• türkiye'de hakim olan "hayvanlar üsümesin" saplantisi nedeniyle, birbirinin ayni model insaa edilen alçak, havalandirmasiz ve karanlik yapilar.. içeride egilerek dolasirsiniz, gözleriniz amonyak nedeniyle yanar, yerde bir karis gübre ve size dogru karanligin içinden parlayan bir çift göz.. hayvancagizin ne günahi var ki, bu ona reva görülmüs.. yaradilisi geregi çayirda gezmeye yatkin olan bu canlilar belki de ömrü boyunca hiç o zevki yasayamadan kasaba gidiyor. hele bazi olaylar var ki akillara zarar.. adam buzagi iken hayvani ahirina koymus, kapi zaten ufacik, büyüdügü zaman ahirin duvarini yikarak disari çikartiliyor. ya da kasap gelip bu pisligin içinde hayvancagizi kesmek zorunda kaliyor. sahit oldugum akillara durgunluk veren ahir hikayeleri çok.. bunlardan biri de ampuller. tavan yüksekligi 1,50 bilemedin 1,80 metre olan bu yapiya amcam bir adet asma duy tabir edilen çiplak ampul koymus, sey gibi ortada sallaniyor.. inek de bu isik saçan naneyi merak ediyor tabi. hem o kadar yüksekte de degil, uzaniyor ve isiriyor. sonuç; allah rahmet eylesin... komik geliyor, ancak yil içinde her bir kasabada birkaç inek bu yüzden ölüyor.

    devletimiz her seye ruhsat vermeyi çok sever. araba ruhsati, yapi imar izni, yapi kullanma izni, üretim izni vs. diye.. bir de ahir ruhsati olmali.. hayvan bakmak isteyen bu isi adam gibi yapsin.. hiç zor degil. yapacagi tavani 2.50'ye yükseltmek, iki de pencere açmak.. israil'den seçme inek getirtmeyi bilen zihniyetin bu isin üzerine egilmemesi çok ilginç. köylüye inek vermek oy kapisi, yaptirimda bulunmak ise oy kaybi demektir. ayrica elinde çantayla köylerde dört dönen veterinerler de bu ahir sisteminden memnun. pisligin içinde her tür hastalik daha kolay çikiyor. bu da bol muayene ve bol ilaç demek... (bkz: allah akil fikir versin)
  • bir arkadaş dublajda "ahır" kelimesini, kelime iyelik eki alınca galiba diğer ses düşmesi olan kelimelerle kaşıtırıp "ahrını" şeklinde telaffuz etmiş. "ahır" kelimesi, aslen farsça'dır ve divan-ı lügat-it türk'te de geçmiştir. 'büyükbaş hayvan barınağı' demektir.

    köken olarak kelimenin "hor"dan türediği rivayet olunur. "hor görmek"teki "hor"la doğrudan irtibatı var mıdır, bilemiyorum. farsça'da "aher", "ahar" kullanımları görülmüştür. "imrahor" kelimesi de aynı köke mensuptur; "mîr" ile "ahar" terkip olmuş (mîr-i ahar) ve "imrahor" türemiştir.

    imrahor, kısaca 'ahır emiri' ya da "at bakıcısı" demektir; ama ıstılahen "padişah ahırlarına ve onlarla ilgili gereçlere bakmakla görevli kimse" anlamı kazanmıştır.

    şimdi "ahır" kelimesinin, iyelik eki aldığında "ahrın" sesine ve şekline tahvil olması için kelimenin kökünün "ahr" olması gerekir. sabır(sabr-ın) gibi, fetih(feth-in) gibi, metin (metn-in) gibi. bu arada "alın", "burun" gibi türkçe bildiğimiz kelimeler iyelik eki aldığında neden harf düşmesi olur, merak konusudur.

    "burun" ve "alın" kelimelerinde kural dışı bir kabul sözkonusudur. kaideye göre lafız ve telaffuz, "alının", "burunun" şeklinde olmalıdır, çünkü burada ses düşmesi için bir gerekçe yoktur. ayrıca esas türkçe'de "n" sesi genizden gelir, yani nazaldır. (şu "öztürkçeci" arkadaşlar biraz okusalar, dillerine bakışları epey bir değişecek ama nerdeee! dogma ve taassup dizboyu! anlatamıyoruz da! allah hidayat versin!) biraz düşününce sizler de benzer türkçe kelimeleri rahatça tespit edebilirsiniz!

    "ahır" kelimesi, nasıl bir ek alırsa alısın, "ahır" olarak kalır, ne ses düşmesine uğrar, ne ses türemesine.
  • aynı zamanda edirne'nin ipsala ilçesine bağlı bir köy.
  • sovyetler'in dağılması henüz 10. yılını doldurmamış, bizim gürcistan'a gitmemiz gerekiyor. karayolu ile bunu gerçekleştireceğiz. ırak'dan giriş yaptık ve diyarbakır, elazığ, erzurum, artvin, hopa istikametinde seyrediyoruz. bingöl ve erzurum arasında karlıova mevkiinde kardan dolayı yolda kalmış bir otobüsün arkasında bizde kaldık. bir süre aracın içinde ısıtıcıları açarak bekledik, sonra yakınlarda bir köy vardır düşüncesiyel çevreye bakınmak için yola çıktık. iki otobüs dolu insan ve birkaç araçlık konvoyun içinden inenler kervan misali karlı yolda vadiye doğru yol almaya başladık. hava kararmış ve herkes bir birinin elinden tutarak yürüyordu. akarsuyu takip ederek, yukarı doğru çıkarken net olmayan ışıklar gördük ve köye vardık. hane sayısı az olmasına rağmen sağolsun insanlar bizimle çok ilgilendi. herkes bir şekilde bir yerlere yerleştiriliyor, küçük bir camisi var o doldu, evler doldu. önceliği kadınlara ve çocuklara verdiğimiz için bize evlerin avluları kaldı. hava oldukça soğuk ve ısıtıcı temin etme imkanımız yok. gece yarısını geçtikten sonra "ahırlara bakabilir miyiz?" dedim. "bu saatte karanlık olur, hayvanları sabah görebilirsiniz" dediler. sonra ısrarımıza dayanamayıp götürdüler. otobüs şoförleri, birkaç kamyon şoförü, biz oldukça şamata bir grup oluşturduk. sonra ahırın içinde, bir bölgeyi temizleyerek, mevcut otları o bölgeye yayarak uyuduk. o yorgunluk sonrası nasıl uykuya daldığımı anımsamıyorum ama sabah çok dinç kalkmıştım. sağolsun ev sahiplerimiz de çok "me"lemeden veya "mö"lemeden bizi arkadaşça ağırlamışlardı. güzel bir dostluk gecesiydi. 2 gün o köyde yaşadık, 2 gün o ahırda uyudum. insan huzuru nerede bulacağını bilmiyor, bir gece bir ahırda da olabiliyor.
  • (bkz: ağıl)
  • arada iki kadeh içip bilardo oynamak için takıldığım bar/kafe/meyhane. kızılay'da. bilardoyu laf olsun diye oynuyoruz, yoksa masalar rezil durumda.

    bir kaç aydır eski tadı yok sanki. garsonlar değişti, belki ondan olabilir. yeniler biraz şey (en hafif tabirle beceriksiz). bilardo katına bakan ise tam dayaklık, eski ben olsa çoktan düzeltmiştim yüzünü.
  • koy yerlerinde ineklerin veya kecilerin geceleri konakladigi yer
    yani bizde oyle denilir
    evet kokar cunku icinde hayvanlar var ve bu hayvanlarin tuvaletleri ayri odada degil
    aksama dogru sahibi gider ve sutu sagir ahirda
    onun disinda saman koymak icin bi yer vardir icinde inek ordan yer samanini
    ayrica gunduz vakti tavuklar da o samanin ustunde yumurtlayabilir
  • ankarada, kitlesi genelde 35 yaş üstü olan bar,
    çalışanları cok kibar ankara üniversitesinden oldugumuzu duyunca %10 indirim yaptılar sagolsunlar. müzikler gayet hos. fiyatlar ortalama fakat tatlarını cok begenemedim. ama sırf ortami icin bile tercih edilebilir.
  • hara ve imrahor ile aynı kök, akraba olan sözcük. hara biraz farklı, (bkz: hara/@ibisile).

    köy evlerinin kenarına yapılan derme çatma, müştemilatın müştemilatı alacık gibi olan barakaya "yer damı" diyorlar. zira o evcik yerden bitme; tipik köy evi ise alt katı ahır/samanlık olmak üzere iki katlı. istanbul'da, küçük metrekareli iki katlı mini villalara "yer evi" diyorlar.

    ata kızarak eşeği yol arkadaşı seçen kişinin gideceği yer ahırdır.

    "ama 'ahır kumrusu' deyince kafam attı. beygir boklarında arpa danesi arayan kuşlar. teres, sağ kalırsa adam olmayı öğrenir belki. sanmam ya neyse." yusuf atılgan - canistan

    "insan arketipleri anlasa da anlamasa da o dünyanın bilincine varmalıdır çünkü bu konuda insan hala doğanın bir parçasıdır ve kendi kökleriyle bağlıdır. insanı yaşamın ilk imgelerinden kopartan bir dünya görüşü ya da bir toplumsal düzen, bir kültür değil gittikçe artan bir hapishane ya da bir ahırdır." carl gustav jung - aspects of the feminine

    [kendisine "fukaracık", "tanrı'nın karagözü" denmesinden hoşlanan assisili aziz francesco'nun* ağlama ve yalvarmalarını hatırlar mısınız? artık ihtiyarlamış, tarikatı devleşmeye başlamıştı ki, merhametsiz öğrencisi elias, üstadının titrek, müşfik ellerinden dizginleri almış, assisi'nin üç katlı görkemli aziz francesco manastırı'nı yapmaya başlamıştı. burasını çok değerli duvar resimleri, altın inciller, rengarenk camlı büyük pencerelerle dolduruyordu. "isa'mızın ahırı burası değil!" diyordu zavallı francesco. "saray bu, kale! istemem! istemiyorum!" hoyrat elias ise gülüyor, frerlere göz kırpıyor, onuruna bu tapınağın yapıldığı kişiyi göstererek mırıldanıyordu: "bu da iyice ihtiyarladı!"] nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm

    (ilk giri tarihi: 8.5.2015)

    (bkz: tokat), ağıl, kora, küm
    (bkz: yatırmak/@ibisile), yataklamak, yatak/@ibisile, suya
    (bkz: sarma/@ibisile), samra, sarmalık
    (bkz: ahır küremek/@ibisile)
    (bkz: hayvore/@ibisile)
  • oğuzhan uğur isimli yutıbırın çalışma mekanı.
hesabın var mı? giriş yap