huzur
aynı isimde "huzur (kitap)" başlığı da var
-
adeta, öyle görünüyor ki "huzur reel islam'dan ayrılmakta." (bkz: huzur islamda/@ibisile)
kaşınan, kurtlu insanlara bir eleştiri deyişi anımsıyorum: "(seni/sizi) hazırda huzur tepiyor".
nokta. hep te teper. (herkeste de tepmesi gerekir, biz kendimizi hiç tepmeyeceklerden saymakta özgürüzdür.) tepildikten sonra bulunması esas olan, dolayısıyla hem bulunması hem yitirilmesi zorunlu sayılan şeydir.
düşünüyorum da, sıkıntımda yol daha açık, huzurumda sanki fırtına veya yangın sonrası sadeleşme, oldubittilik varmış. (fırtına öncesi sessizlik?) tamamen değil de şimdi aldığı yeni renkle görünümü. yalnız değilken, gündüz duyulmayan kulak çınlaması ile, birine kızmanın, birinden sebep saymanın örtüklüğü arası bir şey. yoldaysam sıkıntısız yürünür mü? varoluş konularının kazanı hep kaynar. yavaştır veya harlıdır. (bkz: kimlik bunalımı/@ibisile)
allah isyan huzuru versin, huzur isyanı değil.
erken gelen huzur öldürür, geciken huzur gebertir.
bulduğun huzuru tutumlu kullan.
bitecek.
sürekli huzur olsa olsa mezarda.
götünü kurtaran din kardeşlerim.
artık huzur içinde osurabilirsiniz.
silgiliğin (bilgelik de neymiş) huzurunu bulduğunda hiç kalemlik peşine düşmeyeceksin.
"olmuyordu. huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu." yusuf atılgan - aylak adam (1959) (s. 142)
"tanrı aptalları korur ama hiç huzur vermez. aptal yarını hep yeni bir gün sanır -ama hiçbir zaman değildir- hep aynı gün, aynı yer, aynı zamandır. hava her zaman fırtınalıdır ve görüş mesafesi sıfırdır. ortada ne tanrı, ne barış, ne güneş olmasa bile yine mucizelere inanır. habire anlamını yadsıdığı şey ise kendisinin mucize olduğunu görmektir." henry miller - insomnia (uykusuzluk)
[tanrı huzurunda sıcak kuma, sıcak toprağa yüz koy. çünkü her yaralının yere yüz koyması, yarasını dağlamasıdır.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[yokluk bezini başına at, onu sarın. yokluk taylasanını arkana sarkıt.
mahv üzengisine hiçlik makamından ayak bas. muratsızlık atını hiçlik makamına doğru sür!
yok ol. bir an gelsin, yokluktan da geç. sonra bu ikinci makamdan da fani ol!
gözünü yum, can gözünü hemen aç. derken gözüne yokluk sürmesini çek!
böylece rahat ve huzur içinde, ta yokluk alemine kadar yürü!] feridüddin attar - mantıku't-tayr
"aslında yazmadığım için özür dilemek zorunda değilim, neticede mektup yazmaktan ne kadar nefret ettiğimi bilirsiniz. şikayet etmek amacıyla değil, sadece genel bir gözlemimi aktarmak amacıyla söylüyorum, hayatımdaki bütün dertler mektuplardan ya da mektup yazma ihtimalinden kaynaklanmıştır diyebilirim. insanlar bugüne kadar beni hiç yanıltmadılar, ama mektuplar hep yanılttılar, işin ilginci başkalarının yazdığı değil kendi yazdıklarım. (...) mektup yazmak aslında hayaletlerle ilişki kurmaktır, bu hayaletler her bir mektubun, hatta bütün mektupların içine sızan ve her birinin diğerine şahit olarak destek verdiği; tabii ki sadece mektup yazılanın değil yazanın da hayaletidir. insanlar neden birbirleriyle mektupla iletişim kurabilecekleri fikrine kapıldılar! uzaktaki bir insanı düşünebilir, yakındaki insana elimizle temas edebiliriz, bunun dışındaki her şey insan gücünün ötesindedir. (...) insanlar hayaletlerin gücünü yok etmek ve doğal bir ilişki sağlamak, ruhları huzura kavuşturmak için trenleri, arabaları, uçakları yaptılar, ama hiçbir faydası olmadı, tüm bunların kaza yapmak için yapıldıkları aşikar. karşı taraf daha sakin ve güçlü, posta sisteminden sonra hayaletler telgrafı, telefonu, telsizi icat ettiler. onlar açlıktan ölmeyecekler ama biz çürüyüp yok olacağız." franz kafka - briefe an milena
"new york'a sırtımı verip, yüzümü (alışılmadık durgunluk ve grilikteki) nehre çevirdim ve mesnevi'den rasgele bir sayfa açıp kendi kendime yüksek sesle okumaya başladım:
milletlerin savaşları hep iyilik uğruna
cennet ağacının bereketini hatırlatıyor çıplak dallar
insanların öfkesi hep barış arzusundan
huzura kavuşmanın sırrı hep kargaşa yaşamakta
surata inen silleler şefkatli okşayışlar aslında
tüm şikayetler minnettarlıktan
düş tekin içine de var evrene
her zıtta onun tam aksini kokla
savaşlar barış getirecek kuşku yok buna" hamid dabashi - iran ketlenmiş halk
"her şey doyum, kuvvet ve hasrettir, hepsi ruh olabilir. lanetli ve kısır hayat, yalnız cimrilikle geçendir - harcamayan, tehlike peşinde gitmeyen, arzulamayan, sırf ılımlılıktan ve iyi geçinmekten ibaret sefil bir huzurdur." nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm
"ahmet hamdi tanpınar’ın huzur (1949) romanında yarattığı mümtaz, ahmet cemil ile neredeyse her bakımdan akrabadır. (...) oğuz atay’ın tutunamayanlar’ı (1971-1972) ahmet cemil’in başka bir zamanda yeniden vücut bulması gibidir. nitekim atay da sık sık halid ziya’nın kahramanlarının kendi kahramanları gibi bir “tutunamayan” olmasından bahsedecektir. (...) ahmet cemil, edebiyatımızı daha uzun yıllar etkileyecek bir kök-kahraman bence." seval şahin
(ilk giri tarihi: 17.6.2018)
(bkz: huzurlu/@ibisile)
(bkz: huzur kaçırmak)
(bkz: hazır/@ibisile), ihzar/@ibisile, hazirun, huzzar
(bkz: anlama/@ibisile)
(bkz: osurduğum sıçtığım kel evim)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap