• hegel'e, goethe'ye, kant'a kadar geri giden almanca terim. "daseyn" diye yazılırmış o zamanlar. latince "existentia"ya karşılık olarak türetilmiş: varoluş.

    heidegger el atınca da okuru hafifçe yadırgatacak biçimde kullanmış.* wesen, vorbei, lichtung, ereignis, ding ve welt'i de böyle kullanır. almanca bileni bile yadırgatan bu sözcükler çeviride başa bela oluyor haliyle. nitekim "dasein" fransızca ve ingilizceye yer yer "orada-olmak" ("being-there", "être-là"...) diye çevrilmiş olsa da, "sein und zeit" çevirilerinde corbin "réalité humaine", staumbaugh "da-sein", vezin, macquarrie ve robinson "dasein" sözcüklerini kullanmış. anımsadığım kadarıyla aziz yardımlı internetteki "sein und zeit" çevirisinde "belirli-varlık", ama basılan biçiminde "orada-varlık" karşılıklarını benimsemiş. vakit kütüphanesi'nde yayımlanan "metafizik nedir?"* çevirilerinde suut kemal yetkin'le mazhar şevket'in, yenilerde heidegger üstüne çalışan kaan h. ökten'in ve ayrıca emmanuel martineau'nun "dasein"ı nasıl karşıladıklarına bakılabilir...

    anlamına gelince: heidegger'in bütün düşüncesinin tek meselesi varlık olduğundan, dasein da sein und zeit'ın ilk yarısında varlık sorusu ortaya koyulurken gündeme gelir. burada dasein varlık sorusunu sorandır, bu yüzden de sorulanla (varlıkla) ilgili olarak belli belirsiz bir anlayışa sahip olması gerekendir. heidegger'e göre varlık sorusuna girmenin yolu dasein'ın varlıktan ne anladığını aydınlığa kavuşturmak. bu nedenle descartes'tan beri gelen modern "özne" kavramına ve özellikle husserl'in bilinç felsefesine mesafe koyup, dasein'ı sıradan gündelik yaşayışı içinde kavramaya özen gösterir: gündelik harala gürelesinde dasein, ne dünyanın karşısında bir düşünen adam, ne bir kuramcı, ne başka insanlardan ayrı özerk ve özgür bir öznedir. dünyayı uzam olarak, evreni uzay olarak, çevresindeki şeyleri de nesne olarak görmez. şeylerin bilincinde değildir, onlara alışkındır, onları kullanır: şunu şurdan alıp ona ekle, buraları toplayıp şunu aç, kaba dök, karıştır, onları yetiştir şuraya götür... dasein'ın işi gücü vardır. varolur varolmaz umrundadır.

    (bkz: cogitosuz ergo sum)
  • heidegger'in tanımladığı;burda, şu an var olan manasındadır..benlik
  • bu kelimenin çevirisiyle ilgili kafa yormanın, dilin kendisiyle kafa yormak olduğunu düşünüyorum . "dil varlığın evidir!" diye bizleri kendisiyle beraber bir taraflara çekmek isteyen heidegger'in bu kelimeyi bu denli şiirsel(metaforik) kurması da bundan kanımca. belirsizliğin ardına gizlediği varlık felsefesini tutarlı kılan yine bu kelimenin belirsiz kıldığı kavram karmaşasından sıyrılmaya çabalamasıyla ilgili bir şey. belki de olduğu yerde dönüyor "dasein" derken. olduğu yerde dönmeyi istediği için dönüyor da olabilir. bu dönüşün kendi kafasında kurduğu kelimelerle bir başka anlamı taşıdığı varsayılabilir. zira, her kelimenin anlamını deşerek ya da anlamları teker teker unutarak "buradalaşan", "zühur eden", "kelimelerin olmadığı bir yerde açan" bir felsefedir onunkisi. öyle bir muğlaklığın içinden a priori kavramlar kullanarak da dasein'i desteklemiyor. desteklemek kelimesini yok ederek bizleri inandırıyor kendine. inanmak ve tutarlı kelimelerini anlamsızlaştırarak. burada, olmak, var, martin, heidegger kelimelerini baş aşağı ederek ya da aşağı baş ederek... da, sein; çoklaşıp: "bu iki kelimenin yan yana konuşlanması nasıl net bir karşılık edinmez kendine!" dedirtiyor bizlere, "kelimeler anlamsız tuzaklarımız mı yoksa?"yı sordurtuyor bizlere, "e kelimelerle düşünüyoruz, o vakit...!"i yordurtuyor bizlere.
  • "dasein, kendini her zaman kendi varoluşu, yani kendine ait bir kendi olma ya da kendi olmama imkanı, üzerinden anlar." - varlık ve zaman, p. 12

    bir cümle içinde bu kadar çok sayıda "kendi" kelimesinin geçmesi açıklayıcıdır. heidegger'in düşüncesinde insanın kendisi, imkanları, varoluşu ve ölümü tamamen kendine aittir ve bir başkasınınki ile yer değiştirilemez. basit gibi görünen bu düşünce aslında hemen her şeyin ikameedilebilir göründüğü, tavukların isminin olmadığı, insanların önce evlenmeye karar verip sonra eşlerini aramaya başladıkları bir dünya görüşünün içini de boşaltır. heidegger'in söylediği, aslında insanın kendi ile kurabileceği özgün ve biricik bir ilişkinin olabilirliğinin ipucudur. bu özgün ilişki bir kez kurulduğunda insanın dünya ile olan ilişkisini de değiştirecektir. böyle bir dünyada yine evlilikler ve tavuklar olacaktır. ama insanlar artık kendilerini evlilik kurumunun "kategorik bir öznesi" olarak görmeyecek ve belki bir gün tavukların da bir ismi olacaktır.
  • almancada "varoluş" için kullanılan ve lafzen 'burada olma' ,'orada olma'anlamına gelen terim jaspers'te,gündelik anlamı içinde sıradan varoluşu ifade etmek üzere kullanılmıştır.heidegger'de, varlığın kendisi için bir problem olduğu,varolmanın ne anlama geldiği sorusunu soran bireyin varoluşu.insan varlığının,temel özellik ya da boyutları.
  • orada-varlık olarak konuşlanmış bir heidegger* kahramanı..
    dasein, orada-varlık olarak, existentiell-ontik'ten existential-ontoloji'ye geçmiş bütün varlıkları içeren deli bir korniştir efendiciğim; aa hani o perdeleri taktığımız şey değil mi evlât: hani genelde üç perde rayı bulunanlardan; evet evet aynen üç, ay hastayım size valla efendiciğim..
  • heidegger'in kullandığı anlamda dasein ingilizceye being there olarak çevrilir. sanırım en manalı türkçe çevirisi buradalaşmak-buradalaşan [varlık] olarak yapılanıdır. dasein'i direk insan olarak çevirmek ise hem hatalı hem de yanıltıcıdır.

    edit: alkolikfedai diyor ki ingilizceye "being in the world" olarak çeviriliyormuş.
  • dünyada istem dışı var olmanın ağırlığı altında ezilmiş kişi
  • heidegger’e göre dasein bir varlıktır. ancak bu herhangi bir varlık değildir; özünün, kendi varlığını önemsemekten ibaret olduğu bir varlıktır.

    heidegger'e göre, dasein'in tüm diğer varlıklara göre üçlü bir önceliği vardır:

    1. dasein, kendi varlığı sorusunu gündeme getirerek var olur, bu nedenle ontik önceliğe sahiptir.

    2. varlığı ancak varlığı ile anlaşılabilir, bu yüzden ontolojik önceliğe sahiptir.

    3. varoluş tarzları dasein'ın kendisininkinden olmayan diğer varlıklar, yalnızca kendi anlayışına dayanarak anlaşılabilir ve bu nedenle, ontik ve ontolojik önceliğe sahiptir.

    kendi deneyimlerimin konusu olarak kendimi fark ediyorsam, bunun nedeni daha önce dünyadaki varlığımın içindeki deneyimlerimin farkında olmamdır. heidegger, insanının varlığının ( sein ) kendini sunduğu yer ( da ) olduğunu fark eder. bu nedenle, dasein'ın görevi, sonunda umutsuzca beklediğinin ölüm olduğunu bilerek, sürekli olarak dünyaya atılmasının sorumluluğunu üstlenmektir. heideggerci dasein, açıkça insandır.
  • '' *sein sözcüğü almanca'da iki anlama gelir:
    'var olmak' ve 'onun olmak' ''

    (bkz: franz kafka)
hesabın var mı? giriş yap