ayrılık
-
aşk ayrılıkları sever, kader rastlantıları işlemeyi.
ya hero ya mero, ya benim istediğim evlilik, ya zaten hazır olduğum ayrılık.
ayrılıkta (ayrılık durumunda) ilkesi şudur:
"tesadüf edince tebessüm edebileyim ister."
gözümden öpme ayrılıktır derdin..
ayrılık öpmek nedir?
eylülde git. eylül kaynar kaynar ayrılık yağıyor.
"sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatıncaya kadar," dedi hasretliği..
müthiş enerjik bir ilişki repliği: "sana çok ıslanıyorum. seninle sevişmesem bile çok seviyorum. özgür olduğun halde sana ayrılık yolunu tıkadım, kölemsin."
ayrılık/boşanma hem üzücü hem sevindirici. başarıyla süren ilişkilerin de içinde örtülü ayrılık demleri oluyor. bu bakımdan, biten ilişkilerin bir taraflarında süren yanlar var. benim özel deneyimim, ben hiçbirinden tam ayrılmadım.
imam nikahlı değil, ayrılık nikahlıyız. önce ayrılındı, acıdı mı acıdı, sonra ayrılık acısı hafifledi, geçti, yeni viteslere takıldı. bu sefer de yeni tür evli, yeni evli gibi olduk. hem ayrı hem çok yakın. bütün karmaşasıyla birlikte onu seviyorum, ama kendi karmaşamı da bırakmıyorum. burada ve şimdiden öte hep olduğu gibi, tipik birliktelikten çıktı, tipik ayrılığa girmedi.
istatistiksel olarak erkekler daha fazla ölüsevicidir. kadın ayrılık onayı vermeden erkek onu terk edemez. ayrılıp ilişkiye geri dönüşte kadın ayrılmadığını biliyorsa hep canlıydı, diriydi. erkek kendi açısından kadını öldürdü ve sonra sevişerek diriltmeye çalıştı. kadın ayrılıp geri dönüyorduysa o da ölü sevici. ölenin dirilmesinin isabetini zaman gösterecektir. insan başka yaşam alanlarında da gündelik yaşamda ölür, tekrar dirilir; ilişki bakımından ölüp dirilmenin bir eşdeğeri bu ayrılıklar ve kararsız geri dönüşler. ve bir insan bir planda ölü, öbür planda diri olabilirmiş; biraz önceki kadının durumu gibi.
doktorlar solcular gibidir. her biri ayrı kuramcı ve yarı tanrıdır, kimse kimseyle aynı şekilde yoğurt yemez. her zaman tartışılacak ve ayrı düşülecek bir şeyler vardır.
kaya başında pir sultan abdal sazını parçalar gibi ayrılık. kızımın ayrılmış anababa çocuğu bakışları geçeli tam birkaç yıl oluyordu ki ayrılışımızı öğrendi. onun suratındaki boşanmışların çocuğu bakışı artık babasına devrolundu, babası öyle bakacak.
birisi öldüğünde sevdiğinin, yakınının yas tutması iki kişinin ürettiği sevginin gelirlerinin vergisidir. ortaklığın özel durumu gereği bu vergi ölüm veya ayrılıkta ödenir. ortaklar adına arkada/geride kalan iki kişilik gelir vergisini öder. sevilmeyenlerin kaybında göstermelik dışında yas olmayacağından gelir vergisi çıkmaz. bazı durumlarda eski bir icradan kurtulma ve rahatlama-özgürleşme çıkar.
hem ilişkide hem ayrılıkta denge bulunur. standart koşullarda veya büyük olasılıkla. o zaman aşka, dehşet dengesiyle kurulu ateş/yanma deneyimi diyebiliriz. bu ateş her türlü beklenmedik, iyi ve kötü eylemi, çözümü, atılımı mümkün kılar. aşkı yeni-ruhçulardan* ışık yazan 'dünyada olan ama dünyadan olmayan (deneyim),' olarak betimlemiştir. varoluşun en büyük ve en önemli değilse bile çok büyük ve çok önemli deneyimi. herkese vurması beklenmeyen piyango. vurana algılamak ve doğru davranmak (doğru yanmak) nasip olsun, gene de aşka doğru davranmak olmazsa olmaz değil. zaman ve mekandan bağışık, bunların ötesine taşıyan şey olduğundan, o doğrusunu algılayıp bulma sonradan, hatta pişmanlıkla da yapılabilir. aşk, bitti veya sürdü, hem öncesini hem sonrasını aydınlatan, temel değer. diğer değerlerin içine giren değer. o bakımdan tanrı sevgidir, sevgi tanrıdır önermesi hiç boşuna değil, tam isabet. tanrı her yerde ama bazen bir biçimde harçta ve kamufle-örtük durumda.
"dönerse senindir" mizansenine başka bir yorum çıkıyor. her ilişki ve ayrılıkta bir denge olduğundan kolaycılıkla söz edilir ya: adam vavien filmindeki gibi, uçurum kenarına götürdüğü kadının sırtına arkadan hafifçe dokunuyor. kadın uçurumun dibinde. yargı veya sorgulamasında durumu özetleyişi: "bir yol ayrımına gelmiştik. ben geride kalmayı* seçtim." (bkz: dönerse senindir/@ibisile)
"ölüm ayrılıktır. ayrılık ölümdür. cem ettim, semah çektim, kocamın ölümüne dayandım." diyordu. ruhsal olarak yaralıydı, gözlerinin içleri acı acı da olsa gülüyordu, parlıyordu. bir vakit daha geçtikten sonra koca bunak bir bebek olmaya yönelmişti, yuvarlanmayı bir yerden sonra yönetemiyordu. gözleri hala canlı, ve artık bokunu oraya buraya silen sıvayan. ve canlı, yaramaz, ateşli gözlerle kuyusuna bakacağını, korkarken aynı kalacağını, belki korkmayı bunamayla aştığını, biraz geçirdiğini anlar gibiydim. beni yolundan iteleyerek mi çekiyordu, mıknatısça halı sererek mi?
gurbet elde kaldım halim nicedir
derdim şu dağlardan daha yücedir
ayrılık çözülmez bir bilmecedir
çözemedim bilmeceyi n’eyliyem
turnalar uçun / ...
yusuf atılgan'ın aylak adam'da (1959) fark karşılığı veya benzeri olarak kullandığı sözcük. ör. "bu yaz yürümeyi unuttum ben. çok oturdum; hayır çok yattım. terden, yorgunluktan korktum. rahattım. rahatına düşkünlerden, eli paketlilerden bir ayrılığım yoktu."
"ayrılık şarkılarının kaynağı bulanık sudur." marcel proust - la prisonniere
"..., çünkü bir ayrılıkta, sevgi dolu sözleri söyleyen taraf, aşık olmayan taraftır, aşk doğrudan ifade edilmez;..." marcel proust - la prisonniere
"aynı üzüntüler yeniden başlar, aynı birlikte yaşama zorluğu, artarak devam eder; yalnız ayrılık, eskisi kadar zor bir şey olmaktan çıkar; önce ayrılığın sözü edilmiş, sonra da kibar bir uygulaması yapılmıştır." agy
"oysa eşcinsellikte ayrılık yoktur. kişinin kendisi vardır. zaten çoğu durumda da böyle, mesele böyle çözüme ulaştırılıyor, kendi kendine. handke bu açıdan da metni bir romantik gibi algılamış. kadından farklı bir şekilde. artık kadınlar kartlar açık oynamaya başlayalı beri bu romantizm kayboldu, biz de artık çoğu zaman kadınlar burada değilmiş, sokakları terk etmiş duygusuna kapılıyoruz; yerlerine daha düz, daha doğrudan hareket eden, daha yalancı başka kadınları bırakarak. kadın, gençkızların sandığından çok daha uzak bir yerden geliyor." marguerite duras - les yeux verts
"onun* ayrıştırması, şeyleri kendi ayrılıklarıyla görmesi gerekir, yoksa onları tanıyamaz. ancak bu ilişkide olma ilkesine aykırıdır. kadın şeylerin ayrıştırılmasını istemez; onları neredeyse senkronize olmuş bir biçimde görmek ister. animası tarafından zapt edilen erkek, özellikle kadınlar arasında en belalı zorluklarla karşılaşır. animus yasasının hükmettiği kadınsa ilişki kuramaz; dikenli bir kaktüs yasaları duvarı tarafından etrafı sarılmış bir ayrımcılıktan başka bir şey değildir. erkeğe onun neyin peşinde olduğunu söyler ve bu erkeğin ödünü koparır; erkek onunla başa çıkamaz." carl gustav jung - aspects of the masculine
"insan hayatı bir ayrılık macerasıdır. onun kudreti de bir ayrılık üzerine oturmaktadır." yaşar nuri öztürk - mevlana celaleddin rumi ve insan
[o halde, büyük sufi düşünür zünnun el-mısri (ölm. 245/859) nin deyişiyle hak yolcusu için "fasl (ayrılık), daima vasl (birleşme) dan hayırlıdır."] yaşar nuri öztürk - mevlana celaleddin rumi ve insan
"kierkegaard, insanın bütünlükte değil, ayrılıkta ortaya çıkabileceğini; insanın başkalarından ayrı olabildiği ölçüde varolabileceğini; bir insanın varlığının, ancak başka insanlarla, başka şeylerle olan sınırlarını -ayrıcalıklarını- belli ettiği ölçüde belirginleşebileceğini vurgulamıştır." serol teber - melankoli normal bir anomali
(ilk giri tarihi: 29.5.2018)
(bkz: bir ayrılık)
(bkz: ayrılmak/@ibisile), ayrılış, ayrı düşmek
(bkz: aynılık)
(bkz: ayrılacağız/@ibisile)
(bkz: ayrılık şarkısı)
(bkz: yol ayrımı/@ibisile)
(bkz: ayrılık getiren şeyler)
(bkz: çok muhabbet tez ayrılık getirir)
(bkz: yanındayken bile özlemek/@ibisile)
(bkz: anlama/@ibisile)
(bkz: paşa bozgunu)
(bkz: ikarus/@ibisile)
(bkz: firkat)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap