hesabın var mı? giriş yap

  • tarçın kabuğuna ait bilgilere eski mezopotamya, eski roma, eski hint, eski çin, eski yunan ve latin yazıtlarında sıklıkla rastlanmaktadır. mısırlılar tarçını mumyalama için kullanıyorlarmış. ortaçağ avrupa'sında ise sadece öksürük, ağız kokusu, diş ağrısı ve boğaz ağrıları için bir ilaç olarak kullanılmakla kalmayıp, dini törenlerde de kullanılmıştır. 10. yüzyılın başlarında kraliyet ailelerine "baharat" olarak sunulmaya başlanmıştır. 14. yüzyıla gelindiğinde ise tabana yayılarak herkeslerin kullanacağı bir baharat halini almıştır.

    defnegiller ailesinden olan tarçın ağaçların kabuk içlerinden elde edilir ve tropik bölgelerde yetişmektedir. tarçın adı, farsçada “çin ağacı” anlamına gelen “darçin” kelimesinden gelmektedir.

    tarçının antioksidan, anti-inflamatuar, anti-diyabetik, anti-mikrobiyal ve bağışıklık güçlendirici faydalarından mevcuttur. bunlardan yararlanmak için ise neredeyse her türlü formunu kullanmak mümkündür.

    bir yemek kaşığı öğütülmüş tarçın;
    19 kalori,
    0 gram yağ, şeker, protein,
    4 gram lif
    günlük manganez ihtiyacının %68’ini,
    günlük kalsiyum ihtiyacının %8’ini,
    günlük demir ihtiyacının %4’ünü,
    günlük k vitamini ihtiyacının %3’ünü içerir.

    tarçının faydaları:
    - antioksidan kaynağıdır : tarçının içeriğindeki yüksek antioksidan bileşenleri, serbest radikallerin hücrelere verdiği hasarı yavaşlatarak yaşlanmayı yavaşlatır. farklı gıdalardaki antioksidan seviyelerini ölçmek için kullanılan orac ölçeğine göre tarçın; antioksidan seviyesi bakımından birinci olarak sarımsak, kekik ve biberiye de dahil olmak üzere birçok güçlü otu ve baharatı geride bırakmaktadır.

    tarçının içerisinde bulunan polifenol, fenolik asit ve flavonoid olarak adlandırılan antioksidanlar; orman meyveleri, kırmızı şarap ve bitter çikolata da dahil olmak üzere diğer süper gıdaların içinde bulunmaktadır.

    -anti-inflamatuar özellikler içerir: tarçındaki antioksidanlar; kalp hastalıkları, kanser ve beyin fonksiyonlarının azalması riskini önleyen anti-enflamatuar etkilere sahiptir. tarçının içeriğinde bulunan yedi çeşit flavonoid, vücuttaki iltihap seviyelerine karşı son derece etkilidir ve onları elimine eder.

    -kalp sağlığını korur: tarçının yüksek kolesterol, yüksek trigliserid ve yüksek tansiyon seviyelerini dengeleyerek kalp sağlığını korumaktadır. tarçındaki özel bileşenler kötü kolesterol ldl’yi azaltmaya yardımcı olurken, iyi kolesterol hdl’yi sabit tutmaktadır. yüksek tansiyonu düşüren tarçın, vücudu kalp hastalığı ve felç gibi risklere karşı da korumaktadır.

    -incülin direnci ve tip 2 diyabetle mücadele eder: tarçın içerisinde bulunan etken maddelerden biri olan hidroksi metil kalkon polimerleri doku üzerinde insülin gibi davranarak kan şekerinin düzenlenmesi sağlamaktadır.
    bir diğer etki ise tarçın tüketiminin sindirim enzimlerinin yapısını değiştirmesi ve karbonhidrat parçalanmasını yavaşlatmasıdır. bu besinler ile aldığınız karbonhidratların bir kısmını kullanamamanız ve kan şekerinizin dolaylı olarak düşmesi anlamına gelmektedir.

    - kanser riskini azaltır: yüksek antioksidan bileşenleri dna hasarına hücre mutasyonuna ve kanserli tümörlerin büyümesine karşı korunma sağlamaktadır. tarçının içerisinde bulunan cinnamaldehid adlı maddenin, tümör büyümesini yavaşlattığını, dna’yı hasara karşı koruduğunu ve kanser hücrelerini kendi kendine yok etmeye çalıştığı tespit edilmiştir. ayrıca tarçına o kendine özgü yoğun kokusunu veren madde de cinnamaldehiddir.

    - diş sağlığını desteklemektedir: diş çürümesine, ağız enfeksiyonlarına neden olabilen bakterilere karşı koruyucudur. tarçın esansiyel yağ ile ağız gargarası yaparak, ağız içindeki enfeksiyonlara karşı uygulanabilecek en doğal yöntemdir.

    -cilt sağlığına iyi gelir: içeriğindeki antibiyotik ve anti-mikrobik bileşenler; cildi tahriş, döküntü, alerjik reaksiyon ve enfeksiyonlardan korur. tarçın esansiyel yağını cilde uygulamak iltihap, şişlik, ağrı ve kızarıklıkların azalmasına yardımcı olabilir. tarçın esansiyel yağı hassas ciltler için ilk etapta pek uygun olmayabilir onun için bileğinizde deneme yapmadan kullanmayınız. ya da baz yağ ile karıştırıp o şekilde uygulayabilirsiniz.

    - beyin fonksiyonlarını destekler : parkinson ve alzheimer gibi nörolojik hastalıklara karşı koruyucudur. tarçın, beyin hücrelerinin zarar görmesini engelleyen nörokoruyucu proteinleri aktive etmektedir. ayrıca hücrelerin kendi kendini imha etmesine neden olan oksidatif stresin olumsuz etkilerini azaltmaya da yardımcı olur.

    pek çok tarçın ağaç tipi vardır ve birbirlerinden farklı özellikler göstermektedirler. bunlardan tercih edilmesi gereken en sağlıklı türü seylon tarçındır. seylon tarçın "gerçek tarçın" olarak nitelenedirilmektedir. diğer bir tip ise kasia(çin tarçını)dır. genel olarak piyasada hep kasia tarçın karşımıza çıkmaktadır ve seylon tarçına göre bir hayli ucuzdur.

    tarçının içindeki yüksek kumarin oranları karaciğer yetmezliğine sebep olmaktadır.
    1 gram seylan tarçında 0,1 miligram
    1 gram çin tarçınında 3,8 miligram kumarin bulunmaktadır.

    bu oranlar da düzenli kullanımda karaciğere ciddi şekilde hasar vermektedir. ayrıca tarçın kullandığınız halde kan şekerinizi düzenlemiyor yada kolesterolünüzü düşürmüyorsa kalitesiz bir tarçın tüketiyorsunuz. ve bu tarçın kasia tarçındır.

    peki kullandığımız tarçının hangi tip olduğunu nasıl anlarız?
    öncelikle görünüş olarak birbirilerinden ayrılmaktadırlar. seylon tarçın, kasia tarçından daha ince bir kabuğa sahiptir ve çoklu tabakalardan oluşmaktadır. kasia, her iki uçta içi boş bir boruya doğru kıvrılan bir kalın kabuk parçasıdır. bir başka yöntem ise sertlikleridir. kasia tarçın çok serttir ve ancak öğütücülerle parçalanabilir. seylon ise daha bükülebilir, kırılabilir bir yapıya sahiptir. son ayırt edici özellik ise menşeidir. seylon tarçın genel olarak sri lanka'da yetiştirilmektedir.

  • - inanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
    - ne oldu hayırdır?
    - arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
    - ee, sen hoşlanmıyor usun mesele bu mu?
    - ya yok be, geçen günlerde de selim açılmadı mı kızım bana
    - ee halletmedin mi o konuyu
    - ya biliyorsun selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
    - yani
    - kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
    - ee
    - ee şimdi de arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
    - hıı evet zor
    - ay lisede de böyleydi, geldim im ikisi üçü birden gelir.
    - istemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
    - ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum anlasana

    biz seni çok iyi anlıyoruz ağzına sıçtımın şımarığı. istiyorsun ki hiçbiri ile sevgili olmayayım ama her ihtiyacım olduğunda hepsi peşimde pervane olsun. hiçbirine sevgi vermeyeyim ama bunu hiçbiri bilmesin, sürekli sanki onu sevecekmişim gibi tetikte olsun, sürekli beni elde edeceği günün hayali ile yansın, bu ateşi hiç söndürmeyeyim, küllenir gibi oldu mu bir eline dokunayım, biz saçlarını seveyim, yanağına sıcak, ıslak bir öpücük kondurayım aklı uçsun, benden vazgeçmeye niyetlendiğine pişman olsun. ben bütün bunların planlarını kurayım, ama yakınımdaki kızlara da sürekli bu konudan şikayet ederek ne kadar istenen, arzulanan, iki erkeğin arasında kaldığı için zor durumda olan kız imajı çizeyim.

    kızlar çok adisiniz, ayça sen hepten adisin. lan 3 yıl be, bir el tutmanın peşine 3 yıl. ama suç sende değil benim ağzıma sıçayım ben, yani bi arkadaş, eeh her ne boksa.

  • yoktur.

    mutluluk senin ipe sapa gelmez mitolojilerine inanmamla değil, kendi iç bütünlüğüm ve eylemlerimle alakalıdır.

  • çoğu çevirinin aksine güzel bir iş başarmış insandır. bundan şikayet eden insana versen işi, karbeyaz diye çevirirdi muhtemelen.

  • başbakanımız binali yıldırım'ın az önce dile getirdiği durum. hükümetimizin başarısı bu dedi. bi gülme geldi, ne diyo lan bu değişik diyoken son anda anlayabildim.

    eskiden öğretmen başı 60 öğrenci düşüyomuş. akp sayesinde 30'a inmiş. o da %100 ediyomuş. adamlar matematiğe de kayyım atamış amk.

  • benim gibi kurumsal firmada çalışanlar ve devlet memurlarının tuzu kuru, maaşlarımızı çatır çatır alacağız. özel sektörde çalışıp patronun insafına kalanların ne halleri varsa görsün, sunta kemirsin denmiştir.

  • olasi bir durum. tabi bunu oturup dusunup tasinarak gerceklestirmiyorlar. tesadufen iclerinden birinde olusan genetik bir farkliligin sonucu eger mevcut oldurulme yontemlerinden kacisi daha mumkun kiliyorsa, mesela sinek ilaci zehrini vucutta parcalayan enzimi cok daha fazla uretiyorsa, o sivrisinek hayatta daha uzun kaliyor ve genlerini aktaran da o oluyor. boylece yeni nesil sivrisinekler genetik olarak ilgili oldurme yontemine direnc kazanmis oluyor. buraya kadarki kisim evrimsel biylojinin aciklamasi.

    bir de isin davranissal direnc boyutu var. belli bir sivrisinek korunma yonteminden oturu kan ememeyen, ama yontemin 7/24 etkili olmamasindan dolayi da hayatta kalabilen sivrisinekler, can havli agir bastigindan olsa gerek, davranislarini degistirebiliyorlar. ornegin, cibinliklerin cok sik kullanildigi bir cografyada, geceleri zorunlu olarak es gecip, gunduz erken ve aksamustu saatlerinde ava cikiyorlar. bu sekilde hayatta kalmak norm haline geldikce, bu davranislar da norm olmaya basliyor.

    gerek sivrisinek ilaclari gerekse de cibinliklere karsi sivrisineklerin nesiller boyu gelistirdigi evrimsel ve davranissal savunma mekanizmalari uzerine yapilan arastirmalarin bir kismi su yazida cok guzel anlatiliyor.