• bazen bütün gün 2 kelime yetiyor.
    aynen
    hayırlısı
  • kelime hazinesi de denir. konuştuğunuz dilde kullandığınız sözcük sayısını belirtmek için kullanılır.

    normalde günlük hayatımızda 3000 kadar kelime kullanırız. ancak günümüzde 500 kelime ile ömrünü geçirenler var. bu da iletişimde ve okuduğumuzu anlamada büyük sorunlar yaşatıyor aslında. devir, kısa cümlelerin devri ancak bunun doğuracağı sonuçların da pek hayırlı olmayacağı ortada.

    kelime dağarcığınızı artırdığımız takdirde o dilde kendimizi çok daha iyi ifade edebilir, daha sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. kültürlü bir insanın 25 bin'den fazla kelime bildiği varsayılmaktadır. dağarcığınızı büyütmek için bolca okumak, çeşitli oyunlar oynamak, (scrabble, kelime avı vb.) ve yazmak oldukça etkilidir. hiç birini yapamıyorsanız sağ olsun siyasetçilerimiz bize bu konuda da yardımcı oluyor. (bkz: lebaleb), (bkz: mütmain)

    düşünce dil'e bağlıdır. dilden bağımsız bir düşünce oluşturulamaz. bu da bildiğiniz kelime kadar düşünebilirsiniz demektir. bilmediğiniz bir şeyi düşünemeyiz doğal olarak. takdir edersiniz ki 3000 kelime ile hayatını sürdürebilen birinin, bilime, sanata, edebiyata herhangi bir katkısı olması söz konusu değildir. (var diyenlerle de kalite konusunu tartışabiliriz)

    eğer kelime hazinenizi test etmek isterseniz internette bolca test bulabilirsiniz. bir tanesinin linkini aşağıya bırakıyorum

    test
  • ulkemizde du$ukluguyle ters orantili olarak prim yapan insani insan yapan ozellik.
  • konuşma süresine etkisi tartışmalıdır:

    “bütün sözcük haznesi elli sözcükten ibaretti, ama buna karşın başkalarından daha az konuşmazdı.” *
  • ile birlikte sozdizimsel aliskanliklar ve mantik cizgisi (line of reasoning) dedigimiz seyler, metin okumakla ve metin-kimlik iliskisinin dinamiklerini surekli ele almakla isi veya ilgi alanlari geregi (pattern okumalari...) cok ugrasan kisilerin legosudur.
    deliberte sozum sana!!

    bi de soyle bir sey var ama super alakasiz: (bkz: ontological defragmentation)

    rudolfcarnap bu da sana!!
  • konuşurken elzem. etkileyici bir hatip olmak için olmazsa olmaz ve ancak çok okumayla oluşur.

    lakin yazma mecrasında fazla çeşitli kelime kullanmayı hüner gösterme merakı olarak görüyorum. misalen, üstat ahmet haşim sadece sembolist şiirleriyle değil düzyazılarıyla da büyük lezzet verir okuyanına. düzyazılarında öyle bir sadelik, öyle az çeşitli kelime vardır ki - dili eski türkçe yeni türkçe karışıktır, konumuz bu değil - insanı anlatım gücüyle büyüler. yazarken az sayıda kelimeyle geniş dünyalar kurabilmek, kudretli yazarların ve şairlerin harcıdır ancak. uzun cümlelerle, tumturaklı deyişlerle, binbir çeşit kelimeyle, dolambaçlı dolaylı edilgen anlatımla bunu başarabilen hem çok az edebi yaratıcı, hem çok az edebi yaratı vardır. orhan pamuk kara kitap'ı, erenköy'de bir apartımanın 17. katında dört yıl geceler boyunca yüzlerce paket sigara içerek yazarken bunu başarabilmiştir. ama onun azmi, sabrı, çalışkanlığı ve sahih hüneri herkeste yok. sahih olmayan bir hüneri çok çeşitli kelimeler kullanarak göstermeye çalışanlar ise sebilullah. bir tanesi de benim bunların. gerçi kasten bu metni böyle yazdım; aslında git git saf bir anlatıma doğru meyyal olan, artık kimseden ümmid-i feyz etmeye, perr-ü bal dilenmeye çalışmayan, kendi cevvi kendi eflakinde kendi tair olmak isteyen bir muharririm ama siz değerli okuyucularıma meramımı iyi örnekleyebilmek için hepsi. bakınız, barış bıçakçı bey biraderim de aynı ahmet haşim üstat gibi, sade anlatım ve az kelimeyle - ve editör hanımın deyimiyle nefes alır, su içer gibi yazmasıyla - benzer bir edebi başarı göstermekte son yirmi yıldır. ki, kendisi bu son dönemde en sevdiğim yazardır..

    hülasa, siz siz olunuz:

    kolay yazın, kolay okunursunuz. zor yazın, zor okunursunuz. zor yazarsanız, ülser olursunuz. güneşli pazartesiler, sevgili okuyucular..

    (bkz: ahmet haşim)
    (bkz: frankfurt seyahatnamesi)
    (bkz: orhan pamuk)
    (bkz: kara kitap)
    (bkz: tevfik fikret)
    (bkz: fikri hür irfanı hür vicdanı hür olmak)
    (bkz: barış bıçakçı)
    (bkz: sinek ısırıklarının müellifi)
  • adamın birinin babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. satmaya karar vermiş. ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.
    zengin halıya bir bakmış ve sormuş, kaç para? adam cevap vermiş 100 altın. zengin tereddüt etmeden tamam demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.
    adam sevinmiş. o sırada zengin sormuş bu halının kaç para ettiğini biliyor musun? adam cevap vermiş hayır bayım. zengin devam etmiş en az 3000 altın eder. adam susmuş. zengin sormuş, niye 100 altına verdin? adam biraz düşünmüş ve cevap vermiş, bayım bağışlayın ama benim bildiğim en büyük rakam 100!

    şimdi aklıma ludwig wittgenstein geldi “dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.

    konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir. bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır.

    bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.

    entryi şöyle bitirmek isterim: “hayatta diliniz kadar varsınız.”
  • çok okuyarak ya da oyunla geliştirmesi daha zevkli.
  • fazla geliştirirseniz konuşurken anlaşılmaz hale gelirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap