• kastamonu'nun azdavay ilçesine bağlı bir köy.
  • nişanyan'a göre alaçu, alançık'tan geliyor. çadır, silindirik çadır, kulübe. öteki adı alaçık. fethiye dağlık köylerinde bilinen bir sözcük. çadıra göre daha alt kademede. daha çok kulübe, baraka eşdeğeri diyebilirim. söz arasında "yaz günü alacığı" diye duymuştum, bu alacığın derme çatma doğasını güzel yansıtıyor.

    taş, kuru ot, çamur, naylon, kısmen de kıl/çadır bezi hepsi bir arada kullanılıyor, tarhana gibi yetersizlikten tüm eldekiler birleştirilip, kimliği olmayan , az olan bir baraka üretilmiş oluyor galiba. yalnız özgün anlamı daha kapsamlı olabilir, çünkü tarihte çok eskilere gidiyormuş.

    bir yandan çadır gecekondu fikrine yakın görünse de gecekondu kavramının tarihi köküdür denilemez. ama alacık gecekondunun özgün atası olmaya daha yakın. her türlü malzeme, konut için biraraya getiriliyor, belli/zorunlu kısıtlama, dışlama yok.

    alacık kalıntısı çoban yurdu alanlarının da damgası, belirtisidir denebilir.

    anlam olarak değil de etimolojik olarak kökü 'ala açık' ikili sözcüğü gibi görünüyor, sonradan kaynaşmaya uğramış olabilir. zira hem doğrudan alacık sözcüğünün anlam bulutunda tam kapanmama, tam korumama anlamı içerilmekte, hem de bazı yörelerde açık alan anlamında kullanımı da sürmüş gelmiş.

    köy evlerinin* kenarına yapılan derme çatma, müştemilatın müştemilatı alacık gibi olan barakaya "yer damı" diyorlar. zira o evcik yerden bitme; tipik köy evi ise alt katı ahır/samanlık olmak üzere iki katlı. istanbul'da, küçük metrekareli iki katlı mini villalara "yer evi" diyorlar.

    (bkz: alacuh), alancık
    (bkz: gümele), güme, koptor, yaz evi
    (bkz: haymaz)
    (bkz: alası diri)
hesabın var mı? giriş yap