• haldun dormen'in duzeyli tiyatro dedikodusu yaptigi anilarinin ucuncu cildi. oglak yayinlari, 2001.
  • tesadüfen bir üyesini otostopçu olarak aldığımda "bizim de böyle bir grubumuz var, ilginizi çekerse" diye adresini vermesi sayesinde haberdar olduğum müzik grubu. alternatif, pop, jazz türlerinde kendi beste ve güftelerini icra etmekteler.

    http://www.myspace.com/grupikinciperde
    http://www.facebook.com/group.php?gid=266813298601
  • grubun bestecisi ve gitaristi ozan eren, sourberry radyosunda yayınlanan moody melodies programına konuk olmuş ve birbirinden güzel bestelerini sourberry dinleyicileri ile paylaşmıştır. açıkçası dinlemiş olduğum üç şarkıyı da çok beğendim : ikinci perde, insanlık türküsü ve aynı hikaye farklı kahraman.
    ozan eren'den de dinlediğimiz üzere, şarkılarının hepsinin birer hikayesi var ve hepsi oldukça dokunaklı. en yakın zamanda albümlerinin çıkmasını diliyorum.
  • albümleri çıkmasına az bir süre kalan ikinci perde grubunun klipleri yavaş yavaş çıkmaya başlamış. grubun kurucusunun arkadaşımın abisi olması nedeniyle ben albümdeki güzel şarkıların bazılarıyla çok önceden tanışmıştım ve artık birçok müzikseverle bu şarkıların buluşması beni çok mutlu etti açıkçası. grubun gitaristi, sözlerini yazan, bestelerini yapan ozan eren'in kendi ifadeleriyle ikinci perde :

    "sanatçının düşünen, üreten ve ürettiğini ifade edebilen insan olduğu görüşünü savunuyoruz ikinci perde olarak. ocak, 2016'dan itibaren artık yolumuza vokalde baran saltık ve gitarda ozan eren'den oluşan akustik bir grup olarak devam ediyoruz. gerektiğinde sadece konuk sanatçı alacağız. 50'ye yakın bestesi olan bir grup olarak sadece kendi şarkılarımızla kendimizi ifade etmek derdimiz. eserlerin düzenlemeleri genellikle ortak yapılıyor; ama hepsinin söz ve müziği bana ait."

    https://www.youtube.com/watch?v=ywdpvcz3dhi

    https://www.youtube.com/watch?v=qqikpcrc1to
  • yeni şarkıları çıkmış. aşağıda sözleri ve link mevcut.

    çocuk, adam ve hayat

    çocuk uyandı.
    düşe biraz hayat karıştı.
    adam anlattı.
    her tarifte biraz kayıptı.

    oyuna dâhilse rüzgâr
    gökyüzü çıldırmış diyorlar.
    odalar doluysa fırtına
    yeniden büyür adam çocukla

    linki de paylaşayım:
    https://www.youtube.com/watch?v=0jcanehbnwm
  • birinci perdede uyuyakalmış birinin, yeni uyanıp izlemeye başladığı perde olabilir kendisi.

    evde uyuyorken apar topar kaldırıp, kollarından sürükleyip tiyatroya götürdüler onu. koltukta uyumaya devam etti. ama ne uykusu rahat uyku, ne oyun kendi sevdiği bir oyun. halbuki eğlencenin eğlence olabilmesi için kendinin seçmesi gerekirdi; bileti kendinin alması, kendinin güle oynaya gitmesi gerekirdi.

    fırtınalı ve yağmurlu bu havada şemsiye taşımak işkence oluyor ya hani, habire rüzgarla savaşıyorsun; ama şemsiyeyi kapatırsan da deli halde ıslanıyorsun; böyle böyle savaşırken bitkin düşüp kendini eve attığında ilk işin uyumak oluyor. işte öylesine zor ve anlamsız bu istenmeyen oyuna uyur halde götürülmek, istenmeyen saçmalıkların zorla izletilmesi.

    uyandı uyuyan prenses. uyanınca ikinci perde açılmıştı. güneş çıkmış, ışıl ışıl ortalık. onun uyanıklığı ile diğerlerinin uykusu hep zıt zamanlar. (neleri uyumlu oldu ki bu olsun?) eğlenmeyi bilmeyenler sıkılmış, eve gitmiş; halbuki asıl izlenmesi gereken ikinci perdeymiş. asıl izlemesi gereken için açılmış.

    tutarsızlıklar.

    tutmayın onu; aklı gümüş rengi bir ışık olan kişiyi isteseniz de tutamazsınız ki. o, sürekli yaz mevsiminin hakim olduğu o hoş sahil şehrinde, fırtınasız yaşayacak. artık dinlenme ve eğlenme zamanı. denizin şefkatli suyu eksik olmayacak vücudundan; yağmur değil, deniz suyu. yağmur şemsiyesi değil, güneş şemsiyesi dekor.
hesabın var mı? giriş yap