• bozkurt, ağaç, at, su, ok, yay, ışığın* vs yanı sıra bazı madenler (demir, bakır, altın, gümüş) de türk mitolojisinde ve destanlarında çokça karşımıza çıkan ortak değerler/motifler ve kabullerdir hatta başta demir olmak üzere bu madenler için türk mitolojisinin beşinci elementi demek de mümkün.*

    motif olarak (şu destanı’ndaki gümüş havuz, ak saçlı yerine gümüş saçlı, ak sakallı yerine altın sakallı ifadeleri, umay’ın gümüş tüylü bir kısrakla (ya da kısrak şeklinde) yeryüzüne inmesi, altın boynuzlu geyik, altının hakanın gümüşün soyluların simgesi olması, er sogotoh’un gümüş çadırı, türk mitolojisinde, destanlarında, masallarında sıkça karşımıza çıkan altın kapılı, gümüş pencereli evler, gümüş tabanlı çadırlar, altın yapraklı mukaddes kayın ağacı, oğuz kağan destanı’ndaki üç gümüş ok ve bir altın yay…), insan ya da tanrı/ruh isimlerinde (manas destanı’nda almambet’in annesi altın ay, altın ata, altın baba, altın harlıh…), coğrafi isimlerde (altın dağ, altın göl, altın yış…), önemli kişilerin kıyafetlerinde, eşyalarında (altın elbiseli adam, gümüş kadehler, oğuz’un altın işlemeli kemeri …) gördüğümüz ve ekonomik değer arz eden bu madenlerin isimleri pek çok yazıt ve belgede de karşımıza çıkar;

    “sarı altınlarını, beyaz gümüşlerini, kenarlı ipek kumaşlarını, kokulu ipeklilerini, has atlarını, aygırlarını, kara samurlarını … gök renkli sincaplarını türküme halkıma kazanıverdim” (orhun yazıtları, bilge kağan, kuzey yüzü)

    “çin halkıyla anlaştım. altını, gümüşü, ipeği ve kenar işlemelerini bol bol verirler.”
    (orhun yazıtları, kül tigin, güney yüzü)

    “on beş yaşımda çin hanının iline vardım. er erdemim için alpın on altın ve gümüşlük hörgüçlü deve alıp ilde güç kazandım”
    (yenisey yazıtları, begre yazıtı)

    ki zaten altın ve gümüş aynı zamanda ödeme aracıydı:

    “aslında, vı. ile vııı. yüzyıllar arasında orta asya'da dolaşımda olan para, külçe halinde değerli madenler, kürk ve ipek şeklindeydi. kök türk yazıtlarında hiç paradan söz edilmemesi, ama para yerine kullanılabilen (sarı altın, ak gümüş, ipek, kara samur ve mavi sincap gibi) malların sık sık anılışı, bu durumu berkitir sanırım.
    dikkat edilirse, adı geçen malların her biri çok-maksatlı mallardır. altın ve gümüş, takı, silah ve koşum gibi gereç üretiminde, ipekli kumaş, samur ve sincap kürkleri ise giysi yapımında kullanılacakları gibi, para yerine de kullanılır..”
    (sencer divitçioğlu - kök türkler)

    eski türklerde altın hakanlık simgesiydi. altay masallarında da hanlardan söz açılırken “altın yatakta yatan, gök kısraklı han” diye betimleme yapılırdı. gümüş ise, hükümdar ailesinden olmayan soylu ve önemli kişilerin sembolüydü.

    altın bir dağ üzerinde yaşayan ve orada altın bir sarayı olan bay ülgen’in, bir de altın tahtı vardı. buna karşılık erlik’in ise gümüşten bir tahtı vardı.

    mö 121 yılında, bir hun prensini yenen çinlilerin ele geçirdikleri altın put belki de başlangıçta tözlerin* tanrı suretinde olduğuna işaret ediyordu; çünkü belirtildiğine göre hun prensi bu altın heykelin karşısına geçerek gök tanrı'ya kurban sunuyordu.

