• ilk örnekleri paleolitik dönemde görülmeye başlamış, ama daha çok erken neolitik çağı karakterize eden ilkel bir inanç biçimi. ölen ataların ruhlarının yaşayanların hayatları üzerinde rol oynayabilecekleri düşüncesi çerçevesinde gelişir. biçimsel olarak, ölen atanın kafatasının çeşitli yollarla gövdesinden ayrılarak ve bazen de üzerine çamur, kil sıvanıp boyanarak muhafaza edilmesi şeklinde görülür. anadolu'da çayönü, nevali çori, hacılar, çatalhöyük ve köşk höyük'te atalar kültü'ne ait buluntular açığa çıkarılmıştır. anadolu dışında en iyi temsil edildiği bölge doğu akdeniz'dir.
  • türklerin eski bir inanışıdır. atalarının ruhlarını kutsal saymışlar ve atalarının ruhlarının onları koruduğuna inanmışlardır.
  • eskilerden bu ataların kapının eşiğinde yattığı sanılır veya inanılırmış. şimdilere kadar uzanan (bkz: eşiğe basma) hikayesi de burdan kaynaklanıyor olsa gerek.
  • tabiat kültü ve gök tanrı inancı ile birlikte türklerin en eski inançlarından birisi. günümüzdeki mezarlık ve türbe adetleri genelde eski türk inanç sistemiyle ilişkilendirilir. özellikle ahmet yaşar ocakın çalışmaları bu teori üzerine kuruludur. atalar iki bakımdan önemlidir türklerde.. birisi bilinen sebep, yani varlık sebebimiz büyüklerimize saygı ve tazim, onlara olan vefa burcu, hatıralarını anmak ve yaşatmak.. burada problem yok. türbe ziyaretleri de bu anlamda normal ve dini öğreti de buna karşı çıkmıyor, hatta tavsiye ediyor. ikincisi ataların hatıralarına değil, ölenlerin değerli eşyalarına özen ve dikkat. ilerleyen dönemde de ataların kutsallaştırılması ve onlardan medet omulması, onların dünyayı kontrol ettiği düşüncesine dayalı bir tapınma tarzı. hakanların silah ve mücevherleriyle birlikte gömülmeleri atalara ait kurganların/mezarların aynı zamanda iktisadi değeri olan mekanlar haline gelmesini sağlamıştır. bazen büyük bir hazine sayılabilecek maddi kıymette terekenin bulunduğu kurganlar savaşlara bile sebep olmuştur. nitekim atillanın ii. balkan seferinin sebeplerinde birisi de, hükümdar ailesine ait kabirlerin bizans margus piskoposu tarafından açılarak soyulmasıdır. mezar tecavüzleri bir askeri seferin tetikleyicisi olabilecek kadar önemli ve değerlidir. ancak burada türklerin ataların mezarlarını fetişizm derecesinde bir tapınma merkezi haline geitrmedikleri, yani atalar kültünün bir kült olduğu, türklerde hiç bir zaman bağımsız bir inanç haline gelmediği vurgulanmalıdır. buradaki ölçü üçlü bir tipoloji halinde anlatılabilir: tanrının kutsal kıldıkları, tanrının kutsal kıldıklarının kutsallaştırması, tanrının kutsallaştırmadıklarının kutsallaştırdıkları... atalar kültü tanrının kutsallaştırmadıklarının kutsallaştırdıkları kategorisine gimektedir. yani insanların kutsallaştırdıklarına dayanır..tekerlemeye dönen bu tipoloji türbe yatır ocak eksenindeki dini kültürün de anlaşılmasını sağlayabilir. ayrıca kültler hafızada küçük kodlar şeklinde yer edinir, kolayca da silinmez. fransız din sosyoluğu daniele herviue legere ait hafıza zinciri teorisi kültsel gerçekliğin inşa sürecini anlamada önemli kuramsal açılımdır.
  • disney çizgi filmi mulan'da çok güzel tasvir edilir. mulan yapacağı evlilik hakkında -yanılmıyorsam- karar vermek için evlerinin arka bahçesine defnedilmiş atalarına dua edip, yardım istemeye gider. birden ataları mezarlarından çıkıp konu hakkında tartışmaya başlarlar. sonra eski defterler açılır, kavga çıkar. sen zamanında şöyle yapmıştın böyle yapmıştın... mulan, evlilikle ilgili herhangi bir tavsiye alamaz.*
  • eski türklerin dini inanışlarının temelinde yer alan (gök tanrı, yer su ve şamanizm ile birlikte) atalar kültünün ortaya çıkışı, muhtemelen hayvan ata/ana (kurt) ve onu temsil eden töz anlayışına dayanıyordu. (neden böyle düşünüyoruz çünkü kurttan türeyiş mitleri ve petroglifler buna işaret ediyor, bugut yazıtı'ndaki kurttan süt emen çocuk betimlemesini de unutmayalım, ki jean paul roux da eski türklerin kurucu atalarının doğuşunun bir kadın ve bir erkek arasındaki normal ilişkiyle değil hiyerofaniyle olduğunu söyler)

