evlilik
-
akut evlilik, kronik evlilik.
evliliğin evreleri:
5 yıl: teneke yılı / 10 yıl: bronz yılı / 25 yıl: gümüş yılı / 50 yıl: altın yılı / 70 yıl: platin yılı / 80 yıl: karşılığı yok (karşılıksız)
sevgilik: sevgi-sevgililik ile evlilik arası bir şey. bir yerde evli gibi olan sevgililerin, adsız şekilde kurumlaşmış ilişkilerin bir betimlenmesi olarak düşünülebilir.
arafat. artık evli hissetmediği ve daha bitirmediği bir evlilik. onun özgürlüğünü bir ötekine bağlı olmak mı güvenceliyor? dışarı gitmelerde özgür, yalnız kalıp karar vermelerde değil. böylece özgürlükten de kurtuluyor, başka bir bağlılıktan da.
ya hero ya mero, ya benim istediğim evlilik, ya zaten hazır olduğum ayrılık.
evlilik bir yolculuk, katarsis oyunu değil.
evlilik vaadiyle kandırıp evlendim. ama şimdi ne olmuş oldu, sırada ne yapıcam?
evlenmek, evlendiğiyle sevişme vaadi ve sözü değil, başkasıyla sevişmeme sözü veya başkasıyla sevişmesini yasadışı kılma kabulü. tabii karşılıklı, ama pratikte taraflardan birini bağlıyor. birini, sadece üsttekini kısıtlıyor, alttaki bu kısıtlanma ile biraz rahatlıyor. eşitlenme fantezisi içinde.
evlilik, aldatmanın kendi piçi, yavrusu olduğunu bilir, nüfusuna geçirmeden bilir.
ama sorun değil... mantık, görev veya azap evliliği de sürdürülebilir. hatta aşk evliliği de.
yoldan gönüllü çıkıp orospu oldum, evliliğin altına yatıyorum.
- kaçıncı evlilik?
- onun ilki değil, benim sonuncusu.
- söz nişan ne yaptınız?
- saatlerce nişanlı kaldık, günlerdir evliyiz.
evlilikler geçidi, evlilik olarak ilişkiler son sahibinden ilk sahibine doğru yürüyor. sonunda kapanış ve program...
ilişkileri, evliliği hayatta bir şey yapmama, kendisi olmama kamuflajı gibi yaşayanlar tabii ki birbirine bunu önerir, evlilik baskısı yapar. birlikte yaşama, tam siper yatma ve tutuculuğa veya devrimci yaratıcı birlikteliğe dönüşebilir.
evlilik, aşktan farklı olarak, çıplak gerçeğini bilen eşe karşı, olmakta olduğu gibi ve sosyal normlar içinde eşitlenme çabası olduğu için en zor etkileşim ve geçinme biçimidir.
evlilikte aşk varsa bir şeyler göründüğü gibi değildir..
evliler, evliliği bekarlardan da boşanmışlardan da daha az ciddiye alıyor, şüphesiz. hiç evlenmemiş birinin evlilik karşıtlığı, henüz doğmamış olanın yaşam beğenmezliği kadar olabilir. zaten evlenmemişler evliliği evlenmişlerden hep daha fazla önemser. keza bekarın evlenme demesi, evlinin evlenme demesi, boşanmışın boşanma demesi hepsi çelişkidir ve ne kadar iyi niyetli ve mantıklı olursa olsun kulak verilmeyi hak etmezler.
kadın isterse seks, erkek isterse evlilik olur. ama açılmaya muhtaç bu:
kadın isterse erkeğin, erkek isterse kadının istediği olur; kadının istediği evlilik, erkeğin istediği sekstir.
evlilik bir damacana suyu. onsuz kalamazsın, ev kurur. öteki sulara güvenemezsin. ama kana kana içeyim demişsin, yalandır. boşa korsun dolmaz, bola korsun almaz.
aşk, tuzlu engin deniz suyu. gene onsuz kalamazsın. tek seçeneği sidiğindir; narsizm veya şizoidi. o da nereye kadar? aşk suyunu içtikçe içesin gelir. de, susuzluğun artar. aşkın doyurması beklenmez, felçliyi bile oynatması, kaynatması beklenir. aşkın daha klasik miti seldir, duygu seli. süpürmesi, yeni dünya ve ahlakı doğurması işidir. ondan sonra her şeyin farklı olması. kalıcılığı değil. aşkı isteyen de ciddi doyumsuz ve karagöz olmak gerektir.
21. yüzyılda galiba yeni tip evlilikler yani yeni-evlilik kuruluyor. evliliğin aşılmamış hali artık kesin değil. evlilikler zaten tekil, tekeşli ve tekörnek değildi. yeni zorlayıcı koşullar altında daha da dağınık ve gevşek örgütlenecek gibi.
evlilik eskiden olduğu, aşağı yukarı bütünlüklü kola kutusundan çok, çok yerinden delinmiş hem yamuk hem sıvı sızdıran cola kutusu gibi. eğer tarihin derinliklerini insanoğlundan önce boylamayacaksa güncelin bu cilvelerine uyum sağlamak, biçim değiştirmek zorunda. olabilir, diyelim, çünkü her kadim pehlivan gibi gösterilmedik birkaç mucize numarası daha olabilir.
küçük adam; evliliği sen icat etseydin, yanlış yaratacaktın. evlilik bunca yüzyılın süzülmesinden sonra hala düzelmiş değil. hatta iddia: evlilik düzgünlüğe gerek duymayan birinci kurum.
başa dönüyoruz, evliliği yanlış yaratacaktın, ama sana rağmen de yürüyecekti evlilik.
evlilik yaşamak için en iyi tarz "gittiği yere kadar gitsin" tarzı. evlilik hem kişiselleştirdiğin hem eş denilenle yani onun aracılığıyla kendini tanıdığın kurum. herkes evliliğin içine bir yuvarlanmalı, ve nasıl ediyormuş bakmalı. bütün kişisel sapıklıklarıyla yüzleşmeli; kendini tanımadan ölmek kâr değil. yüzleştikleri düzelebilir, düzelmeyip "sen busun işte" bilgisi verebilir.
mezarlarda üst üste gömülmek için tanınan süre 5 yıl olduğuna göre evliliklerin de üst üste gömülmesi için makul süre 5 yıl olmalı. buna göre benim evliliğim tam özgürlüğe kurtulacağı süre geldiğinde filizlenmiş, öleceğine canlanmış, tersine hayata hortlamıştı. sağolsun. hortlama canıyla, bitmeden önce iki evlilik süresi daha geçirmeyi başardı. artık şerbetli, hayata ve ölümüne dayanıklı bir evlilik olmuştu.
ay dostun zılgıt analizinden sonra ben kendim hakkında:
süper koca olamam, özelliklerimden belli, ama güçlü ve sorumlu ve iyilerden sayılacak bir koca olduğuma inanıyorum. evliliği de seviyorum ve iki boşanmadan sonra hala evliliğe uygunum. belli tarihten beri evliliğe hiç kökten toptan veya duygusal karşıt olmadım. her birimiz gibi evlilik kendisi mükemmel değil. tam biz gibi ve bize göre. hatta gerek küçümsenen gerek kavga edilen eşlerin felsefi ve psikolojik olarak varoluşsal değerleri azımsanıyor. günah keçisi yapılan her şey gibi bu kötü eş mevzuu. (bkz: ben kendim/@ibisile)
gerçekten evlilik, katılan ikiliden ayrı kişiliktir; en benzediği, şirket tüzel kişiliği olmak üzere. biz onu evlilik yaparız, o da bizi olabiliyorsak biz yapar! o bizim sayemizde olabilir, bize karşın olabilir; biz onun sayesinde de olabiliriz, ona karşın da. bu meyanda; eş-evlilik terapisi, bazen eş kemoterapisi oluyor..
avukatlar medeni hayatın "genel eş"leri gibiler. yanlış anlaşılmasın genelev veya genel kadın gibi değil, iş ilişkisine girdikleri herkesin eşi olmak üzere genel eş. boşanma tazminatları baştan belli ve yüksek. ayrıca evlilikte edinilmiş mallara katılma rejimi gibi dava türüne göre gelirden, kazanılmış davadan boşanan eş gibi pay alıyorlar. onların bu fiili durum benzerliğine karşı bildiğim bir karşılaştırılabilir meslek var: doktorlar. onların arasında özellikle psikiyatristler. doktor özellikle psikiyatrist fahişe gibidir, orospu dersek bir çıt daha iyi konumda tanımlamış olurduk. hani orospuyu zevk için sevişen, fahişeyi sevişme yeteneğini fahiş fiyatla satan diye betimleyelim. psikiyatrist hele terapistken her hasta/danışanına "kocacım, kocacım" diye, 'çok iyisin, senden iyisini görmedim, ne üstün sevişiyorsun...' der tarzda davranmak, gidip gelmeyi sürdürmesi için desteklemek zorunda.
