• hem maria callas'lı, hem de birgit nilsson'lu turandot kayıtlarını dikkatle dinlemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, en mükemmel turandot kaydı kesinlikle zubin mehta kondüktörlüğünde ve londra filarmoni orkestrası eşliğindeki joan sutherland, luciano pavarotti, montserrat caballé, nicolai ghiaurov kaydıdır. hatta bu kayıt, dünya opera tarihinin en mükemmel kaydıdır diyebilirim.
  • giacomo puccini'nin tamamlayamadan vefat ettigi, librettosu giuseppe adami ve renato simoni tarafindan kaleme alinmis, kendisinin ve belki de opera tarihinin en guzel yapitlarindan biri. hikaye venedik'li yazar gozzi'nin ayni adli oyunundan alinmistir. librettoya sadece liu karakteri gozzi'nin oyununda olmamasina ragmen eklenmistir. liu hemen hemen her puccini operasinda gorulen aski icin her turlu seyi goze alan, zayif ama fedakar bir kadin tipidir. (bkz: madame butterfly)

    eserin hikayesinin odaklandigi, cin prensesi turandot'un kendisi ile evlenecek kisiyi secmek icin sordugu, basarisizligin cezasinin olum oldugu ama calaf'in yanitlamayi becerdigi unlu bilmeceler ve yanitlari ise kisaca soyledir:

    gecenin gelmesi ile ortaya cikan, kanatli hayalete benzeyen, gunesin dogmasiyla kaybolan sey nedir?
    - umut
    aleve benzeyen, olum yaklasinca akan, zafer ihtirasini doruga cikaran, gun batimi renkli sey nedir?
    - kan
    hem buz, hem ates olup, ozgurlukten kolelige surukleyen, tutsaktan kral yaratan kimdir?
    - turandot

    puccini'nin oldukten sonra biraktigi ucuncu perdenin birinci sahnesinden sonrasi, notlarindan yararlanilarak arkadasi franco alfano tarafindan tamamlanmistir. 25 nisan 1926'da milano'da la scala operasinda ilk sergilenisi esnasinda unlu sef arturo toscanini tam o anda performansi durdurarak seyirciyi bir sure sessizlige davet ettikten sonra eseri tamamlamistir.

    besteci bu eseri ile operada yepyeni bir kapi aralamis, 20. yy klasik muzik temalarini opera sahnesine tasimistir. arnold schoenberg'in oniki ton muzigi ve igor stravinsky'nin perkusyon partisyonlarini kullanmasi, hikaye ile muzigin uyumundaki titizligi bir cok bakimdan oncudur.

    birinci perdenin sonuna dogru calaf'in "non piangere, liu!" (aglama liu!) diye baslayan aryasi ve liu, timur, ping, pang ve pong'un katilmalari ile doruga cikan muzik ve perdenin kapanisi, tartismasiz muzik tarihinin en gorkemli dakikalarindan biridir. herhangi bir insanin duygusal olarak kayitsiz kalmasi imkansizdir.
  • bizden olan karakterler barındırmasından ötürü daha bir sevip benimsediğim opera eseri.

    şimdi size burada operayı çok sevdiğim için her oyuna giderim diyerek fularlı ekşicilik yapmayacağım. evimin dibinde şahane bir opera binası olduğu için canım çekiyor. üstüne üstlük bir de opera yöneticilerinden birisi arkadaş olunca bol bol güzel konumlu biletler geçiyor elime. insanın tercihlerini, zevklerini hatta kişiliğini dahi sıkı arkadaşlıklar gerçekten etkiliyormuş. bazılarından çok sıkılmamın sebebinin cahillik olduğunu arkadaşım döve döve öğretti sağolsun.

    yalnız sinemaya dahi gideceği film hakkında üç beş makale, yorum vs. okumadan gidemeyen bir insan olarak opera beni hazırlık aşamasında çok yoruyor. o kadar çok bilgi var ki eserler hakkında. sadece perde özetini okuyarak çözemiyorsunuz. bir yandan beleş bilet sebebiyle gösterilerin hep açılışlarına gittiğim için gösteri öncesi kokteyllerde ortamın cahili konumuna düşmemek için bir şeyler bilerek gitmeye çalışıyorum.

    buna rağmen son perdede coşayazıp prens calaf ve timur'a madem türksün göster ürksün nidalarıyla gaz verme fikrimi engelleyen arkadaşıma buradan teşekkürlerimi sunuyorum. ankara pavyonunda hesaba itiraz ettiği için dayak yiyen konyalı çiftçi gibi operadan dayak yiyerek atılan ilk insan olma rezaletinden kurtardı beni.

    yukarıda bir kaç kişi daha belirtmiş. trandot turan'ın kızı anlamına gelmektedir. farsça turandokht şeklinde yazıldığı için böyle kalmıştır. ingilizce daughter sözcüğünün kökeninin de farsça dokhtar'dan geldiğini de bu hikayeyi okurken keşfetmiştim. hikaye binbir gece masallarından alınmıştır. puccini'nin eseri tamamlayamamış olması, sonrasında franco alfano ve puccini'nin oğlu arasında geçen sıkıcı tartışmaları anlatmayacağım. onun yerine devlet opera ve balesinin perdeleri anlattığı kısa metini kopyalayıp yapıştırayım. okuduğunuz vakit ne kadar güzel bir hikaye olduğunu sizler de anlayacaksınız sayın sanat severler.

    birinci perde

    efsane çağlarında pekin, göklerin oğlu imparator altoum tarafından yönetilmektedir. kendisini kutsal ve tanrı kızı olarak kabul ettiren prenses turandot, yıllar önce öldürülen ninesinin intikamını almak için kendisiyle evlenmek isteyen asilzade gençlere üç bilmece sormakta, yanıtları doğru olmazsa onların başlarını kestirmektedir. bu gösterilere alışmış ve bundan adeta vahşi bir zevk duymaya başlamış olan halk saray önünde toplanmıştır. sorulanlara doğru yanıt veremeyen yakışıklı iran prensi, sabaha karşı idam edilecektir. muhafızlar, coşkun halkı saray civarından uzaklaştırmak için kamçılar. kaçışanlar arasında ülkesinden sürülen yaşlı kral timur'da vardır. bu sırada genç bir adam yaklaşır ve ona yardım eder. genç adam uzun zamandır aramakta olduğu oğlu calaf'tır. baba oğul bu kavuşmanın sevinci içerisindedir. calaf'ı eskiden beri sevmekte olan liu ise timur'un yanında ona rehberlik etmektedir. halk idam hazırlıklarını izleyerek ayin yapmaktadır. merdivenlerin yukarısında turandot görünütü. halkın iran prensi'ni bağışlama isteklerini reddeder. calaf, turandot'u görünce ona âşık olmuştur. yarışmaya girmeye karar verir. babası timur ve liu, onu bu işten vazgeçirmeye çalışırlarsa da engel olamazlar.o sırada idam edilen prensin feryatları da, üç maskeli saray adamı ping, pang ve pong'un ısrarları da calaf'ı bu kararından caydıramaz. calaf açılan saray kapısından içeri girer ve kaybolur.

    ikinci perde

    ping, pang, pong sarayda dertleşmekte ve iç dünyalarından söz etmektedirler. bu kanlı olaylardan bıkıp usanmışlardır. imparatorluk sarayı uyanmaktadır. duyulan boru sesleri, üç arkadaşı düş âleminden gerçeğe döndürür. ünlü bilmece savaşının işkencesini izleyeceklerdir. halk yavaş yavaş sarayın önüne toplanmaktadır. turandot, meçhul prens calaf'a birçok prensin başının uçmasına neden olan üç bilmeceyi soracaktır. ellerinde bilmecelerin yanıtı olan zarfları taşıyan bilginler, yerlerini alırlar. bu sırada imparator, tören tahtına oturur. halk yaşlı hükümdarlarını saygıyla selamlar. kalabalık arasında timur ve liu'da bulunmaktadır. imparator, ortada turandot'u bekleyen calaf'a yarışmadan vazgeçmesini önerir.prens, reddeder. gong vurulur, borular çalınır. turandot bilmecelerini sorar. calaf tüm sorulara doğru yanıt verir… turandot, babasının önünde diz çöker, kendisini bu yabancıyla evlendirmemesini rica eder. baba, kutsal kurallara göre evlenmesi gerektiğini söyler, halk, turandot'dan yabancının cesaretine karşılık vermesini ister. calaf, onunla ancak kendisini isterse evlenecektir. turandot ona üç soru sormuş, üçünü de bilmiştir. şimdi o, turandot'dan bir şey istemektedir: adını pekin'de bilen yoktur, eğer turandot adını şafaktan önce öğrenip kendisine söylerse güneş doğarken intihar edecek, prensesi kendisiyle evlenmekten kurtaracaktır. turandot kabul eder. imparator, prens calaf'ı saray'a çağırır, halk delikanlıyı selamlar.

    üçüncü perde

    saray'ın bahçesinde prens calaf gezinmektedir. halk, turandot'un emriyle uykusuz bir gece geçirir.meçhul prens'in adı mutlaka bulunmalıdır. prens, turandot'a olan aşkını anlatan şarkısına başlar. ping, pang, pong halkın arasından prens'e yaklaşır. onu kandırmaya çalışarak adını söylemesini isterler. tüm önerileri geri çeviren calaf, yalnızca turandot'un aşkını istediğini söyler. halk, delikanlının bu inadına kızmıştır. uzaktan bağrışmalar duyulur, az sonra askerler eşliğinde kral timur ve liu'nun geldiği görülür. bu iki insan bir gün önce calaf ile konuşmuşlardır, herhalde adını da bilmektedirler. turandot görünürr, önce timur'a prens'in adını sorar. işkence yapılır. liu atılarak, delikanlının adını yalnız kendisinin bildiğini,bu adı öldürseler söylemeyeceğini açıklar. turandot bu kez liu'ya işkence yapmak ister. liu, askerlerden birinden aldığı hançeri kalbine saplar. prens calaf dehşete düşmüş, herkes susmuştur. kral timur, kızın yanında ağlamaktadır. liu'nun cesedi götürülürken, halk dua etmektedir… turandot, calaf ile baş başa kalmıştır. prens, turandot'u istemekte, fakat o hala direnmektedir. calaf, turandot'u kollarına alır ve öper. turandot artık direnemeyeceğini, teslim olduğunu bildirir. o da prens'i ilk gördüğü anda sevmiştir. bunu açıkladıktan sonra gerçek adını öğrenmesine bir engel kalmamıştır. prens bağırır: 'ben, kral timur'un oğlu calaf'ım!' borular çalmaktadır; artık ikisi de halka görünecekler, gücünün doğuşundan önce turandot, prens calaf ile evlenecektir… halk ve saray görevlileri sonucu öğrenmek için iki aşığın etrafında toplanır. turandot, delikanlının ismini öğrendiğini söyler. bu isim 'aşk'tır… calaf, turandot ile kucaklaşırken, halk çılgınca gösteri yapmakta, sevgilileri selamlamaktadır.

    şuraya da herkesin sevgilisi pavarotti'den nessun dorma'yı bırakayım da ağızlar tatlansın, kulaklar şenlensin.

    https://youtu.be/cwc7vyjgnts
  • gecenin gelmesi ile ortaya çıkan, kanatlı hayalete benzeyen, güneşin doğmasıyla kaybolan şey nedir?
    – umut
    aleve benzeyen, ölüm yaklaşınca akan, zafer ihtirasını doruğa çıkaran, gün batımı renkli şey nedir?
    – kan
    hem buz, hem ateş olup, özgürlükten köleliğe sürükleyen, tutsaktan kral yaratan kimdir?
    turandot

    zalim prenses turandot'un eş adayları için hazırladığı sorular bunlardı.
    o sırada adı bilinmeyen, pekin'de saklanmakta olan timur'un oğlu prens calaf hepsini bilmişti.
    turandot'un direnmesi üzerine, calaf bir teklifte bulunur; sabah gün ışıyıncaya kadar adını bilen biri çıkarsa, ölüme razı olacak yoksa turandot'a sahip olacaktı.
    turandot bir ferman çıkarır, sabaha kadar kimse uyumayacak, bu yabancının adı bulunacaktı.

    halk(koro) sabaha kadar bu yabancı'ya yalvarır, "söyle adını, bu prenses neler yapabilir, bilemezsin."
    calaf o gece duygularını nessun dorma ile dile getirir. (bkz: nessun dorma)
    pavarotti bu aryayı 1990 dünya kupası’nda seslendirdiğinde, beş yüz bin kişi izlemiş.

    sarayın adamları timur ve liu'yu yakalarlar, "işte bu ikisi ismi biliyor" derler, onları tartaklamaya başlarlar daha önce;
    "bilseniz nasıl yol adım adınız kalbimde
    adınız dudaklarımda,
    korkarım kaybedeceğim o gülücüğün hasretini" diyen liu, adı bilinmeyen yabancı, prens calaf'a aşık olduğunu itiraf eder ve adını söylemektense kendini öldürmeyi seçer.
    liu'nun hep geri planda kalan muhteşem aryası şöyle
    "buzla kaplı olan sen
    bunca ateşin galip geldiği sen
    sen bile seveceksin onu!
    sen bile seveceksin onu!
    bu şafaktan önce
    yorgun ben, kapatıyorum gözlerimi
    kazanması için onun..."

    turandot bu saf aşk karşısında etkilenir, calaf'la yakınlaşır ve sonunda liu'nun dileği olur, "senin adın aşk" der turandot, calaf'a..

    aşk insanı bu ölçüde değiştirebiliyor muydu, zalim bir kalbi kadifeye dönüştürebiliyor ya da kör edebiliyor muydu, hangisiydi aşk, uğruna ölünen mi, mutlu sonla biten mi, yoksa aşk kader miydi?
    bu konu aşk üzerinden değilse bile, eserin tutarlılığı açısından daha sonra tartışılacaktı.

    turandot, akışı ve izlenmesi kolay, roman izlenimi veren şahsen benim çok sevdiğim, etkileyici, hani insanın izlerken "tüh, nasıl hatırlayacağım?" diye hayıflandığı bir librettoya sahiptir.(giuseppe adami ve renato simoni)
    her aryası, her düeti, onları zenginleştiren korosu ve yoğun egzotik öğeler barındıran görsel özellikleri diyebileceğimiz görkemli dekor ve kostüm tasarımı ile bazen neşeli bazen hüzünlü komedi- dram türünün başarılı bir örneği.

    puccini'nin maalesef ömrü vefa etmemiş, egzotik doğu sevdasının devamı olan turandot'u bitirememiştir. eser, liu'nun aryasını seslendirdiği sahnede kalmıştır. bıraktığı eskizler ve notlar üzerinden, bitirmesini vasiyet ettiği riccardo zandoni'ye oğlu itiraz ettiği için bitirme işi, bunu son derece olaylı şekilde yapan franco alfano'ya verilmişti.
    editör ile orkestra şefi toscanini'nin itirazları ortaya çıkanın, kalitesinden çok, puccini'nin konseptine uygun olup olmamasıydı.
    eserin finali hem müzikal hem metin açısından halen tartışmalıdır.

    25 nisan 1926 pazar günü milano la scala opera evinde puccini'nin ölümünden 1 yıl 5 ay sonra prömiyeri yapıldı. orkestra şefi arturo toscanini ııı. perde'de liu poesia şarkısının ortasında orkestrayı durdurdu; şef değneğini podyuma koydu ve seyirciye dönerek "burada opera bitti, çünkü tam burada maestro öldü." deyip eserin icrasının bittiğini söyledi ve perde yavaşça kapandı.
    turandot, italyan operasının altın çağının da bitişidir, denebilir.
  • her gece doğan, her tanda ölen umuduma,
    dokunan, alev gibi, titreyen kızıl can suyuma,
    buz suretinde kor gibi yanıp
    anımı donduran, canımı yandıran,
    kanımı donduran, tanımı yandıran…

    antidotun yok senin,
    turandotum yok benim.

    beden ayrıldı zihinden, yok hiç beis,
    umut kanıyor prenses, loş bir yeis.
  • operanin librettosunun orijinal hikayesi, 12. yuzyilda yasamis iranli (azeri) sair nizami gencevi'nin yedi guzel (heft peyker) epik eserinden (mesnevi) alinmistir. bu eserde haftanin her gunu, sasani sahi behram-i gur'un (besinci behram) yedi prensesinden birine ve onun anlattigi masala karsi gelmektedir.

    turandot'nun hikayesi sali gunu anlatilan masala, masali anlatan prensesin bulundugu kirmizi kubbeli koske ve mars gezegenine denk dusmektedir. o masaldaki turan-dokht (turan kizi) aslinda orta asyali slav (rus) bir prensestir.
  • bazi sorular yanitsiz kalamaz, ugruna olum goze alinir. bazen olum yanit verilemeyen sorularla gelir...
    -gece kasvetli insanlarin uzerinde kanat acan kutsal hayalet ... kalpte her gece dogan ve her sabah olen gezgin hayalet ...
    -ates, guc, ihtiras... ates olsa da, öldügünde sogumaya baslayan, buyuk utkularda yeniden alevlenen ...
    -atese atan buz... oyle bir atese ki yanginini daha da donduran. ozgurlugunu verirse kole yaptiran, kole olarak alirsa kral yapan ...
    -büyük sır..
  • puccini'nin ihtiraslı, kıskanç ve acımasız kadınları ele aldığı operalarından sonuncusu. yer yer wagnerian tarzlar taşısa da italyan operasının en güçlü etkilerini, yine italyan romantizmi ile ele aldığı bir eseridir. tosca'dan sonra, uzak doğu kültürü ile ilgilenmeye başlamış ve madame butterfly ve turandot doğmuştur.
    ilk kez 1926'da milano'daki la scala operasında sahnelenen turandot'u puccini kendisi seyredememiştir (1924'de ölmüştür)
    operadaki "nessun dorma" aryası 1990'daki dünya kupasında sıkça söylenmiştir ve turnuvanın resmi parçası olmuştur.

    en iyi performansa gelince: aslında turandot'un (liu rolünde) renata tebaldi'nin sesi için bestelendiğini söylebiliriz. tabi bu sadece bir fikir. la scala'nın 3 divasından biri olan renata tebaldi'nin en güzel yorumları turandot performanslarına aittir. tıpkı maria callas'ın tosca için, leyla gencer'in de norma (bellini) için en iyi yorumcu olarak kabul edildiği gibi.

    1955 kayıtlı decca'dan basılan renata tebaldi yorumu turandot için de oldukça iyidir. hala basılıyor mu bilmiyorum ama benim elimdeki baskı cd formatında dijital olarak yeniden temizlenmiş kaydıdır. şef alberto erede'nin yönettiği orchestra dell'accademia di santa cecilia roma orkestrasına, renata tebalti'nin (liu rolünde) yanısıra, daha sonra elektra performansları ile yıldızı parlayacak olan mezzosoprano inge borkh (turandot rolünde) ve aynı zamanda hem leyla gencer'le hem de maria callas'la da bir çok rol paylaşan 50'lilerin ünlü tenörlerinden mario del monaco (calaf rolünde) harika bir yorum kabiliyeti ile eşlik etmektedir.

    elimdeki kaydın, orijinal halini şurdan dinleyebilirsiniz

    (liu'nin aşkı için işkenceyi göze aldığı ve sonunda işkencelere dayanamayıp öldüğü sahne). burda borkh ve tebaldi harika bir şekilde düet yaparlar. şiirin akışı içersinde iki kadının aşk ve gurur için mücadelerinin yansıması sesleri ile gösterilmeye çalışılır. bu sahne mutlaka ama mutlaka görülmelidir. çünkü standart bir opera izleyicisi haricinde, opera kültürüne sahip olmayan bir izleyiciyi dahi gözyaşlarına boğabilir. düetin sonunda "tu che di gel sei cinta" aryası'nı tebaldi'den başkası bu kadar güzel yorumlayamamıştır. liu'nun ölümü ile turandot'un son umutlarının da tükenişi ve bunun halkına da yansıması ile çaresizce aşka teslim oluşu, nefretin aşka dönüşeceğinin belirtisidir.

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=umtz_cjjkga)
  • 15.04.2019 tarihinde izlediğim opera. beğendim gayet güzeldi. emeği geçenleri tebrik ederim.

    ankara congresium’da izledim. oranın sosyal medya sorumlularına bir mesajım olacak: opera, bale tiyatro gibi sahne performansları sergilenirken seyircileri rahatsız edecek şekilde telefonla canlı yayın, video, fotoğraf çekmek hoş değil. koskoca bir perde boyunca telefonunuzun ışığından ne okuduğumu anladım, ne de izlediğime konsantre olabildim. bir de bunlar yetmiyor gibi koyu bir muhabbet içerisindeydiniz. izleyen ve oynayanlara saygınız sıfır. sizi oraya getirenler bunu görmezden geliyorsa onlara da ayıplar olsun. sayenizde tüm g kanadı telefonlarına sarıldı. yazık!
  • "turan'ın kızı" (turandokht) anlamına gelen opera yapıtı. iran'da kullanılan bir isimmiş.

    (bkz: türk kızı)
hesabın var mı? giriş yap