• bu dizide en beğendiğim nokta ted lasso karakterini gerizekalı yapmaması. bu ara nedense optimist, pozitif karakterleri oldukça salak şekilde sundukları için ted lasso'nun oldulça realist bir biçimde etrafındaki olayların, milletin geçtiği dalgaların farkında olması, buna rağmen nadiren sinirlense de sonunda pozitif olmaktan vazgeçmemesi onu baya özel yapıyor şu dönemde. dizide "adam pozitif olduğu için hayatta her şeyi kazanıyor" temalı masal geyiği de yok, bazen kazanıyor bazen kaybediyor. o yüzden dizi futbol dizisinden çok slice of life tadında. en azından ilk sezonu itibariyle de oldukça başarılı.
  • izleyenler hatırlar dizide ted lasso, insanlara oyuncak askerler veriyordu. ilk bakışta sıradan askerler gibi gözükse de hediye ettiği insan ile verdiği oyuncak asker arasında bağlantı var. nasıl mı?

    - rebecca: ona verdiği figür savunmacı bir pozda ve masanın üzerine, bilerek onunla kapı arasına yerleştiriyor. bu seni koruyacak diyor ve o kadarını söylüyor. kendini güvende hissetmesini istiyor. ayrıca ted'in rebecca'ya karşı içgüdüsel tepkisini ve onu desteklemek istemesini anlatıyor.
    görselgörsel

    - sam: burda verdiği asker değil sam'in “amerikan ordusunun hayranı değilim” diyip askeri geri vermesi önemli. bu onun hayattaki duruşunu simgeliyor. burada önemli olan dürüst fikir alışverişi ve bu onların ilkelerine, sam ile ted'in birbirlerinin kültürel farklılıklarına nasıl saygı duyduğuna dair güzel bir fikir veriyor.
    görselgörsel

    - ted lasso: koç, boşanma kağıtlarını imzalamaya gittiğinde, masanın üzerinde bir asker yatıyor. sonunda ertelediği kağıtları imzalamaya karar verirken o asker dimdik ayakta duruyor.
    görselgörsel

    burda oyuncak asker bir el bombası atıyor. bu, aldığı kararın bir metaforu olabilir *. ayrıca, bir el bombasını çok uzun süre tuttuğunuzda, ciddi şekilde yaralanabilirsiniz, bu da evliliklerinin sona ermesi gerektiğine dair başka bir metafor olabilir.

    - jamie: jamie'ye verdiği figürün silahı yok, dürbünü var. ted'in jamie'yi görebilmesi metaforu. muhtemelen hayatında ilk kez biri jamie'ye potansiyelini görebileceğini söylüyor. sadece bir futbolcu olarak neler yapabileceğini değil, aynı zamanda bir erkek olarak potansiyelini de görebilir ve bu, jamie'nin daha iyi bir insan olmayı seçme yolundaki ilk gerçek bilinçli adımı.
    görselgörsel

    - terapist sharon: sharon'a verdiği figürün bir sırt çantası var. herkes adına, ted adına taşıdığı yüklerin bir metaforu olabilir. ayrıca askerin bir radyosu var. terapistleri olarak sharon; onların korkularını, endişelerini ve sorunlarını şefkatli bir kulakla dinliyor.
    görselgörsel

    seviyorum böyle ince düşünülmüş ufak detayları. dizi için gerçekten uğraşıldığını gösteriyor.

    ilham
  • açık ve net tanımı: bana göre şu an, bu devirde yayında olan diziler arasında en iyisi.

    "bana göre"si önemli. ne yapalım biz "sana göre"sini biz sen miyiz, kutsal bilgi kaynağı burası diyebilirsiniz. haklısınız ama bir bağlantı var orada. çevremdeki insanlar uzun zamandır bana bu diziyi izlememi salık veriyor, "bu tam senlik" diyor. tamam diyordum ama izlemiyordum çünkü insanlar öyle tamam der ama yapmaz. sonunda izledim, gerçekten de tam benlikmiş.

    çünkü ben çok sıkıldım günümüzdeki insanoğlu kökten kötüdür yaklaşımından, kiniklikten, boğucu hale gelen nihilizmden. günümüzün senaristleri dünyayı böyle gördükleri, onlara okullarında böyle öğretildiği için izleyenin içinde kaybolacağı bir kaçış dünyası yazmak yerine kendi pesimist dünya görüşlerini bize öğretmeye çalışıyorlar. o yüzden artık kalıcı olacak, kült olacak dizi çok az çıkıyor. dizi, film değil, her şeyin ne kadar kötü olduğuna dair ders videosu izliyoruz.

    ted lasso bunu çok güzel kırıyor. dünyada kötülükler, zorluklar, zorbalar var ama bunlara direnen, daha iyiye inanan, umutlu insanlar da var. her zaman çok gerçekçi değil fakat her zaman çok gerçekçi olmasına da ihtiyaç yok. bazen de bunu izlemeye ihtiyacımız var. bu dönemde kurtarıcı oldu ted lasso. ted lasso gibi diziler hiç gelmiyor değil ancak bu kadar iyi yapılarak insanlara pozitifliğin, wholesome (tam türkçe karşılık bulamadım) olmanın güzelliğini hatırlatacak ölçüde gelmiyor. bu başarı için de snl'den beri yaptığı her işte hayran olduğum jason sudeikis'e ve bu olumlu ton açısından benzer konseptteki scrubs'ın da yaratıcısı olan bill lawrance'a teşekkür etmek lazım öncelikle.

    yine tam "sana göre" diyenler benim superman'i ne kadar çok sevdiğimi ve neden çok sevdiğimi bilen insanlar. superman hakkında yazılmış bence en güzel şarkıda * şu sözler geçer:

    'cause no one wants to know the man who stands for things we outgrow
    he's too noble and too blind
    we're all older now and we don't need someone to care about the innocence we left behind

    o yüzden, ted lasso gibi, arkamızda bırakıp yüzüne bakmayı reddettiğimiz masumiyeti ısrarla koruyan kahramanların ve karakterlerin değeri benim için daima çok büyük olacak.
  • koç nijeryalı oyuncuya plastik oyuncak asker hediye eder.

    - bunu almasam olur mu koç? amerikan ordusuna senin gibi bir sempatim yok.
  • yahu şu diziye sinirlenmeyi nasıl başardınız lan? ahahaha. çok enteresan tipler dolu sözlük.

    ya da daha doğrusu sosyal medya çoğunlukla hayattan ve kendisinden nefret eden insanların toplaştığı bir platform.
  • youtube'da gördüğüm "ted is the person we all wish we could be." yorumu ile hepimizi neden bu kadar çok ve derinden etkilediğini anladığım karakter/dizi.
  • konusu futbolla ilgili görünse de her kesimden insana hitap eden, hüzün ve mizahı harmanlayabilmiş, 30'ar dakikalık bölümlerden oluşan ingiliz/amerikan ortak yapımı bir dizi.

    after life sevenler bu diziyi de beğenebilirler.
  • 2.sezon 8.bölum spoiler--- spoiler ---

    sezonun benim için en duygu yüklü bölümüydü. jamie fokin tartt'ın karakter gelişimi inanılmaz. babasıyla olan son sahnesinde roy'un ona gidip sarılması harikaydı. bu sahnede ted de sarılma işini yapabilirdi fakat roy'un yapması daha anlamlıydı roy da phoebe'nin hayatı üzerinde kötü bir etkisi olduğunu düşünüyordu aynı jamie'nin babasının jamie'ye yaptığı şekilde. belki de bu yuzden gidip jamie'yi teselli eden oydu. o sahnede göz yaşları pıt oldu hafiften.

    koç lasso'nun sonunda doc'a açılması içimi ferahlattı. doc ile lasso arasında da hafif bi elektriklenme almadım değil olur mu olur *

    sam ile rebecca ilişkisi olmamış, yakıştıramıyorum. yol yakınken vazgeçmeleri lazım.

    man city'den 4 yiyip elenmeselerdi iyiydi ya. koç lasso'nun başarı görmesini istiyorum artık yeter senaristler.

    ted sonunda doktora açıldı. babasının intihar ettiğinden bahsetti.

    reddit'te ted'in ruhsal durumuyla alakalı çok güzel bir post gördüm dilim döndüğünce postu ve altında yazılan teorileri özetlemek gerekirse redditteki eleman intihara meyilli veya intihar ile yakın bir geçmişi olan insanların, karşısındakinin intihar etmesini engellemek veya ne biliyim ertesı gunu görebilmesini sağlamak için onlara yarın da yaşaması için bir neden sunmalarından bahsetmiş. nedenin büyüklüğü önemli değil. dizide ted mesela beard'a yarın kahve sırası sende unutma diyor. babasının intiharı onu ne kadar etkilemişse artık çevresindeki herkese koruma içgudusuyle yaklaşıyor. kuçuk bir kahve sırasının bile beard için olmasa bile ted için çok büyük anlamı var. ted'in insanlara karşı bu kadar iyi niyetli ve pozitif olmasının nedenini de, onların hayatını daha iyi yapmak ve intihar etme düşüncesinden onları uzaklaştırmak için olduğundan bahsediyor. başka bir kullanıcı da karısının ted'den boşanmasının sebebinin ted'in bu güvensizliğini karşı tarafa aşırı korumacı bir şekilde yansıtması olduğundan bahsetmiş. duşununce hepsi mantıklı sebepler. doktor'u 10 dakikada bir araması doktor'u kaybetmemek istemesiyle alakalı. doc ted'e bisiklet surmek benim mutluluk sebebim demesinden hemen sonra ona bisiklet alması veya 1.sezonda kocasından boşanan rebecca'ya her gun kurabiye yapıp vermesinin altında yatan asıl sebep bile belki de bu travmadan kaynaklı.

    bu bolum bu yuzden ted'in karakter gelişim açısından çok önemliydi bence. ted ile ilgili bilinmeyen bir çok soruya veya davranışlarına, yerli yersiz esprilerine vs cevap niteliğinde bir bölüm oldu.

    edit: dizinin amerika'da gösterime girdiği tarih 10 eylül intihar farkındalık günüymüş bu arada
    --- spoiler ---
  • friday night lights’ı izlediniz mi bilmiyorum ama onun tadında ve fakat daha komiği, şahanesinden bir dizidir.

    ted’in iyi niyeti, mal sanırsam dediğiniz noktalarda ortaya çıkan meğerse on üç adım sonrasını düşünmüş zekası, to good to be true klişe başarıları, boss’una olan derin saygı ve hopefully derin sevgisi (jim halpert - pam aşkı bekliyorum ne yalan söyliyim), kızgın boğa roy’u, jamie f.cking tartt’ı, koç beard’ı, nate the great’i, pislik rupert’ı ve sayamadığım tüm diğerlerini ve garipliklerini seviyorum. nate’i daha bi çok seviyorum. (bkz: oh my god)

    bi kere muazzam ingiliz aksanına doyuyorum. sonra ted konuşuyo yaya yaya ağzını bi gerçeğe dönüyorum. sonra rebecca’yı sevsem mi sevmesem mi bilemiyorum ama daha çok sevmeye yakınsıyorum (o nasıl let it go performansıydı ablacım?!) ayrıca (bkz: football is life)

    ya çok tatlı dizi. witty denebilecek düzeyde komik de. iyi de hissettiriyor. akıyo gidiyo.
  • insanı neşelendiren, bir oturuşta yayınlanan tüm bölümlerini izlediğim dizidir.

    not: önceden sözlüğe bilgi almak için girerdim şak diye karşıma çıkardı “kutsal bilgi kaynağı” adının hakkını verirdi. belki diziyi izleyenlerden merak eden olur diyerek ben de bir bilgi bırakayım, 7. bölümde takımın izlediği animasyon filmi için (bkz: the iron giant)
hesabın var mı? giriş yap