8 entry daha
  • teknolojik gelişmelerin paralelinde meydana gelen endüstrileşme ve kaynak arayışıyla beraber yüzyıllardır örf adet hukuku şeklinde gelişen deniz hukukunun tedvinine yönelik hareketler 1950'li yıllarda başlamıştır.
    birinci birleşmiş milletler deniz hukuku konferansı 1958 senesinde birleşmiş milletler öncülüğünde toplanmış, mevcut örf adet hukukunun yanı sıra yeni kavram ve kurallar oluşturulmuştur. cenevre sözleşmeleri olarak bilinen dört adet çok taraflı sözleşme kabul edilmiştir. bunlar: karasuları ve bitişik bölge sözleşmesi,
    açık deniz sözleşmesi, kıta sahanlığı sözleşmesi, balıkçılık ve açık deniz canlı kaynaklarının korunması sözleşmesi'dir.
    ikinci birleşmiş deniz hukuku konferansı 1960 yılında cenevrede toplanmış fakat herhangi bir sonuç elde edilememiş, andlaşma yapılamamıştır.
    1967 senesinde malta delegesi arvid pardo'nun ilk defa dile getirdiği, açık denizler ile derin deniz yatağının insanlığın ortak mirası kabul edilmesi ve uluslararası toplumun tamamının yararına işletilmesi, fikri doğrultusunda 1970 senesinde birleşmiş milletler genel kurulunun aldığı karar ile uluslararası deniz yatağı insanlığın ortak mirası kabul edilmiştir.
    bu tip yeni söylemlerin öne çıkması hasebiyle üçüncü birleşmiş milletler deniz hukuku konferansı 1973 senesinde toplanmış ve 9 yıl süren geniş, kapsamlı bir sürecin ardından 1982 senesinde nihai metin oluşturulmuştur. uluslararası toplumun günümüze kadar yaptığı en kapsamlı sözleşme, kapsamlı bir reform yapılmıştır. sözleşmenin kabulü noktasında uzlaşı yöntemi (bkz: consensus) benimsenmiştir zira 1958 konferansından farklı olarak sayısal üstünlük az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler lehinedir, gelişmiş ülkeler bu lehe durumu değiştirmek adına uzlaşı yönteminin tüm müzakerede kullanılmasını talep etsede nihai metinde çoğunluk yöntemi kullanılmış, sözleşmenin tamamı üzerinde uzlaşı sağlanamamıştır. nihai metin 130 lehte, 4 aleyhte, 17 çekimser oy ile kabul edilmiştir. aleyhte oy kullanan devletler: abd, türkiye, venezuela ve israildir.
    türkiyenin 1982 sözleşmesini imzalamama sebebi karasularının genişliği ve deniz hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu yargı yetkisine ilişkin hükümler konusundaki uyuşmazlıklardır fakat bu sözleşmeye taraf olmasa da iç hukuk düzenlemeleri uluslararası deniz hukuku kurallarına paralel olarak götürülmeye çalışılmaktadır.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap