• "tanrı, ilk olarak dokuz kişi yaratmıştı."

    eski türklerin sosyal hayatında rakamlar ve sayılar, daima önemli bir yer tutmuş; düşünceleri, efsaneleri, masalları hep bu sayılar doldurmuş ve türk dilinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş.
    şimdi bile, kırk defa söyledim, yiğidin şartı üçtür, dokuz yerden kovuldu, dünyanın dört yanını gezdi, yedi gün yedi gece gibi ağzımızdan düşürmediğimiz sözler yok mu?

    işte türk mitolojisinde bazı sayıların çokça tekrar edildiğini bazılarının ise kutsal kabul edildiklerini görüyoruz.
    mesela doğu türklerinin ve moğollann kutsal rakamları “dokuz”dur. batı türklerinde, yine batının tesiri ile bu kutsal sayı zaman zaman “yedi” olmuş.

    eski dönem türk yaşayış ve efsanelerinde 9 gün, 9 sene, 9 çobanlı sürü, 9 at kurban etmek, 9 evlat sahibi olmak, 9 dallı ağaç, 9 felek, 9 soy, göğün 9 kat olması karşımıza çokça çıkan söyleyişler.

    tabii bunlar içinde belki de en önemli motif 9 dallı hayat ağacıdır.
    bu ağaç altay mitolojisinde gökyüzüne doğru yükselen çok büyük bir çam olarak (bazı varyasyonlarda kayın) çıkar karşımıza. 9 dallı bu ağacın tepesinde tanrı bay ülgen oturur. (bu ağaç abakan tatarlarında 7 dallı)

    orta asya ve sibirya'da anlatılan er-sogotoh destanında göğün gene 9 katı vardır ve hayat ağacı da (bazı derlemelerde hakan ağaç) gene 9 dallıdır. bu destana göre göklerin en üst katı dokuz felek'tir ki bunlar durmadan dönerler.
    "bu ağaç, öyle büyük öyle büyükmüş ki ortadaki dalları bile gökte mavi bir duman gibi görünürmüş. zirvesi dokuz göğü bile delip geçermiş. onun dibinde de, insanlığa ölmezlik sırrını veren ebedî, “hayat suyu" kaynarmış. ihtiyarlar, kuvvetten düşmüş inekler gelirler, bunun diplerinde gezerler,bu sudan içtikten sonra, yine gençleşip kuvvetlenerek dönerlermiş."

    tabii gökyüzüne doğru yükselen bu hayat ağacının bir de yer altında olanı vardır ki o da dokuz dallıdır.

    mesela şor türklerinden derlenen “altun-han ve oğlu kara-atlı pergen" masalında (ki bu masal oğuz kağan destanı'nın prototipi şeklindedir) altın dağ’da yaşayan “dokuz tanrı'' karşımıza çıkar.

    altay şamanları , omuzlarındaki “ dokuz-ok” ile “ yay" sembollerini hiç eksik etmezlerdi. onlara göre bu dokuz ok ile yay, “kudaydan tartkan” yani “ tanrıdan uzatılan” şeylerdi.

    "artık ben ava, çıkıp da gitmeliyim!
    oğlan çıkarak gitmiş, avda avlanır iken, tam dokuz geyik görmüş, ok atmış hepsini de bir anda yere vurmuş."
    (altay masalı-ay mangus)

    "dokuz kişi kılınsın, dokuz dalın kökünden,
    dokuz oymak türesin, dokuz kişi özünden!”
    “ sizler çocuk doğurun, türetin soyunuzu,
    dokuz kız, dokuz oğlan, türetsin boyunuzu."
    (altay -yaratılış destanı)

    “ dokuz ay süreyle de, serin bir rüzgâr esmiş,
    su, ateş, toprak, rüzgâr,
    dört unsur derler buna,
    bunlar temel olmuşlar ilk insan vücuduna,
    tam dokuz ay geçince, bir insan çıkıvermiş,
    nedense adını da, ' ay atam' alıvermiş"
    (türk memlük- yaratılış destanı )

    gene manas destanında 9 defa eğilerek selam verme, ölen kişinin 9 gün bekletilmesi gene ölen kişinin ardından doksan kısrak kesilip halka dokuz kat kumaş dağıtılması vardır.

    er töştük destanında ilemen (ya da eleman) isimli kabile reisinin dokuz oğlu vardır. diğer türk efsanelerinde olduğu gibi, bu dokuz oğuldan, dokuz soy türeyecektir.

    şor türklerine ait kan-pergen masalında şöyle der:
    "yerin altında dokuz deniz vardır. bunlar ayrı ayrı birer denizdirler ama, bir noktada birleşirler. bu dokuz denizin birleştiği yerde, yeryüzüne kadar yükselen bir bakır dağ vardır."

    “dokuz gün beklediler. doksan kısrak kestiler. dokuz kat altınlı kumaşlar aldılar, halka dağıttılar. karagay ağacından bir tabut yapıp, tabutu altınladılar. dışını gümüşlediler. altmış gün beklediler, altmış kısrak kestiler. koydular, manas’ı tabutun içine. mezara bırakıp döndüler.”
    (manas destanı- manas’ın ölümü)

    not: bahaeddin ögel'in türk mitolojisi kitabından alıntılar içerir.

    (bkz: türk mitolojisinde 7 sayısı/@ay hatun)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap