68 entry daha
  • --- hafiften spoiler ---

    filmi izledikten sonra en çok sevindiğim şey, 2 saat içine savaşı, kürt sorununu, pkk terörünü, bunu oluşturan etkenleri, nasıl çözüm bulunacağını, kardeş kavgasını, siyaseti, ekonomiyi, uyuşturucuyu, petrolü, büyük devletlerin oyunlarını kısacası bölgeyle ilgili tüm sorunları ele almaya çalışıp çorba etmemiş olduklarıdır. bundan korkuyordum açıkçası. bir savaşın ortasındaki bir karakol ve bu karakoldaki askerlere odaklanmış bir film. bu yüzden de militarizm propagandası falan yok arkadaşım, sadece o karakoldaki askeri anlatıyor, hem de gayet yalın haliyle. nöbette uyuyor mesela, şafak sayıyor, arkadaşlarıyla eğleniyor, gülüyor, şarkı söylüyor, sevdiğiyle konuşuyor telefonda, annesinin yüreğini ferahlatıyor "yok biz orada değiliz, onlar başka yerdeydi" diye, korkuyor, umutlanıyor, heyecanlanıyor. savaşı, onu yaşayan askerin gözünden anlatıyor ve bunu da gayet başarılı bir şekilde yapıyor bu film.

    film sizi öyle içine alıyor ki bir an kendinizi bir sınır karakolundaki asker olarak düşünebiliyorsunuz. hele ki karakol baskını sahnesiyle (ve şaşırtıcı derecedeki başarılı özel efektleriyle), böyle bir hadiseyi yaşamadan ancak bu kadar hissedebilirdim herhalde.

    kısacası gidin, görün. pişman olmazsınız.

    --- hafiften spoiler ---

    edit: spoiler'ı unutmuşuz...
  • güzel bir film. güzel bir deneme.

    ellibin trilyar milyon satırlık kitaptaki düşünceleri kısaca özetlemiştir. özgürlüğü, dili, dini kısıtlanan bir halk, karşısında o toprakları elde etmek için yüzyıllardır kan döken, kaybeden başka bir halk. bir özgürlük arayışı, kimin maktul kimin katil olduğunun karıştığı olaylar silsilesi, kimin yargılanacağının karıştığı bir dönem... güzel özetlenmiş.

    ..ve evet, o eğlenceli, hayat dolu, sevdalarını yaşamak isteyen o gencecik delikanlılar artık yok. onlar artık yok adamım, yok...

    tek hoşlanmadığım nokta o kadar mücadelenin kişisel bir mevzuya indirgenmiş olması... o kadar basit olmamalı bu işler... olmamalı.
  • bittikten sonra beton etkisi yaratmış film. kimi yerlerde güldürüyor, kimi yerlerde heyecanlandırıyor ve kimi yerlerde de ağlatıyor. üstelik askerlerin sıradan ama samimi hayatlarının, hareketlerinin, kahramanlıklarının ve yaşanan bütün olayların gerçek olduğunu bildiğimiz için "film işte" diyemiyoruz. çıktıktan sonra da bir süre kendimize gelemiyoruz.
  • milliyetçi bir film bekliyordum, olayları gerçekten ince nüanslar ile anlatabilmişler. çekim, anlatım, müzikler ve efektler gerçekten çok güzel. bir çok duygu dolu anı vardı.

    --- spoiler ---

    en çok hoşuma giden sahne ise türk bayrağını çekerken kürtçe türkü söyleyen askerin, sözlerini anlamayan askere sözlerini çevirdiği sahne idi.

    --- spoiler ---

    mutlaka gidin izleyin..
  • oncelikle askerligini yeni bitirmis hurgenerallerin kendi askerliklerini 1993 yilinda pkk'nin en yogun oldugu donemlerden biriyle karsilastirarak "yok oyle bisey" dedikleri filmdir. akabinde kendi yorumlarima gecmeden once bu filmle ilgili olarak yapilacak olan yorumlardan bir kac kuple buraya eklemek istiyorum; zira bunlar yazilacak ;

    - "kürt sorunu kürt sorunu kürt sorunu !"
    - "militarizm milliyetcilik vur kır parcala adam öldür !"
    - "yok oyle bisey, oyle askerlik olmaz !"
    - "türk - kürt kardestir, boyle film olmaz !"
    - "en iyi yeri basindaki kanalizasyon fragmaniydi ehuehuehueheu!"

    ve turlu turlu filmi itin gotune sokmaya calisan yorumlar.

    film baslangicindan bitisine kadar insani yerine oturtup, cikista 1000 kisilik dolu sinemadan çıt çıkartmayan bir filmdi. ben bunu bugun gordum. yeri geldi gozlerim doldu, yeri geldi kahkaha attim. belki az bisey gururuma yedirsem hungur hungur aglardim bile. oyle sahneler vardi. filme gidecek olanlara iki nacizane tavsiyem, sinebonus'larda gitmeyin, 45 dakika reklam izlersiniz; askerliginizi yapmadiysaniz gitmeyin, hayattan sogursunuz. ama tabii ki 2009 yili ile 1993 yilinin arasinda buyuk farlar oldugunu unutmamak gerek. ama psikolojisi cok agir.

    konusu, hikayesi, anlatilisi, cekimleri, diyaloglari ve oyunculuklari ile benim acimdan su gune kadar izledigim en iyi turk filmlerinden biriydi diyebilirim. ve bunu derken tum millyetci duygularimi ceketimle birlikte portmantoda biraktigimi da belirtmek isterim. eger biz boyle full metal jacket tarzi adamin agzina sican filmler yapabiliyosak neden yillar yili recep ivedik gise yapiyo bana onu dusundurdu film. akabinde kanalizasyon adli filmin ona isik tutacagi aklima geldi, kafam daha fazla yormamaya karar verdim. kaldigim yere doneyim. ozellikle askerler arasi diyaloglar, komutanlarin askere yaklasimi ve gerek rutbelilerin arasindaki gerek askerlerle arasindaki diyaloglar, hudutta askerlik yapmaya gelmis 20 21 yasinda genclerin psikolojisi ve orada vatan savunmak ugruna yillarini vermis bir yuzbasi ve kendi hayatindan soguyup daglara asik olmasi o kadar guzel islenmis ki; yan hikaye olarak usulcana anlatilan doktorun hipokrat yemini ve doguda bir catismanin ortasinda sıhhiye olmak hikayesine de bir sekilde hayran kalmamak elde degil.

    --- spoiler ---

    filmin ozellikle ilk 25 dakikasi cok agir, adami yerine mihlayan cinsten. pusunun ne oldugunu bize anlatip, ölümü hem ölenin, hem kurtulanin gozunden bize sadece bir islik ve bir bicagin metale vurulunca cikarttigi ses ile tasvir eden bir saldiri sahnesi var ki, o an koltugun kollarini biraz daha sıkı kavrayip kendini geriye dogru germemek elde degil. akabinde gelen bir askerleri uyandirma ve istima sahnesi var ki bir komutanin nasil bir lider oldugunu, nasil motivasyon sagladigini gozumuze vura vura, birlikteki herkesi öldüre öldüre o koca sinemadaki 1000 kişiyi koltuga civiledigini gordum. telsizleri dinleyip araya giren pkk'lilari, duygu ve his yuklu kisimlara deginmek istemiyorum, zira bunlarin hepsinin gidilip izlenmesi lazim ki herkese hissettirecegi farkli seyler kisiye ozel olsun. yanliz deginmeden edemeyecegim, filmin sonu inanilmaz mesaj kaygili olmus. ha cok guzel ve yerinde bir son olmus, ki zaten filmin sonunu aslinda basinda gordugumuz dusunulurse tam tadinda olabilecek bir son bu olurdu zaten. ama yine de o son kareler guzel bir mesaj veriyor olsa da, mesaj kaygisinin cok kisiyi rahatsiz edeceginden adim gibi eminim. ben olmadim o ayri.

    --- spoiler ---

    bir de filmle ilgili olarak bir ac sey soylemek gerekirse, filmin sonunda insanlar alkisliyor istemsizce. her ne kadar bu en son terminator 2'de t-800'ün dirilme sahnesinde yapilmis da olsa insanlar garipsemeden yillar sonra suursuzca alkisliyor. haketmediginden degil, ama hala gari geldiginden not dustum buraya. buna ek olarak yanimda oturan insan ziyaninin "oraya ne sikime karkol kurarsin ki amina koyim, ne gerek var?" cumlesi ile nasil denyolarla ayni havayi soludugumu farkettim ki bir sey diyemiyorum bu konu uzerine.

