• gunumuzde gercek metni bulunmayan firdevsi eseri. tahran'da yer alan gulistan sarayi'nda bile sadece birkac kopyasi yer aliyor. o kopyalar da kursun gecirmez bir odada saklaniyormus. kopyalarin nefesinizden ve konusurken agzinizdan cikabilecek bugudan etkilenmemesi icin yuzunuze bi maske takmak zorundasiniz ve tabiki dokunmaniz yasak. gorevli kisi bile kopyalari tutarken eldiven takmak zorundaymis.

    sehname'de tahta cikma mucadelesi ve bu mucadeleyi baslatanlarin yasadiklari islenmistir. krallar ve halklar, krallarin kendini bilmez yonetim anlayisina karsi koyan asi kahramanlar ve iran tarihi. sehname bilindigi gibi arap istilasiyla sona eren bir eser ve firdevsi'nin araplara karsi sahip oldugu tutum bu eser sayesinde gozle gorulur derecede belirginlesiyor. araplarin iran kulturunu deforme ederek arap kulturunu irana entegre etme cabalarina karsi bir isyan niteliginde degerlendirebiliriz sehname'yi.

    sehname'de ismi en cok gecen kahraman rustem'in iran halkini temsil ettigi soylenir. iran halki da rustem'i benimsemis, bir mit haline getirerek ne kadar durust, cesur ve onurlu olduklarinin izlenimini alttan alttan vermeyi hedeflemistir tum dunyaya bu karakter sayesinde. tum iranlilar sehname'ye buyuk saygi duyuyor. evlerinde, universitelerinde sehname'den bazi parcalar veya firdevsi'ye ait eserler okuyarak da gosteriyorlar bu sayginin gercek oldugunu zaten.

    sehname'nin asil odaklandigi nokta, insanlara hukmetme pesinde kosan kimselerin gercekte insanlari yonetmeye meyilli olmayan kisiler oldugu. bunun tam zit kutubunda yer alan kesimde halki yonetime uygun ozelliklere sahip kahraman olarak nitelendirilenlerin yonetim olgusundan olabildigince kacip kendilerini bilgelige, sekulerizme degil de daha cok ruhani degerlere adamalarina, bunun yani sira insanlara arada hiyerarsik bir yapilanma olmadan ne sekilde faydali olabileceklerini dusunmelerine isaret ediliyor. bu mesele dun oldugu gibi bugun de gecerliligini koruyor.
  • takriben 1020 yılında biten bü dehşet dâsitân perslerin islam olmadan evvel avestadan islamlığın çıkışına kadar olan bin yıllık tarihini anlatır. iran destanı avesta'daki ilahi (yeşt) lerle başlar. bu ilahilerde bazı kahramanların yiğitlikleri, şanlı kıçlarıyla cihana nasıl hükmettikleri hikaye edilir.

    arap istilası, iranîlerin tabiriyle hemleye erep, üzerine birkaç asır şaftı kayan iran kültürü sâmânîler ve gazneliler devrinde yeniden hareketlendi. sâmânîler devrinde "dakîkî"nin kaleme almaya başladığı iran destanını, firdevsi, (ferdosî) gazneliler zamanında görkemli bir şekilde tekrar yarattı. eserini gazneli mahmuda armağan etti. (ha mahmut bunun ödemesini yaptı mı? hayır, firdevsi de tuttu mahmut'u itin kıçına sokan bir hiciv kaleme aldı, onu sonra anlatırım)

    şâh-nâme, ilk hükümdar keyumers'den başlayarak son sâsânî hükümdarı üçüncü yezdgird'e kadar olan elli hükümdarın yaşam ve cenklerini anlatır.

    ilk bölümde iran tarihinin efsanevi hükümdarları cemşîd, fereydûn, sâm(sam uncle ile ilgisi yok!) rüstem, ve sairin hayat ve savaşları anlatılır. fakat fereydûn'un çocukları memleketi aralarında profiterol gibi paylaşırlar. işte burda iran ile turan arasındaki ezeli mücadele başlar.(gs ve fb misali) pişdâdiyân hanedanından sonra key sülalesi gelir.bu keykavus'tur, key-kubat'tır key-word'dür, hepsi bu tohumdandır.bu kralların mücadelelerinden sonra zerdüşt dini paganizme üstün gelir. ardından büyük iskender'in hikayesi anlatılır.