    türkler sancaklarının başına altından kurt başı takarlar, göktürk hakanları atalarının hatırasına saygı olarak, hakanlığın işareti gibi, çadırlarının önüne altın kurt başlı bayrak dikerlerdi.

    sonsuzluğu ve ölümsüzlüğü simgeleyen altın, ölü gömme törenlerinde de kullanılırdı:

    “dokuz gün beklediler. doksan kısrak kestiler. dokuz kat altınlı kumaşlar aldılar, halka dağıttılar. karagay ağacından bir tabut yapıp, tabutu altınladılar. dışını gümüşlediler. altmış gün beklediler, altmış kısrak kestiler. koydular, manas’ı tabutun içine. mezara bırakıp döndüler.”
    (manas destanı- manas’ın ölümü)
    (bkz: türk mitolojisinde 9 sayısı/@ay hatun)

    “bugünkü, kazakistan sınırları içinde bulunan üç altın elbiseli adam, aslında bu inancın yaşadığı dönemde binlerce ve on binlerce altın elbiseyle gömülen zengin başarılı türk soylusu demekti. ancak başta mezar hırsızları olmak üzere birçok nedene bağlı olarak bunların yağmalanıp ortadan kalktığını düşünmemize rağmen hâlâ tahminlerimizin ötesinde altın elbiseli türk’ün turan topraklarında yeraltında olduğunu düşünüyoruz. çünkü bu bir dinî gereklilikti ve dünya görüşleri buna bağlı olarak oluşmuştu.”
    (özkul çobanoğlu - türk mitolojisinde al dini ve okra ilişkisi)

    al kelimesi kızılın yanı sıra turuncu anlamına da gelirdi. (divanü lugati’t-türk’te de var) dolayısıyla altın için de kullanılırdı. altay adının al-tağ/altın dağ anlamına geldiğine dair de görüşler var ki altay dağları’nın altun yış olarak ifade edilişi de bunun yansıması olabilir. (oradaki al kelimesi için tengricilikten daha eski bir al dini inancı etkisi diyen de var)

    türklerin dünya hakimiyeti idealinin bir simgesi olan kızıl elmada da kırmızı elma anlamının yanında altın elma anlamı da vardı. (elinde altın elma tutan osmanlı padişahı portreleri de var ya hani)

    batı türklerinin vııı. yüzyılda, tepesinde altın tavuk veya horoz olan bir sırıkla oynanan oyunları olduğunu biliyoruz. oğuz kağan destanı’ndaki oğuz’un yurdunu oğulları arasında paylaştırdığı sahnede de benzeri detaylar vardır;

    “otağın sağına kırk kulaç uzunluğunda bir sırık diktirdi. tepesine bir altın tavuk, tavuğun ayağına beyaz bir koyun bağlattı. sol tarafına da kırk kulaç uzunluğunda bir sırık diktirdi. tepesine bir gümüş tavuk, tavuğun ayağına bir siyah koyun bağlattı. sağ tarafta bozoklar, sol tarafta üçoklar oturuyordu. böylece kırk gün kırk gece geçerek eğlendiler.”*

    turfan’da bulunan uygur metinlerine göre madenler batıyı simgeler; rengi ak//beyazdır.* zira türklerde batı yönünün simgesi de altındı.

    “türklerde eski devirde, batı yönünün simgesi altındı. tepesi yarım küre şeklinde, fakat çok yüksek olup sütuna benzeyen dağlar, ağaç unsuruna ve doğuya işaret ediyordu.
    tepesinde yayla gibi geniş ve muntazam düzlük bulunan dağlar, toprak unsurunu ve dünyanın merkezini temsil ediyordu. böyle bir dağın tepesindeki düzlük, gölü andırır şekilde gayri muntazam ve oval bir şekil alırsa, o dağ su unsuruna ve kuzeye aitti.”
    (emel esin - türk sanatında ikonografik motifler)

    şamanlar kutlu kayın ağacıaltınla betimledikleri gibi alkışlarında* da altın kelimesini çok kullanırlardı;

    altın yapraklı mübarek kayın ağacını senin şerefine diktik, altı ayaklı altın masayı kurduk…”

    “ayın geldiği sağ taraftan
    altın bir yazı gelsin,
    güneş tarafından,
    gümüş bir yazı gelsin.”
    (wilhelm radloff – sibirya’dan)

    “…ağaç, tanrı'dan süslüymüş, kabukları gümüşlüymüş, budakları dokuz kollu bir şamdanmış, yaprakların hepsi ise bir at derisi kadarmış. ağaçtan sarı bir su çıkarmış. ondan içen kutlu olur ve mutluluk bulurmuş. insanın ilk atası da bu sudan içmiş ve hayat bulmuş." *

    demir kazık*, altın kazık olarak da anılırdı;

    “çin'de ve türklerde, göğün kutbu sayılan kutup yıldızı, türkçe adıyla ahun (veya temûr)-kazguk (altın veya demir kazık), çin astrolojisinde gök hükümdarı denen göksel tanrının sarayı sanılıyordu.”
    (emel esin - türk kozmolojisine giriş)

    “1. göğün oğluyum. sabah akşam altın taht üzerinde oturarak mutlu oluyorum. öylece biliniz. bu fal iyidir.
    3. altın kanatlı yırtıcı (bir) kartalım. vücudumun tüyleri henüz tam büyümemiş olmakla birlikte, deniz (kıyısın)da yatarak dilediğimi tutuyor, sevdiğimi yiyorum. onca güçlüyüm. öylece biliniz. bu fal iyidir.
    8. altın başlı yılanım. altın kursağımı kılıç ile keserek nefsimi kopar ininden, başımı kopar evinden, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.”*

    “yedi insanı yarattıktan sonra ülgen altın dağ'ın bulunduğu doğu yönüne yöneldi, bir erkek ve bir ağaç daha yaratarak altın dağ'ın batı cephesine koydu…”
    (vasili ivanoviç verbitski'in derlediği altay yaratılış miti)

    “altun kağan adında, başka bir kağan vardı,
    elçisini gönderip, oğuz kağan’a vardı.
    en nadir yakutlarla, altın gümüşler sundu,
    mücevherler gönderdi, saygı gösterip durdu.
    en iyi hediyeyi, sunarak dostluk kıldı.

    uruz beğin oğlundan, oğuz’a elçi gitti.
    çok çok altın gümüşle, hediye inci gitti.” *

    “bu altın yay doğudan batıya uzanıyor, bu üç gümüş ok da gece tarafına uçuyordu.
    oğuz yayı üçe ayırdı. parçalarını yine onlara vererek: yay sizin olsun. yay gibi oku göğe fırlatınız. adınız bozok olsun, dedi. küçük kardeşleri de birçok hayvanlar, kuşlar vurduktan sonra çölde bir gümüş ok bulup babalarına getirdiler. oğuz oku üçe böldü. yine onlara vererek: ok sizin olsun. yay oku atar, siz de ok gibisiniz. adınız üçok olsun, dedi.”*

    “dev, ak çenem’e: al-taikı adlı yerde, bir altın pınar, bu altın pınarda sarı bir balık ve bu balığın karnında gümüş bir sandık, gümüş sandığın içinde de kırk kuş vardır. benim ruhum, işte bu kırk kuşun ruhudur, der.
    ak çenem sabahleyin bunu hemen er töştük’e söyler. er töştük de gidip kırk kuşun başını koparır ve dev ölür...” *

    “dünyanın her tarafında insanlar altının mükemmel ve yok edilmez özelliğini kendileri dâhil mükemmel olmayan şeylere aşılamaya çalışmışlardır. bunu başarmak için altın tozunu yemişler ve altınlı içkiler içmişlerdir.”
    (deniz karakurt – türk mitoloji sözlüğü)

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    sencer divitçioğlu - kök türkler
    emel esin - türk sanatında ikonografik motifler
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi

    (bkz: türk mitolojisi/@ay hatun)
    (bkz: türk mitolojisinde demir ve demircilik/@ay hatun)
hesabın var mı? giriş yap