• hukuk ve tarih açısından baktığımızda, toplumların hafızasında genel de romantik yaklaşımlara maruz kalan iki tür suçlu tipinden biridir. biri kabadayılarsa diğeri eşkıyalardır.

    türkülerde ve halk hikâyelerinde bahsi geçer kimisi. çoğunlukla polis ve jandarma arşivlerinde bahisleri geçer, son döneme doğru ise gazete tefrikalarında ve anılarla romanlarda. şimdi pek ortalıkta kalmadıkları için masalsı bir havada anılıyorlar ama toplumsal koşullar nedeniyle elde silah dere tepe taban tepen insanlardı. ulaşım sistemlerinin gelişmesi ve yerleşim bölgelerinin kırsal alanlardan büyük yerleşim bölgelerine kaymasıyla yerlerini maffiaya bırakmışlar, somali gibi istisnai bölgelerde faaliyet gösteren korsanlar dışında artık pek kalmamışlardır. daha doğrusu yerlerini daha farklı yapılanmalara devretmişlerdir.

    konuyla ilgili ayaküstü okumalık babından yazdığım bir inceleme: http://tarihvemedeniyet.org/…eri-ile-eskiyalar.html

    edit: link güncellendi.
  • dün kitap fuarına gittim. yıllardır okumayı ertelediğim bir sürü kitap aldım. onlardan biri chuck palahniuk' un dövüş kulübü. bir diğeri yaşar kemal'in ince memed'i... dövüş kulübü bir günde bitti ve ben gerçekten okumaya cesaret edemediğim bir kitaba başladım. ince memed... babamla kitabı konuşuyorduk. konu dönüp dolaşıp eşkiyalığa geldi. şener şen / kemal sunal filmleri kadar tanıdığım eşkiyalar hakkında meğer ne kadar da az şey biliyormuşum.

    babam emekli bir öğretmen. kırsalda okul müdürlüğü yapmış yıllarca. sosyolojik gözlemler yapmak için yeterince fırsatı olmuş. unutmamış. sohbetimizden aklımdan kalanları biraz da onun ağzından anlatacağım.

    adaletsiz toprak dağıtımı sebebi ile toplumun bir kısmı zenginleşirken bir kısmı ise geçim sıkıntısı ile mücadele eder hale gelmiş. ağalık, beylik denen feodal yapılar ortaya çıkmış. nüfusu (özellikle erkek nüfusu) fazla olan kalabalık aileler bulundukları kırsal bölgelerde toprakların tamamını veya önemli bir kısmına sahip olurken, diğer kesim ağaların toprağını işleyen "marabası", işçisi hatta malı haline dönüşmüş. zamanla bu durum karşı konulamaz hale gelmiş ve haksız düzene karşı duran kişi veya gruplar mevcut duruma direniş göstermiş, silahlı mücadele gerçekleştirmiş ve hatta ağaları beyleri öldürerek aynı zamanda suçlu bireyler haline gelmişler. teslim olmak yerine dağa çıkan direnişçilere suça karışmış veya karışmamış diğer kişiler de destek olmuş, sayısal bir güç yakalayarak çeteleşme sürecini başlatmışlar.

    bu süreç halkta bir tepki yaratmamış. halk onları zulüme karşı mücadele eden savaşçılar olarak nitelendirmişler.

    zenginleşebilme düşüncesi ile dağa çıkan eşkiyalar olduğu gibi devlet memurlarından zulüm gördüğünü bahane ederek eşkiya olanlar da varmış. ama bu yapının oluşmasının temel nedeni ekonomik problemler diye ekliyor babam.

    haraç alan, hırsızlık yapan, halka zor kullanan eşkiyaların olması ile birlikte
    zenginlerden alınan haraçların halkın ihtiyaçlarını giderme yolunda kullanan eşkıyaların da olduğunu söylüyor. robin hood gibi diyor.

    sadece ekonomik değil halk bir haksızlığa uğradığında da eşkiyalardan yardım istermiş.

    eşkiyalar gece vakti dağdan iner, yeme-içme, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılarmış. halk onları asla ihbar etmezmiş. burası çok önemli.

    ve daha fazlası...
    eşkiyaları zenginleşebilmek için halka zulüm eden haydutlar olarak biliyordum. ancak bir politik duruşları varmış. ben bugün bunu öğrendim.
  • çocukken eski türk filmlerinde bu eşkiyalık müessesesini görür ve bir türlü anlam veremezdim. sonra gel zaman git zaman unuttum bunu..

    ama şimdi günümüz türkiyesinde;

