• zihin felsefesi ve consciousness ile uğraşan aslen avustralyalı, 2006 itibari ile pek genç bir filozof. arizona üniversitesi felsefe bölümü'nde ögretim görevlisi. kişisel web sayfasi adeta kütüphane niteliginde olan çalışkan kişi. anti fizikalist argumanlarıyla zihin felsefesinde fizikalizm savunucularinin baş belası olmuş insan.
  • the conscious mind'in yazari, zihin felsefesi ve bilinclilik mevzularinda ismi bolca gecen bir karizmator abimiz. haliyle yapay zeka felsefesi'ne de bulasmis tabii. mesela turing test'i gecen makinelerin bilincli olduklarini varsaymanin mantiksiz oldugunu iddia ediyor.

    doktorasini da douglas hofstadter'in ogrencisi olarak yapmis. bu noktada hic affetmiyor, hemen takibe aliyoruz:

    http://consc.net/chalmers/
  • zihin felsefesindeki ortodoks materyalizme feci kafa tutan nadir insanlardan. gerci kafa tutuyor tutmasina da, property dualismi esasen dualistler acisindan da fazlaca materyalistik bulunuyor, ki kendisine aslinda yan cizmis bir materyalist diyebiliriz. belirtir zaten bunu the conscious mind'da "cok guveniyordum materyalizme: saglam bir aciklamanin bulunabilecegine inaniyordum. ama.. ama.. zaman gectikce umudum tukendi" gibisinden cumleler kurarak.

    matematik kokenlidir; the conscious mind'in sogukkanli, temkinli havasinda belli olur bu acikca. frank jackson'in bahsettigi yol ayrimi-sezgi vs. bilim-konusunda, sezgiyi secerek ilerlemistir [matematikciden beklenebilecek bir hareket?]. sundugu bilincin zor sorusu da bu secimin sonucudur: neden boyle de obur turlu degil? neden oznel tecrubem var? neden neden neden ulan.. ahhh...

    acikcasi, bu bilincin zor sorusu, materyalistler [yahut yeni adlariyla: fizikalistler] tarafindan oyle cat diye "itin gotune sokulabilecek" bir soru degil kanimca. itin gotune soktugunu iddia eden de fena bir yanilgi icinde, diye tahmin ediyorum. su dunyada bilincten [ozbilinc ve ilaveten fenomenal bilinclilikten (asil sorun bu ikincisinde aslinda)] daha gercek, daha yakin, daha direkt bilinen bir sey var mi sorarim size? epistemik asimetrinin dibine vurmus degil miyiz? yarasa olmanin nasil bir sey oldugunu (bkz: what is it like to be a bat) hangi fiziksel bilgi aktarabilir ki bize? 50 milyon dennett beyni birlesse de olabilecek is mi bu?
    [burada bir de schopenhauer'in ismini vereyim de qualia-fobikler iyice cileden ciksin, heh]
    (edit: yahu bu da ne fevri bi paragraf olmus boyle)

    ayrica bir roportajinda bu abi bilinc konusundaki arastirmalarin "birinci el veri"den de beslenmesi gerektiginden bahsederken, "misal dogu mistiklerinin tecrubelerini incelemek ilginc olabilir." kabilinden seyler soyler. tabii ilaveten pozitivist gelenege bagliligini da vurgular: "ama bokunu cikarmamak lazim. metafiziklerini fazla almayalim." [hahaha, "dogunun tecrubesini alalim ama metafizigini almayalim"?]. ilerleyen yaslarinda iyice cigrindan cikip idealizme filan yeltenir mi acep merak ediyorum. yoksa frank jackson gibi o da fizikalizmin rahatlatici kollarina geri mi doner, gunah isledim canlar, nefsime uydum dualizme selam ettim hatta azcik metafizik bile dedim, mi der?

    neyse, idealizm filan bi yana, samimi bir adam bu chalmers aslinda. sevdim ben kendisini. the conscious mind'dan sonra metametaphysics seklinde bir calismaya da el atmis ki, super super. bir de, simdi arayip da bulamadigim bir yazida chalmers'in bilinc konusundaki argumanlarinin din felsefesindeki olasi cesitlemelerinden neim bahsediliyordu. hatirlayinca edit'i basar eklerim, haydin selametle.

    edit: zamaninda bi adet link koydum buraya. cortlamis. vesileyle iki yil sonraki edit'i de yazayim.

    birincisi, bu entry'yi gorup fuzuli asabiyete ve didaktiklige baglayanlar, kusen tavsanlar olmus. gorunce uzuldum. gamli baykus olma yolundaki sasmaz iradelerine hayran kaldim.

    ikincisi, entry'nin 'kendi halinde' eglenmeye calistigi gayet acikken, kabulumdur, analitik felsefenin isimleri ve referanslari arasinda yolunu bulamamisligi, isi sakaya vurmuslugu acikken, nedir bu ayarini-vereyim-de-kendine-gelsin tiplerindeki gerginlik? ve daha da sasirtici olan, nasil bu kadar kendilerine guveniyorlar da "git gambocevski oku. belki akillanirsin." demekten imtina edemiyorlar? nedir derdiniz abicim sizin? gidin baska yerde durulun dinlenin.

    sonuncusu, su haliyle david chalmers ve icinde bulundugu gelenek (property dualism'i veya materialism'i kastetmiyorum, kusbakisi tabloyu kastediyorum), ilaveten bu gelenegin metodolojisi, uslubu hakkinda zaten supheliyim. sevdiysem elestirelligini, sorusunu zorunu sevmisimdir david'in. kendi capimda din felsefesiyle bagdastirmaya calismisimdir (ki chalmers id'cilere bile boyle sert cikmiyorken, mezkur tiplerin bana dadanmasi cidden uzucu bi nokta olmus, sanki "allah ulan!" yazdik entry'ye). mumkundur, vakti zamanindaki heyecanimdan kaynaklanmistir. neyse, baska bir yazinin konusu bu metodoloji ve uslup meselesi. hulasa cevherle ilgili bir izm silsilesini benim-dedigim-dogru cocuksulugunda arsinlamak degil artik gayem (yine de bu, "idealizm-materyalizm demis. tanri demiiis! o halde fason." aklievelligini hakli cikarmaz).

    arz ederim.

    edit 2016: telif hakki ihlali.
  • bildiğin zibidi yahu:
    http://www.youtube.com/watch?v=pgoaesabvxg

    böyle bilinçsiz bilinçsiz hareketler falan... komik misin olm sen, komik misin?
  • sıkça bahsettiği felsefi zombiler hakkında şöyle bir olayı da varmış bu abinin:

    http://www.youtube.com/watch?v=mievkddmif8

    sözler de şu şekil giriyor;

    “i act like you act, i do what you do,
    but i don’t know what it’s like to be you.
    what consciousness is, i ain’t got a clue,
    i got the zombie blues.”

    hayır adamı ciddiye aldım okuyorum kaç gündür, bu görüntüleri kafadan silmeden okumaya devam etmem namümkün.

    ses açısından da sana puanım iki kanka, o ne yahu?
  • savunduğu property dualism'inin spinoza'ya benzediğini söylediğimde, "spinoza okumadım hiç ben yahu." demiş, fazla mütevazı, çok başarılı ve çağdaş analitik felsefenin neredeyse her kolunda manasız bir hakimiyet sergileyen adam.

    görüşleri konusunda birçok noktada ayrı düşsem de felsefi analiz yeteneği ve bilgisi aşmış, çok üretken, gifted bir dayımızdır kendisi.

    hakikaten de analitik felsefe özelinde yaşayan en önemli 3-4 figürden birisidir.
  • "dave diyim niye fizikalist değilsin diyim, hpd diyi dünyada başka şeyler de var diyi."
  • çağımızın en büyük şarlatanlarındandır. felsefe alanında takılsa, hatta biraz daha dürüst olsa ve bir din kurup peygamberliğini ilan etse belki karşı çıkmayacağım, fakat kendisi bilişsel bilim* alanında sözü dinlenen bir adam olarak lanse edildiğinden verdiği zarar giderek artıyor.

    felsefi zombi saçmalığını her türlü laf ebeliği ve baya şaklabanlıkla popüler hale getiren, hard problem of consciousness ile bilinç mefhumunu flying spaghetti monster seviyesine düşüren, evrendeki her şeyin özünün aslında bilinç olduğunu savunan panpsişizm zırvasına kapı aralayan kımıl zararlısı bir insandır. bu herif yüzünden nice psikolog, sinirbilimci, zihin felsefecisi birer new age hippi'sine dönüşmüş ve "oooolm aslında her şey bilinç yaaa" kafalarına girmiştir. bilinç denilen şeyin bilim tarafından asla anlaşılamayacak, müthiş efsunlu bir şey olduğunu düşünmeye başlamıştır. ya da zaten böyle düşünenleri sarsıp kendine getirmek yerine bunlardan bir cult yaratmıştır da diyebiliriz.

    kendisinin fikirlerine maruz kalmışsanız, arch nemesis'i olan daniel dennett'e de bi göz atmanız tavsiye olunur. ve hayır, taşlar bilinçli değil. kuantum mekaniği de evrenin bilinçten oluştuğunu söylemiyor.
  • felsefi zombi, bilincin zor sorusu ve panpsişizm muhabbetleri yüzünden kendisine sövsem de, son zamanlardaki görüşlerinden dolayı şarlatanlıktan zizeklik seviyesine yükselttiğim felsefeci.

    zizek, ciddi bir birikimi olan, kafası çalışan bir siyaset felsefecisi. birikimi, kıvrak zekası ve eğlenceli üslubu sayesinde her türlü güncel konuya dair anında bi şeyler geveleyebiliyor ve söyledikleriyle ilgi çekmeyi başarıyor. herif covid salgını pandemiye dönüştükten 2-3 ay sonra zart diye covid ve pandemi üzerine kitap çıkardı mesela.

    chalmers da benzer biçimde, facebook'un adını meta olarak değiştirip "gelecek sanal gerçeklikte" dediği, milletin metaverse'den arsa alıcam diye evini sattığı o saçma sapan hype döneminde reality+ diye bir kitap çıkardı. bu ara onu okuyorum ve gerek sanal gerçeklik gerekse simülasyon hipotezi üzerine söyledikleri hem ilginç, hem de %90 'ı gayet mantıklı şeyler.

    ayrıca chatgpt'nin ortaya çıktığı, google'daki mühendisin kendi dil modelleri hakkında "bu alet bilinç kazandı" diye ortalığı velveleye verdiği günümüzde de "dil modelleri ve bilinç" üzerine söyledikleri hem ilginç hem de aynı konuda yazıp çizen birçok "kanaat önderi"nden çok daha mantıklı. mesela chatgpt konusunda bi taraf "olay bitti abi, artificial general intelligence bu, singularity geliyor" diye gaza gelirken, noam chomsky gibi karşıt görüştekiler de "bunlardan bi bok olmaz, öğrendiklerini papağan gibi tekrarlıyorlar" diye olayı fazla basite indirgediler. chalmers ise konuyu daha serinkanlı biçimde ele almayı başarıyor.

    yine de bir daniel dennett kadar dikkatli, ciddiyetli bir felsefeci olmadığını düşünüyorum. bazı kararlara çok hızlı varıyor ve sırf konu güncel olduğu için bi şeyler söylemek zorunda hissediyor kendini, ya da bana öyle geliyor. popülizm yapıyor yani. bu yüzden zizek'in siyaset felsefesi için yaptığını chalmers da zihin felsefesinde yapıyor diye düşünüyorum.

    özetle okuyun, takip edin ama söylediklerine biraz temkinli yaklaşın. fanboyu olunacak bir insan olmasa da ilginç bir zat.
hesabın var mı? giriş yap