• celali isyani'nın kahramanı; binlerce efradı peşine toplayıp dünyaya meydan okumuş daha sonra kafası "bebelere balon" gibi il-yer gezdirilmiştir.
  • hicri 924, miladi 1518’de başlattığı isyanla tarihe geçen ve 17. yüzyıla dek anadolu'daki isyanlara, ayaklanmalara adını veren kişidir. aslında bir tımarlı sipahidir, dirlik sahibidir. bozok türkmenlerinden olup tokat'a bağlı turhal kasabasına gelmiş ve burada çıkardığı ayaklanmayla yirmi bin kişiye yakın bir kuvvet toplamıştır. kaynaklarda insanların üzerindeki etkisinden ötürü "bozoklu celal"in yanı sıra "şeyh celal" adıyla da anılmaktadır. zira dini bir arka planı da vardır ki mehdilik iddiasıdır. bozoklu celal’in adına nispetle hem bu isyan için “celâli” tabiri kullanılmış hem de hükümete karşı daha sonraki dönemlerde ayaklananlar için de kullanılan bir tabir olmuştur. hatta taşlıcalı yahya’nın kanuni sultan süleyman’ın boğdurduğu oğlu şehzade mustafa için yazdığı bir mersiyede “ecel celâlileri” şeklinde bir tabir olarak kullanıldığı da görülmektedir.

    (bkz: celali isyanları/@songulyabani)

    hoca sadettin efendi’nin (1536-1599) “tâcü’t-tevârih” adlı eserinde (kültür bakanlığı yayınlarından çıkan), çıkardığı ayaklanma şu şekilde anlatılmaktadır ki malum merkezin bakış açısına göre yazılmıştır:

    ----------------------------(alıntıdır)-------------------------------------

    "o günlerde celal adında işi kötü bir dinsiz ki sapkınlar defterinin en başında yazılıydı abdallar giysilerine bürünüb yurdu ve eşkıya yatağı olan bozok’tan tokat yöresine kaçmış ve turhal kalesi yakınlarında bir mağaraya gizlenmişti.

    ol diyar halkı tümüyle rafazaya (rafızilik veya sapkınlık) yatkın olmağın, ol müfsidin gelişini öğrenecek, meczub-i ilahi’dir deyüb ana yöneldiler. nice işsiz güçsüz levend mağaraya gidip gelip gizli konuşmalarla şeytanca tasarılar düzleye başladılar. ol daha mehdî bu mağaradan çıksa gerektir ve ben onu beklemekle görevlendirildim deyu kimi uydurma sözler söyleyüb hile tuzaklarıyla cahil gönülleri deccal gibi tava getirdi. yandaşları arttıkça da gizli tuttuğu fesatlık tasarılarını ortaya döktü. vardıkça çevresinde toplananlar arttı. gücü belirlendikçe bu kez mehdî benim demeğe başlayub, yirmi binden artık yaya ve atlı ol uğursuz etrafın aldı.

    bunun üzerine yöre sipahileri ve beyleri, beylerbeyileri yanına derilüb, kendileirni korumaktan gayri bir iş idemediler. devlet kapısına ard ardına ulaklar gönderüb ol yaramaz kalabalığın ne denli güçlendiğini ve saldırganlıklarını bildirdiler. bu tehlikeli durum büyün açıklığıyla yücelik ve ululuk durağına bildirilecek, padişahın gazabı ocakları tutuştu (neredeyse ocakları tutuşturdu). rumeli beylerbeyisi olan ferhad paşa’ya vezirlik hil’ati giydirerek zaferleri gölge edinen orduya baş eyledi ve hızla giden askerle birlikte yola çıkardı. kendisi de devletle ve sür’atle istanbul’a döndü.

    boyu devrilesice celal, muzaffer ordunun üstüne hızla gelmekte olduğunu öğrenince, direnmeye gücü kalmayub, turhal’dan zile, artukabad üzerinden sivas tarafına korku içinde kaçtı. şehsüvar oğlu ali bey ok ve yay yarışçıları türkmen atlılarıyla elbistan’dan kalkub ol yere batasıcaları kovaladı. sivas sınırına vardıkta ferhad paşa’nın ankara’ya ulaşmış olduğunu işitti. yoldan çıkmış celal’in karahisar’da bulunduğunu öğrenecek, gördü ki ferhad paşa’nın gelişini beklerse yılgın düşman kurtuluş yoluna çıkar. onun için bir an bile durmayub eşya, yük ve ağırlıklarını yerinde bırakub, tün baskını (gece baskını) itmeye niyetlendi. gayret kuşağını beline sarıp, gece ile sel gibi ol aşağılıklar üzerine çullandı. kuşluk vakti akşehir yöresinde topluluklarına çattı. tekbir gülbangi ile yedi kat göğün kulağını çınlattı. celalî kanı ile kılıçların cilalı idüb, savaş, uğraş, oyunlarına girdi. bir yandan yağmur gibi yağan oklar, öte yandan atlıların kabarttıkları tozlar, ol günleri kararmış olanlara göz açturmayub aydın günlerini karaya ve umutları gözleri şaşkına çevirdiler. ok can yağmasına, ecel taciri ölü toplamasına girişince, celalîlere kahır yüzü keder aynasında kendini gösterdi. savaş alanı ölenlerin kanıyla doldu. celal bu beklenmedik gelişmeyi izlerken donup kaldı. savaş alanından çakal örneği kaçtı. cenk alaylarını paralayan aslan yani, tanrının koçu şehsüvar oğlu ali bey ol bahtı kararanın uğraş alnından kaçtığını anlayıcak (anlayınca), bir an bile durmayub kendisi ardına düşüp tanrının desteğiyle ol kaçağı canlı tutup parçaladı.

    böylece adaletli padişahın özündeki hakkını ödemiş oldu. bu aşağılıkların ise kadınların tutsak ettiler, erlerini kılıçtan geçirdiler. (dize) “hayrile andırdı güzel adın cihanda işte” ol bahtsızın kuru sevdayla eğninde dolaşan başını kestirip padişah otağına göndermekle sultanın lütuflarına değer vermelerine, ihsanlarına ve alkışlarına erdi.”

    ----------------------------(alıntıdır)-------------------------------------
  • şalvarı şaltak osmanlı
    kendisi kaltak osmanlı
    ekende, biçende yok
    yemede ortak osmanlı

    çifthane ve çiftbozan vergileri başta olmak üzere ağır vergilere isyan eden bozoklu celal' in 80 beyitlik eserinden bir kubledir. yavuz sultan selim' e hitaben yazmıştır. buradan ne kadar taşşaklı bir adam olduğu anlaşılabilir. celali isyanları olarak adlandırılan isyanların celali kısmının isim babası olmuştur.
  • osmanlı yüzde 10 vergi ister. sancak onu 20 yapar. memurlar da adamına göre kiminden almaz kimden 40 alır kimini de rüşvetle halleder. zaman zaman sıkılan isyan eden halk da kafayı kaldırınca kelle gider.
    her zaman ortada olacaaan.
hesabın var mı? giriş yap