• eski mevzuatta sıhhat ü selamet şeklinde geçen kalıbın yeni türkçesidir. anlam tam örtüşmemiştir ama yine de ikame edilir. dirlik ve esenlik şeklinde kullanıldığı, mehaz tabire daha güzel isabet edildiği de görülür.
  • edip cansever, bu kitaptan yalnız dört şiirin toplu şiirlerine alınmasına izin vermiştir. adam yayınları'ndan çıkan toplu basım şairin bu isteği doğrultusunda iken, yky şairin reddettği diğer şiirleri gibi, bu kitabın ilk baskısındaki tüm şiirleri de toplu baskısına* almıştır.
  • çok iyi olabilecekken farklı yönleriyle bu kadar aksayıp ziyan olmuş başka film izledim mi bilemiyorum.

    tamam sinopsis şahane. erkan tahhuşoğlu'nun koridor filmine bir kardeş geliyor diye düşünüyor insan. fakat oradaki mekan kullanımında ustalık ve hikaye anlatımında özgünlük burada yok. ne var peki? görüntü ve sanat yönetimi iyi. kimi sahnelerde de duyguyu iyi veriyor, hepsi bu. o da biraz formülize iş ya neyse...

    o kadar fazla çatışma oluşturmuş ki senarist hiçbirini işleyip derinleştirmeye vakit kalmamış. sözde tüm çatışmalar birbirine düğümleniyor peki ama toplam etki fısss olduktan sonra ne gerek var ki? sonuç dedikodu dinler gibi film - e bunun için dizi denilen nane çekiliyor sürekli... erkek yönetmenin kadın hikayesi çekmesi hoş tabii ama boşuna "bildiğin konuyu yaz" klişesi de tekrarlanmıyor demek ki... sadece göstererek seyirciyi karakterlerin duygu durumuna ikna edemediği için anlatarak gerekçelendirme yoluna gidilmiş sürekli. oyunculara kabahat bulamıyorum zira özellikle hesaplaşma sahnelerinde diyaloglar kötü.

    ayrıca filmin fena bir tempo ve ritim sorunu var. dizi kafasıyla yazılmış, festival filmi gibi çekilmiş, kurgu masasınaysa gişe filmi gibi kırp gitsin diye emanet edilmiş bir film.
  • edip cansever' in 1982 yılında "adam yayınları" tarafından basılan ve şairin tüm şiirlerinin toplandığı "şairin seyir defteri - toplu şiirler"e de konulmuş olan kitabının adı. içerdiği şiirler;

    (bkz: masa da masaymış ha)
    (bkz: dipsiz testi)
    (bkz: mesire yerleri)
    (bkz: şekerli gerçek)
  • bir edip cansever şiiri:

    bir hoş oldum ele güne karşı
    herkeslerden utandım
    bir yanım insanlı kahve
    dünyalar dolusuydu bir yanım

    ah beyler söylemesi güç
    işim bitince kahvelik olurum
    bana cezveler tutulunca
    bir yanlara çevrilidir başım

    işte bu yüzden arayı bozdum
    dünyalar gözükmedi
    nelere dadandım o yüzden
    mehtaba alıştım pisi pisine

    yollar benimmiş gibilerden
    durmaklı yürümekli bir gece
    kahvenin etrafında şiirler uçuşur
    herkes bir şeyler bırakır çarşıların içine

    alıştım bir kere işim iş
    köşe bucak alaca duman
    en azından bir gökyüzü
    çarşıyı görmeden edemem

    kahveci kahveye uzanır şurda
    akşamı bitiren yanıma gelir
    bir de utanmak olmasa
    dünyayı seviyorum demektir

    içime siner mahallenin kokusu
    gökyüzü karşıksa kuşların işi
    ya içim içime sığmıyorsa
    ne denir kötüdür insanların gidişi

    sonra benim bir kötü huyum daha
    anlatmak istemem kendimi
    uzaklarda çorbalar pişer
    şu benim yalnızlığıma karşı

    ah beyler söylenir mi hiç
    az buçuk işim iştir
    bana cezveler tutulunca
    gökyüzü bir daha değişir
  • nesimi yetik'in altin portakalda izlediğim filmi. hani bu filmi kim destekledi, kim seçti, film yaparken biz napiyoruz falan demediler mi anlamadım.

    bir tane ben evlenecem gidecem diyen bir anne var. ıki tane de saçma kızı var. bütün hikaye bu.

    lanet olsun bu sisteme böyle şeyler gençlerin onune festivalde çıkarılarak bakın böyle şeyler çekin diye örnek olunuyor. sonra türk sineması neden yerlerde. festivalde herkes es dost olunca böyle oluyor ne yazık ki.

    yalniz nesimi'yi takdir ettim. her filmin gösterimine geliyor. diğer filmlerin yönetmenleri kendi filmini izleyip gidiyor. helal olsun kendisine. en azından sinemayı seviyor ve saygı duyuyor. eşinin değil kendi fikirlerini çekerse daha başarılı olacaktır.
  • 2022 yılında vizyona girecek nesimi yetik filmi

    (bkz: nesimi yetik)
    bu ismi bir kenara kaydettim, çünkü son zamanlarda "acaba bir sonraki projesi nasıl olur" diye merak sardığım yönetmen çıkmıyordu.
    sinemamızın en önemli eksiklerinden biri bu; bir sonraki film için izleyicide merak uyandırmak..
    ve nesimi'nin bir sonraki projesi için içim kıpır kıpır.
  • (bkz: masa da masaymış ha/#469770)
    "üç kere üç dokuz ederdi
    adam koydu masaya dokuzu
    pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    uzandı masaya sonsuzu koydu
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    masaya biranın dökülüşünü koydu"

    (bkz: dipsiz testi/#9386310)
    "sen yoksun
    çevrende kimseler yok
    zengin de olsan
    yoksulluğun gitmez."

    (bkz: mesire yerleri/#2916040)
    (bkz: şekerli gerçek/#32426382)
    (bkz: halkın görüşü/#21381103)
    (bkz: saray köftesi/#21381106)
    (bkz: fıldırfış/#21381112)
    (bkz: yengeç gibi/#21381117)
    (bkz: bir karaborsacının şairlere öğüdü/#21381119)
    (bkz: hoşaf/#21381122)
    (bkz: maydanoz/#21381137)
    (bkz: non figuratif/#21381108)
    (bkz: ali'nin yüzü/#21381123)
    (bkz: peşkir/#21381098)
    (bkz: üçüncü selim'in kilimi/#21381102)
    (bkz: zurnacı mehmet/#21565277)
    (bkz: berbere bak/#21381094)
    (bkz: chagall/#20286517)
    (bkz: benlik duygusu/#21529987)
    (bkz: karşıtlık/#17288547)
    (bkz: akça kız masallardan dışarı/#21530042)
    (bkz: ibrahimin evi/#21530088)
    (bkz: yunus emre divanı/#21530106)
    (bkz: insanlık sevgisi/#21530128)
  • edip cansever'in 1954'te yeditepe yayınları'ndan çıkan ikinci şiir kitabı.

    şair, sağlığında ikindi üstü'nü yok saydığı gibi dirlik düzenlik'i de yok saymış ve sonrasında çıkardığı toplu şiirler kitabına bu kitabından neredeyse hiç şiir almamıştır. ancak cansever'in en çok bilinen şiirlerinden olan "masa da masaymış ha" bu kitapta yer alır.

    şairin, şiirde bir şeyler aradığı anlaşılmakta ancak o yolu bir türlü bulamadığı da hissedilmektedir. beklenen kırılma yerçekimli karanfil ile gelecektir.
  • yönetmenliğini nesimi yetik'in yaptığı, oyuncu kadrosunda dudu yetik, asiye dinçsoy ve betül esener'in yer aldığı film.

    film dünya prömiyerini 57. antalya altın portakal film festivali'nde yapacak.

    hicran, kardeşi vildan ve anneleri dudu aynı evin içinde bambaşka hayatlar sürmektedir. güzellik, evlilik, para gibi ayrı dertler fakat benzer arzular taşıyan bu üç kadın farklı cephelerde savaşırken, dudu'ya gelen evlilik teklifi evdeki dengeleri alt üst eder. herkes kendi hikâyesinin kahramanı olmak isterken, dudu'nun evden gitme ihtimaliyle konuşulmayan, unutulmayan ve acıtan ne varsa ortaya saçılır. bu karmaşadan dirlik düzenlik çıkma ihtimalini, umutla izleriz.

    edit: film, 57. antalya altın portakal film festivali'nde "cahide sonku ödülü (asiye dinçsoy, betül esener, dudu yetik)"nün sahibi oldu.

    ilk uzun metrajı toz ruhu ile sağlam bir başlangıç yapan yönetmenin bu filminden aynı tadı aldığımı söyleyemeyeceğim ne yazık ki. aynı evde yaşayan yaşlı bir anne ve iki yetişkin kızı üzerinden aile içi çatışmalara odaklanan film, "ekonomik özgürlük", "aile bağları", "kardeş çatışması", "ahlak" ve "kıskanma" kavramlarını sorgulatıyor. farklı dünyalardan gelen ve "bunlar aynı annenin evladı olamaz" diyebileceğimiz iki kız kardeşin para, statü ve ahlak üçgenindeki çatışmasının annenin evlilik kararıyla daha da karmaşık bir hal almasıyla saf bir aile draması sunuyor. başrolü üç kadına emanet eden yönetmen, yan birkaç küçük rol dışında hiçbir erkeğe yer vermiyor ve bu da filmi saf bir kadın hikayesine çeviriyor. filmin başrolünde yönetmenin eşi (betül esener) ve annesinin (dudu yetik)'in yer alması filmi farklı bir skalaya sokuyor. özellikle dudu karakterinin son derece doğal oyunculuğu da bana nuri bilge ceylan'ın babası mehmet emin ceylan'ın mayıs sıkıntısı'ndaki performansını anımsattı. 4:3 format, oyunculuklara odaklanan yakın plan çekim ile hikayedeki gerilim öncesi, anı ve sonrasındaki gerilimi yansıtan uğultulu rüzgar da teknik anlamda göze çarpan ayrıntılar oluyor. kendini tekrar eden sahnelerin fazlalığı ve tam olarak derine inemeyen karakterleri ile istediğini vermeyen film, hayal kırıklığından öteye geçemiyor.

    filme puanım: 5,5
hesabın var mı? giriş yap