    kisa bir ozet gecmek gerekirse, gorulmesi gereken, isin icine gereksiz seyleri katmadan olmasi gerektigi gibi olmus, insanin tuylerini urperten, izledikten sonra koskoca salonu terkederken 1000 kisinin tek kelime bile etmeden salonu terketmesine sebep olmus, etkileyici bir filmdir. ha bir de film bittikten akabide cast gecerken, tam insanlar ayaga kalkip da salonu terketmeye baslamadan once "dikkaaaat ! uygun adim ! mars !" tekmilinin verilmesi cok ince ve zekice bir ayrinti olmus ki gulmek ile duygulanmak arasinda kaldim. bu filmi izleyin, "hacim ben yeni geldim askerden, askerlik boyle bisey degil" diyen zatlara aldirmayin, zira kendileri 16 yil once muhtemelen amiga 500'lerinde sensible soccer oynayip, aksam ezanindan once eve donmesi gereken kisilerdi. iste bu film, askerligini yeni yapanlar evlerinde sensible oynarken, o daglarda nobet tutup; o kisilerin huzurlu uyumasini saglayan bir grup askerin hikayesini anlatmakta. etkisi muhtemelen birkac gun surebilir, en azindan ben de surecek gibi; ama bunu yapabilmesi apayri bir guzellik. eger ki bu entryler okunarak film hakkinda bir fikir edinmek ve gidilip gidilmeyecegine karar verilmek isteniyorsa bu yazinin anafikri "gidilmeli ve hatta dvd'si cikinca alinmali" 'dir.

    ek bilgi : filmi fragmani ile degerlendirip yaftalayanlara kafam girsin.
  • sıcağı sıcağına yazayım. sonrasında yazmak içimden gelmiyor. öncelikle film beklentilerinizi karşılıyor. sonuçta hem fragmanları ile hem reklamı ile hem varolan fiziksel ortam nedeni ile bir beklenti oluşturmuştu film. bu beklentilerinizi boşa çıkarmıyor. türkiye'de askerlikle ilgili olan tüm erkeklerin ilgisini çekebileceğini düşünüyorum. herkes kendinden bir şeyler bulabilir. aynı zamanda herkesin bildiği gerçekleri görmek açısından da sevindirici.

    filmin içindeki tüm askerlerin gerçek hayatta karşılıkları var. tüm diyaloglar, hatun muhabbetleri, efsane olacak bir o kadar da rahatsız edici çatışma sahnesi tamamen gerçekci. her ne kadar idealist yüzbaşımın tersi örnekler daha çok olsa da, askerliğini yapan herkesin aklında bu yüzbaşı figürüne yakın bir asker, anılarında canlanmıştır. (ki kişisel olarak "bankacı bizden 4 kat daha fazla maaş alacak lafı beni sinirlendirse de, karakter özelinde, doğru bir sözdü. ama kişisel görüşüm, mesleği askerlik olanların birçoğunun, bu ülkede çok emek harcamadan iyi para kazandığı, iyi sosyal olanaklara sahip olduğudur. diğer taraftan olayı vatan uğruna can vermeye indirgersek, büyük fedakarlığı oraya geçici bir süreliğine gelen, hiç bir çıkarı olmayan, milletin evlatları yapar.)

    "askeri bir filmde asteğmenlere laf sokulur" tezi bu film içinde geçerli olsa da, filmdeki doğru bir laf sokmadır. her asteğmenin başlangıcı ortamı tanımak adına biraz sümsükçe geçer. fakat zamanla ortama adapte olursunuz. düzgün bir karaktere sahip olursanız, çevrenizi de kendinizin istediği konuma getirirsiniz. filmde de hem takım komutanı asteğmenim hemde doktor asteğmenim bu doğrultuda insanlardı.

    gelelim filme, filmden çıkanların tamamı filmin etkisinde idiler ve biraz da rahatsız olmuşlardı. çünkü ortada bir kahramanlık hikayesi yok. kısmen acziyet ve tamamen gerçekler var. söylenemeyenleri anlatabilen bir film olmuş nefes. filmde ajitasyon falan yok son sahne haricinde. ana teması terör sorunu olan çok güzel bir film olmuş. tartışmalı konular hakkında güzel saptamalar var. görüntüler ve anlatım herkesin bahsettiği gibi gayet güsel.

    amerikan filmlerinde vietnam üzerine kahramanlık hikayeleri daha çok anlatılır. ama dikkat çeken filmler, eleştirisel gözle yapılanlardır. bizler battal gazi, malkoçoğlu filmleri ile büyüdüğümüz için ve bu kadar uzun süren terör üzerine hiç bir kahramanlık konulu filmimiz olmadan, acziyeti ve korkuyu barındıran bir filmi görünce aslına bakarsanız, rahatsız da oluyorsunuz. lakin, gerçeğin bu olduğunu bildiğiniz için, kendimizi o kadar da abartmayalım (abartılacak hale gelmeye çalışalım) diyorsunuz. filmde faşizan bir anlatım yok, milliyetçilik var, ayrıca kardeşlik duygusu da vurgulanmış.

    daha çok yazabilirim hakkında ama uykum geldi. velhasıl kelam gidin görün.
  • hiçbir beklentim olmadan gittiğim bu filmden, olağanüstü bir şekilde etkilenerek çıktım. bazı konularda önyargılı olunmaması gerektiğini bugün bu film gösterdi bana. sıradan bir acıtasyon değil öncelikle, film herşeyiyle olmuş. çekimler, sahneler, oyunculuklar ve daha sayamadığım bir çok yönüyle izlenmeye değer görüyorum. emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
  • "duygularım sömürülsün, militarizm aşılansın, alt alttan ırkçı söylemler yapılsın" diye gidenler aradığını bulamayacak, öncelikle bunu söyleyeyim. ruh hali çok tedirgin olanlar zaten izlemeden atıp tutmuş filme, yönetmene. ama film öyle değil be, valla değil. izleyin hak vereceksiniz hem bana hem de o samimiyete, o gerçekçiliğe ve insancıllığa... askerlik yapmadım, öyle bir yerde hiç bulunmadım belki tamamen askerlik ve çatışma adına saçma sahneler vardır ama işte filmin insani yanı öyle değil. mesela askerlerden hiçbiri derinlemesine anlatılmıyor, anası babası, sevdiği, işi gücü anlatılmıyor. her şey gereği ve yeteri kadar anlatılmış. detaya boğmamışlar, kafa karıştırmamışlar. en fazla on dakikalık telefonlaşma sahnesi tüm karakterleri tanıtmış.

    sanırım deneysel bir tür de diyebiliriz film için. son olarak diyebileceğimiz şu; ellerinize, emeğinize sağlık.

    fragmanda gözlerim dolmuştu, bir de emrah'ın şarkısını söylerlerken gözlerim doldu, bu da dipnot olsun.

    ...benim meskenim, dağlardır dağlar...
  • kimseye yaranamayacak bir film. ne askerde gaz olsun diye askerlere gösterilecek bir kahramanlık hikayesi, ne de türk ordusunu kötü gösteriyor diye yasaklanacak bir film... karakterler olarak ve yaşananlar olarak da ne o kadar gerceği yansıtıyor, özellikle yüzbaşı karakteri tartışılır ama zaten bu bir film. gercegi yansıtması gerekseydi belgesel olurdu... bu bir yönetmenin türkiye cumhuriyetinin en uzun süren savaşına yorumu, hollywood'tan alışık olduğumuz vietnam ve ırak savaşı eleştiri filmlerinin bir benzeri ve bence bu tarzda ilk sayılabileceği için önemli...

    sorunları var mı var? gereksiz şairhane metinler ve bazı gereksiz dialoglar (bu zaten türk sinemasının bir sorunu ya da aslında hepimizin sorunu konuştuğunu yaz deyince düşünme ihtiyacı duyuyor ve bu işin doğallığından götürüyoruz biraz.) özellikle sonda bir sahne var ki seyrederken "ya hayır yaa buraya kadar iyi gelmiştik ne gerek vardı" derken buldum kendimi.

    ama çekimleri ve oyuncu seçimiyle başarılı bir film. seyredilmeyi fazlasıyla hak ediyor ama altından büyük anlamlar aramak ve bu filmi milliyetçi, militarist, antimilitarist ya da savaşımıza karşı iyi bir eleştirel film gibisinden kalıplara sokmak hiç gerekmiyor.
  • ilk izlenimim filim cikisi uzun metrajli bir fragman olmus. zira konuda derinlemesine degilde kartpostal gibi kisa kisa sahneler kaliyor aklinizda
    --- spoiler ---
    hele samsunluysaniz hele samsunda izlediyseniz karakol baskini oncesindeki o ufak telefon sahnesi inceden gulduruyor. ardindan yenen kursun daha cok can yakiyor ve tabiki (bkz: .mina kodugmun bakkali)
    --- spoiler ---
711 entry daha
hesabın var mı? giriş yap