• japon denizi'nden akdeniz'e ve karpat dağları'na kadar uzanmasına şaşırılmaması gereken imparatorluk. kurdukları askeri sistem, çağdaşlarına göre kusursuza yakın ve çağının ötesindedir. haddini bilerek savaşan memlük devleti dışında bu imparatorluğu net bir şekilde yenebilen başka bir devlet yoktur. peki neden yenilmiyorlardı?

    * öncelikle liderleri sırasıyla cengiz han, ögedey, güyük han, möngke ve kubilay han'dır. hülagü han, möngke ve kubilay'ın kardeşidir.

    * moğollar özellikle ilk dönemlerinde tatarlar'a, jin hanedanlığa, kıpçak türkleri'ne kin besliyorlardı. yine de kendi tarafına geçenleri, ordusunda kullanmışlardır.

    * cengiz han'ın bu muazzam orduyu yaratırken kabileler arasındaki akrabalık ilişkisini kimi zaman idamlarla kimi zaman da evliliklerle yok etmiştir. böylece kereit, nayman hatta tatarlar savaş başladığında ortak bir ülkü etrafından toplanıyordu. (biraz da buna mecburdular.)

    * konar göçer kabileleri tek ülkü altında toplamak için (bireysel takılmayı seven bu gruplar) sağlam bir disiplinden geçirilirdi. disiplin, moğol askeriyesinin temelidir.

    * cengiz han, otrar olayını öğrendikten sonra harezm imparatorluğu üzerine yürümek için en az 150 binden oluşan bir ordu toplar. 13. yüzyıl orta çağ'ı için tekrar edelim çok büyük sayılar.

    * istihbarat toplamadan sefere çıkmazlardı. otrar olayı her ne kadar harezm içim facia olarak anılsa da vali inalcık, casus olarak şüphelendiği tüccarları öldürtmüştür. gerçekten de bu tüccarlar, tarihçiler tarafında da casus olarak kabul edilmektedir.

    * meşhur yam yani posta sistemi sayesinde günlük olarak iletişim sağlanıyordu. böylece bölgeler ya da ordular arasında iş birliği her zaman üst seviyedeydi.

    * sahte geri çekilmeyi başarıyla uygulamışlardır: 1223 kalka nehri muharebesi. bu taktikten haberdar olan kıpçaklar'a bunu yedirmeleri ayrı bir başarıdır.

    * moğollar'ı, diğer orta çağ devletlerinden temel fark, bir han liderliğinde olmalarına rağmen sadece onun emirlerine bağlı olmaması yani savaş alanında komutanların liyakatli ve kendi kararlarını alabilecek ölçüde donanımlı olmalarıdır. avrupa devletlerinde ise derebeylik buna zaten elvermemektedir.

    * cengiz han'ın yarattığı askeri sistemde, moğol prensleri bile başkomutanları tehdit edemez, onların sözünden çıkamazdı. meşhur general sübedey'e * sert çıkıp akabinde yalan dolanla babası ögedey'in huzuruna çıkan prens güyük yaptığı saygısızlıktan dolayı ölümden kıl payı kurtulmuştur. ilginçtir ki subutay, cebe gibi komutanlar ölünce prensler arasındaki rekabet ve iç savaşlar moğol imparatorluğu'nu bitirecektir.

    * cengiz han'ın orduyu onlu sisteme göre bölmesi emirlerinin en kısa sürede askere ulaşmasını sağlıyordu. bir moğol askeri, atandığı birlikten başka bir yere gidemezdi. sefer başladığında birliğinde olmak zorundaydı.

    * keşik ya da muhafız birliği denilen birim moğollar'ın askeriyesinde önemli yer tutmaktaydı. buradan nitelikli komutanlar çıktığı gibi han'a en yakın birlikler yine buradan çıkıyordu. medieval total war 2 oynayanlar, doğu'da beliren bol yıldızlı moğol generallerini hatırlar. o korku, başlık bile açtırmış. *
    (bkz: medieval total war 2'de moğol saldırısını savurmak)

    * fethedilen bölgeye tamma adı verilen -sanırım bizdeki karşılığı garnizon- birlikleri bırakırlardı. sınır bölgelerine yakın yerlerde kurulan tammaların amacı güvenliği ve istikrarı sağlamaktı.

    * her ne kadar garnizon kurmaya hevesli gibi görünseler de moğollar, çağdaşlarının aksine kale inşa etmeyi sevmezlerdi. kalenin, askerlik onurunu zedelediğini düşünürlerdi.

    * yerleşik hayat sürdüren yerleri ele geçirmek için mecbur kuşatma aletleri yapmak zorundaydılar. bu konuda müslüman ve çinli mühendislerden yararlanmışlardır. her aklı başındaki ordu gibi, kendisinden daha iyi olan birimi kendisine entegre etmekte sorun görmemişlerdir.

    * batı'ya doğru ilerlediklerinde yerleşik hayata geçmiş daha önce yendikleri volga bulgarları'nı da bünyesine katmışlardır. ağır süvari olarak bilinen bulgarlar, moğol sistemi içerisinde özgür bırakılmış ve yeteneklerini sergilemeleri istenmiştir.

    * part atışı romalılar'ın mö 53 yılında carrhae bölgesinde karşılaştığı bir teknikti, ismi de oradan gelmektedir. at üstünde, üstün bir maharet gerektiren bu teknik, düşmandan kaçıyormuş gibi yaparken at üstünde ters dönüp takip edeni okla vurmaya dayanıyordu. işte moğollar bunda çok iyidir. mohi muharebesi'nde macarlar'ı böyle avlamışlardır.

    * gerekmedikçe yüz yüze savaştan kaçınan moğollar, uzak bir mesafeden ok yağmuru tekniğini kullanırlar. ayrıca fabian/yıpratma teknikleri ile düşmanlardan kaçınmayı başarıyorlardı.

    * moğol askerinin ana silahı kompozit yaydır. menzili 300-500 metre arası değişmektedir. uyguladıkları teknikleri düşünce önemi daha iyi anlaşılabilir. avrupalılar'ın meşhur silahı arbaletin menzili o dönemde 75 metre olarak kabul edilmektedir. aradaki fark çok sert. bu yaya rekabet edecek olan savaş aleti ise galler ve ingilizler'in kullandığı uzun yaylardır. fakat kompozit yayın tek sıkıntısı yağışlı havalarda, menzili azalmaktadır. bu da moğollar'ı daha yakın bir savaşa iterken verilen kaybı da artırıyordu.

    * tercih edilen ok uçları farklılık göstermektedir. demir, çelik, boynuz ve kemikten yapılabilmekteydi. bu ok uçlarının öldürmese bile uzun süre acıdan süründürdüğü söylenir. ayrıca her bir moğol askeri yanında 60 adet ok taşırdı. düşmanlarını devamlı baskı altında tutmalarının sebeplerinden biri olsa gerek.

    * bozkırda çok fazla kullanmamış olsalar da özellikle orta doğu'ya geçen moğollar'da kavisli kılıçlar görülür. bu kılıçlar, moğollarla tanıştıktan sonra diğer devletler tarafından da kullanılmaya başlanır. çok fazla detay olmasa da etkileyici olduğu varsayımını yapmak mümkün.

    * moğollar hafif süvari olarak kabul edilmesine rağmen sık sık zırh giyerler. kullandıkları levha zırhlar, oklara karşı kendilerini koruyordu.

    * moğollar'ın tüm bu becerileri yapmasını sağlayacak bir ata ihtiyacı vardı. atsız düşünülemeyen moğollar, atların eğitimine ayrı bir önem verir. batı'daki atlara nazaran daha küçük olan moğol atları oldukça güçlüdür. sefere çıkarken mutlaka yanlarına en az 5 at alırlardı. atlarını gerekmedikçe yormayan moğollar'ın, pek çok defa, atlara insanlardan daha iyi davrandıkları gözlemlenmiştir.

    * avrupalılar savaşlarda aygır kullanırken moğollar kısrak kullanmaya özen gösterirdi. avrupalılar, atlarına ısırmayı ya da savaş sırasında çiftelemeyi öğretirken birçok tarihçi moğolların, atlarına bunları öğretmediğini söyler.

    * ata verilen önemi gösteren bir başka detay ise şudur: moğollar sınırlarda bir moğol ya da askeri dışında at süren herkesi idamlık olarak kabul ederler. aynı zamanda at ticaretine kota koyarlar ya da yasaklarlar.

    * moğollar hem atları hem de savaşları için en uygun mevsimi sonbahar olarak görürler. istilacı olarak geldikleri yerleşik yerler için sonbahar hasat zamanı olduğu için moğollar'ın karşısına çok fazla asker çıkarılamıyordu. çıksa bile köylünün aklı tarlasında kalıyor, savaşlarda varını yoğunu ortaya koyamıyordu.

    * moğollar'ın beslenmeye ayrı bir önem verdiği gerçek olsa da pek çok tarihçi, moğollar'ı hemen hemen her hayvanı yiyen bir ırk olarak anlatır. yine de bir askerin günlük kalori ihtiyacı 3600 olarak kabul edilir. moğollar özellikle süt ürünleri, çorba ve et ile beslenir. ölen bir atı hemen keserler, yerler. kalanı da saklarlar. özetle pek çok defa bu kalori ihtiyacı karşılanır. karşılanmadığı zamanlarda bile gayet sağlıklı olan moğol askerleri zor şartlara oldukça dayanıklıdır.

    * seferde olsun normal yaşamda olsun, atlar her zaman, her şeye hazır tutulurdu. bu yüzden meraların yani otlakların bakımı, korunması moğollar açısından çok önemliydi. tank için gereken benzin gibi düşünebilirsiniz. avrupa ve orta doğu için iki ana mera alanı vardı: bugünkü azerbaycan'a bağlı mugan ovası ve lübnan'daki bek'a vadisi.

    * bilinenin aksine her moğol erkeği savaşa gitmezdi. meraları, karakurum'u, önemli yolları koruyacak erkeklere de ihtiyaç vardı.

    * bugünkü anlamda olmasa da her sefer öncesi nüfus sayımı yapılırdı. böylece moğollar eldeki asker sayısından tutun, hayvan sayısına kadar pek çok bilgiye ulaşabilmekteydi. pek çok tarihçi, moğollar'ın sayımı yapmadan sefere çıkmadığını belirtir.

    * sayımlarda erkeği gizleyenlerin ya da asker kaçaklarının sonu idamdır. askerden kaçmak bu yüzden pek düşünülemez.

    * göçer toplumlar ele geçirilince orduya hemen entegre edilebiliyordu. avcılık ve hayvancılık ile hayatını geçiren bu toplumlar adeta hazır bir asker gibiydi. oku ve yayı kullanmayı çok iyi biliyorlardı.

    * moğollar'da saç kesimi önemliydi. pek çok defa kendine has stille kazınan saçlar nerede, ne kadar moğol askeri olduğunu gösteriyordu.

    * çok büyük bir araziye hakim oldukları için hali hazırda möngke döneminde 1 milyona yakın askeri kısa sürede toparlayabiliyordu. kendilerine en büyük sorunu çıkaran memlük devleti üzerine araştırmalar yapan pek çok tarihçi memlükler'de bu sayının en fazla 70-100 bin arası olabileceğini söyler. farka bakın.

    moğol tarihi üzerine araştırmalarıyla tanınan prof. timoty may'in the mongol art of war adlı eseri kronik kitap önderliğinde mustafa uyar tarafından dilimize kazandırıldı. gerçekten de muazzam bir kaynak.
  • cengiz kağan ile bilinen imparatorluk. han sözcüğü farsça kökenli olduğundan genelde kağan sözcüğü yeğlenir. "iki denizin hakimi" anlamına gelen cengiz lakabını * kendine aldığı zaman temuçin doğuda pasifik okyanusuna, batıda hazar denizine değer *. zamanında irc olsa, cengiz nam kişinin yesügey oğlu temuçin olduğunu bilebilirdik tabii.

    devlet kuramadıkları konusu devletin ne ile tanımlandığına göre değerlendirilebilir. bizim anayasa mahkemesi adını verdiğimiz kurum, devletin temel taşlarından birisi kabul edilirse, tarihte çok az devlet varolmuştur. yani kıstasa göre değişir. bu bağlamda bugün batı devletlerinin kökeninin de alayı yabani ve kanunsuz barbarlar sürüsüdür. ama iş böyle değildir tabii. türkler kendi anlayışlarına göre devlet kurmuşlardır. çinliler de devlet kurmuşlardır. moğollar da kendi devlet düzenini yeğledi. ortak dillerimizde "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" atasözü bunu belirtir. bugün adı esamesi okunmayan romalılar da devlet kurmuşlardır. bugün izleri yok diye bir devleti yok saymak da pek akılcı değildir. kaldı ki bozkırda bir ülkeyi ziyaret etmek isteyen kişiler gidebilir. moğolistan diye büyücek bir ülke de bulunur. sayı sayarken zorlanmazsınız. "bir, iki, üç..." diye sayıyorlar. bağrınıza basasınız gelir. lakin çoğu sözcüğü ya biz unutmuşuz ya da onlar yeni bulmuş. bildiğimiz, ata soyundan dediğimiz içecekleri zaten her gün içiyorlar. kımız olsun kefir olsun, sağlıklı içecekleri biliyorlar. bugün ruslar 250.000 atlık çiftliklerde kımızı, kefiri boşuna üretmiyor. bunlar moğol imparatorluğunun türklere de mal olan bazı kazanımlarıdır.

    moğollar (müzik grubu olan değil) onca başarı kazanmış, kan dökmüş, can almış, fetih yapmış, yerlerin adını değiştirmiş güçlü bir kavim olmakla bir; tüm ideolojileri yenmek ve aşağılamak, yenilenlerin vergisini almaktır. aşağı olanlar zaten kaybettikleri için pek de ses çıkartamazlar. kaybedenlerin içinden pek çoğu zaten moğollar tarafına geçmiştir. güçlü olmak daha büyük bir gücü getirir. özentiler gücü daha da öte götürür.

    şimdi bunca tanım kalbinizi sıkıştırdı, canınızı sıktıysa bir de şöyle bakalım. bu adamlara barbar demeden önce bir düşünelim. bundan bir kaç yüz yıl sonrasını düşünün. abd, giderek ülkemiz dahil tüm ulus devletleri kuşatıyor. ulus devletler bir sorun olarak karşısında. güçlü kaynaklara sahip ülkeleri teker teker ele geçiriyor. fethediyor. "demokrasi" getiriyor. (ırak'ta olduğu gibi vergiye bağlamanın farklı bir adı. petrol var. sömür allah sömür)

    moğollara bugün devletsiz barbarlar diyen insanlar aslında bir hatayla karşı karşıya. moğollar devletsiz barbarlar değil. devlet sahibiler. barbar demek insafınıza kalmış. ama bugün bir abd silahlanma rakamlarında kendisinden sonra gelen 25 ülkenin toplamını da geride bırakmışsa oturup bir düşünmemiz gerek.

    kim barbar?

    kim medeni?

    eliyle yemek yiyen, istediği ülkeyi ele geçiren insanları kastediyorsak. evet. moğollar barbardır.
  • dünya tarihindeki en yıkıcı imparatorluktur. yıktığı, vasal haline getirdiği veya ağır bir şekilde mağlup ettiği sayısız siyasi teşkilatlanma, kavim ve devlet vardır. ibretlik bir listedir:

    moğolistan'da merkitler, naymanlar, moğolistan tatarları,
    çin'in jin, tangut,song ve dali hanedanları/devletleri
    karahitaylar
    harzemşahlar
    abbasiler (abbasi halifeliği)
    ismaililer (haşhaşiler)
    kore'nin goryeo hanedanlığı/devleti
    kiev rus'u
    novgorod cumhuriyeti
    rusya ve doğu avrupa slavları'nın pskov, galiçya-volhinya, smolensk, turov-pinsk, vladimir-suzdal, rostov, çernigov, ryazan, pereyaslavl prenslikleri
    volga bulgarları
    alanlar
    lezginler
    koço (idikut) uygur krallığı
    tibet krallığı
    vietnam'ın dai viet ve champa hanedanları/krallıkları
    kuman-kıpçak konfederasyonu
    kimek-kıpçak konfederasyonu
    anadolu selçukluları
    azerbaycan atabeyliği
    eyyubiler (suriye'de kalan son temsilcileri)
    ermenistan krallığı
    kilikya ermeni krallığı
    gürcü krallığı
    sırbistan krallığı
    ikinci bulgar imparatorluğu
    trabzon rum imparatorluğu
    macar krallığı
    lehistan krallığı ve çeşitli dükalıkları (mazovya, silezya, krakow, büyük polonya)
    bohemya/moravya dükalıkları
    burma'nın myinsaing ve pagan krallıkları
    curcuketya (modern çeçen-inguş bölgesinde)
  • herhangi bir devlet yapisi icermeyen barbar bir topluluk olarak kalmistir mogollar. imparatorlugu birak devlet olarak bile adlari zor gecer bu nedenle. bir cengiz han ile olmuyor bu isler.
  • görsel
    görsel
    görsel
    tanım: enteresan sonuçlara sebep olan bir imparatorluktu. pax mongolica ile veba kasıp kavurdu avrupa'yı. osmanlıların balkanlarda ilerleyişine deprem (bkz: 1354 gelibolu depremi) kadar vebanın yarattığı yıkım da alan açmıştır.
  • moğol imparatorluğu pasifik okyanusu'ndan karadeniz'e, güney asya'dan sibirya'ya kadar uzanan geniş bir devlet idi. fakat yüzölçümü bakımından dünyanın en büyük devleti değildi. bu ünvan "üzerinde güneş batmayan devlet" olarak da bilinen britanya imparatorluğu'na aitti.
  • manevra kabiliyeti yüksek, örgütlenmiş orduları sayesinde bilinen dünyanın üçte ikisine hükmetmiş devlet. bu imparatorluğun pasifik'ten danube'ye ve anadolu'dan antik çin'in kalbine kadar genişlemesi, cengiz han'ın generallerine özgürlük tanıması ile sağlandı. gelecekteki torunu olan timur'dan farklı olarak cengiz han, seferlerin devamlılığı koşulu ile yetenekli generallerine serbestlik tanıdı ve ordular verdi.* bunlara örnek olarak kumanlarla, ruslarla ve macarlarla savaşan cebe ile subutay'ı örnek verebiliriz. bu generallere verilen orduları ve genel olarak moğol ordularının örgütlenmesine bakarsak şöyle bir yapı karşımıza çıkacaktır:

    en küçük birime arban denirdi ve 10 kişiden oluşurdu. bu birimler hafif atlı okçulardı ve çocukluktan beri avcılık yaptıkları için savaşçı özellikleri gelişmişti. bu birimler, moğol ordusunun ana yapısını oluşturduğu için disiplin önemliydi. 10 kişiden 1'i bile kaçarsa tüm arban infaz edilirdi. ordunun ganimete fazla odaklanmaması için cengiz han, yağmalamanın sadece savaştan sonra yapılması için savaş yasasını düzenlemiştir. rütbeler ise savaşta büyük bir kahramanlık gösteren askerlere verilirdi. bu da sıradan bir moğol arban atlı okçusunun generalliğe yükselmesine olanak sağlıyordu.
    arban: 10 kişi
    jagun: 10 arban*
    mingan: 10 jagun*
    tümen: 10 mingan*
    moğolların gizli tarihi'ne göre moğol ordusu, türk ve moğol kabilelerini birleştirmeden önce 95 mingan güçlüydü. bu da 95 bin askere tekabül eder ki göçebe topluluklarda genel olarak ordu millet anlayışı olduğu için normal bir sayı. bu askerleri yöneten generallere ise nokod* deniyordu. cengiz han'a bağlı olan nokodların yanında keşik denilen kağan'ın korumaları da vardı. 10 bin askerden oluşan bu özel birlik, sayısal özelliğiyle birlikte pers ölümsüzlerine benzese de bu birlikler gibi yaya değillerdi: ağır zırhlılardı ve ata binerlerdi. ağır zırhla ok germek genelde zor olduğu için keşikler, silah olarak mızrak veya kargı kullanırdı. diğer moğol ordu gruplarında olduğu gibi keşikler de gruplara ayrılırdı:
    turakut: kağanın 8 bin kişilik gündüz korumaları.
    qorchi: bin kişilik ok taşıyıcıları. kağanın önünde ok taşıma izni olan tek gruptu.
    kebteud: kağanın bin kişilik gece korumaları. sadece kağan da savaş alanındaysa savaşa dahil olurlardı.
    bahadur: turakut birliğindeki bin kişilik öncü birliğiydi.
    keşikler, kağanın otağını savundukları gibi aynı zamanda genç nokodları eğitirdi.

    keşikler ve arbanları geçersek orduda son bir grup daha bulunuyordu: haşarlar. bu birliğin isminin anlamı ise farsça köleler kelimesinden geliyor. farsi harezmşah kaynaklarında geçerler ve bu kaynaklara göre de bu birlikler, moğol ordusunda et duvarı olarak kullanıyorlardı. bu et duvarı terimi kullanımı her ne kadar akıllara stalingrad muharebesi'ni getirse de bu taktiği ilk uygulayanlar moğollar olmuşlardır. bu taktikte amaç, ordunun en az hasarı almasını sağlamak ve gaddarlık ile düşman ordusunu korkutmaktır. haşarlar dışında tam özgür olmayan tamma lar da vardı. haşarlardan farklı olarak tammalar, bir işgal birliğiydi: moğolların ele geçirdiği bölgelerdeki yerel askerlerden oluşurlardı ve bölgedeki moğol hakimiyetini pekiştirirlerdi.
  • bu noktada "hangisi?" diye sormak gerekir. tarihte binbir farkli isimde o kadar cok mogol imparatorlugu olmustur ki. cengiz han'inkinden, timur imparatorluguna, oradan karahanlilar'a, altinordu devleti'ne kadar uzanan muthis bir devletler silsilesi, tek bir imparatorluk adi altinda anilamaz.
  • orta asya'da kurulan dünyanın en geniş imparatorluğu. asya'da yaşayan moğollar 12. yüzyıla kadar bir türlü birleşemediler. adeta bir konfederasyon şeklinde yaşıyorlardı ve aralarında rekabet vardı. ancak 12. yüzyılın sonunda 20 yaşında bir moğol hepsini birleştirmeyi başardı : timuçin. 1189'da ona cengiz han adı verildi. yani tüm dünyanın kralı. cengiz han, başkenti karakurum'a taşıdı. cengiz han öldüğünde, moğol imparatorluğu pekin'den hazar denizi'ne kadar uzanıyordu.

    12. yüzyılda en güçlü moğol kabileleri orhun-tula boylarında yaşayan kerayitler, baykal gölünün güneyindeki merkitler, irtiş civarındaki naymanlar idi. bu sırada karahıtaylar da maverâünnehir'de harezmşahlarla mücadele halindeydi.
  • doğudan batıya doğru ticaret yolları üzerinde belli aralıklarla hanlar inşa ederek ticareti canlandıran postanın daha hızlı ulaşmasına vesile olan imparatorluk. han başına 400 at bulundurulduğu belirtiliyor. yorgun atlar bu dinlenme bölgelerine bırakılır yola sağlıklı ve dinç atlarla devam edilirmiş.
hesabın var mı? giriş yap