    “önceleri atalar kültünün bir yansıması olarak yapılan bu putların zamanla sayısı artmış ve bütün koruyucu ruhlar için yapılagelmiş.
    atalar ruhu olmasına gelince, gerçekten de altaylılar bunlardan bahsederken 'bu babamın tözü, bu anamın tözü' derler. (az önce dediğim gibi zamanla sayısı artmış olmasına rağmen ortaya çıkışı atalar kültü)” *

    türk mitolojisi döngüseldir hatta dünyanın sonu* bile eskatolojik değil döngüseldir dolayısıyla uça barmak/ölmek de bir son değildi. ölüm, yazgısal ve kurulu düzenin gereğiydi ve gök-yer dikotomisiyle*ilgili olarak ölümün de iyisi/hayırlısı ve kötüsü vardı.* ölenler, nasıl öldüklerine bağlı olarak göğe yükselebilir ya da yeraltına hapsedilebilirdi. ölen kişinin dünya değiştirdiği kabul edilir ama bu dünyayla da bağının tamamen kopmadığına inanılırdı. işte bu öbür dünyayla bağlantı olayında atalar da koruyucu ruh işlevi görürdü. (mitlerde ve destanlarda gördüğümüz korkut ata, ırkıl ata karakterleri de bu koruyucu ataların sembolüdür.) bu bağlamda hem kahramanlık mitlerinin hem bengü taşların*atalar kültünün yansıması olduğunu söylemek de yanlış olmaz bence…(ki atalara verilen kurban törenleri de bazen bengü taşların yanında yapılırdı)

    “bunlardan başka ölen insanların ruhlarının körmöse dönüştüğü inancı yaygındı. örneğin yakutlarda ölülerin başıboş dolaşan ruhlarına üğör adı verilirdi. kaza sonucu ölmüş olan insanların ruhlarına obun, intihar edenlerinkine alban denilirdi. ataların ruhlarıysa ozor olarak anılırdı. bunlar da kendi içlerinde iyi, kötü veya iyi ya da kötü olmayan sadece acı çeken ruhlar olarak bölümlere ayrılırdı. (ve evet, hepsinin ayrı ayrı isimleri olduğu gibi farklı türk boylarında da yine yeni isimler çıkıyor karşımıza. zaten o yüzden mitoloji araştırmalarındaki en büyük zorluklardan biri de kavram kargaşası)”*

    türk mitolojisinde ağacın yer, gök ve insanlar arasında bağı sembolize ettiğini biliyoruz. hakaslar, kayın ağacının köklerinde, yeraltı dünyasındaki atalar alemiyle bağlantılı bir gücün ifadesini görürlerdi.
    bu inancın günümüzde kadar gelen yansımasının en güzel örneğini balta tiymez mezarlığı’nda görürüz. bu mezarlıktaki ağaçları kesmek yasak zira karaylar bu ağaçlar aracılığıyla atalarına seslenebildiklerine inanıyorlar.

    “mezarlığın adı balta tiymez/balta değmez…bu adı da içinde bulunan meşe ağaçlarının kesilmesinin yasak olmasından almış. bu tamamen atalarının kutsal ağaçlarda ikamet ettiği inancıyla alakalı.” *

    türkler, hiung nulardan beri kötü ruhlardan korunmak amacıyla kurbanlar verirlerdi. gök tengri’ye, tanrı/ruhlara, atalara verilen bu kurbanların onları bütün kötülüklerden (hastalık, ölüm, kıtlık vs) koruduğuna inanırlardı.

    “asya hunlarında atalar mağarasında kurbanların yılbaşında göğe sunulduğunu yine çin kaynaklarından öğreniyoruz. yine aynı kaynaklardan göktürklerin beşinci ayın ortasındaki on günlük döneminde ya da bu ortadaki dönemin sekizinci gününde gök tanrı'ya kurban sunmak için toplandıkları anlatılmakta.” *

    sencer divitçioğlu, atalar mağarasıyla ilgili olarak ataların ölümü, mağaranın da ana matrisini yani doğumu simgelediğini bu yüzden de atalar mağarasının ölürken doğumu, doğarken de ölümü, yani çevrisel acunsal zamanı temsil ettiğini söyler.
    arada çalkantılar ve hatta çöküşler ortaya çıksa bile, her seferinde, aynı düzenli çevri yeniden kurulmalıdır. yapılan kurban kut töreni bu çevrisel sürecin aynı-karar sürmesi içindir. böyle olunca, bu kurban türünün dilek mi, yoksa tövbe kurban töreni mi olduğu a priori kestirilemez, her ikisi de olabilir, der.

    “mağaraların genellikle dağlarda olması nedeniyle evrenin merkezi olan dağ (bazı anlatılarda dağlar hayat ağacı’nın yerini alır, bu nedenle bir çeşit axis mundi olarak değerlendirmek yanlış olmaz) ile hayatın başlangıcı olan mağara kültlerinin birlikteliği kozmogoni açısından bu motifleri önemli kılar ve belki de atalar kültü ritüellerinin de mağaralarda yapılmasına farklı bir ışık tutar.” *

    bir göktürk efsanesinde, ateşi ilk defa bularak türklere öğreten efsanevî bir atadan söz açılır. göktürklerin bu atası, yarı insan ve yarı da tanrı şeklindeymiş. soğuktan büyük bir ızdırap çeken türkler, onun ateşi bulması sayesinde hem ısınabilmişler ve hem de yemeklerini pişirebilmişler.* göktürkler, (tanrıdan ateş bulma iznini aldığına göre) atalarının da kutsal olması gerektiğine inanırlar ve bu noktada od/ateş/ ocak ruhu ile atalar kültü birleşir zira ata, ocağın da sahibidir ki atalar kültünün günümüze yansıyan pratiklerine baktığımız zaman da evin sahibinin en yaşlı erkek sayılması, yaşlılara saygı gösterilmesi, baba otoritesi vs bu kültün izlerini görürüz…

    “toplum, kişisel emekten yararlanır. kişinin hamlesi yavaşlamamalıdır ki toplumun hamlesi de yavaşlamasın. bundan baska uygarlıkta ilerlemiş toplumlar, sırtlarını sürekli yasalara, sürekli kuruluşlara (müesseselere), zamana bile meydan okuyan anıtlara dayarlar. ilkel toplumlarsa sadece kişilerden kuruludur. onları kuran kişilerin sürekliliğine inanılmazsa etkileri de kalmaz. şu halde ölülerin de dirilerle birlikte bulunması gerekmektedir. bunun sonu, atalara tapma olacaktır. o zaman da ölüler, tanrılara yaklaşacaktır. bunun için de tanrıların hiç olmazsa anılar halinde var olması, bir din bulunması, düşüncenin mitolojiye doğru yönelmesi gerekecektir. zeka, çıkıs noktasında, ölüleri, iyilik ya da kötülük yapabildikleri bir toplumda dirilere karışmış olarak düşünmek zorundadır.”* *

    atalara tapım, atalardan medet umma, atalarla bağlantı kurma sadece bizim mitolojik kültürümüze özgü değil elbette… afrika’dan amerika’ya, uzak doğu’ya kadar pek çok kültürde var. günümüze ulaşan en güzel uygulamalarından biri de japonların bon festivali

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    sencer divitçioğlu - kök türkler
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
  • ölülerden medet ummak değildir. ölülere saygı duymaktır.
  • bu kulturdeki ilginc konu hem atayı evin bir kısmında bulundurma(japonlarda kullerini) hem de bir sekilde bu atalardan korkulması.
    sanki aradaki baglantı soyle gibi geldi,eskiden bazı kulturlerde olen atayı evin bir kosesinde tutmak varmıs.
    tabi oluyle temas hastalıklara davetiye.
    yahudiler herseyi sezdikleri gibi bunu da sezmisler. oluye dokunanları ayrı bir sınıf yapıp, onlari biraz toplum dısına itmisler.
    yani atalar kultu, atanın cesedini evde tutma,dokunma
    (guney amerikada mezardan cıkarıp toren duzenleme de var, endonezyada hala devam eden yerler varmıs)
    muhtemelen binlerce sene binlerce hastalıgın yayılmasına sebep oldu. belki yakma ritueli bile o mikrobik cesedin bir sekilde zararsız olmasını sagladı.
    insanların olmus atalardan korkması onları evde yakında tuttukları icin,hemen onların olumunden sonra gelen hastalık problemlerden kaynaklanıyor olabilir diye dusunuyorum.
  • animizmin en ilgi çekici yönlerinden biri de atalar kültüdür.

    atalar kültü ailenin ölmüş üyelerine karşı saygı, tâzim ve korkuyu ifade eder. saygı ve tâzim esasen hayatta iken büyüklere, yaşlılara, özellikle baba ve atalara karşı duyulan ilgi ve yakınlıktan kaynaklanır. korku ise ata ruhlarının mekân ve zamana bağlı olmaksızın geriye döneceği, yaşayanlara zarar verebileceği inanç ve endişesinden ileri gelir. her iki durumda da ata ruhlarının hayattaki insanlarla ilişkisinin devam ettiği inancı esastır.

    atalar kültü ölülerin özellikle de ataların ruhlarının canlı varlıkların günlük yaşamını etkileyebileceği inancından doğmuştur. ayrıca atalar insanlara ateş yakmayı ya da avlanmayı öğretmiş, yaşamalarını kolaylaştırmış yarı tanrılardır. atalar kendileriyle aynı kandan gelenleri korur, onlar için tanrılardan yardım ister. bu nedenle onlara teşekkür edilmelidir. ancak ataların öbür dünyada yaşayıp bunları yapabilmesi için gereksinimlerinin karşılanması gerekir. bu kurban keserek ya da mezarlarına yiyecek bırakarak olur. efsane ataların şerefine yapılan törenler son derece hayret verici gösterileridir. bu törenlerde çoğu zaman maskeler ve özel urbalar taşıyan oyuncular müziğin sesine uyarak raks ederler. sırf klanın şimdi yaşamakta olan üyelerinin gerek ölmüş üyeler ile gerekse görünmez kuvvetlerle birleşerek bunlarla haşır-neşir olmaları ve yarattıkları kutsal heyecanın derinliği bakımından bu törenler dinsel mahiyettedir. bu törenlerin amacı saygısızlığa uğramış ölülerin öfkesini yatıştırmak, canlılardan öç almasını engellemektir.
hesabın var mı? giriş yap