• hababam sınıfı birinci bölüm der ki:
    -ibrahim müteffer kimdir?
    -ibrahim müteferrika ilk türk matbacısıdır osmanlıya matbaayı ilk o getirmiştir
    -yalovada bir de kağıt fabrikası kurmuştur
    -öte yandan osmanlılara sığınmak isteyen macar kralı rakoçin nin tercümanlığını yapmıştır.daha fazla bilgi edinmek isteyenler tarihi osmanlı mecmuasının 3. cüzünün 1412inci sayfasına bakabilirler.
  • osmanlı'da matbaayı ilk açan 1505 senesinde yahudilermiş. matbaanın adı da samuel ibn davidmiş. yani yanlış bilinen bir gerçek var. o da şu: ibrahim müteferrika osmanlı'da matbaayı ilk açan kişi değil; ilk türkçe kitabı basan kişidir.

    --- spoiler ---
    osmanlı imparatorluğu'nda ilk defa matbaayı ispanya'dan kaçan bir yahudi kurdu. onu osmanlı devleti'nde oturan ermeni, yunanlı ve yahudiler takip etti. fakat sultan ii. beyazıt (1481-1512) basımevinde türkçe ve arapça kitapların basılmasına izin vermedi. zira türkler, semavi kitapların; süslenirlerse, semavi kitap olarak anılamayacağına inanıyorlardı.
    --- spoiler ---

    ibrahim müteferrika'ya gelecek olursak:

    --- spoiler ---
    ilk arapça kur'an metni 1530 senesinde italya'da venedik şehrinde yayımlandı. elbette bu durum martin luther'in çağına yakın bir zamandı. martin luther: "kuran, isa'nın ve hıristiyanlığın büyüklüğünü tanımaya yardım eder, müslümanların önemini azaltır ve sonunda kötülük ilahının tehlikesinin ortadan kalkmasına sebep olur" diyordu. arapça ve türkçe yazıların basılmasını yasaklayan ferman 18. yüzyıla kadar yürürlükte kaldı. 1727 senesinde aslen macar olan ibrahim müteferrika ve yoldaşı said çelebi'nin çalışmaları ve abdullah efendi'nin fetvası ile meşrulaştırıldı. fakat basılan kitapların içeriği kur'an tefsiri, hadis ve dini ilimlerle ilgili olmayacaktı.
    --- spoiler ---

    kaynaklar:
    abdulkerim hadi hairi/"osmanlı'nın batılılaşma çabaları ve batı'nın iki yüzü"
    http://www.milliyet.com.tr/…/08/16/yazar/akyol.html *(harika bir yazı)
    http://arsiv.hurriyetim.com.tr/…18/eklhab/12ekl.htm
    ayrıca (#379144)
  • müslüman olmadan önceki hayatıyla ilgili neredeyse hiçbir bilgi bulunmayan ilk türk matbaasının kurucusu büyük insan. gidin babanızla alay edin ağalar!

    çok iyi derecede yunanca, latince ve macarca bilir imiş.

    ayrıca müteferrika soyadı değil ünvanıdır. daha doğrusu bulunduğu hizmettekilere verilen addır. önemli isimlerin hizmetlerinde bulunup da matbaayı da kurunca müferrikaların en tanınanı olmuştur hâliyle. bu ismi de sonradan takmış tarihçilerimiz. esasen kendi döneminde " tercüman ibrahim efendi " denirmiş.

    divân-ı humâyûn tarihçiliğine terfi edince kağıtlarla, kitaplarla daha bi' içli dışlı olmuş ve yalova'da kağıt fabrikası kurdurmuştur.

    kurduğu matbaada basılan ilk kitap vankulu lugatı, nâm-ı diğer sıhâhu'l cevherî tercümesidir.

    bu adam olmasa çok çok daha gerideydik şu anda ülke olarak. matbaanın önemini ne yazık ki kavrayamamış ergenler eğlenedursun.

    ruhu şâd olsun...

    ayrıca (bkz: darüttıbaa)
  • adı abraham miscellaneous olarak ingilizceye çevirilince tuhaf bir haz duyulan kişi / kurum / kuruluş...
  • acı ama şaşırtıcı değil, ibrahim müteferrika hakkında bugüne kadar yapılmış en iyi web sitesini macarlar yapmıştır:

    http://muteferrika.mtak.hu/index-en.html

    kaynakçası da vardır:

    http://muteferrika.mtak.hu/en/irodalom.htm
  • vefatının 272. yıldönümünde, yani bugün, galata mevlevihanesi'nde anma töreni düzenlenmiştir.
  • genelde matbaacılık faaliyetleriyle bilinse de kendisi döneminde ordu ve devlet düzeni hakkındaki fikirleriyle değişime ayak olmuş birisidir. yeniçeriler sonrası kurulan modern ordu olan (bkz: nizam-ı cedid) ismini ilk kullanan kendisidir. birinci mahmut'a sunduğu (bkz: usulü'l-hikem fi nizamü'l-ümem) kitabında osmanlı devlet kurumlarının bozulmasının sebepleri, ordudaki zayıflamalar ve avrupa devletlerinin güçlenmesinin sebepleri incelemiştir. devlet ve ordudaki bozulmaların düzeltilmesi üzerine çeşitli öneriler sunmuştur. kitapta monarşi, aristokrasi ve demokrasiyi işledikten sonra en iyisinin demokrasi olduğunu belirtir ki bu o dönemler için olağan dışı bir öneridir. avrupa ülkelerinin bu parlementer sistem ile bu kadar gelişebildiğini belirtmiş ve din temelli yönetim sisteminin giderek azaltılmasını savunmuştur. ayrıca bu düzenin yardımcı unsurları olan siyasi ve askeri kurumların düzenlerini, işleyişlerini ve ortaya konulmuş yeni teknikleri incelemiş, bu yeni sistemle birlikte rusların son dönemde büyük bir atılım yaptığını ve ileri ki yıllarda büyük devletlere çok büyük dertler açacağı savını ortaya koymuştur. güçlü bir devlet olmak için fizik, astronomi, coğrafya gibi bilim dallarından yararlanılmasını savunmuş ve düzenin bu şekilde gittiği sürece osmanlı ve islam ülkelerinin batı devletleri tarafından sömürüleceğini belirtmiştir.

    özet olarak, ibrahim müteferrika döneminin çok ötesinde bir insandır ve osmanlı devleti için büyük bir şanstır. esir olarak geldiği ülkeye büyük hizmetleri dokunmuştur. ölümünden sonra ise uzun yıllar boyunca matbaada kitap basılmamıştır ki bu örnek bile ne kadar önemli bir kişilik olduğunun kanıtıdır.

    * niyazi berkes - türkiye'de çağdaşlaşma kitabından derlenmiştir.
  • 1674 yılında dönemin macaristan'ının kolozsvar şehrinde, yoksul bir kalvinist ailenin ferdi olarak dünyaya gelen, osmanlı aydını, devlet ve düşünce adamı, matbaacıdır.

    kendisi hakkında bazı ilginç bilgiler şunlardır.

    -erdel'de büyümesi, sonraki yaşantısını biçimlendirmesinde kilit bir rol oynamıştır. bu sebeple ibrahim’in ilk yaşamını anlamak için yaşadığı bölge daha detaylı tanınmalıdır.

    - muhteşem süleyman'ın kazandığı 1526 tarihli mohaç meydan zaferinin ardından macaristan toprakları siyasi olarak üçe bölünmüştü. kuzey ve batı kısmının kontrolü habsburg sülalesi ile avusturya’ya kalmış, 1541 senesinde orta macaristan’da kalan budin sancak olarak osmanlılara katılmış, erdel ise osmanlı himayesinde bir prenslik olarak varlığını sürdürmüştür.

