus farklı sınıflardan bir çok insanın osmanlı'ya karşı birleşmiş olduğudur.yani celali isyanları haksızlığa karşı çıkan bir halk hareketidir,3-5 çapulcunun köylüyü soymak için giriştiği eşkiyalık değildir.mesela ünlü celali liderlerinden karayazıcı abdülhalim 24 eylül 1600 yılında verdiği bir hükümde amacının osmanoğullar'ının elini anadolu'dan kesmek olduğunu bildirir( hammer:c.4 s:274) yani ortada örgütlü bir başkaldırı mevcut. cennetoğlu, katırcıoğlu,kara haydaroğlu,gürcü abdünnedi,kalenderoğlu ve canbuladoğlu ayaklanmaları en bilinen ayaklanmalardır. mesela canbuladoğlu ayaklanması ilginç bir örnektir:

    eğri seferi sırasında avusturya'lılar ile 1597 de haçova meydan savaşında önce bozulan osmanlı ordusu savaşın sonuna doğru toparlanmış ve avusturya'lıları yenilgiye uğratmıştı.osmanlı ordusu bozulduğu sırada kaçanlar arasında cigalazade sinan paşa da bulunuyordu.asıl adı eskipion olan sinan paşa'nın babası ceneviz kaptanlarından cicala idi.bir deniz savaşında cicala oğlu eskipion ile piyale paşa'ya esir düşmüştü.eskipion,adı sinan'a çevrilerek osmanlı usulünce yetiştirilmişti. eskipion yani sinan kaptan-ı dryalığa kadar da yükselmişti.işte bu savaş meydanından kaçan sinan haçova meydan savaşının bitiminde herkesten önce padişah'a koşup savaştan kaçmış olmasına rağmen padişaha savaşın kazanılmasında büyük payı olduğunu anlatmış,kendini övmüş ve padişahtan sadrazamlık istemiştir ,hoca saadettin efendi ve gazanfer ağanın da telkiniyle sadrazamlık mührünü almıştır.(naima c.ı.s.168).cigalazade ilk iş savaştan kaçtığını bilenleri savaştan kaçtıkları bahanesiyle!öldürmeye başladı.öldürülen türk sancakbeylerinin malvarlıklarına el konuluyor ve devşirmelere veriliyordu.anadolu'da celali olarak ortaya çıkanların çoğu sinan paşa'dan kaçıp kurtulanlardı ve kalenderoğlu ve karayazıcı ayaklanmalarına katılan beylerin çoğu sinan paşa'dan kaçanlardı.sinan paşa daha sonra sadrazamlıktan azledildi ve iran seferine serdar olarak atandı ancak anadolu'da dirlikleri kesmeye devam etti ve halep valisi canbuladoğlu hüseyin paşa yı nedensiz öldürttü.bunun üzerine canbuladoğlu'nun yeğeni ali ayaklandı ve canbuladoğlu ayaklanması başladı.(kaynak:çetin yetkin-başlangıçtan atatürk'e türk halk eylemleri ve devrimler)

    yani görüldüğü üzere insanlar "zorbalığa" isyan etmişler ancak buradaki en önemli husus osmanlı'nın bu zorbalığı,hukuksuzluğu engellemek için hiç bir şey yapmamasıdır.
  • cemal süreya der ki:
    "şelaleye düşmüştür
    zeytinin dali
    celaliyim
    celalisin
    celali..."
    yani böyle güzel anlatım olur.
hesabın var mı? giriş yap