*

  • mehmet ali kılıçbay'ın "2. felipe dönemi'nde akdeniz ve akdeniz dünyası" adı ile, çevirmeyi uygun gördüğü, orijinali mükemmel, türkçe çevirisi dayanılmaz kitap.

    türkçesi stoklarda tükenmiş, baktım. yeniden çevrilmesi için yeterli sebeptir umuyorum.
  • fernand braudel'in iki koca ciltlik eseridir. ikinci felipe döneminde akdenizi anlatır bu anlatımı yaparken öncelikle iklimi anlatarak başlar,iklimin neredeyse değişmez oluşunu sürekli yaşanan sıcak ve durağan iklimin insan hayatına ve uygarlıklara kattıklarını işler,ikinci bölümde ise insanın kurduğu uygarlıkları inceler buradaki değişim iklimin aksine daha hızlı ve keskindir,üçüncü bölümde ise kişileri inceleyerek akdeniz uygarlıkları yaşantısını anlamaya ve anlatmaya çalışır.

    her ne kadar jacques cousteau'ya göre akdeniz mavi bir çöl dahi olsa braudel bu denizi ve çevresinde yaşayan uygarlıkları birbiri içersinde yaşayan pek çok farklı deniz olarak algılar. güneyin fakirliği ve dini taassubu ile kuzeye gittikçe çoğrafyanın verdiği avantajla zenginleşen ve hakim uygarlıkları 1700 yılları esas alınarak anlatır. bu tarihin seçilme sebebi ise braudel'in akdeniz saf çevresindeki uygarlıklar olarak çevresinden etkilenmeden bulunduğu son dönem olmasıdır sonrasında gerek amerikanın keşfi,gerek diğer keşif seyahatleri ve ticari hareketlilik ile akdeniz hint,amerika,avrupanın kuzeyinin güney üstüne baskın çıkması ile saflığı yitirerek farklılaşmıştır.
  • imge yayınları tarafından baskıya hazırlandığını öğrendiğimiz kitap.
  • yıllardır basımını beklediğim eser, elimde pdf si var ama boyle bir eseri e-okuyucudan okumaya kiyamiyorum. sahaflardaki fiyatı rusyadaki domatese donmus
    o degil de böyle bir eserin hala yeni baskisi yapılamaması bana kalırsa önemli bir gösterge; her sene tarihimizle hesaplaşma şenlikleri düzenleyen entellerimiz ya bu eserden bi haber ya da umurlarında degil.
  • kendisini câhil olarak tanımlamakda beis görmediğim, berbad çevirisine yapılan eleşdirileri de anladığım kadarıyle içine sindiremeyen kılıçbay adlı türkce kâtilinin elinden kurtarılması gereken kitapdır. sadece bu değil aynı zamanda büyük târihci braudel'in diğer kitapları da. akdeniz gibi türkiye'nin de âid olduğu dünyanın en önemli coğrafya ve medeniyet havzasına dâir okuyacağımız kitaplar bu çapsızın elinde iğdiş edilirken ey türk târihcileri ve akademyası hiç mi gocunmazsınız?

    braudel eminim mükemmel bir fransızca ile yazdı bu kitabı ve eminim ingilizce tercümesi de(bu dilden okumaya karar verdim) bir o kadar iyidir. en güzel şekilde tercüme edilmesi gereken braudel kitabları türkce kâtili câhil bu adamın elinden inşallah kısa sürede kurtulur.
  • inanılmaz bir kitap.

    kitap yorumlarında genelde kitabın en vurucu noktasını, anladığım ana fikrini ve günümüz toplumuna uyarlanmasını kendi içimde özetlemeye çalışırım ancak bu kitap için böyle bir durum mümkün değil.

    ilk cildini bitirdim ve braudel'in yaptığı araştırmalara hayran kaldım. provence bölgesindeki koyunların kışlakları ve yaylakları haritasından akdeniz faunasındaki palmiye ve zeytin ağacı sınırına kadar her türlü detay bilgi mevcut. ha şimdi denebilir bunlardan sana ne diye. ancak öyle değil. klasik bir akdeniz tarihi kitabı olmaktan çok uzak dururken sadece 100 yıllık bir süreyi her şeyiyle anlatıyor. o kadar yoğun bir emek var ki bu kitapta beni büyüleyen şey de bu aslında.

    yazar "orada şu var, burada bu var" gibi statik tarih anlayışını terkedip aslında her olayın birbiriyle bağlantılı olduğunu anlatıyor ve olaylarla uğraşmak yerine sebep ve sonuçlarına odaklanıyor. olayların gelişimini sistematik olarak inceliyor.

    örneğin; venedik'in güç kaybının sadece osmanlı ile rekabeti değil aynı zamanda kıtlıklara, yönetimsel aksaklıklara, deniz yollarının değişmesine, dağlı göçebelerin akınına ve temelsiz bir hırsa bağlı olduğunu gösteriyor.

    iki cilt daha var. bakalım daha ne kadar şaşkınlık duyacağım böyle bir eseri okuyarak.
  • okurken çok zorlayan, bitiminde ise 'değdi' dedirten 3 ciltlik eser. kitabı doğu batı yayınlarından aldım. çevirmen, muhtemelen gelen ağır eleştiri dalgasından sonra, çevrilmeyen kısımları fernand braudel'in de yabancı dillerde yazdığını belirtmiş. burada metni ruhundan koparıp okura mı yaranmak yoksa kutsal bir metin gibi bırakıp yazarı mı kutsamak doğru; braudel dar, entel bir akademik kliğe hizmet eden elitist bir pislik midir, bu alanlara girmeyeceğim. ancak belirtmeden geçilemeyecek gerçek, bu uzunluktaki bir kitabın bu haliyle okuyucu için bir işkenceye dönüştüğüdür.

    kitabı okudukça içimde engellenemez bir civ5 oynama dürtüsü belirdi. kitabın dilinin de etkisiyle sıkça 8 saatlik oyun maratonlarına giriştim. ancak her seferinde oyun dinamiklerini yetersiz bularak kitaptan daha fazla zevk aldığımı fark edip kürkçü dükkanına geri döndüm. şimdiye kadar çıkılan seferler bize ne kadar kolay anlatılmış. alınmadan bırakılan kaleler sinirimizi bozmuş. ya da galibiyetler katlanılan zorlukların kapsamı algılanamadığı için göze daha az görkemli gelmiş. örneğin en basitinden haber yayılım süresini ele alalım. braudel istanbul'dan çıkan bir ulağın madrid'e ne kadar zamanda ulaşabileceğini düşünmüş. hangi mevsimde yola çıkıldı, kullanılan geminin büyüklüğü, arması, mürettebatı, kalitesi neydi, dağların uzanış yönü, aşılacak akarsular, yağmur rejimi nedeniyle çamurlu yollar, sık gidilen rotalardaki görece az zamana karşılık pek haberleşme olmayan bölgelerde artan süreler, ilk posta teşkilatları, kıyısı olan bölgelerin avantajı, kıyısı olmasına rağmen kayalıklar ya da ters rüzgarlar ya da hinterland darlığı nedeniyle görece daha az avantajlı bölgeler, kullanılan atların cinsi, anadolu devesinin arap devesine göre akdeniz coğrafyasında öne çıkan avantajları... şimdi sefere çıkılacağını hayal edelim. öncesinde geçilecek bölgelere orduyu beslemek için gerekli ekimler yapıldı mı? o sene hasat fazlası oluşacak mı? oluşmayacak ise gerekli buğday satın almayla ikame edilebilecek mi? tüm bu iaşe hazırlıkları casuslardan saklanabilecek mi? sefer dönemi ve bölgesi gemi kullanımıyla iaşe taşımak için uygun olacak mı? halihazırda bir salgın hastalık görülüyor mu? orduyu bir noktaya kaydırırken boş kalan yerlere diğer komşu devletlerden saldırı gelmeyeceği ateşkes ya da casus raporları ile garanti edildi mi? toplanan sipahi sayısı ön görülen ile uyumlu olacak mı...

    kısacası şimdiye kadar bir yerden bir yere ışınlanan ordular, birden fethedilen kaleler braudel sayesinde sanki bir strateji oyunundaymışçasına zihinde en ince ayrıntısına kadar hesaplanıp, büyük uğraşlar sonucu kazanılıyor. binlerce farklı değişkenin bir bileşkesi olarak tarihe baktığınızda, barındırdığı muazzam organizasyon ve emek ile daha etkileyici görünüyor.

    bu kitabın üzerine esg'nin sultanın korsanları ve casusları kitapları ile ana yemeğin üzerine yenen tatlı misali, güzel bir kapanış yapılabilir.

    özet: niyetlenenler, biliniz ki çıkacağınız yolculuk kolay olmayacak. ancak bitiminde siz artık eski siz olmayacaksınız.
hesabın var mı? giriş yap