• birçok tarihçi ve araştırmacıya göre, ikinci dünya savaşı döneminin en güçlü ordusu. heer, kriegsmarine ve luftwaffe ile toplam mevcudu 18 milyon personeli aşmaktaydı.

    (yazıda savaşan birimlerin kalitesinden bahsedilmekte, lojistik-sanayi-insan ve materyal kaynağı gibi etkenler göz ardı edilmektedir)

    prusya askeri geleneği üzerine inşa edilen wehrmacht'ın, çoğunlukla nazi katliamları ile alakası yoktur ki wehrmacht subayları, genellikle askeri kökenden gelmeyen ss subaylarından nefret eder.

    söz konusu katliamlar genellikle waffen ss'in bile değil, 3.ss panzer tümeni totenkopf gibi uç ideolojik birimlerin ya da asker kökenli olmayan allgemeine-ss'in marifetidir.

    yine de savaş öncesi ideolojik bombardımanından ötürü wehrmacht askerleri arasında da ırkçı davranışlara rastlanmıştır.

    wehrmacht birlikleri standart piyade tüfeği olarak k98 tüfekler kullanmaktadır. bu durum özellikle şehir çatışmalarında ppsh41 otomatik silahlar kullanan ruslar karşısında dezavantaj yaratmıştır. yine abd'nin savaşa girişinden sonra yarı otomatik m1 tüfekler kullanan amerikan piyadeleri karşısında da alman piyadesini zor duruma düşürmüştür.
    mp40'ın uzak mesafede etkili olamaması sonucu tasarlanan stg44 savaşın ancak sonlarına yetişebildiği için standart piyade tüfeği olarak sayılamaz. yine de bulge muharebelerinde iyi iş görmüşlerdir.

    askerlerin donatıldığı gri renk canlı ve güzel görünümlü üniformalar pamuk ve ısırgan otu karışımından üretilmiştir, bu durumda sadece pamuktan üretilen üniformalardan çok daha ucuza mal olmaktadır. ayrıca subay üniformaları da hugo boss tasarımıdır.

    ünlü komutanları arasında hermann göring, manstein, wilhelm keitel, erich raeder, karl dönitz, robert ritter von greim, heinz guderian, erwin rommel gibi isimler vardır.
  • kökenleri almanlığın meşhur ırkî karakteristiğinde ve prusya geleneğinde yatan, ikinci dünya savaşı'nda almanya'nın waffen-ss ile birlikte silahlı kuvvetler rolünü üstlenmiş askerî organizasyonu, devrinin en kuvvetli ordusuydu. nazi almanya'sına teslim olması birçok entrikaya dayanır, ne yazık ki pek çok subayı savaş suçlarına ss kuvvetleri ile birlikte karışmıştır. bu entry'de biraz genel olarak bunlardan bahsetmek istiyorum.

    bilindiği gibi, almanya denilen arazi, kavimler göçünün ardından cermen kavimleri tarafından zaptedildiğinde, bu kavimler hıristiyanlaşarak kutsal roma germen imparatorluğunu kurmuşlardı; bu zayıf ve federal imparatorluk zamanla yine alman olan habsburg imparatorluğunun güdümüne girdi, ardından prusya adındaki minik alman devletçiği bu koskoca imparatorluğa kafa tutabilmek için isveç'in kara ordusunu tetkik ederek piyadeye dayalı bir ordu kurdu. daha da önemlisi, bugün orduların temeli ve harekât planlayıcıları olan ''kurmay subaylık'' müessesesini de icâd etti. bunların tafsilatını şurada okuyabilirsiniz: (bkz: türkiye'nin almanya olması için gerekenler/@fenahuyluspazo).

    gel zaman git zaman, prusya ordusunun fransa ve avusturya'ya karşı üstün geldiği görüldü ve alman imparatorluğu ilan edilerek alman birliği sağlandı. birinci dünya savaşında hemen her cephede savaşan bu ordu, avrupa'nın en kudretli silahlı gücü olmasına rağmen, müttefiklerinin zayıflığı ve düşmanlarının sayısal üstünlüğü nedeniyle birçok cephede eridi ve savaşı kazanma imkânı kalmadığını alman yüksek komutası anlayınca da, alman imparatorluğu savaştan çekildi. bu savaşın akabinde almanya'da devrim oldu ve imparatorluk yıkıldı. liberal ilkelere dayalı weimar cumhuriyeti kuruldu. aynı zamanda kimi federal devletlerde (meselâ bavyera'nın başkenti münih'te) sosyalist devrimler oldu ve çeşitli komünist rejimler vücuda geldi. bunu savaş sonrası oluşturulan milis kuvvetleri, yani freikorps (daha önceden vardılar fakat savaştan sonra gaziler buraya katıldı ve formasyonu değişti) kanlı bir şekilde dağıtmıştır. çeşitli nedenlerle artan alman milliyetçiliği sonrası, adolf hitler bin tane entrika çevirerek iktidara geldi, olağanüstü yetkileri eline aldı ve ordusunu güçlendirmeye, silahsız bölgeleri silahlandırmaya başladı. versay antlaşması ile kısıtlanmış ordu bütçesini birkaç katına kadar arttırdı. hitler'in iktidarına kadar onun en büyük yardımcısı olan sturmabteilung milislerinin (yani sa'nın) lideri ernst röhm, sayısı artık 1930'ların ilk yarısında 3 milyona varmış olan paramiliter örgütünün ağır silahlarla donatılarak, nazi almanya'sının resmî ordusu olmasını istiyordu. zira weimar cumhuriyetinin reichswehr ismini taşıyan silahlı kuvvetlerinin limiti 100.000 civarı askerle sınırlanmıştı. röhm'ün bu talebi, güçlü bir geleneği olan alman ordusu subaylarını endişelendirmiş ve hitler tarafından şiddetle reddedilmişti. daha evvelden de çeşitli vasıtalarla partiden özerklik kazanmaya çalışmış olan (1930'ların başında bazı sa militanları yatmayan maaşlar gibi gerekçeler ile nazi partisi'nin bürolarını bastılar ve etrafı yağmaladılar) bu örgütün kontrolünden çıkmasını an meselesi olarak gören hitler, meşhur ''uzun bıçaklar gecesi''ni tertip ettirdi ve sa liderliğini, röhm de dahil olmak üzere ortadan kaldırdı. aynı zamanda parti içerisindeki muhaliflerini (meselâ gregor strasser) öldürttü.

    uzun bıçaklar gecesi, hitler'in ordunun yanında yer aldığının göstergesi oldu ve pek çok subay, bu olaydan etkilenerek nazi ideolojisinde olmasalar bile, hitler'in orduyu yeniden şekillendirme politikasına destek verdiler. hitler'in politikalarına öyle veya böyle direnen herkes ordudan tasfiye edildi. weimar cumhuriyetinde muhafazakâr ve nasyonal sosyalist kanadın ittifakıyla savunma bakanı olan (ismi ardından savaş bakanlığı olarak değişiyor) general werner von blomberg, aynı zamanda anayasaya göre başkan hidenburg ile birlikte başkomutan yetkisini almış fakat 1938 senesinde rejimin artan saldırgan politikasını desteklemediği için ''homoseksüel olduğu'' iftirasıyla azledilerek ordudan atılmıştı. aynı akıbet, kara kuvvetleri komutanı (oberkommando des heeres) werner von fritsch'in de başına geldi. esasen bu iki isim de nazi sempatizanı, yahudi düşmanı tipik alman sağcılarıydılar ve almanya'nın yenden eski görkemli günlerine kavuşup süper güç olmasının hitler gibi otoritaryan bir liderin tasallutu altında olabileceğine, yoksa almanya'nın kızıllar tarafından işgal edileceğine inanmışlardı. ama bir tanesi agresif dış politikaya, ötekisi ise sa'nin yerini alan ss'lerin ordunun özerkliğini tehdit edip onu siyasallaştırmasına karşı çıkarak, orduyu özerk bir yapı olarak korumaya çalışmışlardı; hitler bundan hoşlanmadı ve kendisine tâbi bir ordu kurmak için harekete geçti.

    hitler zaten bir süredir ordu subaylarına kendi önünde sadakat yemini ettiriyordu. imparatorluk devrinde de ordu mensupları, kaiser'in önünde and içerdi. bunun ardından, ordunun organizasyon yapısı değişti. savunma bakanlığı iken savaş bakanlığı olan bakanlık kalktı, yerine oberkommando der wehrmacht (wehrmacht yüksek komutanlığı) kuruldu, başına fanatik bir nazi destekçisi olan (sonradan onursal parti üyeliği alacaktır) wilhelm keitel atandı ve keitel, direkt hitler'den emir almaya başladı. kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlıkları bunun altında toplandı. fakat aslında 1935'te kurulan oberkommando des heeres (kara kuvvetleri komutanlığı)'in başkomutanı, ordunun da başkomutanıydı. bu nedenle 1941'e kadar pek çok harekât okh'nin başkanı tarafından yürütüldü, fakat moskova taarruzundaki başarısızlığın ardından hitler, general walther von brauchitsch'i görevden alarak kendisini buraya ömür boyu atadı ve genelkurmay başkanlığı görevi, yani harekâtları planlama işi kara kuvvetleri komutanlığının içindeki kurmay başkanlığına kaldı, alman ordusunun genelkurmay başkanı da okh'nin kurmay başkanlığına verildi. okw, daha çok hitler'in şahsî askerî danışma kurulu olarak kaldı, resmî olarak tüm kuvvet komutanlıklarını bünyesinde toplamasına rağmen. görevi, hitler'in emirlerini kuvvet komutanlıklarını iletmek olsa da, savaşın bir noktasından sonra okh ile arasında bir yetki çatışması oluştu. okh'nin müşterek taarruz operasyonları için tüm kuvvetlerin desteğine (hava operasyonu gibi) ihtiyaç duymasından ötürü tüm ordunun kontrolünü istemesine rağmen, hitler okw lehine bir tavır aldı. bir noktadan sonra da savaşın doğu cephesini okh, kalan tüm cepheleri de okw yürütmeye başladı ki; bu da wehrmacht'ın iyice çift başlılığa düşmesine sebebiyet verdi. aynı zamanda bir de bu ordulardan müstakil bir otonomiyi hâiz olan, kendi komutanlarının kumandasında savaşan(bu komutanlar wehrmacht akademisinden gelmez, partiye katılmış ve 'alaylı' denilen şekilde yükselmiş, özel ss subayı hazırlama okullarından mezun olmuş fanatik nazilerden oluşur) fakat aynı zamanda wehrmacht çatısı altında bulunan waffen ss eklenince etrafta bir hiyerarşi karmaşası yaşandı; örneğin berlin savaşında ss generali wilhelm mohnke, alman parlamentosunu ve kamu binaları bölgesinin komutanlığına getirilmişti ve berlin savunmasını yürüten wehrmacht generali helmuth weidling'in komutası altında değildi. kampfgruppe mohnke (mohnke savaş grubu) adında geçici bir hiyerarşi oluşturdu ve kendi bölgesini wehrmacht'tan bağımsız olarak, iki taburdan oluşturduğu, esasen görevi hitler'i ve himmler'i korumak olan kalifiye ss tümenlerinden geriye kalan yaklaşık 1400 asker ile goebbels'in kurduğu halk savunma güçleri volkssturm ve eski sa gruplarından müteşekkil takriben 2000 muhariple müdafaa etti. weidling'in komutasında ise 45.000 civarında asker mevcuttu. hitler şahsî otoritesine itiraz gelmesini engellemek ve ordu üzerinde direkt söz sahibi olmak için, orduda bir yetki karmaşası oluşturmayı seçmiştir.

    wehrmacht'ın da ss organizasyonu gibi savaş suçlarına karıştığı, iştirak ettiği, hiç değilse göz yumduğu kat'îdir. federal almanya'nın eski nazi subaylarından faydalanabilmek için ''temiz wehrmacht, pis ss'' doktrini ortaya atılmış olsa da, bu durum wehrmacht içerisinde görevli pek çok üst kademe subayın nazilere sempati duyduğu veya onların birçok politikasını desteklediği realitesini değiştirmiyor. pek çok alman komutan rejimle işbirliği karşısında vergi indirimleri gibi ''rüşvetler'' almıştır. alman kanunları, orduyu siyasetten ayırdığı için hiçbir subay nazi partisine üye olmamıştır (önceden olunan veya onursal olarak alınanlar dışında); buna rağmen onursal üyelik alanlar mevcuttur. nazi rejimine direnen veya politikaya karışmasa da şahsî olarak hoşlanmayan subaylar da vardır. birkaç alman yüksek komutası mensubunun nazi rejimiyle işbirliğine bakarsak (blomberg ve fritsch haricinde);

    walther von brauchitsch: mareşal ve 1941'e kadar genelkurmay başkanı. nazi ideolojisine yakınlık duymasa da, hitler'in verdiği sovyet subaylarının esir alındıkları takdirde öldürülmesi emrine uydu ve askerlerini de buna teşvik etti, bu yönde emirler verdi. nazilerin yeniden silahlanma politikalarını hararetli bir şekilde destekledi. 1941'de moskova'da uğradığı başarısızlık sonucu görevinden alındı ve hitler kendi kendisini genelkurmay başkanı olarak atadı.

    karl dönitz: büyükamiral. savaşta deniz kuvvetleri komutanı olarak görev yaptı. nazizmin hararetli bir destekleyicisi idi. anti-semitikti. hitler'le şahsî bağları tarihî olarak ispatlanmıştır.

    albert kesselring: mareşal. rejimden rüşvet aldı, nazi değildi.

    georg von küchler: mareşal. ss birliklerinin kanunsuz zulümlerine karşı çıkmıştır. buna rağmen ırkçı politikaları da makul buluyordu.

    erhard milch: luftwaffe mareşali. 1929'da nazi partisine katıldı, fakat gizli tutuldu ve hitler mutlak yetkileri ele alana kadar onaylanmadı.

    walter von reichenau: kara mareşali. 1942'de ölene kadar nazi rejimine sadık bir komutan olarak kaldı. nazi politikalarına her anlamda tam destek verdi, aynı zamanda nazi ideolojisine sempati duyuyordu, bu nedenle nazi partisine de katıldı.

    ritter von greim: hava mareşali. nazi partisine katıldı, hitler'e hep sadık kaldı.

    walter model: mareşal. hitler'in en güvendiği generallerinden bir tanesiydi. büyük bir savunma taktisyeni olmasıyla tanınır. fanatik bir nazi olduğu biliniyor.

    ferdinand schörner: mareşal ve hitler'in intiharının ardından genelkurmay başkanı. nazi rejimine tam destek verdi. fanatik bir nasyonal sosyalistti.

    wilhelm keitel: mareşal. hitler'in savunma bakanlığını lağvedip kurduğu oberkommando der wehrmacht'ın kurulduğu andan savaşın sonuna kadar başkanı olarak kaldı, yani teorik olarak alman ordusunun en yüksek kumandanıydı. ileriki dönemlerde nazi partisinin onursal üyesi oldu.

    alfred jodl: kıdemli orgeneral. keitel'in altında okw'de operasyon dairesi başkanlığı yaptı, hitler'in sovyet subaylarının öldürülmesine dair hukuka aykırı emrinde imzası vardı.

    heinz guderian: kıdemli orgeneral. rejimden rüşvet aldı. yıldırım harbinin mucidi. büyük bir taktisyen olması, nazi rejimine boyun eğmesine mâni olmadı.

    erwin rommel: mareşal. bilinenin aksine, nazi rejimiyle ve hitler'le arası son derece iyiydi. nazilerin iktidarını ve güçlenmelerini hoş karşıladı. nazi sempatizanıydı. adı hitler’e suikast davasına karışınca, alâkası olmamasına rağmen intihara zorlandı. böylece idam edilmekten kurtuldu ve çocuklarının onurunu kurtardı.

    erich von manstein: mareşal. siyasetle ilgilenmeyen bir subaydı. nazilerden hoşlanmasa da, ss birliklerinin görev bölgesinde gerçekleştirdiği anti semitik katliamlara göz yumdu. bu yüzden yargılandı.

    lothar rendulic: kıdemli orgeneral. doktora yapmıştı. 1932 senesinde iken nazi partisine üye oldu. savaşın sonuna kadar da bu doktrine bağlı kaldı.

    erich barefenger: kara tümgeneral. nazilerin savaşı yitirdiğini görünce intihar etti.

    gotthard heinrici: kıdemli orgeneral. dindar bir insan olduğu için nazilerin ırkçı politikalarını, partiye katılmasına mâni olarak gördü, bu da nazi güdümündeki wehrmacht generalleri arasında kendisinin popülaritesini azalttı. ama rejimin yayılmacı dış politikasına tam bir destek verdiği bilinmekte.

    friedrich fromm: hitler’in iktidara geldikten sonra almanya’nın askerî gücünü arttırmak için kurduğu silahlanma biriminin başına getirdiği kıdemli orgeneral. hitler’e suikast teşebbüsünden ötürü idam edildi.

    eduard dietl: kıdemli orgeneral. hitler’in favori generallerindendi ve kamuoyunca nazi olarak tanınıyordu, zira daha evvelden nsdap'nin ilk formu olan dap'a üye olmuştu. daha sonra 1944’te uçak kazasında öldü.

    hans krebs, wilhelm burgdorf gibi generaller, aynı hitler gibi intihar ederek rejimle mutabık olduklarını zaten deklare etmişlerdir. burgdorf, aynı zamanda hitler'in emir subayıydı.

    örnekler arttırılabilir. hülâsa olarak, wehrmacht 1935’ten 1945’e kadar nazi rejiminin sadık bir işbirlikçisi olarak kalmıştır denirse, yanlış olmaz. bu rejime karşı çıkan subaylar ya tasfiye edildi, ya da darbeye kalkışıp kendilerini açık etti ve idam edildiler. veya sustular. belli bir noktadan sonra alman ordusu, geçmişte imparatora tâbi olmadığı kadar hitler'e tâbi olmuştu.

    belki hitler ordunun yapısıyla bu denli oynamasa ve hakikaten çağının ötesinde kumandanlar olan; rommel, guderian, heinrici, manstein, rundstedt gibi komutanlara görevi tevdi etse idi almanya belki de savaştan muzaffer olarak çıkacaktı.
  • tarihin tanık olduğu en kudretli ordularından birinin, 21. yüzyıl amerikan eğlence endüstrisinde figüranlığa doğru evrilişine tanık oluyoruz.

    hollywood'un sikimsonik filmleri, call of duty ve buram buram amerikan milliyetçiliği kokan oyunları derken; yapımlarında 10'ar 10'ar 100'er 100'er öldürmeye doymadılar almanları.

    gerçek elbette öyle değil.

    o yıllarda avrupa'nın en güçlü ordularından fransa'yı bir ayda dize getiren ve işgal eden, en korkunç savaş makinelerine sahip olan, waffen ss gibi ayrı bir psikopat orduyla omuz omuza savaşan, michael wittman-kurt knispel-kurt meyer-erich hartmann-hans-ulrich rudel-hans joachim marseille gibi rekortmen subaylara ev sahipliği yapan ve dönemin en güçlü devletleri sscb, abd, ingiltere ve fransa'ya aynı anda kafa tutan bir kurumdan bahsediyoruz.

    zaten o kadar olumsuzluğa rağmen, düşmanlarının ve kendinerinin kayıplarına bakacak olursak gerçek ortaya çıkacaktır.

    işte bunlar hep amariga'nın oyunları.
  • daha savaş öncesinden başlayan propaganda bombardımanı ve 1939-40 yıllarında blitzkrieg'in başarısı sonucu kemikleşen "dünyanın en modern ve mekanize ordusu" görüntüsünün arkasında mevcudunun %80'inin iki ayağından başka vasıtaya sahip olamadığı; topları ve ağır silahlarını atlarla taşıyan; yendiği ülkelerden ele geçirdiği silah ve mühimmat olmasa seferber etmesi gereken sayıda askeri donatamayacak kadar yoksul olan bir ordudur. bu afallatıcı gerçekler wehrmacht'ın 5 uzun yıl boyunca tam anlamıyla tüm dünyaya nasıl kafa tuttuğu muammasını daha da içinden çıkılmaz hale getirmekte; binlerce araştırmacı ve tarihçiyi özellikle 1943-45 arası üstünde kafa patlatmaya yönlendirmektedir.

    güzel bir makale için: http://www.ospreypublishing.com/…ontent2.php/cid=68
  • ikinci dünya savaşı'nın savaş performansı olarak en kaliteli askerlerini bünyesinde bulundursa da savaşın son yıllarında yaptığı insanlık dışı eylemlerle bu kaliteye leke süren alman ordusu.

    * 1935'ten 1945'e kadar wehrmacht'ta görev yapan toplam asker sayısının 18,2 milyona yaklaştığı varsayılmaktadır.

    * blitzkrieg terimi bilinenin aksine ordu tarafından kullanılmadı. blitzkrieg terimi, o dönem için daha çok yabancı gazeteler/gazeteciler tarafından kullanıyordu. adolf hitler'in bu terimi duyduğunda dalga geçtiği söylenir. (1932-1945 arası adolf hitler'in tüm konuşmalarını içeren 3389 sayfalık dokümana baktığımda da ne blitzkrieg ne de bewegungskrieg hakkında herhangi bir kelime bulamadım.)

    * fransa'nın işgalinde askerlerini zihnen diri ve atik tutmak için pervitin kullandırıldığı biliniyor.

    * fransa'nın işgal edilmesiyle wehrmacht başta renault marka araçlar olmak üzere bol bol donatıldı. wehrmacht'ın arkasındaki diğer fabrikalar opel, krupp, siemens, telefunken, daimler benz, mercedes benz, volkswagen, porsche, bmw, continental'dı.

    * wehrmacht vs red army tank karşılaştırması.
    görsel

    * 22 haziran 1941'de, barbarossa operasyonu başlarken, toplam 1.755 tankı vardı.

    a. wehrmacht'ın 1940'ta 104 piyade+17 zırhlı tümeni; 1941'de 153 piyade+35 zırhlı tümeni; 1942'de 178 piyade+40 zırhlı tümeni; 1943'te 219 piyade+44 zırhlı tümeni; 1944'te 223 piyade+53 zırhlı tümeni ve 1945'te 238 piyada+60 zırhlı tümeni vardı. (özellikle 1944 ve 1945 yıllarında sayı artsa da nitelik olarak eskisi gibi değildi.)

    b. red army'de ise 1940'ta 161 piyade+23 zırhlı tümeni; 1941'de 198 piyade+105 zırhlı tümeni ve 1945'te ise 526 piyade+28 zırhlı tümeni bulunuyordu. (sscb verilerini doğrulamak her zaman zordur fakat en azından piyade tümeninde daha fazla askere sahip oldukları bir gerçek.)

    * bir piyade tümeninde bulunan ekipmanlar: 9569 tüfek, 1592 makineli tabanca, 718 makineli tüfek, 108 panzerschreck, 50 havan topu, 36 ağır havan topu, 10 adet 37 mm flak, 10 adet 75 mm pak, 19 adet 75 mm piyade topu, 12 adet 150 mm piyade topu, 4662 at, 37 adet 105 mm obüs, 6 adet 150 mm obüs, 168 motosiklet, yaklaşık 128 araba, yaklaşık 500 kamyon, 10 stug taarruz topu ve 14 mardertank avcısı.

    * telsizler konusunda 1944'e kadar wehrmacht subayları en üst seviyedeydi. telsizle bildirilen hedeflere ortalama 45 dakikada luftwaffe gelebiliyordu. tank savaşlarında bu fark daha da belli oluyordu. d-day'a kadar müttefikler'in bu seviyeye gelemediği düşünülüyor. (kıyaslama genele bakılarak yapıldı.)

    * barbarossa operasyonunda kuzey ordu grubu 22 günde 750 km mesafe kat etmişti. günde 34 kilometreye denk gelir ki 700 binden fazla mevcudu olan bir ordu grubundan bahsediyorum, tam anlamıyla çılgınlık.

    * bünyesinde görevli askerlerin %80'i sscb'ye karşı savaşırken öldü.

    * bu orduya komutanlık etmiş feldmareşalleri fedor von bock, walther von brauchitsch
    ernst busch, wilhelm keitel(en vasıfsızı), paul ludwig ewald von kleist, günther von kluge, georg von küchler, wilhelm ritter von leeb, wilhelm list, erich von manstein, walter model, friedrich paulus, walter von reichenau, gerd von rundstedt, ferdinand schörner, maximilian von weichs ve erwin von witzleben.
  • hakkında okuma yaptıkça hitler'in uyguladıkları savaş doktrinine ve doktrinin uzantısı olan savaş araç-gereçleri üzerindeki etkilerini görmenin mümkün olduğu ordu.

    bunu panzerjäger birimleri üzerinden analiz etmek mümkün. alman piyade, dağ ve panzer tümenlerinin asli tanksavar birimleri panzerjäger'ler ve başlangıçta at veya motorlu araçlarla çekili olan 3.7cm.'lik topları kullanıyorlar. polonya'da uygulanan yıldırım savaşı'nda panzerjäger birlikleri koştur koştur ilerleyen panzerlere yetişmekte zorlanınca tanksavar toplarının motorlu araçlara bindirilip kundağı motorlu tanksavar topu üretimine girilmesinin en mantıklı seçenek olduğu düşünülüyor. daha önceden buna benzer denemeler var aslında, yarı paletli araçlar üzerine takılan ya da deneysel tam tırtıllı araçlar üzerine takılan toplar var ama randımanlı bir çözüm 1939-40 kışına kadar bulunamıyor. o zaman alkett firmasına iş ihale edilip çözülmesi istenince alkett'de çek üretimi 4.7cm'lik bir topu alıp elde yüzlercesi mevcut olan hızlı ama dayanıksız bir araç olan panzer i üzerine takıyor ve alman ordusunun seri üretilen ilk kundağı motorlu tanksavar topunu üretiyor (bkz: panzerjager 1).

    panzerjäger 1 aslında wehrmacht'ın hızlı savaş anlayışına uygun fakat iş fransa'dan sonra rusya'ya gelince hem yıldırım savaşı hem de panzerjäger 1 teklemeye başlıyor. geniş arazilerde yıldırım savaşının etkisi dar alanlara göre daha sıkıntılı çünkü fransa'da kaçacak bir alan yokken rusya'da habire geri çekilen rusları kovalamaya dönüyor olay. e bir de t-34, kv-1 ve kv-2 gibi hayvanlar ortaya çıkınca gariban panzerjäger 1 çok etkisiz kalıyor.

    bu noktada alman doktrininin sapmaya başladığını görüyoruz. kendilerinden güçlü tanklara sahip rusları görünce almanların paniğini anlamak mümkün. zaten o noktada moskova'da alınamayınca ve doğu cephesindeki savaş kaçma-kovalama ve yıpratma eksenine girdikçe almanlar saldırı ağırlıklı zırhlı birlik yapısından savunma ağırlıklı zırhlı birliklere dönüşmeye başlıyor. panzerjäger birlikleri de bundan nasibini alıyor elbette. önce ellerindeki etkisiz 3.7cm.'lik tanksavar toplarının yerini 5cm.'lik ve 7.5cm.'lik çekili toplar ve bilahare 8.8cm.'lik hayvan alıyor. ayrıca panzerjäger 1'in mobilitesini seven ama daha güçlü bir kundağı motorlu tanksavar isteyen almanlar dicker max ve hornisse/nashorn ile bu alandaki eksikliklerini kapatmaya çalışırken aslında ofansif bir ordudan defansif bir orduya dönüşüyorlar. bu arada alman tank toplarındaki evrime bakarsak (kwk serisinden bahsediyorum) anti-tank özelliklerinin sürekli geliştiğini, daha uzun mesafeden etkili olabilen apcr, apcbc ve heat özellikli mermilere ağırlık verdiklerini, tankların da doğudaki rus tank sürülerini yoketmeye odaklandığını, bununla birlikle hücum topu birliklerinin tanksavar rolüne sokularak piyade yanındaki görevlerine devam ettiğini ve panzerjäger birliklerinin de giderek daha ağır şekilde kundağı motorlu tanksavar toplarıyla donatıldığını görüyoruz. önceleri jagdpanther, bunun yanına eklenen jadgpanzer iv, akabinde gelen ferdinand/elefant ve en nihayetinde tam bir kaynak israfı olan jagdtiger sürekli defansif karakterleri önde olan makineler. zaten 1944 sonrasında alman ordusunun panzer birliklerini panther tankı ile revize edemeyeceği iyice ortaya çıkınca doktrinin bozulduğu ve bu bozulma sonucunda teçhizat anlamında oluşan karmaşanın yenilgiye kadar gittiğini görmek mümkün. panzer iv son ana dek panzer birliklerinin ana silahı olurken ve doğru düzgün geliştirilmeden kullanılmaya devam ederken onun yerine tasarlanan panther'in bir türlü optimal seviyeye getirilememesi ve tiger, tiger ii gibi hızlı harekatlara izin vermeyecek kadar ağır tankların üzerinde durulması üzerine bir de panzerjäger birliklerinin sürekli çok ağır kundağı motorlu araçlarla takviye edilmeye çalışılması mobil birlikler olan panzer tümenlerinin etkisini kırıyor.

    elbette bu noktada ruslara bakarsak onların zırhlı birliklerini bir noktada daha uygun konumlandırdığını düşünüyorum. t-34 platformu üzerinde ısrar etmeleri ve çok farklı yönlere sapmadan öncelik t-34 demeleri mantıklı. rusların da ağır tankları ve kundağı motorlu tanksavar topları yok mu, elbette ki var. ama ellerindeki hammadde ve insangücü avantajı almanlar kadar köşeye sıkışmadan ağır tankları, tanksavar topları ile t-34'leri arasında denge kurmalarına yardımcı olabiliyor. t-34 rusların hep odak noktasında olan bir tasarımken almanlar panzer iv platformuna olan güvenlerini 1943 yılında neredeyse tümden kaybediyorlar ve bir yandan panzer birliklerini hücum topları ile donatmak gibi saçma sapan bir fikrin peşinde koşarken öte yandan tüm eforlarını panther ile tiger serisi üzerine kaydırıyorlar (tank açısından konuşuyorum) ama rusların odaklandıkları şey hep t-34'ün hep daha üst seviyeye çıkarılması oluyor. aslında panzer iv kötü bir tank değil. şu anda bakıldığında bazı ciddi revizyonlarla t-34 karşısında çok daha etkili bir hale getirilebilirdi ama panther lobisi çok baskın çünkü t-34'de görülen eğimli zırhın büyüsü almanları etkilemiş durumda. panther gerçekten güzel ve başarılı bir tank fakat kaynaklar açısından bakarsak almanların hem hammaddesi hem zamanı hem de insangücü kısıtlı. dolayısıyla panther panzer iv'ün yerini tam alamadan savaş çöküş evresine giriyor.

    alman silah endüstrisindeki hitler faktörünü unutmamak lazım elbette. bu avusturyalı onbaşı sürekli büyük silah isteme hadisesiyle kafayı bu kadar bozmasa belki de panzer birlikleri daha mantıklı düzenlenebilirdi. heinz guderian'la birbirlerine girdikleri toplantılarda zaten kavgaların odak noktası burası. bu arada guderian hitler'in yüzüne karşı dümdüz gidebilen ve hatalarını açık açık söyleyebilen çok nadir kişilerden biri olduğundan lafını da esirgemiyor bu konuda. ancak neticeye bakarsak tek bir adamın lafı üzerine tüm savaş planını yapmak zorunda kalan almanların yenilmemesi zaten bir mucize olurdu. bu arada hitler alman teçhizatları üzerinde tek karar vericiyken amerikalılarda, ingilizlerde ve hatta ruslarda bile böyle bir durum yok ve asıl karar vericiler askerler, fabrikatörler ile sivil hükümet yöneticilerinden oluşan komisyonlar oluyor. e dolayısıyla çok sesli komisyonlarda alınan kararlar sürekli daha büyük kalibreli top ile daha kalın zırhı bir çözüm olarak gören hitler'in aklına baskın çıkıyor...
  • disiplininin özünde prusya askerlik geleneği yatar.
  • 1935- 1945 yılları arasında alman ordusuna verilen isim. önceki ismi reichswehr'di daha sonra hitler tarafından wehrmacht yapılmıştır. günümüzdeki ismi ise bundeswehr'dir. yapısını: kara kuvvetleri heer, hava kuvvetleri luftwaffe ve donanma kriegsmarine oluşturmuştur.
  • ikinci cihan harbinde alman ordusuna verilen isim. eratın adı: sa (sturm abteilung)
  • insanın zihninde ilk önce bilindik alman askeri miğferinin canlanmasını sağlayan kelime. rengi hep kurşuni gri olarak kalmıştır aklımda; bizdeki asker yeşilinin muadili olarak.
hesabın var mı? giriş yap