• "stüdyoda çalışırlarken herbie hancock piyanoda eksen bozan bir şeyler çalar.
    miles "this sound you made is bitch" der. albümün adı hazırdır."*

    yıllar önce bir gece miles davis diskografisi arasından bulup dinlemiştim bu eşsiz albümü, başlangıçta freddie hubbard'ın aynı yıl piyasaya sürdüğü red clay varken bu albümü sevebileceğime ihtimal vermemiş, zaten tutkulu bir akustik caz destekçisi olarak free jazz'in bile akustik enstrümanlarla icra edilmesi ideamı kuvvetlendirmiştim. ancak bu albüm için tüm sınırları bir kenara koyabilir, kurallarımı gözardı edebilirim; bunu biliyorum.

    bitches brew 1970 haziranında piyasaya sürüldüğünde kind of blue etkisi yarattı desem yalan olmaz, hatta kind of blue'ya burun kıvıran zamane gençliği içinde elektro gitar bulunan bir caz albümü görüp şok olmuşlar, miles davis etiketinin de etkisiyle satın almışlar. modern caz dedikleri bu olsa gerek diyormuş miles davis katıldığı programlarda, pek tabi giyimi ve saç tipi de değişiyor miles davis'in. üzücü olan, "cazı herkese dinletmek istiyorum." anlayışı ve bunu açık açık dile getirmesi. 1949-68 arası "ben müziğimi yapıyorum ve kimse dinlemek zorunda değil. john* ve ben uzatarak çalmaya devam edeceğiz." cümlesini sık sık kuran davis bizleri şaşırtırken, yine de free jazz'in içine iyiden iyiye girmesi ve bunu başarmasıyla takdirimi -bir kez daha- kazanıyor. bilen bilir, miles davis modal caz tutkunudur ve charlie parker ile beraber cool jazz'in yaratıcısıdır adeta. ama öyle yetenek zengini ki, free isteyince free, avant-garde vs. ne isterse becerebiliyor. bitches brew de öyle egzantrik, öyle cool ve derin bir albüm ki, insan sartre'a katılmadan edemiyor.

    fantastik ve başarılı kadrosu var bitches brew'ün. bana kalırsa başta miles davis'ten öte bennie maupin'e saygılar sunmak gerekiyor. o nasıl bas klarinet çalmaktır, eric dolphy mi sanıyor acaba kendisini? pharoah's dance'ten bitches brew'e mükemmel çalıyor, yıllarca cannonball adderley'nin yanında cazın en doğal halini bizlere aktardığı halde bu albümde kendini aşan joe zawinul'la uyum sağlıyor. sopranodaki wayne shorter, elektrikli piyanodaki chick corea ve larry young (bu iki büyük ustanın miles davis'le çalacağını hiç düşünemezdim, şaşırttı beni bir geceyarısı dear miles.) ve baterist lenny white - jack dejohnette ikilisi diğer ustalarla ancak miles davis eşliğinde birleşip armoniyi gerçelleyebilirdi zaten, ötesini düşünemiyorum.

    pharoah's dance ile günaydın diyor bizlere joe zawinul ve miles davis. uyanır uyanmaz geceden kalma hafif uçmuş kafa moduna getiriyor insanı. o temel, bazal trompet melodisinin etrafını harika döşüyor zawinul ve gitarist john mclaughlin. yirmi dakikanın ardından yine uzun bir yolculuğa çıkıyor, albüme adını veren bitches brew'ü dinliyoruz. ikinci yarıda ise spanish key büyüleyici olmuş, wayne shorter'ın sanctuary'sini bile gölgede bırakacak kadar iyi ve duru olduğunu kulaklarımıza fısıldıyor.

    caz sürekli devinen bir yol, miles runs the voodoo down bunu bize söylerken bitches brew gerçek anlamda türlü tabağını önümüze koyuyor, cazın -belki biraz üzücü ama- modern moda kendi kulvarından ayrılma derecesinde geçtiğini gösteriyor. bu nedenle bitches brew'ün ardından miles davis albümlerim rafta tozlanmaktadır. nedenle yetmişler ve caz dendiğinde dexter gordon ve charles mingus'ın, pharoah sanders'ın eski usul tavrı bana daha cezbedici ve orijinal gelmekte; ornette coleman'ın free funk modlarında gezinen halini ilgi çekici bulmaktayım. ama sartre haklı, gelmiş geçmiş en uçuk albümlerden biri bitches brew, ve yirminci yüzyılı önümüze türlü modunda koyuyor.
  • bir de complete bitches brew sessions adlı 4 cd lik daha kapsamlı versiyonu vardır.
    ayrıca dinlemesi en problemli albümlerdendir.bir kere calmaya başladınız mı stop a dokunacak gücü bulmak hayli zordur.odada herkes birbirine bakar durur, sonunda albüm biter de dışarı çıkabilirsiniz.
  • miles davis'in şahsımın en sevilen müzisyenler listesinde onlarca sanatçı arasında üst sıralara oynamasına sebep olan albüm. dünya 21. yüzyılın rock müziği elektronik müziktir tartışmalarıyla çalkalanadursun, üstad evrendeki ilk elektronik jazz denemesi olan bu albümü 1969'da zamanın yarım asır ötesine giderekten kaydetmiş. birden fazla davulla yakaladığı sound, sythesizer'ın yeni keşfedildiği o yıllarda öyle syntyhsize yapılmaz böyle yapılır dercesine ritim ve loop dersleri veriyor bize. intelligent dance music'in kaşifi authecre'dır diyenlere selam ediyor ve akıllı akıllı dans etmeye başlayın diyor, pharaoh's dance ile mısır dansı yapmaya başlıyorsunuz.

    the beatles keşfettiği yeni oyuncağı saykodeli ile elektroniği gizli gizli yaptığı kayıtlarla oynaştırırken (bkz: carnival of light) miles davis 13 tane aklı başında müzisyeni etrafına toplayarak albüm yapıyor, üstelik alternatifliğine ve "dinlenmesi zor" yorumlarına rağmen yarım milyon satıyor. kalburüstü birçok müzisyenin ilham kaynağı olan bu albümün tadını çıkarmak da biz müzikseverlerin boynunun borcu oluyor.
  • beyne taktakduket çeken kakofonik yapıt. in a silent way'in düşman kardeşi gibi bir şey. miles'ı severim. davis'i de. bunu sevemem. dört kompakt disk tutan the complete bitches brew sessions versiyonunu tek celsede dinleyip ölmeyen yok tanışlarım arasında. acılı bir anayım.
  • "jean paul sartre'ye 20. yüzyıl'ı en iyi tanımlayan sanat eseri nedir" diye sormuşlar, bitches brew'dir diye cevap vermiş.
  • trompetçi miles davis'in bir albümü.
    ing. anlamı: orospu türlüsü.
    cadılar'ın (witch) kazanda kaynattıkları türlüye de gönderme yapıyor
  • yıllar önce muhtemelen garip bir ruh halindeyken (ehöhm) hakkında fantastik şeyler yazmış olduğum albüm.

    eğlencelidir. progresiftir fena halde. oradan oraya akıp gider uzunca bir süre ve kısa bir pop parçası yoğunluğunda catchy olduğundan her detayı, her detayıyla akılda kalır ve her aşerdiğinizde dinleye dinleye artık dinlemenize de gerek kalmaz; kafanızın içindedir.
  • çatlaklar, çatlaklar arasında çatlıyor. bu yıkıma "sakın durma!" demeli.
  • kapagi da kendisi gibi mukemmel olan album.
  • cazın dönüm noktası olarak değerlendirilen, tartışılan, düşünülen, kimyasıyla insanı allak bullak eden kozmik şaheser.

    miles davis trompet
    wayne shorter soprano saksofon
    bennie maupin bas klarinet
    joe zawinul elektrikli piyano
    larry young elektrikli piyano
    chick corea elektrikli piyano
    john mclaughlin gitar
    dave holland bas
    harvey brooks elektrikli bas
    lenny white davul
    jack dejohnette davul
    don alias davul, kongo
    juma santos marakas, kongo
hesabın var mı? giriş yap