1 entry daha
  • bir hukukçu olarak kendi içimizde tutarlı ve objektif olmak istiyorsak, en azından hukuken, yanlış olduğunu söylememiz gereken durumdur. şöyle ki;

    tutuklama, bir emniyet tedbiridir. tutuklamanın amacı, sanığın delilleri karartmak, kaçmak gibi yargılamayı engelleyen durumlarına engel olmak ve sanığın mahkeme karşısında hazır olmasını temin etmektir.

    5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu'nun 100. maddesinde tutuklama koşulları, numerus clausus olarak belirlenmiştir. bunlar:

    a) şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı.

    b) şüpheli veya sanığın davranışlarının;

    1. delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

    2. tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

    hususlarında kuvvetli şüphe oluşturmasıdır.

    gazetelerin yazdığı doğru ise bu kişi hakkında isnat edilen suç, 5816 sayılı atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun'un 1'inci maddesi'ne aykırılıktır. bu kanun da aynı maddenin 3. fıkrasında belirtilen ve kuvvetli şüphe öngörülen kanunlar arasında değildir.

    dolayısıyla, kişinin ilçedeki meskun hali, statüsü ve fiilin oluş şekli de göz önüne alınacak olursa, ne kaçma şüphesi vardır, ne de delilleri karartma tehlikesi.

    özetle; akp fatsa ilçe başkanı'nın, anılan fiil nedeniyle, tutuklanmasında ölçü aşılmıştır; mahkeme kararı hukuken hatalıdır.

    yeri geldiğinde bu zihniyeti tabi ki eleştirir ve aymazlıklarını ifşa ederiz. nitekim, bu kişinin yaptığı da en basit ifadesi ile terbiyesizliktir, saygısızlıktır. ancak, duruşumuzda ve tutumuzda samimi, objektif ve tutarlı olmak istiyorsak, olayda kastın aşıldığını da ifade etmemiz gerekir. çünkü, bir gün gelir hukuk hepimize lazım olur.

    benzer bir durum için ayrıca (bkz: #9429525)
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap