• 130 ülke tarafından kabul edilmiş, 4 ülke tarafından reddedilmiştir.. bu 4 ülke abd, türkiye, israil ve venezuela'dır..

    (bkz: unclos)
  • türkiye'nin imzalamadigi sözleşme.

    uluslararası antlaşmalar hukuku kurallarına göre, uluslararası antlaşmaların bağlayıcılığı, ilke olarak, sadece taraf olan devletler bakımından geçerlidir*. sözleşme hükümlerinin taraf olmayan üçüncü devletleri bağlaması için, bu devletlerin rızası aranır**. üçüncü devletlerin örf ve adet hukuku kurallarına dönüşen sözleşme hükümleri ile, bağlı olma (persistent objector) konumunda olmaması halinde mümkündür***. türkiye bmdhs’ne şekil verilen üçüncü deniz hukuku konferansı’nın aktif katılımcılarından biri olmakla birlikte, sözleşme metnini imzalamamış ve onaylamamıştır ****. türkiye’nin sözleşmeyi kabul etmemiş olmasının sebebi, deniz çevresinin korunmasına ilişkin hükümler açısından değil, esas olarak karasularının genişliği***** ve deniz hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu yargı
    durumu, yetkisine ilişkin düzenlemeleri bakımındandır******.

    * 1969 viyana andlaşmalar hukuku sözleşmesi’nin 26. maddesinde, ahde vefa (pacta sund servanda) başlığı altında “yürürlükteki her andlaşma ona taraf olanları bağlar ve tarafların onu iyiniyetle icra etmesi gerekir” hükmü yer almaktadır.

    **1969 viyana andlaşmalar hukuku sözleşmesi’nin 34. maddesinde, üçüncü devletlere ilgili genel kural başlığı altında “bir andlaşma, rızası olmadan üçüncü bir devlet için ne hak ne de yükümlülük yaratabilir” hükmü yer almaktadır.

    ***“devletlerin temsil edici bir çoğunluğuyla kabul edilen bir teamül kuralı ortaya çıksa bile, başından beri muhalefetini belli eden devlet veya devletlere karşı ileri sürülemez. bu milletlerarası hukukun rızai oluşu ve devletlerin eşitliği esasından kaynaklanmaktadır”, gündüz, s. 25. bmdhs’nin üçüncü devletler üzerindeki etkisi konusunda bkz. lee luke t. (1993), “the law of the sea convention and third states”, ajıl, vol. 77, s. 566-568. ayrıca bkz. viyana andlaşmalar hukuku sözleşmesi, md. 38.

    **** türkiye üçüncü deniz hukukunun karakas toplantısında ikinci komiteye altı öneri sunarak katılmıştır. bu öneriler karasularıının genişliği, karasularının sınırlandırılması, kıta sahanlığının sınırlandırılması, ekonomik bölgenin sınırlandırılması, kapalı ve yarı kapalı denizler ve adaların deniz alanlarına ilişkindir. önerilerin yer aldığı resmi belgeler için bkz. the third unclos off.rec doc. a/conf.62/ c.2/l.3,. vol.ııı, s.118, doc. a/conf.62/c.2/l.9, vol.ııı, s.118, doc. a/conf.62/c.2/l.23, vol.ııı, s.201, doc. a/conf.62/ c.2/l.34, vol.ııı, s.213, doc. a/conf.62/c.2/l.56, vol.ııı, s.230, doc.a/conf.62/c2/ l.55, vol.ııı, s.230. 1976 yılında yapılan new york toplantısına ise karasularının genişliği konusunda değişiklik önerisi verilmiştir. 18 mart 1976. the third unclos off.rec, doc.a/conf.62/c.2/l90, vol.v, s.202. türkiye, 1977 yılında new york’ta yapılan altıncı toplantıda ise, adaların hukuki statüsüne ilişkin olarak cezayir, ırak, irlanda, libya, madagaskar, nikaragua, romanya, kamerun ile birlikte ortak bir öneri sunmuştur. 11 temmuz 1977, the third unclos off.rec, doc. a/conf.62/c.2/l.96, vol.vıı, s. 84. toluner’den naklen, s. 57.

    *****yunanistan konferansın onbirinci dönem toplantısında, sözleşme metnine çekimser oy veren devletlerin çoğunun ve red oyu veren dört devletin red sebebinin sözleşmenin deniz yatağı ile ilgili xı. bölümü olduğunu, sözleşmenin "genel olarak kabul görmüş olması" nedeniyle, sözleşmenin diğer hükümlerinin "uluslararası örf ve adet kuralı" haline geldiğini ileri sürmüştür. buna örnek olarak da karasularıyla ilgili azami 12 deniz mili genişlik öngören hükmü göstermiştir (the third unclos off. rec, vol..xvıı, resumed eleventh session, s. 110. para. 139). yunanistan'ın bu iddiası gerçeklerden uzaktır, türkiye'nin sözleşmeyi reddetmesinin en önemli nedeni, iddia edildiği gibi sözleşmenin xı. bölümü değil, (türkiye aksine bu bölüme herhangi bir itirazı olmadığını beyan etmiştir, bkz. the third unclos. vol.xvıı, s.76. para 139). karasularının azami genişliğini 12 mil olarak hükme bağlayan 3.madde hükmüdür. türkiye bu hususu onbirinci dönem toplantısında yunanistan'dan önce dile getirmiştir. (the third unclos off. rec. vol. xvıı, s.76. parag 139. 148).

    ****** bmdhsne göre uyuşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesine yönelik sözleşme hükümleri, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak tasarlanmştır. sözleşmeye taraf olmayı kabul eden devletler, sözleşmenin uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin xv.bölümü ile de zorunlu olarak bağlı olacaklardır.

    kaynak: http://dergipark.org.tr/…wnload/article-file/627690
  • 1973-1982 yılları arasında gerçekleştirilen birleşmiş milletler üçüncü deniz hukuku konferansı sonrasında kabul edilen united nations convention on the law of the sea. ancak amerika birleşik devletleri'nin (abd) de yer aldığı birçok sanayileşmiş ülke sözleşmenin derin deniz madenciliğin pratikte gelişimine engel olduğunu düşünerek 1982 yılında imzalanan bu sözleşmeye taraf olmamıştır. uzun süren müzakereler sonrasında, sözleşmenin xi. bölümü (derin deniz alanlarında madencilik prospeksiyon, arama ve işletme faaliyetlerini düzenleyen bölüm) 28 temmuz 1994 tarihinde birleşmiş milletler genel kurulu’nda kabul edilen kısaca uygulama antlaşması olarak anılan “bmdhs’nin xi. bölümünün uygulanmasına ilişkin antlaşma” sonrasında sözleşme 16 kasım 1994 yılında yürürlüğe girebilmiştir. günümüzde sözleşmeye taraf olan ülke sayısı 166, antlaşmaya taraf olan ülke sayısı ise 146’dır. ancak, aralarında abd, kolombiya, israil, peru, venezuela ve türkiye gibi ülkelerin yer aldığı yaklaşık 30 ülke henüz sözleşmeye taraf değildir.

    sözleşme (türkçe) - http://www.unicankara.org.tr/…c_pdf/denizhukuku.pdf

    bu konuda türkçe bir makale - http://www.mta.gov.tr/…mi-bultenleri//2015_20/3.pdf
  • 1982 bm deniz hukuku sözleşmesi u/a hukuk alanında yapılageliş hukuku yani teamül olarak yerini almıştır. bir ülkenin 82 bmdhs gibi dünya ülkelerinin önemli bir çoğunluğuyla kabul edilmiş bir sözleşmeden, yapılageliş hukuku kapsamında sorumlu tutulmaması için bahse konu maddeye "persistent objector" yani sürekli itirazcı konumunda olması gerekmektedir.

    türkiye'nin 1982 bm deniz hukuku sözleşmesini kabul etmemesinin 4 ana sebebi vardır.

    a. bmdhs’de karasularının (özel denizler, kapalı/yarı kapalı denizler için) ayırım gözetmeksizin 12 nm genişliğe kadar karasuları genişliği olabileceğinin kabul edilmesi,

    b. adaların büyüklük farkı gözetmeksizin karasularına sahip olabileceğinin kabul edilmiş olması,

    c. hayati çıkarlarını tehlikeye soktuğu belirtilse dahi bmdhs’nin hiçbir maddesine “rezervasyon konulmasının” kabul edilmediği bir sözleşmesinin yapılmış olması,

    ç. sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda zorunlu yargı sisteminin sözleşme ile birlikte kabul edilmesi mecburiyetinin var oluşu .

    türkiye bu yukarıda yazan sebeplerden dolayı sözleşmeye taraf olmamış ve bu maddelere istinaden sürekli itirazcı konumunu uluslararası alanda şerh düşmüştür. bunların haricinde kalan tüm sözleşme maddeleri ise türkiye tarafından yapılageliş hukuku olarak halihazırda uygulanmaktadır.

    türkiye sözleşmeye taraf olmasa bile itirazcı konumda olduğu maddeler haricindeki maddelere uymak ve uygulamak zorundadır. zira bugün başta doğu akdeniz olmak üzere deniz alaka ve menfaatlerimizin olduğu bölgelerde yaptığımız hak arayışlarının tamamında bahse konu sözleşmeye atıf yapmaktayız.
  • orjinali united nations convention on the law of the seadir. 1982 yilinda imzaya sunulmush ve dunya ulkelerinin chogu tarafindan imzalanip meclislerinde de kabul edilmishtir. bu antlashma sonrasinda ulkelere bu zaman kadar 6 mil olan kita sahanligi sinirlarini istenilmesi durumunda 12 mile chikarma hakki verilmishtir. turkiye bu antlashmaya uye olmadigindan diger ulkelerin bu hakkini tanimamaktadir. yunanistanla aramizdaki ege sorununun temelide bu antlashmadan chikmaktadir. (bkz: ukte vermeye inanmak)
  • sözleşmenin dördüncü maddesi karasularının 12 mile kadar çıkarılabilir olduğunu öngörür, fakat bu durum türkiye aleyhinde olduğundan, sözleşmeye taraf olmayan 4 devletten biri de türkiye'dir.
    ayrıca, yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması durumunda türkiye'nin bunu bir casus belli (savaş nedeni) sayacağı, 1995'te kabul edilen bir meclis kararıyla sabittir.

    sözleşme, deniz hukukuna yerleşmiş bir teamül getirmek için hazırlanmak istenmiş olsa da, muğlak hükümleri, bir taraf için lehte bir taraf için aleyhte olan maddeleri, bunu özellikle türkiye gibi ısrarlı muhalifler (persistent objector) için imkansız kılar.

    neticede, imzalayanların dahi "yahu biz bir sözleşme yaptık ama borusu öten ötene" dediği bir sözleşmedir bmdhs.
  • teknolojik gelişmelerin paralelinde meydana gelen endüstrileşme ve kaynak arayışıyla beraber yüzyıllardır örf adet hukuku şeklinde gelişen deniz hukukunun tedvinine yönelik hareketler 1950'li yıllarda başlamıştır.
    birinci birleşmiş milletler deniz hukuku konferansı 1958 senesinde birleşmiş milletler öncülüğünde toplanmış, mevcut örf adet hukukunun yanı sıra yeni kavram ve kurallar oluşturulmuştur. cenevre sözleşmeleri olarak bilinen dört adet çok taraflı sözleşme kabul edilmiştir. bunlar: karasuları ve bitişik bölge sözleşmesi,
    açık deniz sözleşmesi, kıta sahanlığı sözleşmesi, balıkçılık ve açık deniz canlı kaynaklarının korunması sözleşmesi'dir.
    ikinci birleşmiş deniz hukuku konferansı 1960 yılında cenevrede toplanmış fakat herhangi bir sonuç elde edilememiş, andlaşma yapılamamıştır.
    1967 senesinde malta delegesi arvid pardo'nun ilk defa dile getirdiği, açık denizler ile derin deniz yatağının insanlığın ortak mirası kabul edilmesi ve uluslararası toplumun tamamının yararına işletilmesi, fikri doğrultusunda 1970 senesinde birleşmiş milletler genel kurulunun aldığı karar ile uluslararası deniz yatağı insanlığın ortak mirası kabul edilmiştir.
    bu tip yeni söylemlerin öne çıkması hasebiyle üçüncü birleşmiş milletler deniz hukuku konferansı 1973 senesinde toplanmış ve 9 yıl süren geniş, kapsamlı bir sürecin ardından 1982 senesinde nihai metin oluşturulmuştur. uluslararası toplumun günümüze kadar yaptığı en kapsamlı sözleşme, kapsamlı bir reform yapılmıştır. sözleşmenin kabulü noktasında uzlaşı yöntemi (bkz: consensus) benimsenmiştir zira 1958 konferansından farklı olarak sayısal üstünlük az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler lehinedir, gelişmiş ülkeler bu lehe durumu değiştirmek adına uzlaşı yönteminin tüm müzakerede kullanılmasını talep etsede nihai metinde çoğunluk yöntemi kullanılmış, sözleşmenin tamamı üzerinde uzlaşı sağlanamamıştır. nihai metin 130 lehte, 4 aleyhte, 17 çekimser oy ile kabul edilmiştir. aleyhte oy kullanan devletler: abd, türkiye, venezuela ve israildir.
    türkiyenin 1982 sözleşmesini imzalamama sebebi karasularının genişliği ve deniz hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu yargı yetkisine ilişkin hükümler konusundaki uyuşmazlıklardır fakat bu sözleşmeye taraf olmasa da iç hukuk düzenlemeleri uluslararası deniz hukuku kurallarına paralel olarak götürülmeye çalışılmaktadır.
  • abd imzalamadığına göre içinde bazı bit yenikleri olan sözleşmedir.

    ayrıca türkiye de imzalamayarak doğruyu yapmıştır. çünkü herhangi bir konu sözde tarafsız uluslararası bir mahkemeye yada divana görüldüğünde türkiye ne kadar haklı olursa olsun, karşı ülkenin istediği yönde karar çıkacağı kesindir.
  • (bkz: casus belli)
  • (bkz: 12 mil sorunu)
hesabın var mı? giriş yap