• ludwig van beethovenin bir türlü kavuşamadığı aşkı*na olan özlemini ve duyduğu acıyı tasvir ettiği 9 numaralı sonatıdır.
  • okuduktan sonra evlilik kurumuna inancimi derinden yaralayan shahane eser.
  • tolstoy'un klasiklerinden.
    incil'den "fakat ben size diyorum ki her kim bir kadına hırs ve arzu ile bakarsa içinden onunla zina etmiş olur" gibi bir cümle ile baslayan ve karısından cok cektiği bilinen tolstoy'un evlilik üzerine fırtınalar koparması muhtemel, insan(kadın-erkek) ilişkilerini irdeleyen kitap.

    bu sırada gülme mi, ağlama mı ne olduğu belli olmayan bir ses işitildi. başımızı çevirdiğimiz vakit benim hizamda oturan kır saçlı, parlak gözlü adamı, farkında olmadığımız halde, yanımıza kadar gelmiş, ayakta gördük. geçen konuşma ona pek dokunmuş olacak. hali değişmiş, yüzü kızarmıştı. bir yanağının adaleleri sinirden çekiliyordu. işkilli bir sesle:
    -ne imiş o aşk, dedi, evliliğin meşruiyetini temin için aşk?...
    kadın, söze yeni karışan bu komşumuzun heyecanlı olduğunu fark ederek, hazımlı gördü ve izah etti:
    -hakiki aşkı konu etmiyorum, eğer erkekle kadın arasında böyle bir sevgi mevcut ise evlilik pek tabiidir.
    parlak gözlü adam mahcubiyetle gülümsemeyerek:
    -peki ama, dedi, hakiki aşktan neyi kastediyorsunuz?
    artık bu münakaşayı nihayet vermek istediği apaçık görülen kadın cevap verdi:
    -aşkın ne olduğunu bilmeyen yoktur!
    -ben bilmiyorum. onun tarifini sizden işitmek isterdim.
    -pek basit…
    kadın biraz düşünmeye lüzum gördü. sonra devam etti:
    -aşk…aşk... dedi. bir kadın veya erkeğin mukabil cinsten bir kimseye karşı tercih duygusudur.
    -(gülerek) tercih. ne kadar zaman için? bir ay mı, iki gün mü, yarım saat mı?
    -affedersiniz ama siz başka şeyden konuşuyorsunuz galiba.
    -hayır, aynı şeyden konuşuyorum.
    avukat:
    -bayan demek istiyor ki, evlilik kuvvetini aşktan, bağlılıktan almalıdır ve ancak böyle olursa o evlenme kutsiyet kazanır. sonra hakiki bir sempatiye, siz istersiniz aşk deyiniz, ciddi bir bağlılık esasına dayanmayan evlilikler için de ahlaki mükellefiyet mevzubahis olamaz.
    son sözü kadına dönerek söylemişti. kadın bir baş işaretiyle avukatı tasdik etti.
    -sonra...
    avukat devam edecekti. fakat kendini zor tuttuğu anlaşılan muhatabı ona meydan vermedi.
    -ne münasebet! ben de işte aynen ondan bahsediyorum. yani herhangi bir kimsenin karşı cinsten diğer bir kimse için duyduğu kötümser tercih duygusunu soruyorum: bu tercih ne kadar zaman için?
    kadın (omuzlarını kaldırarak):
    -ne kadar zaman için olacak, pek uzun, belki de yaşadıkları kadar.
    -romanlar için evet, fakat hayat için asla! bu kötümser tercihin yıllarca sürdüğü de pek azdır. çok kere aylara, haftalara, günlere, hattâ saatlere hastır.
  • tolstoy'un bu hikayede madam pozdnişev adı altında kendi karısını anlattığı söylenir. hikayedeki evli çift, her türlü şeyi açıkça yazdıkları günlüklerini değiş-tokuş ediyorlar. birbirlerinin yüzlerine söyleyemedikleri şeyleri bu şekilde açığa çıkarıyorlar. bu günlük okuma seanslarından sonra elbette kıyamet kopuyor.
    "biz aynı zincire bağlanmış iki kürek mahkumuyduk" diye bir finali vardı ki, ibret alınması gerekir.
  • beethoven'ın 9 numaralı (ya da op.47) sonatına verilmiş isim.
    tolstoy'un öyküsünde özellikle ilk bölümünün (presto) ne kadar etkileyici olduğundan bahsedilir.
  • tolstoy'un en çok sansür yiyen kitabı...evlenme hazırlığı içindeki insanların okumaması gereken kitap,yoksa bütün hazırlıklar boşa gider valla...
  • ludwig van beethoven'in 1802-1803 yılları arasında yazdığı op. 47 la majör 9 numaralı üç bölümlü keman piyano sonatıdır.

    özellikle ilk bölümün keman partisyonunun zorluğu ve uzunluğu beethoven'in bu sonatı virtüozitesinden tamamen emin olduğu george augustus polgreen bridgetower için yazmış olmasındandır. daha sonraları besteci sonatı bir başka keman virtüozu frenchman rodolphe kreutzer'a adamıştır ve sonatın ismi de kreutzer sonat olarak kalmıştır.
  • beethoven'ın keman-piyano sonatından ismini almış bu öyküde tolstoy, müziğin bir anlamda önce ruhları ve dolaylı olarak, akabinde bedenleri tahrik ettiğinden de bahseder.tolstoy, "iki kişi kendisini sanatların en yücesine müziğe vermiştir" diye başlar ve "zinanın cemiyet içinde sinsi sinsi yayılmasına cogu zaman böyle yakınlıkların,bilhassa müzik meşguliyetinin sebep oldugunu bilmeyen var mıdır?" der.tüm öykü boyunca toplumda evlilik kurumundaki ahlaki çöküşü dibine kadar anlatırken müziğin etkisi açısından da analizler yapar.müziği "ruhları tahrik edip sonuca ulaştırmayan" bir araç olarak görür, hatta bir yerinde " mesela şu kreutzer sonat'ın prestosu salonlarda açık saçık giymiş kadınlar arasında çalınabilir mi hiç " der.tolstoy aslında diğer sanatlar içinde kalbe giden en kısa yolu bulmuş olan müziği, kıskançlıkla, edepsizlikle suçlar durur, evlilik kurumunu,kadınları suçladıgı gibi."onları şehvet uyandıran vasıtaların en incesi müzik birbirlerine bağlıyordu" dedikten sonra zaten fazla lafa da hacet kalmaz...
  • beethoven'ın piyano ve keman için yazdığı, en güzel parçalarından biri olarak kabul edilen sonati aslında george bridgetower adlı bir keman virtüözüne adanmıştır, hatta parçayı ilk kez beethoven ve bridgetower birlikte çalmışlardır. fakat konserden sonra içmeye giden kankalardan bridgetower , beethoven'ın tanıdığı bir bayan hakkında yakışık olmayan bir yorum yapınca besteci bu işe çok içerlemiş ve bundan böyle onu görmek istemediğini söylemiştir. beethoven besteyi rudolphe kreutzer adlı farklı bir virtüöze yollamıştır ve ona adamıştır. kreutzer sonatı görünce bu bestenin çalınamayacağını , beethoven'ın kemandan anlamadığını iddia etmiştir. bu sonatı bir kez bile çalmamıştır.

    aslına en sadık şekilde martha argerich (piyano) ve itzhak perlman (keman) tarafından çalınmıştır diye iddia ediyorum.
  • beethoven'in 9 no.lu keman ve piyano sonatina verilen isim.
    ayni zamanda tolstoy un her zamanki ahlak filozoflugunu taslayip canimi sikmasindan dolayi okuyamadigim kitap.
hesabın var mı? giriş yap