• 1999 yılında çin kırsalında tamamen amatör oyuncularla çekilen film, bir yandan çin toplumunun sosyo-ekonomik koşullarına ışık tutarken diğer yandan da amatör bir öğretmenin mücadelesi üzerinden öğretmenlik mesleğine dair pek çok şey düşündürtüyor. dramatik yapısı oldukça güçlü olan, yarı belgesel diyebileceğimiz bir formata sahip olan film, finale doğru gözleri dolduruyor, yürekleri sıcacık hale getiriyor. öyle ki; izleyicisini üzen, mutsuz eden, ikincil travmalara maruz bırakan bir duygu sömürüsünden ziyade tatlı bir hüzün ve mutluluk hissiyle dolu bir duygu yoğunluğu yaşatıyor.

    türkçe'ye "bir fazlası değil" adıyla çevrilen film, iran filmlerinin atmosferini andırıyor. italyan yeni gerçekçilik akımına uygun bir anlayışla; gerçek bir köy ortamında, amatör oyuncularla, doğallığı yakalayabilmek amacıyla doğal ışıkla ve çoğu zaman gizli kamera kullanarak çekilmiş. öğretmen rolü için gerçekten köyün öğretmeni, muhtar rolü için gerçekten köyün muhtarı, öğrenci rolleri için de gerçekten o okulun öğrencileri kullanılmış. ana karakteri canlandıran çocuk ise binlerce öğrenci arasından seçilmiş. film, birçok uluslararası ödül kazanırken prestijli bir festival olan venedik film festivali'nden de altın aslan'la dönmüş. ancak politik nedenlerle cannes film festivali'nin yarışma listesinden çıkarılınca yönetmen yimou zhang filmini yarışmadan çekerek olayı protesto etmiş. yani zhang, memleketinde çekimler süresince çin hükümeti tarafından çin'i çok geri ve fakir göstermemesi için baskıya maruz kalırken dışarıda da çin propagandası yapmakla itham edilmekten kurtulamamış.

    film, yamaçlarında tek bir ağacın bulunmadığı çıplak dağlarla çevrili, kıraç topraklarla kaplı bir köyün ağıldan bozma, döküntü okulunda açılır. okulun öğretmeni ölmekte olan annesinin yanına gitmek zorunda olduğu için bir aylığına yerine geçici bir öğretmen ayarlanmıştır. muhtarın bulduğu öğretmen henüz ilk okulu yeni bitirmiş ve tahsili yoksulluk nedeniyle yarım kalmış olan 13 yaşındaki wei minzhi'dir. öğretmen öğrencilerini bir ay boyunca emanet edeceği kişinin küçük bir kız çocuğu olduğunu görünce kabul etmek istemez fakat muhtara göre başka çare yoktur. ya annesini ihmal edecek ve öğrencileriyle kalacak ya da wei minzhi'ye güvenecektir. hiç içine sinmese de durumu kabullenmek zorunda kalan öğretmen, wei minzhi'ye yapması gerekenleri tek tek izah ederek öğrencilerini emanet eder.

    çocukların bir kısmının yatılı kaldığı okulda tek bir sınıfta birleştirilmiş eğitim verilmektedir. öğretmenin, gitmeden önce küçük vekiline önemle öğütlediği iki şey vardır: birincisi; yakın zamana kadar kırka yakın öğrencisi varken ekonomik zorluklar nedeniyle on öğrencisini kaybetmiştir ve wei minzhi ne yapıp edip öğrenci mevcudunu korumalıdır. döndüğünde tüm öğrencileri yerli yerinde bulursa on yuan fazladan verecektir. ikincisi ise yoksulluğun diz boyu olduğu köyün okulunda kıt kanaat alabildiği tebeşirlerin çok kıymetli olmasıdır. o yüzden wei minzhi'ye her gün için bir tebeşir verir ve tebeşirlerin değerini bilmesi için sıkı sıkı uyarır. tebeşir, film bitinceye kadar yoksulluğu, çocukların yokluğa yaklaşımlarını ve bolluğa kavuşmayı betimlemede temel bir metafor olarak kullanılacaktır.

    -spoiler-
    wei minzhi'nin geçici öğretmenliği kabul etme nedeni muhtarın bir ayın sonunda ona vermeyi vaat ettiği 50 yuandır. bu cüzi miktarla fakir ailesine destek olacağını düşünmüştür ancak parasını alıp almayacağı bile belli değildir. sonuçta her tarafı dökülen kerpiç okulun sadece birkaç kutu tebeşiri vardır, başka da bir şeyi yoktur. ilk gün ne yapacağını bilemediği için çocuklar bahçede oyun oynarken kendisi de taşın üzerine oturup onları izlemekle yetinen wei minzhi, muhtarın gelmesiyle bayrak töreni yapıp çocukları içeri alır ama minzhi'nin çocuklara bekçilik etmekten başka bir şey yapmaya ne niyeti ne de ne yapacağına dair bir bilgisi vardır. her yaş grubundan otuz çocuğun oluşturduğu ve kafasına göre takıldığı sınıfta hiçbiri öğretmeni dinlemez çünkü onu öğretmen olarak görmezler. sınıfın en sempatik ve en yaramazının dediği gibi o öğretmen değil teyzesinin komşusu wei chunzhi'nin kardeşidir. minzhi de öğrencilerin onu koyduğu konuma uygun davranır ilk etapta. çocukların okuyup okuyamamalarını dikkate almaksızın tahtaya kitaptaki metni yazar, sonra da ya gidip çamaşırını yıkar ya da dışarı çıkıp kapının eşiğine oturur. zira ana görevi tebeşiri tutumlu kullanmak ve çocukları okulda tutmaktır.

    ertesi gün muhtar yanında eşofmanlı biriyle çıkagelir. kendi kendine her gün on kilometre koşu yapan bir kız öğrenciyi atletizm takımına seçmek üzere gelmişlerdir. ama öğrencilerin eksilmemesi konusunda feci şekilde kararlı olan minzhi'nin kararlı tutumuna rağmen, ileride 5 bin metre koşu şampiyonu olacak olan kız öğrenciyi götürürler. küçük öğretmen henüz bu durumu kabullenememişken sınıfın haylaz öğrencisi borç içindeki hasta annesi tarafından çalışıp para kazanması için şehre gönderilir. öğretmen bu kez çok kararlıdır ve öğrencisini sınıfına geri kazandırmak için elinden geleni yapacaktır.

    küçük öğretmeni, öğrencisini tekrar sınıfına getirebilmek için çok meşakkatli bir süreç beklemektedir. tek bir kuruşu bile olmadığı için öncelikle yol parası bulması gerekmektedir. bunu yapabilmenin yolu da tüm öğrencileri ortak hedefe yönlendirebilmesinden geçmektedir. bunu başarınca da arkası gelir. otobüs parası kazanabilmek için köyün yakınlarındaki bir tuğla atölyesinde tüm çocuklarla birlikte tuğla başı bir buçuk kuruş kazanmak üzere tuğla taşımaya giderler. bu arada otobüs parası, tuğla ücreti üzerinden tüm sınıfın ciddi ciddi kafa patlattığı matematik dersleri yaparlar. sonuçta otobüs parasını denkleştiremeyen öğretmen şehre yürüyerek ve otostop çekerek bir şekilde ulaşır ve koca şehirde birkaç gündür kaybolmuş olan öğrencisini bulmak için müthiş bir azim ve kararlılık gösterir. ilk kez gördüğü kalabalık şehirde ne yapacağını bilememenin şaşkınlığını attıktan sonra işe koyulur. tren garında anons yaptırmak ve kağıt ilanları hazırlamak gibi yollar deneyip bunların çare olmadığını görünce televizyon kanalına gidip öğrencisine tv üzerinden ulaşmayı dener. öğretmen, hararetle öğrencisini ararken aynı anlarda öğrencisi perişan şekilde karnını doyurmak için yemek dilenmektedir. öğretmen minzhi çabalarının sonucunda; inisiyatif kullanmaktan aciz, kurallara tavizsiz uymayı "işini iyi yapmak" olarak gören memurların engeline takılmasına rağmen kapısında yatma pahasına tv kanalının müdürüne ulaşır ve yapılan program sonucu öğrencisine kavuşur. işler bununla da kalmaz, öğrencisine çağrı yapmasını sağlayan program büyük ses getirerek köyün okulu için büyük bir yardım kampanyasına dönüşür.

    yaşanmış bir olaydan yola çıkarak çekilen filmde 13 yaşındaki wei minzhi, henüz kendisi de çocuk olmasına ve eğitim hayatını yarım bırakmış olmasına rağmen öğretmenlik yaptığı 28 çocuğa birkaç hafta içinde yaparak yaşayarak ve model olarak fedakarlığı, emanete riayeti, yardımlaşmayı, dostluğu, tutumlu olmayı, azim ve kararlılığı, direniş ve zorluklarla mücadeleyi, özgüveni, yılmadan tükenmeden hedefe ulaşma sorumluluğunu, inatla hayata tutunmayı ve dahi birçok değeri öğretmeyi başarıyor. oysa modern eğitim sisteminin içinde onlarca yıl okuyarak, sınavlar kazanarak, mülakatlar geçerek, stajlar yaparak öğretmen olan gençler, öğretmen olmadan enerjileri tüketildiği, heyecanları köreltildiği için göreve emekliliği gelmiş memur gibi başlamaktalar. istisnalar olmakla beraber büyük çoğunluğu yılmış, tükenmiş olarak çalışırlar ve sadece verilen görevi yapmakla iktifa ederler. zaten sistem de onlardan genel söylemin aksine çok bir şey beklememektedir. öğretmeni, hazırlanmasının herhangi bir aşamasında müdahil etmediği müfredatı, öğrencilere aktarmakla görevlendiren sistem, müfredat aktarımı sürecinde de öğretmenin herhangi bir inisiyatif kullanmasına izin vermez. o yüzden genel eğilimin aksine büyük bir heves ve tutkuyla göreve başlayan idealist öğretmenler bile bir aşamadan sonra heyecanlarını da yaptıkları işe olan inançlarını da kaybeder, sistemin onlardan istediği kadarını yapmayı öğrenirler.

    eğitim sistemi tarafından hem ekonomik açıdan hem de mesleki açıdan itibarsızlaştırılmış olan öğretmenlerin mesleğe adım attıktan sonra öğrendikleri ana hatlarıyla şunlardır: koridorda nöbet tutup öğrencilere bekçilik etmek, gelen resmi yazıları imzalamak, yukarıdan gelen talimatları ve angaryaları yerine getirmek, çoğu hiçbir işe yaramayan evrakları doldurmak, sınıfına girip sorun çıkmamasına özen göstererek bilgi transferi gerçekleştirmek, şök, veli toplantısı, kulüp çalışması vb sayısız işi dostlar alışverişte görsün kabilinden de olsa yapmak...

    yıllarca okumak, eğitim fakültesi bitirmek, pedagojik formasyon almak, diploma sahibi olmak, eleme sınavlarını ve mülakatları geçmek çoğu angarya olan bu iş ve işlemleri yapmak için çok fazla değil mi gerçekten? aynı şekilde, hayatın içinden seslenen ve eğitimsiz olmasına rağmen çocuklara hayatlarının derslerini öğreten minzhi ile başarı odaklı, sınav merkezli eğitim sisteminin içinde, öğrenciye çoktan seçmeli testlerin şıkları arasından seslenen öğretmen kıyaslandığında hangisi gerçekten eğitim vermektedir ve daha faydalıdır?

    tekrar filme dönelim.

    dönüş yolunda geçici öğretmen minzhi ve öğrencisi yalnız değildir. ikiliye, tv ekibini taşıyan bir minibüs ile okula yardım malzemesi taşıyan bir kamyonet eşlik etmektedir. yolculuk esnasında çocuklarla yapılan röportajlar da en az minzhi'nin tv programında ağlayarak yaptığı çağrı kadar dokunaklıdır.
    muhabir öğrenciye sorar: "öğretmenin seni buldu ve eve götürüyor. sence o iyi bir öğretmen mi?"
    çocuk minnettar bir yüz ifadesiyle, "evet" der.
    "ona nasıl teşekkür edeceksin?"
    "okulu ve liseyi bitirince çok para kazanacağım ve ona bir sürü şey alacağım. beni aramak için çok sıkıntı çekti, ona borcumu ödemeliyim..."
    "ona ne alacaksın?"
    "bir sürü güzel şey"
    "ne mesela"
    "güzel şeyler!?" (zhang huike'nin ısrarla tekrarlanan güzel şeylerin ne olduğuna dair soruya yanıt verememesi, yokluk içinde büyüyen çocuğun muhayyilesinde güzel şeylerin ne olduğuna dair içeriğin olmadığını göstermesi bakımından belki de filmin en hazin sahnesiydi!)
    "şehri sevdin mi?"
    "evet, şehir köyden çok daha güzel"
    "sende en çok iz bırakan şey neydi?"
    uzunca sustuktan sonra yutkunarak: "yiyecek bulmak için dilenmek zorunda kalmam. bunu hiç unutmayacağım."

    yaşanmış bir olaydan yola çıkılarak çekilen film umut vaat ederek, sıcak duygular hissettirerek bitiyor. küçük öğretmen minzhi, hasta annesinin borçlarını ödeyebilmek için çalışmak üzere gittiği şehirde kaybolan öğrencisi zhang huike'yi bulur, yokluk içindeki harabe shuiquan ilkokulu'nun ihtiyaçları yapılan yardım kampanyasıyla karşılanır ve adı "shuiquan umut okulu" adını alır. artık tahtaya özgürce kelimeler yazabilecekleri kutu kutu rengarenk tebeşirleri de olmuştur. fakat gerçek şu ki ne zhang huike, hayal ettiği gibi eğitimin son kademesine kadar okuyup iyi bir meslek sahibi olabilecek ne de çin'de her yıl eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan milyonlarca çocuk eğitimlerine devam edebilecek. belki filmin sonunda da belirtildiği gibi özel kampanyalarla ancak yüzde on beş gibi küçük bir bölümü eğitim imkânına kavuşturulabilecek. onların da çok istisnai bir kısmı yüksek eğitime ulaşabilecek. çünkü kaderleri haline gelmiş olan yaşadıkları coğrafya ve içine doğdukları, kırmalarının pek mümkün olmadığı sosyo-ekonomik koşullar sınıfsal konumlarını döngü şeklinde yeniden üretecek, ulaşabilirlerse eğer muhatap kılındıkları eğitim müfredatı da bu fasit döngüye katkı sağlayacak.

    mesela shuiquan köyü’nde yoksulluk içinde yaşayan çocuklara tebeşiri iktisatlı kullanmanın önemi ve tutumlu olma sorumluluğu öğretilirken aynı anda şehirdeki prestijli bir kolejde üst sınıf gelir grubundan gelen çocuklara liderlik özellikleri, sorun çözme yöntemleri öğreten ve öz güven davranışları kazandıran eğitim verilmektedir. seçkin okuldakiler idare etmek için köydeki çocuklar ise idare edilmek ve idareli yaşamak için eğitilmektedir. bu anlamda fırsat eşitliği söylemleriyle parlatılan modern-kitlesel eğitim sisteminin neleri yeniden ürettiği açıktır. dolayısıyla sınıfsal açıdan dezavantajlı konumda olan bu çocukların çok büyük çoğunluğu miras olarak devraldıkları, içselleştirerek etkin hale getirdikleri anne ve babalarının yaşam tarzlarını, dünya algılarını ve geçim biçimlerini yeniden üretecek ve kendilerinden sonrakilere aktaracaklar. belki sisteme rağmen çocuklara sorumluluk almayı, inisiyatif kullanmayı, direnmeyi, mücadeleyi, teslim olmamayı, kendini aşmayı, kabuğunu kırmayı telkin eden minzhi gibi öğretmenlerin tedrisatından geçme şansına erenler bu fasit döngüyü fark edecek ve kırmak için bilinç kazanacaktır.
  • orjinal adı yi ge dou bu neng shao olan zhang yimou filmi. yönetmen, çok yalın bir anlatımla ustalığını bir kez daha konuşturmuş. çin'i biraz olsun tanımak için bile izlenebilir. final ise hayatından memnun olmayan insanlar için çok şey ifade edecektir. şahsen filmden sonra yarım saat kadar ağladım.
  • çin`deki kapitalizmin ne boyutlarda olduğunu gösteren, her daim içinde "insan"ın olduğu muhteşem bir diğer zhang yimou filmi. bilmiyorum neden, ama son dönemlerde çin ve iran sinemasında daha fazla insan görüyoruz. belki de şundan: dünya emperyalizminin en büyük başı abd, hem hakimiyeti altında bulundurduğu bölgeleri insansızlaştırıyor hem kendini. o olmayınca film de olmuyor roman da. belki de bu bahsedilen ülkelerde istediği kadar at koşturamadığından, belirli bir dereceye kadar da abd hegemonyasına "direnç" gösterdiğinden insan hala yok olmadı o ülkelerde. ha tabi ki buradan çin iran mükemmel sistemler kurmuş sistemi çıkmasın.
  • orijinal ismi: yi ge dou bu neng shao (not one less), 1999, 106 dakika, cin
    yonetmen: zhang yimou
    senaryo: s. xiangsheng
    goruntu yonetmeni: hou yong
    oyuncular: w. minzhi, z. huike, z. tian

    “in her village, she was the teacher... in the city, she discovered how much she had to learn.”

    1999 venedik film festivali'nde altin aslan'a layik gorulen filmin oykusu gercek olaylardan yola cikilarak yazilmis. belki biraz da bu sayede, anlatmak istedigini yalin ama siradan olmayan, akildan cikmayacak bir bicimde aktarmayi basariyor. sicacik diliyle izleyicisini sarip sarmaliyor. anlatimi yilmaz guney’e, kurgu ve casting ise italyan neo-realismine yaklasiyor. film amator oyuncularla cekilmis ve oyuncular gercek hayattaki kimlikleriyle karsimiza cikmis; restoran sahibi kadini gercekten restoran sahibi bir kadin, koy ogretmenini ise gercek bir koy ogretmeni canlandirmis. buradan hareketle, karakterlerin inandiriciligi inanilmaz!

    oykuye gelince;

    --- spoiler ---
    dunyanin en kalabalik ulkesi olan cin’de buyuk yoksulluklarin yasandigi kucuk koylerin birinde, ilkokul ogretmeni izin alinca yerine kucuk bir kizi (wei minzhi) gecici ogretmen olarak atar. bu utangac genc kiz, ogrencilerinden azicik daha buyuktur ve yoksulluk icinde kivranan ailesine yardim etmek icin bu gorevi kabul etmistir. ogretmenine verdigi sozu yerine getirebilmesi icin ise tum ogrencilerin okula devam etmesini saglamasi gerekmektedir.

    bu zor gorevi yurutmeye calisirken ogrencilerinden biri yakindaki sehre kacar. ogrenciyi geri getirmek icin sehre gitmek zorundadir ancak hic parasi yoktur. guclukle topladigi birkac kurus para ile yola cikar ve sehirde onune gelen herkese kayip ogrencisini sormaya baslar. ama bu saf koylu kizina yardim etmek kimsenin umrunda olmaz. tam umidini yitirmek uzereyken, yerel tv istasyonu yetkilileri kiza acir ve ona yardimci olmayi kabul ederler. minik ogretmen haberlerde canli yayina cikarak derdini anlatir ve cok gecmeden kayip ogrenci bulunur.
    --- spoiler ---

    koye donerlerken herkesin yuzunde guller acmistir. sanki bir yerlerden tanidik bir ezgi mirildanir biri: /hava, martilar, isikli sehir / sarhos ediyor beni / yosun kokusu / hilesiz kucaklamak istiyorum / dunyayi, sehri ve seni / dunyayi guzellik kurtaracak / bir insani sevmekle baslayacak hersey/

    buyuleyici bir film…
  • yimou zhang'ın, not one less olarak da bilinen '99 yapımı filmi.

    hiçbir şeyden haberi olmayan bacak kadar çocukların, fakirlik ve yoksunluk gibi hayatın temel zorluklarıyla yüzleşmesini ve taşradaki imkansızlıkları işleyen film, bir çok açıdan beççeha-yı asuman'ı anımsatıyor. özellikle, majid majidi'nin kült filmindeki ayakkabıların yerini alan tebeşir metaforu, amatör oyuncuların içten performansıyla birleşince, ortaya güçlü bir film çıkmış.
  • izlenesi cin yapimi ogretmen filmlerinden biri.

    trailer

    http://www.imdb.com/…tle/tt0209189/?ref_=fn_al_tt_1
  • hayatı öğrenecek yaştayken öğretmenliğe soyunan, üstlendiği görevi (ve verdiği sözü) tam anlamıyla yerine getirebilmek için yollara düşmeyi bile göze alacak kadar azimli olan bir küçük kızın/öğretmenin öyküsünü anlatan film. küçük kızın azmi ve de o gözyaşları etkiliyor insanı.
  • zhang yimou'nun 1999 yapımı "bir fazlası değil" filmi minör bir hikayeyi anlatıyor: 13 yaşında kendisine köy öğretmenliği sorumluluğu yüklenen minzhi'nin yersiz yurtsuzluğunu (bürokrasinin diliyle ve merkeze doğru) sırtında taşıdığı dokunaklı hikayesi.

    --- spoiler ---

    1959-1961 büyük çin kıtlığı yıllarının hayaletinin kol gezindiği filmde, üretim köy halkı için hayati önem taşır. komünist devletin kalkınmacı politikaları henüz çepere iktisadi anlamda tesir edememiştir; ancak merkezden idareci olarak atanan kaymakam devletin her türlü işine koşmak için fazlasıyla yetkilendirilmiştir. kaymakam filmde fırsatçı ve yozlaşmış bir figür olarak karikatürize edilmiştir; ancak onun bu kaypak hali sistemin aksamasının bir sebebi olarak gösterilir, bir sistem eleştirisi olarak değil.

    köyün öğretmeni yaşlı gao ansızın hastalanan annesinin yanına gitmek zorunda kalınca, kaymakam onun yerini idare etmek için küçük minzhi'yi bulabilmiştir: "liseyi bile bitirmemişsin, bu çocuklara ne öğretebilirsin ki sen?" diye soran öğretmen gao'yı, "başka birisi gelemiyor" diye yanıtlar minzhi.

    karşısında çocuk yaşta, al yanaklı, sessiz ve itaatkâr görünen minzhi'yi gören gao, muhatabının tüm nesnel gerçekliğine karşı koyar ve bürokratik teamüllere sığınarak onunla hakiki iletişim kanallarını kapatır. minzhi'nin çocukluğunu görür görmesine ama bunu ona doğrudan söylemez; çünkü ona hâlâ bir çocuk olduğunu hatırlatmak için öğretmenin elinde kullanabileceği kocaman mesleki bir birikim vardır. gao bu birikimin dilini konuşarak minzhi'ye biçim verebileceğini varsayar. bir modernite kurumu olarak okul, çocuğa biçim verilen yerdir gao'ya göre. ancak minzhi'nin bu "çocukluk" tanımını geride bırakmak için çok kuvvetli bir iradesi vardır. minzhi'nin otoriteyle ilişkisinde bıçak sırtı bir kırılma anında olduğunu görürüz. tüm çocuklar gibi minzhi de otoritenin tahayyülüne tam olarak uymaz ve ona içten gelen bir kuvvetle karşı koyar. bir diğer yandan ise kendisi de iktidarın bir parçası olmak üzeredir, ona öğretmenlik teklif edilmiştir. zaten ergenlik de çocukluğun bitmek tükenmek bilmez müzakere süreçlerinin bir kriz hâli alarak çözümü artık kaçınılmaz hâle getirmesi değil midir? kaymakam, emeğine karşılık minzhi'ye ödeme yapılacağını söyleyince, toplumsal üretim ağına katılma şansını bir kere yakalayan minzhi yoksulluğa yeniden dönmemek için kuvvetli bir irade/direnç gösterecektir.

    minzhi'nin gelişiyle köydeki emir-komuta zincirinde istisnai bir durum oluşmuştur ve bu, yaşlı öğretmene çoktan unuttuğu bir idealizmi anımsatır: o zamana kadar çocuklarının okula devam etmesi için 10'dan fazla aileyi ikna edememiş öğretmen soluğu kaymakamın yanında alır ve bir ay süreyle işini bu "yetersiz öğretmen"e devrederse döndüğünde sınıfta kalan 28 öğrenciyi de yitireceğini söyler. yaşlı gao filmin komünist/kalkınmacı/modernist kültürel dünyasında "ideal" öğretmen arketipine yakın gösterilmeye çalışılmıştır şüphesiz. minzhi'ye verdiği sözü unutmuş gibi yaparak çocuk kandıran kaymakamla kıyaslandığında güvenilir bir yetişkin figürü olduğu sıkça vurgulanır. ancak karşısındaki minzhi'yi daha en baştan "kaç yaşındasın sen?" ya da "bu çocuklara ne öğretebilirsin ki?" diyerek küçümsediği ve onu kafasındaki geleneksel baba şablonlarına yerleştirdiği de açıktır. gao'nun bir öğrenci daha yitirmemekle ilgili aniden parlayan idealizmi deşilirse belki de ölen annesinin yanına gitme korkusu ya da koltuğunu yeni nesle kaptırma kaygısının izine de rastlanılabilir ancak filmin kahramanı ve asıl konusu gao değil minzhi'dir.

    böylece komşu köyden getirtilen minzhi'ye kendisinin hiçbir kabahati olmamasına rağmen, uzaklarda bir yerde yalnız başına ölmekte olan bir annenin vicdani sorumluluğu da yüklenmiş olur. minzhi'nin yetişkinlerin yanında ağır bir yük taşır gibi durgun ve yorgun gözükmesi bu üstbenliksel yüklemenin bir sonucu/belirtisi olarak okunabilir. neyse ki öğretmen gao'nun kartondan idealizminin yıkılarak annesinin yanına gitmek için ikna edilmesi pek de uzun sürmez, zira öğrencileri yitirme endişesinin adı bir kere ortaya konmuştur - artık bu endişenin taşıyıcısı kendisi değil minzhi olur.

    gao köyden ayrılmadan önce minzhi'ye yapılacak işleri tek tek anlatır - havanın durumuna, güneşin yönüne, hatta ırmağın akışına göre, arkaik bir sırrı paylaşırcasına - sanki yokluğunda doğanın bütün bu kontrol edilemez kurallarına uygun davranılırsa her şey planlandığı haliyle gidebilirmiş gibi... burada gao doğayı "görev tanımı" gibi bürokratik yalanlar silsilesinin üzerini örten imkansızlıkların bir hüsn-i tabiri olarak kullanıyor. bu dilsel ve bürokratik aktarım bir yönüyle nüfusa/kültüre/mesleğe kabul edilmek anlamı taşır. şartları erk tarafından tanımlanan, başarının erkin çizdiği sınırlara sadakatle ölçüleceği bir erginlenme törenidir.

    bir diğer yönüyle bakıldığındaysa yetişkin olarak kabul edilme talebi bizzat ısrarcı çocuğun kendisinden gelmiştir. buna göre gücünü paylaşmak zorunda kaldığını anlayan erk, kendinden bir parçayı ötekine aktarır/devreder ve bu vesileyle iktidarını ötekinde sembolleştirerek kalıcı hale getirdiğine inanır.

    gao, minzhi'nin çocuklara her sabah söyleteceği "ülkemiz bir bahçedir ve çiçekleri güzeldir" şarkısını söyleyişini beğenmez ve hatalarını düzeltir. gao'nun öğretmenliğinde ideal olanın - öğretmenin kendisinin - taklit edilmesi önemlidir. ona uzakta geçireceği her gün tahtaya yazması için sadece bir tebeşir verebileceğini söyler ve sayıyla verilen tebeşirler de gao'nun vekaleten terk ettiği iktidar alanının bir diğer göstergesi olur. filmi türkçeleştiren çevirmen bu tebeşir sayım anına refernasla "bir fazlası değil" ismini tercih etmiş; ancak filmin orjinal isminde geçen asıl iktidar göstergesi çocukların sayısıyla ilgilidir: ingilizcede bu yüzden "not one less" kullanılmıştır, mealen "bir kişi dahi eksik olmamalı". çin halk cumhuriyeti'nin kalkınma ve moderniteye dair tepeden inmeci güçlü iradesi böylelikle ücra bir köyde küçük minzhi'nin omuzlarına yüklenmiş olur.

    ertesi sabah erkenden yola koyulan kamyonetin arkasından koşarak yetişir minzhi. kaymakamın iş için kendisine söz verdiği parayı talep etmektedir. üçkağıtçı kaymakam patolojik bir yalancı olduğundan, aklınca "çocuk kandırmakta"dır. bu noktada minzhi'nin içinde yatan çetin ceviz ortaya çıkar ve karşısındaki yetişkinlerden hakkını ısrarla talep ederek onlara iradesinin gücünü gösterir. nihayet öğretmen, döndüğünde bir öğrencinin dahi okuldan ayrılmaması koşuluyla minzhi'ye ödemeyi bizzat kendisinin yapacağını söyleyince minzhi ikna olur. bu, aralarındaki iktidarın sembolik el değişiminin resmileştiği andır. yetişkinlerin hakikati kontrol etmeyi kendilerine münhasıran bir ayrıcalık olarak görmeleri sebebiyle, çocukların iradeleriyle burun buruna her gelişlerinde aynı şaşkınlıkları yaşayabilmeleri ilginçtir: onlara göre çocuk en çok o anlarda çocuktur. oysa minzhi kendisine verilen sözler ve kendisinden beklenen mesleğin gerçekliğine bir sözleşmeyle bağlanarak yetişkinlerin yalancı dünyasına sadece adım atmakla kalmamış, onu çoktan içselleştirmiştir de.

    2) sınıfta, eşitler arasında
    filmin seyir zevkini zirveye taşıyan orta bölümünde, minzhi'nin ikircikli çocuk-yetişkin halinin, sınıf ortamında neredeyse-yaşıtları karşısındaki değişimini bir gölge dansı izler gibi izleriz. minzhi öğretmen olarak iktidarını gao'nun kendisine verdiği talimatlardan aldığını düşünüp harfiyen uygulamaya çalışsa da, çocuklar gao'nun yokluğunun ne anlama geldiğini iyi bilirler: gao yoksa onun sözünün hükmü de yoktur. en başta da sınıfın yaramaz çocuğu 11 yaşındaki zhang huike isyan bayrağını açarak teyzesinin komşusu olarak önceden tanıdığı minzhi'nin bir öğretmen olmadığını söyler. minzhi'nin öğretmenliği trajikomik bir faciadır. öğrencilerle başa çıkmakta zorlanınca onları dersliğin içinde tutmak için kendisi dışarı çıkar ve kapıdan kafasını uzatanları tek tek içeri tıkar. sonuçta ona çocukları sınıfta tutması ve bir tanesinin dahi ayrılmamasını sağlaması söylenmiştir, o da bunu harfiyen uygulamaktadır...

    disiplin ve cezalandırmayla devam eden sınıf içi karmaşada her gün için sadece bir adet verilen kıymetli tebeşirler yere düşer ve önce minzhi, sonra da huike farkında olmadan yerdeki tebeşirleri ayaklarıyla ezerler. tebeşirlerin ezilmesi, idealist bir öğretmen olarak gao'nun eğitim aracılığıyla toplumu kalkındırma arzusunun da ezilmesi anlamına gelir ve minzhi dahil tüm çocuklar bunun farkında gibidirler: çocuk yaşta çocuk kalmanın politik bir mesele/ayrıcalık olduğunu anımsatan dokunaklı bir an. çocukluğun yoksunluk hissiyle kurduğu ilişki tıpkı kardeşlik ilişkisi gibi empatiktir ve o an tüm çocuklar bu "basit" maddi kayıpla birleşirler. kıt kanaat eğitim devam eder etmesine ama öğretmen gao'nun arzusuna göre eğitim (her gün tahtaya yazılanların defterlere kopyalanması) tehlike altındadır... huike bu "büyük felaket"in sorumlusu olarak arkadaşlarından özür dilemek yerine, ezdiği tebeşirlerin parasını ödemeyi tercih eder. suçlulukla beraber utancın içe atılması ve paranın toplumsal işlevine dair tüm günahkarları anımsatan küçük ama iz bırakıcı bir an.

    daha sonra minzhi, gao'nun sözünün taşıyıcısı (belletmen) olarak değil de çocuklarla aynı ortamda kendisi olarak vakit geçirdikçe, öğrencileriyle arasında hakiki bir ilişki gelişmeye başlar ve eşitler arasında bürokratik ayrımlar ve talimatlar anlamını yitirir.

    sınıftan ilk ayrılan öğrenci, geceleri altını ıslatmamak için uyumadan önce 5 km koşan bir kız çocuğu olur. minzhi öğrencisini kaybetmemek için elinden geleni yapar ancak başarılı olamaz, zira merkezden gelen eğitimciler yarış için keşfettikleri koşucunun peşini bırakmazlar. yüzünden hınzır gülümsemesi eksik olmayan huike, kaymakamla işbirlikçilik yaparak minzhi'nin saklanmasını söylediği koşucu kızın yerini ele verir. bir sefer kabahatini/utancını parayla örttüğüne inanan huike, suçluluk duygusuna teslim olarak tekrar parayla kirlenir.

    sonra huike "ailesinin geçimine katkıda bulunmak için" şehre çalışmaya gider. minzhi'nin öğretmen gao ile yaptığı antlaşma da tamamen tehlikeye girer. minzhi ne pahasına olursa olsun şehre gidip huike'yi geri getirmeye kararlıdır; ancak bunun için para gerekmektedir.

    bir yandan da film siyasi gündemini açık eder bu bölümde. okulda haftalık resmi törende söyledikleri marşta bedenlerinden yeni bir çin seddi oluşturacakları söyletilen çocuklar, yakınlarda bir şantiyedeki tuğlaları taşırlarsa para kazanacaklarına inanırlar. diğer her şey gibi bu tuğla taşıma işi de onlar için çabucak bir oyuna dönüşür. dizili tuğlaların yerlerinin değiştirilip dağıtıldığını gören şantiye sahibi, çocukların hikayelerini dinleyince bu oyuna emeğin karşılığını veren ahlaklı bir kapitalist olarak dahil olur. para şehre gidip gelmek için çocukların hesapladıklarından fazladır ve bu esnada susadıkları için bir zafer duygusu içinde bakkala giren çocuklar, iki kutu coca cola alırlar. çocuklar bu egzotik içeceği ellerinden geldiğince "eşit" paylaşmaya çalışırlar. eşitlik ve adalet de çocuklar için bir başka oyun unsurudur, tıpkı hiyerarşi, sayılar ve matematik gibi... oyunun asıl keyfi, oyunun bir parçası olmaktan gelir; kurallar, rekabet ya da kazanmaktan değil. liberal piyasanın bu efsunlu ve "birleştirici" prototipik arzu nesnesi de çocukları bir oyun nesnesi olarak farklılığıyla büyüler; coca cola semantik anlamını çocuklara geçirerek "leke"leyemez onları.

    3) şehirde kaybolmak, ekranda bulunmak
    yasalara uygun davranmaya çalışarak ya da onlara karşı gelerek değil de, kendini nihayet yola atarak şehre varabilir minzhi. bu kişisel zafer minzhi'nin erginlenme hikayesinin de önemli bir dönemeci olur. ancak şehrin kuralları köydekine göre daha acımasız işler ve huike'yi ona söylenen adreste bulamaz. buna rağmen vazgeçmeyen minzhi yavaş yavaş bir kafkaesk evrenin içine doğru yolculuk eder gibidir. özellikle de içine bir türlü giremediği televizyon merkezinin önündeki uzun bekleyiş, kafka'nın adaletin önünde hikayesini anımsatmaya başlarken, minzhi'nin şansı bir kez daha döner ve sabırlı bekleyişi bütün bir ülkeyi büyüleyen bir realite tv gösterisine dönüşüverir. burada önemli olan minzhi'nin asla vazgeçmeyen iradesiyle, onu her seferinde er ya da geç görüp destek çıkan "kamu vicdanı"dır. sen yeter ki irade göster, çabala, kamu vicdanı er geç seni görür ve sana destek çıkar şeklinde oluşturulan iyimser tablo filmin seyircisine de bir çeşit katharsis sağlama girişimidir.

    bu noktada filmin kurmaca yapısında bir kırılma gerçekleşir. film içinde ikinci bir kamera dolayımıyla görmeye başladığımız minzhi'nin öyküsü, artık üst-kurmaca yapısıyla farklı bir boyut daha kazanır. filmin bu son bölümünde çin halk cumhuriyeti'nde bir televizyon kanalının ideolojik çerçevesinden izleriz hikayeyi. programın arka planı için stüdyonun seçtiği yemyeşil "kırsal" fona ve etrafına hayretler içinde bakakalan minzhi, kanal yöneticilerinin tüm iyi niyetine rağmen ülke gündemi için bir meta haline gelmiştir. kendisinden istenilen sadece kameraya bakıp eğitim ve yoksulluğa dair birkaç ezber söz söylemesidir artık; ancak buraya kadar güçlü çocuk iradesini takdir ederek izlediğimiz minzhi'yi bu yeni çerçevede boğazı düğümlenmiş bir halde buluruz. filmin önceki bölümlerinde de önemli yer tutan yoksulluk ve kalkınma sorunları, çin'in imajı açısından olumlu anlamda çözümlenmek üzere gibidir; ancak çocukluğa ve çocuk işçiliğine dair buraya kadar yapılan önemli sorunsallaştırmalar bu yeni ideolojik üst-yapıda yer bulmaz. nihayet huike'nin bir yerlerde kendisini dinliyor olabileceği söylendiğinde sesine kavuşur minzhi ve kendinden talep edilen toplumsal hikayeyi değil, hakiki hislerini konuşur.

    bütün bir ülkenin ilgisi minzhi ile kayıp öğrencisinin kavuşmasına odaklanınca, o zamana kadar dilenerek ve bir restoranın mutfağında gayrımeşru bir işçi olarak çalışarak hayata tutunan huike'nin ortaya çıkması da çok uzun sürmez ve ikili, haber yapımcılarıyla birlikte köye gösterişli bir şekilde geri dönerler. yanlarında ihtiyaçlarının çok üstünde renk renk tebeşir ve köy okulu için başka maddi yardımlar da vardır. ilgisi bir kez çeperinin üzerine çekilen merkez elbette merkezliğini korumak için kaynak aktarımını kendi ölçü birimine göre yaparak sınırları patlatacaktır. bu tebeşirler her bir çocuğun ve öğretmen gao'nun hayallerini gerçekleştirmek için fazlasıyla yeterli gözükebilir; ancak şehirle ilgili düşünceleri sorulan huike'nin asla unutamayacağı, şehirde yemek yemek için dilenmesi gerektiğine dair yalın ve sarsıcı gerçek olur.

    4) gitmediğimiz köy
    filmin final sekansında çocuklar sınıfa dönmüşlerdir ve minzhi renkli tebeşirlerle her bir çocuğun tahtaya sadece bir sözcük yazmasına izin verir. bu aşamada iktidarı içselleştiren minzhi'yi görürüz yeniden. tüm çocuklar da öğretmen gao köye yeniden dönene kadar onun tutumlu olmaya dair temel kuralına sadık kalmaya karar vermişlerdir. komünist ütopyada çocuklar görev bilinci yüksek birer devlet aygıtı olmuşlardır. kara tahtaya yazdıkları tek bir sözcük mutlu olmaları için yeterli bir sebep olarak gösterilir. bu sahne filmin en didaktik anını oluşturuyor, sanki filmin ilk dünyasına dönememişizdir ve haber ekibinin ideolojik kamerasından o film içindeki filmi izlemeye devam ederiz... çocukların daha önce sınıftaki çatışan halleri ve canlılıkları gitmiş, yüzlerine tam oturmayan bir mutluluk maskesi yerleşmiştir: sinema aracılığıyla ruhlarını uluslararası seyirciye satmış gibidirler. amatör oyunculardan oluşan ekibi bu sahne için yetersiz addetmek saçma olur - hele ki filmde daha önce aynı ekibin mutluluğu defalarca olağanüstü başarıyla oynadıkları ortadayken. bu sahnede rahatsız edici olan, çocukların hayatlarını senaryo icabı bir teslimiyet parantezine almaya dair gösterdikleri heveslilik ve çocukluklarından vazgeçiştir. varlıklarını öğretmen gao'nun dönüşüne, hayallerini de onun hayallerine bu ölçüde bağlamış olmalarında ikna edici olmayan bir taraf var. gao'nun sözlerinin bu çocuklar için önemli olduğunu daha önce de görmüştük; ancak o zamanlar çocukları tüm aykırıklarına rağmen biraraya getiren oyun, yoksulluk ya da arzu gibi birleştirici başka unsurlar vardı. buradaysa izleyiciye filmliği hatırlatılmış bir filmin mecburi mutlu sonunun ideolojik güdüklüğünün, çocuk aktörleri bile ikna edemeyişine tanık oluyoruz.

    --- spoiler ---

    5) özgürlüğe bir kala
    film yetişkinlerin, şehrin ve devletin ikiyüzlülüğünü kimi zaman örtülü kimi zaman da yürek burkan bir açıklıkla anlatıyor. çocukluğu bu toplumsal yapının dışında, sahte bir yerde konumlandırmak yerine, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarının gerçekliğinin altını çizerek kendi başlarının çaresine bakacak kadar güçlü iradeleri olduğuna dikkat çekiyor.

    çin halk cumhuriyeti günümüzde gündeme daha çok ideolojik konular ya da ekonomik gücüyle gelse de, "bir fazlası değil" filmiyle zhang yimou asıl önemli olan bireysel hikayelere çocukluğu merkeze alan bir bakış açısıyla eğiliyor - filmin sonundaki ideolojik sapmaya rağmen. minzhi'nin bireysel hikayesi sayesinde çocukluğun tanımını, toplumla ilişkisini, nesnel koşullarını ve geleneksel öğretmen-öğrenci ilişkisi gibi konuları yoğun bir şekilde düşünmeye fırsat tanıyan film, 2000'li yıllarda çin halk cumhuriyetine de kültürel bir pencere aralıyor. filmin tamamen özgürlükçü olduğunu söylemek son derece güç ve ideolojik yönleri da tartışmaya son derece açık. ancak günümüzde özgürlüğü ve çocuk haklarını düşünmek için akla en son gelecek ülkelerden biri olan çin'den böyle yüksek hassasiyetlere temas eden bir filmin çıkmış olması, yerleşik ezberlerimizi de gözden geçirmek için iyi bir fırsat sunuyor. darısı hemen her çocuklu filminde meclis koltuğuna oturtulmuş 23 nisan çocuğu travması yaşatan türkiye sinemasına diyelim.
  • not one less olarak da bilinir bu film.
  • bu filmi ilk izlediğimde yıl 2000'di sanırım. henüz çin ne bizde, ne de batıda bu denli ön plana çıkmamıştı. filmi izler izlemez, bir devin çoktan uyandığını ve bizlerin bunu algılamakta çok geç kaldığımızı düşünmüştüm. o sıralar çin'e yatırım yapılmasını, çin şirketlerinin hisselerinden alınmasını vb. en bilinen bir ekonomi forumunda yazıp çizmeye başladım; çoğu kişi dalga geçti... üç-beş yıl sonra da kafalarını duvarlara vurmuşlardı; neyse, önemli bir filmdir. vizyona girişinden 19 yıl sonra bana göre hala bir numaralı çin filmidir.

    (bkz: tian yu/@sanbo)
hesabın var mı? giriş yap