• korkulmaması gereken, kişinin gerekli ilaçlarını aldıktan sonra gayet kaliteli olarak yemesine, içmesine, cinsel ilişkisine yani hayatına devam edebildiği viral bir enfeksiyondur. aids ise virüsün evrildiği en son aşaması olup "hastalık" haline gelen kısmıdır. şayet kişi düzenli olarak ilaçlarını alır ve yaşam kalitesini düşürmez ise hayat boyu bu virüsü aktif hale getirmeyeceği için bu hastalığa yakalanması da çok düşük ihtimaller dışında söz konusu olmayacaktır. dünyada milyonlarca hiv pozitif hastası olup hepsi de bu tedavileri uygulayarak aids olmadan hayatlarına devam etmektedir.

    bu bilgileri nereden biliyorum? edindiğim tecrübe ile.

    çok yakın bir dostumun bir gün enfeksiyona yakalandığını öğrendiğimde adeta depresyona girmiş ve haftalarca aklımdan çıkartamamıştım. doktorların hiv pozitif olduğunu ama çapa'dan doğrulama testi yapılması gerektiğini söylediğinde o günün gelmesini üzüntüyle bekliyorduk ikimiz de. o sırada da onu "gel başka bir hastanede elisa testi yaptıralım belki yanılıyorlardır" diyerek farklı bir hastaneye götürmüştüm. orada yapılan test sonucu negatif çıkınca "bak gördün mü negatif, negatif işte!" diyerek ve gözyaşlarımı gizleyip sevinçle onu yatıştırmaya çalışmıştım. ancak o emin olmayıp "tekrar bakın" dediğinde de bu sefer "yalancı pozitif görünüyor doğrulama için çapa'ya gitmeniz lazım" cevabını almış, küçük bir umudun gitmesiyle yeniden yıkılmıştık.

    ve sonuç maalesef beklediğimiz gibi çıktı. dostumu çok zor günler bekliyordu. her şeyden önce bir kabullenme süreci vardı. çok zor bir şey olsa gerekti bu. elimden geldiği kadar ilgiyi gösterdim ona. diğer yandan o da bu konularda çok önemli bir kurum olan pozitif yaşam derneği ile tanışıp manevi destek almaya başladı. (yanılmıyorsam ilaç alacak durumda olmayanlara en azından geçici bir süre ilaç da veriyor kurum)

    her gün içtiği bir ilacı var. hayatını gayet güzel devam ettiriyor. belli zamanlarda yaptırdığı bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynayan cd4 hücrelerinin sayılarının yüksek çıkması ile morali her zamankinden çok daha iyi.

    hayatta her şey olabiliyor. hiç olmaz denilen ve akıldan geçmeyen şeyler bile bir gün insanın karşısına çıkabiliyor. bir gün herkes bu virüse yakalanabilir. hiçbir şekilde korkmasın. mutlaka pozitif yaşam derneği ile tanışsın. gerekli tedaviye uyduktan sonra insanlar hayati aktivitelerine gayet güzel devam etmektedirler.

    ben de başlarda buna yabancı birisi olarak arkadaşımdan korkup çekinmiştim ancak o dostum sayesinde eğitildim ve korkulacak bir şey olmadığını öğrendim.

    virüse yakalanmamak için de mutlaka ve mutlaka cinsel ilişkilerinizde prezervatif kullanınız. tek eşliliği tercih ediniz. lütfen kimse "bana bir şey olmaz" demesin. bu hayatın akışına ters. önleminizi mutlaka alın. ama olur da bir gün yakalanırsanız korkmayın ve mutlu kalın.

    ek not:

    hiv virüsü, kan ve cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. tükrükle, öpüşmeyle, dokunmayla, tokalaşmayla, aynı ortamda bulunmayla, aynı kaptan yemek yemeyle (büyük harflerle) bulaşmaz.

    öpüşmeyle bulaşması için de iki tarafın ağzında kanama olması gerekir. bu bulaşma ise çok çok zor olan bir olasılıktır.

    doktor değilim onu da ayrıca belirteyim. sadece hiv virüsü taşıyan kişilere karşı önyargılı olunmasını engellemek adına öğrendiğim bilimsel bilgileri paylaştım. en doğru bilgileri bu konuda bilinçli olan doktorlardan öğrenebilirsiniz. "bilinçli doktor" diyorum çünkü kendisi bana bizzat yaşadığı doktor bilinçsizliklerini anlatmıştı çok hayret etmiştim. o kadar bilinçsiz doktor varmış ki. belki de normaldir çünkü türkiye'de hiv istatistiksel anlamda çok karşılaşılan bir vaka değil ya da sayı çok ama henüz kimse farkında değil. çok tatbik ettikleri birşey olmadığından belki de böyledir bilemiyorum.

    edit: enfekte olma sonrası muhtemel belirtiler:

    - önlenemeyen ve günlerce geçmeyen başağrısı.
    - geçmeyen ishal.
    - ani ve açıklanamayan kilo kaybı.
    - karın bölgesinde kramp şeklinden seyredebilecek ağrılar.
    - olağanüstü gece terlemeleri. öyle ki yastığın altına geçecek kadar.
    - iştahın bir anda kapanması.
    - diş etlerinde çekilme hissi.
    - koltukaltı, kasıklar, boğazlardaki bezelerin şişmesi.
    - bağışıklığın zayıflamasına bağlı olarak çıkan zona hastalığı.

    bazen hiçbir belirti de olmayabilir. tesadüfen yaptırdığınız bir sağlık tarama testinde de ortaya çıkabilir. ya da geçmişte bu belirtileri yaşamış ama bunu o dönemki bir grip rahatsızlığına bağlamış olabilirsiniz.

    (bkz: hiv pozitif/#38107216)
    (bkz: aidsl'li ebola'lı ve frengili bir kızla sevişmek/#46059292)
    (bkz: anneden bebeğe hiv virüsü geçişinin engellenmesi/#52792990)
    (bkz: hiv taşıyan y. o.'nun okul problemi/#40207013)
    (bkz: hiv pozitif olduğu halde korunmasız sevişen ünlü/#54583189)
    (bkz: hiv pozitif birine aşık olmak/#55177917)
    (bkz: hiv taşıyan y. o.'nun okul problemi/#40207013)
    (bkz: charlie sheen'in aids olması/#56386633)
    (bkz: aids nedir ne değildir/#54439311)
    (bkz: aids fobisi/#51755952)
    (bkz: 1 aralık dünya aids günü/#47360764)
    (bkz: tecavüz edilen kadının adis çıkması#38561723)
    (bkz: aids/#38107412)
    (bkz: aids hastalığı/#38107354)
    (bkz: aids maymundan insana geçmiş bir hastalıktır/#56947631)
    (bkz: sevgilinin aids'li olduğunu öğrenip arabayla ezmek/#61200851)
    (bkz: hiv pozitif tanısı alanların yapması gerekenler/#63290848)
    (bkz: 1 aralık dünya aids günü/#72510500)
    (bkz: 1 aralık dünya aids günü/#83879830)
    (bkz: bohemian rhapsody/#83879636)
    edit: güzel bir gelişme var.

    (bkz: hiv/#62536211)
    (bkz: hiv taşıyıcısı kadının ameliyatına girmek/#73209049)
    (bkz: aids fobisi/#91651339)
  • hiv virüsü sahibi demektir.
    zamanında cahillik edip ya da gaza gelip hiv pozitif biriyle korunmasız ilişkiye girip, zor bir ihtimal olan bulaşma olayına nail olduysanız, artık tek yapmanız gereken şey, hayıflanıp ağlayıp zırlamak değil, çok gelişmiş tedavi yöntemlerine başvurmaktır ki artık hiv pozitif biri, çağdaş yöntemlerle hayatının sona kadar aids olmadan normal insan gibi yaşayabilmektedir.
    insan vucudu bütün hastalıkların üstesinden gelecek donanıma sahiptir aslında. hiv pozitif olan kişi, durumu gibi pozitif olmalı *, öfkeye kapılmadan, tedavisini düzenli yaptırmalı, bunun yanında hayat tarzına bir çeki düzen vererek sporuna beslenmesine dikkat etmeli, normal ilaç tedavisi dışında da detekleyici tıp yöntemleriyle haşır neşir olarak hayatına devam etmelidir. panikleyecek bir şey yoktur. hiv pozitif ve aids in bu kadar abartılıp insanın gözüne sokulmasının nedeni cinsel yolla ve kan yoluyla bulaşmasından kaynaklandığı için bunun bir ahlak göstergesi haline getirilmesidir.

    sonradan gelen edit: soran oluyor, "sen hiv+ misin" diye, "hayir degilim"
  • kanın birisinin eline değmesi hastalık yapar mı?
    hayır yapmaz. eldeki bir yara varsa hastalık yapabilir. yapabilir diyorum çünkü hiv virüsü çok naif bir virüs. korunmasız cinsel ilişkide bile bulaşma riski %7.

    cinsel ilişki ile bulaşır mı?
    evet en çok bulaşma şeklide bu zaten. korunmasız cinsel ilişkide bulaşma riski %7. korunmalı cinsel ilişkide bu oradan yüzbindeli rakamlara kadar iniyor.

    öpüşmek ile bulaşır mı?
    hayır. ağızdaki amilaz enzimi sebebiyle öpüşme esnasında buluşması imkansıza yakın. diş eti kanaması vs vs çok yoğun değilse yine bulaşma ihtimali yok.

    hiv pozitifli birisi ile evlenilir mi?
    evet. hatta sık yapılan bir şey artık. avrupa ve amerikada çocuk sahibi bile olmaya başladılar. düzenli ilaç kullanımı bile sağlıklı çocuklar doğuruyorlar artık.

    ömürleri kısa mı olur?
    hayır. yine düzenli bir hayat ve ilaç kullanımlarına dikkat etmeleri halinde sağlıklı bir insan kadar ve sağlıklı insan kalitesinde hayatlarını sürdürüyorlar. hiv artık kronik bir rahatsızlık olarak değerlendiriliyor. örnek vermek gerekirse, şeker ve kalp hastaları da düzenli ilaç kullanmamaları halinde ölüyorlar.

    hiv pozitif nedir? aids nedir?
    hiv taşıyan kişiye hiv pozitif denir. düzenli kullanılan ilaç rejimleri ile bağışıklılık sistemi çökmemiştir.
    hiv virüsü ile enfekte olmuş ve bağışıklılık sistemi çökmüş kişilere aids denir.

    ilaç rejimi nasıl oluyor?
    hiv virüsünün replikasyonunu (yani kendini çoğaltmasını) engellemek için kombinasyon tedavileri mevcut. genellikle günde 2 veya 3 doz ile düzenli ilaç kullanımı öneriliyor. ancak son yıllardaki gelişmeler günde tek bir tablet ile hastalığın gelişmesini engelliyor. bu ülkemizde de mevcut.
    ancak hastalık doğrudan bağışlılık sistemini ele geçirdiği için başka enfekte olunan diğer hastalıkların da özenle tedavi edilmesi gerekiyor.

    hastalıkla ilgili sorunuz falan olursa da seve seve cevaplarım.
  • https://eksiup.com/e4da3593c150

    google araması türkiye için bu hastalıkta pek ümit vermiyor. giderek artan bir oranla karşı karşıyayız. diğer ülkelerde hastalık azalmaktayken türkiye’de 10 yılda 10 kat artması “türk’üm bana bir şey olmaz.” koyvermişliğinin bir sonucu mu bilinmez.

    korunun şüpheyle yaşamaktansa. prezervatif pahalıysa devletten talep edin. aile hekiminize danışın. tabi bu cinsel yolla bulaşma ile ilgili bir uyarı. tabi bu kadar hızlı artış kaza ve ihmal nedeniyle olma ihtimali de var ancak kanımca milyarda bir ihtimal.( şırıngadan, kar verirken, kan alırken vs.)

    bir de türkiye’de hiv pozitif olanların %80’i erkek. özellikle gayler neden korunmuyorsunuz anlamıyorum. hem kalın bağırsağa giriyorsunuz hem prezervatif takmıyorsunuz, çocuk da olma ihtimali yok. kullanın şu prezervatifi. bu artış hızı devam ederse 20 yıla dünyanın sayılı ülkelerinden biri olacağız bu hastalık alanında.

    bir de tanımadığı bilmediği kadınlarla ister para karşılığı olsun olmasın korunmasız birlikte olan erkekler var. bu iki grup belirti göstermeden test yaptırmadığı için kendine bulaştıktan sonra başkalarına bulaştırıyor. yani öğrenene kadar iş işten geçiyor. bu zincirleme şekilde katlanarak devam ediyor.

    bir de karşı cinsten intikam almak için hangi cins kendisine bulaştırdıysa ona yönelik bilerek korunmasız ilişki yaşayan o. çocukları da mevcut.

    “et ete değecek” kafasına bir şey diyemiyorum. hiv pozitif harici tonla hastalık var . uçuğu var, mantarı var, frengisi var, hepatitleri var, bel soğukluğu var. çocuğunuzun çişinden bokundan kaçınıp iğreniyorsunuz tanımadığınız bilmediğiniz kişilerin çiş çıkan bok çıkan yerlerine gün görmemiş gibi dalıyorsunuz.

    hastanede idrar torbasını, kan torbasını “iki dakika tut” desem “ıyy” yapıp kaçacak insanlar nasıl bu kadar rahat ve umarsız davranıyor anlamıyorum.

    entry hiv pozitif olanlara yönelik değil hiv pozitif olma yolunda emin adımlarla ilerleyenlere yöneliktir.
  • swedish mouse of turkia'nın verdiği bilgilere bakarak içinizi karartmayın. yalan yanlış bilgilerle karamsarlık aşılamaya çalışmış.

    öncelikle abd'de hiv virüsü taşıdığı için kimse işten çıkartılmamış bu külliyen yalan. insan hakları konusunda geri kalmış bir ülke olan türkiye'de bile işten çıkarmalar söz konusu değil. kaldı ki abd gibi medeniyetin merkezinde böyle olaylar yaşansın.

    hiv pozitif = aids değil. bunu o kalın kafana sok. aids tedavi olmayanların geldiği son tablonun adıdır. tedavi olanlar bir ömür boyu hiv negatif olarak kalırlar.

    tedaviyle viral yükü negatif olan bireyin birine bulaştırma oranı %0'dır. hatta bununla ilgili abd'de deney bile yapıldı. oral seks ile bulaşma söz konusu bile değil. bugüne kadar sadece 1 kişi de oral yolla bulaşı vakasına rastlanmış.

    yeni nesil ilaçların etkileri yok denecek kadar az ki ilk tedaviler bulunduğunda son derece ağır ilaçları kullananların hala hepsi yaşıyor. aids kongrelerini takip etmeni öneririm. yeni nesil ilaçlardan juluca isimli ilaç sadece 50 mg. bunun vücuda etkisi de yok denecek kadar az. kaldı ki 2020 yılı sonuna kadar ilaçlara gerekte kalmayacak. 3 aylık aşılar çıkacak. aşıların ilaç gibi yan etkileri de yok. çünkü antijendir.

    doktorların ön yargıyla yaklaştığını söylemişsin. bunu ispat edersen o doktor işten atılır.

    kesin tedavi yok demişsin. gammara molekülü, brec1, crispr cas9 gibi çalışmalardan haberin yok sanırım ki bu tedaviler başarılı olursa kesin tedavidir. şu anda insan üzerinde klinik deneylere başlanmıştır. faz2'de olan çalışmalar var.

    tüm bunlara rağmen yine iyi bir hastalıktır. dikkat etmeyin. nolacak ki demiyorum. kondomunuzu takın.
  • aids ile hiv pozitifin aynı olduğunu söyleyen bir cahil görürseniz sallamayın. kendi cahilliğinde gebersin bırakın.
  • dünya sağlık örgütü (who) tarafından "ölümcül hastalıklar" kategorisinden çıkarılmıştır.
  • yakın arkadaşımda çıkan virüs. doktorun söylediği eskisi gibi değil teknoloji. ömür boyu kullanacağın ilaç ile herkes kadar yaşarsın bunun henüz tam tedavisi yok ama sen tedavi olurken belki çıkar demiş ve içime su serpmistir
  • "incir reçeli filmini hepiniz bilirsiniz. muayene olduğum doktor, bana koridorun ortasında tanımı açıklarken, “sen aıds’sin” dediğinde aklıma sadece duygu’nun metin ile bankta otururken sallanan kırmızı pabucu gelmişti…

    2016 yılının ortalarında giderek artmaya başlayan karın ağrılarım nedeniyle dert yandığım yakın arkadaşımın, benden habersiz hastaneye randevu almasıyla başladı maceram. üniversiteye giriş sınavına hazırlanıyordum. bir gün okuldan eve gitmek üzere çıkarken, arkadaşımın “randevu aldım, hastaneye gidiyoruz” demesi ile yola koyulduk. muayene olduğum genel cerrah operasyon yapılacağını, kan vermem gerektiğini ve işlemin iki gün sonra gerçekleştirileceğini söyledi. kan verdikten sonra hastaneden çıkıp eve geçtim. iki gün sonra işlem için doktorun odasına çıktım. önlüğü giydiğim esnada doktoru masaya çağıran sekreterin bilgisayar ekranını işaret edip, kısık sesle bir şeyler söylediğini gördüm. birkaç dakika sonra yanıma gelen doktor işlemi gün içerisinde yapamayacağını, eksik testlerim olduğunu ve tekrardan kan vermem gerektiğini söyledi. kan verip hastaneden ayrıldım.

    sonrası iki hafta süren belirsizlikten başka bir şey değildi. kendime sürekli “neden tekrardan kan vermemi istedi?” diye sorup durdum. her gün okuldan sonra hastaneye gidip sonuçların çıkıp çıkmadığını sormak rutinim haline gelmişti. iki haftanın sonunda dayanamayıp doktorun kapısını çaldım. beni gördüğüne bir hayli şaşırmıştı. kendisine iki haftadır her gün hastaneye gelip gittiğimi fakat herhangi bir sonuç alamadığımı söyledim. biraz kem küm ettikten sonra enfeksiyon doktorunun izinli olduğunu, açıklamak için onun gelmesini beklediklerini ve onun söylemesinin daha doğru olacağını söyledi. daha fazla meraklanmam nedeniyle ısrarcı olmam üzerine, tavırları değişmeye başladı. sekreteri yanında olduğundan rahat konuşamıyordu. sandalyesini geri çekip eliyle “+” işareti yaptı. anlamadığımı söylediğimde tekrardan geri çekilip aynı hareketi yaptı. odasından çıkıp okula doğru yürümeye başladım. kafamda onlarca soru vardı. artı ne anlama geliyordu, bana ne olduğunu neden söylemiyordu, ne olduğunu öğrenmenin bir yolu var mıydı...

    hastaneye tekrardan gitmeyi kafama koymuştum. randevuyu alan arkadaşım ile okul çıkışında hastaneye gittik. 15-20 dakikalık bekleyişten sonra doktor odasından çıkıp kafeteryaya doğru ilerlerken seslenip durmasını sağladım. sabah geldiğimi, kendisinin sadece “+” işareti yaptığını ve neyim olduğunu anlamadığımı söyledim. bana “sende acquired ımmune deficiency syndrome var.” dedi. kendisine ne söylediğini anlamadığımı söylediğimde eğilip “sen aıds’sin!” dedi ve gitti.

    arkadaşımın yanına dönerken aramızdaki iki adımlık mesafe bana kilometreler gibi gelmişti. ikimiz de şok içerisindeydik. eve dönerken yol boyunca ölümü düşünmüştüm. baktığım internet sitelerinin neredeyse tamamında bana ömür biçiliyordu. altı ay, bir yıl, iki yıl, beş yıl… en son girdiğim sitede sekiz yıllık ömrümün kaldığından söz ediliyordu. mutlu olmuştum. sekiz yıl uzun bir süreydi. liseden mezun olabilir, üniversiteye başlayıp bitirebilirdim.

    koridorun ortasında ayaküstü tanı almamın üzerinden iki gün geçtikten sonra hastanenin enfeksiyon biriminden telefon gelmişti. telefondaki kişi en yakın zamanda görüşmemiz gerektiğinden söz ediyordu. aynı gün öğleden sonra hastaneye gittim. tanı almamın üzerinden iki gün geçmişti fakat şoku hala atlatamamıştım. enfeksiyon polikliniği’nde sıra beklerken diğer insanları incelemeye başlamıştım. karşımda oturan; sarışın, solgun yüzlü, zayıfça kadına bakıp “acaba ben de mi böyle olacağım?” diye düşünürken bulmuştum kendimi. üstelik o kişinin oraya neden geldiğini dahi bilmiyorken… birkaç dakika sonra doktor içeri çağırıp, zarfın gelmesi uzun sürdüğünden beklettiklerini söyledi. sonrasında “17 yaşındaymışsın, annen hıv pozitif mi? paralı askerler (seks işçilerini kast ediyor) ile bir münasebetin oldu mu?” diye sordu. ardından bana ölüm haberimi verirmişçesine “sana bir şey söylemem gerekiyor.” dedi. çırpınışlarını gördüğümden tanıyı genel cerrahtan öğrendiğimi söyledim. rahatlayıp, “bir eğitim araştırma hastanesine randevu alman gerekiyor.” diye ekledi.

    hemen sonrasındaki gün için randevu aldığım hastanede doktorun form doldururken “daha önce erkekler ile birlikte oldun mu?” sorusunu, oturduğu koltukta küçülerek sorması üzerine takibimin yapılacağı hastaneyi değiştirdim.

    kendime yabancılaşmam doğru bilgilere ulaşmam ve temas kurduğum derneklerin de etkisiyle bir hafta içerisinde sona ermişti.

    tanıyı aldıktan bir hafta on gün sonra bir akşam vakti salonda otururken anneme sohbet esnasında doğrudan hıv pozitif olduğumu söyledim. ne olduğunu sorduğunda, eğer ilaçlarımı kullanmazsam aıds tablosunun görüleceğini söylemem ile ağlaması bir oldu. o an onu sakinleştirmek bana düşmüştü. ilk aşamada benim için endişelenen ev sakinlerinin, edindikleri yanlış bilgiler nedeniyle, sonrasında kendileri için endişelendiklerine de tanık oldum.

    kardeşim ile şakalaşmam istenmiyor, kıyafetlerim diğer kıyafetlerden ayrı ve yüksek derecelerde yıkanıyor, önceleri sarılıp koklaştığım ev sakinleri artık bana temas etmekten çekiniyorlardı.

    bir akşam annem kısır hazırlayıp, tepside sofraya getirmişti. masaya oturduğumda sadece benim önümde bir tabak olduğunu görmüştüm. öncesinde bulaş yollarını defalarca anlatsam da hala ötekileştirici tavırlarına devam etmeleri üzerine ilk defa o gün sinir krizi geçirmiştim. sonrasında örgütlenmeye çalıştığım dernekler aracılığıyla eve getirdiğim dergi, kitapçık, broşürleri okuyan ev sakinleri; ötekileştirici tavırlarına son verdiler.

    iki yıldır kapılarını içeriden sıkıca tuttuğum bu dolaptan çok daha erken çıkmayı isterdim.

    artık hikayemi “hıv pozitif” olarak katıldığım etkinliklerin ötesine taşıyorum. tanı aldığımda kendime sıkça sorduğum “nerede bu hikayeler? nerede bu hıv ile yaşayan insanlar?” sorularının artık bir cevabı var: benim bir hikayem var ve ben buradayım!

    artık gazetelere verdiğim röportajlar için kullanılan fotoğraflarda suç işlemişçesine sırtımı dönmeyi reddediyorum!

    biz dürüst olduğumuzda başkalarının bunu nasıl karşılayacağı korkusu, bizi hayatta bir sürü şeyi yapmaktan alıkoyuyor. dilerim bütün bu yazdıklarımın diğer hıv pozitiflere faydası dokunur..." jiyan andiç

    bir yazıyı sıkılmadan okumaya değer veren biri olarak, hayat süremi olabildikçe çeşitli yazılar okumaya ayırırken karşıma çıkan bir yazının ana teması. https://kaosgl.org/…9ap22jftnttite9ablxnb_xbl61uu8i
  • uzaktan akrabam olan (kan bağına gore uzak olarak adlandırılsa da kardeşim gibidir) bir kişinin içinde bulunduğu sağlık/ sagliksizlik durumu.

    kardeşim eşcinsel ve malesef hem bunu hem de hastalığını herkesten sakliyor, omuzlarına yük üzerine yük bindiriyor. sagligiyla alakalı gerçeği sadece annesi biliyor ve o da yine ben dahil herkesten durumu gizliyor.

    ben ise maalesef şeytanın gor dediği her seyi gordugumden , bir kedi gibi meraklı olduğumdan ve kor gozum kor parmağına durumlarına maruz kaldigimdan akrabamin tüm özel sırlarına vakıf olmuş durumdayım.

    saçma sapan yargılar, insanları sadece insan olduğu için sevememeler yüzünden yaşanan dramlarin gerçekliğinde kardeşim icin uzuldukce üzülüyorum.
hesabın var mı? giriş yap