4 entry daha
  • bir davette veya gece kulübünde olduğunuzu hayal edin mesela. bir yandan çevreyi süzüyorsunuz, bir yandan da elinizdeki içkiyi yudumluyorsunuz. çevreyi süzerken biriyle göz göze geldiniz. garip bir çekim, biraz heyecan, sanki uzun zamandır tanıyorum hissi... aferin, onu buldunuz. o, büyük ihtimal sizin şema kimyanızı tetikleyen kişi. merak etmeyin, o kişi de benzer şeyleri hissediyordur. birbirinizi tetikliyorsunuz neticede. şema kimyası olan iki kişiyi kalabalık bir ortama koysanız, birbirini tanımasalar bile 15 dakika içinde birbirini bulurlar. büyük ihtimal bilinçaltı karşısındaki insanın jest ve mimiklerinden bunu bir şekilde tespit ediyor.

    şimdi sayfalarca tartışılan bir konu bu ilk görüşte aşk. evet arkadaşlar, üşenmedim ve sizin için başlığa baktım. ve bingo! tam olarak şema kimyasını tanımlamış resmen: "ilk defa gördüğün birini senelerdir özlediğini anlamaktır." kim ki bu özlediği kişi acaba? bunu alıp cebimize koyalım çünkü sonradan lazım olacak. bu tür ilk görüşte etkilendiğimiz kişilere duyduğumuz şey ilk görüşte aşk değil de %95 şema kimyası oluyor aslında. misal benim aşk tanımımın içinde iyi seks, güzel muhabbet, karşılıklı sevgi ve güven var. bunu da ilk kez gördüğünüz birine hissetmek biraz abartı olurdu sanırım.

    peki şema nedir tam olarak? yetiştirilirken anne veya babamız tarafından* maruz kaldığımız bir takım olumsuz tutum ve davranışlara göre geliştirdiğimiz düşünce ve davranış kalıpları diyebiliriz. şema kimyası ise maruz kaldığımız negatif durumları veya duyguları bize tekrardan yaşatabilecek kişilere karşı duyduğumuz "çekim". o tanışıklık hissi oradan geliyor işte. çaktın mı köfteyi? yaşattığı his kötü de olsa bilinçaltına tanıdık geldiği için insan sürekli olarak oraya dönme ihtiyacı hissediyor işte. hepimizde mutlaka bu şemalardan var. gittiğiniz psikoloğun da, aklı başında dediğiniz insanın da illa ki bir şeması var. bu kimi insanda daha baskınken kimi insanda o kadar derin olmayabiliyor.

    sürekli kavgalar edip de uzun zamandır bitiremediğiniz ilişkinizi bitirememe sebebiniz, kiminde sizi küçümseyen, kiminde dışlayan, kiminde size vakit ayırmayan, kiminde bencil olan, kiminde aşırı sahiplenici olan, kiminde aşırı kıskanç olan* kişiyle bitirememe sebebinizdir şema kimyası. yanlış olduğunu, bitirmeniz gerektiğini, yürütemediğinizi bilirsiniz ama yine de bu adımı atamazsınız. bu tür ilişkilerde bana göre bitiren taraf şeması o kadar da baskın olmayan taraf oluyor.

    peki kimler birbirini daha çok "çekiyor"? mesela fedakar ve karşısındakini düşünen yapıda olan birine yani fedakarlık şeması ağır basan birine kendi istek ve çıkarlarını daha ön planda tutan bencil biri yani haklılık şeması olan biri çekici gelir. yeterince sevilmediğini, değersiz olduğunu hisseden yani kusurluluk şeması baskın olan biri genelde bu kişiyi eleştirecek, sürekli mükemmelliyetçi birini yani yüksek standartlar şeması olan birini çekici bulur. terk edilme şeması olan biri istediği yakınlığı ona veremeyeceğini bildiği halde ısrarla karşısındaki kişiden ayrılmaz, ayrılamaz. bu şema genelde kaygılı bağlanma stiline sahip insanlarda görülürken, bu kişilere en çekici gelenler de genelde kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlardır. ıssız adam dedikleri kaçınganlar işte. sadece erkeklerde yok bu, kadınlarda da görülüyor. hani burada sürekli kadınlara güvenilmez, hepsi şöyle böyle olunca terk eder, aldatır diyen sabit fikirli kaygılı tipler var ya, onlar da hep kaçıngan kadınları buluyor işte.

    zıt kutuplar birbirini çeker lafı tam da şema kimyası için söylenmiş olmalı. sevgi istiyorsun, bunu veremeyecek birini seçiyorsun; düşünceli birisin ama gidip bencil birini buluyorsun gibi gibi. başta çok cazip, çekici geliyor bu insan ama yine bu özellikler ilişkiyi bitirme sebebi olabiliyor. bir miktar farklılık ilişkilere renk katsa da birbirine zıt iki dünyanın bir arada olması biraz zor gibi. babamın deyimiyle "senin aklın hayalin alıyor mu?" benim almıyor şahsen. millet ne meraklı zıt kutuplara, anlamadım gitti. misal ben tarihi yerleri gezmeyi buraların fotoğrafını çekmeyi seviyorum. ne bileyim gidip kilise fotoğrafı çekiyorum. bir de bizim kızlara bakıyorum. selfi yapıp pat geçiyorlar. sonra "hadi paranormal çabuk ol!" veya ben hobisi olan, haftanın bir veya birkaç gününü buna ayırmak isteyen biriyim. karşımda yapışık ikiz gibi sürekli yanımda biri veya aşırı kıskanç biri istemiyorum. yahu bu tarz insanla ömür geçer mi? bunun gibi düşünün.

    şema kimyası olan kişilerin ilişkisini bitirememesinin bir sürü nedeni var. bunlardan en önemlisi de karşımızdaki insanın bir gün düzeleceği, her şeyin rayına oturacağı inancıdır. burada önemli bir kavram karşımıza çıkıyor: stop-loss. en basit anlamıyla zararı durdurma noktası. karşındaki insan değişmeyecek, ilişki düzelmeyecek; burada yapılması en mantıklı şey nereden dönsem kardır deyip ayrılmak aslında. ama bu insanlarda şu mantık oluyor: "o kadar senemi verdim. bu yaştan sonra ayrılayım mı?", "şimdi tekrardan başka birini tanımak cok yorucu. bunu en azından biliyorum. hem belki ileride düzelir" düzelmeyecek güzel arkadaşım, düzelmeyecek. bakıyorsun mesela sürekli tartışan bir çift veya çiftlerden biri diğerinin kıskançlığından rahatsız veya çiftlerden biri diğerini sürekli eleştiriyor, küçümsüyor, aşağılıyor veya aynı evin içinde birbirleriyle konuşmayan, iletişim kurmayan bir çift. buna rağmen insanlar o ilişkiyi uzun yıllar devam ettiriyorlar, bazen de ömür boyu...

    evet, bölüm sonu canavarına geldik. peki şema kimyamızı tetikleyen insanlardan nasıl uzak duracağız, değil mi? sevgi, saygı, huzur, güven, aidiyet gibi kavramlar normal bir ilişkide bulunması gereken kavramlardan birkaçıdır ve bunlardan bir çoğunu şemamızı tetikleyen insanda maalesef bulamayız. birinden ilk görüşte çok fazla etkilendiysek kafamızda hep bir acaba, hep bir soru işareti olmalı. bana göre şemamızı tetikleyen biriyle karşılaştığımızda yapabileceğimiz en mantıklı hareket arkamıza bile bakmadan uzaklaşmak.* bu insanla birliktelik başlatmak bile bile lades demek çünkü. misal ben şemalarımı bildiğimden ve bu tarz birini farkettiğim an hiç uzatmam. en sağlıklısının da bu olduğunu düşünüyorum.

    peki sağlıklı bir ilişki yaşayacağımız birini nasıl tespit edeceğiz? bu insanlar bizim şemalarımızı tetiklemediği için kolay kolay radarımıza girmezler, bizim dikkatimizi çekmezler aslında. bir skala yapsak ve şema kimyası olan kişinin etkileyiciliği 10 üzerinden 9 veya 10 olsa mesela, tetiklemeyen birinin skalası 6 veya 7'de kalacaktır. bunun nedeni bu insanın davranış kalıpları ile bizim kafamızdaki kalıpların birbiriyle örtüşmemesi. hiç elektrik alamadığımız biriyle görüşmek saçmadır fakat kendi açımızdan olabilitesi olan birini tanımak mantıklı. hani çok etkilenmemişsindir ama fena çocuk/kız da değil dersin ya, o tarz işte.

    misal kusurluluk şeması baskın olan biri yani başkası tarafından yeterince sevilmeyeceğini, değer görmeyeceğini düşünen birinin karşısına onu seven veya değer veren biri çıktığında bu kişi onunla hiç ilgilenmiyor. neden ilgilensin ki? tanıdık değil bir kere, yabancı. bu kişi hayatında doğru dürüst sevilmemiş ki, tabi ki onu seven biri ona yabancı gelecek. burada bu kişinin yapmasi gereken şey başta çok da ilgisini çekmeyen o kişiye bir şans vermektir. bu kişi sevildikçe, değer gördükçe ve güven veren bir partnerin hissettirdiği duyguyu deneyimledikçe bu ilişkiye devam edecektir.

    son olarak bir ekleme yapmak istiyorum. birkaç gün önce kadın cinayetlerinde yanlış tercih gerçeği başlığı bir hayli gündem olmuştu. bu olayların öznesi olan kadınlara ve erkeklere baktığımızda genel olarak şema kimyasına uygun ilişkiler olduğunu görürüz. sevgisiz, ilgisiz ortamda; belki dayak yiyerek büyümüş bir kadın ve karşısında yine ona aynı şeyleri yaşatacak bir erkek. bu kadınların bir çoğu babalarından, analarından sevgi, ilgi görmemişler ki sevgi veren birini tercih etsinler. biz dışarıdan kolayca "aman ne var ki? tercih etmeyiversin" desek de realite öyle olmuyor. hele hele bu tarz bir aile büyümüş ve baskın şemaları olan insanlar için çok daha zor olmalı. buradaki evli erkeklerin karılarından yakınıp da boşanmaması da böyle bence. ne var işte, boşan güzel abim. veya burada sistematik bir şekilde kadın/erkek eleştirisi yapan tayfa da böyle. oğlum anneniz sizi hiç mi sevmedi len? veya hepiniz mi boşanmış aile çocuğusunuz? saçma sapan insanlar yok değil, var ama çok güzel seven kadınlar ve erkekler de var. umarım bir gün bu tarz ilişkiler yaşarsınız da bu önyargılarınız kırılır. kalın sağlıcakla.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap