• 17 temmuz 1942 ile 2 subat 1943 tarihleri arasinda yasanmis ve 199 gun surmustur.....

    hitler 1942 yilinda avrupa'nin buyuk bir kismini ele gecirmisti. doguda da muttefikleri zor durumda birakan japonya vardi. artik hitler'i avrupa da doyurmuyordu ve rusya'ya acilmak istiyordu. hitler'in generalleri yazin rusya'ya saldirilmasi icin planlara baslamisti. operasyona fall blau adi verilecekti. hitler'in hedefi rusya'yi kis mevsimi gelmeden dizleri uzerine getirmekti. rusya'nin buyuk bir kismi kistan once alinmaliydi cunku bolgede kis aylarinin ne kadar sert gectigini bilmeyen yoktu. hitler'in ilk hedefi voronezh sehriydi. planlara gore burayi ele geciren almanlar daha sonra stalingrad ve volga'yi ele gecirecekti. eylul ayinda kafkas daglari naziler'in kontrolune gececekti ve volga'nin etrafina kurulacak kordon ile ruslar'in bu bolgeden batiya gecmesi engellenecekti.

    28 martta almanlar japonlar'a anlasma onerdiler. buna gore almanya rusya'ya saldirdiginda japonya da dogudan saldiracakti. japonya'nin amaci sovyetler'den toprak almak olmayacakti. aksine amac burada mumkun oldugunca sovyet askerini doguya cekerek naziler'in yukunu hafifletmekti. japonlar ise bu tarihte boyle bir anlasmayi kabul etmediler ve sessiz kaldilar.

    hitler daha sonra karargahini vinnitsa sehrine tasidi. burada rusya'ya karsi duzenlenecek operasyonu daha iyi yonetecegine inaniyordu. hitler savastan galibiyetle ayrilacagindan cok emindi. hatta maglubiyeti birakin, savasin 3-4 aydan fazla surecegine dahi ihtimal vermiyordu. hitler kafkasya ile ilgili planlarini yapmisti bile. buna gore kafkasya alman devletine katilmayacakti ama burasi dogal kaynaklardan dolayi somurge ve stratejik bir askeri bolge olarak kullanilacakti.

    24 haziran'da almanlar rus topraklarindan 200 km kadar iceri girmislerdi ve rus askerleri surekli geri cekilmek zorunda kalmisti. catismalarda on binlerce rus askeri oldurulmus ve yuz bine yakini esir dusmustu. o donemde stalin iktidari kaybetme paranoyasi yuzunden binlerce rus subayini gorevden almisti ve rus ordusu komuta olarak cok zayiflamisti. stalin bu yuzden ulkesini ikinci dunya savasinin disinda tutmak istiyordu ama bu mumkun olmamisti. 29 haziran'da almanlar litvanya ve belarus'u da ele gecirmisti. hitler'in dusunceleri arasinda "komunizmle nazizm ayni gezegende bir arada bulunamaz" vardi ve ona gore komunizm'i yok etmek icin rusya'ya saldirip rusya'yi zayiflatmak gerekiyordu.

    17 temmuz'da avrupa'da hala canli kalmayi basarabilen tum yahudiler'in toplanip oldurulmesi emri cikti. buna gore yilbasinda avrupa'da hicbir yahudi kalmamasi gerekiyordu. bir cok saglikli yahudi alman ordusu tarafindan kole ve alman bilimadamlari tarafindan denek olarak kullanilacakti ve isleri bitenler infaz edilecekti. ayrica catismalarda yaralanan alman askerlere hastahanelerde yer acmak icin durumu olumcul veya yatalak olan bir cok alman hasta infaz edilecekti. almanlar rusya topraklarinda yavas yavas ilerlerken onlerine cikan yahudileri toplayip oldurmeye devam ediyorlardi. ayrica almanya'daki toplama kamplarina her gun trenlerle yahudiler tasiniyordu.

    20 temmuz'da hitler kartal operasyonunun basladigini duyurdu. buna gore almanya'nin isgal ettigi rus topraklarindaki rus isyancilar temizlenecek ve bolge almanlar'in tam hakimiyetine girecekti. ayni tarihte naziler'in saldirdigi bir yahudi koyunde, koyluler teslim olmak yerine koylerini atese verip direnise gecince makineli tufeklerle tarandilar. buradan kacmayi basaran az sayida yahudi, ormanlik alana gecerek moshe fish liderliginde orgutlendiler ve rus direniscilere katildilar.

    23 temmuz'da rus kasabasi rostov on don naziler tarafindan ele gecirildi. hitler savasi kazanmak icin petrolun ve yakitlarin ne kadar onemli oldugunu biliyordu. kullanilan on binlerce tank ve binlerce savas ucaginin yakita ihtiyaci vardi. bu yuzden hitler'in bir sonraki emri rusya'nin karadeniz kiyilari ile grozny ve baku sehirlerinin ele gecirilmesiydi cunku buralarda bolca petrol mevcuttu. bu ruslar'in elindeki petrolu de azaltacak bir hareketti. naziler'in hedefleri arasindaki sehirlerden biri de stalingrad'di. naziler'in amaci burayi alip burada ileri karakol kurduktan sonra leningrad'i ele gecirmekti.

    alman generaller hitler'i uyarmaya calisiyordu cunku hitler'in plani eger basarisiz olursa alman ordusunun sonu olabilirdi. cok sayida askeri rus topraklarina yollayip risk almak eldeki topraklarin da kaybina neden olabilirdi. ayni tarihte ruslar stalingrad'a yedek askerlerinden 3 ordu asker yollamaya karar verdi. bu yaklasik olarak 150-200 bin askere tekabul ediyordu. bundan once almanlar'la ruslar'in karsi karsiya geldigi cogu catismada almanlar ezerek kazanmisti. bu yuzden hitler askerlerine yine cok guveniyordu ve esir alinacak on binlerce rus askerinin nereye goturulecegini planlamaya baslamisti bile...

    25 temmuz'da alman askerleri stalingrad'a 150 km mesafedeydiler. ayni gun ruslar askerlerinin moralini duzeltmek icin daha onceden esir alinan birkac bin nazi askerini leningrad sokaklarinda askeri torenle dolastirdilar. savastan sonra ruslar sakayla karisik olarak "leningrad'a girebilen tek alman askerler bunlardi" diyeceklerdi.

    27 temmuz'da naziler don nehrini gecip bataisk'e vardilar. ayni gun stalin 227 numarali emrini yayinladi. buna gore askerler bir adim bile geri atmayacaklar, geri cekilen askerler veya orduda panik havasi estirenler infaz edilecekti. askerler ne olursa olsun bulunduklari alani koruyacaklardi. stalingrad'dan cekilen veya kacan ruslar vatan haini ilan edilecek ve idamla cezalandirilacakti. bu emirden sonra harekete gecen sovyet partizanlar adolf beck adinda bir alman memuru oldurduler. bu memur isgal altindaki topraklarin islenmesi ve bu topraklardan cikan yiyeceklerin alman ordusuna aktarilmasindan sorumlu memurlardan biriydi. bu da ruslar'in savasta moral kazanmasina neden olacak bir olaydi.

    1 agustos'ta almanlar kafkasya'ya dogru ilerlemeye basladilar ve kafkasya ile stalingrad'i birbirine baglayan tren yolunun bir kismini ele gecirdiler. ayni tarihte ingiliz ve amerikanlar da rusya'nin elini hafifletmek icin kuzey afrika'daki alman ve italyan askerlerine karsi saldiriya gecme karari aldilar. amerikalilar'da avrupa'da yeni bir cephe acacak kadar asker yoktu ama naziler'i kandirmak icin avrupa'ya saldirilacak ve buyuk avrupa sehirleri yeniden ele gecirilecekmis gibi planlar yapildi ve bu planlar naziler'e sizdirildi. bu naziler'de panik ve alarma sebep olacakti. boylece naziler rusya'ya istedigi gibi saldiramayacakti. o donemde amerika ile sovyetler'in ortak hedefi naziler'i avrupa'dan atmak oldugu icin bu iki ulke muttefik gibi davraniyordu.

    3 agustos'ta almanlar stalingrad'in guneybatisina gelmislerdi ama sehre hala 100 km kadar uzakliktaydilar.

    4 agustos'ta naziler kafkasya'nin bir kismini ele gecirmislerdi. bu da ingilizler'i panige sevk edecekti. buna gore ingilizler'in pers bolgesinde cikarlari vardi ve naziler buraya kafkasya uzerinden saldirabilirdi. ingilizler kuzey afrika'daki askerlerinin bir kismini pers topraklarina cekmek zorunda kalabilirdi.

    5 agustos'ta almanlar armavir'e girdiler. buranin alinmasi kafkasya'nin alinmasindan bir onceki hedefti. ingilizler almanlar'in kafkasya uzerindeki niyetinin ciddi oldugunu anlamaya baslamislardi.

    http://maps.google.com/…&spn=8.968877,19.753418&z=6

    9 agustos'ta rus topraklarinda ilerlemeye devam eden almanlar, karadeniz'e cok yakin olan maikop adli sehri de ele gecirdiler. ruslar geri cekilirken bolgedeki petrol kuyularini atese vermisti. bu da hitler'in buradaki petrolden bir sure yararlanamayacagi anlamina geliyordu. karadeniz kiyilarindaki petrol kuyulari naziler'in ellerine gecmeden once birer birer atese veriliyordu. naziler ele gecirdikleri bolgelerdeki yahudiler'i tutukluyordu ve yahudiler'den kacabilenler sovyet direniscilere katiliyordu. direniscilerin bulusma yeri genelde ormanlardi.

    12 agustos'ta churchill ile stalin toplanti halindeydi. stalin ingilizler'den avrupa'da yeni bir cephe acip nazi askerlerinin bir kismini baska bir bolgeye cekmelerini istiyordu. churchill ise "avrupa'da yeni bir cephe acmak cok riskli olur, hedefimiz kuzey afrika'da bir cephe acmak" deyince stalin yuzunu burusturdu ve "siz almanlar'dan niye bu kadar korkuyorsunuz anlamiyorum" dedi. o gunlerde her ne kadar rusya ile bati avrupa beraber hareket etse de, ikinci dunya savasi bitince bu iki kutbun karsi karsiya gelecegini herkes iyi biliyordu. bundan sonra alinan bir baska karar da muttefiklerin almanya'yi tas ustunde tas kalmayincaya kadar bombalamasiydi. almanlar'a anladiklari dilde cevap verilecekti.

    13 agustos'ta almanlar elista sehrini de ele gecirdiler. stalingrad'in yakinindaki rus sehirleri birer birer dusuyordu ve hitler'e gore sira cok yakinda stalingrad'a gelecekti. hitler bu tarihte ilk kez rusya'ya duzenlenen operasyonun basarisiz olabilecegi ihtimalini aklina getirmisti. bu da ayni anda iki cephede savasmak demek olacakti. bu yuzden hitler'in bir sonraki emri avrupa'nin sahillerine siperler kazilmasi ve 15 bin alman askerinin sahillere yerlestirilmesiydi. boylece batidan gelecek olasi bir tehlike icin onlem alinacakti.

    14 agustos'ta almanlar griffin operasyonuna basladilar. bu operasyonun amaci orsha ve vitebsk bolgelerinde direnis gosteren rus partizanlarin temizlenmesiydi. ayni gun ingilizler almanlar'in kullandigi iletisim kodlarinin buyuk bir kismini cozmuslerdi ama almanlar'in bundan savasin sonuna kadar haberi olmayacakti.

    15 agustos'ta almanlar kafkasya'daki ellerini saglamlastirdi ve stalingrad'a ilk saldiriyi baslatmaya karar verdiler. ayni gun stalin churchill'den askeri madde yardimi sozu aldi. ayni gunlerde kanadalilar ve ingilizler bati avrupa'da naziler'e karsi saldiri duzenlediler ve catismalar iki taraf icin de kanli gecti.

    19 agustos'ta elbruz tepesini ele gecirip nazi bayragi diken almanlar'la grozny arasinda 200-250 km mesafe kalmisti. almanlar kafkasya'nin buyuk bir kismini ele gecirmislerdi ve stalingrad'in etrafindaki cember de giderek kalinlasiyordu. ayni tarihte leningrad yakinlarinda ruslar almanlar'a karsi saldiriya gecmis ve iki taraf da kayiplar vermisti.

    22 agustos'ta almanlar rus kasaba ve koylerini ele gecirmeye devam ediyordu. bu donemde bolgedeki cingeneler direniscilere yardim ve yataklik ediyordu ve direniscilere yiyecek ve giyecek sagliyordu. naziler bu tarihte bir askeri emir cikarttilar. buna gore "eger cingenelerin bir kismini oldurursek geri kalanlar bize karsi intikam icin bilenecektir, bu yuzden cingenelerin tamamini oldurmeliyiz ve onlara en ufak bir merhamet gostermememiyiz" emri geciyordu.

    23 agustos sabahi naziler volga nehrinin batisina gelip beklemeye gectiler. almanlar stalingrad'in dis mahallelerine ulasmisti. planlara gore gun boyunca ucaklar stalingrad'i bombalayacakti ve aksama da askerler sehri ele gecirecekti. ilerleyen saatlerde gokyuzunde nazilere ait 600 savas ucagi goruldu ve bu ucaklar sehrin sanayii ve askeri bolgelerini bombardimana tuttu. stalingrad rusya ile avrupa arasinda bir kopru gorevi goruyordu ve stratejik olarak buyuk bir oneme sahipti. almanlar gun boyunca sehri yogun bir sekilde bombaladilar ama kara hucumuna gecmediler.

    31 agustos'ta hitler karargahinda ilginc bir emir verdi. buna gore stalingrad alindiktan sonra sehirdeki 1 milyon erkegin tamami oldurulecek ve sehirdeki tum kadinlar baska yerlere gonderilecekti. bu sehirde rus rejimine bagli kimsenin kalmasi istenmiyordu. hitler sehri aldiktan sonra en ufak bir direnis istemiyordu ve sehri yeniden kaybetmek de istemiyordu. bu sehir onun icin cok onemliydi. almanlar'in kafkasya'daki ilerlemesi yavaslamisti ama bu onlari pek endise etmiyordu. almanlar'in kafkasya'da petrol kuyulari haric pek gozu yoktu. onlarin amaci stalingrad'i almakti.

    2 eylulde stalingrad'daki kara catismalari baslamisti. askerler karsi karsiya gelmisti ve almanlar karsilarinda umduklarindan daha sert bir direnis bulmuslardi. almanlar bolgedeki partizanlari yok etmek icin askerlerini kucuk gruplara bolup cesitli operasyonlar duzenleyeceklerdi.

    3 eylulde almanlar volga nehrinin bati sahilini ele gecirdiler ve stalingrad'a bakan bu bolgede harekat ussu kurdular. ayni tarihte stalin generallerinden zhukov'a ulasarak "stalingrad'in kuzeyi ve kuzeybatisina yigabildigin kadar asker yig ve hic vakit kaybetmeden oradaki naziler'e karsi hucuma gec. senin icin vakit kaybetmek su andan itibaren emre itaatsizlik kabul edilecektir. cok hizli hareket et" mealinde bir telgraf cekti.

    4 eylulde naziler'e ait bin tane savas ucagi stalingrad'i agir bir bombardimana tuttu. sehirdeki bir cok bina alevler icinde, bircogu da yikilmis haldeydi.

    5 eylulde ruslar toparlanarak sehrin disindaki almanlar'a karsi hucuma gectiler. birkac saat suren catismalar sonunda almanlar ruslar'i sehrin icine geri puskurtmeyi basardilar.

    6 eylulde sehre rus ucaklari tarafindan parasutlerle cok sayida takviye asker indirildi.

    7 eylulde almanlar sehre saldirdilar ama hicbir ilerleme kaydedemediler. ayni tarihte kafkaslar'da alman askerleri yahudileri bulup oldurme isiyle cok vakit kaybedince bolgedeki alman ilerlemesi yavasladi. bunun uzerine hitler bolgedeki alman generali wilhem list'i gorevden aldi. ayni tarihte amerikan baskani roosevelt "gorunuse gore milyonlarca alman askeri bu kisi rus topraklarinda sert kis kosullarinda telef olarak gecirecekler" mealinde bir aciklama yapti.

    8 eylulde ingilizler alman sehri dusseldorf'u yogun bir sekilde bombaladilar. almanya'nin bombalanmasi stalin'a churchill tarafindan daha once verilmis bir sozun tutulmasiyla alakaliydi.

    13 eylul gunu geldiginde almanlar sehrin merkezine dogru ilerlemeye baslamisti. almanlar'in saldirisinin siddeti gittikce artiyordu. gece saatlerinde sehrin dislarindaki minina bolgesi de almanlar'in hakimiyeti altina girecekti.

    14 eylulde sehirde cok siddetli catismalar yasaniyordu. sehrin belli mahalleleri bir almanlar'in bir ruslar'in kontrolune giriyordu. almanlar hucum edip bir bolgeyi ele geciriyor, bir saat sonra ruslar karsi saldiriya gecip orayi geri aliyordu. ruslar yarali ve sivilleri sehirden tasimak icin volga nehri uzerinde kucuk gemileri kullaniyordu. almanlar ise nehrin kiyilarina kadar gelmis ve bu gemilere ates aciyordu. ayni gun icinde iki rus gemisi batirilmisti ve birinde yuzlerce yarali asker, digerinde de sehri terk etmeye calisan cok sayida sivil telef olmustu.

    15 eylulde stalingrad'da gogus goguse catismalar yasaniyordu ve her iki taraf da cok sayida olu ve yaraliya sahipti. mamayev kurgan mahallesini once almanlar ele gecirmisti ve daha sonra ruslar ele gecirmisti. daha sonra savunma pozisyonu alan ruslar, almanlar'in birkac ust uste saldirisina ragmen mahalleyi savunmayi basarmislardi.

    18 eylulde rus deniz piyadeleri volga nehrinden gemiyle gecip stalingrad'in kuzeyinde gemiden inip mevzilenmislerdi. bolgedeki buyukce bir tahil ambarinin etrafinda mevzilenen rus piyadeler savunmaya gecmisti. ayni gun icinde almanlar buraya 10 defa saldirmislardi ve her seferinde geri puskurtulmuslerdi. ayni gun hitler'in karargahindaki bir toplantida alman generallerden biri "rus sehirlerini almak istiyorsak onlari once tamamen yikmaliyiz ki direnis kalmasin" fikrini ortaya atacakti. bu da direnisin ne kadar siddetli oldugunu gostermeye yetecektir.

    22 eylulde gunlerce suren ve her iki taraftan binlerce askerin canina maglolan catismalar sonunda almanlar stalingrad'in sehir merkezine ulasmisti. burada rus askerlerine seslenen ve ucaklarla brosur atan almanlar, tum rus askerlerinin teslim olmasini istiyordu. ruslar ise teslim olmayi kabul etmemisti. stalingrad'in bir cok bolgesi hala ruslar'in kontrolu altindaydi. hitler bu ise sinirlenip genelkurmay baskani franz halder'i gorevden alacakti.

    23 eylulde ruslar sehrin kuzeybatisindaki kenar mahalleleri geri almak icin saldiriya gecti. bu saldiriya katilanlar arasinda sibirya'dan gonderilen ve sehre nehir uzerinden feribotla giren 2 bin taze rus askeri de vardi. saatlerce suren cok siddetli catismalar sonunda almanlar bu bolgeden geri cekilmeye zorlandi. almanlar ayni gun karadeniz sahillerindeki rus sehirlerine saldirdilar ama bircok sehirden geri puskurtulduler.

    24 eylulde nazi uniformasi giymis 600 rus partizan nazilerin mevzilerine sizarak toplarla ve agir silahlarla ates actiktan sonra geri cekildi. olayda almanlar'in askeri tedarik bolgesi ve deposunda yangin cikti.

    25 eylulde alman tanklari sehrin guneybatisindaki sanayii bolgesine girerek bazi fabrikalarin alanlarini ele gecirmeye basladi. almanlar vargucleriyle saldiriyor, ruslar da var gucleriyle direniyordu. sehrin cok kisa sure icinde ele gecirilemeyecegi anlasilmisti ve almanlar kisi burada gecirmeyi hic mi hic istemiyordu.

    27 eylulde sehirdeki komunist partinin ana binasinda nazi bayragi dalgalaniyordu ama binadan geriye pek bir sey kalmamisti. ruslar icin bu bina bir prestij unsuruydu ve binanin geri alinmasi cok onemliydi. feribotla nehirden cok sayida asker getirilmis ve almanlar'in agir bombardimani ve top atisi arasinda bu askerler karaya cikartilip binanin yeniden alinmasi icin karsi saldiri baslatilmisti. hitler ayni gun sehrin ele gecirildigini dunya'ya duyurmak icin berlin'e gecmisti ama henuz almanlar sehri ele gecirmekten cok uzaktilar. sehrin birkac yuz km kuzeyinde saldiri baslatan ruslar da nazilerin ellerindeki koylerden 25 tanesini geri almayi basarmisti.

    3 ekime girildiginde sehrin bir kismina almanlar, bir kismina ruslar hakimdi. almanlar ne kadar ugrasirlarsa ugrassinlar, rus direniscileri sehirden atamiyorlardi. ustelik sehre disardan takviye asker gelmesini de engellemiyorlardi. ruslar hala volga nehrinde feribot calistiriyor ve bu sayede sehre asker tasiyordu. yarali askerler de sekilde sehirden tasiniyordu. naziler bunun onune bir turlu gecemiyordu. son 10 gunde 160 bin rus askeri volga nehri uzerinden takviye olarak sehre girmeyi basarmisti.

    5 ekimde stalin sehrin tamaminin alman isgalinden kurtulunmasi emrini verdi. ayrica ingilizler ruslar'a bir cok savas ucagi bagislayacakti cunku ruslar'in elinde yeterince savas ucagi kalmamisti. amerikanlar da ruslar'a cok sayida silah ve telsiz satacakti.

    11 ekimde almanlar sehre son bir saldiri yapip tum ruslar'i sehirden atmak icin hazirliklara basladi. hazirliklar uc gun surecekti ve saldiri 14 ekimde baslayacakti. bu sirada rus partizanlar bolgeye kafkasya'dan giden demiryollarini bir cok yerden havaya ucurmuslardi ve almanlar'in trenle bolgeye takviye gondermesi imkansizlasmisti. almanlar 14 ekim'de saldiriya basladiginda saldirida 300 tank gorev alacakti. bunlarin gorevi sehrin altini ustune getirip hayatta kalan kac rus askeri varsa hepsini imha etmekti. sehirde bir cok bina yikilmis ve harabeler kalmisti ama buralar bile bombalanacakti. ozellikle sehrin sanayii bolgesine yogunlasan alman askerleri fabrikalarda saklanan ve direnen rus askerlerine bomba yagdiriyordu. bu fabrikalardan biri traktor fabrikasiydi. almanlar once fabrikayi tamamen cember icine aldilar, sonra da saldiriya gectiler. saldiridan sonra fabrikanin dis kapilarina ulasan almanlar yine saldirmaya devam ediyordu. fabrikanin her yeri alevler icindeydi ve catismalar hala bitmemisti. ruslar bir turlu pes etmiyordu. hatta bazen ruslar karsi saldiriya gecip almanlari disari atiyorlar, sonra almanlari geri gelip fabrikaya yeniden giriyordu. fabrikanin her katinda, her odasinda catisma vardi. yikilan binalarin temellerinde bile catismalar suruyordu. gun boyunca yaralanan 4 bine yakin rus askeri feribotla volga nehrinden tasinacakti.

    15 ekimde almanlar sehri bombalamaya ve saldirmaya devam ediyordu ama sehirde kalan rus askerlerinin pes etmeye hic niyeti yoktu. almanlar 15 ekimin sonunda saldiriyi sona erdirip 3 gunlugune mola vermeye karar vermisti. sehir hala dusmemisti ve alman askerleri yorgun dusmeye baslamisti.

    18 ekimde almanlar sehre yeniden saldirdi. ayni gun sehirde cok siddetli bir yagmur vardi. bir yandan yagmur, bir yandan mermi ve bombalar sehre yagiyordu. sehirdeki traktor fabrikasi daha fazla direnemeyecekti. zaten geriye fabrikadan pek bir sey kalmamisti. sehrin harabelerinde alman ve rus askerleri gogus goguse carpisiyordu ve yikilan binalarin arasinda binlerce ceset vardi. bolgedeki 4 fabrikada almanlar ne kadar ugrastilarsa ruslar'i atamamislardi. ayrica bir cok mahallede rus kontrolu devam ediyordu.

    21 ekimde almanlar sehri hala ele gecirememisti ama hitler "ruslar'in sehirdeki son birkac gununu yasadigina" inaniyordu. kimse ruslar'in daha fazla dayanacagina inanmiyordu.

    kasim ayi geldiginde ruslar sehri hala birakmamisti. almanlar sehri hala ele gecirememisti. almanlar ikinci dunya savasinin basindan beri ilk kez bu kadar aciz durumdaydilar ve ilk kez insanlarin kafasinda soru isaretleri dolasmaya baslamisti. bu belki de almanya'nin savasi kaybedeceginin ilk isaretiydi.

    8 kasim'da hitler "sehri ele gecirdik, su anda ufak direnis cepleri var ve onlari temizledikten sonra sehir tamamen bizim olacak" aciklamasini yapacakti ama bu tam olarak gercekleri yansitmayacakti. almanlar ellerindeki zirhli ve hava araclarini kuzey afrika'ya kaydirmaya baslamisti. bu da stalingrad'a olan alman baskisini azaltacakti.

    11 kasimda topcu ve hava bombardimanini arkasina alan alman tanklari sanayii bolgesine yine girip 2 fabrikayi daha ele gecirdi ama su ana kadarki gelismeler hala almanlar'in istediginden cok uzakti. ayni gun ruslar'in pek sevmedigi bir olay olmustu. yaklasan kis nedeniyle volga nehri donmaya baslamisti. bu da volga nehrini feribotlar vasitasiyla asker tasimak icin kullanan ruslar'in pek sevecegi bir gelisme degildi. ayrica yogun ruzgar nedeniyle gun boyunca rus ucaklarindan rus askerlerine parasutle atilan yiyecek ve cephaneler de alman tarafina dusmustu. sehrin tam ortasinda alman tanklari vardi ve sehirdeki rus savunmasi ikiye bolunmustu. yine de ruslar pes etmeyecekti.

    19 kasimda isler almanlar'in istedigi gibi gitmemeye baslamisti. sehirdeki rus askerleri ellerinde kalan tum gucu birlestirip almanlar'a karsi saldiriya gececekti. bu da koseye sikisan bir kedinin son gucuyle saldirmasi gibi birseydi. bu saldiri sonunda ruslar agir kayiplar vererek sehri kaybedebilirlerdi veya almanlar'i sehirden atabilirlerdi. kelimenin tek anlamiyla rus ruleti oynaniyordu. bir anda 3,500 havan topu ve roketatar almanlar'in bulundugu mevziye bomba yagdiracak ve almanlar ne oldugunu anlayamadan ruslar saldiriya gececekti. ruslar'in ilk hedefi almanlar'in yaninda getirdigi romanyali askerlerdi. bu askerlerin arasinda macar ve italyanlar da vardi ve bunlarin pek savas tecrubesi yoktu. ruslar'in ilk saldirisinda bu askerlerden 65 bini kusatildi ve esir alindi. 24 saat icinde 65 bin dusman askerini esir alan ruslar boyle bir seyi beklemiyordu.

    20 kasimda ruslar turan taktigine benzer bir taktik gelistirmeye karar verdiler. sehrin etrafinda kusatma halinde duran alman askerler cember icine alinacakti. boylece cember icinde cember olacak, almanlar ironik bir sekilde ele gecirmeye calistiklari sehirde cemberin icine dusecekti. almanlar bunu anlamisti ve alman generallerden von paulus askerleri sehrin disina cikartmaya karar vermisti. olay hitler'in kulagina gittigince cok kizan hitler, askerlerin sehirde kalip sonuna kadar savasmasi gerektigini soyleyince almanlar kusatmayi yarma fikrinden vazgectiler.

    22 kasimda 250 bin alman askeri ruslar'in kusatmasi icinde kalmisti. savasin basinda kusatan almanlar'di ve simdi kendi kazdiklari kuyuya kendileri dusmuslerdi. general von paulus yeniden kusatmayi yarmak icin hitler'den izin istedi ama telgrafina cevap alamadi. hitler coktan berlin'i terk etmisti ve trenle yolculuk etmekteydi.

    24 kasim'da hitler yeniden general von paulus'a ulasarak "bu sehri zar zor ele gecirdik, kesinlikle geri cekilmeyecegiz, sonuna kadar savasin, kusatmayi yarmak gibi bir planimiz yok" mesajini iletti. artik almanlar'in bir caresi kalmamisti. ruslar'in kusatmasi da gittikce daralan bir cember seklindeydi.

    28 kasimda ruslar'la almanlar arasindaki siddetli catismalar devam ederken hitler stalingrad'a takviye asker yollayip kusatmayi disardan kirmaya karar verdi. ayni zamanda ruslar da kafkasya'yi geri almak icin karsi saldiriya gecmeye basladi.

    8 aralik'ta almanlar'in tum cabalari sonucsuz kalmisti. siddetli catismalar devam ediyordu. almanlar hava kuvvetlerini kuzey afrika'ya kaydirdigi ve iki cephede mucadele ettigi icin stalingrad'daki askerlerine disardan pek yardim gonderemiyordu. kafkasya'da da ele gecirilen yerler birer ikiser yeniden kaybediliyordu. alman askerleri rusya'nin sert kisina pek hazirlikli degillerdi. zaten yazin buraya geldiklerinde kisa kadar burada kalacaklarina ve catismalarin hala devam ediyor olacagina kimse ihtimal vermiyordu.

    17 araliga gelindiginde alman askerleri hala cemberin icindeydiler. cemberin icindeki askerleri kurtarmak icin bolgeye gelen alman askerleri de sovyet cemberini kiramamislardi. isin ilginc tarafi bu iki grubun birbiriyle iletisimi de cok azalmisti ve ruslar bu iki grubu birbirinden uzak tutmak icin mucadele ediyordu.

    19 aralik'ta cemberin icindeki ve disindaki alman askerleri bir araya gelebilmek icin hucuma gecmeye karar verdiler. iki grup da rus askerlerine karsi saldiriya gececekti ve cemberin icindeki askerler kurtarilacakti. bundan sonraki hedef de sehri yeniden ele gecirmekti.

    20 aralik'ta almanlar'in cemberi kirmak icin yaptiklari saldiri basarisiz olmustu. artik cember icindeki alman askerlerinden umut kesilmeye baslanmisti. ustelik bu askerlerin tank ve askeri araclarinda cok fazla mazot da kalmamisti. bu da onlarin kusatmayi yarmasini daha da zorlastiracakti.

    23 aralik'ta rus kusatmasini yarmak icin disardan gelen alman zirhlilari stalingrad'a 40 km mesafeye kadar yaklasmisti ve ruslar'a ates acmaya baslamisti. cemberin icindeki almanlar'in araclarindaki yakit ise onlari en fazla 25 km tasiyacak kadardi. bu durumda almanlar'in ellerindeki askeri araclarla kusatmayi yarmasi imkansizdi.

    24 aralik'ta catismalar tum siddetiyle devam ederken ruslar disardan gelen zirhlilari sehrin disinda tutmaya ve sehirdeki kusatmayi saglam tutmaya ozen gosteriyordu.

    27 aralik'ta almanlar kafkasya'dan cikmaya karar verdiler cunku burada isler hic iyiye gitmiyordu ve kis da sert yuzunu gosteriyordu.

    29 aralik'ta stalingrad'a yakin olan ve almanlar'in kusatmayi disardan yarmak icin us olarak kullandigi sehirlerden kotelnikovo ruslar tarafindan ele gecirildi ve almanlar'a buyuk bir darbe daha vuruldu.

    1943'un yilbasi almanlar icin pek iyi baslamayacakti. fransa'dan gelip stalingrad'a 40 km kadar yaklasan almanlar, ruslar tarafindan pusuya dusuruldu. ruslar almanlar'i geri puskurtmekle kalmadilar, catismadan sonra onlari takip edip kovalamaya basladilar. gunun sonunda alman konvoyu sehre 250 km uzakliga itilmisti. sehrin icindeki kusatma halindeki almanlar da telef olmaya devam ediyordu.

    4 ocak'ta mozdok, 5 ocak'ta nalcik sehirleri ruslar tarafindan alman isgalinden kurtarildi. kafkasya'da almanlar'in pek bir etkisi kalmamisti.

    8 ocak'ta stalingrad'daki operasyonlari yoneten rus general rokossovsky alman general von paulus'a ulasarak almanlar'in teslim olmasini istedi. von paulus teslim olmak istiyordu cunku sehirde artik savasi kazanmak imkansizdi ama hitler ayni fikirde degildi. hitler inatla stalingrad'daki askerlerin sonuna kadar savasmasini istiyordu.

    9 ocak'ta rus general rokossovsky sehirde cember icinde kalmis tum alman askerlerinin imha edilmesi icin ???????? ?o???o (operation ring) baslatildi. ruslar sehirdeki savasi bitirmeyi ne pahasina olursa olsun istiyorlardi ve bunun icin binlerce alman askerini imha etmeleri gerekiyorsa bunu yapmaktan cekinmeyeceklerdi. son gunlerde yuzlerce alman ucagi dusurulmustu ve almanlar'in bolgedeki askerlerine havadan tedarik yollamasi imkansiza yakindi. ayrica cephede 12 bin yarali alman askeri vardi ve bunlarin da sehirden cikartilmasi mumkun degildi. su anda sehirde hersey almanlar'in aleyhine isliyordu.

    14 ocak'ta ruslar almanlar'in stalingrad yakinlarindaki iki havaalanindan biri olan pitomnik'e saldirdilar. buradaki havaalani bir daha kullanilamaz hale getirildi. boylece stalingrad yakinlarinda almanlar'a ait sadece bir havaalani kalmisti ve almanlar'in sehirde cember icinde kalan askerlerine havadan yardim atmasi daha da zor hale getirilmisti.

    24 ocak'ta von paulus hitler'e ulasarak teslim olmak icin izin istedi. hitler de "sehirdeki direnisimiz son alman askeri olene kadar devam edecek" cevabi verdi. ayni gun ruslar almanlar'a ait bolgedeki ikinci havaalanini da ele gecirdiler. boylece almanlar'in bolgede hicbir havaalani kalmamisti ve sehirdeki askerler kendi baslarinin caresine bakmak zorundaydilar. ayni gunlerde almanya seferberlik ilan edecekti ve ulkedeki 15 yasindan buyuk tum erkekleri askere alacakti.

    27 ocak'ta churchill ve roosevelt savasi bu yil sonuna kadar bitirmeye karar vermislerdi. bunun icin de ruslar'a her turlu maddi ve silah yardimi yapilacak ve almanlar'in rusya'dan tamamen atilip avrupa'da koseye sikismasi icin hicbir masraftan kacinilmayacakti. ayrica almanya'nin havadan bombardimani hizlandirilacakti.

    31 ocak'ta hitler von paulus'u maresal rutbesine cikartti ama ayni gun von paulus ruslar'a teslim olmayi kabul etti. sehirdeki alman askerlerinin buyuk cogunlugu ruslar'a teslim olacakti. o gune kadar sehirdeki 290 bin kadar alman askerinden 160 bini oldurulmustu. 34 bin asker de bir sekilde sehirden cikartilmisti. geriye kalan 90 bin asker de aclik ve donma tehlikesiyle karsi karsiyaydi. bunlarin da bir cogu esir dusecekti veya olecekti.

    2 subat'ta almanya'da stalingrad maglubiyeti icin 2 gun yas ilan edilecekti. savasi kazanan ruslar'a da madalya verilecek ve zafer birkac gun boyunca kutlanacakti. bu sadece bir sehrin naziler'den kurtarilmasi degil, ayni zamanda naziler'in rusya topraklarindaki ilerleyisinin tamamen durdurulmasi demekti. sonraki birkac gunde ruslar saldiriya gecerek karadeniz kiyilarindaki alman isgalindeki sehirleri de kurtarmaya basladilar.

    10 bin kadar alman askeri sovyetler'e teslim olup iskence altinda olmektense savasmaya karar vermisti. sehirde gerilla savasi baslamis ve saldiran taraf ruslar, gerilla savasi yapan taraf da almanlar'di. bu 10 bin alman 2 ay daha direnise devam etmisti. mart ayinda 3 bine yakini oldurulen almanlar'dan geriye kalanlar esir alinmisti ve stalingrad savasi tamamen bitmisti.

    savasin basindaki istatistikler:

    almanlar:
    290 bin asker
    3 bin top
    500 tank
    600 savas ucagi (sonradan 1600'e cikartildi)

    ruslar:
    190 bin asker
    2 bin 200 top
    400 tank
    300 savas ucagi

    savasin sonlarina dogru istatistikler:

    almanlar:
    1 milyon asker
    10,250 top
    675 tank
    732 savas ucagi

    ruslar:
    1 milyon 100 bin asker
    15,500 top
    1,500 tank
    1,100 savas ucagi

    zayiatlar:

    almanlar:
    750 bin olu ve yarali asker
    91 bin esir
    900 ucak imha

    ruslar:
    500 bin asker olu
    650 bin asker yarali
    40 bin sivil olu
    4,300 tank imha
    2,700 ucak imha

    resim galerisi:
    http://mosarchiv.mos.ru/…avki/strunnikov/index.html
    http://katardat.org/…mages/images06-stalingrad.html
  • gercekten savasin donum noktasidir. bizim icin de o kadar onemlidir ki, eger stalingrad savasindan almanya galip ayrilsaydi turkiye cumhuriyeti ile alman reich i arasinda bir muttefiklik olmasi kacinilmaz olacakti. hitler`in planladigi da buydu zaten. savas sonrasi alman disisleri bakanligindan ele gecirilen yazismalarda goruldugu uzere her belgede stalingrad sozu geciyor, turkiye`den gonderilen yazilarda stalingrad i bitirin, sizinleyiz temali mesajlar geliyordu (illa okuyacagim derseniz alman disisleri bakanligi 1941 1943 turkiye ile gizli yazismalar kitabini bulun). ozellikle 1942 sonrali 1943 baslarinda turkiye`ye bu kadar fazla silah yollamasinin bir sebebi de budur. stalingradin alinacagina kesin gozuyle bakan hitler artik operation blaunun bir parcasi olan kafkasya harekatinda turkiye`nin aktif bir rol oynayacagini dusunuyordu. bu yuzden turkiye`ye yavas yavas modern savas arac gerecleri gonderilmeye baslanmisti bile.
    (bkz: ikinci dunya savasi zamaninda turkiye/#5772245)

    bu gonderilen arac gerecler bazilarina (romanya ordusu) oyle bir batmistir ki, stalingrad`da 6. ordunun kusatmaya alinmasina sebep olan romen ordusu generalleri (sovyetler stalingrad kusatmasini zayif olduklarini bildikleri romen ordularini ezerek gerceklestirmislerdir) kendisini bu buyuk hezimetten sonra su sekilde savunmusutur:

    "almanya hali hazirda muttefigi olan bazi ulkelere yardimda bulunacagina muttefik olup olmayacagi henuz belli bile olmayan ulkelere yardim etmeyi daha uygun gormektedir!"

    yani kisacasi romenler turkiye`ye yapilan yardim o siralarda bize yapilsaydi sovyetler karsisinda savunmamiz cokmezdi demek istiyorlar.

    turkiye ile ilgili kisma donecek olursak, almanlarin stalingrad kusatmasi bilindigi gibi basarisiz oldu ve de turkiye dogal olarak almanya`ya karsi yeniden tarafsiz konuma gecti. yine de turkiye ve almanya muttefikligi 1943 yilinda kharkov (bkz: kharkiv/#10182227) ve kursk muharebelerinde de ayni stalingrad`da oldugu gibi gundeme geldi. silah yardimlari, toplantilar, turk komutanlarin dogu cephesine cagrilmasi, 503. agir tiger tank tugayinin turk subaylara dogu cephesinde gosteriler yapmasi (bkz: turkenubung), huseyin erkilet (emekli) ve ali fuad erden gibi komutanlarin fuhrer ile bizzat toplanti yapmalari... ancak kharkov`da, kursk de hitler in dusundugu gibi gitmedi ve turkiye nin artik almanya nin savasi kazanacagini dusunenlerin sayisinda buyuk bir azalma oldu dolayisiyla da almanya ile iliskiler yeniden tarafsiz konuma gecti. artik 1944 den sonra nasil bir alman zaferi mumkun degilse turk alman muttefikligi de mumkun degildi.
  • bir ülkenin savaşa girip sürdürebilmesi için hayati önem taşıyan hammaddeler var. pamuktan magnezyuma, kromdan petrole, buğdaydan demir cevherine kadar onlarca kalem.

    çelik olmadan silahlanamaz, pamuk yoksa askerinizi giydiremez, buğday yoksa karnını doyuramazsınız. yani, bunlar olmadan savaşamıyorsunuz. net. ve dünya üzerinde bunların tamamına sahip olan, tabiri caizse siki daşşağına denk hiçbir ülke yok. bir kısmına sahip olsa da, diğerlerini dışarıdan temin etmek zorunda. ister ingiltere gibi arap petrollerine çökersin, ister almanya gibi türkiye’nin suyuna gidip paşa paşa krom ithal edersin, artık o sana kalmış. savaş endüstriniz tedarik anlamında sıkıntı yaşarsa dünyanın en güçlü, en modern, ne bileyim en boyun eğmez ordusu bile olsanız bir kıymet-i harbiyesi yok. rakibiniz üretim hacmi olarak sizden daha iyiyse geçmiş olsun. yoksa biliyorsunuz, bir türk dünyaya bedel. ama işte, endüstri olmayınca gidip amerika'ya efelenemiyorsunuz. 2. dünya savaşında almanya'nın başına gelen de budur nitekim.

    almanya’nın kurulduğu andan itibaren pek değişmeyen ve iki senaryoyu kapsayan bir savaş doktrini mevcuttur.
    birincisi, güçlü donanması ve yüzyıllardır sömürgeleri sayesinde kurduğu deniz ticareti ile almanya’nın açık denizlerle irtibatını kesen ve ekonomik olarak büyümesini engelleyen ingiltere. almanya, ingiltere ile kapışmadan dünya üzerinde söz sahibi olamayacağını bilir ve buna göre kendisini hazırlar.

    ikincisi, avrupa için her zaman bir tehdit olan, son zamanda da rejim ithali olasılığı ile korku yaratan doğal düşman rusya. almanya, kendi refahı için yaşam alanı olarak gördüğü (lebensraum) doğu avrupa’ya muhtaç olduğunu, buralarda rusların da gözü bulunduğunu, zaten azıcık palazlandıkları an üzerlerinde baskı kurup avrupa’yı sindireceğini ve rusya ile papaz olmadan almanya'nın büyüyemeyeceğini bilir.

    alman savaş doktrini bu iki ana senaryoya göre şekillendirilmiş olup taa prusya zamanlarından beri buna göre hazırlanırlar ve sık sık da savaşa girerler. bir tür rutin diyelim.

    nazi iktidarı, her ne kadar gözü dönmüşlüğün zirvesinde idiyse de, yine de bu iki senaryo hakkında “ezeriz, .mına koruz” gibi bir iyimserlikleri yoktu. gücünün zirvesindeki hitler bile, hiç ummadığı kadar kolay bir şekilde fransa’yı işgal edip ingiliz seferi kuvvetlerini manş kanalına sürdüğü halde ingiltere’yi tamamen dize getiremeyeceğini bilecek kadar gerçekçi düşünüyordu. o zamanlar umabileceği en iyi senaryo, ingiltere ile yapılacak avantajlı bir barış anlaşmasıydı. hatta bu amaçla, ingiliz halkının gururunu incitmemek adına dunkirk’te sıkışmış ingiliz ordusunu ezmediği bile konuşulur. yüzbinlerce ingiliz askerini kırıp geçirmenin ingiliz inadını körükleyeceğini düşünmüş olabilir, kim bilir? gelgelelim, ingilizler barışa yanaşmayınca almanya uzun bir yıpratma savaşına girmek zorunda kaldı. hitler adayı işgal edemiyorsa tecrit edecek, bir yandan da hava gücünü kıracaktı. fakat, bu da olmadı ve britanya adasının sömürgeleriyle ve amerika ile olan bağlantısını kesemedi. zira bunu yapacak deniz gücü mevcut değildi. u-botlar beklenenin üzerinde bir terör yarattı ise de, ingilizler amerika’nın da yardımı ile bunun üstesinden geldiler. alman su üstü gemilerinin açık denizlere çıkıp bu deniz yollarını kesmesi söz konusu bile olmadı. bir iki cılız girişim, zaten kısıtlı olan deniz gücünü yıpratmaktan başka işe yaramadı. havada da beklenen başarı sağlanamayınca almanya ve ingiltere arasındaki savaş tıkandı kaldı.

    bu durumda eldeki ikinci senaryo akıllara geldi. aralarındaki saldırmazlık paktına rağmen, stalin’in bıyıklarını burarak almanların güç kaybetmesini beklediği kesindi. avrupa’nın geleceği tehlikedeydi. rusların gerekli güce ulaşmalarına fırsat vermeden öldürücü darbe vurulmalıydı. ayrıca böyle bir zaferin, müttefikleri de barışa zorlayacağını düşünüyordu. rusya’yı halletmiş bir almanya ile kimse savaşamazdı. üstelik, yazının başında da bahsettiğim hammaddelere büyük ihtiyaç vardı. ukrayna’daki tahıl rezervi ve kafkasya'daki rus petrol sahaları özellikle hayatiydi. evet, en iyisi inisiyatif eldeyken rusya’ya saldırmaktı. yalnız, burada almanların en büyük hatası, yaptıkları durum değerlendirmesiydi. rusya’nın gücünü, kaynaklarını, zorlu coğrafyasını iyi bilen nazi beyin takımı, rusların mevcut rejimden pek de hoşlanmadığı, ani bir saldırı ile elde edilecek bazı askeri başarıların kızıl orduya silah bıraktıracağı, diktatör stalin’in ruslar tarafından indirileceği gibi fazlasıyla iyimser ve hatalı bir çıkarımda bulundular. hatta hitler’in, ordu genelkurmayını “biz sadece kapıya sağlam bir tekme atacağız, bütün o çürümüş yapı kendiliğinden yıkılacak” diyerek ruslarla savaşmaya ikna ettiği, sonradan ele geçirilen nazi arşivleriyle sabittir. fakat ne oldu? olmadı. yanlış hesap bağdat’tan döndü ve ruslar moskova kapılarından geri çevirdikleri alman ordusunu berlin’e kadar kovaladılar.

    stalingrad’a gelince..

    stalingrad, bütün 2. dünya savaşının en dramatik cephelerinden biridir. şehir ruslar tarafından muazzam bir inatla savunulmuş, neticede de saldırganlar çembere alınıp yok edilmiştir. ayrıca, tamamen yitip giden koca bir ordu dışında, almanlara “n’oluyoruz lan” dedirtmesi bakımından yarattığı psikolojik tahribat da insan ve malzeme kaybı kadar kritik bir unsur, adeta bir dönüm noktası olmuştur.

    ancak genel kanının aksine, stalingrad’ın alınması halinde almanların savaşı kazanacağı gibi bir çıkarımda da bulunamayız. barbarossa harekatı çok geniş bir cephede cereyan eden olaylar silsilesidir. koca harekat sadece stalingrad muharebesine indirgenemez. ayrıca, stalingrad ele geçirilse dahi almanların önünde daha çok büyük engeller vardı. öncelikle kaynaklarının sonuna geldiklerini eklemek lazım. müttefik hava akınları, kuzey afrika, balkanlar, işgal altındaki bölgeler, işe yaramaz müttefik italya falan derken almanların üretim kapasitesi savaşın gereklerini karşılayamaz olmuştu. üretim olmazsa, top, tüfek, tank üretemezsen, ürettiğin tanka da yakıt bulamazsan savaşı sürdüremezsin. velhasıl alman savaş endüstrisi de insan kaynağı başta olmak üzere kayıplarını telafi edemez hale gelmişti. zaten hammadde ve insan sıkıntısı var, doğu cephesi tam bir kıyma makinesi, her şeyi öğütüyor, üretim tesislerin gece gündüz hava akınına uğruyor ve sen bir tarafta müttefikler, öbür tarafta da rusya ile mücadele ediyorsun. vah ki ne vah.. sonuç kaçınılmaz. öte yandan, rusya’nın ural bölgesinde habire yeni tümenler meydana getiriliyor, çatır çatır üretim yapılıyor, sonu gelmeyen insan kaynağı durmadan cepheye sevk ediliyordu. şöyle belirteyim, 2. dünya savaşı süresince (ki koca savaştaki insan kayıplarının %80 gibi bir kısmı rusya cephesinde meydana gelmiştir, ruslar bizim 2. dünya savaşı dediğimiz şeye “büyük anavatan savunması” derler.) herhangi bir rus tank fabrikasına tek bir tane bile bomba düşmemiştir. anlatabildim mi? böyle bir durumda almanya stalingrad’ı alsa ne yazar? burada stalingrad, psikolojik üstünlüğün el değiştirmesi açısından bir sembol olarak görülmelidir bence.

    doğu cephesindeki alman yenilgisinin sebeplerine gelince;

    carl von clausewitz, büyük frederic, otto von bismarck, ikinci wilhelm gibi kelli felli bir takım alman dayılar oturup "nasıl daha iyi savaşırız" diye kafa yorarak modern bir alman ordusu için temeller atmışlar, bunu gelecek nesillere miras olarak bırakmışlar, ancak sonuna da "olm bak, naparsanız yapın, sakın ha bu iki cephede birden savaşmayın. neymiş, iki cephede birden savaşmıyormuşuz" diye eklemişler. gelgelelim, kurmay sınıfından bir asker olmayan hitler için bu uyarılar pek bir şey ifade etmemiş olacak ki, generallerinin bütün itirazlarına rağmen "nolcak ya, bişey olmaz" diyerek olaya bodoslama girmiş. doğu cephesindeki alman yenilgisinin esas nedeni, bana göre aynı anda hem müttefiklerle, hem de ruslarla savaşmaya kalkmasıdır.

    rusya'nın zorlu coğrafyası malum, napolyon bile başa çıkamamış. hele "general kış" dedikleri o yenilmesi imkansız düşman? bu konuda almanların tam anlamıyla hazırlıksız yakalandıkları bir gerçek. bütün planlarını tek ve ani bir darbeye bağlayıp "kışa kadar moskova'ya girer, kremlin sarayı önünde fotoğraf çekiniriz" diye hesap yapan nazi liderleri, ordularına kışlık donanım temin etmeyi dahi gereksiz görmüştü. ihtiyaç doğduğu anda da lojistik meselesi ortaya çıktı. rusya'nın yetersiz ulaştırma altyapısı yüzünden en ufak malzemenin bile nakli sorun oluyordu. mevsim yağmurları ile bataklığa dönen yollarda ilerleyecek doğru dürüst araç yoktu. her türlü tekerlekli araç çamura saplanıp kalıyordu. "lan keşke daha fazla paletli araç yapsaydık" diye pişman oldular ama geç olmuştu. rusya'nın içlerine girdikçe daha da uzayan ikmal yolları, operasyonun iyice batağa saplanmasına neden oluyordu. almanların lojistik konusundaki mallığına bir örnek vereyim mesela; stalingrad'da kıskaç altında bulunan 6. ordunun lojistik sorunu gündeme geldiğinde göring ipnesi "havadan hallederiz, o iş bende" diyince "oh oh ne güzel, yaşasın" diye sevinmiş bunlar. olm var ya, saflığımla meşhur bir türk vatandaşı olarak bana böyle bir şey deseler, "hmm yüzbinlerce kişilik ordunun sadece erzak ihtiyacı bile tonlarca tutar, kaldı ki mühimmat, silah, personel, araç gereç, sıhhi malzeme, ohoo imkansız hacı" derim. bunca alman'ın yaşadığı akıl tutulmasını anlamakta zorluk çekiyorum. göring de, zamanında"ingiliz hava kuvvetlerini ben hallederim, sıkıntı yok" diyen luftwaffe komutanı hermann göring ha, yanlış olmasın.

    mevsimin ve iklim şartlarının bu kadar kritik olduğu bir operasyona planlanandan 6 hafta geç başlamak da açıklanabilir bir şey değildir. mayıs ayında başlaması planlanan harekata ancak haziran sonunda başlanabildiğinden, nispeten elverişli olan mayıs ayı boş geçilmiştir. bu 6 haftalık zaman kaybının da, italya'nın yunanistan'dan yediği dayak yüzünden kaynaklandığını da söyleyeyim. hitler'in, italyanların başarısızlığını telafi etmek için önemli kaynaklarını ve çok ciddi bir zaman dilimini heba etmesi büyük hatalardan biridir.

    kimileri, operasyonun güney cephesi değil de moskova üzerinde yoğunlaşması halinde sonucun farklı olabileceğini iddia eder. alman ordusunun ileri gelenlerinin de fikri bu yöndeydi. düşman başkentinin alınmasını önemli bir psikolojik faktör olarak gören generaller, aynı zamanda rus demiryolu ağının bu kritik kavşak noktasını ele geçirerek kızılordu birliklerinin cephelere ulaşımını da engellemek niyetindeydiler. üstelik, istihbarat raporlarına göre ruslar moskova savunması için muazzam miktarda kuvvet toplamaktaydı. başkentin alınması halinde bu kuvvetleri imha etme fırsatı elde edeceklerini de düşünüyorlardı. oysa hitler'in gözü kırım'ın donetz havzasındaki maden bölgeleri ile güneydeki tahıl stoklarında ve kafkas petrollerinde idi. askerlerin yoğun itirazlarını "maalesef generallerim savaşın ekonomik boyutundan hiç anlamıyorlar" diyerek görmezden gelmiş, hedefi stalingrad olarak belirlemiştir.

    işi daha da dramatik yapan şey ise, başlangıçta stalingrad’ı almak için çok uygun fırsatların kaçırılmış olmasıdır. 6. ordu hedefine yürümeye başladığında birliğin çok önemli bir unsuru, 4. panzer ordusu ayrılarak grozni'deki petrol kaynaklarını almak amacıyla kafkaslara doğru inmiştir. koca bir panzer ordusu, boru değil. alman generallerinin sonradan söylediğine göre bu kuvvet stalingrad’ı neredeyse dövüşmeden alabilecek büyüklükteydi. işler sarpa sarıp da panzer ordusu 15 gün sonra geri çağırıldığında çok geç olmuş, siklet merkezinin stalingrad olduğunu anlayan ruslar, bütün güçleri ile savunmaya geçmişti. neticede grozni ile stalingrad arasında koşuşturup duran panzer birliği bir işe yarayamamış, iki hedef de yalan olmuştur.

    hitler'in en tartışılan kararlarından biri de, orduya verdiği "asla geri çekilmeme" emridir. bu emre göre her alman askeri elinde tuttuğu mevziyi ölene kadar savunmak durumundadır ve hiçbir suretle geri çekilemez. oysa askerler geri çekilmenin de bir savunma stratejisi olduğu, oynak bir savunma taktiği ile eldeki birliklerin çok daha efektif kullanılabileceği konusunda ısrar ederler. nitekim, stalingrad savaşında 6. orduya geri çekilme izni verilmemiş ve koca bir ordunun göz göre göre yitip gitmesine neden olunmuştur. son ana kadar "gelip kurtarıcaz, sıkın dişinizi" güvencesinin asılsız çıkması ve kuşatmadan kurtulmak için girişimde bulunması yasaklanan 6. ordunun kaderine terk edilmesi de askerlerin kafasındaki "führer" imajını ciddi şekilde sarsmış, ordu ile hitler arasındaki o güven hissi sonsuza kadar kaybolmuştur.

    doğu cephesindeki en büyük hatalardan biri de, nazilerin işgal politikasıdır. sovyetler birliği içinde bağımsızlık isteğini yüksek sesle belirtip stalin'in canını sıkan ukrayna ve ruslar tarafından işgal edilmiş bulunan baltık ülkeleri başta olmak üzere ruslardan bıkmış halkların desteğini almak mümkündü. ancak doğu halkları, "bolşevizmden kurtuluş" sloganı ile gelen almanların pek de öyle dost canlısı olmadığını, tersine "üstün" alman ırkının refahı için ellerindeki en ufak kırıntıyı dahi alıp kendilerini ölüme mahkum etmeye niyetli gözü dönmüş istilacılar olduğunu çabucak anlayıverdi. almanlar daha harekata başlamadan işgal edecekleri topraklardaki halkların akıbetini planlamış, milyonlarca insanı kıtlığa ve ölüme mahkum etmekte en ufak bir sıkıntı bile görmemişlerdir. istiladan sonra işgal altındaki toprakların yönetimini devralan sd örgütünün sivil halka yaptığı zulüm, eziyet ve köle olarak çalıştırma amacıyla insan kaçırma gibi benzersiz uygulamaları da halkın gözünü çabuk açmış, bolşevik karşıtı, komünist, muhalif demeden herkes nazilere karşı direnişe geçmiştir. bu anlamda kaçan tren almanlar için gayet büyüktür.

    aynı dönemde cereyan eden çöl savaşı, yani afrika korps için harcanan kaynakların ne kadar gerekli olduğu ve bu birliğin rus cephesinde kullanılmış olsa neleri değiştireceği de hep tartışılmış bir konudur. erwin rommel, fritz bayerlein, wilhelm ritter von thoma gibi zırhlı birlikler konusunda aşmış komutanların meziyetlerinden rus cephesinde yararlanmak gayet mümkündü oysa.

    almanların bir diğer hesap hatası da, rusların askeri gücü ve üretim kapasitesi konusunda olmuştur. tamamen bitti dedikleri kızılordunun cepheye sürdüğü her yeni tümen, alman tarafını şaşkınlığa uğratmıştır. almanları hayrete düşüren ikinci şey de rus mühendisliğidir. rus savaş malzemelerini derme çatma, taklit mamuller olarak değerlendirme eğilimi bulunan almanlar, karşılaştıkları her rus üretimi kamyonla, uçakla, topla, tüfekle birlikte kiminle savaştıklarını daha iyi anlamışlardır. hele t-34'ün ilk görüldüğü andan itibaren alman tarafında yarattığı dehşet dikkat çekicidir. nazi ileri gelenleri, rus savaşını planlarken bunları hiç hesaba katmamıştı tabi. hatta heinz guderian, cicim ayları döneminde bir rus heyetine tank fabrikası gezisinde eşlik edip "işte bunlar bizim yeni tanklarımız, şöyle güçlü, böyle kıvrak" diye anlatırken heriflerin bıyık altından gülümsediğini anılarında yazar. o dönem adamların tank tezgahlarında t-34 varmış meğersem. hitler'in kendisi de bütün bu gelişmelere, savaş esnasında "ruslar sibirya'da büyük miktarda taze kuvvetler donatıyor, fabrikalar ayda 1200 tank çıkartıyor" diyen istihbarat raporlarına rağmen rakibini küçümsemeye devam etmiştir. rus savaş üretimi kapasitesini iyi değerlendiremedikleri için de bu üretimi sekteye uğratacak önlemler alma, örneğin 4 motorlu stratejik bombardıman uçağı imal etme gereği duymamışlardır. doktrinleri gereği rusya ile savaşa hazırlanırken yapılan bu ihmalin ağır sonuçları da olmuştur tabi. silahlanma programının başındaki isimler "führer bize kaç uçak yaptınız diye soracak" diyerekten bütün ağırlığı avcı uçaklarına verdiler. tamam, o me109'lar, fw190'lar falan, hepsi süper, hepsi ikonik ama savaşı avcı uçakları değil, bombardıman uçakları kazandırıyor. böyle de bişey var. sonuçta stratejik bombardıman uçağı yokluğu rus üretimine engel olunamamasına yol açmış, bu da doğu cephesi için son derece kritik bir unsur olmuştur.

    bütün bunlar ardı ardına gelince sonuç malum, almanları anavatanlarına kadar kovalayıp avrupa'nın önemli bir bölümünü işgal eden rusya süper güç haline geliyor. sonra iki kutuplu dünya düzeni, silahlanma ve uzay yarışı, krizler, kore, vietnam falan filan..

    sonuçta almanlar doğu cephesinde yenilince, biz de yenilmiş sayıldık.. ahahaha, şaka lan şaka.. türkiye o günün şartlarında yapabileceği en iyi şeyi yapmış ve almanları fazla kıllandırmadan tarafsız kalmayı başarabilmiştir.

    hiç bitmeyen geyikler vardır, efenim hitler aslında türkleri pek sever, kıymet verirmiş, müttefik olarak görürmüş, bizden hafif çekinirmiş, "aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey" diyerek bize bulaşmamış, yok 12 adaları teklif etmiş, stalingrad’ı alsalar almanların yanında savaşa girecekmişiz falan.

    arkadaşlar, bunların doğruluğunu tespit edebilmek için nazi ideolojisine biraz aşina olmak gerek. üstün ırk diye bir kavram var, biliyorsunuz. almanlar, germenler, nordik ırklar falan. yalnız bizim nazi hayranlarının göz ardı ettiği bir şey var ki, o da aşağı ırkların varlığıdır. nasyonel sosyalizme göre doğu halklarının tamamı zayıf ırklardır ve bunlar alman çıkarlarına ne derece hizmet ettiklerine göre kıymet görürler. 1. dünya savaşından kalan tecrübelerine dayanarak ne kadar kullanışlı olduğumuzu bilen alman dostlarımızın gözünde müttefik kuvvetlerini oyalayacak yeni bir cephe açma, yani mihver devletler saflarında savaşa girme ihtimali olduğu müddetçe türkiye de kıymetli olmuştur tabi. yoksa kara kaşımız, kara gözümüzün hatırına değil. aşağı ırkları primattan hallice organizmalar olarak gören ve işe yaramayacaksa boşu boşuna dünya nimetlerini sömürmesin diyen nazi ideolojisindeki yerimiz budur işte.

    sağda solda görüyorum, rahmetli hitler şöyle iyi adamdı, böyle iyi adamdı, aslında haklıydı, ömrü yetmedi falan diyenler oluyor. hişş, aman diyim..
  • dünya tarihinde gelmiş geçmiş en kanlı savaştır.

    savaşta bir an almanlar şehrin yüzde seksenini almıştır, hitler alman basınına stalingrad zaferi ile ilgili özel ekler basmalarını emretmiştir. fakat bu avantaja rağmen şehir düşmemiş, ruslar şehri ev ev, fabrika fabrika, sokak sokak geri almıştır. daha sonra da toparlanıp bir kontratak başlatmışlardır. kısa sürede almanlar çevrelenmiş ve teslim ol çağrısı yapılmıştır. hitler'in aksi yöndeki emrine rağmen en sonunda von paulus teslim olmuştur, fakat teslim olacak sadece 100.000 asker kalmıştır. geri kalanların hepsi ölmüştür.

    sovyetler adına askeri olduğu kadar politik ve psikojik bir zaferdir. wehrmacht stalin'in şehrinde rezil edilerek durdurulmuştur. hitler'in, şehrin sembolik anlamı yüzünden bu kadar alelacele bir şekilde, generallerinin karşı durmasına rağmen saldırı emri verdiği bazı tarihçiler tarafından öne sürülmektedir. bunun yanı sıra, volga'nın batı kıyısındaki son büyük şehirdir adeta stalingrad. almanlarla kafkaslar arasındaki son engeldir. ayrıca volga'nın geçilmesi, nehrin hemen doğu kıyısındaki sovyetlerin savaş zamanı başkenti kuibysev'e ulaşmak anlamına da gelecektir almanlar için.

    bu savaş, kursk savaşı ile beraber ikinci dünya savaşı'nda doğu cephesinin, hatta belki de tüm savaşın dönüm noktasıdır. nazi almanyası'na altı ayda dile kolay tam 800.000 askere mal olmuştur. stalin'e, müttefiklerle olan temaslarında "e ama bakın ben burda bu imkanlarımla yendim lan adamları, artık fransa'dan girin avrupa'ya!" deme imkanını vermiştir. bu savaşa kadar almanya avrupa'dan çıkmaya çalışırken, nazilerin stalingrad yenilgisinin ardından müttefikler avrupa'ya girmeye çalışmışlardır.

    almanların volga'dan başlayan geri çekilmeleri berlin'e kadar sürecektir. iki yıl içinde almanlar stalingrad'da, sovyetlerin kalbine silahı dayamış tetiği çekecek durumdayken, parlamentolarında sovyet bayrağını görecek duruma gelmişlerdir.

    toplamda en az bir buçuk milyon insan ölmüştür.
  • hakkında biraz farklı düşünülmesi gereken savaş.

    yoğun bir şekilde hem yazılı hem de görsel kaynaklarda kestirme bir ifadeyle bu savaşın alman yenilgisinin başlangıcı olduğu fikri savunulsa da o dönemki diğer askeri ve siyasi gelişmeler sonucunda bu savaşa bakışın farkı olması gerekmekte.

    'eğer'lerle konuşmak gerekirse eğer hitler;

    - moskova saldırısı hızını almışken merkez ordu grubunun bir kısmını güney rusya'ya çevirtmese ve tam güçle moskova üzerine yüklenilmesine izin verse,

    - 1941-42 kışında moskova saldırısının zayıflaması neticesi alman yüksek komutanlığı'nın tavsiyelerine uysa ve elde edilen noktalara savunma hatları kurup taktik geri çekilmeler dahil tüm harekat inisiyatifini cephe komutanlarına bıraksa,

    - japonlarla koordinasyonu daha fazla olsa ve japonların 7 aralık 1941'de yaptığı pearl harbor saldırısının hemen arkasından kimselere danışmadan pat diye amerika'ya savaş ilan etmese,

    - ve rusya seferi başlamadan önce seferin askeri, ideolojik ve ekonomik hedeflerini netleştirmiş olsa.

    bugün büyük ihtimalle stalingrad savaşı yalnızca klasik bir kızıl ordu imhası ile sonuçlanan kısa süreli bir çatışma olarak kayıtlara geçecekti.

    yorumları yapan arkadaşlar sürekli tekdüze bir şekilde kış mevsiminden, göring'in ahmaklığından ve almanlarla birlikte savaşan zayıf mihver devletleri kuvvetlerinden dem vuruyor. evet bunlar inkar edilemez gerçekler ve alman ordusunu ciddi zorlayan etkenler. gelgelelim gözden kaçırdığınız asıl nokta almanların rusya seferinin az önce de yazdığım gibi hedeflerinin net tayin edilememesi. yani bu harekatın asıl amacı sovyet askeri gücünün tamamen kırılarak sovyetlerin en azından avrupa'ya komşu ve almanların işine yarayacak en güçlü ekonomik bölümlerinin ele geçirilmesi mi olacaktı (mesela fransa seferi gibi) yoksa sovyet egemenliği tamamen mi çökertilecekti?

    harekatın en başında alman ordusu hareketleri klasik bir düşmanın imhası şeklinde iken karşılarına çıkan kızıl ordu birliklerinin moskova önlerine dek giderek azalması sonucu alman ordusunun komuta heyetinin sahte bir yenilmezlik havasına büründüğü ve yanlış istihbarat raporlarına göre değerlendirme yapan hitler'in kızıl ordunun belinin kırıldığını düşünerek askeri ve psikolojik hedefleri gözardı ederek kavgam'da bahsettiği yaşam alanı tezi doğrultusunda ekonomik anlamda güçlü bölgelere yöneldiği yadsınamaz bir gerçeklik. bu noktada nazi ideolojisinin siyasi hedeflerinin barbarossa harekatının askeri amaçları önüne geçtiği, bu nedenle neredeyse tüm genelkurmay ve cephe komutanlarının protestolarına ve feryatlarına rağmen moskova'ya ilerleyen merkez ordu grubunun en önemli birliklerinin ukrayna'nın verimli buğday tarlalarını almak için güneye döndürülmesi stalingrad öncesi küçük bir felaket sayılan moskova harekatının kaybedilmesinin en önemli sebebidir örneğin.

    moskova savaşı aslında alman ordusu için stalingrad'dan önce yaşanan ilk ciddi moral çöküntüsü aslında. 1941'in aralık ayının sonunda hitler'e sunulan raporlarda bahardan önce bir sovyet taarruzunun beklenmediği açıkça vurgulanırken bu raporların sunulmasından hemen 2 gün sonra stalin'in japonya'nın amerika saldırısı sonrası o taraftan çektiği birliklerle ciddi bir karşı saldırıya geçmesi almanlara büyük bir şok yaşattı. her ne kadar cani ruhlu bir kişi olsa da stalin'in keskin zekası ve hitler'e nazaran daha gerçekçi durum değerlendirmesi yapabilmesi japonların amerika ile meşgul olacağını ve kendilerine bulaşmayacaklarını anlamasına yolaçtı. burada hitler'in en büyük stratejik hatası ortaya çıkıyor; müttefiği ile yetersiz iletişim. almanya ve japonya her ne kadar ittifak yapmış bile olsa savaştıkları karşı bloktaki ülkelerin yarısı kadar bile iletişimleri ve koordinasyonları olmadığından herkes kafasına göre takılıyordu ve bu noktayı gören stalin en iyi şekilde hamlesini yaptı.

    alman doğu cephesi neredeyse 2000 mil uzunluğunda inanılmaz geniş bir cephe ve bundan önce sürekli dar cephelerde harekat yapmaya alılşan alman ordusu için hakimiyet kurulması çok zor bir yer. makine kullanımı had safhaya ulaşan bir ordu olsa da cepheyi besleyen lojistik kolları hala büyük oranda atlara bağlı olan alman ordusu, ray açıklığı avrupa standartlarına göre farklı olan rus demiryollarının da yarattığı zorluk düşünüldüğünde bu kadar geniş bir cepheyi neredeyse 4 sene elde tutabilmesiyle aslında lojistik ve operasyonel anlamda çok başarılı bir performans çizdi. bununla birlikte buraya yorum yazan arkadaşların önemli bir kısmı şunu da atlıyor, stalingrad'da kaybedilen ordu, insan gücü ve teçhizat açısından bakarsanız almanların telafi edemeyeceği bir seviyede değildi. unutmayın ki almanlar doğu cephesinde harekat inisiyatifini temmuz 1943'teki kursk savaşının sonuna dek ellerinde tuttu, stalingrad'daki hezimetin yerine yeni birlikler oluşturdu ve bu yeni güçleriyle sovyetlerin aylarca hazırladığı kursk cebinin 3 savunma hattının ilk 2 hattını darmadağın edip neredeyse 3. hattı da delecek ve barbarossa günlerine geri döneceklerdi.

    askeri anlamda bakarsanız stalingrad savaşı aslından son derece gereksiz bir savaş. bunun çıkma nedeni hazar denizi kıyısındaki rus petrol bölgelerini ele geçirmek için güney ordu grubundan o tarafa dönen 6.ordu'nun "yav he he" diyerekten stalingrad'ı pas geçmemesi. onun dışında gerçekten adı dışında bu kentin kesinlikle stratejik bir önemi yok yani bir harkov veya orel gibi değil. yaygın magazinel inanış elbette işte hitler stalin'i sevmiyormuş adını taşıyan bir kenti yokedecekmiş falan fıstık ama realiteye bakarsanız biraz da sovyetlerin almanları bilinçli olarak azdırıp üstlerine çekme durumu da var. neyse bu konuya girmeyeyim şimdi çünkü stalin'in bunu tüm doğu cephesi için bilinçli olarak yaptırdığına dair güçlü iddialar var. o ayrı bir entry konusu. bir de stalingrad'da sıkışan ordunun defalarca hitler'e yalvarmışlıği var kuşatma çemberini yarmak için. bu şu demek, çember içine alınan bir ordu tüm gücünü çemberin en zayıf olduğunu düşündükleri bir noktaya konsantre ederek savaşa girişiyor. bu olay ciddi bir karşı saldırı demek ve saldırı yeteneği ile tanınan alman ordusu eğer bunu yapabilseydi yüksek ihtimalle kurtulabilirdi ama hitler saçma bir şekilde son mermiye kadar savaşma saplantısından vazgeçmediği ve taktik geri çekilmenin öneminin ne olduğunu bir türlü anlayamadığı için 6.ordu felakete sürüklendi.

    alman ordusu yaygın inanışın aksine taa 1944-45 kışına dek muharebe gücünü koruyan ve ciddi tehdit olan bir ordu. yani stalingrad ertesinde çılgın şekilde tahkim edilmiş kursk bölgesine taarruz edebilen, arada yığınla küçük taarruzu ve savunma savaşını sürdüren, rusya'da öğrendikleri esnek savunma anlayışını giderek çok dehşetli pratiğe dönüştürebilen ve onca kayba rağmen yeteneklerini koruyabilen bir ordu. bu açıdan bakarsanız stalingrad ertesinde eğer almanlar amerika'ya savaş ilan etmemiş olsa sovyet savunması için çok önemli olan müttefik yardımı gelmeyecekti çünkü amerika'nın o anda almanlara savaş ilan etmesi için ortada bir bahane yoktu. eğer amerika almanya'ya savaş ilan edemeseydi sadece ingiltere sovyetlere yardım edemezdi (sovyetlere verilen yardımın çoğu amerikan orijinlidir), kuzey afrika kaybedilmezdi, 1943 gibi erken bir tarihte italya işgal edilemez ve alman güney cephesi büyük bir risk altına girmezdi (almanlar buraya çok büyük bir ordu bağlamak zorunda kaldı). ve sovyetler kendi başlarına almanlara direnmek zorunda kalır, büyük ihtimalle de iki taraf bir şekilde ateşkese razı olurdu.

    savaşı değerlendirirken onun dinamiklerini çok yönlü irdelemeniz gerekiyor. sadece bir savaş askerileşmiş bir ulusu yıkamaz. mesela stalingrad savaşının gerçek sonuçlarından alman halkı ancak 1945 sonunda haberdar oldu. diktatörlük bu yenilgiyi bile çok ciddi şekilde sansürleyerek halkına aktarmıştı ve hem halkın hem de ordunun savaş motivasyonu bundan çok az etkilendi. bu nedenle olaya geniş açıdan bakın. stalingrad sovyetler açısından gerçek bir zaferdir ama propaganda yoluyla da ciddi şişirilmiş bir savaştır.
  • burada aptal saptal yorum yapan ergenleri lutfen dinlemeyin. sanki bu savasin tarafiymisiz gibi yok nazi itleri , yok rus komunizleri diyenleri kaale almayin verecekseniz bir satirlik degil akademik bilgi verin. gerci bilgi iceren entry kalmadi ya neyse, bilgi hayatin temelidir. eger eksi seylere falan girerse lutfen ilk paragraf ucurulsun.

    neyse baslayalim...

    1941 de barbarossa harekatiyla sovyet topraklarina adim atan almanlar , blitz in etkisiyle maca 1 0 onde basladilar. kuzeyde leningrad dogu da ise moskova onlerine gelmek wehrmacht icin pek zor olmadi fakat asil is kusatma sirasinda basladi. leningrad konu disi ve basa bir entrynin konusu ama tarihin en uzun kusatmalarindan biri oldugunu soyleyerek buraya bir bakiniz birakalim.(bkz: leningrad kusatmasi)

    1941 kisinda moskova onlerinde pabucun pahali oldugunu goren hitler , yeaa beyler bunlar sembolik seyler ruslarin elinden stalingrad , leningrad gibi ismen onemli sehirleri alirsak moralman cokerler kim napsin moskovayi demis ve dikkatleri stalingrad a cevirmistir. operasyon mavi kod adi verilen bu harekatin amaci alman ordularinin iki kol halinde kafkas petrollerine ve don nehrine ulasip rus guney cephesini ortadan kaldirmaktir. kafkas sinirlarina ve stalingrad a rahat sekilde ilerleyen alman ordusu sehri kusatmis fakat rus ayisinin sert savunmasiyla karsi karsiya kalmistir. stalin burada adeta mourinho nun kale onune otobus cekmesi ya da simeone nin 1 0 biten atletico kariyeri gibi asiri sert savunma anlayiiyla alman' blitz 'ine karsilik vermistir.

    son baharda don nehrinin donmasiyla sovyet ikmal hatti cokme noktasina grlmis almanlar stratejik ustunlugu ele gecirmistir. fakat bundan sonrasi tam bir destandir diyebiliriz her iki ordu acisindan da.hic beklenmedik anda general kışı yanina alan ivan alman hatlarinda ev sahibi olmaninda verdigi avantajla gedikler acmayi basarmistir. almanlar ise inatla direnip kasim 1941 ortalarina kadar sehir onunde kalmayi basarmistir. burada yasanan ozellikle traktor fabrikasinda yapilan carpismalar sokak sokak ev ev cadde cadde yapilan catismalar savas tarihine gecmistir.

    ote yandan islerin yolunda gitmedigini goren rus harekat merkezi bir karsi taarruz planlamis ve ismini uranus harekati olarak belirlemis. alman ordusunun kanatlarinin romen italyan ve macarlardan olustugunu goren rus planlama dairesi aciği sezmis darbenin vurulacagi yeri belirlemistir. ruslarin bir yumruguyla dagilan italyan ve romen birliklerinin yok olmasiyla kanatlardan sarilan almanlar tecrit edildi ve ikmal yollari kapatildi. bundan sonrasi ise tam bir facia.

    rus kışi almiş basini gitmis . hatta soylenir ki 1941 kisi yuzyilin en soguk kis mevsimlerinden biridir. general kış kadim dostu ruslarin yardimina kosmus ve almanlar kistirilmisti. ote yandan fuhrer sicak mekandan direktiflere devam ediyordu. hava soguk olabilir ama alman ordusunun zafere ve iradesine olan sarsilmaz inanci galibiyeti getirecektir. ıste o isler pek oyle olmadi . eksi 40 lara varan soguklarda alman 6. ordusu ikmal olmafan direnmeye devam etti. burada devreye giren şişman luftwaffe reyizi hermann goring sirf hitler e hayir diyemedigi icin 6. orduyu havadan ikmal edebilecegini soyledi. oysa ne hava sartlari ne de bolgenin durumu boylesi bir ikmale uygun degildi. yapilmasi gerekn tek sey duragan bir savas yerine hareketli bir savas tarzini benimsemekti. fakat cilgin onbasimiz hitler bu teklifi sonuna kadar reddetti.

    bir birliğin düşman birlikleri tarafından çembere alınması durumlarında ilk akla gelen tutum, kuşatma altındaki birliklerin, bir yarma hareketiyle çemberi yarmak ve ana kuvvetlerle birleşmektir. ne var ki hitler, her zamanki gibi mevzilerin terk edilmesine karşı çıkmaktadır. 6. ordu yerinde kalacak, ana kuvvetlerden düzenlenecek bir kurtarma kuvveti çemberi yararak 6. ordu ile temas sağlayacaktır. 6. ordusu son askerine kadar kazandigi topraklarda kalacak ve disardan yapilacak bir harekatla kusatma kirilip 6. orduya ulasilacaktir. fakat isler bu sekilde gelismez.

    feld maresal erich von manstein komutasinda olusturulan don ordular grubu 6. orduyu kurtarmak ve kusatmayi yarmakla gorevlendirilir. hareakt baslangicta cok iyi gider. fakat ruslarin uranus karsi taarruzu icin beklettigi birlikleri oyuna sokmasiyla dengeler bir anda degisir ve manstein in ordulari stalingrada yaklasik 50 km yakinda sert carpismalar sonrasi durdurulur. oysa manstein durbunle baksa 6. ordu alay sancaklarini gorecek mesafededir.

    burada belirtmekte fayda var ki feld mareal manstein dinamik bir savasi savunmakta ve biz 6. orduya gidemiyorsak onlar bize gelsin prensibini ortaya atmaktadir. hatta hitler le bu konuda sert tartismalar yasansada hitler cekilmeyi sert bir dille reddetmis ve kacinilmaz sonun baslangicinin startini vermistir.

    her neyse 4 gun boyunca ruslara saldiran manstein sonuc alamayinca ve fuhrer de 6. ordunun stalingraddan cikmasina izin vermeyince sokarim sizin savasina deyip cikis hatlarina geri cekilmistir.

    artik stalingrad da 6. ordu yapayalnizdir.general rokossovski 8 ocak 1943'te stalingrad’da kuşatılmış durumdaki alman askerlerine bir "teslim ol" çağrısı yapmıştır.teslim şartları katlanılmaz değildir. her askere normal tayın verilecek, yaralılar ve hastalar tedavi edilecek, subaylar rütbe işaretlerini ve nişanlarını taşıyabileceklerdir. özel eşyalara da dokunulmayacaktır. uçaklarla alman siperlerine atılan bildiri, sert bir tehditle son bulmakta, “teslim olunmadığı halde kızıl ordu kuvvetleri alman kuvvetlerini yok etmek zorunda kalacaktır. direnenler acımasızca imha edilecektir.” durum derhal hitler'e iletilir ve hitler derhal reddeder. aslında durum tümüyle umutsuzdu. yılın ilk günü ekmek istihkakı 100 grama düşürülmüş, beş gün sonra da 50 grama indirilmişti.

    mihver askerleri artık ancak açlıktan ölmeyecek kadar kalori alabilmektedir. ancak cephane giderek azalmaktadır. bu son derece olumsuz koşullara karşın kısmen de olsa, sovyetlerin tutsakları infaz ettiklerine inandıkları için teslim olmayıp direnmeye devam ettiler. özellikle de almanlar yanında savaşan rus gönüllüler ele geçtiklerinde başlarına gelecekler konusunda hiç hayale kapılmıyorlardı. bir süre sonra stavka, hesap edildiğinden daha büyük bir mihver kuvvetini stalingrad'da kuşatmış olduklarını fark etti. bu durumda bölgedeki kuvvetlerini takviye etmeleri gerekiyordu. stalingrad'da yeniden kıyasıya sokak çatışmaları başladı. fakat bu kez mihver kuvvetleri volga kıyılarından geri atılmaktaydı. mihver kuvvetleri fabrikalar bölgesindeki mevzilerini pekiştirirken kızıl ordu, bir ay önce kendilerine yönelen yırtıcı saldırıları bu kez kendileri başlattı. savunma, kendilerini el bombalarından korumak için tüm pencereleri tel ağlarla örtmek gibi basit bir savunma sistemi uyguladı. sovyet askerinin bu önlem karşısında bulduğu çare, el bombalarına balık iğneleri sarmak olmuştur. balık iğneleri, pencerelerdeki tellere takılıyor, ilk el bombasının burada patlamasıyla pencerelerdeki bu koruma imha ediliyordu. kent içi çatışmalarda alman tankları, alışılagelmiş şekilde kullanılamıyordu. halen işler durumdaki tanklar, en iyi ihtimalle sabit top olarak kullanılabilmektedir. kızıl ordu ise yıkıntıların hareketleri sınırladığı bölgelerde tankları kullanmadı.

    sovyet don cephesi komutanı general rokossovski 21 ocak'ta küçük bir ulak grubu yeniden general paulus'a gönderdi. yirmidört saat içinde teslim olmaları durumunda tüm tutsaklar için aynı güvenceler sağlanacaktır. fakat bu teslim olma çağrısı general paulus tarafından hitler'in emri gereği geri çevrilmiştir.don cephesi kuvvetleri 22 ocak'ta yeniden taarruza geçtiler. izleyen günler içinde ardı ardına gelen sovyet saldırıları sonunda savunma bölgesi üçe bölünmüştür. alman 6. ordu'sundan bir istihbarat subayı anılarına, mihver kuvvetlerin durumunu şu şekilde anlatmaktadır.

    « tüm cephe boyunca geri çekilmek zorunda kaldık... ancak, geri çekilme bir kaçışmaya dönüştü... bazı yerlerde panik baş gösterdi... artık emir almaksızın geri çekiliyorduk »

    iktidara gelişinin 10. yıldönümü olan 30 ocak 1943 tarihinde hitler general paulus'u mareşalliğe terfi ettirdi. bugüne kadar hiçbir alman mareşalinin esir alınmamış olduğuna güvenen hitler, paulus'un da dövüşeceği ya da intihar edeceğini, ama teslim olmayacağını umuyordu. ancak stalingrad'da hesapta olmayan bir durum vardı. mareşal paulus subaylarına, erlerin yazgılarını sonuna kadar paylaşacaklarını, intiharın görevden kaçmak olduğunu söylemiş ve ihtihar etmeyi yasaklamıştı.bu durumda paulus'un intihar etmesi, kendi emrini çiğnemesi olacaktı. neticede 31 ocak 1943 gecesi başlarken paulus'un bir genel mağazanın bodrum katındaki karargahındaki radyo operatörü bir mesaj göndermiştir. mesajda sovyet askerlerinin sığınağın kapısına dayandığını, cihazı imha edeceğini bildirmektedir. mesajın sonunda cl harfleri vardır. bunlar, uluslararası bir koddur ve “istasyonumuz yayını kesiyor” anlamındadır. aynı gece paulus ve kurmay subayları, bir manga sovyet askerine itirazsız teslim oldular.

    stalingrad'da kuşatılan mihver kuvvetlerin, bitkin, hasta ve açlıktan kırılan kılıç artığı, 2 şubat 1943 günü öğleden hemen sonra teslim oldu. toplam 91 bin kişiden yaklaşık 3 bini rumen askeridir. sovyetler birliği için kıvanç, ııı. reich için ise dehşet verici bir ayrıntı da teslim olanlar arasında 22 generalin bulunmasıdır. stalingrad'da kuşatılmış olan generallerden diğerleri ise çatışmalarda ölmüşler ya da intihar etmişlerdi. hitler, paulus'un teslim olmayı seçmesine doğal olarak son derece sinirlendi. onun hakkında, "tüm acılardan kurtulabilecek ve ulusun gözünde sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe yükselebilecekken o moskova'ya gitmeyi tercih etti." demiştir.alman basını uğranılan felaketi ancak ocak ayı sonunda duyurdu. ancak haftalar öncesinden tüm olumlu yayınlar durdurulmuştu. stalin, nazi hükümeti'nin ilk kez alman yenilgisini açıkça kabul ettiğini açıkladı. fakat bu alman ordusunun ilk yenilgisi değildi.
  • stalingrad savaşı, ıı. dünya savaşı’nın doğu cephesinde, nazi ordularıyla kızıl ordu arasında, stalingrad kenti için yapılan savaştır. hemen hemen tüm tarihçiler tarafından ıı. dünya savaşı’nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. bu savaş, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta tarihin en kanlı savaşıdır.

    1941 yılı doğu cephesi
    22 haziran 1941 günü alman birliklerinin sınırı geçmesiyle başlayan alman-rus savaşı, harekatın ilk aylarında alman zırhlı birliklerinin hızlı ilerlemeleriyle sürmüştü. kuzeyde leningrad’ı kuşatan birlikler,
    hitler’in talimatıyla kente yönelik taarruzlarını durdurmuşlar, kuşatma durumunda kalmışlardı. merkezde ise hitler, moskova konusunda ısrarlıydı. ne var ki, kızıl ordunun inatçı direnişi karşısında alman ilerleyişi moskova varoşlarında durdurulmuştu. güney cephede ise alman birliklerikiev’i ele geçirmişlerdi.

    tüm bu hızlı ilerlemelere karşın 1941 yılı sonuna gelindiğinde alman ilerlemesi de durma noktasına gelmiştir. hemen ardından başlayan kızıl ordu taarruzları ise alman kuvvetlerine ağır kayıplar verdirmiş, özellikle merkez cephede hatlarını yer yer 100 km. geri çekmek zorunda kalmalarına yol açmıştı. 1942 yılının şubat ayı sonlarında gerek kış koşulları gerek ağır kayıplar dolayısıyla rus ilerleyişi de durmak zorunda kalmış ve tüm doğu cephesinde durum istikrar bulmuştur.
    1942 yılı alman yaz taarruzu 1942 yılının ilk ayları, her iki tarafın da kuvvetlerini ve ikmal depolarını takviye etmeleriyle ve geniş çaplı bir askeri harekat için gereken diğer hazırlıklarla geçti. bu arada, kışın kar ve buzu, ilkbaharın eriyen karlar ve taşan ırmakların yol açtığı çamuru gibi şartlar da ortadan kalkmış oldu. ağustos 1942, alman ordularının gücünün ve yayılmasının zirveye ulaştığı tarihtir. bu tarihte kıta avrupasının neredeyse tümü alman işgali altındadır. belçika, hollanda, lüksemburg, polonya, danimarka, norveç, fransa, çekoslovakya, sırbistan, yunanistan alman işgali altındadır.

    rusya’daki savaşın ikinci yılında hitler, harekatın yönünü moskova’dan güney cepheye, yani stalingrad ve
    kafkasya’ya çevirme kararındadır. generallerinin hemen hepsi moskova yönünde taarruza devam edilmesinden yanadırlar fakat hitler, “ne yazık ki generallerim ekonomi bilmiyorlar” diyerek kestirip atacak ve harekat için gerekli emirleri verecektir. almanların 1942 yaz taarruzlarının ana planı, mavi operasyon kod adıyla kayıtlara geçen plandır. esasen mavi operasyon, don-donets koridorunun ele geçirilmesi ve bir yönden stalingrad, diğer yönden de kafkasya yolunun açılması operasyonudur. bu planın uygulamaya geçilmesinden önce kırım yarımadasındaki sivastopol kentinin ve hemen onun karşısındaki kerç yarımadasının alınması, en azından burada konuşlanmış olan kızıl ordu birliklerinin bloke edilmesi öngörülmüştür.

    mavi operasyon’a 28 haziran 1942 tarihinde başlanır. donets nehrini geçerek don nehrinin batı kıyıları boyunca güney doğuya ilerleyen alman 6. ordusu ile 4. panzer ordusu'nun stalingrad'a taarruz edebilecek pozisyona gelmesi, temmuz ayı ortalarını bulmuştur. öte yandan diğer ordu grubunun da 23 temmuz 1942 tarihinde rostov’un almasıyla alman orduları önünde kafkasya’nın yolu açılmıştır. mavi operasyonun her iki stratejik hedefine de, -stalingrad ve kafkasya yollarının açılması- ulaşılmıştır. bu aşamadan sonra 1942 yılı yaz taarruzlarına iki koldan devam edilecektir.

    stalingrad kuşatması
    general aleksandr mikhailoviç vasilevski’nin “unutulmaz, trajik bir gün” olarak tanımladığı 23 ağustos 1942 günü stalingrad’a yönelik alman taarruzunun başladığın gündür.

    luftwaffe’nin bombardıman uçakları, yaklaşık dört bin çıkış yaparak kenti 48 saat boyunca bombalamışlardır. kentin yaklaşık yüzde sekseni tahrip olurken binlerce sivil de yaşamını yitirmiştir. infilak eden akaryakıt depolarından metrelerce yükselen alev dilimleri kenti cehenneme çevirmiştir.

    bombardımanın başlamasıyla birlikte general friedrich paulus’un 6. ordusu, don nehrini geçerek kuzey batıdan, general hermann hoth’un 4. panzer ordusu da güney batıdan stalingrad’a yönelmişti. iki üç gün içinde rus hatları yarılmış ve almanlar kentin kuzeyinde ve güneyinde volga kıyılarına ulaşmışlardı. böylece stalingrad savunması, volga nehriyle alman yarı çemberi arasında sıkışıp kuşatılmış olmaktadır.

    bölgedeki kızıl ordu birliklerin savaşçı unsurları yetersizdir, çoğu eksik kadrolu birliklerdir. mayıs ayında girişilen harkov saldırısında uğranılan ağır kayıplar henüz giderilebilmiş değildir. top mevcudu da yetersizdir, bazı cephelerde havan toplarıyla savunmak yapmak zorunda kalınmaktadır.

    iki gün içinde general hoth’un panzer birlikleri rusların iki savunma hattını çökertmiştir. en içteki üçüncü savunma hattı önünde durdurulursa da 25 ağustos 1942 günü bu savunma hattı da yarılır. general yeremenko, iki sovyet ordusuna geri çekilme emri vermek zorunda kalmıştır. tam zamanında verilen bir karardır bu çünkü, ertesi gün general paulus’un 6. ordu’su kuzeyden saldırıya geçmiştir.

    26 ağustos 1942 günü general georgy jukov, stalin tarafından yüksek komutan yardımcılığı’na atanmıştır. kızıl ordu’nun sevk ve idaresi konusunda, stalin’den sonra yetkili kişidir ve stalingrad savunmasından doğrudan sorumludur artık. 30 ağustos günü, alman birliklerinin kenti kuşatma operasyonu tamamlanmıştır, stalingrad artık kuşatma altındadır. 3 eylül 1942 günü kızıl ordu birlikleri mevzilerini terk ederek kentin varoşlarına çekilmek zorunda kalıyorlar. tüm takviye ve ikmal, volga nehri üzerinden mavnalarla yapılmaktadır. alman topçu ateşi ve uçakların pikeleri, çok sayıda mavnanın nehri geçemeyerek sulara gömülmesine yol açmaktadır. silah, cephane ve sıhhi malzemeye öncelik verildiği için askerlere verilen günlük istihkak hızla düşmektedir.

    4 eylül günü panzer birlikleri kentin güney varoşlarına girerler. ertesi gün rusların giriştiği bir karşı saldırı hezimetle sonuçlanır. 7 eylülde kentin havaalanı almanların eline geçiyor. 9 eylülde ise almanlar, moskova-astragan demiryolu hattını kesiyorlar. müttefik yardımlarını taşıyan ana arter kesilmiştir.

    12 eylülde ruslar kentin varoşlarından çekilmek zorunda kalıyorlar. 14 eylülde bir alman piyade tümeni kentin merkezine iyice yaklaşıyor. kenti savunmakla görevli sovyet 62. ordu’sunun direnişi son derece yırtıcı ve ölümünedir, bu birliğe gönderilen her askerin ortalama yaşam süresi 24 saatten azdır.

    aynı gün stalin, mareşal jukov’a bir savaş planı hazırlamasını emretmiştir. savaşı ve stalingrad’ı kastederek, “bu iş, volga kıyılarında bitmeli” der. jukov ve vasiliyevski, böyle bir emre hazırlıklıdırlar, ertesi gün stalin’e bir savaş planı sunmuşlardır. ancak istihbarat raporları, alman kuvvetlerinin bir iki gün içinde stalingrad’da genel bir saldırı başlatacağı yönünde bilgiler içermektedir, savaş planı askıya alınır.

    gerçekten de 14 ve 15 eylülde 6. ordu’nun saldırıları gerçekleşiyor. karşılaştıkları, hazırlıklı direnişin karşısında kayda değer bir ilerleme kaydedemediler.

    eylül ayı, kentteki alman ilerlemesi, ağır da olsa sürüyor. hemen her gün hava akınlarıyla desteklenen alman saldırıları karşısında rus birlikleri gerilemek zorunda kalıyorlar. almanlar, sivastopol kuşatması sırasında da kullanılan dora demiryolu topları stalingrad önlerine getirmişlerdir. 800 mm.lik bu dev toplar kent içindeki direnme noktalarını ve volga'nın doğusunda konuşlanmış sovyet top ve mevzilerini dövmektedir.

    ekim ayında da bu genel gidişat sürmektedir. almanlar 14 ekim 1942 de tesisleri tank üretebilecek şekilde değiştirilmiş, ve stalingrad savaşları boyunca tank üretimini sürdürmüş olan traktör fabrikasına, luftwaffe’nin üç bin çıkışlık desteğiyle saldırıyorlar. 62. sovyet ordusu, volga üzerindeki üç köprübaşının bulunduğu birkaç yüz metrelik alana çekilmek zorunda kalıyor. mevcudunun yüzde yetmiş beşini kaybetmiştir. 13. muhafız tümeni alman saldırısını durdurmayı başaramamış olsaydı tümüyle imha edilecekti. stalingrad’ın kuzey bölümü almanların elindedir artık.

    ekim ayının son haftası stalingrad savunmacıları için en kritik günlerdir. hava dona çevirmiştir ama nehir henüz donmamıştır, buz parçalarının yüzdüğü ağdalı bir sıvı halini almıştır ve bu durumda teknelerin ilerlemeleri olanaksızdır. kent, bu süre içinde ikmal ve takviye alamıyor. cephane ve yiyecek sıkıntısı had safhadadır.

    stalingrad’da giderek umutsuzlaşan bir direniş sürerken, jukov ve vasilevskiy tarafından hazırlanan ve uranüs operasyonu kod adı verilen planın hazırlıkları da tamamlanmak üzeredir. plan, stalingrad içinde bir karşı taarruzla alman hatlarını kırmak yerine, stalingrad’da rus birliklerini kuşatmış olan alman çemberini sarmayı hedefleyen bir plandır.
    rus karşı taarruzu stalingrad’ı kuşatmış durumdaki alman 6. ordusu ve 4. panzer ordusunu kuşatma hazırlıkları, ekim ve kasım ayları içinde sürdürülmüştü. 19 kasım 1942 günü sabaha karşı, stalingrad’ın kuzeyinde, binlerce topun gürlemesiyle rus karşı taarruzu da başlamış oldu. stalingrad’ın kuzey batısını tutan romen birlikleri üzerine, daha gün ağarmadan çok yoğun bir top ve katyuşa salvosu başlıyor. gün ağarırken de kızıl ordu birlikleri saldırıya geçiyor. topları, tanksavarları olmayan romen birlikleri harekatın ilk saatlerinde, çok sayıdaki rus tankının taarruzuna dayanamayacaktır. kısa sürede romen 3. ordusunun cephesi yarılmıştır.

    güney çenesini oluşturacak kızıl ordu birlikleri de bir gün sonra taarruza kalkmışlardır. ard arda gelen keşif raporları, alman komutanlara, stalingrad’ın güneyinde 13 sovyet ordusunun ve binlerce tankın harekat halinde olduğunu gösteriyor.

    20 kasım 1942, dar anlamda stalingrad’da, geniş anlamda ise doğu cephesinde “son”un başlangıcıdır. ancak, 20 kasım 1942 günü, çoğu kez dikkatten kaçan bir başka yerde de sonun başlangıcı olarak algılanmaktadır. kuzey afrika. o gün rommel’in birliklerine malzeme taşıyan elli alman nakliye uçağından kırkbeşi, müttefik avcı uçakları tarafından düşürülmüştü. o günün akşamı rommel, emir subayına, “her şey bitti... takviye gelmeyecek... biz savaşı kaybettik” diyecektir.

    çemberin kapanmasını önlemeye çalışan alman birlikleri de yer yer geç kalıyor ya da iyi hazırlanmış rus saldırısı karşısında varlık gösteremiyorlar ve 22 kasım 1942 akşamı güneyden taarruz eden sovyet 4. mekanize kolordusu ile kuzeyden ilerleyen 4. tank kolordusu, stalingrad’ın 60 km. batısında, don nehrinin dirsek yaparak güney batıya döndüğü noktada, kalaç’da birleşiyorlar, wehrmacht’ın 6. ordusu etrafında oluşturulmaya çalışılan çember kapanıyor. kalaç, aynı zamanda 6. ordu’nun en önemli ikmal hattıdır ve paulus’un karargahından topu topu 15 km. uzaklıktadır. karargahın derhal geriye çekilmesi zorunluluğu, alman birliklerinin sevk ve idaresinde ciddi bir zaaf yaratacaktır. zaten kentteki alman birlikleri arasındaki iletişimde çeşitli güçlükler yaşanmaya başlamıştır.

    kuşatmanın güney çenesini oluşturan sovyet kuvvetleri, alman 6. ordusuyla 4. panzer ordusunun arasından daldığı için 4. panzer ordusu kuşatmanın dışında kalmıştır.

    stalingrad’da alman 6. ordusunun kuşatılması tamamlandıktan iki gün sonra, 25 kasım 1942 de almanların rijev cebine karşı geniş çaplı bir saldırı başlatıyor ruslar. harekata, mars operasyonu kodadı verilmiştir.

    stalingrad’da kızıl ordu çemberi
    stalingrad kuşatmasına katılan bir kısım rus birlikleri de dışarı doğru harekata devam ederek bir dış çember oluşturuyorlar. böylece biri içeriye, diğeri dışarıya dönük iki çember oluşturarak dışarıdan girişilecek bir yarma harekatına karşı daha başlangıçta işi sağlama alıyorlar. hızla don nehri ile onun bir kolu olan chir nehri arasındaki araziye yayılıyorlar.

    kızıl ordunun çeneleri üzerine kapandığında 6. ordu, 40 x 60 km.lik bir alana sıkışmış bulunmaktadır. tüm ikmal ve takviye, yaralıların nakli, hava yoluyla yapılmak zorundadır artık. ne var ki, kuşatma operasyonunu planladıkları sırada ruslar, bu durumu da analizlerine katmışlardır. kuşatma tamamlanır tamamlanmaz, binden fazla uçaksavar topu, hızla sevk edilerek mevzi tutarlar.

    1942 yılının aralık ayı boyuca kuşatma altındaki alman birliklerine normalin ancak beşte biri kadar malzeme hava yoluyla intikal ettirilebilir. bu malzemenin büyük bir bölümü, cephane ve akaryakıt olmak zorundadır. yiyecek kıtlaşmıştır, personel başına günde iki dilimlik ekmek, ordu bünyesindeki atların eti ve ele geçen rus askerlerin sağladığı yiyecektir. onların torbalarından her zaman reçel kavanozları, domuz pastırması, peksimet ve votka bulunmaktadır.

    bir birliğin düşman birlikleri tarafından çembere alınması durumlarında ilk akla gelen tutum, kuşatma altındaki birliklerin, bir yarma hareketiyle çemberi yarmak ve ana kuvvetlerle birleşmektir. ne var ki hitler, her zamanki gibi mevzilerin tek edilmesine karşı çıkmaktadır. o, karalıdır, 6. ordu yerinde kalacak, ana kuvvetlerden düzenlenecek bir kurtarma kuvveti çemberi yararak 6. ordu ile temas sağlayacaktır.

    almanlar, merkez ordular grubundan ayırdıkları erich von manstein’in 11. ordusunu don ordular grubu olarak yeniden yapılandırarak bir karşı saldırı başlatmayı planlarlar. kış fırtınası operasyonu kod adıyla planlanan harekat, stalingrad’ın güney batısından taarruza geçecektir.

    don ordu grubu, 12 aralık 1942 tarihinde taarruzuna başlamıştır. kızıl ordu'nun iki direnç hattını kırıp ilerleyen harekat, rusların yedekte tuttukları 2. muhafız ordusu'nu savaşa sürmeleri üzerine durdurulmuştur. stavka'nın stratejik planlarında 2. muhafız ordusu, esasen satürn operasyonu için ayrılmış birliklerden biriydi. manstein'in don ordu grubu'nun ilerleyişini durdurabilmek için bu orduyu kullanmak zorunda kaldılar. dolayısıyla satürn operasyonu, stalingrad'daki alman 6. ordu'sunun imhasına kadar ertelenmiştir.

    manstein, izleyen dört gün boyunca cepheyi yarmak için çabalayacaktır. 23 aralık 1942 günü ise taarruz çıkış hattına çekilmeye başlamıştır. stalingrad'daki 6. ordu mevzilerine 50 km. kala 19 aralık 1942 tarihinde ulaşabildiği son noktadadır.

    28 aralık 1942 de stalingrad’da ardı arkası gelmeyen rus saldırılarından biriyle tazinskaya havaalanı da rusların eline geçiyor. zaten yetersiz olan havadan ikmal daha da kısıtlı olacaktır artık. faal olan tek bir havaalanı kalmıştır.

    ruslar 8 ocak 1943 de stalingrad’da kuşatılmış durumdaki alman askerlerine teslim ol çağrısı yapıyorlar. teslim şartları katlanılmaz değildir. her askere normal tayın verilecek, yaralılar ve hastalar tedavi edilecek, subaylar rütbe işaretlerini ve nişanlarını taşıyabileceklerdir. özel eşyalara da dokunulmayacaktır. uçaklarla alman siperlerine atılan bildiri, sert bir tehditle son bulmakta, “teslim olunmadığı halde kızıl ordu kuvvetleri alman kuvvetlerini yok etmek zorunda kalacaktır. direnenler acımasızca imha edilecektir.” durum derhal hitler'e iletilir ve hitler derhal reddeder.

    10 ocak 1943 günü general konstantin rokossovski komutasındaki ruslar beş bin topun bir saat süren hazırlık ateşinin ardından stalingrad’daki alman kuvvetlerine toplu bir saldırıya giriştiler. altı günün sonunda alman’lar yarı yarıya küçülmüş, 22 x 14 km.lik bir alana sıkıştılar. 24 ocak 1943 de eldeki son havaalanı da rusların eline geçiyor. son umutlar da ortadan kalkmıştır. almanların hazırladığı bir havaalanı da pek çok uçak için kısa kalmıştır. bundan böyle ikmal maddeleri havadan bırakılacak ve yaralılar tahliye edilemeyecektir.

    ardı ardına gelen rus saldırıları sonunda almanların savunmaya çalıştıkları bölge üçe bölünür. 31 ocak 1943 gecesi başlarken paulus’un bir bodrum katındaki karargahındaki radyo operatörü kendiliğinden bir mesaj gönderir. rusların sığınağın kapısına dayandığını, cihazı imha edeceğini bildirir. mesajın sonunda cl harfleri vardır. bunlar, uluslararası bir koddur ve “istasyonumuz yayını kesiyor” anlamındadır. paulus ve kurmay subayları, bir manga rus askerine itirazsız teslim oluyorlar az sonra. stalingrad’ın kuzey kesiminde iki panzer tümeniyle dört piyade tümeninin “kılıç artıkları”, o ünlü traktör fabrikasında direnmeye devam ediyor. 2 şubat 1943 günü, öğleden hemen sonra stalingrad üzerinden uçan bir alman keşif uçağı şu telsiz mesajını gönderir. “stalingrad’da hiçbir savaş belirtisi yok.”

    stalingrad’da ruslara teslim olan 6. ordu mevcudunun 95 bin dolayında olduğu kabul edilir. 235 bin kişilik koskoca bir ordudan geriye kalanlardır bunlar. bu askerlerden ancak 5 bin kadarı ülkelerine geri dönebilmiş, diğerleri soğuktan, hastalıktan ve yetersiz beslenmeden (çoğu izleyen bahar aylarında baş gösteren tifüs salgınından olmak üzere) sibirya topraklarında ölmüşlerdir.
    stalingrad'da silahlar sustuktan sonra doğu cephesi
    stalingrad'da alman 6. ordusu'nun teslim olmasının ardından stavka, satürn operasyonu'nun uygulamasına geçmiştir. satürn operasyonu, esasen alman orduları'nın stalingrad ve kafkasya yönündeki taarruzlarına karşı öngörülen bir stratejinin parçasıdır. almanların 1942 yılı yaz taarruzları, kırım ve harkov operasyonlarından sonra mavi operasyon'la sürmüş, mavi operasyonu'nun tamamlanması ardından da stalingrad kentini ve kafkasya'yı ele geçirmek yönelimli operasyonlarla devam etmiştir. mavi operasyonun stratejik hedefleri, stalingrad kentinin kuşatılması ve kafkasya yolunun açılmasıydı. stavka, uranüs operasyonu ile almanların stalingrad'ı ele geçirme operasyonunu bertaraf etmişler, satürn operasyonuyla da, kafkasya operasyonlarını durdurmayı, işgal edilen bölgeleri geri almayı hedeflemişlerdir.

    kaynak : osprey publishing - battle of stalingrad
  • doğu cephesindeki savaş beklenenden uzun sürmüş, soviyetlerin kolay kolay teslim olmayacağını anlayan oberkommando der wehrmacht ve hitler fall blau adında, ana hedefi en yakın rus petrol rezervini ele geçirmek üzerine kurulu olan bir operasyon planlamıştı. operasyon basitçe kış gelmeden stalingradı ve volga nehirini işgal etmek ayrıca kafkasya ve baküde bulunan petrol rezervini ele geçirmekti. böylece werchmacht tüm gücüyle moskovaya doğru ilerleyebilecek, petrol sıkıntısı da bir nebze olsun giderilecekti.

    ama hitler sabırsızlandı ve fall blau planlarını son dakikada değiştirip kafkasya'ya ve stalingrad'a eş zamanlı olarak saldırılmasını talep etti. bunun üzerine okw mecburen army group south'u a ve b olarak ikiye ayrdı. a grubuna kafkasların derinliklerine kadar ilerleyip petrol rezervini ele geçirme görevi verilirken, b'ye ise bizzat stalingrad'ın ele geçirilmesi görevi verildi ve operasyon fall blau böylece başlamış oldu.

    a grubu, kafkaslardaki rus savunmasını yarmayı başarıp rus ordusunu geri çekilmek zorunda bıraktı ama geri çekilirken ruslar almanların eline geçmesinden korktukları için petrol rezervini, petrol çıkartmada kullanılan tüm ekipmanlarla beraber kullanılmaz duruma getirdiler. böylece a grubunun görevi kısmen başarısızlıkla sonuçlanmış oldu.

    b grubunda ise durum çok daha vahimdi. hız ve manevra üzerüne kurulu olan alman ordusu alışık olmadığı bir muharebede ilk defa savaşmak zorunda kalmış, zayiatlar gün geçtikçe artmaya başlamıştı. bu savaşta tek bir binanın kontrolünü ele geçirmek için her iki taraftan onlarca asker ölmüş. hatta küçük bir binanın günde on defa el değiştirildiği bile görülmüştür. stalingrad'da çarpışan ana ordu olan 6.ordunun stalingrad'da ilerleme hızı, kışın yaklaşması, ikmal hattının iyice uzayıp genişlemesi,rusların şehiri çılgınca savunması, stalin'in bir adım bile geriye gitmeyeceksiniz* *emri başta olmak üzere çoğu sebepten durma noktasına gelmiş, almanlar rusların bu beklenmedik inatı ve direnişi karşısında şaşırıp kalmışlardır. 23 ağustos günü almanların sabrı tükenmiş, stalingrad'ın rus kontrolünde olan kısmı luftwaffe tarafından yanıcı bombalarla yerle bir edilmiştir. *23 ağustos gününden bir fotoğraf

    stalingrad muharebesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının tek nedeni b grubunun başındaki paulus'un kendisi değildir. paulusla beraber asıl sorumlulardan birisi army group south'u ikiye ayıran zihniyet olan adolf hitler'in ta kendisidir. orduyu ikiye bölüp, stalingrad'da savaşan b gurubunun kanatlarına moralen sıkıntılı, savaş öncesi verlen eski ekipmanlarla yetinen italyan,romen ve macarları koyup farkında olmadan rusların ekmeğine bal sürmüştür kendisi.

    dipnot:

    aslında bu yazı baştan sona stalingrad savaşı hakkında tek bir entry şeklinde olacaktı ama hem yoğunluktan ve hem de sabırsızlığımdan dolayı yazıyı bitirmeden paylaşıyorum. müsait bir zamanımda da soviyet karşı taaruzu uranüs, 6.ordunun bu taaruz sırasında ne yaptığı, taaruz sonrası yaşananlar, luftwaffe'nin trajikomik hava ikmal hikayesini ve altıncı ordunun teslim oluşunu içeren çok daha detaylı bir yazıyla geri döneceğim. şimdilik 1993 yapımı stalingrad filminden güzel bir sahne ile yazıyı noktalayayım.

    *sahnenin türkçe çevirisi*

    otto: hayatta kalma şansımızın kalmadığını biliyorsun, neden teslim olmuyorsun ?

    capt. hermann musk: bunu yaparsak bizi neyin beklediğini biliyorsun...

    otto: daha iyisini hak ettik mi ki ?

    capt. hermann musk: otto, ben nazi değilim.

    otto: hayır, sen daha kötüsüsün. hepiniz rezil subaylarsınız. hepsini onunla beraber yaptınız, üstelik onun* nasıl biri olduğunu bildiğiniz halde hermann...

    beğendiyseniz, benzer yazıları içeren blog adresimi ziyaret de edebilirsiniz
  • aynı zamanda tarihin ilk kuşatmasepşın'ın yaşandığı savaş. ilk önce almanlar şehri kuşatmış ve ruslar'ı ablukaya almıştır. almanlar şehrin %90'ını ele geçirince, bu sefer ruslar sağ ve sol kanatlardan almanlar'ı kuşatıp şehre hapsetmişlerdir. enteresan bir şekilde aralık 1942-şubat 1943 yılları arasında şehri savunan almanlar, ele geçirmeye çalışan ruslar olmuştur. daha sonra almanlar kuşatmayı yarmak ve şehirdeki alman ordusunu kurtarmak için kuşatma konumundaki ruslar'ı kuşatmaya çalışmış ancak başarılı olamamışlardır. her mahallesinde, her sokağında, her köşe başında, her dakika şiddetli çatışmalar yaşanan bir şehir için "ele geçirmek" tabiri ne kadar tanımlayıcıdır, o da muamma elbette. sovyetler şehri geri aldıklarında geriye şehir namına hiçbir şey kalmamış olması, savaşın şiddeti ve boyutları hakkında fikir verici.

    bir alman subayının günlüğünde yazanlara göre sadece tek bir tahıl asansörünü ele geçirmek için 6 gün şiddetli çatışmalar yaşanmış ve bina ele geçirildiğinde yalnızca 40 kadar sovyet askerinin ölüsü bulunmuştur. bir bina için bu kadar uğraşan, böylesine sert bir direnişle karşılaşan almanların ilk özgüven yıkımları da bu ve benzer örneklerle başlamıştır.

    başka bir alman askeri şöyle dehşetengiz cümleler kullanmış:

    ''stalingrad artık bir şehir değil. gündüzleri büyük bir alev bulutu, kör eden bir duman. alevlerin yansımasından ateş almış muazzam bir fırın. gece bastığında, o sıcak, sesli ve kan dolu gecelerde köpekler volga'ya dalar ve diğer yakaya geçmek için çaresizce yüzerler. stalingrad geceleri onlar için dehşet bir şeydi. hayvanlar bu cehennemden kaçıyor. en sert taşlar bile buna dayanamıyor. sadece insanlar dayanabiliyor.''

    stalingrad elbette sembolik bir şehirdi. hitler ve stalin arasında kişisel bir husumete dönmüş, stratejik değil, sadece psikolojik üstünlük açısından önemliydi. iki taraf da savaşın zirvesini bu şehirde yaşadı. almanlar saldırılarından ve bombardımanlarından, ruslar savunmalarından bir adım bile geri atmadılar. sıradan, önemsiz, isminin bile ne olduğu bilinmeyen basit bir sokağın ele geçirilmesi için bile günler boyunca yüzlerce asker karşılıklı olarak öldü ve öldürüldü. ancak sovyetler çıktığı zirvede ilerlemeye devam ederken, almanlar zirveden inişe geçtiler ve yüzbinlerce kayıp vererek aldıkları şehirden, ancak teslim olarak çıkabildiler.
  • almanlar sehre bati tarafindan girdikten sonra sehir icerisinde mahalle savasi seklinde carpismalarin oldugu, almanlarla ruslar arasinda bazen 8 cm lik duvardan baska birsey olmadigi, gunduzleri sehirde hareket etmenin intihar etmek oldugu (bkz: sniper), silahsiz rus askerlerinin sirf kalabalik gozuksun diye cepheye suruldugu kusatmadir.

    bu durum enemy at the gates fiminde de cok guzel canlandirilmistir.
hesabın var mı? giriş yap