ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ingilizlerin döneri sahiplenme çabası
-
pilav üstü döner, tombik döner, az yeşillikli dürüm döner gibi kavramları o centılmın havalarıyla, siksen akıl edemeyecek bir toplumun beyhude çabası.
yaşayan en etkin 50 felsefeci
-
dönem itibarıyla çeşitli üniversitelerde faal olarak çalışan, makale ve eser yayınlamaya devam eden, araştırmalarını sürdüren en etkin 50 felsefecinin yer aldığı seçkidir.
kriterler elbette tartışmaya açık olsa da felsefe meraklısı okurların ilgisini çekeceğini düşündüğüm bu liste günümüz bilim/düşün dünyası hakkında da yeterince fikir veriyor:
1- kwame anthony appiah - abd
2- alain badiou- fransa
3- simon blackburn - birleşik krallık
4- robert brandom - abd
5- tyler burge - abd
6- judith butler - abd
7- nancy cartwright - abd
8- david chalmers - avustralya
9- noam chomsky - abd
10- andy clark - birleşik krallık
11- william lane craig - birleşik krallık
12- daniel dennett - birleşik krallık
13- hubert l. dreyfus - abd
14- edmund gettier - abd
15- allan gibbard - abd
16- susan haack - birleşik krallık
17- jürgen habermas - almanya
18- john haldane - birleşik krallık
19- graham harman - abd
20- john hawthorne - birleşik krallık
21- john heil - abd
22- ingvar johansson - isveç
23- jaegwon kim - kore/abd
24- christine korsgaard - abd
25- saul kripke - abd
26- alasdair macintyre - birleşik krallık
27- john j. mcdermott - abd
28- john mcdowell - abd
29- mary midgley - birleşik krallık
30- j.p. moreland - abd
31- timothy morton - birleşik krallık
32- thomas nagel - abd
33- jean-luc nancy - fransa
34- martha nussbaum - abd
35- david oderberg - avustralya
36- derek parfit - birleşik krallık
37- graham priest - birleşik krallık
38- john searle - birleşik krallık
39- peter simons - birleşik krallık
40- peter singer - abd
41- barry smith - birleşik krallık
42- ernest sosa - küba
43- helen steward - birleşik krallık
44- charles taylor - birleşik krallık
45- amie thomasson - abd
46- judith jarvis thomson - abd
47- peter unger - birleşik krallık
48- peter van inwagen - abd
49- cornel west - abd
50- crispin wright - abd
alfabetik sıralamayla ilgili daha fazla bilgi için: http://www.thebestschools.org/…living-philosophers/
tek başına sinemaya gitmek
-
ben bunun yapılabilecek en psikopatça olanını denedim. şanssızlığın da peşimi bırakamasıyla daha acı bi şekilde devam etti.
benim doğum günüm yaz mevsiminde. bu yüzden ben çalışmak için istanbul'da kalırken, tüm arkadaşlarım memleketlerinde olurlar. ben de doğum gününü mal mal evde geçirmeyeyim de, sinemaya falan bi aktiviteye katılayım diye gittim bi bilet aldım. en yakın seans hangi filmeyse gittim aldım, girdim salona.
"ahhh ne acıı tek başıma sinemaya geldim, şimdi çiftler gelecek, gözümün içine baka baka beraber film izlicekler" diye üzmeye hazırlıyordum kendimi.
lan kimse gelmedi. 1 kişi bile. koca salonda, doğum günümde tek başıma film izledim amk.
tanju özcan'ın meclis toplantısında çay fırlatması
-
kahkahalara boğulmama sebep olan olaydır. bugünkü belediye meclis toplantısında yaşanmıştır.
bkz.
(bkz: 3 ağustos 2021 bolu belediye meclisi toplantısı)
bu ne hikmettir ki başlık gündemden çıkarılmış. aaa neden ola ki?
ek: güncel ihtiyaç listesi için; #126476690
tanju özcan kendi twitter hesabından da açıklama ile paylaşmış; bkz
her zaman kaybedecek erkek davranışları
-
yanlış kadını çok sevmek.
2 aralık 2015 rusya savunma bakanlığı açıklaması
-
rus savunma bakanlığı stay tuned deyip, haftaya devamı gelecek şeklinde yaptığı açıklama. lan yoksa fuat antonov? :)
6 şubat 2022 cem yılmaz tweet'i
-
hayat pahalılığından yakınmayan ya hırsızdır ya deli diyerek aktrollerin karşı saldırıya geçeceğini umarım hesaplamıştır dediğim haber. hatta bir seri haline getirmiştir.
--- spoiler ---
eskiden şey vardı , ödediğiniz vergiler size yol,su,elektrik olarak geri dönüyor !! bir çok giden memnun ki yerinden,cck seneler geçti dönen yok seferinden. bence hayat pahalılığından yakınmayan biri, ya hırsızdır ya deli. iyi günler.
otomobil avrupada bu kadarken bizde niye bu kadar diyosun , “e var ki alıyon” diyo …lan hersey bu kadar pahalı olmasa sen de alıcan.herseyi simit üzerinden konuşmaktan zaten şüphelenmek lazım. “ bari simit pahalı olmasın “ diye ideal mi olur. peh !
işine bak ceeam ! bakıyorum zaten kurumlar vergimi gecen hesapladıık da o yüzden konuşuyorum…yoksa biz de mi “simit çok pahalı yaa “ diyip sıramızı savalım mı ? memleket diyorum …zengin …zengin ! yalnızca bizim haberimiz yok ! misal hava 32 derece hissedilen 18 gibi düşün.
--- spoiler ---
kaynak
kaynak 2
kaynak 3
çamaşır makinesinde gösterilen kalan süre
-
sıkma işini gereksiz bir abartmayla yaptığı için o esnada kendi içinde kütleçekim oluşturur ve zaman bize göre daha yavaş akar. artık makinenin kendi evreni ve zamanı vardır.
şişman kızla sevgili olan erkek
-
beyin kıvrımları olmayanların, beden kıvrımları üzerinden fikir ve tespit kastırdığı yahut kastıracağı başlık.
gün geçmiyor ki bir nefret suçu daha işlenmesin şu mecrada.
6'lı masa adayının ilhan kesici olacağı iddiası
-
bunu benim peder de diyordu. bakın bunlar aptallıktır. ilhan kesici dediğin adam iyi bir devlet adamı olabilir. bürokrattır ama o kadar. meydanda kimse ilhan kesiciyi tanımaz. rtenin karşısında durabilecek bir adam değildir kendisi. mizacı uymaz.
memleketin dişli bir adaya ihtiyacı var. ilhan kesici bu değil. sokağa insen 10 kişiden 9u 100 kişiden 99u bilmez kendisini.
edit: ayrıca bu adam 1994te zaten ibb seçiminde rteye yenilmişti. bu bile kullanılır.
slaven bilic
-
ben az kazanan bir adamım. öyle akıllı telefonum filan yok. geçen şirketin evrağı teslim etmek için cevahir'e gittim. daha önce de birkaç kez yine aynı sebeple gitmiştim. neyse lafı uzatmayayım kendisini orada gördüm.
imza mı istesem, foto mu çektirsem diye düşündüm. en iyisi ölümsüz bir anı olan foto çektireyim dedim. dedim dedim de ben de akıllı telefon yok ama bilic de orada. bir daha nereden göreceğim onu deyip yanına gittim.
derdimi tarzanca-ingilizce anlattım. kırmızı kapaklı samsung telefonumu gösterdim; ''but i want photo with you'' dedim tarzanca olarak. utanmadan bir de dedim ki; ''take photo with your phone than e-mail to me, ok?''
aklımca; ''senin telefonunla çekelim bana e-mail ile gönder olur mu?'' demek istedim. adam zeki tabi, şak diye anladı. ben olur mu öyle şey len filan deyip kızacağını düşünüyordum ''okey'' dedi, beraber selfie çekindik. sonra e-mail'imi aldı. teşekkür edip tokalaştık.
sonra ben şirket evrağını teslim ettim. sonra işe yeninden döndüm. dönüş yolunda; ''iyi çekindik de bu bana göndermez ki hacı'' diye düşünüyordum, neyse çekildik mi çekildik diye kendimi avutuyordum. yol bunu düşünerek geçti. yeniden masamın başına oturdum, e-maillere bir heyecanla baktım. yoktu.
neyse, göndermezse canı sağolsun dedim. o gün bilic'ten gelen giden yoktu. ertesi gün de yoktu, ondan sonra da yoktu. olmadı. artık ben vazgeçtim. içten içe de biraz kızgındım, sonra artık umudumu kaybettim. yaklaşık 10 gün sonra tanımadığım bir adresten e mail geldi, şüphelendim ama yok ya artık gelemez dedim. heyecansız bir şekilde açtım. bir baktım bilic'le ikimizin fotoğrafı ve bir de antrenmana davet mektubu.
kıt ingilizcemle bunu anladım ama bir arkadaşa kesin olsun diye tercüme ettirdim. evet, önümüzdeki perşembe beni davet ediyordu. önümdeki 4 günü bir bayramı bekler gibi bekledim, allem edip kallem edip patrondan izin aldım ve beşiktaş antrenmanına gittim.
bu sefer hazırlıklıydım, bir arkadaşın fotoğraf makinesini yanımda getirmiştim. binlerce foto çektim. sağol bilic, bana çok güzel bir perşembe sabahı yaşattın.
debe editi: hikaye gerçek mi diyenler oluyor, evet hikaye gerçek değil. yalnız bu entry'nin sevilmesindeki maharet benim değil. slaven bilic'in. kimse bilic öyle şeyler yapmaz lan demedi. herkes bilic'in böyle gönlü bol, taraftarına değer veren biri olduğu konusunda hemfikir. ben de bu yazıyı kurguladım yazdım. insanları hayal kırıklığına uğrattıysam affola.