1996 entry daha
  • kimseye eyvallahı olmaz.
    günün sonunda mutlu da olmaz, bu gün olduğu gibi.
  • güçlü kadın gazına gelmeleri .
    .
    önce uyarı: sizi bunu diyenlere deyin ki; güçlü kadınsam ben kendimim.
    ben karşımda güçlü adam görmek isterim
    çünkü;
    meriç verir bu gazı. sonra iş yerindeyse üzerine iki misli iş yıkar.
    meriç ben kendime bakamıyorum, sen güçlü kadınsın deyip verir kirli atleti donu bu yıkar.
    meriç buna hesabı da çektirir, kredi de çektirir, kendine de baktırır, cebine harçlığı da koydurur. bu gazi verdikçe güçlü olgun buna verir de. gururu okşanır.
    finalde bir bakar ki;
    meriç siktir olup gitmiş genç bi kızla.
    bu dımdızlak ortada .
    yaş da gitmiş para da…
  • bir kere, her şeyden önce kendine güvenleri tam oluyor. öyle böyle değil, koca koca adımlarla, dimdik yürüyüşlerle geliyorlar işte. sonra, kendi kararlarını verebiliyorlar; kimsenin onayına, desteğine ihtiyaç duymadan. tabii ki zor zamanlarında dostlarından, ailesinden destek alıyorlar ama temelde kendi ayakları üzerinde durmayı başarıyorlar.

    bir de iletişim konusu var. güçlü kadınlar, ne düşündüklerini açıkça ifade edebiliyorlar. hemfikir olmasalar bile karşılıklı saygı çerçevesinde, sakin ve net bir şekilde fikirlerini ortaya koyabiliyorlar. bu arada, empati yetenekleri de kuvvetli oluyor. yani karşısındakinin ne hissettiğini anlayıp ona göre davranabiliyorlar.

    son tespitim de kendi hatalarından ders çıkarma ve özeleştiri yapabilme yetenekleri var. kimse mükemmel değil, olmak zorunda da değil kadınlar da güçlü olmak zorunda değiller ama öyle olmaları kendileri için hayatlarını daha iyi yaşamalarını sağlıyor bence.
  • güçlü kadın olmanız için hayatınız boyunca en az 5 adet ezik erkeğin aşağılık kompleksine tahammül etmeye çalışmanız, kıskançlığına, iftira atma teşebbüslerine, nedensiz suçlamalarına, hakaretlerine cevap vermeden ve fakat gülümseyerek hayret etmeniz, bütün bu yaralayıcı darbeleri hasarsız atlattıktan sonra da onlara kapıyı göstermeniz gerekiyor.

    tabii onlar kapıdan çıktıktan sonra ağlayp sızlamadan ve hiç yara almamış gibi yaşamanız.

    kırk fırın ekmek ister yani.
  • size göre güçlü kadın ya da erkek sizin "güç" kavramını neyle tanımladığınızla alakalı. yani aslında buradaki tüm açıklamalar tamamen öznel bakış açılarından ibaret. ve bu başlık altında okuduklarımdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim, ben kendini tek başına var edebilmenin güç olduğuna çok uzun bir zaman inanmış ve bu inançla hayatı kendi adına çok zorlaştırmış bir kadın olarak söylüyorum. bence bu yakıştırmaların hiçbiri güç değil.

    gerçek güç "bilgi", "kabul" ve "saygı"dan geliyor. peki nasıl?

    1. bilgi arttıkça hayata karşı problem çözebilme yeteneği de inanılmaz gelişiyor. tabi deneyimleri de bilgiye dönüştürebilmek gerekli bu noktada. çünkü ilerlemek, devam edebilmek bu yoldan geçiyor.

    2. kabul çok önemli hatta en önemlisi. yıllarca toplum içinde bize dayatılan onlarca durum var. yalnız olmak, hayatı tek başına idame ettirebilmek (ekonomik açıdan bahsetmiyorum burada) her şeyi yapabilmek vb. uzar gider. oysa gerçekten kabule geçtiğinizde herkes gibi aslında sıradan olduğunuzu; zayıf, zaman zaman yardıma ihtiyaç duyan, taşlaşmak zorunda olmayan, duyguları, acıları, neşesi olan basit, mükemmellikten uzak bir insan olduğunuzu kabul edebiliyorsunuz.

    mükemmel olma çabasını bir kenara bırakabildiğinizde, duygularınızı kabul edebiliyorsunuz. o zaman öfkeniz de acınız da aşkınız da, isyanınız da sizin eşlikçiniz, öğretmeniniz oluyor; siz aşktan, acıdan, isyandan ya da neşeden ibaret olmuyorsunuz böylelikle. duyguların yarattığı baskıdan özgürleştiğinizde kendiniz olma fırsatını kendinize vermiş oluyorsunuz ve sadece reddetmeyip hissetmeye izin verirseniz o duygular böyle bir güce dönüşebiliyor.

    yine aynı şekilde ihtiyacınız olduğunda yardım isteyebilmeyi kabul etmek, bu zayıf olduğunuz anları ve yönlerinizi de kabul edebilmek demek. çok kıymetli bir kazanım üstelik. kadın olmayı kabul edebilmek de çok önemli, dişi yönümüzden bahsediyorum görünümünü, düşünme ve yapma şeklini, cinselliğini kabul edebilmek. bu modanın, zamanın yönettiği güzellik algısından tutun da seçtiğiniz meslekten hayatın içinde kendinizi konumlandırdığınız rollere kadar etki eden bir durum. sıradan olduğunu bilirken özgün yanını ve özgün seçimlerini doğuran kabul aynı zamanda. bizler bunu reddetmeye öyle alıştırıldık ki, çoğumuz erkek gibi olmayı güçlü olmak zannedebildik maalesef.

    buna ek olarak insanları dönüştürmeye çalışmadan olduğu gibi kabul edebilmek ve olduğu gibi hâli size iyi gelmiyorsa bırakabilmek var bir de... bu oldukça zor, çünkü yıllarca tam tersini öğrendik (burada toplumsal yapı devreye giriyor, kadın dediğin fedakârdır algısı, biz fedakârlığı çok yanlış tanımlayan bir toplumuz) bildiğimiz "kadın" algısını dönüştürmek ve "kendi merkezi"ne dönebilmek demek bu. nasıl mı? bu herkesin kendi yolculuğunda bulabileceği bir cevap maalesef.

    3.saygı, tabii ki kendine saygı, aslında bu da yukarıda yazdıklarımın tamamlayıcısı. hayatın merkezinde kendin olmalısın, fikirlerin, duyguların, yaptıkların, yapacakların, sınırların, önceliklerin bunlar olmalı. bu kendine gösterdiğin saygı ve bencillik değil asla. en özenli olduğun, en kıymet verdiğin, en sevdiğin, kendin olmalısın. kendine bu saygıyı gösterdiğinde zaten hayata saygı duymayı bilen birine dönüşüyorsun hâliyle. bu senin dürüst, adil, sevgi dolu, özenli ve erdemli bir insan olmanı sağlıyor.

    özetle güçlü kadın bu demek bence.

    yoksa hepimiz o damacanayı da taşırız, ev de geçindiririz, kimseye eyvallahımız da olmaz, çocuğumuza da bakarız, dimdik ayakta da dururuz nedir yani?
  • kimse değersiz hissettiremez.
  • biriyle evlenip yuva kurmalarının sebebi; ailelerinden kurtulup, bir adamı hayatları boyunca kendilerine sponsor yapmak değildir.
  • ya işi gücü ya da arkasında kapı gibi duran ailesi vardır
  • mert olmaları
  • sosyal medyanın oluşturmaya çalıştığı şeylerden biri de güçlü kadın imajıdır. azınlıklar, ötekiler, dezavantajlı grupta yer alanlar vb. için sosyal medyanın denge unsuru yaratmak için pozitif ayrımcılık yaptığını biliyoruz. bunu bir noktaya kadar anlayışla karşılıyorum ama çoğu zaman ölçüyü kaçırdıklarını görüyorum.

    güçlü insan dendiğinde aklıma, potansiyelini yeterince kullanan insan geliyor. evrimsel süreç, zeka, sosyal çevre, şans, cesaret… gibi birçok etmeni bu potansiyele dahil edebiliriz.

    sosyal medyaya baktığımız zaman güçlü kadın imgesini erkeği referans alarak oluşturduklarını görüyoruz. bu da kadınlar üzerinde baskı unsuru oluşturuyor. erkek gibi davranmak imgesi erkekler üzerinde bile ağır bir baskı oluştururken, bunun yeni kurbanı kadınlar oldu.

    dışarıda güçlü kadın personalarıyla dolaşan bazı kadın arkadaşlarım, baş başa kaldığımızda içlerini döküyor. sevgiye ve ilgiye olan ihtiyaçları, duygusallıkları, mevcut kaygılarına ilave olarak güçlü olma çabasının eklenmesi, evli ve çocuklu olanların taşıdığı aşırı yük vb.

    sonuç olarak binlerce yıllık genetik mirasımız var. bunu yok sayarak bir anda yeni bir duruma geçemeyiz. güçlü olmak istiyorsak öncelikle kendimizi tanımalıyız.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap