• tanım : hobilerin ağababası.

    inanılmaz derin bir hikaye arkaplanı ile bundan 38 bin yıl sonraki gelecekte savaşmak için plastik modeller, askerler, uzaylılar ve yaratıklar ve bunların araçlarını kural kitaplarını alıyorsunuz, boyuyorsunuz ve çok dengeli* kurallar eşliğinde gidip sizin gibi almış boyamış insanlarla bunları savaştırıyorsunuz.

    öncelikle, ben sanatın ticaretle buluştuğunda, insanlara bunu satmak için güzel olmak zorunda bırakıldığında ulvi gücünden kaybetmek zorunda olduğunu düşünenlerdenim. sanatçı bir şeyi sadece güzel olduğu için yapsın ve başka hiçbir amaç gözetmesin. sanat sanat için olsun. satsın diye bir motivasyonu olmasın. gerçek sanat bence odur. tolkien orta dünyasının star wars'a olan üstünlüğü mesela bence oradadır.

    ama warhammer 40k söz konusu olduğunda ise argüman çok değişik. işte öyle bir sanat türü ortaya çıkaralım ki tek amacımız satmak olsun, ama ötesini berisini dibini de öyle bir döşeyelim ki artık çok da farketmesin.

    demin üşenmedim saydım. tamı tamına 652 roman yazmışlar bu oyunun arkaplanı için. altı yüz elli iki. size plastik asker satmak için verilen emeğe bakın. ama öyle bir çaba olunca da sanatın ulvi gücü kitapların sayı gücüyle bir şekilde dengeleniyor.

    652 romanı çok çok kısa özetleyecek olursak,

    * bizim bildiğimiz evren ve bir de warp denen zahiri bir boyut var. bizim yaşadığımız evren nasıl madde evreni ise, bu warp da duygu evreni. insanın (ve diğer tüm canlıların) ruhları buraya ait ve ölerek buraya dönüyorlar. dünyadaki çok yoğun duygu patlamalarına sebep olan olaylar, -mesela holocaust- warp içinde fırtınalar koparıyor. warp'u daha büyütüyor güçlendiriyor.

    * warp içinde aklın almayacağı çirkinlikte yaratıklar, zebaniler, ve karanlık tanrılar vs var. bunlar 4 ana varlık olarak biçimlenmişler.

    * (bkz: khorne) kan ve ölüm tanrısı. kurukafalardan bir tahtın üzerinde kan denizleri arasında oturan bir büyük abimiz.

    * (bkz: tzeentch) büyü denen herzenin kaynağı, sonsuz akla sahip yalanlar üstadı. olacak herşeyi bildiği söyleniyor. hep bir planı var

    * (bkz: nurgle) çürümenin hastalıkların ve bozulmanın tanrısı. kokusundan görünüşüne herşeyiyle iğrenç.

    * (bkz: slaanesh) aşırılığın hazzın isteğin vs tanrısı/tanrıçası.

    * hikaye de o ki, dünyanin antik çağlarında ne kadar psişik cinci üfürükçü şaman kabile büyücüsü varsa toplanıyorlar. hepsi bir şekilde warp'un ve bunun getirdiği tehlikelerin farkındalar. insanlığın duyguları yüzünden kendisini frenleyemeyerek warpta son bulacağını düşünüyorlar ve hepsi aynı anda tek bir üstün insana can vermek için ritüel intihar düzenliyorlar. insanlığın bütün kolektif psişik cinci hoca güçleri o gün doğan tek bir çocuğa aktarılıyor. kendisine bugün the emperor diyoruz.

    * emperor ilginç bir şekilde anadolu'da sakarya ırmağının kıyısında bir yerde doğmuş. kendisi ölümsüz. kimsenin aklının alamayacağı güçlere sahip ancak açığa çıkıp kendini ifşa etmiyor. antik yunanlılar, mısırlılar, romalılar, ortaçağ, coğrafi keşifler, aydınlanma, dünya savaşlar vs derken emperor hep bir yerlerde yaşıyor ama nerede ne yapıyor bilmiyoruz. yani bugün hikayeye göre aramızda böyle 8 bin yaşında adaleli kartal bakışlı bir yiğit yaşıyor.

    * sonra bizden sonraki yüzyıllarda insanlık teknolojiyi abartıyor. diğer yıldızlara gidebilmenin yolunu da keşfediyorlar. insanlık ışık hızını warp sayesinde aşabiliyor. warpta zaman mekan gibi duygular olmadığı için güneş sisteminde bir yerden warp boyutuna geçip galaksinin diğer tarafında çıkabiliyorlar. mars'ta kolonileşiyorlar.

    * ancak teknoloji ve insanlığın başından sonuna hiç değişmeyen bir numaralı laneti olan din mevhumu insanlığın başına en sonunda büyük sıkıntı çıkarıyor. dünyayı yaşanmaz bir hale getiriyor. o dönemi romanlarda "teknolojinin kara çağı" olarak adlandırıyorlar.

    * nihayet emperor bu esnada eaah yeter tamam diye insanlığın kurtarıcısı olarak ortaya çıkıyor. insanlığın her anına şahitlik etmiş, her derdini bizzatihi görmüş, ne ona zarar veriyor ne vermiyor bilerek düşmanını dostunu belirliyor ve yönetimi kısa zamanda ele geçiriyor. bakarak adam öldürebilen, fikir okuyabilen, insanlara bir komutuyla diz çöktürebilen bedenen ruhen vs aşmış bir varlık kendisi. altından zırhlarını giyip en büyük düşman olarak gördüğü şeye dine savaş açıyor.

    * emperor gibi tanrı güçlerinde ölümsüz bir varlığı görünce dinler yavaş yavaş zaten çözülüyor. kendisi de kiliseleri camileri yıkarak insanlığı mantık çerçevesinde seküler bir rotaya oturtuyor. ancak kendisine gizliden gizliye tanrı diye tapıyorlar.

    * kendi genlerinden 20 adet oğul klonluyor ve bunlar çok güçlü yarı tanrı varlıklar oluyorlar. kendilerine primarch deniliyor. hepsinin görünüşü karekteri gücü başka başka. bir tanesi kanatlı (bkz: sanguinius), biri ölüm makinası (bkz: angron) biri taktik üstadı (bkz: roboute guilliman) bir diğeri onurla vs kafayı yemiş (bkz: lion el johnson). bunun gibi daha bir sürü var.

    (bkz: fulgrim)
    (bkz: rogal dorn)
    (bkz: alpharius)
    (bkz: konrad curze)
    (bkz: corvus corax)
    (bkz: ferrus manus)
    (bkz: jaghatai khan)
    (bkz: perturabo)
    (bkz: mortarion)
    (bkz: leman russ)
    (bkz: magnus the red)
    (bkz: lorgar)

    ancak hepsi babalarından gelen güçle bedenen ve ruhen aşmış kişiler oluyorlar. ancak şimdi özetleyemeyeceğim 5-6 romanda gerçekleşen mevzularla warpta bulunan karanlık tanrılar bu klonları warpa çekiyorlar. oradan çıkıp yeni doğmuş bebekleri farklı gezegenlere babaları bulamasın diye saklıyorlar falan. nihayetinde emperor yıllarca uğraşıp oğullarını buluyor. bütün bu primarchların karakter çözümlemelerinin hikayelerinin anlatıldığı en az birer roman var.

    * o noktada emperor bu böyle olmayacak diye silahlanmaya karar veriyor ve bulduğu oğullarının genlerini taşıyan ve insan üstü askerlerden oluşan ordu lejyonlar yaratıyor. kendilerine gezegenler, yıldız sistemleri ihsan edip kolonileştiriyor ve buralarda sayılarını binlerle çarpıp gelen askerler genlerini taşıdıkları primarch'ın halet'i ruhiyesini taşıyan kendisini andıran çok güçlü askerler oluyorlar. isimlerine (bkz: space marines) diyoruz. emperor ve primarchları bunlarla galaksiyi resmen ele geçiriyorlar. (bkz: the great crusade)

    * bu noktada warp içinde bulunan kaos tanrıları bakıyorlar ki bu emperorla işimiz var. insanlığın en zayıf noktası olan kibiri kullanarak primarchların en güçlülerinden biri olan (bkz: horus lupercal)'ı kafakola alarak babasına karşı kışkırtıyorlar. emperor da evet çok güçlü falan ama pek de bir baba figürü gibi değil. oğulları savaşırken kendisi dünya'da başka şeylerle meşgul oluyor. horus'un babasına karşı isyan bayrağını açmasını sağlayıp işte bu galaktik insan imparatorluğundaki en acı en kanlı şeylerin vukua gelmesini sağlıyorlar. (bkz: horus heresy) horus heresy tam 56 roman sürüyor. kardeş kardeşi gezegen gezegeni kırıyor.

    * horus heresy'nin sonunda horus dünyaya saldırıyor ve emperor kılıcını alıp bizzat oğluna karşı savaşa gidiyor. şöyle bir karşılaşmanın sonunda emperor oğlunu geri kazanmaya çalışıyor ancak bu esnada ağır yaralanıyor. oğlundan ümidi kesip bir saniyeliğine kızgınlığını horus'a odaklayınca devasa bir psişik güç dalgasıyla dört kaos tanrısının avatarı olmuş horus'u öldürüyor. iç savaş bitiyor.

    * yaralı haline bakınca anlıyor ki durum pek iyi değil, orada olan primarch oğullarına direktif verip kendisini altından bir tür tahta oturtmalarını ve öyle bırakmalarını istiyor. oğulları babalarını tahta oturtup garip mekanizmasını da kalbine beynine vs bağlıyorlar

    * ve emperor ondan sonra hiç konuşmuyor, hiç tahttan inmiyor. yaşadığına dair emareler var ama sonraki 10 bin yıl boyunca şu hale geliyor. ancak sonradan anlıyoruz ki altın taht aslında bir tür deniz feneri gibi bir şeymiş. emperorda nasıl bir psişik güç varsa warpa giren uzay araçları altın tahta bağlı olan astronomican isimli devasa yapının yaydığı ışık sayesinde warp içinde yollarını bulabiliyorlar. emperor orada oturarak bütün insanlığa diğer dünyalara gidebilme yolunu veriyor. ancak warp tehlikesine de açık hale getirmiş oluyor tabii.

    bu ana kadar olan kısım 30 bin yılı kapsıyor. daha 10 bin daha var.

    * emperor tahta oturduğu andan itibaren varisleri böyle galaktik bir imparatorluğu emperor'un prensipleri ile yönetemeyeceklerini görüyorlar. zira kendilerinde öyle psişik güçler falan haliyle yok. bu imparatorluğu hayal edilebilecek en distopyan en karanlık, yaşaması en zor bir hale büründürüyorlar. korku imparatorluğu yapıyorlar resmen. bu durumu da meşrulaştırmak için emperor'un en istemediği şeyi yaparak kendisine tanrı mevhumu addediyorlar. emperor artık galaksideki binlerce gezegende yaşayan trilyonlarca insan için tek tanrı haline geliyor. üstüne bu altın taht sadece psişik enerjiyle çalıştığı için günde iki bin kadar psişik güçleri olan insan evladını tahta bağlayarak öldürüyorlar. insanlıkta öyle bir nüfus var ki iki bin psişik hiç bir şey değil. neyse romanlar daha sürüyor şu an da yanılmıyorsam 41003 yılına gelindi.

    * yanı öyle bir noktada ki hikaye, emperor aslında ölümsüz ve tahttan iki üç saatliğine ayrılsa komple bedenen ve ruhen yenilenmiş olarak gelir, sonra gözünü açar ve bir bakar ki kendisini en nefret ettiği şey olan din herzesinin merkezine koymuşlar ve tapınıyorlar cinnet geçirerek herkesi eritebilir. ama kendi kendine ayrılamıyor, ve insan imparatorluğunu yönetenler de astronomican yüzünden (ve göt korkusundan) tahtın fişini çekmiyorlar. statüko en çok onlara yarıyor. reis geri dönsün diye bekliyor bütün hayranlar. ömrüm yeterse belki geri dönüp herkesi patlattığını okumak nasip olur.

    * emperor'un kurup mürüvetini göremediği imparatorluk olan imperium içinde türlü kurumlar kuruluşlar ordu tipleri vs var. en kalabalık olan astra militarum işte bildiğimiz uzun dönem askerin uzay görmüşü. savaş alanında hayatta kalma süresi 40 saniye falan. ancak trilyonlarca oldukları için savaşı asıl götürenler hikayede bunlar. şöyle bir fan art yapmışlar, space marine ile karşılaşan guardsman.

    * imperium faction'u en geniş olan kısım. içinde mechanicus'u custodes'i, space marineleri ile bir koca dünyayı barındırıyor.

    * neyse işte insanlar da tek ırk değil. aeldari / eldar denen uzay elfleri gibi zarif ancak psişik olarak aşmış varlıklar da cirit atıyorlar. sonra anlıyoruz ki kaos tanrısı slaanesh aslında bu şerefsizlerin aşırılıklarından falan vücud bulmuş, onların da başka büyük dertleri var.

    * bunların bir de karanlık kuzenleri drukhari / dark eldar var ki, warptan ayrı webway denen bir ışık hızından öte bir seyahat yöntemi bulmuşlar. hatta bu uzay zaman bükmüş solucan deliklerinde şehir mehir kurmuş yaşıyorlar ama korsan gibi.

    * necron denen ilk insandan milyar yıl önce ortamın tozunu attıran antik uzaylı ırkları vs var. tomb world denen mezar dünyalarında metal bedenlerinde uyuyorlar. o gezegene inilirse kalkıp ebenizin örekesini gösteriyorlar.

    * kaos işte warptaki karanlık tanrıları izleyenler ve horus heresy'de karşı tarafa geçmiş olanlarla warptaki zebanilerin vs toplamı felaket bir güç. arada bir çıkıp galaksiyi tehdit edip yakıp yıkıp kayboluyorlar.

    * arada tau gibi yalnız 6000 yaşında çok yeni bir uygarlık çıkmış. bu mavi derili uzaylılar da işte iyilik gibi settinge çok aykırı bir şeyle motive olmuşlar. çok iyi ateş ediyorlar ama biraz kırılgan bir ırk.

    * ve aslında en büyük felaket de bu astronomican denen uzay deniz fenerinin galaksinin dışından psişik enerjiye duyarlı varlıkları çekiyor olması. (bkz: tyranid) denen herşeyi yiyip bitiren yaratık ırkı insanlık warp'u kullandıkça samanyolu galaksisine daha da yaklaşıyor. bilinen evrenin %70'inde meğer bunlar hüküm sürüyormuş, bir komple gelirlerse şans sıfır yani. tehdidin boyu da galaksinin boyuyla kıyaslı olarak şöyle anlatılıyor. şöyle de bir videoları var.

    bu dipsiz kuyu arkaplanın yalnızca özeti. bir girilse daha neler var. ikonografisinden, komple soundtracklerine, milyarlarca konsept çizimden , 49 bilgisayar oyunundan eşantiyonlarına koca bir franchise bu.

    gelelim hobiye.

    bu mereti oynamak pahalı. türkiye'de yaşanıyorsa, türk lirası değer kaybettikçe daha da pahalı. ortalama bir warhammer 40k savaşının 2000 puandan yapıldığı hesap edilirse bir ordunun ilk ünitelerini sıfırdan dükkanından kutularıyla boyasız birleştirilmemiş halde almak 75-80 sterline geliyor. 560 lira. komple bir ufak ordu 450-500 sterline falan geliyor. sonra bunları boyayacaksınız. oradan da güzel para kırıyorlar. tanesi 3 sterlinle 4.5 sterlin arasında değişen 200 küsür boya var. sonra sıfır fırçalar, bunları boyamak için ayrı masa, astar için sprey, daha profesyonel boyamak için airbrush. orduyu taşımak için çanta. daha da güzel görünen sanat eseri ordular için de forgeworld denen elit bir ordu tasarım merkezleri var. ona giderseniz ev parası ediyor. ordumda herşey olsun diyorsanız da işte ilk doğan çocuk sol böbrek gelecek 20 yıllık köleliğiniz falan edebilir o fiyat.

    sıfırdan bir ordu bir araya getirmek için gereken zaman, para ve emekle bir araba çok rahat alınır. o yüzden bu öyle böyle bir hobi değil. nitekim çocukken plastik askerleri dizip dıkşin dıkşin diye oynayan biz şimdinin yaşlı nesilleri de kendisine çeken çok cazip bir havası var. dahası her bir askerin üniforması çantası silahını boyadım derken o modelle bir tür bağ da kurmuş oluyorsunuz. savaşta ölmesin istiyorsunuz. çok garip.

    ben türkiye'de bu mereti oynayamadım zira vaktinde fiyatları el yakıyordu. yurtdışında ise ucuz olmasa da artık daha karşılanabilir bir hobi olduğundan bodoslama girmiş bulundum. çıkamıyorum. çıkmaya da niyetim yok şimdilik zira çok güzel ortam.

    ama şöyle de bir şey var ki bu mereti oynayanların bulunduğu geek ortam da çok rahat takılınabilecek bir yerdir. istanbul'da vaktiyle bir parlayıp sönmüş olan sihir kafe atmosferini ucundan yaşatır. herkes nerd herkes geek ancak hobiye herkes farklı bir açıdan girdiği, kimi kitapları okuyarak başladığı kimi boyamayı sevdiği kimi satranç gibi oynamaktan hoşlandığı için geliyorlar. fantasy işte bir kaçış edebiyatıysa kaçışın en renkli en ucu bucağı olmayan hali bu. hanımın çocuğun arabanın evin işin derdinden 4-5 saatliğine kaçış için bence bulunmaz nimet.

    türkiye'de bu işin merkezi bildiğim kadarıyla pegasus oyuncak diye bir mekan. cadia kapısı diye de whatsapp / facebook grubu var. öyle grup diyip de geçmemek lazım, yurtdışında turnuvalarda falan bizi milli takım gibi bayraklı mayraklı gidip temsil eden adamlar bunlar. her cts pazar oynamasanız da gidip izleyebilirsiniz. izlemesi de oynaması kadar bence keyifli.
  • henry cevill'ın açıklamasından sonra bazı insanlar bu evrenle yeni yeni tanışacak. internette çok fazla kaynak var, ama çok dağınık. ingilizce'den çevirmeyle falan uğraşmak istemiyorsanız, sizin için buraya bir warhammer 40k 101 dersi bırakıyorum.

    40k'a başlamadan önce aklınızda tutmanız gereken bir şey var. warhammer 40k, kendini bilim kurgu gibi pazarlayan bir fantezi evrenidir. klasik fantezi ırkları var, elf'ler mesela uzay elfi eldar oluyorlar. ork'lar hala ork, ama birbiri ile araba yarışı yapıyorlar. büyücüler ve cadılar var (bkz: psyker) bol bol hem de. insanlar var, şövalyeler var (bkz: space marines) sonra karanlığa geçen şövalyeler var (bkz: chaos space marines) vs vs kafada biraz daha şekil almıştır umarım. dungeons and dragons'ın bilim kurgu versiyonu gibi, ya da lord of the rings gibi düşünün, sadece üstünde bir bilim kurgu havası var, ama özü hala fantezi evreni.

    ----------

    in the grimdarkness of far future there is only war

    sigismund, first captain of imperial fists

    evrenin geçtiği tarih 40.000 yılı. biz nasıl 2022'deyiz şu anda, bu evren de 40.000 yıllarında geçiyor.

    bu evrende her gün savaş var. her şey çok absürt derecede abartılı, her şey şiddetli, her şey karanlık (bkz: grimdark) ve herkes kötü adamı oynuyor, buna biz insanlar da dahil.

    yer, gezegenimizin bulunduğu samanyolu galaksisi. evet, insanoğlu galaksinin her yerinde, 1 milyon gezegene dağılmış vaziyette, ve galaksinin neredeyse %95'i insanoğlunun, diğer adıyla the imperium of man'in himayesi altındadır. imperium içinde insanlar ülke, dil, ırk, sınıf diye bölünmezler, hepsi tek bir bayrak altında yaşarlar. dikkat ettiyseniz buna din kısmını eklemedim, çünkü din konusunda ayrım var.

    insanlar, gezegenler arası yolculuk yapabilmek için her gün 1000 insanın ruhunu, altın bir tahtta çürüyen bir cesede kurban ediyorlar. bu cesedin adı the emperor of mankind, tarihte yaşamış en kudretli, en güçlü ve en önemli insan! imperium, bu bahsettiğim emperor'a tanrı olarak tapıyorlar. eğer ki emperor'u tanrı olarak kabul etmezseniz adınız kafire çıkar (bkz: heresy) ve ölümden beter cezalara çarptırılırsınız. hele hele, onun yerine başka tanrılara inanırsanız (bkz: chaos) sizin için çok yaratıcı ölüm yöntemleri uygulanır.

    imperium; yobaz, cahil, kana susamış saptık bir topluluktur. ve bu topluluk, galaksideki hakim güç. yapay zeka düşman olarak görülür ve yok edilir, bu yüzden evrende yapay zeka bulunmaz. makinaların yapabileceği en basit işleri bile insanlara yaptırırlar. engizisyon mahkemesi (bkz: inquisition) kanunun üstünde çalışır ve tek tuşla gezegenleri yok edecek yetkiye sahiptir. ifade özgürlüğü yok, inanç özgürlüğü yok, ve sayımız katrilyonları bulduğu için insanların canının neredeyse hiçbir önemi yok.

    lakin, etrafta çok fazla düşman var. bir gün sayısı bitmeyen ork'lar saldırır, bir gün daemon'lar portaldan fırlayıp insanları doğrar, bir gün devasa bir böcek sürüsü gelip gezegeni çatır çutur yer, olmayacak şey yok maalesef. peki, buraya nasıl geldik?

    eldar var mesela, uzay elf'leri. teknolojisi akıl almaz derecede ileri, hepsi psişik güçlere sahip ve insanları maymundan aşağı görecek kadar kibirlidirler. lakin, bütün eldar lanetlidir. ileri teknolojinin verdiği rahatlık yüzünden aşırı sapkınlığa fazla bulaşınca yanlışlıkla 4. chaos tanrısı slaanesh'i yarattılar. (bkz: fall of eldar) her eldar öldükten sonra slaanesh'in eline gider ve sonsuza kadar işkence çeker. bu yüzden ruhlarını korumak için göğüslerinde taşıdıkları soulstone'lar ile yaşamak zorundadırlar.

    ork'lar bildiğiniz gibi ama çok daha eğlenceli. savaş dışında hiçbir şey düşünmezler, sayıları sonsuzdur, hurdadan inşa edemeyecekleri hiçbir şey yok! sporla çoğalırlar, patates tarlası gibi asker yetiştirirler ve asla kökünü kazıyamazsın. hurdadan inşa ettikleri arabaları kırmızıya boyarlar, çünkü kırmızının daha hızlı gittiğine inanırlar. sonra o araba gerçekten daha hızlı gider çünkü ork'ların hepsi basit düzeyde psyker, bu yüzden kolektif olarak bir şeye inandıkları zaman onu gerçeğe çevirebiliyorlar.

    chaos var. chaos insanoğlunun çöküşünün sebebidir ve gücünü direkt warp'tan alır. horus heresy adındaki iç savaş ve emperor'ın patatese dönmesinin sebebi chaos'tur. insanoğlunun 1 numaralı düşmanıdır, görüldüğü yerde yok edilmesi gerekir.

    bunun daha tyranids'i var, tau'su var, necrons var oğlu var yani fazla uzatmak istemiyorum. dediğim gibi bu bir 101 dersi.

    warhammer 40k'nın zaman çizelgesi çok basit ama bir o kadar da detaylı. sizin için kabaca 4 aşamaya böldüm bunları

    1-) old ones'ın ölümü ve necron'ların yükselişi
    2-) insanoğlunun yükselişi, fall of eldar ve age of strife
    3-) horus heresy
    4-) 13th black crusade ve fall of cadia

    arada atladığım dönemler var fakat benim gözümde en önemli kırılma noktaları bunlardır. şu anda mevcut hikaye 42.000 yılında fall of cadia sonrasında gerçekleşiyor. bunların en ünlüsü horus heresy iç savaşıdır, şiddetle tavsiye ediyorum.

    ve bütün bu evrenin var olmasının tek sebebi, plastik minyatürler. aynen öyle, nasıl marvel çizgi roman satışı yapıyor, games workshop da plastik minyatür ve onları boyamak için boya satışı yapıyor. eğer milletin neler boyadığını merak ediyorsanız şuraya bakabilirsiniz. şu videoda da nasıl başlayabileceğinizi gösteriyor https://www.youtube.com/watch?v=lljwh4clz6u

    ----------

    olur da bu evrenle ilgili güzel bir şeyler izlemek istiyorsanız size birkaç tavsiye bırakıyorum

    astertes emperor'un ölüm melekleri. muhtemelen tarihte yapılmış en iyi fan made animasyon. evet, bütün bunu tek bir adam yaptı

    the lord inquisitor bunu da tek bir adam yaptı. imperium şehirlerinin atmosferini mükemmel hissettiriyor, muazzam bir şey.

    helsreach güzel bir black templars romanının 2 buçuk saatlik animasyon filme dönüştürülmüş hali. bunu da tek bir adam yaptı galiba.

    ----------

    eğer bilgisayar oyunu arıyorsanız, seçenekler çok. benim tecrübelerime göre

    dawn of war ve dawn of war 2 : strateji oyunları, starcraft gibi. starcraft'in en başta warhammer oyunu olarak planlandığını biliyor muydunuz? ben uzun yıllardır dawn of war oynuyorum, strateji oyunları arasında ilk 5 sıradadır.

    space marine : yeni çıkan god of war gibi bir space marine'i kontrol ettiğiniz bir oyun, hatta yakın zamanda ikincisi çıkıyor. warhammer'ı sevin sevmeyin güzel oyundur.

    mechanicus : x-com tarzı bir strateji oyunu. eğer space marine oynamaktan sıkıldıysanız, adeptus mechanicus bünyenize iyi gelecek demektir. muazzam bir soundtrack'i olduğunu hatırlatırım.

    dark tide : bu yeni çıktı ve bunu oynamadım. doom gibi fps tarzı bir oyun. oyun harika görünüyor, herkes seviyor gibi gözüküyor. 40k'nın çok fps tarzı oyunu yok, en yakın alternatif space hulk deathwing gibi ama onu da oynamadım.

    ----------

    olur da bu siteden bir şeyler okumak isterseniz benim yazdığım bazı yazılar var

    (bkz: adeptus custodes/@warriorwithin) : henry cavill'ın büyük ihtimalle canlandıracağı asker grubunun özeti.

    (bkz: adeptus mechanicus/@warriorwithin) neden bu evrende yapay zeka olmadığının sebebi bu adamlar.

    (bkz: angron/@warriorwithin) emperor'un 18 oğlundan 1 tanesi. çok acıklı bir hikayesi var. benim favori primarch'ım. bütün 18'inin de bu kadar uzun hikayesi var bu arada.

    (bkz: necrons/@warriorwithin) evrenin kökenleri ve ilk hikayesi

    bunlardan çok daha fazlasını da yazdım ama o kadar iyi değiller. en temizleri bence bunlar.

    warhammer 40k evrenine hoş geldiniz, umarım güzel bir tecrübe olur.
  • hikayesi gayet uzun bir evrendir. 2 entari ile durumu olabildiğince özetlemeye çalışacağım.

    emperor reizden öncesi : bu yazı
    emperor reizden sonrası : (bkz: #62031205)

    olaylar big bang gibi başlıyor. önce hiç bişi yok, etrafta saçma sapan enerjiler var, sonra bunlar bir araya gelip bi kütle oluşturuyolar, sonra bing bang oluyo. her yerde yıldız var, gezegen var artık. biraz da astroid.

    bu gezegenlerde mecburen hayat olucak, burada karşımıza ilk olarak old ones çıkıyor. ilk yaratıklar bunlar. düşünce yetileri falan var yani kedi gibi boş boş dolanmıyor. öyle bir evrim geçiriyorlar ki; adaptasyonu doğal seleksiyonu siktir et, adamlar direk ruh oluyor. evet hepsi bir anda ruh oluyor. sonra ruhlar alemini keşfediyorlar.

    kendi ayak işlerini yaptırmak için başka hayat formları tasarlıyorlar. ama bütün canlıları bunların yarattığı söylense de bu bilgi kesin değildir. ama bazı eserleri var. ilk olarak karşımıza eldar çıkıyor. eldar nedir? uzay elfidir. etrafta zaten düşman falan yok, dert yok tasa yok; tüm kafayı cinselliğe vurup tavşan gibi doğuruyorlar. sonra galakside mutlak güç oluyorlar. old ones ve eldar arasında herhangi bir sorun çıkmıyor, kimse kimsenin sikinde değil o vakitlerde.

    dediğimiz gibi, bütün canlıları old ones getirmedi. şöyle böyle evrimleşerek oluşan canlılar var. bu konuda en şanssızı necronlar. necronlar sanki bok varmış gibi radyoaktif bir gezegende evrimleşiyorlar. çok mutsuzlar, bütün gün emre aydın dinliyorlar. tabii emre aydın bünyeye en faydalı sanatçı olmadığı için depresyona girip yer altı şehirleri hazırlıyorlar. kafayı ilime bilime vermek yerine kendi ölümlerini bekliyorlar. durum baya kötü.

    sonra bu eldar nasıl dertsiz tasasız yaşıyor görüyorlar, old ones nasıl döl israfı bir ırk görüyorlar. böyle hayatın amk diyip tüm hayatı yok etmeye karar veriyorlar. yani bildiğin kıskançlık, ama haklı bir kıskançlık. neyse; bu adamlar tamam hadi yok edelim diyorlar, sonra bakıyorlar evren bayaa büyükmüş. üşeniyorlar haliyle. daha kısa bir yok arıyorlar. böyle muazzam bir güç olması lazım ellerinde. bu adamların evlerine yakın bir güneşte çok değişik bir cisim görüyorlar. bir gaz topluluğu ama canlı bir topluluk. tamamen osuruktan oluşması nedeniyle bir tek o güneşin radyasyonu ile beslenebiliyor. sonra bu adamalr fark ediyor ki kendi gezegenlerini radyasyon ile sikerten şey buymuş.

    bu gazlardan bulabildiklerini topluyorlar, sonra bunları yakıt olarak, inşa ettikleri devasa metal robotların içine koyuyorlar. bu robotlar önüne gelen her şeyi yiyerek inanılmaz bilgi ve güç sahibi oluyorlar. hazır olun, işe bu adamlar c'tan tanrıları oluyorlar, yersen. necron'lar bu adamlara tapıyorlar. ama bu c'tan ibişleri pek iyi kişiler değiller. necron'ların mekanında ne kadar metal varsa hepsini topların o metallerle bütün necron'ları akılsız katil makineler haline getiriyorlar.

    yalnız bu c'tan abiler bişi fark ediyorlar. tamam, ne varsa yediler ama en besleyici yiyecek ruhmuş. binlerce necron'dan arta kalan totalde 2 gram beyindeki hatıları inceledikten sonra komple ruhtan oluşan old ones'ı keşfediyorlar. c'tan reisler diyorlar ki biz bunları komple katledelim, soran olursa karın tokluğuna yaptık deriz. old ones karşı koymaya çalışıyor ama fiziksel bir formda olmadığı için psişik olarak savaşması lazım, e adamın ruhu yok? kaybediyorlar. old ones'ı katlediyolar. ama geriye yalnızca birkaç tanesi kalıyor.

    bunlar diyor ki bu necron'lar böyle başı boş bırakmaya gelmez, bunları sikerticek bişi lazım. yalnız bu necron cemaati komple robot yani ne savaştan yorulur ne sevişmekten. old ones demişki ork diye bi ırk yaratalım, paso adam dövsün. şimdi, warhammer 40k evreninde orklar çok renkliler. ellerine geçen her şeyden silah yapabiliyorlar, sürekli bir savaş arıyorlar. etrafta dövecek düşman yoksa birbirlerini dövüyorlar falan. bunlar necron'ları frenlemeyi başarıyolar.

    eldar bakıyor ki necron'lar da yense orklar da yense sıra bize gelicek, iki ucu boklu değnek bu. o zaman hayatta kalmak için old ones'ın defterlerini buluyorlar. bu defterlerin fotokopisini çıkartıyorlar. çünkü içinde her türlü teknoloji var. böyle bilkent ile boğaziçinin kütüphanesi alın toplayın bişi yapın ha o kadar bilgi var işte. bu bilgilerle old ones'ın tasarladığı webway teknolojisine ulaşıyorlar. özetlersek; düşman geldiğinde içine kaçıp başka bir yere gidebiliyorlar. bi de wraithbone'u icat ediyorlar. wraithbone ruhu olmayan necron'ları dövebiliyor. orkları da yanlarına alıp saldırıyorlar necronlara.

    sonra işler daha da boka sarıyor c'tan için. necron'ların içinden deciver diye bir ipne çıkıp diyor ki; zaten bunlar ölücek, bari biz öldürelim de enerjileri boşa akmasın. kime söylüyor bunu? nightbringer, void dragon ve outsider. bunlar önemli. sağdan eldar ile ork'lar, soldan kendi adamları vurunda c'tan yorgun düşüyor. yalnız, bu hain necron'lar farkettiler ki emdiklerinden daha çok enerji harcıyorlar, e yolun sonunda ölüm var. e emicek bişi yok, emebilecekleri her şey onları dövüyor zaten. diyorlar ki baba evine dönelim yer altı şehirlerine, bu evren biraz daha renkli ecişli bücüşlü olsun öyle yiyelim diyorlar.

    şimdi evrende savaş bitti sandınız değil mi? daha da kötü oldu. old ones öldü ve ork'ları durdurmayı unuttular, kontrolsüz biçime etrafa dağılıyorlar. eldar zaten ne yapacağını bilmiyor. üstüne üstlük bu savaşlarda ölen bütün ruhlar bu ruhlar alemine gittiler. orada bütün bu mutsuzlukla, kederle, acıyla harmanlandıktan sonra ilk deamonlar yani iblisler ortaya çıkıyor. bu deamonlar ruhlar aleminde kalan son old one'ları da yiyorlar. sonra bu ruhlar alemine warp adını verip özerklik ilan ediyorlar. arada warp üzerinde fırtınalar, patlamar bizim materlay dünyamıza da zarar veiyor tabii. eldar ise elf olmanın getirdiği kırılganlığı görüyorlar, ama yapcak bişi yok diyip yine işi cinselliğe vurup tekrar galaksinin hakimiyetini kazanıyorlar.

    peki bütün bu hikayede insanlar nerede? insanlar bu savaşlar sırasında evrimleşip kollu bacaklı normal insanlara ancak ulaşabiliyorlar. insanların bilgi kaynağı ise şaman adında pisişik insanlar. ilk başta karpuz-peynir kombosundan ileri gitmeyen teknolojimizi biraz daha kayda değer seviyelere getiriyorlar. deamonlar kıllanıyor tabii, warp'tan dünyaya gelip şamanları öldürmeye başlıyorlar. şamanlar diyor ki; biz böyle ayrı ayrı takılırsak bizi sikecekler, birlik olmamız lazım. şimdi beklenen an geldi; bütün psişik güçlerini, bilgi birikimlerini, fiziksel güçlerini birleştirip dünyanın ve insanoğlunun tek lideri emperor of mankind'ı oluşturuyorlar. işte warhammer 40k'nın sıkıcı kısmı bu kadar.
  • oyun kurallarından ziyade hikayelerin geçtiği ortam sayesinde masa üstü strateji oyunlarının en ünlüsü, en çok oynananı ve en başarılısı olmayı başaran; 40.000 yılında savaşan onlarca taraf sayesinde harap olmuş bir evrende geçen bilimkurgu - fantasy savaş oyunu.
    isterseniz ortaçağ yobazlığı, yayılmacılığı ve baskısını tebaası üzerinde uygulayan yenilmez insan imparatorluğunun ölümlü ordusunu ya da bir space marine grubunu, isterseniz başka bir boyuttan uzaya girebilmek ve önlerine ne çıkarsa kendilerine katmak için bekleyen şeytani chaos tanrılarının ölümlü ya da iblis uşaklarını, isterseniz giger çizimlerinden fırlamış kadar korkunç canavarlar olan ve önlerine çıkan her şeyi sindirmeden durmayan tyranid salgınını, isterseniz onbinlerce yıl önce kendi hataları sonucunda yıkılan uygarlıklarından geride kalan devasa uzay gemisi kalelerinde yaşam savaşı veren yaşlı eldar ya da onların karanlık chaos tanrıları tarafından sindirilmemek için kurban veren ve kurban için sürekli korsanlık yapan kuzenleri dark eldar'ı, isterseniz ölümsüzlük için ruhları ve kollektif bilinçlerini makine bedenlere hapseden ve bu yollan c'tan adı verilen eski karanlık tanrıların hizmetkarları olan necron'u, isterseniz yanlızca birkaç bin yıllık geçmişe sahip olsa da kendisine galaksiyi kötülükten temizleme ve savaştan arındırma görevini bellemiş olan tau'yu, ya da tüm orduların en eğlencelisi ve en yeşili, amaçlarının başında evreni dümdüz olana kadar ezmek olan orkları seçin; hikayeleriyle, oynanışıyla ve geyiğiyle harcadığınız her kuruşa (evet bir miktar sermaye istiyor ama bir ucundan başlayıp yavaş yavaş ordunuzu kursanız olmayacak gibi değil) ve her dakika zamana (tamam vakit de alıyor, o kadar minyatürü boyamak kolay mı?) değecek olan model oyunu.
  • games workshop ve amazon ortaklığında bir dizisi yapılacağı resmen açıklanan evren.

    üstelik dizinin yapımcılarından biri henry cavill olacak. cavill'in büyük bir warhammer hayranı olduğu biliniyordu. witcher dizisinden sırf kaynak eserden uzaklaşıldığı için ayrılmıştı. umarım bu sefer ağırlığını koyar ve evrene uygun bir şekilde güzel bir dizi çıkar ortaya. rings of power dizisinde senaristlerin kaynak eseri göz ardı edip kafalarına göre yorumlamalarının ne kadar kötü bir sonuç çıkardığı ortada. bu dizi başarılı olursa warhammer evreni nihayet hak ettiği popülerliği kavuşur.

    kaynak
  • eni vici woke tayfa tarafından, naziliği özendirmekle, fanları nazi olmakla suçlanan fantastik evren. hay amk iki krieg imperial guard ve commissar resmiyle hemen yargıyı dağıttılar.

    burası warhammer, burada yakalanırsan derini yüzecek üstleri çıplak deri eldivenli 80-100 kişi*'de var, power armor giymiş psikopat rahibe*'de, west ham taraftarı holigan'*da var, uzay koministi* bile var. burası warhammer 40k burada yok yok.
  • hikayesini bir dizi film olarak hbo yapmış olsaydı tarihi değiştirirdi.
  • "oh god emperor, grant me strength to defeat thine enemies. in your grace, i shall know no fear"

    neredeyse nüfus cüzdanımdaki din hanesini bana "imperial truth" olarak değiştirtecek bilim kurgu evrenidir. romanlar, animasyonlar,rpgler ,masa üstü oyunlar ve bilgisayar oyunlardan oluşur. evrenin tarihçesi öylesine detaylı, karanlık ve güzeldir ki, bir kere okumaya başladığınız da starwars, startrek vs. filan size cin ali serisi gibi gelir. sadece imparatorun en sevdiği oğlu olan horus'un kötülüğü seçmesi ve babasına isyan etmesini konu alan " horus heresy" serisi bile 50+ romandan oluşur.
  • 2000 lerin başında 40k ya değil ama normaline çok sağlam para gömmüştüm.

    anglachem güzel anlatmış bir kaç noktaya da ben açıklık getireyim.

    40k evereni iananılmaz bir emitasyon başarısıdır, mesela catachan orman birliğinden bir kaç isim

    "colonel traupman"
    "sly marbo"

    bilim kurgu edebiyatı, gerçek olaylar savaşlar, savaş romanları, muhtelif diziler hepsi 40k evreninin bir yerine yedirilmiş durumdadır ve çok ama çok güzel yedirilmiştir.

    neyse;

    insanoğlu uzay yolculuğu için warp'ı kullanıyor ve bu sayede çok uzak evrenlerde kolonileşiyor. ancak warp'ı kullanmanın bir bedeli var bizim evrendeki acılarla beslenen warp canlıları warp geçitleri sayesinde bizim evrene geçiş yapıyorlar ve kan ve vahşeti daha da yoğun yaşatıyolar ve bu sayede daha da güçleniyorlar.

    tüm şeytan ve kötülük mitleri warp canavarlarına bağlanıyor (doğal olarak dinler de). warp içinde yolculuk yapabilmek için özel yol bulma aileleri (gavurdaki house) var ve bu işi yapanlar mutasyon geçirmiş insanlar .(biri dune'mu dedi)

    insanoğlu teknolojinin hakim olduğu noktada binlerce gezegende kolonileşmiş durumdayken birden warp geçitleri kapanıyor ve dünyanın kolonileri ile olan bağlantısı kesiliyor.

    bu yüzden terra ekonomisi çöküyor büyük savaşlar çıkıyor ve kavga zamanı başlıyor, taaa ki imprarator gelene kadar.

    imparator ordusuyla geliyor zaten detaylar anlatılmış yukarıda evrendeki nerdeyse tek güç oluyor vs vs,
    warp tanrıları en başta bu durumdan memnunlar çünkü kan savaş gözyaşı, sürekli kullanılan warp geçitleri sayesinde bizim evrene sınrısız girişi çıkış hakkı.

    ancak imparatorda bunun farkında o yüzden kendi sonunu getirecek büyük oyuna başlıyor. eğer warp'ı kapatırsa warp'ın kötülüğü bu tarafa geçmez ve insanları bozamaz düşüncesiyle eldar'lar tarafından kullanılan warp'a uğramayan eldar geçidi benzeri bir cihaz yapmaya başlıyor. bu cihaza da altın taht adını veriyor. sadece savaşmak içinyaratılan oğullarından bazıları bunun amacını bilmedikleri için babalarının kendi çzidiği yoldan ayrıldığını düşünmeye (düşündürtülmeye) başlıyorlar. peder çok bozdu karı kız ayağına saray da kendine altından taht yaptırdı geyikleri dönüyor.

    zaten savaşlar azalmış bir de warp geçitleri kullanılmazsa warp tanrıları, nasıl besleneceğiz, çoluk çocuk aç sefil mi kalacak diye tasalanmaya başlıyorlar ve büyük resmi harekete geçiriyorlar.

    horus'un ihaneti ve 10000 yıldan beri süren savaş silsilesi böylece başlıyor. burada imparatora ve altın tahta en büyük zararı oğulları arasında en büyük psişik güce sahip olan ve aslında kendisine sadık olan magnus veriyor, horus'un ihanetini babasına söylemek için kullanması yasaklanan psişik güçlerini kullanıyor.

    işin kötüsü babası altın tahtı saklamak ve korumak için binlerce psişiğin gücünü birleştirip bir kalkan yaratmışken magnus bu kalkanı warp tanrılarının kendisini engellemek için yaptığını zannedeip tüm gücüyle saldıryor, hem binlerce psişiği öldürüyor, hem altın tahta zarar veriyor hem de babası magnus'un ihanet ettiğini düşünüp space wolves'ları onu getirmeleri için gönderiyor.

    sonrası büyük savaş çöküş ve yok oluş.

    yukarıda söylenmiş imparator bir perpetual ve normal yollar ile ölmesi mümkün değil, en ufak parçasından tekrar kendini oluşturabiliyor. yani tahtan kalktığında iyileşebilme ihtimali var.

    oysa kendisin hayatta tutmak için her gün binlerce psişik canınından oluyor.

    imparator'u doğrudan atatürk ile özdeşleştirmiştim, sanat ve bilime verdiği önem, laiklik vurgusu bitimiş bir topluma alıp bir üst noktaya taşıması ve ölümünden sonra tüm sisitemin dağılması.

    ne yazıkki anglachelm ile artık mesajlaşamıyoruz, en azından görüştükleri ile bir çaylak hesabı üzerinden haberleşebilse güzel olurdu deyip yol yapıyorum.
  • romanlarını okuduktan sonra bilimkurguya eskisi gibi bakamayacağınız bir settingdir. yeni başlayacaklar için özellikle eisenhorn üçlemesini ve gaunt's ghosts'u öneriririm. space marineler için tonla roman var zaten. c.s. goto değilse yazarı okuyun. ardından da horus heresy gelsin olsun bitsin ahahaha.
hesabın var mı? giriş yap