    -erdel siyasi olarak sadece osmanlılarca tanınırken, habsburg’lar ise erdel’i macar krallığının bir parçası olarak görmüşlerdir. hemen hemen yüz elli yıllık bir süre boyunca siyasi tartışmalara neden olan erdel yarı bağımsızlığı dolayısıyla habsburg’ların katolik etkisinden uzak olmuştur. bu uzaklık da erdel’de protestan fikirlerin güçlenmesine sebep olmuştur. 16. yüzyılın ortalarından itibaren bu bölgede kalvinist ve lüteran kiliselerinin yanında unitarian mezhebi de mürit kazanmaya başlamıştır.

    -niyazi berkes'in ve daha sonra orlin sabev'in yaptıkları çalışmalar göstermiştir ki, ibrahim babası gibi bir kalvinist değil unitarian olmayı seçmişti.

    -diğer protestan kiliselere göre, unitarian’lar teslisli ve isa peygamber’in tanrısal vasıflarını inkâr etmektedirler. özellikle teslis inancına olan karşıtlık unitarian’ları diğer protestan mezhepler karşısında özel bir konuma sokmuştur. niyazi berkes’e göre ibrahim’in müslüman olmasında unitarian oluşu ve hali hazırda teslise inanmayışı son derece etkili olmuştur. hatta öyle ki, yazdığı islam risalesi bir islamiyet savunmasından ziyade papalık ve katolik kilisesi eleştirisidir. bu anlamda bakıldığında da bu macar gencin din değiştirmesindeki nedenin kölelik mecburiyeti değil, unitarian'lığın islam'a katolik dininden daha yakın olmasıdır.

    -erdel voyvodası ımre thölköy'ün ayaklanması sırasında, yirmi yaşında, türk askerlere esir düşmüş; fidye karşılığı bulunamayınca istanbul'a götürülüp köle pazarında satılmıştır. ne var ki kölelik yaşamı uzun sürmemiş, ibrahim adını alarak mühtedi olmuştur. türkçe ve islam ilimlerini öğrenip bir yandan matbaacılık hakkında araştırmalar yapmış bir yandan da saraydaki memuriyetine başlamıştır.

    -hatta 1737 yılına gelindiğinde en yüksek maaşı alan müteferrika ibrahim olmuştu.

    -dönelim risalesine. esas olarak ibrahim müteferrika'nın hayatını değiştiren iki risalesi olmuştur. ilki 1710'da yazdığı islam risalesi'dir. islam dinine methiyeler dizilen bu risale incelendiğinde (yukarıda da görüldüğü gibi) bu bir islam güzellemesi değil katolik taşlamasıydı. teslisin reddi, mukaddes kitap'ta bahsedilen elçinin muhammed peygamber olması gibi konular bu risalenin özünü oluşturmuştu.

    -ikinci risale ise müsemma bi-vesiletü’t-tıba’a yani matbaanın gerekleri 'dir. dönemin isveç büyükelçisi evdard carleson’un 20 temmuz 1735 tarihli raporuna göre; bu risale 1726 yılında elden ele tüm istanbul'u dolaşmış hatta damat paşa*'ya kadar gelip onun vasıtasıyla sultan ııı. ahmed'e sunulmuştur. bu risale öylesine beğeni almıştır ki derhal bir matbaanın kurulması emredilmiştir.

    -müteferrika'nın evi sultan selim camiisinin yanındaki mismari şüca mahallesindeydi. evi aynı zamanda basmahanesiydi. öte yandan matbaasına tahsis edilmiş bir adet bina ya da dükkan olduğu da bilinir. bunun da haliç’in güney yakasındaki fener iskelesine yakın olduğu tahmin edilir ki akla yatkındır zira basım için ithal edilen kağıtlar haliç üzerinden kolaylıkla taşınabilir olmalıydı.

    -toplamda üçü telif biri tercüme 21 kitap basan müteferrika 1745 yılında vefat etmiştir.

    gelelim yanlış bilinen bazı doğrulara;

    -kendisi köle hayatı yaşayan, zorla müslüman yapılmış, faşist osmanlı zulmü görmüş bir macar değil, tam anlamıyla aydınlanmış bir osmanlıydı.

    -ulema takımının çoğunluğu matbaaya karşı değil aksine yanında yer almışlardır. dönemin şeyhülislam'ı matbaanın gerekli olduğu hakkında bir fetva vermiş, bu fetva müteferrika matbaasında ilk basılan kitap olan kitab-ı lügat-ı vankulu 'nun önüne aynen neşredilmiştir.

    -muhalif olan ulemaya ise "frenk icadı" olarak gördükleri matbaayı; "gavurun silahını gavura karşı kullanmak helaldir." düsturu ile hareket etmiştir. bu açıdan bakıldığında babasından bazı kalvinist düşünceler almış olması akla yatkındır.

    -matbaasında; fıkıh, hadis, kelam ve tefsir konulu eserleri değil ancak lügat, tarih, tıp, fizik ve astronomi alanlarında kitaplar basmasının sebebi islam ilimlerine duyduğu hoşnutsuzluk yahut onları önemsiz bulması değildir. sebebi bu eserlerin yazımını klasik hattatlarda olması ve matbaa yüzünden gelirlerinin ellerinden alınmamasına gösterilen özendir. hoş müteferrika'nın da cihannüma yerine fıkıh basmak istemeyeceği aşikardır yani kendisinin de oldukça işine gelmiştir bu durum.

    -müteferrika matbaası ilk osmanlı matbaası değildir ve matbaanın gelişi 300 yıl geç olmamıştır. rumların, ermenilerin hatta küçük de olsa türk halkın matbaaları olagelmiştir. bu sebeple müteferrika'nın matbaasına, türk-osmanlı coğrafyasında devletin ihtiyaçları dairesinde kurulmuş ilk resmi matbaadır, demek daha aydınlatıcı bir tanımlama olacaktır.

    -1699 karlofça antlaşmasının oluşturduğu doğal fransa-osmanlı ittifakı ve bu ittifak sebebiyle yirmisekiz çelebi mehmed'in yaptığı paris sefareti matbaanın kurulmasına kapı açan olaydır. bu sefaretten ortak bir askeri plan kopartamayan osmanlı, çok daha değerli olan dünyaya açılan kapısını bulmuştur. ne var ki bu kapı ilgisizlikten kapanıp uzun süre bir daha açılmamıştır.
  • ilk türk matbaacısı olan ibrahim müteferrika, 1674 yılında macaristan'ın kolojvar kentinde doğdu. protestan bir macar ailesinin oğlu olan ibrahim müteferrika ilahiyat öğrenimi gördüğü sırada türklere esir düştü. istanbul'a getirildi ve müslüman oldu. osmanlı devletinde müteferrikalık(vezirlerin emirlerini ilgililere duyurma görevi) yaptı. dil bilmesinden dolayı başka devletlerle olan müzakere heyetlerinde bulundu. bir süre, türkiye'ye davet edilmiş bulunan macar beyi f.rakoezi'nin hizmetine verildi.
    macaristan'daki öğrenimi sırasında basım ve hak işlerini de öğrenmiş bulunduğundan bir matbaa kurmayı amaç edindi. 1719-1720 yılları arasında matbaayı kurdu. ibrahim müteferrika'nın bu teşebbüsüne karşı çıkan din taassubunun yenilmesinde, damad ibrahim paşa'nın büyük yardımı oldu. bununla birlikte, matbaanın açılmasına ancak dini olmayan eserler basmak şartıyla fetva verildi. bu matbaada basılan ilk önemli eser vankulı lugati'dir. bundan başka 16 önemli eser ve bazı haritalar da basıldı. ibrahim müteferrika'nın matbaası tarihteki ilk müslüman türk matbaasıdır. fakat türkiye'de gayrimüslimlerin daha önce açmış bulundukları matbaalar vardır.
  • mezari galata mevlevihanesi'nde (galip dede caddesi) bulunan macar asilli matbaaci.
hesabın var mı? giriş yap