• din halkın afyonu denirse torbacı olarak nitelenebilecek şahsiyet
    (bkz: sözüm meclisten dısari)
  • din ceosu.
  • 3 buyuk dinle ozdeslestirilen 3 peygamber (hz musa, hz isa, hz muhammed) de kendilerine inananlar tarafindan "sonuncu" olarak kabul edilir, bu yuzden kendi inandiklari peygamberden sonra gelenleri kabul etmezler.

    ne ilginctir ki bu uc peygamber de orta dogudan cikmislardir, zaten dinler de hep bu bolgeden cikar. afrikayla kimsenin ilgilenmemesi, amerikanin umitsiz vaka gorulmesi, avusturalyanin kendi calip kendi soylemesi durumlari o caglardan beri suregelen bir seymis anlasilan. kendi halinde yagmur dansi yapip, bizon avlayan kizilderilileri; buz evlerde yasayip, balik avlayan, yuvarlak yuzlu, tombul sevimli insanlar sinifindaki eskimolari; "ruyami gordum evimi kurdum, boomerangimla avimi avladim, sebzelerimi de topladim daha ne isterim" seklinde yasayan aborijinleri; kadini erkegi, colugu cocugu gayet de sapiklasmadan, iffetleri bozulmadan, ahlaksizlasmadan cibil cibil yasayan ve dolasan bushmenleri dogru yola sokma, adam etme, cehennemle korkutup imana getirme, ortme, kisitlama geregi o zamanlarda da gorulmemis. varsa yoksa basa bela olan, birbirini asip kesen, yagmalayan, en temel ic gudulerini bastirmaktan uzak, kadin kiz gordu mu ustune atlayan, hak hukuk bilmeyen, iflah olmaz orta dogu insani ve dolayli yoldan avrupaliya odaklanilmis, dogal olarak da peygamberler hep buralardan cikmis. cin cekmis seddini, tinlamiyor kimseleri, o yuzden asyanin onlardan tarafina ulasilmasi da zor ama orta dogudan avrupaya bir ulasildi mi zaten dini yaymanin alasini o azmiyle, her yere burnunu sokma huyuyla, istilaci ve domine etme merakli zihniyetiyle beyaz adam pek guzel gerceklestiriyor. gunumuzde dahi, insan minsan olmadigi icin kimsenin iplemedigi antartika`da bile hem oradaki arastirmacilar dinden kopmasinlar, hem de olurda birgun bir yerlerden insan turuyuverirse rahipsiz kalmasinlar diye -sanirim- oranin tek "kalici" yerlesimcisi bir rahip amcamizmis peder georgy isminde, trinity church mensubu. ki tum hayatini antartikada gecirmeyi kabul ettigine gore amcamizda peygamber sabri var herhalde.

    edit:imla
  • günüzde olsalar şizofren olarak isimlendireceğimiz kişilerdir. isteyen inanır isteyen inanmaz... ben karışmam...
  • tarihteki en büyük ve en başarılı yalancılara verilen ünvan.
  • peygamberlik iddiasında bulunmuş ve toplumunu ikna edebilmiş, kabul görmüş insanlara verilen ad. yoksa hiçbir peygamberin tanrı'dan mesaj getirdiğine dair elde kanıt yoktur. kanıt olsaydı o insana gerçek anlamda peygamber denilebilirdi. bu yüzden bugünkü peygamber kavramı aslında iddiasını bir kısım insana kabul ettirmiş kişidir. yalancı peygamber ise iddiasını kabul ettirememiş olandır.
  • "şok" tedavisi uygulayıcısıdır.
    geldikleri bütün toplumların "atalar kültü" diye tabir edilen kültü yerle bir etmek ilk görevleridir.
    genelde de karşı argüman "sen bizim atalarımızın yanlış yolda olduğunu mu söylüyorsun" olur...
    peygamber de sakin bir şekilde "evet" der...
    sonra mücadele başlar, bazen peygamberlerin kanı dahi dökülür, sürgün, alay, inkar ise daha hafif tepkilerdir.
    yani bazen "bizim atalarımız şöyleydi, böyleydi" şeklinde geyikler çevirenler olur ya aslında her peygamber bazen atalarımızın "bir yığın hata yapabileceğini" gösterir bize.
    o yüzden peygamberler putları sevmez.
  • (bkz: adem)
    adem ile nuh tufanı arasındaki geçen süre 1756 yıllık bir süreye karşılık gelmektedir ve musa ile de yaklaşık 3000 yıl vardır. sanskritçede “ada-nath karşılığıdır ve “ad” kelimesi o dilde bütün kelimelerin önüne geldiğinde ilk anlamına gelmektedir. türkçede ata diye kullanılan kelime pek çok eski kültürde aynı ses yapısıyla ve aynı anlamda kullanılmıştır.

    yahudi inancına göre adem, yaratılışın altıncı gününde topraktan yaratılmıştır. 1. babda erkek ve dişi olarak yaratıldıkları söylenirken 2. babda dişinin, erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığından bahsedilmesi, birinci bölümdeki kadının lilith, ikinci bölümdekinin ise havva olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

    "gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. yedinci güne gelindiğinde tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. yaptığı işten o gün dinlendi. tanrı göğü ve yeri yarattığında, yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. çünkü tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. toprağı işleyecek insan da yoktu. yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu."

    tanrı, adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. böylece adem yaşayan varlık oldu. tanrı doğuda, aden*’de bir bahçe dikti. yarattığı adem’i oraya koydu. bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.

    aden’den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu. ilk ırmağın adı pişon’dur. altın kaynakları olan havila sınırları boyunca akar. ikinci ırmağın adı gihon’dur, kuş sınırları boyunca akar. üçüncü ırmağın adı dicle’dir, asur’un doğusundan akar. dördüncü ırmak ise fırat’tır. tanrı, aden bahçesine bakması, onu işlemesi için adem’i oraya koydu. ona, “bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu, “ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”

    sonra, “adem’in yalnız kalması iyi değil” dedi, “ona uygun bir yardımcı yaratacağım.” tanrı, adem’e derin bir uyku verdi. adem uyurken, tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu adem’e getirdi. adem, “işte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir” dedi, “ona ‘kadın’ denilecek, çünkü o adamdan alındı.”

    "adem soyunun öyküsü: tanrı insanı yarattığında onu kendine benzer kıldı. onları erkek ve dişi olarak yarattı. yaratıldıkları gün onlara "insan" adını verdi. adem toplam 930 yıl yaşadıktan sonra öldü.

    hristiyanlıkta da adem kıssası eski ahit'in tekvin* bölümünde anlatılır. hristiyanlıkta adem'in cennette işlediği o ilk günah, büyük bir öneme sahiptir. hristiyan inanışına göre adem'in günahı tüm insanlığa geçmiştir ve isa, bu günahı kaldırmak için gelen tanrı kuzusu'dur, kendisini bu günah için feda etmiştir.

    islam'da ise adem ve havva (1294/99 yılında ilhanlılar hakimiyeti altındaki maragh'da basılmış manafi el-hayavan'dan) müslümanlar, adem'in yaratılmış ilk insan ve ilk peygamber olduğuna inanırlar. inanışa göre allah onu rahman suretinde yaratmış ve ona kendi ruhundan üflemiştir. tevrat veya yahudi kaynaklarına göre adem’in 1000 veya 2000 yıl yaşadığı kabul edilir. hadislerle islama girmiştir. adem'den islam dininin kutsal kitabı kuran'da sekiz surede bahsedilir. kur'an dışı anlatımlarda kıssa, mitolojik bir hale sokulmuştur. buhari ve müslim gibi güvenilen hadis kaynaklarına göre adem'in boyu 60 ziradır.(yaklaşık 35-48 metre)

    islam'da adem'in topraktan yaratıldığına, allah'ın ona diğer varlıklara öğretmediği isim koymayı, manalarını bulmayı öğrettiğine inanılır. allah, meleklerin ona karşı secde etmesini istemiş, fakat iblis kibrinden ötürü ona secde etmemiştir. iblis bu yüzden cennetten kovulur. kur'an'da kehf suresi'nin 50. ayetinde iblis'in melek değil cin olduğu ifade edilir.

    kuran'da adem ile eşinin aynı nefisden yaratıldığı ifade edilir. adem ve havva cennette allah'ın kendilerine yaklaşmalarını yasakladığı yasaklanmış bir ağaçtan iblis'in onlara yalan söyleyerek kandırmasıyla meyve yerler. bunun üzerine cennetten kovulurlar. yaşamakta oldukları aden cennetinden adem serendip adasına, havva ise etiyopya’ya indirilir. daha sonra mekke'de arafat dağında buluşurlar.

    bu kıssa, kur'an'da detaylı bir biçimde geçmekte ve islam kültüründe önemli bir yer kapsamaktadır. müslümanlara, cennetten çıkış kıssasına inanmak -kur'an'da geçtiğinden ötürü- farzdır.

    adem'in soyu habil kanadından malum cinayet ile tıkanır, kabil soyundan 8 jenerasyon sonunda kesilir ve şit soyundan nuh'a kadar devam eder. sonrası da malum sam, ham ve yafes'tir.

    (bkz: şit)
    tevrat anlatılarına göre adem'in beşinci çocuğudur. adem'den sonra dünya'ya gönderilen ikinci, dünya'da doğan ilk peygamberdir.
    kabil'in habil'i öldürmesinden beş yıl sonra diğer kardeşlerinin aksine ikiz olarak değil, tek başına doğmuştur. şit'in bir ismi de şis'tir. şis, ibranicede allah'ın hibesi anlamına gelmektedir.

    kitab-ı mukaddes'te adem'in 130 yaşındayken şit'in babası olduğu, şit'in de enoş'un babası ve idris'in dedesi olduğu geçmektedir.

    islam'da şit
    kur'an'da ismi geçmemesine rağmen tevrat ve incil'de isminin geçmesi ve kendisine 50 sayfa suhuf indirildiğine inanılmasından dolayı islam'da allah'ın peygamberlerinden biri olarak kabul edilir. şit'e allah tarafından 50 sahifelik bir suhuf (küçük kitap) verilmiştir. kardeşi kabil'in çocuklarının bir kısmı, şit peygamber'e verilen bu suhuflara karşı çıkmıştır.

    islam inancında şit'in hayatının mekke ve çevresinde geçtiğine, habil'in çocuğu olmadığı ve kabil'inkiler de tufan'da kaybolduğu için insanoğlunun soyunun tekrar ondan türediğine inanılır. yine islam inancında şit'in kabe'yi inşa eden ve sakalı çıkan ilk insan olduğu, 912 yıl yaşadığı ve mekke'de ebu kubeys dağında bir mağarada babasıyla birlikte gömülü olduğu şit'e ilişkin inanılan bilgiler arasındadır.

    (bkz: idris)
    kur'an'da adı geçen peygamberlerden bir diğeri de şit'in torunu olan idris'tir. ilk kez onun döneminde insanların hayvan derileri giymekten kurtuldukları söylenir. kumaşı bulduğu ve yazı yazmayı geliştirdiği söylenir. islam mitolojisinde 4. kat gökte yaşamaya devam etmektedir.

    ayrıca antik yunan mitolojisi ndeki hermes ve antik mısır mitolojisindeki thot'un kur'an'daki idris ile aynı kişi olduğu ve mö 14.000 civarında yaşadığı iddia edilir.

    orhan hançerlioğlu idris'i şöyle anlatmaktadır;
    "günümüzden beş bin yıl önce mısır’da bir terzi yaşadı. terzi, mısır papirüslerinde hermes tut adını taşıyor. kuran’a göre o, adem ve oğlu şit’ten sonra gelen üçüncü peygamber idris’tir. kalemle yazı yazan ve elbise diken ilk insan odur. terzi hermes’in, kendinden sonraki bütün düşünsel akımlara ışık tutan düşüncesi şudur: insanlar ölümlü tanrılar, tanrılar ölümsüz insanlardır."

    idris'in tanah'taki hanok veya enoch ile aynı zat olduğu iddia edilir. hanok, adem'in oğlu kain'in zürriyetindendir ve 365 yıl yaşar. yaşamının sonunda tanrı ile birlikte yürüyerek gözden kaybolur, yani ölmez. yunanlara göre o trimegistustur* astroloji ve simyanın kurucusu olmasının yanında kalemle yazı yazan ve dikiş diken ilk insandır.

    idris, hermes, hürmüz bir ve aynı kişilikler olarak görüldüğünde idris karakteri zülkarneyn olarak da bilinen büyük iskender'in andreas ismindeki aşçısı, zerdüştlüğün huşengi, budizmin budası, ibranilerin uhnuh'u üzerinden akhenaton veya osiris ile de bağlantılı görülür.

    (bkz: nuh)
    ibrahimi dinlerde ve mandaizmde kendisinden söz edilen tufan peygamberidir. tevrat'ta nuh'un 950 yıl yaşadığı söylenir. kuran'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiştir, yalnızca nuh peygamberin 950 yıl kavmi içinde yaşam sürdüğü belirtilmiştir. o da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı*. insanlığın ikinci babası sayılmaktadır. inanışa göre tufandan önce tanrı'nın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye nuh'un gemisi denmiştir.

    tevrat ve kur'an'daki nuh'un yaşı ile ilgili ifadeler babil ve sümerlerin tufan anlatılarındaki* ziusudra-utnapiştim karakterleri ile büyük benzerlikler gösterir. mezopotamya'da toplumu derinden etkileyen bir sel felaketi üzerine üretilen ve toplum hafızasına kazınan destanlarının ibranilerin babil sürgünü dönüşünde yazılan tevrat nüshalarına aktarıldığı düşünülmektedir. ancak bu aktarımlar her kültür ve coğrafi bölgede yeni ve yerel özellikler ile değiştirilerek yeniden yazım şeklinde gerçekleşir.

    eski ahit'in tekvin bölümünde verilen sayılara göre yaratılıştan nuh'un doğumuna kadar geçen süre 1056 yıldır. tufan nuh 600 yaşında iken olur. anno lucis'e göre yaratılış mö 4004, tufan 2348 yılında olur. çoğunluğa göre tufan mö 4100 yılında olur.

    tekvin'e göre nuh'un üç oğlu vardır ve üç oğlundan üç temel ırk meydana gelmiştir.

    sam, sami ırkının atası.
    oğulları: elam, asşur (asur), arfakşad, lud, ve aram.
    ham, hami ırkının atası.
    oğulları: cush, mizraim, fut ve kenan.
    yafes, yafetik ırkın atası.
    oğulları: gomer, magog, maday, yavan, tubal, meşek ve tiras

    ibni abbas'tan rivayete göre nuh 480 yaşındaydı 120 yıl süren peygamberliği boyunca onları allah'a çağırdı. ona karşı geldiler ve onu yalanladılar. allah ona gemi yapmasını emretti. gemiyi yaptı ve 600 yaşında olduğu halde içine bindi. boğulanlar boğuldu, bundan sonra o, daha 350 yıl yaşadı. tufan yükseldi ve bütün yeryüzünü kapladı. adem'le nuh arasında 2200 yıl vardır. inanca göre tufan 40 yıl sürmüştür.

    islam geleneğinde nuh ile ibrahim arasında da 950 yıl olduğuna inanılır. kur'an'da nuh müminun suresi, ankebut suresi 14. ayet ve nuh suresi'nde benzer ifadelerle anlatılır:

    şüphesiz biz nuh’u, kavmine, “kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.
    nuh şöyle dedi: “ey kavmim! şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
    size ne oluyor da allah için bir vakar ummuyorsunuz?
    halbuki o sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.
    görmediniz mi allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?
    onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?
    allah, sizi (adem)i yerden bitirdi.
    sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.
    allah yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.
    nuh dedi ki: “rabbim! gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.
    şöyle dediler: ‘sakın ilahlarınızı bırakmayın. hele hele vedd’i, süva’ı, yeğus’u, ye’uk’u ve nesr’i hiç bırakmayın.
    hataları yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.
    nuh şöyle dedi: “ey rabbim! kafirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!
    rabbim! beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. zalimlerin de ancak helağını arttır.
    "andolsun ki, nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi." ankebut 14

    (bkz: hud)
    eski ahit'te adı eber olarak geçen peygamber ile hud peygamberin aynı kişi oldukları tahmin ediliyor. eski ahit'in en antik yunanca versiyonlarından birinde eber'in yaşamış olduğu dönem, kur'an'daki hud'un yaşadığı döneme denk düşer. eber kelimesi kimi iddialara göre ibrani ve arap kelimelerinin kökenini oluşturur. yahudi kutsal metinlerinde bahsedilen eber, nuh'un soyundandır ve ibrahim'in atalarındandır. bazı islam kaynakları hud peygamberin 150 sene ömür sürdüğü ve peygamberlik yaptığı dönemin yaklaşık olarak mö 2400 civarında olduğunu belirtir.

    islam'a göre ad kavmine allah tarafından uyarıcı olarak gönderilmiştir. ad kavmi hud'u yalanlamış, allah'ın tanrılığını inkar etmiştir. inananlar hariç doğru yola gelmeyen ad kavmi, yıldırımlar ve yedi gece sekiz gün süren dondurucu bir rüzgarla helak edilmiştir. ad kavmi'nin helak edilişi, ahkaf suresi'nde şöyle anlatılır:

    21- ad'ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, ahkaf'taki kavmini: "allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.
    22- dediler ki: "sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? şu halde eğer doğru söylüyorsan tehdit ettiğin şeyi bize getir."
    23- dedi ki: "ilim ancak allah katındadır. ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum."
    24- derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman "bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. bir rüzgar; onda acı bir azap vardır.
    25- rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder. böylece meskenlerinden başka hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. işte biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.

    (bkz: ibrahim)
    (bkz: ismail)
    (bkz: ishak)
    yaklaşık olarak mö 2. bin yılında yaşadığına inanılan ibrani inançsal kişiliktir ibrahim. ibrahimi dinler sayılan dinlerden islam'a göre bir peygamber, musevilik ve hristiyanlığa göre ise din büyüğüdür. ishak ve ismail'in babası olduğuna; yahudilerin ishak'ın soyundan geldiğine, ismail'in ise islam peygamberi muhammed ve arapların atalarından olduğuna inanılır.

    ibrahim, abraham ve brahma arasında bir bağ kurulur. buna göre ibraniler hindistan'dan batıya göçen topluluklardan oluşur ve ibrahim brahma adı veya unvanını taşıyan bir rahiptir. ne var ki bu bağ zaman içerisinde zayıflar ve bunlar ayrı kişilikler olarak kitlelerin hafızasına yerleşir. ibrahim ve brahma'nın eşlerinin isimleri, her ikisinin de "halkın babası" olması, brahma'nın binek kuşunun dört kollu olmasına karşılık ibrahim'in bir kuşu dörde bölüp dört bir yanda farklı tepelere bırakması ve çağırdığında kuşun parçalarının bir araya gelerek dirilmesi gibi benzerlikler dikkat çekici detaylardır.

    orhan gökdemir'e göre ibrahim, harranlı bir sabii idi. tekvinde ibrahim'in atalarının isimleri olarak geçen isimler arkeolojik araştırmalara göre harran'da yer isimleri olarak kullanılmıştır. harran aynı zamanda sin (ay) tapınmasının merkezi olarak görülür. yahudiliğin başlangıç noktası olarak sin kültüne işaret eden bazı araştırmalar, ibrahim'le ilgili birtakım anlatıların harraniler ve sin kültü ile ilişkilerini açığa çıkartmıştır.

    kelimenin türetilmesi ile ilgili değişik görüşler bulunmaktadır. ab = "baba" hir veya h'r = "baş; üst; yüceltilmiş;" am = "halk." dolayısıyla, abhiram veya abh'ram "yüceltilmişlerin babası" veya “halkın babası” anlamlarına gelmektedir. ibranice'de rakham = "ilahi merhamet", ab raham; merhametin veya "merhametlilerin babası" anlamlarına gelir. diğer bir görüşe göre sami dillerinde baba anlamına gelen "ab" ve yüce anlamına gelen "raam/raham" kelimelerinin birleşiminden “yüce baba” veya yüceltilmişlerin babası anlamı çıkmaktadır.

    yahudi ırkının hindistan ile bağlantılı olduğunu savunan bazı araştırmalara göre; "abraham" brahma kelimesinin yanlış telaffuzundan başka bir şey değildir, dolayısıyla brahma ve abraham aynı kişilerdir. keşmir dilinde "ab" veya "ap" baba, "raham" ilahi merhamet anlamına gelmektedir. dolayısıyla, ab-raham = ilahi merhametin babası anlamına gelir. diğer bir teori; çok tanrıcı "brahm-aryan" kültüne sırt çeviren bir rahibin "a-brahm" (gayri-brahman) olarak nitelendirilmesiyle ismin türetildiğidir.

    ihsan eliaçık ibrahim konusunda “bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz; akadcada dölyatağı, rahim (remu), merhamet eden tanrı (remanu), aramice rahim, merhamet (rhm), ibranice rahim, merhamet (raham), hintçe iyilik tanrısı (brahma) hep aynı kökten gelir. sevginin ve merhametin babası anlamına gelen eb-raham’ın bütün sami dillerinde ve hatta hintçede bile kullanıldığını görülür. buralardan evrilerek arapçaya ibrahim olarak geldiği anlaşılıyor.” ifadelerini kullanmıştır. bu yaklaşım diğer kaynaklarca da desteklenmektedir.

    musevilikte ibrahim inancı tevrat anlatılarına dayanmaktadır; ilk adı avram'dır ve tanrı onun adını "ulusların babası" anlamına gelen abraham’a değiştirmiştir. nuh'un soyundan olan terah'ın oğludur.

    avram 75 yaşındayken ur şehrinden tanrı'nın emriyle kenan ülkesine göçerek yıllarca burada yaşadı. kenan'da kıtlık çıkması sonucu mısır'a göçtü. mısır'da zenginleşti ve kenan'a döndü. yeğeni lut'un ve kendisinin hayvanlarının fazlalığı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldılar. lut, sodom ve gomora yönüne ibrahim ise aksi yöne gitti.

    ibrahim 86 yaşındayken ikinci karısı hacer'den ilk oğlu ismail doğdu. daha sonra ibrahim 100, sare 90 yaşına ulaşmışken mucize eseri olarak yaşı epeyce ilerlemiş ilk karısı sare'den de ishak doğdu. (yaratılış 17) hacer ve ismail'i paran'a yolladı. tevrat kaynakları "paran" olarak anılan yerin sina dağı olduğunu ifade ederler. ismail ve soyu orada büyüdü; ürdün, arabistan ve güney edom'u ele geçirdi. ismaililer arapların atalarıydı.

    ibrahim ve endogami
    ibrahim kenan'da günden güne güçlendi ve zenginleşti, negev'e göçtü. negevde sara'nın güzelliği dillere destandı ve negev hükümdarı ibrahim'in karısı sara'yı yanına istetti. bu dönemde kral'ın beğendiği kadınlar eğer evli ise öldürülüyordu. bundan dolayı da ibrahim karısı sara'yı kız kardeşi olarak tanıttı ve filist kralı avimelek'e hediye etti. tanrı rüyasında avimelek'e görünerek ona kızdı ve sara'yı geri vermezse soyunu yok edeceğini, filist'i başına yıkacağını söyledi. avimelek korkarak karısı sara'yı ibrahim'e geri verdi. ayrıca ibrahim'e davar, sığır, eşya, köle ve 1000 talant gümüş verdi. avimelek ibrahim’e karısını niçin kız kardeşi olarak tanıttığını sordu, ibrahim; “karım yüzünden beni öldürebilirler diye düşündüm. üstelik sara gerçekten kız kardeşimdir. babamız bir, annemiz ayrıdır. onunla evlendim. tanrı beni babamın evinden gurbete gönderdiği zaman karıma, ‘bana sevgini şöyle göstereceksin: gideceğimiz her yerde kardeşin olduğumu söyle’ dedim.” diye cevap verdi. avimelek ibrahim’e karısı sara’yı geri verdi. bunun yanı sıra ona davar, sığır, köleler, cariyeler de verdi.(yaratılış 20)
    daha sonra avimelek ve ibrahim beet şeba'da bir antlaşma yaptı. ibrahim 175 yaşında öldü. ismail ve ishak onu hitit'li efron'un tarlasındaki makpela mağarasına gömdü. ibrahim tarlayı efron'dan 400 şekel gümüşe almıştı. ibrahim ölünce kenan'daki ailesinin ve mirasının başına ishak geçti. ismail ise krallığına döndü.

    islam'da ibrahim
    ibrahim müslümanlık açısından haniflik, kurban, kabe'nin inşa edilmesi, nemrut'la mücadele ve nemrut tarafından atıldığı ateşte yanmama gibi hikayelerin sembol kişisidir. kur'an'da birçok ayette ismi geçer. peygamber olarak kabul edilir ve allah kendisine samimiyetinden dolayı "halilullah" yani allah dostu sıfatını vermiştir. ayrıca, ibrahim peygamber'in "hanif" yani allah'ın birliğine inanan, allah'a ortak koşmayan, atalar dinine karşı çıkan biri olduğu özellikle belirtilmiş ve onu sevenlerin de allah'ı bir olarak bilmeleri ve allah'a ortak koşmamaları istenmiştir.

    ibrahim'in kabeyi oğlu ismail ile birlikte inşa ettiğine ve insanları hacca çağırdığına inanılır. kuran'da allah'ı bulma çabası da anlatılır:

    hani ibrahim, babası azer’e, “sen putları ilah mı ediniyorsun? şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. işte böylece ibrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun. gece onun üstünü örtünce bir yıldız gördü de "işte rabbim bu!" dedi. yıldız battığında ise "batıp gidenleri sevmem!" diye konuştu. ay’ı doğarken görünce de, “işte rabbim!” dedi. ay da batınca, “andolsun ki, rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi. güneşi doğarken görünce de, “işte benim rabbim! bu daha büyük” dedi. o da batınca (kavmine dönüp), “ey kavmim! ben sizin allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi. muhakkak ki ben, hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratan allah’ın zat’ına döndürdüm. ve ben, müşriklerden değilim. kavmi onunla çekişip tartışmaya girdi. de ki: ''o beni doğru yola erdirmişken, siz benimle allah konusunda çekişip tartışmaya mı girişiyorsunuz? sizin o'na şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak allah'ın benim hakkında bir şey dilemesi başka. rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?'', “allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri o’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? eğer biliyorsanız söyleyin.” (enam suresi, 74- 81)
    ''ibrahim'in, ismail'le birlikte, beytullah'ın ana duvarlarını yükselterek şöyle yakardıkları zamanı da an: "rabb'imiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, semi'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; alim'sin, her şeyi çok iyi bilirsin." (bakara suresi, 127)
    ''hani biz ibrahim'e, kabe'nin yerini, bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rüku ve secde edenler için temizle diye belirlemiştik. insanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) allah'ın adını ansınlar. artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve beyt-i atik'i (kabe'yi) tavaf etsinler.'' (hac suresi, 26- 29)

    islam'da ibrahim'in gördüğü rüyayı oğlu ismail'i kurban etmesinin istenmesi şeklinde yorumlayarak onu kurban etmek üzere götürdüğüne ve bu teslimiyetin tanrı tarafından ödüllendirilerek kendisine bir melek eşliğinde gökten bir koç indirildiğine inanılır. kur'anda çocuğun isimi verilmeden anlatılan bu hikaye kurban bayramlarında tekrar anlatılır.

    bu konu saffat suresinde şöyle anlatılmaktadır:

    "ey rabbim! bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. ''çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince ibrahim ona, “yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. düşün bakalım, ne dersin?” dedi. o da, "babacığım, emrolunduğun şeyi yap. inşallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. nihayet her ikisi de boyun eğip, ibrahim de onu yüzüstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "ey ibrahim! gördüğün rüyayı yerine getirdin. şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." "şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." biz, (ibrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek o'nu kurtardık. sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. ibrahim'e selam olsun. (saffat suresi, 100-109)
    ibrahim, kur'ana göre allah'a teslim olmuş (müslüman) bir haniftir.

    ibrahim ne yahudi idi ne de hıristiyan. fakat o, hanif (allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. allah'a ortak koşanlardan da değildi. (3, 67)

    putları kırması
    kuran'da ibrahim'in, putperest kavmiyle ve kendini ilah sayan nemrut ile yaptığı çetin mücadele de anlatılmaktadır. bu tartışmalarda ona cevap veremeyenler, onu ateşe atarak cezalandırmak istemişler fakat bunda başarılı olamamışlardır. ateşin ibrahim için bir gül bahçesine dönüştüğü rivayet edilir.

    derken bir kurnazlıkla onların ilahlarına vardı da, "buyursanıza, yemez misiniz?" dedi. (cevap vermediklerini görünce de): "neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi). nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler. ibrahim dedi ki: " siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?", "halbuki sizi de yaptıklarınızı da allah yaratmıştır." onlar: "haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler. böylece ona bir tuzak kurmak istediler. biz de kendilerini daha alçak düşürdük. bir de dedi ki: "ben rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir." (saffat suresi, 91-99)

    hani o babasına ve kavmine, "ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?" demişti. "babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk" dediler. ibrahim, "andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi. "bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?" dediler. ibrahim dedi ki: "hayır! rabbiniz göklerin ve yerin rabbidir. o bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim." ''allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.'' derken (ibrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. onlar, "kim yaptı bunu tanrılarımıza! muhakkak o zalimlerden biridir" dediler. (içlerinden bazıları), "ibrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk" dediler. (bir kısmı da) "o halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. belki (bu konuda) şahitlik ederler" dediler. (ibrahim gelince) "sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey ibrahim" dediler. dedi ki, "hayır! bunu şu büyükleri yapmıştır. konuşabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!" bunun üzerine birbirlerine dönüp, "hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz" dediler. sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "andolsun bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler. ibrahim şöyle dedi: "öyle ise siz, (hala) allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?", "yazıklar olsun, size de; allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (içlerinden bazıları), "eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin" dediler. (enbiya suresi, 52- 68)

    ''dedi ki: siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur.'' (ankebut suresi, 25)

    kuran'da ibrahim'in putperest kavmiyle münakaşasının yanı sıra putperest babasıyla da tartışması yer verilmiştir. tevrat'ta terah olarak geçen ismi kuran'a azer olarak zikredilir.

    ''hani, babasına demişti ki: "babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun? babacığım! doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. bana uy ki seni doğru yola ileteyim. ey babacığım, şeytana kul olma! muhakkak ki şeytan, rahman’a asi oldu. babacığım! doğrusu ben, sana, çok esirgeyici rahman tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum. babası, “ey ibrahim! sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi. ibrahim, şöyle dedi: “esen kal! senin için rabbimden af dileyeceğim. şüphesiz o, beni nimetleriyle kuşatmıştır. sizi ve allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve rabb’ime ibadet ediyorum. rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.'' (meryem suresi, 42, 48)

    ''ibrahim'in, babası için af dilemesi, ancak ona vaadettiğini tutmak içindi. fakat onun, allah düşmanı olduğu kendisince iyice anlaşıldığı zaman ondan vazgeçti. şüphe yok ki ibrahim, çok ağlayıp dua eden, insanlara fazlasıyla merhamet eden bir zattı.'' (tevbe suresi, 114)

    ibrahim'in ateşe atılması
    kur’an ve bazı yahudi efsanelerinde ibrahim’in ateşe atılma hikayesine rastlanır. ibrahim nemrut'u ve putları ilah edinmeyi asla kabul etmemiş, putları kimse görmeden kırarak baltayı büyük putun boynuna saplamış ve nemrut'u tek tanrı inancına çağırmıştır. ibrahim'in çağrısına kulak asmayan nemrut, büyük bir ateş yaktırıp, ibrahim'i mancınık ile ateşe attırmış, ama ateş allah'ın emri ile onu yakmamıştır. rivayete göre ibrahim ateşlerin içindeyken onun tanrısı ateşi ona bir gül bahçesi haline getirmiştir. efsanenin türkiye versiyonunda olay urfa’da gerçekleşir, ateş göle (balıklıgöl), odunlar ise gölde yüzen balıklara dönüşür. kuran'da şöyle geçmektedir:

    ''allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) rabbi hakkında ibrahim ile tartışanı görmedin mi? hani ibrahim, “benim rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (bunun üzerine) ibrahim, “şüphesiz allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kafir şaşırıp kaldı. zaten allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.'' (bakara suresi, 258)
    “yakın onu! bir şey yapacaksanız bunu yakın da, tanrılarınıza yardım etmiş olun!' dediler. bizse şöyle dedik: 'ey ateş! soğu! ve esenlik ol ibrahim'e!” (enbiya suresi; 68-69) midraşik efsanelerde hikaye daha ayrıntılıdır. ayrıca bu anlatımların yine tevrat’ın daniel bölümünde kral nebukadnezar’ın fırına attırdığı 3 yahudi genci ile ilgili (danyal kitabı 3: 12-28) bir başka efsanenin uyarlaması olduğu iddiaları mevcuttur.

    kuşların diriltilmesi
    kuran'da ibrahim'in ölülerin nasıl diriltileceğini merak ettiğinde de bahsedilir. kuran'da şöyle geçmektedir:

    ''hani ibrahim, “rabbim! bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (allah ona) “inanmıyor musun?” deyince, “hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “öyleyse, dört kuş tut. onları kendine alıştır. sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. sonra da onları çağır. sana uçarak gelirler. bil ki, şüphesiz allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (bakara suresi, 260)

    ibrahim anlatıları ile ilgili birçok eleştiriler yapılır. bu eleştiriler onun gerçek bir tarihi kişilik olup olmadığı, nerede yaşadığı, anlatıların kaynakları ve inandırıcılıkları gibi konularla ilgilidir. örneğin karısı sara hikayelerde 90 yaşında bir kralı tahrik edebilecek kadar güzel ve doğum yapabilecek yetenektedir. ibrahim sara'nın 127 yaşında ölümünden sonra evlenir ve 6 oğul sahibi olur.

    ishak üç ibrahimi dinin de atası kabul edilen ibrahim'in iki oğlundan küçüğüdür. diğer oğlu ismail'dir. inanca göre ishak, allah'ın ibrahim'e vadettiği ve kısır olan eşi sara'dan mucizevi bir şekilde doğan oğuldur. yakup ve esav'ın babasıdır. yani israiloğulları, ishak'ın soyundan gelmektedir. türkçedeki anlamı güler yüz olan bir isimdir.

    islami kaynaklara göre ishak; alim, uzun boylu, kara gözlü, buğday benizli, yüzü güzel, konuşması düzgün, saçı sakalı bembeyazdı. ishak'ın nahor'un oğlu betuel kızı rebeka'dan yakup ve esav adında ikiz oğlu olmuştur.

    ishak kur'an-ı kerimde de övülmüştür:

    "ey muhammed! güçlü ve anlayışlı olan kullarımız ibrahim, ishak ve yakubu da an! biz onları ahiret yurdunu düşünen samimi kimseler kıldık. doğrusu onlar bizim yanımızda seçkin iyi kimselerdir." (sad suresi, 38/45-47)

    ''o'na (ibrahim'e) ishak'ı, üstelik bir de yakub'u ihsan ettik ve her birini salih kimseler kıldık.'' (enbiya suresi, 72)

    ''hamd, allah'a aittir ki, o, bana ihtiyarlığa rağmen ismail'i ve ishak'ı armağan etti. şüphesiz rabbim, gerçekten duayı işitendir.'' (ibrahim suresi, 39)

    islami kaynaklara göre ishak babasının ölümünden sonra şam bölgesinde peygamber olarak görevlendirilmiştir.

    ismail'in ise babasının ibrahim, annesinin ise hacer olduğu kaydedilmiştir. kendisine zebihatullah yani allah'ın kurbanı da denilir. islam peygamberi muhammed'in atasıdır.

    ibrahim burada (kenan) yaşadı. ibrahim 86 yaşındayken hacer'den oğlu ismail doğdu. daha sonra ibrahim 100, sara 90 yaşına ulaşmışken sara'dan da ishak doğdu. (yaratılış 17:17-27)

    ismail ibranice 'işmael (işma: duymak, el:tanrı)' kökünden gelmektedir ve 'allah duydu veya duyacak' anlamındadır. ibrahim peygamberin uzun süre çocuğu olmamış ve allah'a defalarca çocuğu olması için yalvarmıştır. sonunda allah duasını kabul etmiş ve ona bir çocuk nasip etmiştir. bunun üzerine de ibrahim çocuğun ismini 'allah duamı kabul etti (işmael)' anlamında ve günümüzde arapça'da 'ismail' olarak kalıplaşmış ismi koymuştur.

    islami ve musevi kaynaklara göre, ibrahim'in büyük oğlu ismail peygamberin soyu bugünkü arap(arab ı müstaribe) milleti, küçük oğlu ishak'ın soyu ise yakup dolayısıyla israiloğulları olarak devam ettiğine inanılmaktadır. ibrahim tevrat’a göre hacer ve ismail'i bugünkü ürdün sınırına (paran) yollamıştır. ismail ve soyu orada büyüdü. ürdün, arabistan ve güney edom'u ele geçirdi. islami inanışa göre hacer ile ismail bugünkü mekke’nin bulunduğu yere gelirler ve zemzem kuyusunu bulurlar. daha sonra da ibrahim gelerek birlikte kabe’yi inşa ederler. ayrıca ibrahim’in gördüğü bir rüya üzerine ismail’i kurban sunduğuna, sonra da allah'ın ismail'i kurtarmak için gökten bir koç indirdiğine inanılır.

    "ey rabbim! bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. ''çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince ibrahim ona, “yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. düşün bakalım, ne dersin?” dedi. o da, "babacığım, emrolunduğun şeyi yap. inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. nihayet her ikisi de boyun eğip, ibrahim de onu yüzüstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "ey ibrahim! gördüğün rüyayı yerine getirdin. şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." "şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." biz, (ibrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek o'nu kurtardık. sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. ibrahim'e selam olsun'' (saffat suresi, 100 -107)

    ''ibrahim'in, ismail'le birlikte, beytullah'ın ana duvarlarını yükselterek şöyle yakardıkları zamanı da an: "rabb'imiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, semk'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; alim'sin, her şeyi çok iyi bilirsin." (bakara suresi, 127)

    ''kur'an'da ismail'i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi. ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.'' (meryem suresi, 54- 55)

    "rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını beyt-i haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. umulur ki şükrederler." (ibrahim suresi, 37)

    on iki oğul ve bir kızı olan ismail'in çocukları:

    nebaioth (nabit)
    kedar (kaydar)
    adbeel (izil/idbil)
    mibsam (mesma/rama)
    mishma(mişa)
    dumah (duma)
    massa (mas/maş)
    hadad (ezer/ezür)
    tema (tamya)
    jetur (katura)
    naphish (kafes)
    kedemah (kaydman)
    mahalath ya da bashemath (basma) - yakup peygamberin ikizi esav ile evlendi.

    (bkz: yakup)
    ibrani din büyüğü ve atası, islam'a göre peygamberdir. babası ishak, amcası ismail, büyükbabası ibrahim'dir. yusuf'un babasıdır. yakup'a tanrı tarafından israil isminin verildiğine inanılır (yaratılış 32:28). bu nedenle yakup'un on iki oğlunun soyundan gelenlere "israiloğulları" denir. kur'an'da bazı yerlerde israil ismi yakup yerine kullanılmıştır (al-i imran, 93).

    yakup, "sonra gelen, yerine geçen" anlamına gelir. "topuk" kökünden gelmektedir. doğumu esnasında ikiz kardeşinin topuğunu tuttuğuna inanılır. israil kelimesi "tanrı'nın yolunda, doğru yolda" anlamına veya "tanrı'yla güreşen" anlamına gelir. isra (ibranice: güreşmek) ve el (semitik dillerde tanrı) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

    yakup'tan yahudi kutsal kitabı tanah'ın yaratılış kısmında bahsedilir. ishak ve rebeka'nın ikiz oğullarından küçük olanıdır. doğum sırasına göre kendinden büyük olan ikizinin adı esav'dır.

    büyüdüklerinde kardeşi esav usta bir avcı oldu. yakup ise sürekli çadırda oturuyordu. esav babaları ishak'ın favorisi idi çünkü eve bol bol av eti getiriyordu. yakup ise anneleri rebeka'nın favorisi idi. bir gün esav eve aç geldiğinde yakup mercimek çorbası karşılığında "ilk oğulluk" hakkını kendisine vermesini istedi. esav karnı aç olduğu için kabul etti. yakup ona sözünden dönmeyeceğine dair yemin ettirdi.

    ishak yaşlandığında gözleri görmez oldu. ölmeden önce sevgili oğlu esav'ı kutsamak istedi. esav'dan kendisine güzel bir av eti yemeği hazırlamasını istedi. esav avlanmaya gittiğinde rebeka yakup'a esav'ın kıyafetlerini giydirdi. oğlak etinden güzel bir yemek yaptı ve yakup'u esav kılığında gönderdi. yakup bedeni kardeşine nazaran kılsız olduğu için yakalanmaktan korkuyordu ancak ishak fark etmedi. giysilerini kokladı ve şöyle dedi:

    "işte oğlumun kokusu, sanki rabbin kutsadığı kırların kokusu. tanrı sana göklerin çiyinden ve yerin verimli topraklarından bol buğday ve şarap versin. halklar sana kulluk etsin, uluslar boyun eğsin. kardeşlerine egemen ol, kardeşlerin sana boyun eğsinler. sana lanet edenlere lanet olsun, seni kutsayanlar kutsansın."

    esav gelip de gerçek ortaya çıkınca ishak kandırıldığını anladı ancak sözünden dönmedi. esav babasından kendisini de kutsamasını istedi. ishak, yakub'u ona (esav'a) egemen kıldığını belirtip şöyle dedi:

    "göklerin çiyinden, zengin topraklardan uzak yaşayacaksın. kılıcınla yaşayacak, kardeşine hizmet edeceksin. ama özgür olmak isteyince, onun boyunduruğunu kırıp atacaksın."
    esav babası ölene kadar bekleyip, daha sonra yakup'u öldürmeye niyetlendi. rebeka bunu öğrenince yakup'u evden uzaklaştırmaya karar verdi. zamanla esav'ın onu affedeceğini düşünüyordu. ishak'a giderek hitit kızlarını kötüledi ve yakub'un hititli bir kızla evlenmesini istemediğini söyledi. yakup'u harran'da yaşayan kardeşi lavan'ın yanına göndermelerini önerdi. ishak bunu makul bulup yakup'a kenan kızları ile evlenmesini istemediğini söyledi ve onu dedesi betüel ve dayısı lavan'ın yanına gönderdi. lavan'ın kızlarından biri ile evlenmesini istiyordu. uğurlarken, yakup'u tekrar kutsadı ve "üzerinde yabancı olarak yaşadığı bu toprakları tanrının ona bahşetmesini" diledi.

    esav, ebeveynlerinin kenan kızlarından hoşnut olmadığını öğrenince amcası ismail'in kızı mahalat'ı karılarının üzerine kuma getirdi.

    yakup'un düşü
    yakup beerşeba'dan ayrıldı. yolda bir taşa başını yaslayıp uykuya daldı. rüyasında yerden göğe uzanan bir merdiven gördü. merdivenden melekler inip çıkıyorlardı. rabbi yakup'a göründü ve şöyle dedi:

    "üzerinde yattığın toprakları sana ve soyuna vereceğim. yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. doğuya, batıya, kuzeye, güneye doğru yayılacaksınız. yeryüzündeki bütün halklar sen ve soyun aracılığıyla kutsanacak. seninle birlikteyim. gideceğin her yerde seni koruyacak ve bu topraklara geri getireceğim. verdiğim sözü yerine getirinceye kadar senden ayrılmayacağım."
    yakup uyanınca başını koyduğu taşı zeytinyağı dökerek kutsadı ve anıt olarak dikti. bulunduğu yerin luz olan adını beytelfü olarak değiştirdi ve oraya "göklerin kapısı" dedi. daha sonra şöyle bir adak adadı:

    "tanrı benimle olur, gittiğim yolda beni korur, bana yiyecek, giyecek sağlarsa, babamın evine esenlik içinde dönersem, rab benim tanrım olacak. anıt olarak diktiğim bu taş tanrı'nın evi olacak. bana vereceğin her şeyin onda birini sana vereceğim."

    yakup harran'a ulaştı. dayısı lavan'ın yanında çoban olarak çalışmaya başladı. dayısının lea ve rahel adında iki kızı vardı. yakup rahel'e aşık oldu. lavan bir gün ne kadar ücret istediğini sorduğunda para yerine kızı rahel'i istedi. lavan, rahel karşılığında yedi yıl çalışması gerektiğini söyledi. yakup yedi yıl karın tokluğuna çalıştı. lavan büyük bir şölen verdi ve aynı gece kızı lea'yı yakup'a eş olarak gönderdi. yakup lea ile yattı ve kızın rahel olmadığının farkına ancak sabah vardı. dayısına neden böyle yaptığını sorduğunda, ablası varken küçük kızla evlenemeyeceği cevabını aldı. anlaşmanın böyle olmadığını söyleyince lavan yedi yıl daha çalışması koşuluyla diğer kızını da yakup'a verdi.

    yakup'un çocukları
    yakup'un rahel'i daha çok sevmesi lea'yı çok üzüyordu. tanrı onun bu üzüntüsünü gördü ve yakup'a art arda dört oğul doğurmasını sağladı. isimlerini ruben, şimon, levi ve yahuda koydu. artık yakup'un kendisine daha çok bağlanacağını düşünüyordu.

    rahel kısırdı. bu durum onu çok üzüyordu. bir aile kurabilmek ümidiyle cariyesi bilha'yı yakup'a verdi. yakup bilha'dan dan ve naftali isimlerinde iki oğul sahibi oldu. rahel bu duruma çok seviniyordu. lea'da cariyesi zilpa'yı yakup'a verdi. yakup'un zilpa'dan gad ve aşer isimlerinde iki oğul sahibi oldu. lea, issakar ve zevulun adında iki oğul daha doğurdu ve toplamda yakup'a altı oğul verdi. lea'nın bir de kızı oldu ve ona da dina adını verdi.

    rabbi rahel'in dualarını kabul etti ve kısır olduğu halde ona bir oğul verdi. rahel oğlunun adını yusuf koydu. (yakup ileride kenan ülkesine dönünce rahel'den bünyamin adında bir oğlu daha olacaktır.)

    yakup'un paddan-aram'dan kaçışı
    yakup 20 yıl hizmet ettikten sonra dayısı lavan'ın yanından ayrılmak istedi. yakup lavan'ın malına mal kattığı için yakup'u göndermek hiç işine gelmedi. yakup bir şartla kalacağını söyledi. benekli ve kara koyunlarını kendisine verirse, yakup'ta mal mülk sahibi olabilecekti. lavan teklifi kabul etti ancak koyunların bir kısmını saklayarak yakup'u kandırmaya çalıştı. yakup da hayvanları güderken sadece güçlü hayvanları kendininkilerle çiftleştirdi ve kısa zamanda büyük bir sürü ve servet sahibi oldu. lavan'ın serveti ise küçüldü.

    lavan'ın oğulları bu durumun farkına vararak yakup'a diş bilemeye başladılar. lavan'ın tutumu da değişti. bunun üzerine rabbi yakup'a ülkesine dönmesini emretti. yakup karılarını da kaçmaya ikna etti. rahel ve lea babaları kendilerini sattığı için kaçmakta bir mahsur görmediler. rahel babasının putlarını çaldı ancak bundan yakup'un haberi yoktu. lavan ve oğulları evden uzakta iken tüm malları ve köleleri ile yola çıktılar. fırat ırmağı'nı geçip gilat dağlık bölgesine geldiler. lavan ve oğulları peşlerine düştü. yakup'un tanrısı lavan'ın düşüne girerek yakup'a kötülük yapmamasını söyledi. bunun üzerine lavan yetiştiği halde yakup'a kötülük yapmadı. putlarını neden çaldıklarını sorduğunda yakup böyle bir şey yapmadığını, yapanın derhal öldürüleceğini söyledi. çadırları didik didik aradıkları halde rahel putların yüklü olduğu devenin üzerinde oturduğu için putları bulamadılar. rahel adet döneminde olduğu bahanesiyle babası geldiğinde dahi oturmaya devam etti.

    lavan ile yakup yere taştan anıtlar diktiler ve bu anıtların şahitliğinde birbirlerine kötülük etmeyeceklerine yemin ettiler. yakup ayrıca lavan'ın isteğiyle başka kadınlarla evlenmeyeceğine ve lavan'ın kızlarına iyi davranacağına da yemin etti. lavan kendi taşlarına yegar-sahaduta, yakup ise galet veya mispa adını verdi. galet, "tanıklık yığını" anlamına gelir. beraber yemek yedikten sonra lavan kızları ve torunları ile vedalaştı ve evine geri döndü.

    yakup kenan ülkesi'ne yaklaştığında ağabeyine haberciler gönderdi ve döndüğünü haber verdi. esav'ın kendisini öldürmesinden korkuyordu. esav'ın dört yüz adamla yola çıktığını öğrendi ve daha da çok korktu. mallarını, kölelerini ve adamlarını iki kervan halinde ayırdı. bu sayede en azından birini kurtaracağını düşünüyordu. esav'a önden hediye kervanları gönderdi. bunların esav'ı yumuşatacağını düşünüyordu.

    kervanları gönderdikten sonra bulunduğu yerde ailesi ile bir gece konakladı. sabah yabbuk ırmağı'nın sığ bir yerinden ailesini karşıya geçirdi. kendisi arkada kalmış iken bir adamla karşılaştı. adamla güreşe tutuştu ve gün ağarıncaya kadar güreşmelerine rağmen yenişemediler. adam yenemeyeceğini anlayınca yakup'un uyluk kemiğini yerinden çıkarttı. yakup buna rağmen güreşi bırakmadı. adam, "bırak beni, bak gün ağarıyor" dedi. yakup kendisini kutsamadığı sürece bırakmayacağını söyledi. bunun üzerine adam, "senin adın "israil" olsun, çünkü tanrı'yla ve insanlarla güreşip yendin" dedi. yakup rabbi ile güreştiğini anladı ve canı bağışlandığı için bulunduğu yere paniel adını verdi.

    yakup esav gelmeden önce cariyelerle çocuklarını en öne, lea'yla çocuklarını arkaya, rahel'le yusuf'u da en arkaya dizdi. karşılaştıklarında yakup kendini yere atıp yedi kez yere kapandı. esav onu kucakladı ve öpüştüler. esav yakup'u affetmişti. hediyelerini de geri vermek için çok uğraştı ancak yakup zorla kabul ettirdi. esav'ın yola beraber devam etme teklifini hayvanların çok yorgun olduğunu söyleyerek kibarca reddetti. "efendim, lütfen sen kulunun önünden git. ben hayvanlarla çocuklara ayak uydurarak yavaş yavaş geleceğim. seir'de efendime yetişirim." dedi. bunun üzerine esav ayrıldı. yakup şekem kenti'ne geldi ve yerleştiği araziyi yüz gümüşe satın aldı. orada el-elohe-israil adında bir sunak kurdu.

    şekem beyi hivli hamor'un oğlu şekem, bir gün kırda gezerken yakup'un kızı dina'nın ırzına geçti. yakup ve oğlu buna çok öfkelendiler ancak hamor, oğlunun dina'ya aşık olduğunu, başlık olarak ne isterse vereceğini söyledi. yakup'un oğulları tüm kentin erkekleri sünnet olmadıkça kızkardeşlerini vermeyeceklerini söylediler. hamor, yakup ve ailesinin çok zengin olduklarını, onları aralarına almanın şekem kenti için bir kazanç olduğunu söyleyerek halkını ikna etti. kentin tüm erkekleri toplu halde sünnet oldular. bunu fırsat bilen şimon ve levi hamor ve şekem dahil, tüm erkekleri kılıçtan geçirdiler. tüm kenti yağmalayıp kadınlara el koydular. yakup oğullarına çok kızdı ve "kenanlılarla perizlileri bize düşman ettiniz", dedi.

    tanrı yakup'a beytel'e gitmesini ve orada ağabeyinden kaçarken gördüğü tanrıya bir sunak yapmasını emretti. yakup beraberindekilere, "yabancı ilahlarınızı atın" dedi, "kendinizi arındırıp giysilerinizi değiştirin. beytel'e gidelim. sıkıntı çektiğim günlerde yakarışımı duyan, gittiğim her yerde benimle birlikte olan tanrı'ya orada bir sunak yapacağım." herkesten putlarını ve küpelerini toplayıp şekem yakınlarında bir fıstık ağacının altına gömdü. yakup ailesi ve beraberindekilerle birlikte luz-beytel kentine geldi. peşlerinden kimse gelmedi çünkü civar şehirlerde yaşayan halkı tanrı korkusu sarmıştı.

    el-beytel isminde bir sunak yaptı. tanrı yakup'a tekrar görünerek onu kutsadı; "sana yakup diyorlar, ama bundan böyle adın yakup değil, israil olacak" diyerek onun adını israil koydu. "ben her şeye gücü yeten tanrı'yım" dedi. "verimli ol, çoğal. senden bir ulus ve uluslar topluluğu doğacak. kralların atası olacaksın. ibrahim'e, ishak'a verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım." sonra tanrı yakup'tan ayrılarak onunla konuştuğu yerden yukarı çekildi. yakup tanrı'nın kendisiyle konuştuğu yere taş bir anıt dikti. üzerine dökmelik sunu ve zeytinyağı döktü.

    beytel'den efrat'a göçtüler. hamile olan rahel yolda sancılandı. çocuğu doğurduktan sonra vefat etti. rahel son nefesinde oğluna ben-oni adını verdi. yakup çocuğun adını benyaminfü (bünyamin) koydu. böylece 12 oğlu olmuş oldu. oğullarından ruben, yakup'un cariyesi bilha ile beraber oldu. yakup (israil) buna çok sinirlendi. daha sonra mamre'ye babası ishak'ın yanına gitti. ishak, 180 yaşında vefat etti. esav ve israil onu toprağa verdiler.

    esav, çok zengin oldu. bir yabancı olarak yaşadığı bu yer davarlarına yetmeyince o diyarı terk ederek edom'a yerleşti. o bölgenin hakimi oldu. ölümünden sonra da edom'u onun soyundan gelenler yönettiler.

    israiloğulları'nın mısır'a yerleşmesi
    köle olarak geldiği mısır'da yıllarca zindanlarda yatan, en sonunda da firavunun gözüne girip mısır'a hükümdar olan yusuf, kardeşlerinden babasını da alıp yanına yerleşmelerini istedi. onları mısır'ın en iyi bölgesine yerleştireceğini, mısır'ın kaymağını yiyeceklerini söyledi. kenan ülkesindeki kıtlık çok şiddetlenmişti. yakup (israil), tanrı kendisine, "mısır'a gitmekten çekinme. soyunu orada büyük bir ulus yapacağım. seninle birlikte mısır'a gelecek, soyunu bu ülkeye geri getireceğim. senin gözlerini yusuf'un elleri kapayacak", deyince mısır'a göçme konusunda ikna oldu. israil ve israiloğulları, toplam 67 kişi (israil'in gelinleri hariç) tüm malları ile birlikte mısır'a göçtüler. yusuf'un mısır'daki iki oğlu manaşşe ve efrayim'le beraber mısır'daki israiloğulları nüfusu (israil dahil) tam yetmiş kişiydi. yakup yaklaşık 130 yaşında idi.

    israil'in oğullarına son sözleri
    yakup'un on iki oğlu yatağının başucunda toplandı. yakup'un onlara son sözleri şunlardır:

    "ruben, sen benim ilk oğlum, gücümsün, kudretimin ilk ürünüsün, saygı ve güç bakımından en üstünsün. ama su gibi oynaksın, üstün olmayacaksın artık. çünkü babanın yatağına girip onu kirlettin. döşeğimi rezil ettin. şimon'la levi kardeştir, kılıçları şiddet kusar. gizli tasarılarına ortak olmam, toplantılarına katılmam. çünkü öfkelenince adam öldürdüler, canları istedikçe sığırları sakatladılar. lanet olsun öfkelerine, çünkü şiddetlidir. lanet olsun gazaplarına, çünkü zalimcedir. onları yakup'ta bölecek ve israil'de dağıtacağım. yahuda, kardeşlerin seni övecek, düşmanlarının ensesinde olacak elin. kardeşlerin önünde eğilecek. yahuda bir aslan yavrusudur. avından dönüp yere çömelir, aslan gibi, dişi bir aslan gibi yatarsın. kim onu uyandırmaya cesaret edebilir? sahibi gelene kadar krallık asası yahuda'nın elinden çıkmayacak, yönetim hep onun soyunda kalacak, uluslar onun sözünü dinleyecek. eşeğini bir asmaya, sıpasını seçme bir dala bağlayacak; giysilerini şarapta, kaftanını üzümün kızıl kanında yıkayacak. gözleri şaraptan kızıl, dişleri sütten beyaz olacak. zevulun deniz kıyısında yaşayacak, liman olacak gemilere, sınırı sayda'ya dek uzanacak. issakar semerler arasında yatan güçlü eşek gibidir; ne zaman dinlenecek iyi bir yer, hoşuna giden bir ülke görse, yüklenmek için sırtını eğer, angaryaya katlanır. dan kendi halkını yönetecek, bir israil oymağı gibi. yol kenarında bir yılan, toprak yolda bir engerek olacak; atın topuklarını ısırıp atlıyı sırtüstü düşüren bir engerek. gad akıncıların saldırısına uğrayacak, ama onların topuklarına saldıracak. zengin yemekler olacak aşer'de, krallara yaraşır lezzetli yiyecekler yetiştirecek aşer. naftali salıverilmiş geyiğe benzer, sevimli yavrular doğurur. yusuf meyveli bir dal gibidir, kaynak kıyısında verimli bir dal gibi, filizleri duvarların üzerinden aşar. okçular acımadan saldırdı ona. düşmanca savurdular oklarını üzerine. ama onun yayı sağlam, kolları esnek çıktı; yakup'un güçlü tanrısı, israil'in kayası, çobanı olan tanrı sayesinde. sana yardım eden babanın tanrısı'dır, her şeye gücü yeten tanrı'dır seni kutsayan. yukarıdaki göklerin ve aşağıdaki denizlerin bereketiyle, memelerin, rahimlerin bereketiyle o'dur seni kutsayan. babanın kutsamaları ebedi dağların nimetlerinden, ebedi tepelerin bolluğundan daha yücedir; yusuf'un başı üzerinde, kardeşleri arasında önder olanın üstünde olacak. bünyamin aç kurda benzer; sabah avını yer, akşam ganimeti paylaşır."

    ölümü
    israil on iki oğlunu uygun biçimde kutsadı. kendisini kenan ülkesi'ndeki makpela tarlası'ndaki mağaraya gömmelerini istedi. ibrahim o mağarayı mezar yapmak üzere hititlilerden satın almıştı. yakup oğullarına verdiği buyrukları bitirince, ayaklarını yatağın içine çekti, son soluğunu vererek 147 yaşında vefat etti.

    yakup'un mumyalanması kırk gün sürdü. yusuf firavun'dan kenan ülkesi'ne gidip babasını toprağa vermek için izin aldı. saray halkı ve mısır'ın bütün ileri gelenleri cenazeye katıldılar. şeria nehri doğusunda ağıt yaktılar. bu yere mısırlıların çayırı anlamında misrayim adı verildi. yakup arzusu üzerine makpela tarlası'ndaki mağaraya defnedildi.

    (bkz: yusuf)
    yusuf ibrani din büyüğü ve atası. yakup'un (israil) on iki oğlundan en küçüğünün (bünyamin) bir büyüğüdür. israiloğullarını meydana getiren on iki boydan birinin başıdır. büyükbabası ishak, büyük-büyükbabası ibrahim'dir. yakup'un en sevgili eşinden olan en sevgili oğludur.

    tanah'a göre yakup tarafından yusuf'a rengarenk bir kaftan hediye edilmiştir. yusuf'a tanrı tarafından rüyaları yorumlama ilmi bahşedilmiştir. kıskanç ağabeyleri tarafından önce kuyuya atılmış, sonra mısırlılara köle olarak satılmıştır.

    musevi ve islami kaynaklardaki yusuf bahsi büyük benzerlik göstermektedir. hristiyanlıktaki yosef bahsi musevilikteki ile aynıdır. tanah ve eski ahit'in yaratılış kısmı ile kur'an'da yusuf suresi'nde yaşam hikayesi anlatılır. islamiyete göre peygamberdir.

    yusuf'un hikayesi musevi dini kitabı tanah'ın tevrat bölümünün yaratılış kısmında (37. bölümde) anlatılır. yaratılış kısmı eski ahit'te de bulunduğu için yusuf bahsi hristiyanlıkta musevilikteki ile aynıdır.

    sülalesi
    yusuf doğmadan uzun yıllar önce babası yakup ikizkardeşi esav'ı ve babası ishak'ı kandırarak, âma olan babasının kardeşi yerine kendisini kutsamasını sağladı. durum ortaya çıkınca esav'ın kendisini öldürmesinden korkarak kenan ülkesi'ni terketti ve harran'a, dayısının yanına geldi. dayısı lavan'ın yanında çoban olarak çalışmaya başladı. dayısının lea ve rahel adında iki kızı vardı. yakup rahel'e aşık oldu. karşılığında her bir kız için yedişer yıl çalışmak koşuluyla dayısı iki kızını da yakup'a verdi.

    yakup'un lea'dan ruben, şimon, levi, yahuda, issakar ve zevulun isimlerinde altı oğlu oldu. sevgili eşi rahel kısırdı. rahel'in cariyesi bilha'dan dan ve naftali isimlerinde iki oğlu oldu. lea'nın cariyesi zilpa'dan gad ve aşer isimlerinde iki oğlu oldu. tanrı rahel'in dualarını kabul etti ve kısır olduğu halde yusuf'u doğurdu.

    20 yıl çalıştıktan sonra yakup mallarını ve ailesini alarak dayısının yanından kaçtı. kenan ülkesi'ne dönerken tanrı ile güreşti ve israil ismini aldı. geri döndüğünde kardeşi esav onu affetti. burada rahel bir oğul daha doğurdu ve doğum esnasında hayatını kaybetti. en küçük oğlunun adını benyamin koydu. böylece yakup'un ileride israiloğulları'nı meydana getirecek olan 12 tane oğlu olmuş oldu.

    yusuf'un düşleri
    yusuf doğduğunda yakup oldukça yaşlıydı. ağabeylerinden çok küçük olan yusuf'a özel bir düşkünlüğü vardı. yusuf'a upuzun, rengarenk bir kaftan yaptırmıştı. ağabeyleri yusuf'u çok kıskanıyorlardı. bu nedenle ona kötü davranıyorlardı. yusuf on yedi yaşına girdi. ağabeyleri ile birlikte babasının sürülerini güdüyor, ağabeylerinin yaptıklarını babasına anlatıyordu.

    yusuf bir gün bir rüya gördü. rüyasında kardeşleri ile birlikte tarlada demet bağlıyordu. birden yusuf'un demeti ayağa dikildi ve kardeşlerinin demetleri yusuf'unkinin önünde eğildiler. yusuf bu rüyayı anlattığında kardeşleri ondan daha çok nefret ettiler.

    yusuf bir rüya daha gördü. bu rüyasında güneş, ay ve on bir yıldız önünde eğildiler. bu rüyayı anlattığında babası onu "ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?" diyerek azarladı.

    kardeşlerinin yusuf'u kıskanması babası israil'in de aklına takılmıştı ancak bu konuda bir şey yapmadı. kardeşleri dotan'a sürüleri otlatmaya gittikleri bir gün yusuf'u öldürme planları yaptılar. babaları yusuf'u arkalarından yanlarına gönderdi. ağabeylerinin ne yaptıklarını kendisine anlatmasını tembihledi. ağabeyi ruben yusuf'a kıyamadı ve onu ıssız bir yerdeki susuz kuyuya atmalarını tavsiye etti. sonradan gidip onu kurtarmayı planlıyordu. bu plan diğerlerinin aklına yattı. renkli kaftanını çıkarıp yusuf'u kuyuya attılar ve yemeğe oturdular.

    bir süre sonra mısır'a giden bir midyan ticaret kervanı gördüler. yehuda, "yusuf ne de olsa kardeşimizdir, canına kıymayalım. gelin onu ismailoğulları'na satalım", dedi. yusuf'u kuyudan çekip çıkardılar ve yirmi gümüşe medyen'li ismailoğulları'na sattılar. elbisesini de kana bulayıp babalarına getirdiler ve "bak bunu bulduk" dediler. yakup yusuf'u vahşi bir hayvanın parçaladığını düşündü ve günlerce ağlayarak yas tuttu. elbiselerini parçalayarak beline çul sardı. oğulları ve kızları denedilerse de onu avutamadılar.

    bu arada medyenliler de, yusuf'u mısır'da firavunun bir görevlisine, muhafız birliği komutanı potifar'a sattılar.

    zindana düşmesi
    yusuf efendisi potifar'ın evinde kalıyordu. yaptığı her işte başarılı oluyordu. potifar'ın evinin de bereketi artmıştı. muhafız komutanı potifar yusuf'un tanrının özel bir kulu olduğunu düşündü. onu malikanesindeki her şeyden sorumlu kıldı.

    yusuf oldukça yakışıklı bir genç olmuştu. efendisinin eşi yusuf'a göz koydu ve onunla beraber olmak istedi. yusuf kendisine bunca iyilik yapan efendisine bu kötülüğü yapmayacağını ve tanrının buyruğuna karşı gelmeyeceğini söyleyerek karşı çıktı. kadın elbisesini tutunca yusuf elbiseyi bırakarak odadan çıktı. kadın yusuf'un kendisiyle yatmaya çalıştığını, çığlık atınca da elbisesini bırakıp kaçtığını söyleyerek iftira attı. efendisi yusuf'u zindana attırdı.

    zindancıbaşı yusuf'tan hoşnut kaldı ve onu diğer tutukluların başı yaptı. zindancıbaşı her türlü sorumluluğu yusuf'a verdi. yusuf tanrının izni ile her şeyde başarılı oluyordu.

    bir süre sonra firavun'u kızdıran sarayın baş sakisi ve fırıncıbaşısı zindana atıldılar. yusuf onların hizmetine verildi. her ikisinin de keyifsiz olduğu bir gün yusuf nedenini sordu. ikisi de bir önceki gece birer rüya gördüklerini ve yorumlayacak kimse olmadığını söylediler. yusuf, "yorum tanrıya özgüdür" dedi ve rüyalarını anlatmalarını istedi.

    baş saki rüyasında üç asma çubuğu gördüğünü, tomurcuklar açar açmaz salkım salkım üzüm verdiklerini, üzümleri firavunun kasesine sıktığını ve firavuna sunduğunu gördüğünü söyledi. yusuf baş sakinin üç gün içerisinde zindandan kurtulacağını ve eski görevine iade edileceğini söyledi. sakinin kurtulduktan sonra kendisini unutmamasını ve yardım etmesini istedi. haksız yere ülkesinden uzaklaştırıldığını ve zindana düştüğünü söyledi.

    fırıncıbaşının rüyası ise şöyleydi: fırıncıbaşı başının üstünde üç sepet beyaz ekmek taşıyordu. en üstteki sepette firavun için pişirilmiş pastalar vardı. kuşlar sepetteki pastaları yiyorlardı. yusuf fırıncıbaşıya üç gün içerisinde asılacağını ve başının etini kuşların yiyeceğini söyledi.

    üç gün sonra firavun'un doğumgünü partisi vardı. firavun baş sakiyi affetti ve görevine iade etti, fırıncıbaşıyı ise astırdı. ancak baş saki yusuf'un kendisine yardım etmesi konusunda söylediklerini anımsamadı.

    firavun'un rüyası
    yusuf zindanda 7 yıl daha geçirdi. tam 7 yıl sonra firavun bir düş gördü. rüyasında nil nehri'nin kıyısında duruyordu. ırmaktan güzel ve semiz yedi inek çıktı. sazlar arasında otlamaya başladılar. sonra yedi çirkin ve cılız inek çıktı. ırmağın kıyısında öbür ineklerin yanında durdular. çirkin ve cılız inekler güzel ve semiz yedi ineği yiyince, firavun uyandı. yine uykuya daldı, bu kez başka bir düş gördü. bir sapın ucunda yedi güzel ve dolgun başak bitti. sonra, cılız ve doğu rüzgarıyla kavrulmuş yedi başak daha bitti. cılız başaklar, yedi güzel ve dolgun başağı yuttular.

    firavun uyandığında çok kaygılandı. mısır'daki tüm bilge ve büyücüleri çağırdı ancak kimse düşü yorumlayamadı. birden baş saki yusuf'u hatırladı ve zindanda başlarından geçenleri firavuna anlattı. firavun yusuf'u huzuruna çağırttı ve rüyasını yorumlamasını emretti. yusuf yedi yıl bolluk olacağını, yedi yıl ise çok şiddetli bir kıtlık olacağını söyledi. bolluk süresince ülkedeki ürünlerin beştebirini depolamasını tavsiye etti. benzer rüyaların iki kere görünmesinin ise tanrının kesin kararını verdiğinin ve en kısa zamanda uygulamaya geçeceğinin göstergesi olduğunu söyledi. bilgili bir adam bulup mısır'ın başına geçirmesini tavsiye etti.

    yusuf'un mısır'a hükümdar oluşu
    yusuf'un söylediklerinden çok etkilenen ve onun bilgeliğine hayran kalan firavun iv.amenhotep, mühür yüzüğünü parmağından çıkarıp yusuf'un eline taktı. adını safenat-paneah (zafenadpena) olarak değiştirdi. onu tüm mısır'a ve saraya hükümdar atadı. yusuf hükümdar olduğunda 30 yaşındaydı. yusuf mısır'da firavun'dan sonra ikinci adam oldu. kıtlık yılları gelmeden önce toplayabildiği kadar tahıl toplayıp depoladı. on kentinin kahini potifera'ın kızı asenat ile evlendi. asenat'tan manaşşe ve efrayim isminde iki oğlu oldu.

    yedi yıllık bolluk sona erince şiddetli bir kıtlık baş gösterdi. kıtlık civar ülkelere de yayıldı. herkes yusuf'tan buğday satın almaya başladı. yusuf'un babası yakup'ta on oğlunu mısır'a tahıl satın almaya gönderdi. en küçük oğlu bünyamin'i, yusuf gibi başına bir şeyler gelmesinden korktuğu için göndermedi.

    yusuf ağabeylerini tanıdı ancak onlar yusuf'u tanımadılar. yusuf onlara bir oyun oynamaya karar verdi. mısır'a casusluk amacıyla geldiklerini iddia etti ve hayat hikayelerini anlattırdı. ağabeyleri bünyamin'den bahsedince, onu da getirmelerini emretti. ağabeyleri bu başlarına gelenlerin yusuf'a yaptıklarının cezası olduğunu düşündüler. kendi aralarında ibranice konuşurlarken mısır'lı zannettikleri yusuf'un onları anladığını bilmiyorlardı. yusuf ağabeyi şimon'u tutsak olarak bırakmalarını söyledi ve diğerlerini tahıl vererek geri gönderdi. tahıl için verdikleri paralarını da gizlice tahılların arasına saklattı. ağabeyleri ayrılınca bir kenarda gizlice ağladı.

    yolda paraları bulan ağabeylerinin korkusu bir kat daha arttı. eve varınca yakup'a mısır hükümdarının bünyamin'i de görmek istediğini söylediler. yakup bu fikre şiddetle karşı çıktı. önce yusuf'u sonra şimon'u kaybettiğini, şimdi de bünyamin'i kaybedeceğini söyledi. ancak kıtlık iyice şiddetlenince onları tahıl almaları için yeniden göndermeye karar verdi ve gönülsüz olarak bünyamin'i de götürmelerine razı oldu. yanlarına ülkenin en iyi ürünlerinden hediye paketleri verdi. torbalarda buldukları parayı geri götürmelerini söyledi. yeni alacakları tahıl için de iki kat para verdi. tanrı'dan mısır'ın hükümdarına merhamet vermesini diledi.

    kardeşleri yusuf'u görünce önünde yerlere kapandılar. yusuf onları yemeğe davet etti. kendisiyle aynı anneden olma küçük bünyamin'i görmek çok dokunmuştu. odadan çıkıp gizlice ağladı. yemek esnasında kardeşleri yusuf'un karşısında büyükten küçüğe sıralandılar. normalde yusuf'la beraber yemek yiyen mısır'lı heyete ayrıca servis yapıldı zira mısırlılar ibrani'lerle beraber yemek yemeyi iğrenç buluyorlardı. yemekte bünyamin'e diğerlerinden beş kat fazla yiyecek servisi yapıldı.

    ertesi gün kardeşlerinin torbalarına tahıl doldurttu. bünyamin'in torbasına ise şarap içmekte ve fal bakmakta kullandığı gümüş kasesini ve tahılın parasını saklattı. kardeşleri yola çıktıklarında kahyasını gönderip onları durdurttu ve hırsızlıkla itham etti. kardeşleri hırsız aralarından biri ise onu öldürmelerini, diğerlerini köle almasını söylediler. yusuf bunun yerine hırsızı köle alacağını, diğerlerini salacağını söyledi. torbalar aranınca kase ve paralar bünyamin'in torbasında çıktı. yehuda, bünyamin yerine kendisini köle olarak alması için yusuf'a yalvardı. yaşlı babalarının yusuf'tan sonra bünyamin'in de acısına dayanamayacağını söyledi.

    yusuf huzurundaki mısırlıları odadan çıkardı. kardeşlerinin önünde hıçkıra hıçkıra ağladı ve yıllar önce köle olarak sattıkları yusuf olduğunu söyledi. yusuf'un kardeşleri ile bir araya geldiğini duyan firavun çok sevindi ve yusuf'a tüm ailesini mısır'a getirmesini, onlara mısır'ın en güzel yerlerini vereceğini söyledi. yusuf yanlarına elbise, para ve tahıl vererek kardeşlerini ülkelerine geri yolladı. babasını da alıp gelmelerini söyledi.

    kardeşleri eve dönüp olanları yakup'a anlattılar. gece rüyasında tanrı yakup'a "mısır'a gitmekten çekinme. soyunu orada büyük bir ulus yapacağım. seninle birlikte mısır'a gelecek, soyunu bu ülkeye geri getireceğim. senin gözlerini yusuf'un elleri kapayacak," dedi.

    yakup, tüm ailesi ve tüm malları ile yusuf'un gönderdiği arabalara binerek mısır'a göçtü. oğullarının eşleri hariç toplam 70 kişiydiler. yusuf firavun'a hayvancılık yaptıklarını söylemelerini öğütledi. yusuf malları ile birlikte geldiklerini söyledi, bu sayede goşen'e yerleşebileceklerini ümit ediyordu. zira mısır'lılar çobanlardan iğrenirlerdi. firavun onları ülkenin en iyi yerine, goşen'deki ramses bölgesine yerleştirdi. aralarından becerikli olanları da sarayın sürülerinden sorumlu yaptı. bu sırada yakup 130 yaşındaydı.

    kıtlık iyice şiddetlendi. halk elinde avucunda ne varsa yusuf'a getirip tahıl yiyecek satın alıyordu. zamanla halkta para kalmadı. yusuf halka hayvanları karşılığında yiyecek vermeye başladı. hayvanlar da bitince arazileri karşılığında yiyecek vermeye başladı.

    israil'in ölümü
    yusuf babası yakup'un hastalandığını duydu. oğullarını alarak babasının yanına gitti. yakup, "atalarım ibrahim'in, ishak'ın hizmet ettiği, bugüne dek yaşamım boyunca bana çobanlık eden tanrı, beni bütün kötülüklerden kurtaran melek bu gençleri kutsasın! adım ve atalarım ibrahim'le ishak'ın adları bu gençlerle yaşasın! yeryüzünde çoğaldıkça çoğalsınlar." diyerek torunlarını kutsadı. ancak sağ elini manaşşe yerine küçük olan efrayim'in başına koydu. yusuf babasını uyarınca yakup, durumun farkında olduğunu ancak efrayim'den daha büyük bir halk olacağını söyledi. böylece efrayim'i manaşşe'nin önüne geçirmiş oldu. yakup daha sonra oğullarına son sözlerini söyledi ve 147 yaşında öldü. vasiyeti üzerine kenan ülkesinde toprağa verildi.

    babaları israil ölünce yusuf'un kardeşlerini bir korku sardı. daha önce yaptıkları kötülük nedeniyle kendilerinden intikam almasından korkuyorlardı. bu nedenle israil'in ölmeden önce yusuf'tan kardeşlerini affetmesini istediği yalanını uydurdular. yusuf gönüllerini ferah tutmalarını söyledi. yusuf, "korkmayın. ben tanrı mıyım? siz bana kötülük düşündünüz, ama tanrı bugün olduğu gibi birçok halkın yaşamını korumak için o kötülüğü iyiliğe çevirdi. korkmanıza gerek yok, size de çocuklarınıza da bakacağım." dedi ve kardeşlerini affetti.

    yusuf'un ölümü
    yusuf tevrat'a göre 110 yıl yaşadı. torunlarının torunlarını gördü. ölmeden önce yakınlarına, "ben ölmek üzereyim," dedi, "ama allah kesinlikle size yardım edecek; sizi ibrahim'e, ishak'a, yakup'a ant içerek söz verdiği topraklara götürecek." sonra onlara ant içirerek, "allah kesinlikle size yardım edecek" dedi, "o zaman kemiklerimi buradan götürürsünüz." yusuf mısır'da mumyalanıp bir tabuta kondu.

    islam'a göre
    yusuf islamiyet'e göre peygamberdir. hayatı yusuf suresi'nde kısaca anlatılır. kur'an'daki hayat hikayesi tevrat'takiyle paraleldir. kur'an'da bahsedilmeyen ayrıntılar islam alimleri tarafından açıklanmıştır.

    yusuf konusunda kur'an ile tevrat'taki farklı noktalar
    kur'an'da babasının yusuf'a verdiği uzun renkli kaftandan söz edilmez.

    kur'an'da yusuf'un çok büyük bir güzelliğe sahip olduğundan bahsedilir. babası yakub'un onu çok sevmesinin nedenlerinden biri de yusuf'un güzelliğidir. ancak tevrat'ta bu geçmez.

    kur'an'a göre yusuf "güneş, ay ve on bir yıldızı kendisine secde ederken gördüğünü" kardeşlerinden önce babasına söyler ve babası onu bu rüyayı kardeşlerine anlatmaması konusunda tembihler. aksi takdirde ona tuzak kuracaklarını söyler. kur'an'da yusuf'un diğer rüyasından bahsedilmez.

    kardeşleri kıra gittikleri bir gün yusuf'u da yanlarında götürmek isterler ancak yakup onu bir kurdun yemesinden korktuğunu söyler. kardeşlerin ısrarı sonucu ikna olur ve gitmesine izin verir. tevrat'ta ise ağabeylerinin neler yaptıklarını kendisine haber vermesi için yakup tarafından gönderilir.

    kardeşleri onu öldürmeyi planladıklarında aralarından birisi kuyuya atmayı önerir. kur'an'da ismi verilmeyen bu kardeş tevrat'a göre ruben'dir ve yusuf'u kurtarmaya çalışmaktadır. kur'an'da ruben'in onu kurtarmaya çalıştığından bahsedilmez. aksine birilerinin yusuf'u alıp götürmesini dilediği belirtilir.

    kardeşleri yusuf'un kanlı gömleğini yakup'a getirirler ve onu bir kurdun yediğini söylerler. tevrat'a göre ise kardeşleri "bunu bulduk" diyerek yusuf'un renkli kaftanını getirmiş, kurt yemiş olabileceği teşhisini yakup koymuştur.

    kuran'da ağabeyleri yusuf'u kuyuya attıktan sonra bir kervanın gelip kendisini kuyudan çıkartıklarını söyler. tevrat'a göre ise onu midyanlı ismailoğulları'na satmışlardır.

    yusuf'un köle olarak satıldığı evde hanımı onunla birlikte olmak ister ve yusuf kaçarken gömleğini arkadan yırtar. gömlek önden değil de arkadan yırtıldığı için efendisi aziz, yusuf'a inanır ancak dedikodudan korkarak onu zindana attırır. tevrat'ta ise yusuf elbisesini bırakarak kaçmıştır ve efendisi muhafız birliği komutanı potifar, hanımına inanır.

    kur'an'da zindan arkadaşlarının kimliklerinden bahsedilmez. yusuf onları allah'a inanmaya davet eder ve iki kişinin rüyalarını yorumlar. ve birine 'efendinin yanında beni an' der. ancak şeytan ona hatırlatmayı unuttur ve yusuf daha çok zindanda kalır.

    kur'an'a göre firavunun rüyasını eski zindan arkadaşı zindana gelerek yusuf'a anlatır ve yorumlamasını ister. tevrat'ta ise yusuf firavun'un huzuruna çıkarak yorumlar. rüya ve yapılan yorum paralel olmakla beraber ufak farklılıklar vardır.

    kardeşleri yusuf'un huzuruna çıktığında geçen olaylar kur'an'da anlatılmaz. kardeşleri torbalarında paralarını bulunca bununla yeniden erzak almak isterler. tevrat'ta ise parayı geri getirerek iade ederler. yeni erzak için de iki misli para getirirler.

    kur'an'da yusuf'un annesiyle babasının huzuruna çıkarıp kucaklaştığından ve tahta çıkartığından bahsedilir. ama tevrat'ta yakub'un birçok eşi vardır ve yusuf'un annesi rahel çoktan ölmüştür.

    kur'an'a göre emniyet tedbiri olarak mısır'a her biri ayrı kapılardan girerler. tevrat'ta bundan bahsedilmez.

    kur'an'a göre mısır'dan ayrılırlarken torbalarına saklanan değerli şey kralın su maşrapasıdır. tevrat'a göre ise yusuf'un fal baktığı gümüş şarap kasesidir.

    kur'an'a göre yusuf, benyamin'e gizlice ağabeyi olduğunu açıklar. diğerleri sonradan onun yusuf olduğunu anlarlar. tevrat'ta ise yusuf toplu halde hepsine açıklar.

    kur'an'a göre yakup'un gözleri yusuf'un acısından kör olur. yusuf onu iyileştirmek için gömleğini gönderir. yakup'un gözleri açılır. tevrat'ta bundan bahsedilmez.

    antik mısır mitolojisindeki akhenaten'in annesinin babası olan yuya'nın eski ahit ve kur'an'da adı geçen yusuf olduğu mısırlı tarihçi ahmed osman tarafından iddia edilmiştir.

    (bkz: musa)
    ibrahimi dinlerde bir peygamber; bununla birlikte akademik çevreler musa'nın tarihsel bir insan değil efsanevi bir figür olduğu konusunda uzlaşmıştır.

    tevrat anlatılarına göre musa
    musa'nın hayatı ile ilgili kaynak alınan belgeler dini metinlerdir. bunlar tevrat'ın çıkış, levililer, sayılar ve tesniye bölümleridir.

    tekvin ve çıkış'a göre; israiloğulları mısırlı yerliler ile birlikte nil deltası'nın doğu tarafında en ağır işlerde çalışmakta ve firavun'a kölelik etmekteydiler.

    musa, imran'ın oğludur, onun babası yahser, onun da babası kahes'dir. levi kabilesindendir, yakup'un soyundan gelir ve annesi yocheved'dir. kız kardeşi meryem, erkek kardeşinin adı ise harun'dur.

    musa doğduğu sırada mısır'da israiloğulları köle olarak en ağır işlerde çalıştırılmaktaydı. israiloğulları atalarının toprakları olan kenan illerine gitmek istedi iseler de firavun onları bırakmadı. kur'an'a ve tevrat'a göre firavun gördüğü bir rüya üzerine israiloğullarından doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. bu hadise kur'an ve tevrat'ta yer almaktadır. bunun üzerine çocuklar öldürülüp nil nehri'ne atıldı.

    ancak erkeklerin azalması bazı işlerin aksamasına sebep oldu ve bunun üzerine firavun çocukların bir sene öldürülüp bir sene öldürülmemesini emretti.

    musa, çocukların öldürüldüğü sene dünyaya geldi. imran ve yocheved ona yalnızca üç ay bakabildi. kur'an'a göre musa'nın annesine: "çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (nil'e) bırak. korkma, üzülme. biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" denmiştir. annesi musa'yı zift ile birbirine yapıştırılmış otlardan oluşan bir muhafaza içerisinde nil nehrine bırakır. musevi kaynaklara göre firavun'un kızı thermuthis kur'an'a göre ise karısı asiye (daha sonra musa'nın peygamberliğine inanacaktır) musa'yı bulur ve saraya alır.

    ancak çocuğun ibrani olduğu kısa sürede anlaşılır. musa'nın ablası onu emzirecek bir ibranî aile bildiğini söyler ve onu gerçek annesine geri götürür.

    firavun bir ibrani olduğu gerekçesiyle çocuğu istemez, ancak daha sonra kabullenir. kur'an'da şöyle denir: "firavun'un karısı dedi ki: "benim için de, senin için de bir göz bebek; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz. "oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi."

    mısır: salgın hastalıklar ve toplu göç
    tanrı musa'ya israiloğullarını firavunun köleliğinden kurtarma görevi verir. ona bir asa verir ve musa bu asa ile lüzumunda içinden yılan/ejderha çıkarma, kızıl deniz'i ikiye yarma, hastaları iyileştirme ve nehrin suyunu kan rengine çevirme gibi çeşitli mucizevi işler yapar kur'an'a göre musa firavun'u israiloğullarını bırakması ve allah'a iman etmesi yönünde davet eder. ancak o bu daveti kabul etmez.

    tarihsel varlığı
    musa'nın gerçek bir kişilik olup olmadığı spekülatiftir. doğumu ve büyütülmesi ile ilgili anlatılan öykülerin bir kısmı akad kralı büyük sargon, karna ve oedipus öyküleri ile örtüşür.

    sigmund freud'a göre o bir aton dini mensubudur ve musevilik bu dinin izlerini taşır. akhenaton'un aton için yazdığı düşünülen övgü şiiri ile mezmurlar bölüm 105 arasında paralel ifadeler bulunur. erkek çocuklarının sünnet edilmesine de ilk mısırlılarda rastlanır. mısırlı araştırmacı ahmet osman'a göre ise o, aton'un kendisidir.

    musa thutmose ile de ilişkilendirilir; musa kendi annesi tarafından emzirildikten sonra saraya geri gelir ve ona hem sudan "çekip çıkarılma" (ibranice maşa), hem de antik mısır dilinde (moşe, örn. thutmose=thut isimli tanrının oğlu) "oğlu" anlamına gelen, türkçede de musa diye bilinen ismi verilir.

    musa eski mısır ve yunan yazarlarına göre ii. ramses'in kızkardeşinin oğludur ve adı rozarsif'tir.

    musevilik ve hristiyanlıkta musa
    museviliğin kutsal kitabı tanah'ın bir bölümünü meydana getiren tevrat, hristiyanlığın kutsal kitabı kitab-ı mukaddes'in eski ahit kısmında da bulunmaktadır. bu sebeple musevilikteki ve hristiyanlıktaki musa bahsi aynıdır.

    islam'da musa
    musa islamiyet'e göre kendisine kitap verilen peygamberlerdendir. kekeme olduğu için kardeşi harun ile görevlendirilmiş, firavun'a on bela göstermiş, kızıldeniz'i mucizevi bir şekilde asasıyla yararak israiloğullarını mısır'dan çıkarmış, firavun ve ordusu israiloğullarının peşinden gelirken kızıldeniz'de boğulmuşlardır. ayrıca asasıyla çölde israiloğulları için kayadan on iki pınar fışkırtmıştır. inanca göre tevrat, allah tarafından musa'ya indirilmiş, sina yarımadası'nda, eymen vadisi'nde, tur dağı'nda kavmine "on emir" adı altında allah'ın şeriatını bildirmiştir. kıssası özellikle bakara suresi, kasas suresi, a'raf suresi, şu'ara suresi ve kehf suresi anlatır.

    (bkz: davud)
    davud israiloğullarının kurduğu israil krallığı'nın üçüncü kralı (yaklaşık mö 1000-mö 962) ve kudüs kentinin kurucusu. tanah ve kur'an'da peygamber olarak zikredilir. hristiyan inancında isa'nın eski ahit'teki simgelerinden biri sayılır.

    musevi kutsal kitabı tanah'ın mezmurlar (islam'da zebur) bölümünü oluşturan 150 şiirin davud tarafından yazıldığı kabul edilir. bu şiirler gerek museviliğin gerek hristiyanlığın en sevilen dini metinleri arasındadır. kur'an'a göre zebur, davud peygamber'e allah tarafından indirilmiştir.

    tanah ve eski ahit'te davut'un hayat hikayesi i. samuel kitabının ikinci yarısı ile ii. samuel kitabının tamamını kapsar.

    birinci yahudi kralı olan şaul tanrı'nın takdisini kaybeder. bunun üzerine peygamber şamuel, yahudaoğullarından koyun çobanı olan yesse'nin soyundan krallar geleceğini bildirir. yesse'nin sekiz oğlundan en küçüğü çoban davud kralın sarayına alınır. şaul'un filistinlilerle karşı yaptığı savaşta davut tek başına dev calud'a karşı savaşır; sapanıyla attığı taşla onu yener ve kafasını keser. bunun üzerine şaul damadı davud'u kıskanır ve öldürülmesini emreder. ancak davut'a derin bir sevgi ile bağlı olan şaul'un oğlu yonatan, davud'u korur ve kaçmasını sağlar. davud yıllarca çölde yaşar. daha sonra araplara sığınır.

    filistinlilerle yapılan bir savaşta şaul ve yonatan öldürülür. davut pişmanlıkla onların yasını tutar. yahudi ileri gelenleri tarafından 30 yaşında kral seçilir. hebron'da kutsal yağla meshedilir. kenanlılara ait olan siyon kalesini ele geçirerek burayı kendine başkent yapar. tanrı'nın on emri'ni içeren sandukayı buraya getirerek büyük bir tapınak inşa etmeye karar verir. ancak peygamber natan onu bu kararından vazgeçirir. (tapınağı, davud'un oğlu süleyman inşa edecektir.) davud, tüm yahudi aşiretlerine boyun eğdirir, ürdün ve suriye'yi fetheder.

    davud evli bir kadın olan batşeba'yı sever, kadının kocası olan hititli uriya'yı öldürterek batşeba'ya sahip olur. tanrı bunun üzerine kendisini lanetler; batşeba'dan doğan oğlu yedi günlükken ölür. mezmurların bir bölümü, davud'un bu olay üzerine duyduğu acı ve pişmanlığı anlatır.

    son yıllarında davud'un sevgili oğlu abşalom babasına karşı isyan eder. baba ile oğlun orduları karşı karşıya gelir; abşalom öldürülür. davud 36 yıl hüküm sürdükten sonra ölür. yerine batşeba'dan olan oğlu şolomon geçer.

    kur'an'da davud
    davud'un adı kur'an'da 16 yerde geçer. kur'an'da allah'ın davud'a krallık ve bilgelik verdiği, davud'a demiri işleme sanatını bahşedip ondan bedeni koruyan örtüp koruyan zırhlar yapma yeteneği verdiği, davud'un talut ile girdiği bir savaşta güçlü bir dev olan calut'u (golyat) öldürdüğü, allah'ın bazı peygamberleri diğerlerinden üstün kıldığı ve davud'a zebur'u verdiği, onu ve soyunu dünyaya hakim kıldığı, davud'un koyunlarla ilgili ihtilafa düşen iki ortağın davasında yargıçlık ederek adalet konusunda düştüğü çelişkiden kurtulmasının sağlandığı, dağların ve kuşların davud'la süleyman'ı yücelttiği ifade edilir. kuran'da kral şaul'un adı talut olarak geçer.

    islam geleneğinde davud'un sesinin çok güzel olduğu söylenir. "davudi ses" deyimi buradan gelmektedir. yine bir gün oruç tutup bir gün tutmamaya da ''daavudi orucu'' denmektedir. allah katında en sevimli orucun davud'un orucu olduğu belirtilir.

    (bkz: süleyman)
    süleyman kral davut ile batşeba'nın oğlu ve israil krallığı'nın üçüncü (1. talut, 2. davut) kralı. kudüs kentindeki büyük tapınağı inşa etmiştir. kur'an'da peygamber olarak zikredilir. hristiyan inancında yasa koyucu ve kral olarak saygı görür.

    musevi kutsal kitabı'nın ezgiler ezgisi, vaiz ve özdeyişler kitapları süleyman tarafından yazılmış kabul edilir. din dışı tarihte, süleyman'ın mö 970 - 928 yıllarında kral olduğu kabul edilir.

    ibranice kökünden gelen şlomo adı, kelime anlamıyla "barış yapan" demektir. arapça selim, selamet ve islam sözcükleriyle kökdeştir.

    tevrat'ta süleyman
    eski ahit'te süleyman'ın öyküsü 1. krallar kitabının ilk 11 bölümünde ve 2. tarihler kitabının ilk 9 bölümünde anlatılır.

    1. “kral süleyman firavunun kızının yanı sıra moavlı, ammonlu, edomlu, saydalı ve hititli birçok yabancı kadın sevdi.

    2. bu kadınlar rab'bin israil halkına, "ne siz onların arasına girin, ne de onlar sizin aranıza girsinler; çünkü onlar kesinlikle sizi kendi ilahlarının ardınca yürümek üzere saptıracaklardır" dediği uluslardandı. buna karşın, süleyman onlara sevgiyle bağlandı.

    3. süleyman'ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. karıları onu, yolundan saptırdılar.

    4. süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. böylece süleyman bütün yüreğini tanrısı rab'be adayan babası davut gibi yaşamadı.

    5. saydalılar'ın tanrıçası aştoret'e ve ammonlular'ın iğrenç ilahı molek'e taptı.

    6. böylece rab'bin gözünde kötü olanı yaptı, rab'bin yolunda yürüyen babası davut gibi tam anlamıyla rab'bi izlemedi.

    7. yeruşalim'in doğusundaki tepede moavlılar'ın iğrenç ilahı kemoş'a ve ammonlular'ın iğrenç ilahı molek'e tapmak için bir yer yaptırdı.

    8. ilahlarına buhur yakıp kurban kesen bütün yabancı karıları için de aynı şeyleri yaptı."

    dini kaynaklara göre süleyman kudüs yakınlarındaki gazze şehrinde doğdu. davud'un on dokuz kadar oğlu vardı ama tanrı davud'un oğulları arasından süleyman'ı kendisine varis kıldı. ayrıca dünyaya gelmiş en zengin insan ve peygamberdir. eski ahit'te süleyman döneminde altın ve gümüşün çok bulunmalarından sebep, bir taş parçası kadar değersizleştiği söylenerek, süleyman ve serveti tasvir edilmektedir. süleyman'ın bilgeliğinden faydalanmak isteyen, diğer ülke kral ve kraliçelerinin kral süleyman'a ödül mahiyetinde altın ve değerli eşyalar getirmesi ise, serveti artırıcı etmenlerdendir.

    islam'da süleyman
    islam kaynaklarına göre süleyman'ın kuş dilini bildiği, rüzgara, hayvanlara ve cinlere hakim olduğu ifade edilir. kur'an'da neml ve sebe surelerinde kıssası anlatılır. anlatıma göre saba melikesi belkıs'ın süleyman'ı ziyaret edip müslüman olduğu, hüdhüd adlı bir kuş ile haberleştiklerinden bahsedilmiştir. yine çok ciddi bir hastalık geçirerek tahtı üzerinde ceset gibi kalarak sınandığı; güzel atların sunulduğu, kendisi için erimiş bakır madeninin sel gibi akıtıldığı, cinler'in süleyman'ın emriyle heykeller, havuzlar ve süleyman tapınağı'nı yaptığı, belkıs'ın tahtını süleyman'ın ehli kitap alimi olan baş veziri asaf, ilim yoluyla göz açıp kapayıncaya kadar getirmiştir. birçok şairin şiirlerinde kullandığı "asaf'ın miktarını bilmez süleyman olmayan" sözüde burdan gelir. kur'an'a göre süleyman peygamber, asasına dayanır halde ölmüş, uzun süre öldüğü anlaşılamamış, ancak kurtların kemirmesi ile bastonunun düşmesi sonucu öldüğü anlaşıldıktan sonra defnedilmiştir. bu ayetle cinlerin gaibi bilemeyecekleri anlatılmak istenir.

    rivayetlere göre süleyman'ın yeşil yakuttan yüzüğü cennetten getirilmedir. süleyman'ın mührü, edebiyatta kullanılan bir alegoridir. mühründe ismi azam yazılıdır. pers ve iran folklöründeki pek çok kuş figürünün kullanıldığı masalda, sırrı bilge ve kuş dilinden anlayan süleyman çözer.

    (bkz: isa)
    isa birinci yüzyılda yaşamış yahudi vaiz ve dini lider. hristiyanlığın merkezindeki kişidir. hristiyanlığa göre isa tanrı'nın oğlu ve beklenen mesih'tir. hristiyanlar, ölümünün hemen ardından isa'nın dirildiğine ve kurduğu topluluğun hristiyan kilisesi'ne dönüştüğüne inanır. hristiyan doktrinlerine göre isa kutsal ruh tarafından hamile bırakılan meryem adında bir bakireden dünyaya gelmiş, birçok mucize gerçekleştirmiş, hristiyan kilisesi'ni kurmuş, kefaret için kurban edilerek çarmıha (işkence direğine) gerilerek ölmüş, üç gün sonra dirilmiş ve tekrar geleceği tarihe kadar cennete yükselmiştir.

    islam inancına göre isa tanrı'nın görevlendirdiği ulu'l azm (eziyet çekmiş) peygamberlerdendir ve mesih olması nedeniyle muhammed'den sonraki en önemli ikinci peygamberdir. müslümanlara göre isa bakire bir anadan doğmuşsa da tanrı'nın oğlu değildir ve kendisine bir kutsal kitap indirilmiştir. kur'an'a göre isa çarmıha gerilmemiş ancak tanrı tarafından fiziksel olarak göğe yükseltilmiştir, dolayısıyla hiç ölmemiştir. yahudilik, isa'nın beklenen mesih olduğu inancını reddeder ve isa'nın tanah'ta belirtilen mesih kehanetlerini karşılamadığını savunur.

    çoğu bilimsel araştırmacı, meryem oğlu isa'nın celileli yahudi bir haham olduğu ve kelamını sözel olarak ilettiği, vaftizci yahya tarafından vaftiz edildiği ve roma valisi pontius pilatus'un emriyle çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. bugün bilim dünyasında genel olarak kabul edilen görüşe göre, isa yahudiliğin düzelmesi için çaba harcayan kıyametçi bir vaizse de kimi önemli araştırmacıya göre kıyametçiliği tartışma konusudur. bugün dünyanın çoğu ülkesinde kullanılan miladi takvimdeki milat isa'nın doğduğu kabul edilen tarihtir.

    türkçede kullanılan isa adı arapça olup kur'an kökenlidir. isa ismi aramice yeşua olarak bilinir. israiloğullarında oldukça yaygın olan bu ad "kurtuluş yehova'dadır" anlamına gelir. birçok dilde kullanılan christ, christus, cristo vb. isimler, 'kutsal yağ ile ovulmuş, kutsanmış' anlamına gelen mesih’in yunanca karşılığı olan hristos’un varyasyonlarıdır. hristiyan kaynaklarında ve yer yer kur'an'da ismi isa mesih olarak geçer. meryem oğlu isa'nın mesih unvanıyla anılmasının bir sebebi, hastaları eliyle meshederek iyileştirmesinden dolayıdır.

    bilimde isa
    bazı araştırmacılara göre isa, roma imparatoru augustus zamanında, o dönemde roma imparatorluğu'na bağlı olan beytüllahim'de mö 4'te dünyaya gelmiştir. kendisinin, soyunun ve müritlerinin aramice konuştuğu, bunun yanında ibranice ve yunancayı da anladığı ifade edilir. bazı kaynaklara göre beytüllahim yer adı değil, isa'nın doğumu sırasında gökyüzünde görülen çok parlak yıldız gibi bir nesnedir. bu iddiaya göre beytüllahim tabiri isa'nın nerede değil, ne zaman doğduğunu göstermektedir.

    doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili olarak kimi tarihçiler ve araştırmacılar farklı görüşler belirtirler. memleketine atfen nasıralı isa olarak da bilinir.

    mesih efsanesi teorisi
    bazı tarihçi ve araştırmacılar, isa'nın gerçek bir şahsiyet olduğu konusunda şüphecidirler. adının yeni ahit kaynaklı dini metinlerde sıkça geçmesine rağmen tarihi belgelerde kendisinden bahsedilmemesi, kendisi hakkındaki bazı anlatıların daha önceki efsanelerde de aynen yer alması gibi sebeplerle onun mitolojik bir karakter olabileceğini düşünmektedirler. bu görüşte olan araştırmacıların isa hakkındaki teorilerine genel olarak mesih efsânesi teorisi denilmektedir. bu teoriyi savunanların hemfikir oldukları noktalar şöyle sıralanabilir: isa'dan bahseden ve miladi birinci asra ait birincil derecede kaynağın olmaması ve hristiyanlıktaki ibadetlerin, kendisinden önce ortaya çıkmış putperest dinlerde köklerinin olması.

    günümüzde neredeyse bütün uzmanlar tarafından gerçekten yaşadığı düşünülen isa'nın varlığının araştırılması için tarihçiler sinoptik inciller'i(matta, markos ve luka) birincil kaynak olarak gösterir.

    hristiyanlıkta isa
    hristiyan tarihçi ve teorisyenlerin çoğu, isa'nın celileli bir öğretmen ve marangoz olduğu, şifa dağıttığı, yahya peygamber tarafından vaftiz edildiği, "halkı isyana teşvik etmek" suçuyla, yahudi din adamlarının tahriklerine kanan roma imparatorluğu'nun yahudiye eyaletinin valisi pontius pilatus'un emri ile kudüs'te çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. hristiyanlık teolojisinde kullanılan, isa'nın yaşamına dair ana kaynaklar yeni ahit'teki dört kanonik incildir (matta, markos, luka ve yuhanna). genel kabule göre bunlar isa'nın ölümünden 60-70 yıl sonra, i. yüzyılda yazılmışlardır. ibrahim oğlu ishak'ın soyundan geldiğine inanılır. yahudi toplumu içinde doğup büyüyen isa'nın yaşadığı dönemde yahudilerin geleneksel olarak babalarının ismiyle anılması sebebi ile isa yaşamı süresince, üvey babasına izafeten yusuf oğlu isa olarak bilinmiştir. dini anlatılara göre annesi meryem, levioğulları soyundan geliyordu. hristiyanlık, isa'nın annesi meryem üzerinden olan gerçek biyolojik şeceresi hakkında bir bilgiye sâhip değildir. yeni ahit'te birbiriyle birçok uyumsuzluk gösteren iki şecere, meryem'in kocası ve isa'nın kanuni babası olarak andığı marangoz yusuf'un davud'a kadar çıkan soyağacını verir. hristiyanlığın bakış açısına göre, eski ahit'te yer yer ileride zuhur edecek olan isa'nın ima edildiği düşünülen (beklenen mesih) inanışı vardır.

    hristiyanlara göre isa'nın "dünyada kendine özgü bir önem"i vardır. hristiyanlara göre isa insanları tanrı'ya yaklaştırmış ve mahşer günü dirilerek insanları bedensel dirilişlerinden önce ya da sonra yargılayacaktır. kimilerine göre ise isa'nın kurtarıcı rolü öteki dünyadan çok varoluşçu ya da toplumsal bir kimliktir; ve bazı araştırmacılar isa'nın evrensel uzlaşıyı getireceğini savunur. çoğu hristiyan isa'ya kutsal ruh'un insana dönüşmüş hali ve kutsal teslis'teki üç tanrısal ilkenin ikincisi olarak inanırken az sayıdaki bazı gruplar teslis inancını kısmen ya da tamamen reddeder.

    hristiyan inancında isa tanrı'nın oğlu ve tanrı'nın enkarnasyonudur. o, baba (tanrı) ile insanlar arasında aracı, tanrı'nın sözlerinin beden bulmuş biçimi, beklenen mesih, kurtarıcı, rab, tanrı ile aynı "öz"den olan, güçlü tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, kutsal üçlü birlik'teki kişilerden "oğul"dur. isa için kullanılan "oğul" ifadesi biyolojik bir anlam içermemektedir, tanrı'nın babalığı ruhani bir babalıktır. hristiyanlık inancına göre isa, insanların günahlarının bağışlanması için çarmıhta bedenen can vermiştir.

    isa'nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. hristiyanlığın monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz, bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. çarmıhta sadece insani tabiatı acı çekmiştir. tanrısal tabiatı acı çekmemiştir.

    diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. çarmıha gerildiğinde tanrısal tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. meryem, insan olan isa'nın annesidir, dolayısıyla da ona theotokos, yani tanrı anası denemez ortodoks, katolik ve protestanlara göre isa'nın insani ve tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar.

    islam'da isa
    islam'da meryem oğlu isa, mesih'tir, allah'ın kelimesidir, ruhullah'tır, bir rasuldür, beş ulu'l-azm peygamberden biridir. ayrıca müslümanlar incil'in isa'ya vahiy yoluyla indirilen kutsal bir kitap olduğuna inanırlar. isa, tanrı da değildir, allah'ın oğlu da değildir. allah'ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiştir. al-i imran suresi ve meryem suresi'nde anlatılır.

    islamiyetin ana metni kuran'a göre isa, biyolojik veya ruhsal bir babası olmayarak, mucizevi bir surette, annesinin rahminde yaratılmıştır. kuran'da buna bir misal olarak, toprağa insan sureti verilip can ilka edilmesi sonucu babasız yaratılan adem peygamber örnek getirilir ve iki peygamberin yaratılışı aynı mucize kategorisinde vurgulanır. kur'an'da isa'nın bir anne-baba ilişkisinden değil, sadece bir anneden meydâna geldiğini vurgulamak için birçok âyette, annesine izafeten "meryem oğlu isa" şeklinde zikredilir. insanlar, doğduğunda, şeytan tarafından dürtülüp rahatsız edilir ve ağlarlar. meryem oğlu isa, şeytan'ın dokunup rahatsız edemediği kişidir.

    çarmıh'tan korunması ve göğe yükseltilişi
    kuran'da, isa'nın çarmıha gerilmediği ve çarmıhta -veya başka bir şekilde- insanlar tarafından öldürülmediği öğretilir.

    kuran'da isa'nın soyağacından olarak annesi meryem ve dedesi imran'ın adları zikredilmektedir. müslüman bilginlerin eserlerinde hem hristiyanların geleneklerinden iktibas edilmiş marangoz yusuf'un şeceresi, hem de hristiyan geleneğine dayanmayan meryem'in ve kuzeni yahya'nın şecereleri mevcuttur. marangoz yusuf'un şeceresi ile meryem ana'nın ve yahya bin zekeriya'nın şecereleri arasında büyük farklılık mevcuttur.

    yaşadığı dönem hakkındaki ihtilaflar
    hristiyan geleneklerinin etkisiyle, islam bilginleri, meryem oğlu isa'nın, ms 1. yüzyılda risalet görevini yerine getirdiğini zımni olarak kabul etmektedir veya islam'ın temel metni kuran ile çatışma arzetmediği ve ayrıca akide konusunda bir mesele olmadığı için bu konuda bir itirazda bulunmamaktadırlar. bununla birlikte, islam bilginlerinin tarih boyunca yazmış oldukları eserlerde, meryem oğlu isa'nın ve en bilinen çağdaşları zekeriya ve yahya peygamberlerin ve meryem ana'nın hakkında hristiyan gelenekleriyle uyumsuzluk gösteren pek çok vaka rivayet edilmiştir. meryem ana'nın şeceresi de bunlardan birisidir. bu örneklerden bir diğeri ashab-ı karye vakasıdır. bazı tefsir yazarları, ashab-ı karye vakasının, isa'nın yolladığı elçiler ile ilgili olduğunu ve bu olayın antakya'yı yöneten antihas oğlu antihas adındaki bir hükümdar zamanında yaşandığını rivayet etmektedirler.

    ms 1. asra aykırı duran bu rivayetlerin dışında, isa'nın hristiyan geleneğinde anlatılandan asırlar önce yaşadığını açıkça savunan rivayetler de islam geleneğinde görülmektedir. ahmed sirhindi de mektuplarından ikisinde, onun eflatun (mö y. 427-347) zamanında yaşadığını ve tebliğinin eflatun'a ulaştığını dile getirir. taberi'nin rivayetlerinde, makedonyalı iskender’in babil’i ele geçirmesinin altmış beşinci senesinde (yaklaşık mö 266) isa’nın doğduğunu kabul eden farslar; iskender’in babil’i fethinin üç yüz üç sene sonrasında isa’nın doğduğuna inanan hristiyanlar, makedonyalı iskender’in hakimiyetiyle isa'nın doğumu arasında elli bir sene geçtiğini (en geç mö 272) kabul eden zerdüştler vardı.

    kuran, isa'nın, ahmed adında, kendisinden sonra gelecek olan bir resul olarak muhammed'i, israiloğullarına haber verdiğini bildirir. bununla ilgili olarak bir hadiste muhammed, şöyle söylemiştir, “benim ismim kuran’da muhammed, incil’de ahmed, tevrat’ta ahyed’dir.” bazı islam bilginleri, yuhanna incili'nde geçen faraklit’in islam peygamberi muhammed olduğunu savunur. hristiyan inanışına göre ise faraklit, kutsal ruh'tur. kanonik incillerde açıkça muhammed'in geleceğini haber veren bir bilgi yoktur. o yüzden müslümanların yuhanna incili'nde isa'nın muhammed'in geleceğini bildirdiğine dair delil kabul ettikleri sözleri, hristiyan dünyası delil olarak kabul etmez.

    evliya çelebi, seyahatname’de, islam'a göre meryem oğlu isa'nın havarilerinden kabul edilen şem'un-u safa'nın nakura yakınlarındaki türbesinde bulduğu incil nüshasını defalarca okuduğunu ve incelediğini, isa'ya inen ve muhammed'i müjdeleyen ayetin o nüshada mevcut olduğunu iddia etmektedir. evliya çelebi'nin, bizzat şem'un-u safa tarafından yazıldığını naklettiği bu el yazması incil, bulunamamıştır.

    kuran'da açıkça meryem oğlu isa'nın ahir zamanda geri gelip gelmeyeceği yazılı değildir. âhir zamanda isa'nın geleceğinin haber verildiği hadisler vardır. isa, geldiğinde deccal'i helak edecektir. ancak, islam bilginleri, deccal'in mahiyeti, isa'nın gelişinin magiyeti ve deccal'i helak edişinin mahiyeti konusunda oldukça farklı yorumlar yapmışlardır.

    yahudilikte isa'nın mesihliğini, peygamberliğini ya da tanrı'nın oğlu veya enkarnasyonu olduğunu tanımaz. ibn-i meymun, nasıralı isa'nın ve muhammed'in mevcudiyetlerinin hikmetinin, beklenen yahudi mesihi'nin gelişine dünyayı hazırlamak olduğunu savunur.

    miladi takvimi ret
    miladi takvim, isa'ya göre düzenlenmiştir. milat, roma imparatoru augustus'un imparatorluğunun 28. yılıdır. bu sene, hristiyan geleneğinde isa'nın doğum yılı olarak kabul edilir. bu yıl, zaman çizelgesinde başlangıç noktasını temsil eder. milattan önce ile isa'dan önce ve milattan sonra ile isa'dan sonra aynı anlamda kullanılır. "milattan sonra" anlamında kullanılan ad (anno domini) ise latince "rabbin yılı" anlamına gelir.

    19. asrın ortalarından itibaren yahudi akademisyenlerin öncülüğünde, before christ (mesih'ten önce) ve anno domini (rab'bimizin yılında) isimlendirmelerinin terk edilmesi gerektiği yönünde bir gelenek başlatıldı. bu gelenek, bilimsel çevreler tarafından benimsendi ve yaygın kabul gördü, çünkü, ortak zaman ve ortak zamandan önce adlandırmalarında, anno domini (rabbin yılı) ve before christ (mesih'ten önce) gibi, hristiyanlığın miladi takvimdeki belirleyiciliğinin baskınlığının hissedildiği anlamlar öne çıkmıyordu.

    isa'nın yahudi toplumlarındaki hayat öyküsü toledot yeşu’nun bir versiyonunda isa’nın mö 90 civarında yaşadığı anlatılır.

    kaynak
    kitab-ı mukaddes
    kur'an-ı kerim
    yasa kitapları (tora)
    yaratılış
    mısır'dan çıkış
    levililer
    çölde sayım
    yasa'nın tekrarı
    tarihsel kitaplar
    yeşu
    hakimler
    rut
    1. samuel
    2. samuel
    1. krallar
    2. krallar
    1. tarihler
    2. tarihler
    ezra
    nehemya
    ester
    özdeyiş ve şiir kitapları
    eyüp
    mezmurlar (zebur)
    süleyman'ın özdeyişleri
    vaiz
    ezgiler ezgisi
    peygamberlik kitapları
    yeşaya
    yeremya
    ağıtlar
    hezekiel
    daniel
    hoşea
    yoel
    amos
    ovadya
    yunus
    mika
    nahum
    habakkuk
    sefanya
    hagay
    zekeriya
    malaki

    yeni ahit
    inciller
    matta
    markos
    luka
    yuhanna
    elçilerin işleri
    elçilerin işleri
    pavlus'un mektupları
    romalılar
    1. korintliler
    2. korintliler
    galatyalılar
    efesliler
    filipililer
    koloseleliler
    1. selanikliler
    2. selanikliler
    1. timoteos
    2. timoteos
    titus
    filimon
    diğer mektuplar
    ibraniler
    yakup
    1. petrus
    2. petrus
    1. yuhanna
    2. yuhanna
    3. yuhanna
    yahuda
    vahiy
    vahiy
    oxford ve cambridge üniversite arşivleri
    soren kierkegaard, friedrich nietzsche, arthur schopenhauer, sigmund freud, evliya çelebi friedrich engels, immanuel kant, benedictus de spinoza, martin luther, hegel, rainer maria rilke ve thomas more araştırmaları.
  • rüya:

    babam ve annemle beraber peygamber efendimizin evine gidiyoruz. peygamber efendimizi ziyaret edeceğiz.

    kapıyı bizzat peygamber efendimiz açıyor ve bizi içeri davet ediyor. en önce ben giriyorum içeri. peygamber efendimizin iki küçük kızı koşturuyor ortalıkta.

    içerde bir iki dolaştıktan sonra peygamber efendimizin yanına geliyorum. orta boylu ve pırıl pırıl simalı. çok güzel...ellerini musafaha yaparak iki elimle tutuyorum. ancak içimde endişe var. acaba bir hata yaparım da bu eller beni bırakır mı diye.

    peygamber efendimizin ellerine alnımı da değdirip dua etmeye başlıyorum, "allah'ım yalvarırım sana, yanlış ve kusurlu bir iş yapmayayım, bu elleri bırakmama neden olacak bir iş yapmayayım..." diye tüm gücümle dua ediyorum. uyanıyorum...
  • nebi demek. nebiler arasında ayrım yapılmaz.

    bakara 136.ayet:
    şöyle deyin: "allah'a, bize indirilene, ibrahim'e, ismail'e, ishak'a, yakub'a, onun torunlarına indirilene, musa'ya ve isa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. (birbirinden ayrı/ayrıcalıklı tutmayız.) biz yalnız allah'a teslim olanlarız.
hesabın var mı? giriş yap