    şâhnâme'nin son kısmı ise sâsânî (ya da bizim tarih kitaplarına kalırsa, diğer adıyla sasanoğulları) bu sülalenin duygularıyla oynanıp köklerine kibrit suyu dökülmesi hikaye edilir.

    en dehşet sahneler, zâl ile rüstem'in, siyaveş ile bijen'in, isfendiyâr ile sohrâb'ın ve nûşirevân'ın maceralarının anlatıldığı bölümdür.

    kaynak: şâhnâme-i hekim ebu'l kasım ferdosi,
    moesseseye enteşarâte emir kebire tehran
  • firdevsi'nin ömrünü adadığı bir başyapıttır. kendisi dihkan ailesinin bir ferdi olup daha önce başlanıp yarım bırakılmış bu işi tamamlamak üzere çalışmasına 977 yılında başlamış ve sultan gazneli mahmud'un kendisine tahsis ettiği, dönemin silahlarını, savaş tasvirlerini ve eşyalarını barındıran muhteşem atmosferde 33 yılda bu eseri tamamlamıştır. ve fakat hikaye acıklı bir sonla devam etmekte ve bambaşka bir entry konusu olmaktadır.

    bu kitap dönem dönem türkçe'ye çevrilmiş ve günümüzde bulunabilecek tek türkçe versiyonu, milli eğitim bakanlığı yayınları, şark islam klasikleri prof. necati lügal çevirisidir. 4 ciltten oluşmakta ve bazı yazım yanlışları dışında oldukça anlaşılabilir bir çeviridir. tek üzücü yanı orjinalinde 60000 dize olmasına rağmen 4 ciltte toplam 20000 beyit bulunmaktadır. ve hikaye pat diye orta yerde sona ermektedir.

    firdevsi'nin bu eserinde en çok hoşuma giden taraflardan birisi de sürekli bu dünyanın geçiciliğine yaptığı vurgudur.

    kitap destan tarzının her türlü özelliğini taşımakta, okuyucuyu fazla yormayan ama eğlenceli bir kitap. 1 kişinin 300.000 kişilik bir orduyu hallaç pamuğu gibi fırlatması, mızrak büyüklüğünde oku iki kat üstüste giyilmiş zırhın bir tarafından sokup diğer tarafından çıkarmak, şeytanın dahhak'ın sırtından iki yılan başı çıkarması ve bu yılanların insan beyni ile beslenmeleri unutulmayacaklar arasında.

    firdevsi benzetme ve betimlemelerinde çok sayıda tekrara gitmiş, bu da bir yerde sıkıcı olmaya başlamıştır. savaş başlarken "abanoz rengini alan gökyüzü" "ayın ve güneşin her önüne geleni kıskanması", "sarhoş fil gibi savaşan pehlivanlar" en çok tekrarı geçen benzetmeler olsa gerek.

    dönemin coğrafyasında yaşayan hayvanlardan da çokca bahsedilmekte. bunların başında şüphesiz filler geliyor, onları timsahlar, kaplanlar ve böbür denilen bir hayvan takip ediyor. şehname'de adı en çok anılan kahraman ise hiç şüphesiz zaloğlu rüstem'dir.

    bunun dışında ağalar da bir işe başlamadan evvel yedi gün kafayı bulup, sekizinci gün yola çıkıyorlar. ayık kafayla yapılacak işler olmasa gerek.
  • ferdovsi'nin ölümsüz eseri şahname'nin başlangıcında çok güzel bir beyit vardır:

    tavana boved har ke dana bovad
    ze danesh del-e pir borna bovad

    kim ki bildi, güçlü oldu
    bilgiden yaşlı adamın kalbi genç oldu
  • kuran lisanı arapçanın istilasına uğrayarak kendi milli eserlerini unutmaya doğru giden iran'da 10.yüzyılda firdevsi tarafından kaleme alınmıştır. firdevsi bu eseri yazarken mümkün olduğunca arapça kelime kullanmamaya çalışmıştır.

    coğrafya ve iklim bakımından da bir yayla destanıdır.
  • iranlıların islamiyet öncesi tarihini anlatan milli destanlarıdır. firdevsi tarafından kaleme alınmıstır. amaç o dönemdeki çürümeye başlayan milli hisleri tekrar canlandırmaktır. yaptğı varsayılan iran-turan savaşlarına dem vurur.alp er tungayı kimi zaman övsede çoğu zaman alaycı bir tavır sergiler. adında da anlaşılacağı üzere destandır fazla gaza gelmemek gerek kanımca
  • iran kaynakları içinde, "bir iran geleneği olarak nevruz"dan da ilk bu eserde -hayli geç kalınmış tabii- sözedilmiştir; o da firdevsi beyin sayesinde elbet..
  • islam dunyasinin en cok resimlenen eseridir. dunya uzerinde bilinen musavver sahname nushalarinin sayisi yuzlerle ifade edilir, ki bunlara ozel koleksiyonlarda olanlar dahil degildir. sinematografik bir anlatima sahip olmasi, zamaninin en populer destanlari arasinda basi cekmesi ve hukumdarlar icin degisik manalar tasimasi resimleme tercihinde etkili olmus olmali. dilimize necati lugal tarafindan nesir biciminde cevrilmistir.
    not: firdevsi'nin bu eseri şahname olarak bilinir. şehname osmanli dunyasinda yazilan tarihi konulu eserlere verilen isimdir.
  • kabalcı baskısı sağda solda karaborsada mevcut. sanırım yenisi de basıldı ama fahiş fiyattan satılmakta. (ki hakeder o fiyatı).

    meb basımı dört cilt bir kısım mecralarda pdf olarak mevcut.
hesabın var mı? giriş yap