    "sorgusuz sualsiz işinden atılanlar, cenazesi teslim edilmeyenler, açlık grevleri, sınır tanımayan hak gaspları, bir taraftan vergisi sıfırlanan şirketler-öbür tarafta müfettişler eliyle ceza manyağı edilen şirketler, açlığın ve işsizliğin hala çok büyük bir problem olarak orta yerde durması, trafikte yol vermediği için adam öldüren orospu çocukları, aşırı pahalılık-cahillik-görgüsüzlük, devlet kurumlarının ve kuruluşların hiyerarşi tanımadan tamamına sızmış olan ahlaksızlık, din tüccarları-tacirleri vs."

    daha özel olarak bahsedilmesi gereken o kadar çok şey var ki; bir insan neden eşkiya olurmuş şimdi çok iyi anlıyorum..

    sizin yüzünüzden şimdilik zona oldum orospu çocukları..
  • osmanlı tarihi, bu fiile karşı çıkartılan kanunnamelerden, buyrultulardan yana epey zengindir. hemen hepsi de islam hukukunu, bu hukukun had cezası diye tâbir edilen kuralını temel alır. buna göre, eşkıya, mal almadan, kimseyi öldürmeden, sadece etrafa korku salma amacıyla söz konusu işi yapmışsa sürgün ya da kalebentlikle cezalandırılır. mala el koymuş lakin adam öldürmemişse sağ el ve sol ayak bilekleri bilekten çaprazlama kesilir. ki buna kat'ı- uzv denir. eğer ki adam öldürmüşse asılarak öldürülür. kanuni dönemi kanunnamelerinden birinde dendiği üzere, "her kim yol kesüb haramilik etse boğazından asub ziyade zecr edeler."
  • ağustos başağı'nda kayalı süleyman bir eşkıyadır. bir gün söğüt'te hamama geldiğinde kahramanlardan birine şöyle bir konuşma yapar:

    "-sen ne dersin be çocuk? ben oralardan inebilir miyim? bir kere adam vurdum, hapse girdim. mahpusluk damgasını yiyen adam, insan içinde insan gibi yaşayamaz. istese de bırakmazlar. belaya bulaşmışız bir kere. işte onun için dağlara vurdum kendimi. bir kocamış babam var, başka kimsem yok. o evinde oturur, bense hayvan inine benzer bir kovukta... farzet ki bir yılan deliği. beni kimse o delikten çıkaramaz, duydun mu çömlekçi? ordular gelse ayıramaz beni oradan. " (s. 110)

    devamında cepheye alınan veli karakteri türkü söylemeye başladığında kayalı süleyman üç kişiyle teslim olur.
    "
    (,,,)
    dönüp ötede sarp kayaları gösterdi,
    -aha orada!.. evvel çaltı'ydı mekanımız. sonra buraya geldik. " (s. 190)

    teslim oluşunu da şöyle anlatır:
    "-şu çocuk olmasa...çıkmayacaktım o kovuktan. işte onun sesi... beni insan yaptı. bir yılandım evvelden, ama yüreğim vardı. onu kaybetmemişim demek. hani şahmeran gibiydim. insafa geldim şimdi. imana..." (s. 192)

    sonra kendisine siper kazma işi verilir ve sonra cephede düşer.

    "erimekte olan bir mum... sayılı dakikalar içersinde kayalı süleyman da böyleydi. işte efsane şimdi son buluyordu. " (s. 208)

    alıntıların tamamı ağustos başağı 993 ötüken baskısından yapılmıştır.
  • "western:
    1- eşkiya lejandı. (zenginden alıp yoksula vermek)
    2- sosyal politik haksızlıklar yüzünden kanun dışına düşmüş tek insan (celali hareketleri).
    3- kişisel çekişmeler (miras, kadın, kan davaları).
    4- kabadayılık merakı. (özenti sonucu suçlu düşmek, nam verme tutkusu).
    5- konuşma, konudaki entriği ister istemez derinleştirir (bu derinleşme olmazsa, film sığ olur).
    (...) iki kadından yardım görür. bunlardan biri sevdiği masum kız, öteki haydut çetesi reisinin metresidir.
    (...)- hiç eskimedi.
    - dünyanın en () yerlerinde sürekli olarak tutundu.
    - özelliği, erkek yiğitliği.
    - kadınların hepsi namuslu, iyi.
    - kahraman kanun, hatta devlet kurucusu.
    (...) - kahraman saftır. (ya da çabuk saf görünür). oysa bütün suçluları, kahpelikleri sezer. çünkü sürdüğü tehlikeli hayat...
    - tabanca bir kişisel silahtır. buna karşılık bizim köylümüz uzun silah kullanır, eşkiyalıkta." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)
hesabın var mı? giriş yap