yerleşimlerin, coğrafya parçalarının insan topluluklarıyla ilişkisi ana hatlarıyla flört, birlikte yaşama veya evlilik biçimlerini alabiliyor. çıkmalar kısa süreli ilişkiler, beylikler ve el değiştirmeler halinde.. evlilikler ise belli bir toplumla, onun örgütlenmesi imparatorlukla yerleşimin neredeyse birlikte anılmalarıma neden olabilecek uzunlukta ilişkileri yansıtıyor. ergenekon, türk yurdu, orta asya diyorsunuz ya. yine de, yer orada. üstüne kim gelir, konar eğleşirse onunla ilişkiye geçip onu yansıtmaya hazır. yer/leşim dişil bir varoluş, yumurta gibi, toprak ana gibi. (bkz: yerleşim/@ibisile)
gerçeklik bize hep yanıbaşımızdaki gözlenebilir deneyimlerde, ama bu gerçeklik hep yeniden yakalanma, formüle edilme, insanlığın durumunun ve insani niteliklerimizin yeniden saptanması işiyle/zorunluğuyla birlikte geliyor. gerçekliği tam anlamıyla bulmak ve tamamıyla yitirmek söz konusu değil. roman belki evlilik kurumuna benziyor. bize öyle geliyor ki bitmesi, aşılması gerekiyor ama kendisi, evreni ve konusu sürekli değiştiğinden bitmiyor, bitemiyor, dönüşerek yola devam ediyor. (bkz: yazmak/@ibisile)
"iki özne, düzenli bir yanıt alışverişine göre ve son sözü kendisi söylemek amacıyla tartıştığı zaman, bu iki özne şimdiden evlidir: onlar için kavga hakkın, ortağı oldukları bir dilin kullanılmasıdır; herkes sırasıyla, der kavga, bu da ben yoksam sen de yoksun demektir, karşıtıda geçerlidir."roland barthes` - fragments d'un discours amoureux
"varoluş dinlerin sana öğrettiği kadar cimri değildir. varoluş kgb ya da cia değildir, ne yaptığını görmek için, karınla mı, yoksa bir başkasının karısıyla mı sinemaya gittiğini görmek için seni izlemez. (...) varoluşta evlilik diye bir şey yoktur. para çalsan, bir başkasının kasasından ya da kendi kasandan alsan, varoluş aradaki farkı göremez." osho provokatör mistik
"sağlığım ancak kendime yetiyor, evliliğe ve hele babalığa yetecek gibi değil." franz kafka - briefe an felice
"yasalar tarafından onaylanmayan ilişkilerden, evlilikten doğan akrabalıklar kadar çok ve karmaşık, ama daha sağlam akrabalık bağları doğar. bu kadar özel türden ilişkileri bir yana bıraksak da, gerçek aşktan kaynaklanan gayrimeşru ilişkilerin ailevi duyguları, akrabalık görevlerini sarsmayıp aksine pekiştirdiğine sık sık şahit olmaz mıyız? bu durumda gayrimeşru ilişki, evlilikte anlamsız olabilecek birçok şeye ruh katar." marcel proust - la prisonniere
"erkek, kendi konforunu her zamankinden çok sevmektedir, çünkü çağımız, sinir zayıflığı, güçsüzlük ve rahat koltuk çağıdır. pencereye tırmanmak ve düellolar yapmak için enerji kalmamıştır. buna karşın eşini aldatma olayına rastlamak çok da zor değildir. böyle bir olay, hiçbir şekilde çok fazla maliyet çıkarmamalıdır, bundan dolayı macera sadece geçici türde olabilir. bugünün erkeği bir kurum olan evliliğinin riske girmesinden korkar. kaçamak bir şeyler yapmaya taraftardır ve bu nedenle seks işçiliğini destekler. bahse girerim ki ortaçağda, adı çıkmış genelevler ve sınırlanmayan fahişelikle birlikte aldatma günümüze göre nispeten çok daha yaygındı. bu anlamda günümüzde evlilik geçmişte olduğundan daha güvenlidir. fakat fiiliyatta tartışılmaya başlamıştır. (...) bugünkü evlilikler doğrusu oldukça istikrarsızdır." carl gustav jung - aspects of the feminine
"(...) çünkü bir kadın için eros ilişkisi gerçek ve belirleyici bir ilişkidir. kadın için evlilik, birlikteliğin içine yerleştirilmiş cinselliği olan bir ilişkidir." carl gustav jung - aspects of the feminine
"ilişki sadece insanlar arasında psişik bir mesafe olduğunda mümkündür, aynı şekilde ahlak da özgürlüğe dayanır. bu nedenle kadının bilinçdışı eğilimi evlilik yapısını gevşetmeyi amaçlar, evliliğin ve ailenin yıkımını hedeflemez." carl gustav jung - aspects of the feminine
"deneme evliliklerine aynı eleştiriyi getireceğim. bir adamın deneme evliliğine kalkışması onun rezervasyon yapması anlamına gelir. riske girmeyip ağzının yanmayacağından emin olmak ister. fakat bu, gerçek deneyimi en etkili şekilde engelleme biçimidir." carl gustav jung - aspects of the feminine
"bir çıkar ortaklığı olarak evlilik, ilgili tarafların alçalması anlamına gelir her zaman; ve öyle hain bir dünyadır ki bu, farkında olanlar bile kaçınamaz bu alçalıştan." theodor w. adorno- minima moralia
"- buraya geldiğimden beri -belki de inanılmaz olmayacak ama- mutluyum; çünkü insanın mutluluğu summum ölçüde bulduğu yerde, kölelik de bir evlilik durumu kazanır." miguel angel asturias - el papa verde
"evliliğinin ilk yıllarında, gerginlikten sapır sapır titrese de sesini asla yükseltmemesinin çileden çıkartıcı bir özellik, bir tür gurur zırhı olduğunu kavramıştı." tomris uyar - otuzların kadını
"- ben evlilikten söz etmiyorum ki.
- bu tür birliktelikler eninde sonunda evliliğe benzemez mi?" tomris uyar - güzel yazı defteri
"ben bütün tabura aşıkken nasıl tek bir askerle evlenirim?" george orwell - paris ve londra'da beş parasız
"biz, aynı zincire vurulmuş, birbirinin yaşamını zehirleyen ve bunu bilmezlikden gelen iki prangalıydık; birbirimizden nefret ediyorduk." lev nikolayeviç tolstoy - kreutzer sonat
(ilk giri tarihi: 9.6.2018)
(bkz: evlilikler/@ibisile)
(bkz: evlenmek/@ibisile), evlenme
(bkz: evlendirmek), evlendirme, evermek
(bkz: mantık evliliği/@ibisile)
(bkz: akraba evliliği/@ibisile)
(bkz: iyi bir evlilik yapmak/@ibisile)
(bkz: ikinci evlilik/@ibisile)
(bkz: ilk evlilik/@ibisile)
(bkz: eşdeğer evlilik)
(bkz: evlilik yapmak)
(bkz: walking marriage)
(bkz: yanlış evlilik/@ibisile), doğru evlilik/@ibisile
(bkz: deneme evliliği), evlilik denemeleri
(bkz: çocuk evliliği), erken yaşta evlilik
(bkz: evlilik yemini), yemin edilen meslekler/@ibisile
(bkz: evlilik vaadiyle kandırılmak)
(bkz: evlenmemiş tip)
(bkz: eş seçimi/@ibisile)
(bkz: evliyim ama müsaitim), açık evlilik, yarı açık evlilik, çokeşlilik
(bkz: birlikte yaşamak/@ibisile)
(bkz: boşanmışlar kulübü)
(bkz: ilk aşk/@ibisile)
(bkz: döl almak/@ibisile)
(bkz: anababa), analı babalı
(bkz: erkek vs kadın/@ibisile)
(bkz: shanai kekkon)
(bkz: düğün pastası/@ibisile)
(bkz: bekarlığa veda partisi)
(bkz: kocama aşık değilim seviyorum)
(bkz: evlilikte sevgi gerekli midir sorunsalı/@ibisile)
(bkz: evlilik geleneklerinin değişmesi gerekliliği)
(bkz: ay aydınlık içinde bulunun)
(bkz: başlarına ak gün doğsun)
(bkz: imam nikahı)
(bkz: toni wolff)
(bkz: eulalie)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap