• nesne ilişkileri kuramından sonra, freud’un psikanaliz modelinden ikinci büyük epistemolojik kopuşu sağlamış kendilik psikolojisinin, gelişimini borçlu olduğu kişidir. freud’u güçlü biçimde idealize etmesi ve hatta aynı yolda ilerlemesiyle kendini babasıyla özdeşleştiren oğul imajı yaratıyor olsa da, freud’un gözünden kaçan önemli durumların farkına varıp psikanalize özgün açılımlar getirmiştir. katı geleneği bozuyor olması nedeniyle oldukça fazla eleştiriye maruz kalmıştır. freud’dan farklı olarak, narsistik güdülenmeyi cinsellik ve saldırganlığın önüne koymuştur. benlik gelişimi sırasında her ikisi de amaç değil sadece araç konumundadır. narsistik örselenme durumlarında, cinsellik ve saldırganlık doğasındaki değişimle açığa çıkan “dağılma ürünleri” meydana gelir. freud asıl patolojiyi atlayıp dağılma ürünlerine odaklanmıştır. kohut’la gelen en önemli yenilik narsistik hastaların da tedaviye alınabilmesi oldu. freud bu hastalığı libidonun kendine yatırım yapması olarak algılıyor ve aktarım yapamayacaklarından dolayı narsistik kişileri psikanalize elverişsiz buluyordu. kohut’un eşduyumu merkeze alan terapi metodu ile bu hastaların da tedavisi mümkün olur.

    kohut oidipus karmaşası yerine "oidipus devresi" demeyi daha uygun bulmuştur. çünkü herkes bu dönemi yaşar ama herkes bu karmaşayı yaşamaz. ona göre baba-oğul arasında ölümcül bir nefret olması doğal değildir, oidipus ebeveynleri tarafından ölüme terk edilmiş bir çocuk olarak tüm insanlığa bir prototip oluşturamaz. o da mitolojideki odysseus hikayesini alternatif olarak ortaya sürer. odysseus savaşa gitmemek için deli taklidi yapar. bir gün sabanla toprağı sürerken palamedes odysseus’un yeni doğmuş bebeği telemachus’u sabanın yolu üzerine bırakır. odysseus tabii ki deli olmadığı için çocuğun yanından yarım bir daire çizip yolunda ilerler. işte kohut buna "akıl sağlığının yarım çemberi" adını vermektedir. bu da bir baba oğul ilişkisine örnektir ve mitolojiden tek bir öyküye saplanıp kalmak yerine bir çok öyküden insanın gerçekliğine dair bilgiler bulabileceğimizin kanıtını oluşturur.
  • doğan cüceloğlu 'nun kitaplarında kaynak göstermeksizin atıf yaptığı kuramların asıl kaynağı.
  • heinz kohut, kendini analitik ve dinamik tedavi yaklaşımlarının modern uygulamasının dönüştürülmesine yardımcı olan psikodinamik / psikanalitik teori içinde etkili bir düşünce okulu olan kendini psikolojisini geliştirmesiyle tanınan avusturyalı bir amerikan psikanalistiydi.

    sağlıklı bir benliğin (kendiliğin) geliştirilebilmesi için gereken bu üç temel gereksinim şunlardır:

    aynalama (spiegelung):

    büyümekte olan bir çocuk için anne babanın ona mükemmel ve eşsiz olduğu hissini yansıtabilmesi çok önemlidir. kohut, bu durumu “aynalama” olarak tanımlamaktadır. aynalamanın yeterli seviyede uygulanması, çocuğun benlik duygusunu (özgüvenini) ve çocuğun kendi kendini onaylamasını (kendilik değerini) desteklemektedir.

    idealize etme (ıdealisierung)

    gelişmekte olan çocuk, oynamak için sakinleşmesini sağlayan yanından hiç eksik olmayan ve kendisine güç veren kendiliğinden var olan nesnelere ihtiyaç duyar. bu nesneler, çocuğun hayatı idealize etmesini sağlar ve bu nesnelerle bütünleşir. gelişimin daha ileri aşamasında, çocuk kendiliğinden var olan nesneler eksildiğinde yanında olmadığını fark etmeye başlar. kendiliğinden var olan nesnenin yanında olmadığına ilişkin bu farkındalık, benliğin (kendiliğin) olgunlaşma sürecine öncülük eder. olgunlaşma sürecinde kendi kendini kabul etme, kendi kendine güvenme (özgüven), idealize etme, dürtü-çatışma kontrolü ve kendi kendini oyalama ve avutma yeteneği bu sayede gelişir.

    bütünleşme (ıntegration):

    kohut’a göre, her çocuk diğerlerine benzemeye, diğerlerinden çok farklı olmamaya ihtiyaç duyar. ilk kendiliğinden var olan nesnelerin benzer olması, çocuğun aidiyet duygusunu ve sosyal gruplara uyum ve katılma yeteneğini teşvik eder.

    kohut, her insanın destekleyici kendiliğinden var olan nesnelere hayatı boyunca ihtiyacı olduğunu ileri sürmektedir. diğer insanlarla ilişkide (kendiliğinden var olan nesne ilişkisinde) yukarıda belirtilen ihtiyaç ve gereksinimlerin hayat boyunca mutlaka karşılanması gerekir. bu sayede benliğin psişik olarak hayatta kalması güvence altına alınır. bu açıdan kişinin benliği sadece başkalarıyla ilişki içerisinde var olur ve bağımsız olmak veya ayrılmak için her hangi bir çaba göstermez. empati sahibi olan ve ideal insanlarla kurulan ilişkilerle birlikte birey aidiyet duygusu hisseder ve benlik yaşam süreci boyunca sürekli olarak gelişmeye devam eder.

    kohut’a göre bir insanın psişik gelişimindeki benlik (kendilik) zedelenmeleri, bir başka deyişle kendilik bozuklukları, çocuk ile kendisiyle ilgilenen kişi arasında eksik veya hatalı etkileşimin ve yukarıda tanımlanan üç temel gereksinimin karşılanmamasının bir sonucudur.

    heinz kohut’un kişilik teorisi, freud’un teorilerine ve onun otorite modeline dayanır. aynı zamanda feud’un dürtü çatışma kuramının daha geliştirilmiş bir şekli olarak da değerlendirilebilir. çalışmalarının özünü, narsisistik kişilik bozuklukların tedavisi oluşturmuştur.

    kohut, narsisizm ifadesi ile kişinin sahip olduğu kişiliğini olumlu bulmasını kastetmektedir. bu kavram “kendi kendine aşık olma” (insanın kendisini sevmesi ve değerli bulması) ifadesiyle tanımlanarak daha basitleştirilebilir. kohut, narsisistik bozukluk ifadesiyle söz konusu benlik (kendilik) kavramına ilişkin bir bozukluğu tanımlar. peki, kohut’a göre bu tip bir bozukluğun nedenleri nelerdir? kohut, freud’la aynı şekilde, bu tip bir bozukluğun nedeninin başta anne ile çocuk arasında tecrübe edilen hayal kırıklıkları olmak üzere çocuk yıllarında yaşanan travmatik tecrübeler olduğunu ileri sürmektedir. kohut’un bu kapsamdaki teorisi, erken çocukluk yıllarındaki gelişme sürecinin özellikle kişilik oluşumunda çok önemli olduğunu kabul eden tüm diğer psikanalistlerle benzerlik gösterir.

    kohut’un kişilik teorisindeki sağlıklı narsisizm, benlik zayıflığı olarak değerlendirilen patolojik narsisizmden farklıdır. kohut narsisizmi güçlü, sağlıklı ve hayatını sürdürme yeteneğine sahip benliğin kendini ifade etme şekli olarak görmektedir. insanlar, kendi zayıflıklarını bastırmak için kendilerini büyük görme yanılgısına eğilim gösterebilirler çünkü kendi iç dünyalarını ancak bu savunma mekanizmalarıyla dengeleyebilmektedirler.

    heinz kohut, dürtülerdeki ve ben kavramındaki anormalliklerin nedenini freud’dan farklı şekilde ifade etmektedir. ileri yıllarda, kohut kuramına “suçlu insan” ve “trajik insan” kavramlarını dahil etmiştir.

    suçlu durumundaki kişinin davranışları, içgüdülerini tatmin etme doğrultusundadır. bu durum, üst ben çatışmalarına yol açmaktadır. trajik insan ise hayatını aktif bir şekilde ve büyük işler yaparak şekillendirmek ister. bu doğrultuda başarılı olabilme ihtimalinin başarısızlığa kıyasla nadir gerçekleşmesi nedeniyle sonuç kendi açısından oldukça trajiktir.

    kohut, ruh sağlığı bakımından bireyin narsistik durumlarını narsistik kişilik bozukluğundan psikoza ulaşan şeklinde derecelendirerek sınıflandırmıştır.

    psikanalist heinz kohut, anne gözündeki ışıltıyı, bu bağlamda önemli bir gözlem olarak tanımlamıştır (kohut, 1971).

    anne sevgisi ve annenin çocuğuyla gurur duyması, çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önemli ve gereklidir. bu sayede, iyi bir anne-çocuk bağı oluşmaktadır. bu bağ, çocuğun tutarlı bir benlik geliştirebilmesi açısından önemlidir. kohut’un “ekzibisyonistik” tepkiler olarak nitelendirdiği çocuğun ani tepkileri ve kollarını uzatışı, anne tarafından genel olarak neşeyle karşılanır ve çocuğa karşı duygu dolu bir şekilde yansıtılır.

    burada sözü edilen anne gözündeki ışıltı, annenin ilk haftalarda ve aylarda karşılık beklemeden çocuğuna gösterdiği sevgi ve gurur dolu ilgidir. “anne gözündeki ışıltı” olarak betimlenen annenin bu empatisi, çocuk tarafından bir tür aynalama olarak algılanır, çocuğun benlik (kendilik) oluşumu ve ruhsal gelişiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. günümüzde, artık sadece anne gözündeki ışıltı değil ayrıca baba gözündeki ışıltı dahi dikkate alınmaktadır. sevgi dolu, gururlu ve kendisini yavrusuna adayan bir babanın çocuk üzerindeki algı ve tecrübesinin öneminden bahsedilmektedir. kendilerini çocuklarının bakımına adayan bu iki kişinin birlik olmaları, çocuk yetiştirme ve anne babalık görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirmeleri için sağlam bir temel oluşturmaktadır.*
  • psikanaliz tarihindeki devrim niteliğinde dönüşümlere neden olmuş önemli kilometre taşlarından biridir. diğer psikanalitik okullardan onu ayıran önemli bir hipotezi, narsisistik libido ile nesne libidosunun ayrı gelişim hatlarına sahip olduğunu iddia etmiş olmasıdır. freud ve diğer ardılları için libido tektir ve ya nesneye ya da kendiliğe yatırılır. yani freud için bir insan kendisine ne kadar çok libidinal yatırım yaparsa diğer insanlara o ölçüde daha az libidinal yatırım yapmek durumunda kalır. keza başka insanlara ne kadar çok yatırım yaparsa bu kez de kendisine o kadar az libidinal yatırım yapabilecektir. velhasıl freud ve kohut öncesi bir çok psikanalitik kuramcıya göre bir insan kendisini ne kadar çok seviyorsa, başkalarını o kadar az sevebilir. oysa kohut narsisistik libido ile nesne libdiosunun kaynağının tek olmadığını, ayrı gelişim hatlarına sahip olduğunu söyleyerek şunu demiş oldu: bir insan kendisini sevemiyorsa, başkalarını da sevemez.
  • kohut der ki; eğer anne tarafında bir travma, ölüm, şizofreni, alkolizm ya da ağır kişilik bozukluğu varsa insanoğlunun eğilimi ve meyli, o ortamda en güzel olan nesneyi bularak onunla sistemini geliştirmektir. eğer evde ilgili bir baba, bir babaanne, bir anneanne, bir teyze varsa sistem ona doğru kanatlanır ve onunla birlikte hayat yolculuğuna devam eder, annesinin patolojik olmasına rağmen.

    onun için kohut der ki; eğer bir kişide patoloji arıyorsanız hem anne tarafında hem de baba tarafında sistemin durmuş ve kırılmış olması , ikisinin de çocuğu ihmal etmiş olması lazımdır.
  • narsisistikliğin* psikanalizinin yapılabiletisinin varlığından bahsetmiştir bu bey amca. daha basit söylemek gerekirse; narsistlerin de çocukluğuna inebiliriz demiş.*

    edit: bi de bu muhterem psikoz, sınır kişilik, şizoid, panaroidlerde falan kendilik/benlik psikolojisinin geri döşümsüz hasar aldığını söylemiş. onlar için tünelin ucu haplara çıkıyor yani.
  • hiç tereddütsüz söyleyebilirim: sevilen nesnenin aynı zamanda bir kendilik nesnesi olmadığı hiçbir olgun sevgi yoktur. ya da derinlik psikolojisine göre yapılmış bu formülasyonu psiko-sosyal bir bağlama yerleştirirsek: karşılıklı (kendine saygıyı güçlendiren) aynalama ve idealleştirmenin olmadığı hiçbir sevgi ilişkisi yoktur.
    /kendiliğin yeniden yapılanması

    kişi, çevresi tarafından kabul edilebilirliği açısından kendisini güvende hissettikçe, kim olduğuna dair duygusu sağlamsa ve içselleştirdiği bir değerler sistemine sahipse, bu kişinin reddedilme ve aşağılanma korkusu olmadan güven içinde sevgisini sunabileceğini (diğer bir deyişle nesneye yönelik libidinal yatirımın daha rahat bir şekilde mümkün olabileceğini) söyleyebiliriz.
    /kendiliğin çözümlenmesi
    ikinci dünya savaşı ve holokost'un ardından freudyen analiz bireysel suçluluk üzerine odaklandı ve yeni zamanın ruhunu (kimlik, anlam, idealler ve kendini ifade etme sorunlarıyla mücadele eden insanların duygusal ilgileri ve ihtiyaçları) yansıtmama eğilimindeydi. her ne kadar başlangıçta kendisini ilişkilendirdiği geleneksel analitik bakış açısına sadık kalmaya çalışsa ve benliği egodan ayrı fakat bir arada var olarak görüyor olsa da freud dan farklı olarak kohut, ego, süperego ve id ilişkin yapısal teorisini reddetti ve daha sonra fikirlerini üçlü (üç parçalı) benlik olarak adlandırdığı kavram üstüne "kendilik psikolojisi'ni" açıklamaya çalıştı. kohut' a göre bu üç parçalı benlik, ancak kişinin değer ve refah duygusu da dahil olmak üzere "benlik durumlarının" ihtiyaçları başka kişilerle olan ilişkiler sonucunda karşılandığında gelişebilir. dürtülere (seks ve saldırganlığın içgüdüsel motivasyonları), iç çatışmalara ve fantezilere odaklanan geleneksel psikanalizin aksine, kendilik psikolojisi bu nedenle ilişkilerin değişimlerine büyük önem vermiştir.

    kendilik psikolojisinde, insan ruhunun merkezi unsuru olarak benliğin anlaşılmasına dayandırarak, bireyleri kendi öznel deneyimlerinden dolaylı iç gözlem yoluyla anlamak için çaba gösterir. kendilik psikolojisini anlamak için gerekli olan empati , kendilik nesnesi, aynalama , idealleştirme kavramlarıdır. çerçevede anlaşılmaktadır. kendilik psikolojisi geleneksel psikanaliz yaklaşımdan büyük bir kopuş olarak görülüyordu ve psikanalize ilişkisel yaklaşımın başlangıcı olarak kabul ediliyordu.

    klasik teorisini bir kenara bırakan kohut, kendilik teorisini keşfetme konusunda hastalarına öncülük etti. özellikle, 20'li yaşlarının ortasında bir kadın olan ve onun her sözüne mükemmel bir şekilde uyum sağlaması konusunda ısrar eden bayan f.'nin durumu buydu.
    bu, kohut'a deneyime yakın gözlem olarak empatiyi, temel keşiflerini yapacağı klinik duruşu öğretti.
    örneğin kohut, ne zaman bayan f.'nin kendi başına ulaştığı noktaya en ufak bir revizyonu bile yansıtan bir müdahale önererek bayan f.'nin deneyiminden sapsa, onun başardıklarını mahvettiği ve kendisini "yıktığı" için öfkeleniyordu.
    kohut, öfkesinin analize karşı direncinin bir ifadesi olduğuna dair klinik varsayımından vazgeçerek, bunun bayan f.'nin deneyiminin bütünlüğünü kavrama yeteneğini engellediğini fark ederek, olayları yalnızca onun bakış açısından görmeyi ve anlamayı öğrendi.
    bu gözlem tarzına yakın deneyim adını verdi .

    böylece, onun yanlış anlaşılma hissini yakaladığı ve az çok onun ne düşündüğünü ve hissettiğini yansıtan bir yanıt sunduğu bu anlarda, eski iyilik duygusunun hızla geri geldiğini gözlemledi.

    narsisizm üzerine ise:

    klasik freudyen psikanalizde, narsistler sıklıkla analiz edilemez veya tedavi edilemez olarak görülüyordu çünkü başkalarına anlamlı bir bağ kurma konusunda yetersiz oldukları düşünülüyordu. terapistle anlamlı bir bağ kuramayan narsistlerin, psikanalitik tedavinin temel unsuru olan ve duygusal ve davranışsal sorunların ortaya çıkarılarak keşfedilebileceği düşünülen "aktarım ilişkisi" olarak adlandırılan ilişkiyi harekete geçiremedikleri düşünülüyordu.

    kohut 1970'lerde kendilik psikolojisi olarak bilinen şeyin başlığı altında farklı bir narsisizm görüşü formüle etmeye başladı. freud'un narsisizmin patolojik olduğu yönündeki görüşünün aksine kohut, narsisizmi -ya da başka bir deyişle kendini sevmeyi- gelişimin çok önemli bir parçası olarak gördü. klasik freudçular patolojinin gelişiminde sözde "dürtüler"in (saldırganlık ve libido) belirleyici rolüne odaklanırken, kohut narsisizmi anlamada dikkatini kendiliğin gelişimine çevirdi .

    kohut, narsisizmi bir model olarak kullanarak "benlik duygumuzu" nasıl geliştirdiğimiz konusuna olan ilgisini gösterdi.

    psikanaliz sırasındaki deneyime yakın empatik gözlem modu aracılığıyla, benliğin gelişimini, nesne ilişkileri teorisinde olduğu gibi zihnin bir kavramı veya temsili olarak değil, tüm ruhsal yapıyı kapsayan "üstün" bir yapı olarak izledi. zamanda ve mekânda sürekliliği olan içsel bir deneyimdir.
    daha önce tarif ettiği bayan f. gibi gözlemlediği belirli hastalara, açıkça tanımlanmış bir sendromla başvuran, daha sonra kendilik bozuklukları olarak atıfta bulunulan narsistik kişilik bozuklukları adı verildi.
    alışılmadık derecede kararsız ruh halleri ve başarısızlıklara, hayal kırıklıklarına ve küçümsemelere karşı aşırı duyarlılıkla karakterize edilen bu hastalara, sonuçta semptomlardan çok, kendiliknesnesi aktarımları adını verdiği bazı çözülmemiş ihtiyaçların tedavisinde ortaya çıkmasıyla teşhis konur.

    zamanla kohut, analist ile analizan arasındaki empatik bağlılığın bu şekilde bozulması ve onarılması dizisinin her etkili tedavide kaçınılmaz olduğunu varsaydı; aynı zamanda, empatideki bu kesintilerin "optimum" ("travmatik" yerine) düzeyde tutulması durumunda bunların zararlı olmadığını, aslında psişik yapının ve analitik gelişimin önemli bir bileşeni olduğunu öne sürdü.

    empatik bir perspektiften yapılan bu ilk gözlemler, kohut'un bayan f.'nin tanınma ihtiyacını anlamasına yol açtı. bu ihtiyaç, çocukluğundaki empatik başarısızlıklardan kaynaklanan bir "gelişimsel duraklama" olarak gördüğü ve daha sonra bir ayna olduğu teorisini ortaya attığı bir ihtiyaçtı. dolayısıyla kohut'un empati olarak gördüğü deneyime yakın gözlem tarzı olduğunu söyleyebiliriz.

    https://depthcounseling.org/…giam-narcissism-kohut/
    https://www.selfpsychologypsychoanalysis.org/….html
    https://en.m.wikipedia.org/wiki/self_psychology
    https://en.m.wikipedia.org/wiki/heinz_kohut
  • heinz kohut'a göre; narsisistik kişilik bozukluğu gösteren insanlar, çocukluklarında kişilik bütünlüğünün oluşabilmesi için ihtiyaç duyulan gelişim döneminde takılı kalmış kişilerdir. devamlı çevreden belirli tepkiler almaya ihtiyaç duyarlar ve bu tepkileri alamadıklarında kişiliklerinde dağılma eğilimi gözlenir.

    gelişiminin belirli bir döneminde ihtiyaç duyduğu anne ve ebeveynlerine kendini fark ettirme çabaları ve onay beklentileri karşılıksız bırakıldığında, çocuk hem paylaşmayı öğrenemez hem de bu yoksunlukla saldırgan bir benmerkezcilik sergileyebilir. üstelik bunun farkında da olmayabilir.
hesabın var mı? giriş yap