• (bkz: savasana)
  • cevirisi ''death pose'' diye gecer, tum pratik boyunca ujjayi nefesi kullanmissinizdir ve bu pozun baslangicinda tum yuz, el ayak, karin ne kasiniz varsa kasarak ve sonra agizdan nefes verisle rahatlatarak icinizde olusan isiyi disari vermis olursunuz.

    iyi bir sekilde yapilan shavasana da (ki bana tas catlasa 1-2 kere olabilmistir bu, genelde gunluk hayat sorunlari aynen geri dolar aklima) aglama hissi gelebilir, vucut segirir, abartip uyanikken astral seyahatimsi olaylara girebilirsiniz.

    shavasanadan cat diye dogrulmamak lazimdir, once uyuyan uzuvlar uyandilir, ve sag tarafa donerek oturur pozisyona gecilir, bunun sebebi kalbin sol tarafta olmasi ve baski yaratmak istemememizdir.
  • shavasana aslında fiziksel olarak en kolay yoga pozisyonu olsa da, zihnen en zorudur. bel kaslarınızı, yüz kaslarınızı, el kaslarınızı, saç köklerinizi tamamen serbest bırakıp dili damaktan ayırmak kolaydır fakat zihni serbest bırakmak, beyninizi susturmak en zorudur. ve fakat başarırsanız, kendinizle ilgili türlü yüzleşmeler ve farkındalıklarla baş başa kalırsınız.

    yoga felsefesinde ceset duruşu, yatarken kendinizde öldürmek istediğiniz tarafları öldürüp her doğruluşta yeni bir başlangıç yaparak yeniden doğabilme özü taşır. ilk derslerimde bu poz sırasında sürekli öldürmek istediğim yönleri arayarak zihnimi susturamıyordum. 'acaba hangi tarafım daha kötü? hangi benliğimi öldürsem? hangi pişmanlığımı geride bıraksam? hangi kanserli organımı kessem?' birkaç ders sonra farkettim ki kendimle ilgili öldürmek istediğim hiç bir taraf yokmuş! kendimi seviyormuşum. hatam yokmuş, olsa da hatalarımı seviyormuşum, pişmanlıklarım yokmuş, olsa da hepsi bana aitmiş ve benimle güzelmiş...

    işte o andan sonra gerçek shavasana deneyimi başladı benim için, tarifi imkansız...
  • shava sankrit dilinde ceset demek.
    ceset halini imgelemek. herşeyimiz ile anın boşluğuna ve bütünlüğüne ölmek. herşeyimiz ile kendimizi bırakmaya başladığımız/başlayamadığımız ceset hali. tüm bedenin ve zihnin gevşemesi/rahatlaması/sakinleşmesi.

    düşünceleri sakin tutmak bedeni sakin tutmaktan çok daha zordur. bu nedenle bu asana en zor olandır. uygulayıcı için çok basit görünse de bu basitlik aldatıcı olabilir. zorlayıcı iki engel vardır: uyku ve hareketli bir zihin. bu asanada tam bir uyanıklık içersinde vücut hareketsiz, zihinde bir gölün yüzeyi gibi sakin olmalıdır.

    tüm yoga sekansları shavasana ile biter. kapanış gevşemesi sonunda asanalar ile aktive edilen enerji kapanış gevşemesi esnasında tüm bedene dağılır.

    yeniden uyanmak; hazır hissedildiğinde sağ tarafa dönerek anne karnındaki gibi cenin pozisyonundan geçerek dirseklerin yardımıyla kalkılır.

    rahatlama esnasında stres hormonları yıkılır. immün sistem güçlenir ve şifalanma gerçekleşir. ruh/zihin güçlenirse sakinler.
  • yoga yapanların çoğunun yogayı yapma sebebi olarak söylenen poz.

    amacı, vücut ve aklın kusursuzca sakin olmasıymış ama bu pozdan fayda görmeyi engelleyen iki temel engel; uyku veya hareketli zihinmiş. yapılması gereken tam bir uyanıklık içinde vücudun herbir noktasına odaklanmakmış.

    ama ne yazık ki ben yapamıyorum. istisnasız ister vinyasa yoga ister hatha yoga yapayım her ikisinin de sonunda girilen shavasana pozunda uyuyorum, çok çaba harcıyorum uyumamak için ama uyanık kalamıyorum. geçen ders poza girerken ve çıkarken saate baktım, pozda kalış süremiz sadece 5-6 dk ama ben 1 saat uyumuşum gibi dinç çıkıyorum pozdan.
  • 3 aydır haftanın 3 günü düzenli olarak yoga yapıyorum. her yoga dersinin sonunda girilen bu pozda istisnasız uyurdum. bu kadar pratiğin sonunda ilk kez bu poza tam anlamıyla girebildim. bu gün önce pozun başında uyanık kalmaya çalıştım. zaten bu ara kanımdaki adrenalin seviyesi genelde yüksek olduğundan bu sefer uyanık durmak zor olmadı. önce aklımda yine tezle alakalı düşünceler vardı, sonra çalan müziği dinlemeye başlayıp, o düşüncelerden sıyrılınca başım ve bedenim dönüyor gibi hissetmeye başladım ve zihnim ile o dönüşün içine girmeye çabaladım, başardım. ama zihnimde düşüncelerim belirmeye başladığı an o girdabın benden uzaklaştığını hissettiğimden, düşünceleri bırakıp tüm zihnimi girdabın içine doğru yönlendirdim yaklaşık 3 dk o girdabın içinde kalmışımdır sanırım. çok acayip bir deneyimdi, hele ki ben gibi “aman ne meditasyonu, ben yogayı spor olsun diye yapıyorum” diyen ben için*.
  • mindfulness etiketi altındaki çoğu etkinliğe şüpheyle yaklaşıyorum. zihin & beden farkındalığı, anda kalmak, özünü aramak/bulmak gibi bazı yeni dönem icatların muhtemel sistemik defolar nedeniyle çok müsrifçe telaffuz edildiğini düşünüyorum. bunların yarattığı kültürel sermaye, sisteme suni ve fazlaca bayık çıkış kapıları sağlamaları nedeniyle farkındalık kelimesini duyduğum anda irkiliyorum (kahrolsun diyalektik materyalizm). yalnız bütün bunlar içleri boşaltıladursun yoga deneyiminin inkar edemeyeceğim, küçümseyemeceğim bir katkısı var bana. bunu da en iyi bir süre ara verip geri döndüğümde fark edebiliyorum.
    okuduğum bir kitapta çocukluğunun bir bölümü toplama kampında geçen biri başından geçen her şeyin hafızasında değil bedeninde basılı olduğunu söylüyordu. bunu her düşündüğümde çok etkileniyorum. belleğin değişken, oynatılabilen ve hatta manipülatif yönünün aksine bedenin deneyimleri kaydetme biçimi, ve onları muhafaza edişi çok daha vefalı gelir bana hep. bazı olaylara bedenin istikrarlı tepkileri, üstüne çok çalışınca değişebilen refleksler, yıllardır görmediğiniz birine dokunduğunuzda bedenin aşinalığı işte. sanki zihnin çok özel bir yerinde imtiyazı var gibi bu bedensel deneyimlerin. o yüzden haftada en az bir kere oradan buradan duyageldiğim zihin-beden bütünlüğü meselesine bir açıdan gerçekten inanıyorum sanırım.
    muhtemelen birçok şehir insanı gibi sabırsızlık ve anksiyete gibi epey kötü huylarım var bir süredir farkında olup eritmeye çalıştığım. herkesteki etkisi tahminen farklıdır, ancak yoga deneyiminin bendeki etkisi her bir asana arasında hayatın küçük çaplı bir simülasyonuna girip çıktığımı hissetmem oluyor. sanki her bir episode'un geçişini izliyorsun, zorlandığın pozlarda kalıyorsun ve sonra shavasana. ter döktüğün, zorlandığın, bedeninin limitleriyle yüzleştiğin episode'lardan sonra hayatın akışına teslim olma asanası. sonra uyanıp yeni bir episode'a başlama. hakkı verilen 1 ya da 1 buçuk saatlik o bedensel deneyimin gerçekten zihne bunu öğrettiğine inanıyorum ben.
    shavasana işte bu yüzden bu başlık altında yazılan dinlenme ve yatış halinden çok daha anlamlı ve yoga pratiğinin en kıymetli asanası, özellikle benim gibi teslimiyet sorunu yaşayan kaygılıgiller için.
  • bugünkü yoga dersinde bu esnada uyuya kalıp horlayan ablanın hepimizi dumura uğratması ile hatırlayacağım poz.
  • ölüm pozisyonu.
    koca bir yoga dersini bu pozla tamamlarsınız. diliniz dahil rahat ve kendinizi bıraktıgınız, zihninizle başbaşa kalarak kendinizi her anlamda bırakmanız gereken pozdur. bir yoga hocası yogadaki en zor pozisyon oldugunu söylemişti çok ironik bir şekilde.
  • yıllarca yoga konusunda çok ciddi ve disiplinli olan kız arkadaşıma "en sevdiğim poz" diye yatma geyiği yaptığım pozdur.

    neticede kendisi geçen sabah kendi kendine çok erken uyanmış. uyanmışken balkonda yoga yapayım demiş ve bu pozisyonda uyuyakalmış :)

    sabah uyandığımda balkonda yastıksız döşeksiz çarşafsız öyle dümdüz zeminde yatarken gördüm. birkaç saniyeliğine bir şey oldu bayıldı falan sanıp panik oldum ama yaklaşınca uyuduğunu fark ettim. bu olaydan sonra yoga konusundaki iğrenç şaka dozumu 5'e falan katladım, her yogaya kalkıştığında yastık falan getiriyorum.
hesabın var mı? giriş yap