• devletlerin katıldıkları milletlerarası antlaşmalara uyma mecburiyetinde olduklarını ifade eden hukuk kuralı. bu antlaşmaya latincede “pacta sunt servanda” adı verilir. iç hukukta olduğu gibi devletler hukukunda devletleri bağlayıcı ortak bir müeyyide bulunmadığı için, devletler hukukunda, pozitif hukukun kaynağı olarak bu kaideyi kabul edenler vardır.

    bu kurala karşı bir diğer kural daha vardır ki, buna da latince’de “rebus sic stantibus” denir. bu kural ise, antlaşma imzasındaki şartların sonradan değişmesi sonucu antlaşmanın da hükümsüz olması veya değiştirilmesi anlamındadır.

    ahd; iki tarafın sözleşmesi demektir. bir taraf söz verirse vad olur. buna göre ahde vefa, verdiği sözü yerine getirmek olur ki, bu, islam hukukunda dini bir emirdir. kur’an-ı kerimde isra suresinin otuz dördüncü ayetinde mealen; “ahdi yerine getirin. ahdi bozanlar sorumludur.” buyrulmaktadır.

    herhangi bir konuda verilen sözün yerine getirilmesi güzel bir huydur. sözünde durmak insanın şerefini artıran iyi huyların başında gelir. verdiği sözünde durmamak da çok çirkin bir hareket olup, müslümanlara yakışmayan en kötü bir davranıştır. peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde; “gadr eden (ahdini bozan) kimse, kıyamet günü kötü şekilde cezasını görecektir.” ve “münafıklık alameti üçtür; yalan söylemek, vadini yerine getirmemek, emanete hıyanet etmek.” buyurarak ahde vefanın önemini bildirmiştir.
  • borçlar hukukumuzun da bir ilkesidir
  • son yıllarda yeni ekonomik bakış açısıyla ele alınan, yeniden değerlendirilen, bu değerlendirmeler sonucu hukukçuların bayağı başını ağrıtan bir başka borçlar hukuku ilkesi. bunun ünlü bir can düşmanı vardır(bkz: clausula rebus sic stantibus) "hayır kardeşim, ne uyacam sözleşme kurallarına, beni bağlamaz" demek için gerekli zemini hazırlar. bir de bu iki ilkenin kavgasından nasiplenip tez yazmaya çalışanlar vardır ki, bu kişiler zavallıdır, zevksizdir, hayatlarının en güzel yıllarını kütüphane köşelerinde harcamakta sakınca görmeyen garip mahluklardır. ayrıca (bkz: bugün tezin için ne yaptın)
  • i$den ayrılmama sebebi olabilir kimileri için.
  • ahde vefâ eylemedün öyle mi
    terk-i cefâ eylemedün öyle mi

    bir dem ayağun tozını gözüme
    kuhl-i cilâ eylemedün öyle mi

    gül yüzüne karşı gönül bülbülin
    perde-serâ eylemedün öyle mi

    şemme-i zülfünle meşâmın dilün
    gaaliye-sâ eylemedün öyle mi

    ahmed'i öldüriserin der idün
    ahde vefâ eylemedün öyle mi

    ahmed paşa
  • türk dış politikasının 1923-33 (bazı yerlerde 1939) dönemini anlatmak için kullanılan deyim. dış politakayı yönetenler bu dönemde lausanne antlaşmalarını korumaya çalışmış, statükocu bir tavır göstermişlerdir.
  • esasında sadece devletler hukukunun değil, hukukun özünü oluşturan ilkelerdendir.
  • halkımız arasında ölmüş gitmiş bir kavram.
  • zülfüyare dokunmak gibi.
    mesele ahde vefa'nın olmamasına sitem etmek değil, belki de ahde vefa'nın noksanlıgına uzulunulecek durumlara hiç girmemek.
hesabın var mı? giriş yap