masa da masaymış ha
-
insanin kar$isina beklenmedik bir anda donatili bir masa ciktiginda sarfettigi $a$irma tümcesi
-
edip cansever'in siiri..
adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
üç ker üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandu durdu
adam ha babam koyuyordu. -
bir ahmet ada naziresi, versiyonu...
-masa-
--- edip cansever 'e nazire...
masanin uzerine gokyuzunu koydum
bir cicek, bir defter koydum
suçu koydum, yani kirik dokuk dizelerimi
du$lerimi koydum ki masa $enlensin
naz'in gulu$unu, annemin sabrini
edip cansever'in $iirini, $iirinin ya$ini
masanin onceki halini koydum
cicek acmi$ agackenki halini
kalemi degil kalem sozcugunu koydum
kalemin kalbini
kocaman evreni gordum kalemde
arka pencereden du$en i$igi koydum
incelmi$ duyarligimi masanin uzerine
ozledigim karde$ce bir hayati
onu koydum
sabahin erken saatleriydi
bu en derin geceyi koydum
en acar vakitlerin ku$ seslerini
bir sozcugu ba$ka bir sozcugun
yanina koydum
yalin ku$ seslerini duymak icin
agaclardan havalanan
ormani koydum masaya
sabahin erken saatleriydi
biliyor musun masa artik
koca bir evrendi yitikler
barindiran sicak koynunda
sabahin erken saatleriydi
pencerem acikti uyanikti
bir kadin goru$ gunu
cicek acmi$ agacla gecti
gozlerinin icindeydi seher vakti
gorunce beni gulumsedi
gulumseyi$ini koydum masaya
yuzundeki aciyi
ayriligi koydum kalpten kalbe i$leyen
alip goturen sokak sokak
hayat guzeldir dedim
bir nesnenin ucundan tutmak guzeldir
bicimini almak doganin
bicim vermek renklere
guzeldir
masanin gozleri açikti
i$ik dolan odam uyanikti
i$ik doldu saclarina, uykudaydin
uykunu koydum masaya
uyanikligini ta$larin
ta$larin icinden fi$kiran suyu koydum
kendisini degil goruntusunu
koydum masaya
biliyor musun masa
tedirgindi ta$lardan
kumu koydum, varolu$umu
ak giysiler icindeki govdemi
kente bakan ucurumlardan
derbentlere firlatmak icin
masa akdeniz kiyilarinda
tedirgin yukunden hala
ahmet ada
ic. melez , sayi: 2/$ubat 2002, s.2. -
edip cansever'in en iyi ve en populer siirlerinden biridir. yarattigi atmosfer inanilmazdir.
-
jack nicholson'un aklından geçenler. dayanamaz o masayı görünce. bir kol hamlesiyle indiriverir üzerindeki unu oklavayı, jessica bahane masa şahane der, davranır..... ve olaylar gelişir.
-
akşam eve geliyordum.
bir baktım adamın biri sırtlanmış bir tahta masayı yanım boyunca yürüyor. ardında da bir kız...
kırmızı ışıkta durduk. baktım baktım, "hocam ya! bu karga'nın masası" diyiverdim. donmuş halde baktılar yüzüme. uzun süren bir sessizliğin sonunda sonunda kız, "evet; ama nasıl bildin?" dedi.
sadece oranın masasıydı. bildiğim bir şey yoktu, belki hissettim. ama öyle de söylenmezdi. konuyu değiştirmek için, "fotoğraf projesi mi vardı?" diye sordum.
"aslında olabilirdi ama, fotoğraf makinemizi evde unutmuşuz. sadece masayı gezdrirdik. karşılara bile gitti. gerçekten, sen nasıl bildin bunun karga'nın masası olduğunu" dedi.
herkesin aklında hayat başka şekillerde anlamlanıyordu. ben onların sırtlarında bir masa ile dolaşmalarını garipserken, onlar benim masanın nereye ait olduğunu anlamamı garipsiyorlardı.
bu sohbet de sırtında bir masa taşıyan bir adam, yanındaki kız ve masanın yerini bilen başka bir adam arasında gelişiyordu.
aslında sarhoş değildik. sohbetin absürd olduğu inkar edilmezdi. ama eğer sarhoş muhabbetiyse, içtiğimizden değildi...
istanbul arada sırada sebepsizce çarpar adamı. -
edip cansever'in “yaşamım boyunca kurtulamadım” dediği şiirdir
“1954’de dirlik düzenlik adlı şiir kitabım basılıyor. bugün bakıyorum da, “masa da masaymış ha” şiirinden başkası yazılmasa da olurmuş diyorum. ayrıca bu şiirden yaşamım boyunca kurtulamadım. antolojilerde aynı şiir, şiirimi uzaktan bilenlerin dilinde aynı şiir, yabancı dillere şiir mi çeviriyorlar benden, ille masa şiiri de olacak. bir gün ankara’da ahmet muhip dıranas’ın da bulunduğu bir masadayız. bir ara dıranas bana döndü, adı geçen şiiri övdü. “üstad, ben o şiirden bıktım” dedim, “benim başka şiirlerim de var” dıranas gülümseyerek, “eh, ben de fahriye abla’dan bıktım, ne yapalım, her şairin bıktığı bir şiiri vardır” dedi. doğruydu elbet. çünkü ülkemizde çoğu kez bir kuşağın şiiri okunur, yeni kuşaklarınsa yeni okuyucuları çıkar. öncesi ve sonrasıyla şiirimizi izleyen pek az okur vardır.” -
(bkz: x de x ama)
-
bazı zamanlar kendimi bir masa gibi hissetmeme neden olan şiir.
ayrıca; (bkz: bir erkek ile bir masanın ortak yanları) -
(bkz: kahraman masa esat)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap