tuzlu
-
duz anlami "bolca tuz iceren" olmala beraber, tuzlanmasi anlamsiz seylerle birlikte kullanilirsa yan anlami olan pahaliyi cagristiran kelime.
-
tansiyonun dusmesi durumunda bu ozellikteki gidalarin alinmasi tafsiye olunur
-
türki cumhuriyetlerde (özellikle kadın için) güzel, şirin anlamında söylenen sözcük. cümle içinde kullanalım:
"dikşinaryanın en duzlu awradı"
(bkz: sözlüğün en güzel kızı)
(bkz: azerbaycan ekşi dikşinaryası başlıkları) -
fransa kralı birinci françois'nın tuzdan alınan vergiyi arttırıp kızına çok şatafatlı bir düğün yapması üzerine bu düğünün adı "tuzlu düğün"e çıkmış ve o günden sonra "tuzlu", pahalı anlamına gelen bir deyim olarak kullanılagelmiş.
(kaynak : serdar devrim) -
aynı zamanda çankırı merkeze bağlı bir köy.
-
''pahalı'' anlamında da kullanılan bir kelimedir.
geçmiş dönemlerde ''tuz'' çok değerli olduğu ve zenginlik belirtisi gösterdiği için, "tuzlu" kelimesi bu anlamıyla da günümüze kadar ulaşmıştır. -
evlilik bir damacana suyu. onsuz kalamazsın, ev kurur. öteki sulara güvenemezsin. ama kana kana içeyim demişsin, yalandır. boşa korsun dolmaz, bola korsun almaz. aşk, tuzlu engin deniz suyu. gene onsuz kalamazsın. tek seçeneği sidiğindir; narsizm veya şizoidi. o da nereye kadar? aşk suyunu içtikçe içesin gelir. de, susuzluğun artar. aşkın doyurması beklenmez, felçliyi bile oynatması, kaynatması beklenir. aşkın daha klasik miti seldir, duygu seli. süpürmesi, yeni dünya ve ahlakı doğurması işidir. ondan sonra her şeyin farklı olması. kalıcılığı değil. aşkı isteyen de ciddi doyumsuz ve karagöz olmak gerektir.
orpheus tabusunun yaktığı kişilerden biri lut'un* karısıdır. eski ahit'ten anlatımla: "ve rab sodom üzerine ve gomorra* üzerine rab tarafından göklerden kükürt ve ateş yağdırdı; ve o şehirleri, ve bütün havzayı, ve şehirlerde oturanların hepsini, ve toprağın nebatını altüst etti. fakat karısı onun arkasından geriye baktı, ve bir tuz direği oldu." (19:23-26) kuran'da başlıca sözü edilen sure hicr suresiymiş. [bunun içindir ki lut gölü dünyanın üçüncü en tuzlu gölüdür.]
[hani o ege'nin, marmara'nın, çocukken "romalılar'ın ya da türkler'in gölü" diye, ama hep göl diye bellediğimiz akdeniz'in tuzlu, köpekbalıklı, yakamozlu, trançalı suları karışmış o duru göle*. (...) ölüm üst üste yığılmış gölün dibine, ortadaki en derin çukura.] sevgi soysal - yürümek
(ilk giri tarihi: 13.4.2015)
(bkz: çorba), şorba
(bkz: şorak), çorak
(bkz: tuzla)
(bkz: tuzsuz/@ibisile)
(bkz: umami/@ibisile) -
ingilizce bir kelime olan salary (maaş), latince salarium kelimesinden gelir, yani tuz parası demektir. o devirde tuz çok değerli olduğu için askerlere tuz ile ödeme yapılırdı. türkçedeki "tuzlu"(pahalı) kelimesi de buradan gelir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap