• kardosu omegon'la beraber türlü türlü kurnazlıklar, ikili oyunlar yapan, hakkında, neye benzediği de dahil pek birşey bilinmeyen enteresan bir kişilik.

    horus tarafında yer alması esasında şaibeli bir durumdur. adamlar espionage'ın öyle bokunu çıkarmış ki, loyalist mi traitor mu bilemiyoruz desek yeridir.
  • (bkz: warhammer 40k)

    20. leyjon alpha legion'un primarch'ı. daha doğrusu primarch'larından biri. alpha legion'un 2 primarch'ı var. biri alpharius, diğeri omegon. chaos tanrıları primarch'ları ilk kaçırdıkları zaman bazı primarch'ları birazcık corrupt etmeyi başarabilmişlerdi. alpharius da bunlardan biri. normalde emperor bu ikiz primarch olayını planlamamıştı.

    ayrıca kendisi ve lejyonu hakkında bilgi bulmak çok zor çünkü yazılan pek bir şey yok, asıl problem bu. son çıkan head of the hydra kitabına kadar kimse alpharius hakkında sağlam bilgilere sahip değildi. hatta iddia ediyorum ki hala değil, çünkü kitabın ilk cümlesi şu

    i am alpharius, this is a lie

    kitabın son cümlesi ise şu

    i am alpharius, this is my record and all records lie

    alpha legion'ı eğlenceli yapan şeylerden biri de bu, çünkü bildiğimiz bütün bilgiler kolpa olabilir. yine de yıllar boyu aklımda bu primarch ile neler kalmış, doğru veya yanlış, biraz anlatmak istiyorum.

    öncelikle bütün primarch'ların kendine has birer yeteneği var. vulkan ölümsüz, angron başkalarının acısını dindirebiliyor, perturabo kompleks problemleri saniyeler içinde çözebiliyor, magnus aşırı op bir psyker vs. alpharius'ın yeteneği ise kendi beynini okunmaya kapatması ve kendini diğer insanlara görünmez yapabilmesi. gerçekten görünmez olmuyor, sadece başkalarının görememesini sağlıyor, veya nasıl göründüğünü değiştirebiliyor.

    ayrıca kendisi ilk keşfedilen primarch. horus'un ilk bulunan primarch olma hikayesi bir yalan. alpharius, great crusade öncesi terra'da keşfediliyor ve herkesten saklanıyor. malcador reis ise alpharius'un yeteneğini geliştirmesine yardımcı oluyor. satranç oynarken mesela malcador alpharius'un aklını okuyarak hile yapıyor, çocuk da hile yapıyorsun diye şikayet edince malcador ''hee yapıyorum tabi, hadi en bir daha oynayalım'' diye üste çıkıyor. kendini saklama yeteneği ile terra'da kimseye görünmeden dolandı yıllarca.

    alpharius ayrıca birazcık sevimli birisi. karşısındaki ile empati kurabiliyor, iletişim yeteneği güçlü, başkalarının duygularını anlayabiliyor. bu yetenek maalesef her primarch'ta mevcut değil* o yüzden biraz değerli. askerleri kendisine soru sorduğu zaman terslemiyor, eğer yanış düşündüğü bir şey varsa bilmesi gerektiğine inanıyor bu yüzden şüphe duygusuna değer veriyor. lion el'jonson'a şüpheli bir soru sormayı denesenize bakım size neler yapıyor. fakat alpharius planındaki kusurları bilmek zorunda.

    şimdi birazcık lejyon ve savaşlar hakkında konuşalım. alpha legion, tıpkı primarch'ları gibi gizliliğe ve suikast operasyonlarına odaklanır. düşmanlarını her zaman tuzağa düşürür, arkadan bıçaklar, zayıf yanlarından vurur, zayıf yanı yoksa zaman içinde yaratır. yıllar boyu süren planları, her gezegene yerleştirdikleri hücre evleri, gizli hastalıklar, sabotajlar vs düşmanı her zaman zayıf yerinden vurma üzerine odaklanır. ayrıca çok fazla yalan söylerler, bunu da aklımızda tutalım.

    bu yüzden alpha legion diğer lejyonlar ve primarch'lar tarafından pek sevilmezlerdi ve saygı duyulmazlardı. guilliman ve rogal dorn gibi adamlar düşmanla göğüs göğüse çarpışıp üstünlerini ispat etmeyi doğru yol olarak görüyorlardı. world eaters kadar ileri gitmek de yanlıştı, fakat düşmanı karşılarına alıp temiz ve kesin galibiyetler önemliydi. great crusade aynı zamanda insanoğlunun galakside hakim güç olduğunu ispatı olmalıydı. sürekli arkadan bıçaklayan ve yalan söyleyen bir lejyon bu fikre ters geliyordu. bu yüzden alpha legion asla hak ettikleri saygıyı görmedi.

    ve alpharius da guilliman ve dorn gibilerine bu yüzden karşıydı. kendi savaş tarzının daha üstün olduğuna ve asıl doğru yöntemin bu olduğuna inanıyordu. evet, alpharius yalancı ve güvenilmez birisidir. fakat bu yalanları uğruna savaştığı değerler için söyleyen birisi. kendi yöntemlerinin üstünlüğüne inandığı için diğer primarch'lara da biraz yukarıdan bakıyordu. belki gerçekten yukarıda değildi, ama orada olduğuna inanıyordu. bu alpharius'ın nadir kötü özelliklerinden birisi herhalde. bazen alçak gönüllü görünüyor, fakat hep kendini diğerlerinden üstün görüyor. kendini maskelemek için mi alçak gönüllü yoksa kişiliğinin bir parçası mı? belki de okuduğum kitap bana yalan söylüyor?

    şimdi alpha legion'ın kırılma noktasına gidelim. neden chaos tarafına geçtiklerini anlatalım. bu arada yazının çok hızlı gittiğini ve çok şeyi atladığımın farkındayım. ama bu yazdıklarım alpharius hakkında elde tutulabilir olan şeyler ve aklımda kaldığı kadarı ile yazıyorum. savaşların çoğu sağda solda operasyonlar ve büyük kırılmalar yaratmıyor.

    horus heresy'nin başlangıcından 2 yıl kadar önce, alpharius ve omegon bir psyker organizasyonu olan cabal'ın yanında gidiyorlar. bunları çoğu eldar ırkından, fakat aralarında insanlar veya başka ırklar da var. cabal, imperium içinde çıkacak iç savaşın kehanetini veriyor ve chaos tanrılarının güçleri hakkında biraz bilgi veriyor. bilmeyen varsa diye söylüyorum, emperor hiçbir primarch'a chaos tanrılarından bahsetmedi ve hiçbir fikirleri yok. bu yüzden alpharius ve omegon ilk defa chaos'u burada öğreniyorlar.

    1. kehanet : imperium tarafını seç. horus ve hainler yenilecek. fakat imperator yaralı halde golden throne'a sonsuza kadar bağlı kalacak. imperum zaman içinde kendi içinde çürüyerek zayıflayacak, chaos'un geri dönüşüne karşı koyamayacak ve insanoğlunun sonu gelecek.

    2. kehanet : chaos tarafını seç ve emperor'a karşı savaş. horus emperor yenecek, yaşamüş en güçlü daemon prince olacak. fakat emperor'u öldürdükten sonra bilinci yerine gelecek, kendinden tiksinecek, ve chaos ile beyni yıkanmış imperium'ı yok etmek için 100 yıl sürecek bir katliam yapacak. sonunda insanoğlu yok olacak, fakat chaos gücünü insanların kolektif düşüncelerinden aldığı için zaman içinde chaos da yok olacak.

    fakat alpha legion chaos tarafını seçmesine rağmen 1. kehanet gerçekleşiyor. burada kafada çok fazla soru işareti çıkıyor. ya alpha legion gizli bir loyalist lejyonuysa? ya cabal organizasyonu yalan söylediyse? ya bize anlatılan bu hikaye de bir yalansa? kurcaladıkça daha saçma bir hal alıyor. bir teori daha, cabal organizasyonu chaos tanrıları tarafından ele geçirilmişti ve alpha legion'ı tuzağa düşürmek için yanlış bir kehanet verdiler. bu da doğru olabilir, fakat gerçeği asla bilemeyeceğiz.

    fakat bildiğimiz bir gerçek var ki alpharius ve omegon'dan bir tanesi pluton gezegeninde öldürüldü. çünkü öldüren kişi rogal dorn'du ve eğer yaptığı işte kusur olmayacak birisi varsa bu kişi ancak dorn olabilir. öyle basit öldürme falan da değil, suratına chainsword'u dikine geçirmeli öldürmekten bahsediyorum. peki kim öldü? alpharius mı öldü yoksa omegon mu?

    şöyle ki; imperium'da yazılan kaynaklar alpharius'ın öldürüldüğünü söylüyor. muhtemelen ölen primarch da kendi adını alpharius olarak söyledi. fakat ölen kişi alpharius değil, omegon. çünkü omegon, alpharius kod adı ile pluton'a gitti. omegon öldürüldükten sonra alpharius, öldürülen kardeşi omegon'un kod adı olan alpharius'ı kendi kod adı yaptı, çünkü imperium'ın omegon'u öldürdüklerini zannetmesini istedi. bu yüzden alpharius, kendi kod adını alpharius yaptı.

    fakat hangisinin öldüğünün bir önemi yok. hatta 2 primarch da ölmüş olsa alpha legion için değişen hiçbir şey olmazdı. çünkü alpha legion'ın bir sloganı var '' i am alpharius! '' diye. logolarında hydra olmasının nedeni de bu. eğer ki liderin başı kesilirse, hydra gibi yerine başka bir kafa, başka bir lider gelir. bu yüzden bütün alpha legion askerleri kendi başına düşünebiliyor olmaları lazım. hepsinin alpharius olması lazım. yeri geldiği zaman öldürülen lord'un yerini doldurmaları, yeri geldiği zaman primarch'ın yerini doldurmaları lazım. alpha legion'ı tehlikeli yapan şeylerden biri de bu, asla yılanın kafasını kesemiyorsun. bu yüzden alpharius kendi askerlerinin eğitimi sırasında pek ortalarda gözükmezdi. sonuçta lejyonerler yeri geldiği zaman onun da yerini doldurabilmesi gerekecekti. o zaman onlara görünmenin bir anlamı yok, o olmadan da çalışabiliyor olmaları lazım.

    (bkz: angron/@warriorwithin) gibi uzun bir şekilde alpharius'ı anlatmak isterdim ama eminim ki kendisi de bundan pek hoşlanmazdı. lord'umuzu daha fazla huzursuz etmemek için entry'i burada sonlandırıyorum.

    hydra dominatus
hesabın var mı? giriş yap