• eren uluergüven'in anısına, tiyatro peranın yanlışlıklar komedisi adıyla sahnelediği oyun.

    shakespeare'nin en çarpıcı, en güzel komedilerinden biri olan oyun, büyülü bir atmosferde, commedia dell arte geleneğiyle sahneleniyor.

    aşklar, yanlış görüntüler, yanlış tutkular, yer değiştiren uşaklar, efendiler, yanlış anlaşılmalar; paranın, ticaretin, fırsat yaratmanın gücü üzerine düşünmeye sevkeden oyun, tiyatro peranın güçlü oyuncu kadrosuyla sahneye yansıyor.

    oyun ephesus kentinde geçer. syracusa ve ephesus ticaret yüzünden birbirine düşman iki kent devlettir. tüccar egeon, syracusalılara yasaklanan ephesus kentine girdiği için tutuklanır. 24 saat içinde fidye tutarını ödeyemediği takdirde ölümle cezalandırılacaktır. egeon, yıllar önce ailesiyle birlikte geçirdiği bir deniz kazası sonucunda karısını, ikiz oğulları antipholus'lardan ve gene ikiz olan uşakları dromio'lardan birini yitirmiştir ve ölüp ölmediklerini bilmemektedir. syracusa'da babasının yanında büyüyen antipholus, kölesi dromio'yu da yanına alarak ikiz kardeşlerini bulmak için yola çıkar. bir süre sonra oğlundan haber alamayan egeon da antipholus'un peşinden gider. sonunda syracusalı baba oğul birbirlerinden habersiz diğer ikizlerin yaşadığı ephesus kentine gelirler. ephesus'lular ikizleri birbiriyle karıştırır. kentte ikizlerin varlığı yüzünden yanlışlıklar birbirini kovalar. ephesus'lu antipholus'un karısı adriana bile kocasını ikiz kardeşinden ayırt edemez. böylece tüccarlar kenti ephesus'da, ikizlerle ilintili bazı ticari ilişkiler ve parasal dengeler alt üst olur. borçlarını tahsil edemeyen tüccarlar birbirlerini tutuklattırır. ephesuslular da tutkulara, aşklara, kıskançlıklara, öfke ve hırslara yenik düşerek bu yanlışlıktan nasibini alacaktır. ancak her zaman olduğu gibi yanlış anlamaların ağır bedelini gene alt sınıftan köleler ödeyecektir.
  • şuradaki zaman çizelgesine göre shakespearin en erken oyunu:
    http://www.opensourceshakespeare.org/…lays_date.php

    ben shakespeare arşivimi düzenlerken bu tarihlemeyi esas aldım. devam edeyim... eserin türkçe ismi konusunda ortak kanaat, yanlışlıklardan ziyade yanılgılar komedyası olması gerektiği. iş işten geçmiş.

    nahid sırrı 1938'de oyunun sahnelenişi vesilesiyle yazdığı değerlendirme yazısında, babası sırrı beyin bu eseri kırk sene evvel sehvi mudhik serlevhasıyla tercüme ettiğinden ama kimselerin bundan söz etmediğinden bahisle sitem eder:
    http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/…0/001581621010.pdf

    nahid sırrı babasının esere aslında mudhike-i sehviyat adını vermek istediğini ama ebüzziya tevfikin baskısına maruz kalıp sehvi mudhik koyduğunu söylemiş. anlaşılan o ki shakespearin bu eserine türkçe isim koymak trajikomik bir hâl almış. yanlışlıklar trajikomedisi.

    yeri gelmişken söyleyelim: shakespeare'den türkçeye ilk tercüme 1881'de mehmed nadir tarafından hamlet'ten üç pasajdır:
    http://acikerisim.aku.edu.tr/…e/11630/3704/1-18.pdf

    1938'de sahneye konan eseri avni gida tercüme etmiş. oyunun sahnelenişini ve eseri uzun uzun değerlendiren bir de yazı yazmıştır. oyunun tanıtım ilanını da içeren türk tiyatrosu dergisinin 1 birinciteşrin (ekim) 1938 tarihli nüshasına istanbul şehir tiyatrolarının web kütüphanesinden ulaşılabilir:
    http://www.ibb.gov.tr/…nci%20te%c5%9frin%201938.pdf

    eser hakkında ilginç başka bilgiler linkler bulursam gelip buraya eklerim gine olur mu?
  • bakırköy belediye tiyatrosu kadrosunda, 2015 yazı içerisinde bir kadro yenilenmesi yaşandı. değişimin ilk adımlarından biri olarak da konulan hedef, uluslararası tiyatro gruplarıyla daha fazla iletişime geçmek ve mümkünse ortak işlere imza atmak belirlenmişti. bbt, royal shakespeare company ile bu bağları kurmuş gibi gözüküyor. yönetmen tim supple'ın bu oyunda görev alması ve shakespeare'in türkiye'de fazla oynanmayan eserlerinden olan yanlışlıklar komedyasının bbt'de sahnelenmesi bunun göstergeleri.

    oyuna gelince bence bakırköy belediye tiyatrosunda sahneye konan iyi prodüksiyonlardan biri olmuş. eğlenceli, seyircinin oyundan kopmasına izin vermeyen seviyede dinamik bir oyun. oyuncuların saheneye koydukları oyunculukta da pek eleştirilecek yön göremiyorum, ancak tiyatronun kadrosundan tabii ki daha iyi seçimler yapılabilirdi.
  • royal shakespeare company'de yönetmenlik yapan tim supple'ın bakırköy belediye tiyatrosunda seyircilerle buluşturduğu oyunu. modernize edilmiş ve bir kaç yerel öğe ve eleştirinin eklendiği bu uyarlama benim hoşuma gitti. izlemesi keyifli, seyir zevki hiç düşmeden merak içinde izleten, öyle kahkahalar attırmasa da oyun boyunca yüzde tebessüm bırakan güzel bir oyun ortaya çıkmış.

    oyunculuklar tadında; abartıya kaçmadan başarılı biçimde sahnelemekteler. köle rolündeki ali çelik ve emrah eren başarılı oyunculukları ve sempatiklikleri ile bir adım öne çıkan isimlerdi. oyunun müzikleri tolga çebi'ye ait ve yanlışlıkların ve yanlış anlaşılmaların neden olduğu kargaşa, dekor değişimlerinde de müzik ve ışık tasarımı ile seyirciye hissettirilmiş. bu sebeple; sahne geçişleri farklı ama hoş olmuştu.

    samimi, keyifli bir oyun. izleyin.
  • bu sene bir de bakırköy belediye tiyatrosu'nun prodüksiyonu olarak izleyeceğimiz oyundur. prömiyerine ekşi sözlük yazarları da davet edilmiştir. http://www.eksiduyuru.com/…komedyası&qu=&qc=-1&qs=b
  • shakespeare'in ilk oyunlarından biri ve aynı zamanda en kısa oyunu. ilk sergileniş tarihinin 1594 olduğu varsayılır. oyunda olaylar efes'te geçer. iki adet ikiz kardeşin yıllar sonra bir şekilde bir araya gelmesi, haliyle karışıklıkların vuku bulması üzerine kurgulanmıştır.
    bu aralar ankara dt de iki perde halinde sahnelenmekte. gittiğim en güzel oyunlardan bir tanesiydi. zira gerçekten sesli güldüğümüz bir oyundu.
    keşke paragraf paragraf replikler aklımda kalabilseydi de şuraya bir iki tane iliştirseydim ama kalmadı. güldük güzel güldük.
  • son iki sezondur bakırköy belediye tiyatroları'nda tim supple yönetiminde sahnelenen erken dönem shakespeare eseri.

    yönetmen oyun metnine oldukça sadık kalmış görünüyor. konunun özünden sapma veya gereksiz güncellemeler görmedim. shakespeare'in saray ve halkı bir araya getiren zamansız ve ülkesiz tarzına uygun kabul edilebilir bir yorum. özellikle şiirsel dilin korunması bir artı.

    fars özellikleri taşımasına karşın (zincirleme yanlış anlamalar, açılıp kapanan kapılar, karakterlerin sahneye sürekli dalıp çıkması vs.) idamını bekleyen egeon ile mutlu ve birleştirici bir sonla bitmesi sadece eğlence amacı taşımadığının göstergeleri.

    --- spoiler ---

    dükle kölenin, fahişeyle rahibenin aynı şölende bir araya geldiği, birbirine el uzattığı finaliyle ayrıca anlamlı.
    --- spoiler ---

    oyunculuklar farsa daha yakın bir tempoda. belki bir tık daha alttan gidilebilir miydi diye düşündüm açıkçası. fars/durağan dengesinin korunması da zor iş gerçi, bizim seyircinin tragedyalarla arası pek iyi değil.

    ben özellikle dekora takıldım. antik efes'in büyüleyici atmosferinde geçen oyunda, tüccarlarıyla, zanaatkarlarıyla, fahişeleriyle, dolandırıcılarıyla, cinleriyle, perileriyle efes de bir nevi gizli başrol. ve ışık yönetiminin de yardımıyla geçen yaz efes’te agora'yı adımlarken hayal etmeye çalıştığım ne varsa önüme getirdi adeta. kerem çetinel ve yakup çartık güzel iş çıkartmışlar.

    not: oyun iki perde ve ara dahil yaklaşık 150 dakika sürmektedir.
  • ankara dt de izlediğimiz vakit kaybı oyun.

    adından da anlaşılır üzere oyunda saçma bir yanlış anlama furyasıdır gidiyor. hepsi bu kadar.

    eski bir shakespeare oyunu zaten bayık olmaması imkansızdı ama bu kadar beklemiyorduk. gerçi oyuncular çok çabalıyor size iyi vakit geçirtmek için, haklarını vermek lazım. özellikle küçük uşak aldı götürdü oyunu diyebilirim. resmen hiç yapmadığımız şey çıkacaktık ama emek var işte. oyuncular ellerinden geleni yaptılar bu saçma oyun için.

    ankara dt bu duruma nasıl düştü anlamıyorum. yıl olmuş 2020 izlediğimiz oyunlara bakar mısınız... içi bomboş anlamsız oyunlar.

    öldürecek 2 saatiniz var ise gidin izleyin ancak çıktığınızda aklınızda oyuna dair hiçbir şey kalmayacak, bunu bilin. oyun size farklı bir bakış açısı, bir tat, bir fikir, sanata dair farklı bir his katmayacak. bomboş bir iki saat işte. daha sonra teşekkür edersiniz.
  • shakespeare oyunlarının kendine has bir yapısı vardır ya. o yüzden böyle tam ne hissedeceğinizi anlayamazsınız dolayısı ile izlemesi biraz zahmetlidir.

    itiraf ediyorum, oyun başladı 10 belki 15 dakika oldu. ben baya sıkıldım. dedim ki eyvah oyun böyle aşırı bayık gidecek. bir defa oyunun en başındaki esir baba sahnesinde adamın ceza'ya feat atar gibi ma-ma-mi-microfon show tadında aşırı hızlı anlaşılmaz seviyede konuşması biraz soğuttu. üzerinde ilk uşaklı sahnede kafam döndü sıkıldım.

    ama ne zaman ki aynı uşak hem adamın hem karısının yanından döndü, oyun bir anda ivmelendi. yanlış anlamalar arttıkça aşırı keyifli bir hal almaya başladı. araya sıkıştırılan bir kadar modern espriden klasik olarak bel altı olanlara güldüm (at-kovboy, ipimle kuşağım) ama mesela at yarışı muhabbetini sevmedim. ama bunlar küçük detaylar tabii, genel olarak oyunun akışı bir 10 dakikadan sonra inanılmaz hızlanıyor ve eğlenceli hal alıyordu.

    bu arada oyunu en fena sürükleyen de iki uşak oluyor. zaten en çok alkışı da ikisi aldı.
    15 ocak 2020'da oynayan versiyonu için söylüyorum. zaman zaman oyuncular arası sessizlik ve şaşkınlık göze çarptı. bir şekilde kıvırdılar ama bunun senaryoda var olduğunu sanmıyorum. baya dondular çünkü 2 defa.

    bir de rahibeyi oynayan kadın aşırı heyecanlıydı. kelimeler sözler birbirine girdi. böyle bariz hata gibi değil de aşırı heyecanı seyirciye yansıdı ama sevimli de geldi.

    benim önerebileceğim bir oyundu. ama birine öneriyor olsam, "başkan biraz tuhaf ve sıkıcı gelebilir ama hemen toparlıyor" derdim.
  • shakespeare'in okuduğum ilk kitabı. eğer şairane metinlerden hoşlanmıyorsanız ve bunları sıkıcı buluyorsanız kesinlikle okuyarak zaman kaybetmemeniz gereken bir oyun.

    tiyatroda sergilendiğinde muhtemelen keyifli bir oyun olabilir ama okumak için fazlasıyla sıkıcı ve kararlı yapıdan çok uzak.

    çeviri; shakespeare ingilizcesini, göndermeleri, kafiye uyumlarını, dil ahengini ne kadar korumaya çalışmışsa da ortaya çok manasız ve düşük cümleler, yorucu metinler ortaya çıkıyor. hiçbir şey anlaşılmayan benzetmeler ve diyaloglar arasında boğuluyorsunuz. çok samimi bir şekilde söylüyorum ki; başladığım işi bitirmek gibi bir huyum olmasa 25. sayfadan sonra bırakır geçerdim. neyse ki hikaye ve diyaloglar son 20 sayfa biraz tempo kazanıyor da az da olsa içine girip keyif alabiliyorsunuz.

    yanlışlıklar komedyası (the comedy of errors) shakespeare'in çıraklık eserlerinden biri. ve bir oyun. düz bir metin olarak okunması için üretilmiş bir kurguya sahip değil. diyalogların oyuncular tarafından tempolu bir şekilde uygulanması üstüne kurulmuş bir stratejisi var. o sebeple yukarıda bahsettiğim sıkıcı ifadesi belki biraz ağır olabilir ama işin özünü de hatırlatmazsam vicdanım rahat etmez diyerek günah çıkarma cümleleri ile entry'yi sonlandırayım.

    "felakete uğramış bir zavallının ağladığını görünce,
    ona susmasını öğütleyip sabır dileriz,
    ama aynı ağırlıkta bir acı bizim üstümüze çökse,
    onun kadar, belki de daha fazla, dizimizi döveriz."

    "a wretched soul bruised with adversity
    we bid be quiet when we hear it cry,
    but were we burdened with like weight of pain,
    as much or more we should ourselves complain."
hesabın var mı? giriş yap